Güzellik ve Çirkinlik Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Güzellik ve Çirkinlik Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 13,004 kez görüntülenmiş, 77 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Güzellik ve Çirkinlik Nedir?
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan glsezinrs

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim sayın nilüfer,

Güzel, doğru ve iyinin zıtlarıyla beraber birer “değer” oldukları yönünde tartışma kalmamış görünmektedir. Değer, bir olgu olarak insan türünün yaratısıdır. Hiçbir canlı/cansız varlık salt kendinden bir değer sahibi değildir. Bu nedenle insanın salt insan olması da –bir tür canlı olarak- bir değeri yoktur. Değer/leri yaratan insan değer olarak tanımladığı olgu/olay/ve nesne ve insan ile sosyal/tarihsel bir etkileşim kurmak suretiyle sosyolojik olarak bu sonuca ulaşır. Doğanın devinim biçimine yüklenen değer/güzellik onun algılanması ile ilgili yine tarihsel/sosyal değerler silsilesi içerisinde insanlaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıkar. Salt doğada güzel/iyi/doğru yoktur. Doğaya güzel olgusunu yükleyenin insan olduğunu söylemek abartı olmasa gerek.

Sanatsal yaratılar doğada kendiliğinden var-olan değerler değillerdir. Ayrıca sanat eserlerini salt biçimlendirme, bir-araya getirme olarak da değerlendirmemek gerekir. Tüm sanat biçimleri/dalları ve eserleri insanın doğal ve toplumsal tüm oluşlara karşı duruşunu simgeler ve onun maddeyi zorlamasıdır. Bu yönü ile sanat eserleri birer yaratıdırlar. Eserin güzel ya da çirkin olması bu durumdan tamamen bağsız değildir.

Güzel ve çirkin yargılarının öznel olması onun sosyal/tarihsel içeriğinden kopuk değildir.
Yorumunuz için bende teşekkür ederim,
Sanatla doğayı karşılaştırırken sanatçı doğada olduğu gibi mutlak yoktan var ediş değil de olanı biçimlendirmesine değinmiştim.
Sanatın ya da sanatçının maddeyi zorlaması fikrini benimsedim ayrıca belirtmek istedim. Sanat eserlerinin özel ve özgünlüğü ile de birer yaratı olduklarını söyleyebiliriz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"mutlak yoktan var ediş" ....bu tanımı cümle içerisinden çekip çıkarttım. Çünkü, "hiç bir şey yoktan var, vardan yok edilemez" paradigması ile çelişmektedir." Mutlak yoktan var ediş" mümkün müdür?

sanatçı, elbette malzemesini doğadan, sosyal yapıdan alacaktır. ilişkilerin yapısı da sanatçıya ilham kaynaklığı yapacaktır. sanatçının yaratısını mutlak yoktan var etmek değil, doğada natürel/doğal olmayandan farklılaştırma olarak değerlendirmek gerekmez mi?
 

nilüfer

Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Kas 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Mutlak yoktan var ediş tanımında tereddüt ettim aslında."hiç bir şey yoktan var, vardan yok edilemez" paradigmasını düşünürsek doğanın her daim var olduğu ve dünyanın sonsuz olduğu görüşünü çıkarabilirmiyiz?
Doğa var ve etkimiz olmadan hergün güneş doğuyor.Dengeler değişmedikçe doğacak.Sanatsal yaratımla doğa arasındaki farkı düşünürsek sanatsal yaratımda sanatçının etkisi söz konusu.
 

tırı vırı

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Şub 2011
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Guzellık benım sahıp çıktıgımdır
çirkinlikse çöpe attığım gayrı mesru cocugum...
o yüzden yarımım hep eksık dolaşırım
terazının diğer kefesıdır çirkınlık
mınaredir saklanmak ıcın kılıf arayan
ve boş...mesela bır hafta takılmak sözü kadar çirkindir,çirkinlik
ama bır okadar cezbedecidir güzellik!
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
bir zıtlıktır. zihnin yarattığı ve çevresel etkileşimin getirdiği göreceli bir durumdur. Ne çirkin çirkindir ne güzel güzel.
 

fürü

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Mar 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Belki bir aldanış veya geçiciliktir; güzel gördüğümüz insanın kalbini görünce biten, aldığımız yeni giysiler eskiyince geçen... Belki çok kısa süren belki ömür alan, ama bütün olarak değil de parçalarını inceleyerek karar vermemiz gereken.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Nilüfer,
Evrenin sonsuz olduğunu düşünüyorum.
Doğal güzellikler ile yaratılmış güzellikler arasında öznel estetik farklı elbette var olacaktır.


