ihaveanidea Denemeleri

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Düzyazı kategorisinde ihaveanidea tarafından oluşturulan ihaveanidea Denemeleri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,527 kez görüntülenmiş, 47 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Düzyazı
Konu Başlığı ihaveanidea Denemeleri
Konbuyu başlatan ihaveanidea
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ihaveanidea

savaşcı

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
70
Tepkime puanı
2
Puanları
8
Ya gerçekten dünyada kötülüğün ve acının olması lazım.

Bugün biraz canım sıkkındı.Nedeni neydi söyleyeyim mi?Her şeyin hayatımda tam olmasıydı.Tamam bir milyoner değildim ya da son model bir arabam yoktu altımda ama istediğim yere gidebiliyordum,istediğim meyveyi yiyebiliyordum,istediğim diziyi izliyordum.Hani zirveye çıkılır da en sonunda laps diye düşersin ya,abi bildiğin o psikolojiye girdim.Neden benim her şeyim var lan dedim kendi kendime.

Televizyon izliyordum.Trt de Gazze belgeseli vardı.Biraz izleyeyim dedim.İzledikçe fark ettim ki bir şeyler oluyordu bana.Yavaş yavaş rahatlıyordum.Burda hemen "Yahudi yanlısı,insanların katledilişini izlerken seviniyorsun." demeyin çünkü durum bu değil.

İzledikçe bazı insanların bırakın sıra sıra dizilmiş yemekleri bir lokma ekmek;bırakın musluktan gürül gürül akan suyu temiz bir bardak suya hasret olduklarına gözlerimle şahit oldum.Hatta birisi "Lütfen Türkler bizimle gelsin sohbet etsin,pazarımızdan alışveriş yapsın." dedi.

Çıldırmamak elde değil.Bir tarafta her şeyi tam diye manik depresif durumlara giren bir adam;diğer tarafta kendisiyle iki kelime konuşulmasını,ülkesinin pazarından alışveriş yapılmasını isteyen bir adam.Yani insan yerine konulmak isteyen bir adam.





Bazen her şey istediğimiz gibi gitmiyor doğru.Ama her şeyin istediğimiz gibi de gitmesi bir sıkıntı emin olun.İnsanoğlu rahat olmamalı.

Bu duruma bende çok düşüyorum ve bu durumu kendimce şu şekilde yorumluyorum bizler yada bizim akranlarımız artık mutluluğu birşeyler satın alınca buluyor.yada birçoğumuz diyelim.

yaşam küresel bir makine ve biz bu makinenin dişlileriyiz . monotonlaşmış ve kalıplaşmış yaşam biçiminden kopamıyoruz yada izin vermiyorlar buda bizi ister istemez makinenin çarkında döndürmeye zorluyor ama dişlilerde bazen bozulabiliyor biraz karışık oldu ama aklımdakileri pek yazıya dökemeyen biriyim kusura bakma :)
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Sehpa.



Sunta,mdf... çeşitleri ile karşımıza çıkan bu mobilyalar hayatımızın dilsiz gözlemcileridir.

Üzerinde sevdiğiniz bir arkadaşınızla içtiğiniz kahveyi ya da biraz önce sevgilinize attığınız mesajı göndermiş telefonunuzu ya da içi su dolu bir bardağı taşır.

Bunun yanında istediği tek şey ise periyodik olarak tozunun alınmasıdır.

İsteği yerine getirilip, kendisine makul bir davranış sergilenirse deforme olana kadar görevini yerine getirir.



Öyle çok karmaşık bir yapısı da yoktur hani. 4 ayağın üzerine düz bir tahtadan ibarettir.

Fakat gelen her misafire şöyle bir endamı gösterilir.



Bilmez boyalı makyajları. Onun süsü el emeği dantellerdir. Bedenine göre giydirir süsünü anneler.



En dıştaki anaçtır. Yavrularını kanatlarının arasına alıp korur. Yükü hep o taşır.

Ne zamanki anaç kırılır, ardından bir sonraki sancağı devralır.



Hayalleri vardır sehpaların. Bir gün şöminenin yanındaki desenli şemsiye olmayı düşlerler.

Fakat genelde sonları en yakın çöpte biter.



Durun. Kahvemi üzerine koyup da devam edeyim...
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
"İnsanlığa bir miras bırakıcaksam bu eski Converse'lerim olmamalı."

Uçan bir silindir hayal ediyorum.Uçları yarım kapanmış ve bombeli bir şekilde uçuyor.Düştüğünde tekrar çıkıyor yukarı.

Bu böyle.

Birisi tutuyor eliyle silindirimi.Ben uçuyor sanırken bilmem ne kadar ötede elinde tutmuş kahkaha atıyor birisi.

