- Katılım
- 19 Ağu 2008
- Mesajlar
- 3,589
- Tepkime puanı
- 179
- Puanları
- 63
- Yaş
- 60
böyle bir olgu söz konusu edilmedi; yalnızca bir tesbit ve karşı-tesbit konusunda görüş-alış-verişinde bulunuldu...
genellikle, çok kolay ve ucuz yoldan 'hüküm vermek' ; verilen hükmün değerini düşürür...(!)... alıntıladığınız mesajda, ontolojik sorunun felsefedeki yeri değil de ; anladığım kadarıyla, bilgi ortaya koyup, düşünce üretmeden, felsefi bir bağlamda yürütülmeyen 'inanç tartışmaları' nın, bir sonu olmadığı / anlamlı olmadığı ileri sürülüyor...
dinden imandan bahsedilince nedense bunun bir kalite düşüklüğüne işaret ettiği düşünülür. halbuki tartışılması ve konuşulması en zevkli konular bunlardır. şahsen en yaratıcı fikirler bu konular konuşulurken oluşur aklımda. elbet gerçekler üzerinden konuşmak sıkıcı değildir fakat gene de gerçeğin irdelendikçe ister istemez metafiziksel açıklamalara doğru ilerlediğini de söyleyebilirim.
hiç bir mantıklı açıklama getirilemeyen fikirler-alıntılar insanı daha fazla düşünmeye iter ve eğer itmiyorsa kişi kendini sorgulamalıdır. en azından felsefe.net in ve üyelerinin bir dönemini de buna ayırmalarında nasıl bir sakınca olabilir. bunda ya da bunu da irdelemede nasıl bir tehlike olabilir.
şahsen uzmanlık alanım ile alakalı hiç bir forumda yazmıyorum. değil ilgilenmek, merak edip araştırmışlığım dahi yoktur. öğrenci iken mecbur kaldığım zamanları saymazsak. gerçekleri bu kadar baskın kullanmak ve bunun üzerinden tartışmak (ya da tartıştığını sanmak) aptallaştırıyor...
ne bileyim şuan burada yazarken tutarlı olma gibi bir kaygım yok. o an aklıma ne gelirse söyleyebiliyorum, hatta bazen tutarlılığı bile savunabiliyorum. yani kendimi sıkıştırmam gereken bir akım, tarz ya da ideoloji yok. en azından felsefe(ya da ne yapıyorsam) yaparken samimi olmak diye buna denir, diyebiliyorum. yani sana karşı durmam seninle aynı düşünemeyeceğim anlamına gelmiyor...
annemin beni her sabah, elinde tesbihi ile okuyup üfledikten sonra evden uğurladığı günlerimi hatırlarım. bu durumun, oğluna iyi şanslar dileyen annenin durumundan daha düşük kalite bir uğurlama olduğunu söyleyebilir miyiz?
Seni ne rahatsız etti tam olarak anlamış deilim.Düzeyler, yaklaşımlar yaşayan şeylerdir, yaşamın ta kendisidir.Orda hareket vardır, kızgınlık vardır, şaka vardır, takılma vardır.Zaman zaman nefes almak için suyun yüzüne çıkmak gerekir ve solungaç solunumu iptal olur.Hayatın kişye kattığı ciddilik ve asık surattlılık zaten yaşamın içinende bol bol var.Sürekli kasarak , ben çok felsefi yaklaşımlar sergileyerek yazacağım diyorsa insanlar tabi ki buyurup yazsınlar.Ama insanın doğasında olan şeyleri, eliyle köşeye itmesi "mış" gibi yapması daha kötü ve iki yüzlülük bence.Bırakalım kaliteyi, seviyeyi TSE damgası mı alınacak.İnsanlar özgür iradeleriyle içtenlikle söz alsınlar.Şimdi niye bu pasifize etme olayı?İnsanlar ne kadar kaliteli yazacağım diye eli ayağı bir birine karışmasın.Zaten konuya hakim bilen kişiler,ilgi alanlarına giren şeyleri düzeltip, açıklamalarda bulunuyorlar.saygılar.