../

Tırı vırı,
“ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca” der gibisiniz. Bu yaklaşım güzel olgusunun öznelliğine temas etmekle birlikte sahiplenme ögesini taşımasından dolayı yarımdır. Şiiriniz bunu anlatıyor değil mi?


../
preatorian,
güzele güzel derken zihin kendiyle çelişkiye mi düşmektedir? Güzel olmayana güzel demekle…


../
Fürü,
Güzel ve çirkinin bir bütünlüğü ifade ettiği görüşünüze katılıyorum. Eskidikçe güzelleşen olgular yok mudur dersiniz?
 

fürü

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Mar 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Eski denince tabi ki birçok anlam gelmektedir akla ama günümüzde nesneler -yüzeyleri- eskiyince sahibini çirkin gösterir diye düşünülür, öyle olması gerekiyormuş gibi
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insan yaşlandıkça teninde kırışıklıklar oluşmaya başlar ve her çizgi bir asır gibi yaşanmışlığın resmini çizer; o gözler çocuk gibi bakarken hem bakan hem de bakılan güzeldir. “Sen mutluluğun resmini çizebilir misin?” derken ozan, güzelliğin kendisini resmetmiş olmuyor mu?

Olan, olması gereken ne kadar farklı ise, “olması gerekiyormuş” anlatımı “onun” gözüyle bakmayı ifade eder ki, bu durum, tümünden farklı bir durumdur.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
preatorian,
güzele güzel derken zihin kendiyle çelişkiye mi düşmektedir? Güzel olmayana güzel demekle…

Elbette, çünkü güzellik sistematik olarak zihne yerleşen bir kavramdır. Size güzel gösterilmiş olan şeyler hayatınız boyunca güzel olarak karşınıza çıkmaktadır. Güzel olmayan ve güzel olan tamamiyle göreceli kavramlardır. Size güzel olan bana olmayabilir. Güzellik ve çirkinlik algılayanın bakış açısına ve öğrendiklerine göre değişkenlik gösterir. Bu yüzden ne güzel güzeldir ne çirkin çirkin. Bu evrenin zıtlıklarından bir zıtlıktır sadece. Zıtlıkta kaybolan gerçeği gözden kaçırır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Preatorian,

Bir şeyin güzel olarak gösterilmesi ayrı bir durum ve zamanla bunun gösterilen kişi tarafından güzel olarak benimsenmesi ayrı olgulardır. Sanırsam siz ikinci durumdan söz ediyorsunuz. Böyle olsa da, güzellik olgusunun tüm yaşam boyunca sabit kalması her zaman ve her olgu için geçerli olmasa gerek. Güzellik anlayışı kişinin yaşamı boyunca değişir ve gelişir/yenilenir.

Güzelliğin bilince sistematik yerleşmesine gelince; bu belirleme bir genel kural olamaz. Çünkü öyle durumlar vardır ki, göründükleri, duyumsandıkları an güzel olarak algılanırlar. Güzele dair algılamanın sistematik olması gerekmez. Tam tersine sistematik algı bir benimsemeden ibaret olacaktır ki, güzel olarak benimseme olarak değerlendirilemez.

Güzel-çirkin in göreceli olmasına aynen katılıyorum.

Doğada/evrende kendinden güzel-çirkin zıtlığı yoktur; bu zıtlığı olgu kaynaklı olarak insan düşüncesi yaratır. Güzel-çirkin in göreceli olması yek-diğerine göre güzel-çirkinin farklı olduğunu gösterse de olmayacağı anlamına gelmez; en azından güzel-çirkin tanımı koyan kişi/ler için öyle bir olgu var demektir.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bir şeyin güzel olarak gösterilmesi ayrı bir durum ve zamanla bunun gösterilen kişi tarafından güzel olarak benimsenmesi ayrı olgulardır

Her ne kadar ayrı gözüksede aslında ayrı değildir. Birinin bunu benimsemesi için bir dış etmene ihtiyaç vardır ki bu dış etmen gösterendir.

Böyle olsa da, güzellik olgusunun tüm yaşam boyunca sabit kalması her zaman ve her olgu için geçerli olmasa gerek. Güzellik anlayışı kişinin yaşamı boyunca değişir ve gelişir/yenilenir.

Düşünceler yenilenir, düşünceler değişir. Bakış açınız değişir, güzel görüşünüz değişir. Fikriniz değiştiği için zikriniz değişir. Güzellik gelişim göstermez, gelişim gösteren güzelliği algılayandır. Algı bunu mümkün kılar. Hem Kör, hem sağır ve hem dilsiz birinin güzellik öngörüsü nedir? İnsan beyni %90 olarak görme yetisi ile bilgi kazanımını gerçekleştirir. Güzellikte bu bilgi birikiminin bir sonucudur. Bilginin göreceliliğindendir ki güzellik görecelidir.

Güzelliğin bilince sistematik yerleşmesine gelince; bu belirleme bir genel kural olamaz. Çünkü öyle durumlar vardır ki, göründükleri, duyumsandıkları an güzel olarak algılanırlar.

Yine algıya geldik. Duyumsanan ve görünen peki ya duyamayan ve göremeyen? Algınız geliştikçe güzellik anlayışınız gelişir ve değişir. Göreceli algınız göreceli görüntüler göreceli sesler ve sonunda göreceli güzellik. Bu hayatta duyularına bağımlı fakat güzellik bilgisi olmayan biri için anında güzellik mümkün değildir.

Doğada/evrende kendinden güzel-çirkin zıtlığı yoktur; bu zıtlığı olgu kaynaklı olarak insan düşüncesi yaratır. Güzel-çirkin in göreceli olması yek-diğerine göre güzel-çirkinin farklı olduğunu gösterse de olmayacağı anlamına gelmez; en azından güzel-çirkin tanımı koyan kişi/ler için öyle bir olgu var demektir.

Harika bir nokta yakaladınız.
Peki doğada ve evrende yarattığınız başka zıtlıklar yok mu? ve bu zıtlıkları yaratan nedir? Sizmi yarattınız bu zıtlıkları yoksa zihniniz mi?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60


“Her ne kadar ayrı gözüksede aslında ayrı değildir. Birinin bunu benimsemesi için bir dış etmene ihtiyaç vardır ki bu dış etmen gösterendir. “


Dış etken konusunda ortaklaşabilirler ve fakat benimseyip-benimsememe tercihini kişi yapar/içselleştirir. Fark burada ve önemi buradadır.


“Düşünceler yenilenir, düşünceler değişir. Bakış açınız değişir, güzel görüşünüz değişir. Fikriniz değiştiği için zikriniz değişir. Güzellik gelişim göstermez, gelişim gösteren güzelliği algılayandır. Algı bunu mümkün kılar. Hem Kör, hem sağır ve hem dilsiz birinin güzellik öngörüsü nedir? İnsan beyni %90 olarak görme yetisi ile bilgi kazanımını gerçekleştirir. Güzellikte bu bilgi birikiminin bir sonucudur. Bilginin göreceliliğindendir ki güzellik görecelidir.”


Güzellik anlayışı değişir ve dönüşür/gelişir demiştim. Güzellik değişir dememiştim k!?
Bilimsel bilgi göreceli değildir.



“Yine algıya geldik. Duyumsanan ve görünen peki ya duyamayan ve göremeyen? Algınız geliştikçe güzellik anlayışınız gelişir ve değişir. Göreceli algınız göreceli görüntüler göreceli sesler ve sonunda göreceli güzellik. Bu hayatta duyularına bağımlı fakat güzellik bilgisi olmayan biri için anında güzellik mümkün değildir.”


İnsanlaşma süreci yaşanmasaydı güzellik kavramı da olmayacaktı; dolayısı ile bilgi ve tarihsel belleği ön-kabul olarak benimsemiş oluyoruz. Bilgi ve belleği olmayan bir canlının kavramından söz edilebilir mi? Bu nedenle anlık güzellik algısı mümkündür.