Siyah saçları ve güzel gözleri var.Diş yapısı bozuk ve gülerken biraz çirkin oluyor.Sadece gülüşünün sesi güzel.İnce bir bedeni var ve fazla yemek yemiyor.

Silindirimi elinde tutuyor.

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:33 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 22:11 ----------

Bugününe varsan da ne fark eder?

Ciddiyeti kaybeden bir solucan karıncalarla oturuyordu.Uzun bacaklarını ileri geri sallarken kafasına annesi vurdu.Annesi bir pelikandı.

Pencereden 4 çentik selamlıyordu onu.Kalktı ve çikolata yedi.Bir İskoçyalıya dönüştü.

Mavi saçları alev aldı ve kel kaldı.Dudağındaki ruj buharlaştı.Ellerini beline koydu ve "Neye bakıyorsunuz?" demek isterken öldü.

Mavi saçları tekrar yerine geldi.

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:36 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 23:33 ----------

"Yaşamak ve çocuğuma çınar yaprağı vermek istiyorum."

"Sadece öldük mü yoksa yatıyor muyuz." dedi miırket annesine.Annesi de kız arkadaşına sor dedi.

Dışarı çıkan penguen lavların üzerinde cesedi yatan bir fil gördü.

Yanına gitti ve üzerine ağaç devirdi.

Zürafa uyandı.




Seni düşündüm, dün akşam yine...
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Her zamankinden ağır (mı)?



Uçurtmayı yükseltmek için önce aşağıya çekmelisin.

Bir kez düşersen, bin kez çıkarsın.

Nedir seni engelleyen?

Prangan?



İşte, bir kez daha uçurumdaysan, korkuyorsan aşağıdaki kayaları değil yukarıdaki lir biçimli çançiçeğini düşün.

Tutun çançiçeğine.



Kasvet aşılayana, ambrosia aşıla !
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Sorunların üzerine nasıl gidilmeli?



İnsan, hem basit hem de karmaşık bir canlıdır.

İnsandan bir organı çıkarın, basitçe kurulmuş bir devre görürsünüz.

Beynini...



Başlı başına bir karmaşıklık sebebi olabilen bu organın iyi yanları ve haliyle kötü yanları vardır.

İyi yanlarını severiz, beynimizi dolayısıyla kendimizi mutlu etmek için yaşarız.

Peki ya o karanlık durumlarda nasıl davranmalı?



Öncelikle yazının buraya kadar ki kısmını "kabul edelim".

Her ne kadar iyi olanlara yönelmek istenip bu yapılırsa sırtımız kötü tarafa döner.

Fakat insanın sırtında gözleri yoktur.

Sanırım ilk kısım anlaşıldı.



İkinci adımda ise varlığı kabul edilen karanlığın "nedenine değil nasılına" odaklanmak.

Peki neden?

Nedenler karmaşıktır. Nedenler 5 bilinmeyenli denklemdir.

Nasıllar ise tekildir. Bir olay, iş, durum nedenlerle tetiklenir fakat tek şekilde etki gösterebilir. Bu etki ise "Nasıl?" ile bulunabilir.

"Neden hep sinirleniyorum?" değil de "Sinirlenince nasıl oluyorum?" denilmelidir.
 

kahin

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
1,152
Tepkime puanı
4
Puanları
38
Yaş
57
tanrılar hakkında birileri birşeyler anlatır, akıl çağı gelincede sistematik olarak gelişir ve ilk topluluklar:

oluşmaya başlar topluluklar bilinç olmadan oluşmaz bilinsiz insanlar kabile hayatı yaşar bu teizmde oldukça güçlüdür demekki:
milyonlarca yıldır her çagda birileri tanrılar hakkında birşeylert geliştirir ve servis ederse o dönemde:

yaşıyanlarda bundan etkilenirler, cahiliye dönemi sona erinceye kadarki dönemde sistematık alt yapıyı oluşturan dinler değil dinlerin sistematık alt yapısını oluşturan insanlar olmuştur.

bunu nasıl anlıyoruz? cahiliye dönemi sona erdiğinde artık dinler gelmiyor peygamberler
gelmiyor kitaplarda gelmiyor , sadece kitapların modern hallerini görüyoruz, hatta işi ticarete ,
dökenler oluyor ne yazıkkı..

modern yaşamdaki bir takım adetler değişmeye başlıyor int . cep telefonu bilgisayarlar yapay zekalar derken bir bakmışız geçmiş tamamen yok edilmiş
olarak karşımıza farkli bir bakış açısı ile çıkıcaktır.

teknolojı çagı aynı zamanda kapitalızmin başlangıcıdır diyebiliriz.

