Yorumunuz için bende teşekkür ederim,Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim sayın nilüfer,
Güzel, doğru ve iyinin zıtlarıyla beraber birer “değer” oldukları yönünde tartışma kalmamış görünmektedir. Değer, bir olgu olarak insan türünün yaratısıdır. Hiçbir canlı/cansız varlık salt kendinden bir değer sahibi değildir. Bu nedenle insanın salt insan olması da –bir tür canlı olarak- bir değeri yoktur. Değer/leri yaratan insan değer olarak tanımladığı olgu/olay/ve nesne ve insan ile sosyal/tarihsel bir etkileşim kurmak suretiyle sosyolojik olarak bu sonuca ulaşır. Doğanın devinim biçimine yüklenen değer/güzellik onun algılanması ile ilgili yine tarihsel/sosyal değerler silsilesi içerisinde insanlaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıkar. Salt doğada güzel/iyi/doğru yoktur. Doğaya güzel olgusunu yükleyenin insan olduğunu söylemek abartı olmasa gerek.
Sanatsal yaratılar doğada kendiliğinden var-olan değerler değillerdir. Ayrıca sanat eserlerini salt biçimlendirme, bir-araya getirme olarak da değerlendirmemek gerekir. Tüm sanat biçimleri/dalları ve eserleri insanın doğal ve toplumsal tüm oluşlara karşı duruşunu simgeler ve onun maddeyi zorlamasıdır. Bu yönü ile sanat eserleri birer yaratıdırlar. Eserin güzel ya da çirkin olması bu durumdan tamamen bağsız değildir.
Güzel ve çirkin yargılarının öznel olması onun sosyal/tarihsel içeriğinden kopuk değildir.
Sanatla doğayı karşılaştırırken sanatçı doğada olduğu gibi mutlak yoktan var ediş değil de olanı biçimlendirmesine değinmiştim.
Sanatın ya da sanatçının maddeyi zorlaması fikrini benimsedim ayrıca belirtmek istedim. Sanat eserlerinin özel ve özgünlüğü ile de birer yaratı olduklarını söyleyebiliriz.