“Peki doğada ve evrende yarattığınız başka zıtlıklar yok mu? ve bu zıtlıkları yaratan nedir? Sizmi yarattınız bu zıtlıkları yoksa zihniniz mi?”

Siz/kişi ve zihin ayrışık değillerdir. Soruyu şu şekilde anlıyorum. Zıtlıklar yalnızca düşünce ile mi yaratılır/epistemolojik olarak yoksa zaten vardırlar ve düşünce ile algılanırlar? Değer yargılarına bağlı zıtlıklar öznel/sosyal/tarihsel içeriklidirler ve fizik dünyadaki zıtlıklardan ayrışırlar.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Dış etken konusunda ortaklaşabilirler ve fakat benimseyip-benimsememe tercihini kişi yapar/içselleştirir. Fark burada ve önemi buradadır.
Benimseyip benimsememe tercihini yapan kimdir? size göre kişinin hür iradesi acaba öylemi? hatılıyormusunuz küçüklüğünüzde size güzel denilen şeyleri benimseyip benimsemediğinizi?
Güzellik anlayışı değişir ve dönüşür/gelişir demiştim. Güzellik değişir dememiştim k!?
Bilimsel bilgi göreceli değildir.
Güzellik anlayışı değişiyorsa güzellik değişmiyormudur? Geçen yüzyılda güzel dediklerinize bu yüzyılda güzel diyormusunuz? M.Ö 1500 lerde uçsuz bucaksız amazon ormanlarını gören siz bunu doğal karşıladınız çünkü onun içinde yaşıyordunuz. Bugün bir orman manzarası görünce "ne güzel" diyorsunuz. M.Ö 5000 de güzel dediğiniz bir bayana bugünde güzel dermiydiniz? Algılayanın algısı değiştikçe algılanan değişir.
Bilimsel bilgi pek ala görecelidir. Çünkü Bilimin kendi görecelidir. Evren görecelidir. Evreni açıklamaya çalışan bilim görecelidir. Bilimde mutlak doğru yoktur. Olsaydı gelişim göstermezdi.
İnsanlaşma süreci yaşanmasaydı güzellik kavramı da olmayacaktı; dolayısı ile bilgi ve tarihsel belleği ön-kabul olarak benimsemiş oluyoruz. Bilgi ve belleği olmayan bir canlının kavramından söz edilebilir mi? Bu nedenle anlık güzellik algısı mümkündür.
Bilgi ve belleği olmayan bir canlıdan söz etmek mümkün elbette. İnsana endeksli bir güzellik insanın endeksinde bir güzelliktir. İnsanın egosu güzelliği belirler. Göreceli olan göreceliyi belirliyor. Ne göreceli bir dünya! İnsanın güzel dediği sadece insana güzel. Anlık güzellik kavramınız daha öncede belirttiğim gibi ego ister, egoda bilgi ister ve onu çarpıtır.
Siz/kişi ve zihin ayrışık değillerdir. Soruyu şu şekilde anlıyorum. Zıtlıklar yalnızca düşünce ile mi yaratılır/epistemolojik olarak yoksa zaten vardırlar ve düşünce ile algılanırlar? Değer yargılarına bağlı zıtlıklar öznel/sosyal/tarihsel içeriklidirler ve fizik dünyadaki zıtlıklardan ayrışırlar.
Zıtlıkların valığı peki varlık ve yoklukta bir zıtlık değil mi? Zihin doğası gereği sistemleri parçalar ve ayırır. Bu onun muhakeme yeteneğinin bir parçasıdır. Zıt olanlar aslında zıt değildir. Fakat zihin onları ayırır. Güzel ve çirkin kavramlarınız aslında bu evrende ne güzel vardır ne çirkin. fakat bunları yaratan ve ayıran bir zihniniz var. Bu güzel, şu değil diyorsunuz. Bu çirkin şu değil diyorsunuz. Kısaca ayırıyorsunuz. zıtlıklar algılanırlar. Algılandıkları içindir ki zıttırlar.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
“Benimseyip benimsememe tercihini yapan kimdir? size göre kişinin hür iradesi acaba öylemi? hatılıyormusunuz küçüklüğünüzde size güzel denilen şeyleri benimseyip benimsemediğinizi? “

Özgür istencin/tercihin –varsa eğer- yapılabilmesi için belli bir birikim gerekmektedir. Birey her yer/zamanda tercihlerini yapabildiği için toplumsal robot olmaktan çıkmıştır. Alain’in güzel bir sözünü çağrıştırdınız. Der ki, “düşünmek hayır demeyi bilmektir.” Hayır diyebilmek ölçmeye dayalı bir yargıdır. Güzellik yargısı toplumsal olduğu kadar öznel bir içeriğe sahip olmakla, tüm yargılar gibi tercih edilebilinirler. Bireyin istenci yok sayılamaz.