dikkat ettnizmi? bilmiyorum 1400 yıl önce ezan okundugunda her sahabe camide namaznı kılardı, ibadetini eksiksiz olarak tamamlardı.
peki? şimdi diyelimki 350.000 insanın oldugu bir yerde yaşıyorsunuz ve ordada toplam
25 cami var diyelım her cami 500 kişi alsa toplam sayı 12. 500 kiş eder. peki? ya diger müslümanlar yaşamları boyunca namaz kılmazlar . oruç tutmazlar ama müslüman olarak
ölürler .

anlatmaya calıştıgım şu dinler yok oluyor , yavaş yavaş eriyor,
,
islamıyette 2 temel katı kural vardır . 1. si seiat hukuku 2 .side namaz hukuku bu ikisi eksik olursa kafir olursunuz inanın bu sefer eleştirmiyorum tüm samimiyetimle dogruları
söylüyorum :)
çevremde bir sürü akrabam var hepside müslümandir . müslümanlıgı eleştirdiğimde
bana karşı çok sert davranırlar,
halbukı namaz kıllmazlar oruç tutmazlar camiye gitmezler , halbuki bunlar Allahın emridir
yapılması zorunluluktur,

ben her zaman dogruyu söylüyorum , allahın emirlerinden birini yapmaz isen islamdan çıkarsın kafir olursun, ayrıca cehennemde sonsuza dek yanarsın.sadece benim akrabalarım değil .
özellikle türkiyede yaşıyan müslümanların % 69 u hayatında hiç camiye gitmemiş namaz kılmamış oruç tutmamıştır. işte modernizimın dinleri nasıl? ögüttüğünü anlatmaya calıştım.
sadece islam değil özelliklede hristiyanlıkta aynı şekilde moderniizm teizmı öldürmüş yok etmiştir.
 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Fırsatlar ve imkanlılık,



Herhangi bir makam,mevki ya da statü imkansız değildir.

Buna ilişkin insanlar da imkansız değildir.



Her durum ya da işin bir kural düzeni vardır. Bir halı fabrikasında çalışabilmek için el becerisi ya da eczacılık yapabilmek için gerekli diplomayı edinebilmek gibi.

Yerine getirilmiş her norm, bir sonraki şartın kapısını aralar ve son şart da sağlandığı vakit ürün elde edilmiş olur.



Ne isteniyor? Ne bekleniyor?

Bu ürün için ne yapmalıyım?

Bir çiftçi olmak için, güzel bir vücuda sahip olabilmek için, 10 değil 100 sayfa kitap okuyabilmek için...

Belirlenmiş hedef ve gereklilikler, hedefi elde etme için ilk adımdır.



Bir holding sahibi ile karşılaşırsanız, karşısında kasketini elinize alıp, sıkmayın.

Bir sandalye çekip oturun.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Ruh kasını geliştirmek.



İnsanlarla ilişkilerimizde, aldığımız tavır, gösterdiğimiz duruş ve verdiğimiz dönütler ana ekseni oluşturur.



İnsanlar ve aralarındaki ilişkiler üzerine yüzlerce kitaplar yazılmış ve binlerce makaleler kaleme alınmıştır.

"Doğru anlamda ilişki nedir?" sorusunun cevabına en yakınlaşmış birisinin cevabını alsak da bir yere kadar bizi götürecektir.

Nedeni ilişkilerin kalıplaşamamasıdır.

Bir toplum önünde yüreklendirici konuşma yapmanın, karşı cinsi etkilemenin, ailevi ilişkilerin bir kurallar bütünü yoktur.



İlişkiler kalıplaşamamış sonsuzluksa, onu kuran insan da sonsuzdur.

İnsan sonsuzluğun içinde yalnızlaşarak, iletişimden kaçarak, varoluşunu reddeder.

Kişi, iletişim kurduğu sürece vardır, var olacaktır.



Bunun ilk adımı, insanın kendidir.

Spor yapmak, kitap okumak, ders çalışmak, sağlıklı beslenmek, inançlı/umutlu olmak... insana insani vasıflarını kazandıran birer tuğladır.

Birini ya da bir kaçını yaparak bir yere kadar büyüyebilir.

İnsanın optimal büyümesi/inşaası hepsinden yeterince yararlanmaktan geçer.



Hayat, bir varoluş mücadelesidir.

Mücadelelerde iki durum vardır. Kazanmak ve kaybetmek.

Yaptıklarınız kazançlarınız, yapmadıklarınız kayıplarınızdır.



Camus'un dediği gibi artık dünyaya fırlatıldık.

Ağlamanın zırlamanın anlamı yok.

Kalkıp bir kek hazırlama vakti.

Bir işin ucundan tutmak...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst