- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 24 Şub 2017
- Mesajlar
- 464
- Tepkime puanı
- 7
- Puanları
- 18
PART 1 ....
Düşünce nedir diye birileri size Yaşantınızda sorsa acaba cevabınız nasıl olabilirdi?? (PART PART yazmayı istiyorum.)
(Site içerisinde Düşünce PARKI diye bir konu gördüm oraya yazmak istedim ama sonra Bağımsız yazılar yazacağım için konu açıp yazmam daha doğru olur diye karar verdim)
Bu soru bana sorulmuş olsaydı acaba düşünce denilen olgu o an hayalden mantığa yada akışa döktüklerimiz mi??
Yoksa gerçek manada akıl erdirip ilerisi için planlamalarımız mı ??
Yoksa genel manasıyla akıl ile mantığın birlikte sentezleniz bir araya gelmesiyle açığa çıkan hayalin ileriye dönük yansıması mı acaba??
Benim için bu 3 soruda bana düşünce ile ilgili yanıt vermiyor çünkü farklı görmek konsepti farklı irdelemek istediğim için yanıt aramak istiyorum izniniz olursa inşallah..
Benim için düşünce aslında ne akılla nede mantıkla ilgili yada iksinin birleşimiyle ortaya çıkan hayalle ilgili benim için ilk düşünce kalp in verdiği ilhamdan başlar diye düşünüyorum...
Eğer bir kalp ne kadar güzel maya ile beslenmişse düşüncenin verdiği akışta o kadar güzel olur diye düşünüyorum....Ben kalp i araç motoru olarak görmekteyim...beyni ise akü olarak görmekteyim...
Bu ikili araçta olmazsa çalışmazsa bence insanda da aynı...
Buradan da düşünceye yanıt bulamadık değil mi??
Bana sorarsanız farklı bakmama rağmen esası yakalayabilmem için düşünceye dair cevabı bulamadım...
O halde daha farklı bir açıdan olaya bakalım isterim ..Ne dersiniz??
Bu dünyaya geldiğimizde yani o ilk doğum anı olduğunda ve dünyaya ilk gözlerimizi açıp ilk ışığı aldığımız anda gerçek manada hiçbirşey bilmiyorduk ama acıkabildiğimizi devamında ihtiyacımız olduğunu (dışkı anlamında) anlayabildiğimizi devamında ise gazımız geldiğinde ağlayarak yetişkinlerden yardıma ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliyorduk devamında ise gözlerimizle etrafı bebekken süzebiliyor izleyebiliyor ve tanımlamaya çalışıyorduk..
Devamında ise burnumuzla kokuları alabiliyor ama tanımlayamıyorduk çünkü yetilerimiz henüz hazır değildi...devamında ise kulaklarımızla sesleri duyabiliyor ama bize müzik sesi gibi hoş geliyor fakat yine sesleri tanımlayabileceğimiz bir akıl akışı yoktu yada Düşünce Parkı (Bu düşünce parkını sonra açıklamak istiyorum yazılar içerisinde)
Devamında dilimiz vardı tadı alabiliyor yada sıcak soğuğu hissedebiliyorduk fakat konuşamıyor yada sesli iletişim sağlayamıyorduk çünkü henüz öğrenmemiştik..
Bebekken dünyaya geldiğimizde bize verilen doğuştan bir öğretimiz yani yüce ALLAH tan sunulan yeteneğimiz vardı Buda AĞLAMA yetisi....
Bununla birlikte organlarımızın sistemsel düzen içerisinde sağlıklı bir bebek doğumu adına oldukça işlevseldi...
Şimdi tüm bunları birleştirip yanıt aramak gerekirse....
Düşünce dediğimiz olgu acaba gerçekten sıfır bir harddiski bilgilerle doldurmamızla mı ilgili yoksa gerçek manada hayatı tecrübe ederek yaş yaş aşama aşama ilerlediğimiz süreçlerden elde ettiğimiz olgular mı??
Bu bağlamda düşündüğümüzde aslında yaş yaş aşama aşama tecrübelerin verdiği öğrenimler ve kazanımlar yeni bir düşünce akışı için bizlere oldukça katkı ve değer verebiliyor diyebiliriz fakat bu bağdaştırıcı olmasa gerek çünkü hayatı sadece tecrübe ederek öğrenmemiz zor olur hayat içerisine okul çağlarından elde edilen bilgileri devamında ailenin ve yaşam alanı çevrenizin size verdiği öğretiler devamında ise kendinizin tecrübe edinerek öğrendiğiniz bilgiler ve devamında ise başkalarının eserlerinden faydalanarak KİTAP okuma DERGİ okuma gibi akış süreçlerinden elde edip kazandığımız bilgiler ....
Bunların her biri sıfır bir harddiski yani beyni akıl ile doldurmaya veri akışı sağlayabiliyor fakat tam manasıyla Düşünce için henüz yanıt bulamadığımızı düşünüyorum Yoksa ben mi çok fazla konuyu irdeliyorum?? Yoksa düşünceyi yanlış yolda mı arıyorum ??Yoksa genel manasıyla irdelemediğimiz daha başka konuları mı atlıyorum...??
Bu sorulara yanıt bulabilmek zor değil fakat kestirmeden cevap bulmakta istememek gerek....