“Güzellik anlayışı değişiyorsa güzellik değişmiyormudur? Geçen yüzyılda güzel dediklerinize bu yüzyılda güzel diyormusunuz? M.Ö 1500 lerde uçsuz bucaksız amazon ormanlarını gören siz bunu doğal karşıladınız çünkü onun içinde yaşıyordunuz. Bugün bir orman manzarası görünce "ne güzel" diyorsunuz. M.Ö 5000 de güzel dediğiniz bir bayana bugünde güzel dermiydiniz? Algılayanın algısı değiştikçe algılanan değişir.
Bilimsel bilgi pek ala görecelidir. Çünkü Bilimin kendi görecelidir. Evren görecelidir. Evreni açıklamaya çalışan bilim görecelidir. Bilimde mutlak doğru yoktur. Olsaydı gelişim göstermezdi.”


Güzellik kavram olarak değişmez. Güzel olarak algılanan/algı değişir dönüşür.

Görecelilik bilimsel bir gerçekliktir. Ancak tüm bilimsel verilerin göreceli olduğu söylenemez. Süreçlerin göreceliliği varlığı göreceli kılmaz. Kütle çekimi göreceli bir bilgi midir?

“Bilgi ve belleği olmayan bir canlıdan söz etmek mümkün elbette. İnsana endeksli bir güzellik insanın endeksinde bir güzelliktir. İnsanın egosu güzelliği belirler. Göreceli olan göreceliyi belirliyor. Ne göreceli bir dünya! İnsanın güzel dediği sadece insana güzel. Anlık güzellik kavramınız daha öncede belirttiğim gibi ego ister, egoda bilgi ister ve onu çarpıtır.”

Bilgi ve belleği olmayan bir canlı olmaz diyen olmadı ki. Bilgi ve belleği olmayan canlıda kavram olmaz dendi.

“Zıtlıkların valığı peki varlık ve yoklukta bir zıtlık değil mi? Zihin doğası gereği sistemleri parçalar ve ayırır. Bu onun muhakeme yeteneğinin bir parçasıdır. Zıt olanlar aslında zıt değildir. Fakat zihin onları ayırır. Güzel ve çirkin kavramlarınız aslında bu evrende ne güzel vardır ne çirkin. fakat bunları yaratan ve ayıran bir zihniniz var. Bu güzel, şu değil diyorsunuz. Bu çirkin şu değil diyorsunuz. Kısaca ayırıyorsunuz. zıtlıklar algılanırlar. Algılandıkları içindir ki zıttırlar.”

Yokluk varlığın gölgesidir ve bu nedenle varlık ile zıt değildir.

