- 25 Ağu 2013
- 785
- 26
- 28
bence de atmayalım tozunu bile özlüyor insan..leblebi tozu diye bi film yapmışlardı hatta. ne kadar mübarek demek için.Azizim atmayalım saklayalım.Sabah olunca herkes poşetin içinden bir avuç alıp yiye yiye işine gider.
bence de atmayalım tozunu bile özlüyor insan..leblebi tozu diye bi film yapmışlardı hatta. ne kadar mübarek demek için.Azizim atmayalım saklayalım.Sabah olunca herkes poşetin içinden bir avuç alıp yiye yiye işine gider.
Farkında mısınız bilmiyorum ama ben farkında değilim.
Kendini büyütmek gibi olmasın, ama farkettim ki çevremdeki insanların kolayca sinirlendiğini ve herşeyden şikayet ettiğini görünce ben çeşit çeşit sıkıntıya kafama sıkmadan iyi dayanmışım dedim.
Her insanın her olaya aynı tepkiyi verememe nedeni genel olarak, hem tekamül hem de bilinç düzeyi ile alakalıdır. Kimisi dünya yıkılsa bir yol bulur ve yaşama tutunur kimisi de pire için yorgan yakar. Yaşanmışlıkların getirdiği yükler de dikkate alınırsa, herkesten aynı tepkileri beklemek hayal olur. Dünya görüşleri bile çeşit çeşit olan insanların, her konuda aynı bakış açısını yakalaması mümkün değildir.
Herkesin hayatında sorunlar var ve olmaya da devam edecek ancak işte bu noktada, doğru bir bakış açısı ile en az zararla atlatmak da mümkün olabilir. Olanı kabullenmek gerekiyor ve sonrasında da mantıklı bir çözüm bulmak. O sorun yok sayılamayacağı gibi, her ne olursa olsun dünyanın sonu şeklinde de hissetmemek gerekiyor ve böyle davranılmadığı takdirde, çok daha kötüsü ile karşılaşacağını ne yazık ki insanlar idrak edemiyorlar. Onu da geçtim daha dünyanın sınav yeri olduğunun farkına varamayıp, akıntıya karşı kürek çekenler var. Para, mal, mülk, şan, şöhret, mevki... hepsi birer sınav aracı ve bunlara güvenip, Tanrı'yı yok sayanlar mevcut. İşte tüm bu farklılıklar için kimse kınanmamalı çünkü bu da onların yolu ve doğruyu er ya da geç bulacaklar.
En mantıklı olanı yapmışsın, bu hayat başkaları için ya da yaşanan olumsuzluklar sebebi ile harcanamayacak kadar değerlidir. Öfkeli ve nefret saçan insanlardan uzak durmak gerekiyor, kendileri istemedikçe onları düzeltemezsin.
Kitapçıları dolaşırken "Felsefe-Psikoloji" iki bölüm, fantastik roman ya da aşk-meşk hikayeleri en az on bölüm olunca benim tansiyonum yükseliyor, bu sebeple kitapçılara artık nadiren gitme kararı aldım.
Maalesef öyle ya,ülkenin okuma kapasitesi o kadar
Kitap okuyan insan etrafımda nadiren görüyorum seviniyorum.Onlarında ağırlıklı roman okuduğunu görünce sevinç hüzün karışık bir durum oluyor...