Şuan yazıları yazarken işlevsel metine buraya sizlere akış dökerken ben bunu nasıl yapabiliyorum ??Bunu düşünmek gerek...?
Yani bu kadar bilgi akışı durduk yere nasıl oluşabiliyor yada bu kadar yazıyı ben buraya önceden yazacağım değip düşünmedim ama bakıyoruz ve hep birlikte görüyoruz ki ellerim her klavye tuşlarına çarptıkça kelimeler ardı arkasınca geliyor...
Acaba yazarken düşünüyormuyum yada kurguyu tasarlayıp ona göre mi yazıyorum ??
Bazı anlarda hayal ederiz ve hayalimizi düşünceyle pekiştirir ortaya bir ürün sunarız fakat bu sunulan ürünün nasıl bir meyva verebildiğini bilemeyiz yada nasıl bir sonuç verebileceğini fakat iyi kötü bir meyva ağacı oluştuğunda o an oluşan yapısallık bizlerin ana teması olur...
Burası biraz karışık geldi bana size nasıl geldi bilemiyorum fakat buraya kadar yazılanları siz yazılarımı okuyanlara göre hayal ettiğimde bazı noktalarda benimle buluşabileceğinizi tahmin etmeye çalışıyorum....
Acaba Tahmin etmek mi ??
Size dair bir fikir mi sentezleniyor yani oluşturuluyor ....Yani bu sitede bulunan bir çok kullanıcı olsun diyelim ve bir çoğunuzu tanımıyorum ve bir çoğunuzlada hiç iletişimim yok ama bir şekilde size dair bir fikir yürütmeye çalışıyorum...
Bu fikir aşamasını sizlere dair neden üretmeye çalışıyorum?? Yada neden yazıları yazarken bu fikir oluşturma öngörülerimi sizlere dair yazılar içerisinde tahmin edebilme adına eklemeler yapıyorum??
Düşünsenize hiç tanımadığınız bir Sosyal sanal ağdasınız ve kaderin bir şekilde buluşturduğu sosyal sanal ağdasınız burada bir çok insan bir çok düşüncede bir çok fikirde vsss sende kendine göre farklı aşama ve yapısallıkta bazen birkaç kullanıcıyla ana tema manasında buluşabiliyorsunda gibi..
Fakat yazılar daha güzel olsun mu diye acaba tahmin i içeriye kattım Yoksa okuyucuya daha akışkanlı bir süreç işletme adına mı bunu sunumladım ?? Yoksa sizi okurken yazılar içerisinde düşündürmek mi istedim...? Yoksa genel manada benim sorgularıma sizlerde eşlik edin mi ?? diye düşündüm..
PART 2
İşin esası yazılan yazılara şöyle bir bakan kullanıcı için ve dikkatli okuyan kullanıcı için yazılara dair yapısal fikirleriniz ve kanaat düşünceleriniz genel manasıyla kişiden kişiye göre değişkenlik göstersede site içerisinde yazılara dair bakışlarda aynı ortak kanıya varan kullanıcılarda olabilir kanısındayım...
Peki bu kanıyı nereden elde edebiliyorum yada bu öngörüyü nasıl elde edebiliyorum??
Bu soruyu irdelemek başlı başına ayrı bir konu açmamı gerektirir fakat ekstra konu için hem sizi hemde kendimi yormak istemiyorum...Detaysal geçmem gerekirse....
Öngörüler aslında yaşamsal sezimlemelerimiz bu sezimlemeler aslında hayat öğretilerinden elde edip öğrendiğimiz mini ufak tecrübelerde diyebiliriz Bu tecrübeler her zaman doğru neticeyi vermeyebilir zaten hayatta hiçbir şey adına garanti cevap yoktur...
Misal...
Bugün iş görüşmesine gidiyor olun...o iş görüşmesiyle ilgili FİRMA potansiyeline göre hazırlıklı gidersiniz değil mi??? Sonrasında ise kendinizi ifade etme anlamında önemli güzel bir önsözünüzü zihninizde kurgu halinde oluşturursunuz değil mi??
Neden ??
Çünkü FİRMA sizden özgeçmişinizi anlatmanızı isterken İş ile ilgili bilgilere vakıf olup olmadığınızı size sorarken sizinde FİRMA ile ilgili bilgi sahip liğine hakim olabilmeniz çok önemli çünkü karşınızda her ne kadar FİRMA olsada aslında ilişki kuracağınız kişi birer İNSAN dır İnsan FİRMA yı temsil eden görevlendirilmiş makamda oturan sistemde betimlenmiş YETKİLİ mercihtir..
Konseptler genelde bellidir...FİRMA iş akışı süreci içerisinde gerçekleşecek akış bellidir...
İşte bu akış içerisinde benim sorgulamak istediğim husus bu akış nasıl neden ve neye göre belirlenmiş olmasıydı??
Yani hiçbirşey doğduğunda hazır olmamıştı...FİRMA da doğduğunda hazır olmamıştı...
Fakat FİRMA doğduğunda ve büyümeye geçtiğinde HAZIR olanları kullanabilir ve hatta envanterine gereklilik olarak katabilirdi değil mi??
Eğer FİRMA isterse HAZIR olanı değilde kendi Bünyesine has KONSEPT lerde ekleyebilirdi değil mi??
Buradan şuraya getirmek istiyorum...
Birer konsept hazırlamalarda FİRMALARIN SEÇİM haklarının olabildiğidir Yani konsept seçimlerde FİRMA eğer özgün ve yetkin bir akla sahipse kendi konseptini var olan yapısallıktan daha farklı işleyebilir fakat önceden denenmiş ve doğru seçim ve tercihlerde başarı oranı %69 olan bir dilim hiç denenmemiş ve başarı oranı bilinmeyen % lik dilimde nerede olduğu bilinmeyen bir konsept denemek ne kadar başarılı seçim ve tercih FİRMALAR adına etken olabilir....
Bu süreci işlerken irdelerken aslında hayatın korkularının vermiş olduğu süreçlerden ötürü çoğu zaman değişmeyen ilerleyen bir yol üzereyizdir ...Aslında doğru veya yanlış var olan neticede bunu sorgulamaktan ziyade bize bu yol etken derken hangi seçenek bizde aktif olabiliyor onu farkedebilmek gerek...
Bize AKIL ile MANTIK FİRMA için izleyebileceği yolu var olan sistemden gösterebiliyor çünkü isabet oranı neredeyse %69 neden %100 değil çünkü hayatında hiçbir insan yetkili yada makam sahibi olsa dahi %100 isabet tüm ADAY seçimlerinde yapamaz...
Aday seçilir ve çalışma süreci gözlenir işte bu aşamadan sonraki adayın karnesi İK departmanları tarafından başarı yada başarısız oranına eklenir...
FİRMA PATRONU seçilen adayların başarısına yüzde dilimi oranına mı bakar hayır hiç ilgilenmez onun ilgilendiği alan FİRMA nın içerisindeki POTANSİYEL YETKİNLİKLERİN fazla olmasının yanı sıra CİRO kazancı ve Yekililerin göstermiş oldukları performans vss....
Peki neden FİRMA PATRONLARI alt düzeyin gelişim sürecine bakmıyorda Sadece CİRO ve BAŞARI ENDEKSİYLE ilgileniyor???
Bu soruya yanıt çok yazılır uzamasın diye kısa kesmek istiyorum.....FİRMA PATRON ları atadıkları kişileri kendileri yapmaz yetkilendirdikleri güvendikleri insanlara yaptırırlar CEO yada DANIŞMAN vss...çok nadir kendileride seçebilirler istisnada olsa yazmak gerekir...
FİRMA PATRONU geçen yıl ile bu yıl arasındaki alışveriş ve girdi çıktı süreçlerini işlerler bir çok FİRMA PATRONU şirketiyle yakından ilgilenirken bir çoğuda Güvendikleri yol arkadaşlarıyla süreci işlerler...Buda birer seçim ve tercihtir....
Aslında seçilenin doğru olduğunu yada güvenilir olduğunu bilemezsiniz...??
Misal yakın zamanda gerçekleşmiş haberlere çıkmış bir konuyu anlatmam gerekirse....(aklımda kalan kadarıyla yanlış olursa bilen varsa düzenlerseniz sevinirim)
Uzun zaman iş meslek hayatında başarılara sahip bir insan ve bütün işlerini yaklaşık 25 yıldır ilgilenen bir avukat aralarında o kadar bağ oluşmuş ki bu bağ vekaleti avukata verdirecek kadar kuvvetli olmuş fakat uzun zamanların yapılmış olan serveti avukatın bir an ters dönmesiyle habersiz vekaletten ötürü satılır olması dünün zengini patronu bugünün Fakirine çevirmiş...(Bu durum üzücü bir durum ALLAH kimseye hiçbir patrona yaşatmasın diyelim)
Bu örneği vermemin esas nedenine gelecek olursam...
Güven olgusu nedir nasıl oluşuru sogulamak gerekir diye düşünüyorum??
Bu da ayrı bir konu ve başlık ister detaylı yazmak istemiyorum....
Fakat güven olgusunun bir başka kişi üzerinde oluşabilmesi için kişinin kariyeri vss çok önemli değil önemli olan duruşu sizde izlenim sağlar ama bu net veri vermez çünkü işletmek yapıya bünyeye hakim olabilmek demektir buda ayrı bir yetenek ve meziyet ister hani sistemde çok has diplomalara sahipsinizdir ama yetenek yada yetkinlik yoksa çokta başarı size yelken açmayabilir...bazen kişi cesur atılım yapabildiğinde başarıya yakındır ama hangi cesur adımı neye neye göre gibi sorulur ta bi.
Fakat bunların hiçbiri güven vermez....bazen tavsiye mektupları hiç tanımadığınız biri hakkında size fikir oluşturabilir güven sağlayabilir ama tam değildir...bazen çok sevdiğiniz yakın dostunuzun yanında çalışır onunla çalışması size güven verir çünkü bilirsiniz ki yakın dostunuz gereksiz kişilerle çalışmaz diye buda ayrı bir yapısallık oluşturur ama soru işaretleri hep akıllarda olur....
Fakat içlerinde öyle birşey vardır ki size Güven olgusunu çağrıştırabilir....Kişiyi yaşayıp hiseettiğiniz ve denenidiğiniz bir çok testten sonra bir düşünce oluşturabiliyorsunuz tıpkı önceden hazırlanmış FİRMA KONSEPTLERİ gibi buda yaşanılmış KONSEPT HAYAT HİKAYE TECRÜBELERİ diyebiliriz...
Bazen baskın olan GÜÇLÜ yanınızdan da DESTEK alıp uzun soluklu kişiyi izlemenize denemenize bile gerek kalmaz kişinin profili size her yanıtı verir zaten ki bu önseziye hakim olabilmek için çok GÜÇLÜ BİR PERSPEKTİF bakış açınız olması gerekir....
Bazen öyle bir bakış açısı yaşarsınız ki karşı tarafa baktığınızda size hangi hırslarının olduğunu yansıtır ki Karşı tarafta ki AŞIRI HIRS sizleri doğru seçimi yakalama adına herzaman MÜKEMEMELE götüremeyebilir buna dikkat edebilmek gerek...
Devamını yazıyorum...PART 3
PART 3
Konu dağıldı gibi gözüküyor değil mi ??
Yok hayır konu başından beri Düşünce ile ilgili aslında konu hiç dağılmadı konu tam anlamıyla kontrollü yolda yürüyor
diyebilirim dağılan esas bugüne kadar hepsini bir arada irdelememek olabilir diyebilirim....şahsi görüşüm ta bi...
Farklı Misal vererek ilerlemek istiyorum..
Elinize iki tane farklı renklerde kalem almanızı istiyorum(yada hayalde edebilirsiniz size kalmış) ama kalemlerin ikiside aynı marka olacak....Bu kalemlerden biri yeşil diğeri ise mavi renk olsun istiyorum...sonrasında bu kalemlere göz hizasına denk gelecek şekilde elinize alıp kollarınızı ileriye doğru uzatıp bakmanızı ve kalemleri incelemenizi istiyorum....
Bu kalemlere baktığınızda ilk etapta size renklerin farklılığı gözükecek sonrasında ise işlevselliklerin aynı olduğu ikisininde aynı işlevsellik görevlerini üstlendiğini söyleyeceksiniz sonrasında ise bu kalemlerin canlı olabilmesi için iki kaleminden insan eline ihtiyaçlarının olacağını söyleyeceksiniz sonrasında ise esas püf nokta ise öğrenilmiş harflerle kişinin yazı yada rakamları yazmasını söyleyeceksiniz....
İşte bu aşamada şunu söyleyebilirim ki...
Şuana kadar benim bu siteye yazdıklarımı kalvyemden yazılanlar değilde sanki iki kalemden biri ile yazılanlar olarak görebilirseniz aslında işin esas noktasını yakalamış olabiliriz...
Buraya yazılmış bu kadar yazı aslında hepsi önceden planı dahi olmayan sadece konu üzere görülen konuya yazmayıpta ayrı konu açılarak oluşturulan düşünce yazılar değil mi??
Peki halen neden cevap alamıyoruz...??
Bu kadar veri akışı ve süreci için bizler ne yaptıkta buraya sunumlayabiliyoruz...
Hani dersiniz kitap okuma akıl çağrıştırma dergi vss okuma olabilir bu söylemleri dahil edebiliriz ama her okuyan yada her akıl yürüten detaysal bir akışta yol alamayabiliyor...hepimiz için geçerli diyelim yanlış anlaşılma olmasın..
Peki esasta Düşünceye nasıl ulaşabiliriz..
Düşünce elle tutulabilir mi?
Düşünce yenince güçlenebilir mi??
Düşünce gözle görülebilir mi??
vb bir çok soruları sorabiliriz..
Elbette düşünce ne yenir ne elle tutulur nede gözle görülebilir ama düşünce İRADE ve AKIL ile sonrasında MANTIK ve KALP ile detaylandırılıp HAYAT BİLGİSİ ile çeşitlendirilip ortaya bir ÜRÜN YELPAZESİ sergileyebilir
Fakat bu veriler bile hatta üzerine kurgulanacak konular bile bize tam manasıyla düşünceye erişim yada ulaşımı sağlamayabilir...
O halde bizler DÜŞÜNCEYE başka yerden bakmamız gerek yani bildiğimizin dışında yada FARKLI bir pencereden bakıyormuşcasına diyebiliriz...
Şimdi hemen hemen herkes soruyordur Bildiğimizin Dışında ki bir Bakış açısı nedir bize Düşünceye nasıl kavuşturabilir diye???
Aslında cevap çok basit...
Her zaman gördüğümüz ama dokunamadığımız yada yanında özel değilsek olamadığımız etmen sizce nedir..?...
Peki nedir bu bulmacanın DÜŞÜNCE ile bize vereceği CEVAP lar??...
Yani yukarıdaki bulmacanın cevabı sizce ne olabilir..??
Yani ben Bulmaca ile sizlere neden söz etmek istiyorumdur acaba ??
Devamında düşünceye dair hangi cevapları bulabiliriz??
Devamında DÜŞÜNCE yi akıl ve zihin ile tam manasıyla yakalayabilirmiyiz acaba ??
Bu ve buna benzer bir çok sorunun cevapları ve yazıları konuyu 1 hafta sonra işlemek üzere YARIM bırakıyorum...
Bu yarım bırakılan konuyu 1 hafta içerisinde eğer isterseniz sizlerde düşünebilir fikir yürütebilir esaslara derinden yada inceden yada detaysal bakarak irdeleyebilirsiniz size kalmış mühim olan DÜŞÜNCE nin cevaplarına hep birlikte ulaşabilmeye çalışmak diyelim..
Düşünce nedir diye birileri size Yaşantınızda sorsa acaba cevabınız nasıl olabilirdi?? (PART PART yazmayı istiyorum.)
(Site içerisinde Düşünce PARKI diye bir konu gördüm oraya yazmak istedim ama sonra Bağımsız yazılar yazacağım için konu açıp yazmam daha doğru olur diye karar verdim)
Bu soru bana sorulmuş olsaydı acaba düşünce denilen olgu o an hayalden mantığa yada akışa döktüklerimiz mi??
Yoksa gerçek manada akıl erdirip ilerisi için planlamalarımız mı ??
Yoksa genel manasıyla akıl ile mantığın birlikte sentezleniz bir araya gelmesiyle açığa çıkan hayalin ileriye dönük yansıması mı acaba??
Benim için bu 3 soruda bana düşünce ile ilgili yanıt vermiyor çünkü farklı görmek konsepti farklı irdelemek istediğim için yanıt aramak istiyorum izniniz olursa inşallah..
Benim için düşünce aslında ne akılla nede mantıkla ilgili yada iksinin birleşimiyle ortaya çıkan hayalle ilgili benim için ilk düşünce kalp in verdiği ilhamdan başlar diye düşünüyorum...
Eğer bir kalp ne kadar güzel maya ile beslenmişse düşüncenin verdiği akışta o kadar güzel olur diye düşünüyorum....Ben kalp i araç motoru olarak görmekteyim...beyni ise akü olarak görmekteyim...
Bu ikili araçta olmazsa çalışmazsa bence insanda da aynı...
Buradan da düşünceye yanıt bulamadık değil mi??
Bana sorarsanız farklı bakmama rağmen esası yakalayabilmem için düşünceye dair cevabı bulamadım...
O halde daha farklı bir açıdan olaya bakalım isterim ..Ne dersiniz??
Bu dünyaya geldiğimizde yani o ilk doğum anı olduğunda ve dünyaya ilk gözlerimizi açıp ilk ışığı aldığımız anda gerçek manada hiçbirşey bilmiyorduk ama acıkabildiğimizi devamında ihtiyacımız olduğunu (dışkı anlamında) anlayabildiğimizi devamında ise gazımız geldiğinde ağlayarak yetişkinlerden yardıma ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliyorduk devamında ise gözlerimizle etrafı bebekken süzebiliyor izleyebiliyor ve tanımlamaya çalışıyorduk..
Devamında ise burnumuzla kokuları alabiliyor ama tanımlayamıyorduk çünkü yetilerimiz henüz hazır değildi...devamında ise kulaklarımızla sesleri duyabiliyor ama bize müzik sesi gibi hoş geliyor fakat yine sesleri tanımlayabileceğimiz bir akıl akışı yoktu yada Düşünce Parkı (Bu düşünce parkını sonra açıklamak istiyorum yazılar içerisinde)
Devamında dilimiz vardı tadı alabiliyor yada sıcak soğuğu hissedebiliyorduk fakat konuşamıyor yada sesli iletişim sağlayamıyorduk çünkü henüz öğrenmemiştik..
Bebekken dünyaya geldiğimizde bize verilen doğuştan bir öğretimiz yani yüce ALLAH tan sunulan yeteneğimiz vardı Buda AĞLAMA yetisi....
Bununla birlikte organlarımızın sistemsel düzen içerisinde sağlıklı bir bebek doğumu adına oldukça işlevseldi...
Şimdi tüm bunları birleştirip yanıt aramak gerekirse....
Düşünce dediğimiz olgu acaba gerçekten sıfır bir harddiski bilgilerle doldurmamızla mı ilgili yoksa gerçek manada hayatı tecrübe ederek yaş yaş aşama aşama ilerlediğimiz süreçlerden elde ettiğimiz olgular mı??
Bu bağlamda düşündüğümüzde aslında yaş yaş aşama aşama tecrübelerin verdiği öğrenimler ve kazanımlar yeni bir düşünce akışı için bizlere oldukça katkı ve değer verebiliyor diyebiliriz fakat bu bağdaştırıcı olmasa gerek çünkü hayatı sadece tecrübe ederek öğrenmemiz zor olur hayat içerisine okul çağlarından elde edilen bilgileri devamında ailenin ve yaşam alanı çevrenizin size verdiği öğretiler devamında ise kendinizin tecrübe edinerek öğrendiğiniz bilgiler ve devamında ise başkalarının eserlerinden faydalanarak KİTAP okuma DERGİ okuma gibi akış süreçlerinden elde edip kazandığımız bilgiler ....
Bunların her biri sıfır bir harddiski yani beyni akıl ile doldurmaya veri akışı sağlayabiliyor fakat tam manasıyla Düşünce için henüz yanıt bulamadığımızı düşünüyorum Yoksa ben mi çok fazla konuyu irdeliyorum?? Yoksa düşünceyi yanlış yolda mı arıyorum ??Yoksa genel manasıyla irdelemediğimiz daha başka konuları mı atlıyorum...??
Bu sorulara yanıt bulabilmek zor değil fakat kestirmeden cevap bulmakta istememek gerek....
Şuan yazıları yazarken işlevsel metine buraya sizlere akış dökerken ben bunu nasıl yapabiliyorum ??Bunu düşünmek gerek...?
Yani bu kadar bilgi akışı durduk yere nasıl oluşabiliyor yada bu kadar yazıyı ben buraya önceden yazacağım değip düşünmedim ama bakıyoruz ve hep birlikte görüyoruz ki ellerim her klavye tuşlarına çarptıkça kelimeler ardı arkasınca geliyor...
Acaba yazarken düşünüyormuyum yada kurguyu tasarlayıp ona göre mi yazıyorum ??
Bazı anlarda hayal ederiz ve hayalimizi düşünceyle pekiştirir ortaya bir ürün sunarız fakat bu sunulan ürünün nasıl bir meyva verebildiğini bilemeyiz yada nasıl bir sonuç verebileceğini fakat iyi kötü bir meyva ağacı oluştuğunda o an oluşan yapısallık bizlerin ana teması olur...
Burası biraz karışık geldi bana size nasıl geldi bilemiyorum fakat buraya kadar yazılanları siz yazılarımı okuyanlara göre hayal ettiğimde bazı noktalarda benimle buluşabileceğinizi tahmin etmeye çalışıyorum....
Acaba Tahmin etmek mi ??
Size dair bir fikir mi sentezleniyor yani oluşturuluyor ....Yani bu sitede bulunan bir çok kullanıcı olsun diyelim ve bir çoğunuzu tanımıyorum ve bir çoğunuzlada hiç iletişimim yok ama bir şekilde size dair bir fikir yürütmeye çalışıyorum...
Bu fikir aşamasını sizlere dair neden üretmeye çalışıyorum?? Yada neden yazıları yazarken bu fikir oluşturma öngörülerimi sizlere dair yazılar içerisinde tahmin edebilme adına eklemeler yapıyorum??
Düşünsenize hiç tanımadığınız bir Sosyal sanal ağdasınız ve kaderin bir şekilde buluşturduğu sosyal sanal ağdasınız burada bir çok insan bir çok düşüncede bir çok fikirde vsss sende kendine göre farklı aşama ve yapısallıkta bazen birkaç kullanıcıyla ana tema manasında buluşabiliyorsunda gibi..
Fakat yazılar daha güzel olsun mu diye acaba tahmin i içeriye kattım Yoksa okuyucuya daha akışkanlı bir süreç işletme adına mı bunu sunumladım ?? Yoksa sizi okurken yazılar içerisinde düşündürmek mi istedim...? Yoksa genel manada benim sorgularıma sizlerde eşlik edin mi ?? diye düşündüm..
PART 2
İşin esası yazılan yazılara şöyle bir bakan kullanıcı için ve dikkatli okuyan kullanıcı için yazılara dair yapısal fikirleriniz ve kanaat düşünceleriniz genel manasıyla kişiden kişiye göre değişkenlik göstersede site içerisinde yazılara dair bakışlarda aynı ortak kanıya varan kullanıcılarda olabilir kanısındayım...
Peki bu kanıyı nereden elde edebiliyorum yada bu öngörüyü nasıl elde edebiliyorum??
Bu soruyu irdelemek başlı başına ayrı bir konu açmamı gerektirir fakat ekstra konu için hem sizi hemde kendimi yormak istemiyorum...Detaysal geçmem gerekirse....
Öngörüler aslında yaşamsal sezimlemelerimiz bu sezimlemeler aslında hayat öğretilerinden elde edip öğrendiğimiz mini ufak tecrübelerde diyebiliriz Bu tecrübeler her zaman doğru neticeyi vermeyebilir zaten hayatta hiçbir şey adına garanti cevap yoktur...
Misal...
Bugün iş görüşmesine gidiyor olun...o iş görüşmesiyle ilgili FİRMA potansiyeline göre hazırlıklı gidersiniz değil mi??? Sonrasında ise kendinizi ifade etme anlamında önemli güzel bir önsözünüzü zihninizde kurgu halinde oluşturursunuz değil mi??
Neden ??
Çünkü FİRMA sizden özgeçmişinizi anlatmanızı isterken İş ile ilgili bilgilere vakıf olup olmadığınızı size sorarken sizinde FİRMA ile ilgili bilgi sahip liğine hakim olabilmeniz çok önemli çünkü karşınızda her ne kadar FİRMA olsada aslında ilişki kuracağınız kişi birer İNSAN dır İnsan FİRMA yı temsil eden görevlendirilmiş makamda oturan sistemde betimlenmiş YETKİLİ mercihtir..
Konseptler genelde bellidir...FİRMA iş akışı süreci içerisinde gerçekleşecek akış bellidir...
İşte bu akış içerisinde benim sorgulamak istediğim husus bu akış nasıl neden ve neye göre belirlenmiş olmasıydı??
Yani hiçbirşey doğduğunda hazır olmamıştı...FİRMA da doğduğunda hazır olmamıştı...
Fakat FİRMA doğduğunda ve büyümeye geçtiğinde HAZIR olanları kullanabilir ve hatta envanterine gereklilik olarak katabilirdi değil mi??
Eğer FİRMA isterse HAZIR olanı değilde kendi Bünyesine has KONSEPT lerde ekleyebilirdi değil mi??
Buradan şuraya getirmek istiyorum...
Birer konsept hazırlamalarda FİRMALARIN SEÇİM haklarının olabildiğidir Yani konsept seçimlerde FİRMA eğer özgün ve yetkin bir akla sahipse kendi konseptini var olan yapısallıktan daha farklı işleyebilir fakat önceden denenmiş ve doğru seçim ve tercihlerde başarı oranı %69 olan bir dilim hiç denenmemiş ve başarı oranı bilinmeyen % lik dilimde nerede olduğu bilinmeyen bir konsept denemek ne kadar başarılı seçim ve tercih FİRMALAR adına etken olabilir....
Bu süreci işlerken irdelerken aslında hayatın korkularının vermiş olduğu süreçlerden ötürü çoğu zaman değişmeyen ilerleyen bir yol üzereyizdir ...Aslında doğru veya yanlış var olan neticede bunu sorgulamaktan ziyade bize bu yol etken derken hangi seçenek bizde aktif olabiliyor onu farkedebilmek gerek...
Bize AKIL ile MANTIK FİRMA için izleyebileceği yolu var olan sistemden gösterebiliyor çünkü isabet oranı neredeyse %69 neden %100 değil çünkü hayatında hiçbir insan yetkili yada makam sahibi olsa dahi %100 isabet tüm ADAY seçimlerinde yapamaz...
Aday seçilir ve çalışma süreci gözlenir işte bu aşamadan sonraki adayın karnesi İK departmanları tarafından başarı yada başarısız oranına eklenir...
FİRMA PATRONU seçilen adayların başarısına yüzde dilimi oranına mı bakar hayır hiç ilgilenmez onun ilgilendiği alan FİRMA nın içerisindeki POTANSİYEL YETKİNLİKLERİN fazla olmasının yanı sıra CİRO kazancı ve Yekililerin göstermiş oldukları performans vss....
Peki neden FİRMA PATRONLARI alt düzeyin gelişim sürecine bakmıyorda Sadece CİRO ve BAŞARI ENDEKSİYLE ilgileniyor???
Bu soruya yanıt çok yazılır uzamasın diye kısa kesmek istiyorum.....FİRMA PATRON ları atadıkları kişileri kendileri yapmaz yetkilendirdikleri güvendikleri insanlara yaptırırlar CEO yada DANIŞMAN vss...çok nadir kendileride seçebilirler istisnada olsa yazmak gerekir...
FİRMA PATRONU geçen yıl ile bu yıl arasındaki alışveriş ve girdi çıktı süreçlerini işlerler bir çok FİRMA PATRONU şirketiyle yakından ilgilenirken bir çoğuda Güvendikleri yol arkadaşlarıyla süreci işlerler...Buda birer seçim ve tercihtir....
Aslında seçilenin doğru olduğunu yada güvenilir olduğunu bilemezsiniz...??
Misal yakın zamanda gerçekleşmiş haberlere çıkmış bir konuyu anlatmam gerekirse....(aklımda kalan kadarıyla yanlış olursa bilen varsa düzenlerseniz sevinirim)
Uzun zaman iş meslek hayatında başarılara sahip bir insan ve bütün işlerini yaklaşık 25 yıldır ilgilenen bir avukat aralarında o kadar bağ oluşmuş ki bu bağ vekaleti avukata verdirecek kadar kuvvetli olmuş fakat uzun zamanların yapılmış olan serveti avukatın bir an ters dönmesiyle habersiz vekaletten ötürü satılır olması dünün zengini patronu bugünün Fakirine çevirmiş...(Bu durum üzücü bir durum ALLAH kimseye hiçbir patrona yaşatmasın diyelim)
Bu örneği vermemin esas nedenine gelecek olursam...
Güven olgusu nedir nasıl oluşuru sogulamak gerekir diye düşünüyorum??
Bu da ayrı bir konu ve başlık ister detaylı yazmak istemiyorum....
Fakat güven olgusunun bir başka kişi üzerinde oluşabilmesi için kişinin kariyeri vss çok önemli değil önemli olan duruşu sizde izlenim sağlar ama bu net veri vermez çünkü işletmek yapıya bünyeye hakim olabilmek demektir buda ayrı bir yetenek ve meziyet ister hani sistemde çok has diplomalara sahipsinizdir ama yetenek yada yetkinlik yoksa çokta başarı size yelken açmayabilir...bazen kişi cesur atılım yapabildiğinde başarıya yakındır ama hangi cesur adımı neye neye göre gibi sorulur ta bi.
Fakat bunların hiçbiri güven vermez....bazen tavsiye mektupları hiç tanımadığınız biri hakkında size fikir oluşturabilir güven sağlayabilir ama tam değildir...bazen çok sevdiğiniz yakın dostunuzun yanında çalışır onunla çalışması size güven verir çünkü bilirsiniz ki yakın dostunuz gereksiz kişilerle çalışmaz diye buda ayrı bir yapısallık oluşturur ama soru işaretleri hep akıllarda olur....
Fakat içlerinde öyle birşey vardır ki size Güven olgusunu çağrıştırabilir....Kişiyi yaşayıp hiseettiğiniz ve denenidiğiniz bir çok testten sonra bir düşünce oluşturabiliyorsunuz tıpkı önceden hazırlanmış FİRMA KONSEPTLERİ gibi buda yaşanılmış KONSEPT HAYAT HİKAYE TECRÜBELERİ diyebiliriz...
Bazen baskın olan GÜÇLÜ yanınızdan da DESTEK alıp uzun soluklu kişiyi izlemenize denemenize bile gerek kalmaz kişinin profili size her yanıtı verir zaten ki bu önseziye hakim olabilmek için çok GÜÇLÜ BİR PERSPEKTİF bakış açınız olması gerekir....
Bazen öyle bir bakış açısı yaşarsınız ki karşı tarafa baktığınızda size hangi hırslarının olduğunu yansıtır ki Karşı tarafta ki AŞIRI HIRS sizleri doğru seçimi yakalama adına herzaman MÜKEMEMELE götüremeyebilir buna dikkat edebilmek gerek...
Devamını yazıyorum...PART 3
PART 3
Konu dağıldı gibi gözüküyor değil mi ??
Yok hayır konu başından beri Düşünce ile ilgili aslında konu hiç dağılmadı konu tam anlamıyla kontrollü yolda yürüyor
Farklı Misal vererek ilerlemek istiyorum..
Elinize iki tane farklı renklerde kalem almanızı istiyorum(yada hayalde edebilirsiniz size kalmış) ama kalemlerin ikiside aynı marka olacak....Bu kalemlerden biri yeşil diğeri ise mavi renk olsun istiyorum...sonrasında bu kalemlere göz hizasına denk gelecek şekilde elinize alıp kollarınızı ileriye doğru uzatıp bakmanızı ve kalemleri incelemenizi istiyorum....
Bu kalemlere baktığınızda ilk etapta size renklerin farklılığı gözükecek sonrasında ise işlevselliklerin aynı olduğu ikisininde aynı işlevsellik görevlerini üstlendiğini söyleyeceksiniz sonrasında ise bu kalemlerin canlı olabilmesi için iki kaleminden insan eline ihtiyaçlarının olacağını söyleyeceksiniz sonrasında ise esas püf nokta ise öğrenilmiş harflerle kişinin yazı yada rakamları yazmasını söyleyeceksiniz....
İşte bu aşamada şunu söyleyebilirim ki...
Şuana kadar benim bu siteye yazdıklarımı kalvyemden yazılanlar değilde sanki iki kalemden biri ile yazılanlar olarak görebilirseniz aslında işin esas noktasını yakalamış olabiliriz...
Buraya yazılmış bu kadar yazı aslında hepsi önceden planı dahi olmayan sadece konu üzere görülen konuya yazmayıpta ayrı konu açılarak oluşturulan düşünce yazılar değil mi??
Peki halen neden cevap alamıyoruz...??
Bu kadar veri akışı ve süreci için bizler ne yaptıkta buraya sunumlayabiliyoruz...
Hani dersiniz kitap okuma akıl çağrıştırma dergi vss okuma olabilir bu söylemleri dahil edebiliriz ama her okuyan yada her akıl yürüten detaysal bir akışta yol alamayabiliyor...hepimiz için geçerli diyelim yanlış anlaşılma olmasın..
Peki esasta Düşünceye nasıl ulaşabiliriz..
Düşünce elle tutulabilir mi?
Düşünce yenince güçlenebilir mi??
Düşünce gözle görülebilir mi??
vb bir çok soruları sorabiliriz..
Elbette düşünce ne yenir ne elle tutulur nede gözle görülebilir ama düşünce İRADE ve AKIL ile sonrasında MANTIK ve KALP ile detaylandırılıp HAYAT BİLGİSİ ile çeşitlendirilip ortaya bir ÜRÜN YELPAZESİ sergileyebilir
Fakat bu veriler bile hatta üzerine kurgulanacak konular bile bize tam manasıyla düşünceye erişim yada ulaşımı sağlamayabilir...
O halde bizler DÜŞÜNCEYE başka yerden bakmamız gerek yani bildiğimizin dışında yada FARKLI bir pencereden bakıyormuşcasına diyebiliriz...
Şimdi hemen hemen herkes soruyordur Bildiğimizin Dışında ki bir Bakış açısı nedir bize Düşünceye nasıl kavuşturabilir diye???
Aslında cevap çok basit...
Her zaman gördüğümüz ama dokunamadığımız yada yanında özel değilsek olamadığımız etmen sizce nedir..?...
Peki nedir bu bulmacanın DÜŞÜNCE ile bize vereceği CEVAP lar??...
Yani yukarıdaki bulmacanın cevabı sizce ne olabilir..??
Yani ben Bulmaca ile sizlere neden söz etmek istiyorumdur acaba ??
Devamında düşünceye dair hangi cevapları bulabiliriz??
Devamında DÜŞÜNCE yi akıl ve zihin ile tam manasıyla yakalayabilirmiyiz acaba ??
Bu ve buna benzer bir çok sorunun cevapları ve yazıları konuyu 1 hafta sonra işlemek üzere YARIM bırakıyorum...
Bu yarım bırakılan konuyu 1 hafta içerisinde eğer isterseniz sizlerde düşünebilir fikir yürütebilir esaslara derinden yada inceden yada detaysal bakarak irdeleyebilirsiniz size kalmış mühim olan DÜŞÜNCE nin cevaplarına hep birlikte ulaşabilmeye çalışmak diyelim..