Güzel-çirkin sosyal/tarihsel/öznel bir yargı olduğundan salt zihnin kendine oynadığı bir oyun olarak değerlendirilemez.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Özgür istencin/tercihin –varsa eğer- yapılabilmesi için belli bir birikim gerekmektedir. Birey her yer/zamanda tercihlerini yapabildiği için toplumsal robot olmaktan çıkmıştır. Alain’in güzel bir sözünü çağrıştırdınız. Der ki, “düşünmek hayır demeyi bilmektir.” Hayır diyebilmek ölçmeye dayalı bir yargıdır. Güzellik yargısı toplumsal olduğu kadar öznel bir içeriğe sahip olmakla, tüm yargılar gibi tercih edilebilinirler. Bireyin istenci yok sayılamaz.
Kastettiğimiz toplumsal etkiler değildi. Hür irade sahibi insan şunu hep gözden kaçırır. Hür iradesiyle taş atan adam, attığı taşın bu evrende bir madde olduğunu ve bu evrendeki sistemler ile işlediğini görmelidir. Bu evren yoksa ne taş vardır nede ona etki eden kuvvetler. Siz hür iradenizle taşı attığınızı sanıyorsunuz ama o taşı atmanızı sağlayan binlerce sistemi yok sayıyorsunuz. Bu sistemler sizin taşı atmanıza sebep oluyorsa sizin hür iradenizden söz etmek mümkün mü? ki taşı atan bedeninizde aynı kuvvetlerin etkisindedir.
Güzellik kavram olarak değişmez. Güzel olarak algılanan/algı değişir dönüşür.
Algı değiştikçe güzellikte değişir. Güzellik tanımını mümkün kılan algılarınız değiştikçe gözlemlenenin değişmemesine olanak yoktur.
Görecelilik bilimsel bir gerçekliktir. Ancak tüm bilimsel verilerin göreceli olduğu söylenemez. Süreçlerin göreceliliği varlığı göreceli kılmaz. Kütle çekimi göreceli bir bilgi midir?
Kütle çekim elbette görecelidir. Bu evrende tanımlanmıştır fakat bu evrenin dışında varlığından söz etmek mümkün değildir. Başak evrenlerde başka kurallar pek ala mümkündür. Bilim, evreni sınırlı bilgisi ile tanımlamaya çalışır. Bu bilgi sınırı evreni aşmadıkça evreni tam anlamıyla tanımlamanız ve anlamanız mümkün değildir. Bu sınırlı bilgi ile bulduğunuz her kuralda değişebilir ya da gelişebilir.

"Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık. Bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk." A.Einstein

Bilgi ve belleği olmayan bir canlı olmaz diyen olmadı ki. Bilgi ve belleği olmayan canlıda kavram olmaz dendi.
Bu bedeni kaybettiğinizde bilgi ve belleğiniz nerede? Belleksiz ve bilgisiz güzellik nerede?
Yokluk varlığın gölgesidir ve bu nedenle varlık ile zıt değildir.
Gölgenin oluşması için gölgeyi meydana getirecek bir ışık kaynağına, gölgenin vurduğu bir yüzeye ve bir nesneye ihtiyacınız var. Var yokun gölgesi ise, yüzey nedir? kaynak nedir? Gölge ise var olan olmazsa, yok gölgesi nasıl olur? Açıktırki yok vardırki var vardır, var vardır ki yok vardır. Siz ister buna gölge deyin ister başka birşey, tanım itibari ile zıttırlar ve bu tanım zıtlıklarını oluşturan zihninizdir.
Güzel-çirkin sosyal/tarihsel/öznel bir yargı olduğundan salt zihnin kendine oynadığı bir oyun olarak değerlendirilemez.
Göreceli tarih, göreceli sosyal, göreceli yargı, göreceli öznel, göreceli güzellik, göreceli çirkinlik ve göreceli zihin.

"Karşı karşıya kaldığınız asilmasi güç problemleri mevcut düşünce yapınızla çözemezsiniz. Çünkü bu problemler, mevcut düşüce yapinizin ürünüdürler". A.Einstein
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
özgürlüğün/tercihin ne olduğu makelenin kendi içinde var; yinelemeyeceğim.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Varlık-yokluk tartışmanız çok ilgimi çekti.Konu dışı ama ontolojik sorunlar zaten hep çekici gelmiştir bana.Yokluk, varlığını bildiğimiz ama herhangi bir nedenle algılayamadığımız/bulamadığımız/elden çıkardığımız/kaybettiğimiz bir "şey" olduğunda ortaya çıkmıyor mu?Çok basit bir örnek:param cüzdanımda artık yok,harcadım çünkü..Onu başka bir varlıkla takas ettim.Param yok, yeni bir çantam var.Var ve yok bir dönüşüm silsilesi..Yokluk, varlığın tümel varoluşuyla ilgili olduğunda zıtlık yoktur.Tek tek nesnelerin yokluğu ele alındığında zıtlık oluşturur gibime geliyor.Varlığı tekil olarak düşündüğümüzde demek istedim)Tümel varlık (somut varlıkları kastediyorum) ve yokluk karşıt değil, içiçedir/sarmaldır veya ne bileyim sentezlenmiştir yani, böyle düşündüm yazarken..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst