Doğa Cani mi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Pyramos tarafından oluşturulan Doğa Cani mi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 7,317 kez görüntülenmiş, 73 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Doğa Cani mi?
Konbuyu başlatan Pyramos
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
insanı akıllı yapan tek şey nefrettir..A.Camus öyleyse sizden nefret edersek sanırım bizde karlı çıkacağız :) öyleyse hep beraber zafere:)

Söyledikleriniz ciddi olsaydı sizde kapıyı aralamış olacaktınız ama malesef bunu başarabileceğinizi zannetmiyorum.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Söyledikleriniz ciddi olsaydı sizde kapıyı aralamış olacaktınız ama malesef bunu başarabileceğinizi zannetmiyorum.

gücün ne olduğu konusunda ayrılıklarımız fazla.. ciddi / yetsiz'liğimiz burdan kaynaklı diyelim.. teşekkürler
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır.

Marguis de sade .Vikipedi


Rezil bir adam bu, sadizm kelimesi bu adamın soyadından türemiş. sadist zaten . acı çektirdiği hiçbir insanın bundan şikayet etmediğini iddia etmiştir. aslında idam edilmesi için yeterli suç unsuru bulunamamış ama yinede sonunda toplum baskısı sebebi ile idam edilmiştir.

bu başlıkla örtüştürdüm paylaşayım dedim..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kuzuyu kurda yem eden..ceylanı aslana boğduran..canlıları birbirine kırdıran doğa cani mi? neymiş ekolojik dengeymiş ! sonuçta tüm enerji kaynağımız Güneş.. misal aslan neden direkt güneş enerjisiyle çalışmıyor/doymuyorda Ceylanın etini yiyerek alıyor bu enerjiyi? ölüm olmazsa yaşam olmazmış ! neden böyle kuruldu o zaman bu düzen? alternatifsiz mi? ekolojik dengeymiş yılan sincabı yutmak zorunda ! merhamet yok hunharca katliam var! gelelim insana..insana verdiği herşeyi geri alan bir doğa..sevdiklerini bir bir koparan...kısaca küçük mutluluklara büyük acılar..nemiş hayat devam ediyormuş.. hayır ! benim bundan çıkardığım hayat başka alternatif bırakmıyor..başka yapacak ne var? Albert Camus' un dediği gibi; başkaldırının mantıksal sonucu intihar değil !! doğaya başkaldırmanın bir yolu var mı? bana bu merhameti,bu duyguları, bu bilinci neden verdin o zaman doğa? sende olmayan merhamet bende niye var? bu da dehşetinin başka türlüsü mü? sendeki bu vahşet yüzünden belkide bu kadar şiddet dolu insan.. neden? Sonsuzlukla çarpılmadan, doğa üstücülükle bakılmadan herşey saçma ve uyumsuz yine Albert Camus'unun sözcüklerini kullanırsam..

Alternatif bir yanıt üretelim size, Biraz düşbaz, biraz hayal ve umutla karışımlı farklı açılar ve açılımlar; Tabi böyledir demiyorum ve kimse de gerçekliği böyle algılamıyor zaten ama masanın altından bakarken dünya ters görünüyor ve her şey anlamsız ama farklı bakış açısı iyidir;

---

Gerçeklik, koşul, koşum oluşturur, Algı bilincin deneyimlemek istediği algıyı doğurmak için, Algı bilincin deneyimlemek istediği gerçekliği yansıtmak için/yansıtan gerçeği oluşturur; Önce duygularınızı saçar dağıtırsınız örneğin, Sonra gider bakarsınız, Neler saçmışım diye;

Yeryüzünde her şey sivridir, batıcıdır, kırılgandır, Geçeklik sert ve kırıcıdır, İnsan varlığı bi kaç yılda öğrenir yürümeyi, Kendi türüyle iletişim geliştirmeyi çok çok uzun yıllar içinde gerçekleştirebilir ve başarabilir, Neyi yiyip yiyemeyeceğini bilemez ve gözetim olmaksızın yaşayamaz, Tüm bunların size/bize yansıttığına bakın, Neden tay yavrusu gibi ayakta doğmaz insanoğlu, Düşüncenin ve uyumun ataletini gösterir bu bize, düşkünlüğü ve düşüklüğü,

Gerçeklik size yansıtılmış ayna gibidir, Gerçekliğe bakarak, gözlemleyerek gerçekliğiasıl gerçekliği, algıyı tıpatıp okuyabilirsiniz;

Düşkün olmadığında insanoğlu ayağa doğar, ayakta yürür gerçeklik bulur;

Doğa gözlemlenmeli, Bu gerçeklik eğreti/iğreti görünebilir, bu aklın kıvrımında bu eğretiliklerin olduğunun, zaten var olduğunun işaretidir, Deneyimlenmese, düşlenmese bile zeka potansiyeli içindeki doğabilir özgürlüğün işaretidir, burada önemli olan bu kadar/bu denli eğreti gözlemlenmeksizin aynı ve benzer öğrenme ve gelişme sonucunu yaratabilecek altermatif gerçeklik tasarlamak/tasarlayabilmek ve oluşturabilmek fikridir,

Doğaüstücülükle bakmak yerine yitik düşlere dalmak kavramını ortaya atalım,
Bi gerçek düşleyelim, Düşünüze dalabiliyorsunuz, Tıpkı denize dalar gibi, Yitp gitmiş kelimeler hayallere, yarım bırakılmışlara, kaçırılmışlara, düşüncenini yitiklerini ve koparılmışlarını kullanılmamışlarını bi gerçek içinde görebiliyorsunuz örneğin,

Zor geliştircidir, bunu herkes kabul eder, Bazıları baskı altında olmadan çalışamaz ve iş göremez, atalet geliştirir, Burada kaçmalı kovalamalı, savunmalı, korunmalısınız, Bu dikkat ve odak demektir, Tembelliğini ve ataletini üzerinden atıyor, Zeka ve enerji kendini yenliyor, Yenileniyor, Düşleniyor ve özgürleniyor, Burada zeka düşle yıkanıyor ve hatta düş banyosu yapıyor;Dikkakli olmalsınız ve odaklanmalısınız burada her an her şeye karşı hazırlıklı olmalısınız örneğin,

Gerçekliği bir an olsun zekanın öğrenme ve algı deneyimleme/gelişme-öğrenme laboratuvarı, vb. gibi düşünürseniz söylediklerimde mantıksal tutarlılık bulacaksınız,

Bilinç bilinci tüketir, Bu gerçekilk böyle kurulmuş, algılamak zor, Bana da zor, Hala zor geliyor ve kabullenemiyorum ama zekanın ve tasarımın bi bildiği bi geliştiriciliği, öğreticiliği olmalı, olmalı ki bu tasarımlanmış olsun, Tasarımlanmamışsa bile doğuşunun bi makullüğü ya da geçerliliği ve öğreticiliği vardır, Bi düşler ülkesi olmalı diyorum ben burası, Özgürlükler yüzümü, Kusursuz bi zeka içinde kendiniz düşleseniz bu gerçekliği ve hiç bir eğreti ögeyi ve parametreyi ve algıyı yaratamazsınız ve oluşturamazsınız belki ve öğrenemezsiniz, Evrim sözcüğü içinde bile bu tasarımdır, Bu koşulların doğmuş olması ya da bize yansıyor olması geçirgen gerçektir; Bize yansıttıkları önemli ve değerlidir,

Hayır tam aksine burası sonucun ve isteğin yarattığı tasarımsız bi evren olmal ıdiyorum ben; Sonucun ve isteiğin kendi doğasını özgürce yarattığı ve biçimlendirdiği, Ayrıntısal tasarımlardan söz etmiyorum, Tam olarak şöyle diyorum, Bi şey istiyosunuz bi kazanım ve öğrenme, Ve o sonucu doğuracak bi gerçeklik beliriveriyor ve burası/bu evren oluyor; Peki bu anlaşılmadı sanıyorum, Dil öğrenmek için sesle ver harflerle başlanıyor, Matematik öğrenmek için yıllarca süren denklem kümeleri aşındırılıyor, Şimdi bu öğrenimleri kesitsel olarak bölümleyin orada bi gerçek ve algı bulabilr misiniz? Bütüne bütüncül olarak bakmalısınız? Sonuca giden bi denklemin içinde parçaları görüyoruz ya da ediniyoruz ve parçaları birleştirmeye çalışıyoruz ya da parçaları birleştirmeyi öğreniyoruz, Elimizde bütünsel bi sonuçsal bigi ve veri tabanı olmadan çalışıyoruz; Hayır bitmiş bi tablonun geçmişine gidin ve alansal gezimler yapıp duygularınızı tarayın, Yarın böyle bi gelecek mümkün olsun kendi geçmişinize gidip ben o tabloyu yaparken ne hissetmiştimi derinliğine tahlil/analiz etmek isteyi nve duygulanımıznıza dalın, İkinci bi örnekte yine tabloda bi ço kdeğişiklik yapıyosunuz ve fırça darbesi atıyorsunuz, Bütünsellendikçe üserine düzeltmeler yapıyorsunuz, Resmi bitirdiniz ve final, koskocaman bi gerçeklik bu resim, İçine istediğiniz gibi istediğiniz yerdne istediğiniz açıyla istediğiniz kesitine atlayabilirsiniz; Gerçeklik çok boyutludur; Algı çokboyutludur; olağansız gerçek olmaz;

Önce duygularınızı saçar dağıtırsınız örneğin, Sonra gider bakarsınız, Neler saçmışım diye;


İki ressam düşünün, biri tasarlayarak çiziyor, diğeri doğaçlıyor, o da ne üçüncü ressam çıktı, Çarpıvredi boyaları tuvale;
Burası bi boyaları çarpıverme gerçekliği
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
[MENTION=4628]sanalmanik[/MENTION]; söylediklerinden hiçbirşey anlamadım dostum ya :( ancak şunu söyleyim, boyaları yere çarpmayla falan oluşacak bir resim yok karşımızda , buna nasıl inanabiliyorsunuz ya ! Tanrıyı anlayamıyoruz /varoluşu anlayamıyoruz diye böyle şeylere inanmayı mı yeğliyor insanlar anlamıyorum gerçekten..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
@sanalmanik; söylediklerinden hiçbirşey anlamadım dostum ya :( ancak şunu söyleyim, boyaları yere çarpmayla falan oluşacak bir resim yok karşımızda , buna nasıl inanabiliyorsunuz ya ! Tanrıyı anlayamıyoruz /varoluşu anlayamıyoruz diye böyle şeylere inanmayı mı yeğliyor insanlar anlamıyorum gerçekten..

Üstadım, benim için Tanrı öldü; ben kıldım/kıldırdım cenazesini kaldırdım, defnettim, Yeniden doğar mı bilmem; Doğarsa görüşürüz, Bende sevinirim onu gördüğüme, bulduğuma; Çok aradım ben zamanında, Nere saklanmışsa bi türlü bulamadım, Her yere her şeye saklanmış olacak o zaman; Ben bakıp duruyorum suretine her gün;

Özgür tasarım, özgür irade evreni, gelişebilir evren, dinamik evren, yoksa nasıl özgür iradeden söz edebilirdik,
Gerçeklik belirgenliği neredeyse kurulamaz; Her şey özgürdür burda;

Ben yukarıda algı için düşbaz yorumlar yaptım/sundum/dedim, gerçekliği kelimeler ya da algı ifade etmez, Farklı perspektifler ve algılar, farklı perspektifler ve algılar (geniş düşünüş) doğrurur sadece; Kelimelerle, anlamlar ya da gerçeklik betimlemez, Gerçeklik duyulur-hissedilir, kişiseldir o zaman,

Madem burada neler olduğunu anlayamıyoruz, Belki de tasarımcının özgün ya da serbest çalışmasıdır bu dedim şakayla karışık; Bu varsa sonsuz başak tasarımda olasıdır, olası olur;

Tanrıya gelince ben severim onu; ama benim ki dışımdan içime çıkamazda giremezde; Bu olmadıysa benim ki yalnızca içimden dışarı çıkamaz diyebilirim; orada saklanır; Göstermez kendini kimseye; Bu çıkarımsamalar neden soruyorsanız? ya da saçma ve anlamsız buluyorsanız,Tanrıyı bi varlık olarak düşünüyosunuz ya da düşünüyosanız saygı duyarım ama sormalıyım?

Tanrı nasıl gözlemlenecek ya da Tanrıyı nasıl gözlemeleyceksiniz? ya da nasıl gözlemlemeyi düşünüyorsunuz?
Ve Kime göre kim neye göre ne gözlemi ile? Bu açık değilse size göre sen ya da o mu? bene göre ben mi o; nasıl bi beden giyinmiş o; varlıkta ayrışık bi enerji mi o, kapsamadığı ya da içermediği var mı? Ondan ayrılıktan ya da dışlıktan, başkalıktan ya da ikilikten söz edilebilir mi?
Bir de varoluşu küme ile kümesel ifade ile ifade etseniz, varlığın ya da tanrının dışarığı, dış kümesi olur muydu?

Evrenin bi yaratım ya da tasarım olduğundan şüphem yok ama deneyimleyici aynı zamanda yaratıcı; O dışarıda bi varlık değil, Çok boyutlu bi tasarımda yüksek zaman deneyimleyicileri ya da gelecek Tanrı olarak nitelenemez, Bizim algımıza göre gelecek (geleceğimiz) bizi yaratmış olabilir bu doğrudur ve yerindedir, Onu Tanrı olarak düşünmek ya da imgelemek kısmen doğrudur ya da kısmen nitelenebilir, Tanrı tüm varolandır, Tüm varlıktır, Bi Tanrı ismi varsa bundan bölünemez, Kimse ya da herhangi şey ondan bölünemez ya da dışlanamaz, dışarılanamaz, Bu Tanrı tanımına ve adına uymaz, Varlık içinde hiç bi şey Tanrı değillenemez, Tüm mantıksal tutarımlar, sınamalar, önermeler, denklemeler ve eşitlemeler bu sonucu doğrurur; Gerçek matematiksel incelemeler bu sonucu doğrurur ya da doğuracak; Bunlarda benim savlarım ya da önermelerim;
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Evrenin bi yaratım ya da tasarım olduğundan şüphem yok ama deneyimleyici aynı zamanda yaratıcı; O dışarıda bi varlık değil, Çok boyutlu bi tasarımda yüksek zaman deneyimleyicileri ya da gelecek Tanrı olarak nitelenemez, Bizim algımıza göre gelecek (geleceğimiz) bizi yaratmış olabilir bu doğrudur ve yerindedir, Onu Tanrı olarak düşünmek ya da imgelemek kısmen doğrudur ya da kısmen nitelenebilir, Tanrı tüm varolandır, Tüm varlıktır, Bi Tanrı ismi varsa bundan bölünemez, Kimse ya da herhangi şey ondan bölünemez ya da dışlanamaz, dışarılanamaz, Bu Tanrı tanımına ve adına uymaz, Varlık içinde hiç bi şey Tanrı değillenemez, Tüm mantıksal tutarımlar, sınamalar, önermeler, denklemeler ve eşitlemeler bu sonucu doğrurur; Gerçek matematiksel incelemeler bu sonucu doğrurur ya da doğuracak; Bunlarda benim savlarım ya da önermelerim;

bu tanım tamda panteist bir görüş hafif arabi esintili..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
@sanalmanik; Bu kez anladım :) Emre Aydının bu şarkısı şöyle başlıyor; Bu kez anladım, kuru dallardan yapma bir köprüden geçiyorum. evet dostum bu konuda yapılan tüm felsefeler kuru dallardan yağma köprüler gibi..

mantıksal tutarımlardan , sınamalardan, önermelerden, denklemelerden bahsediyorsun bu hesaplarla Tanrı diye bir varlık olamaz, Tanrı inancı /fikri saçmadır demek gene kuru dallardan bir köprü inşa etmek işte bana göre.. biz sonsuzluktan beri var değiliz kendi kendimizi de yaratmadığımıza eminiz . öyleyse varoluşumuz aşkınlık içeriyor diyebiliriz.aynı zamanda verilmişlik. öyleyse bizi var eden sebep ister istemez bizden aşkın olmuş oluyor. kierkegaardın bir sözü var ;

Tanrı doğrudan tanınabilir olsaydı gülünç hale gelecekti. gülünç hale gelen Tanrı’nın yüceliğinden söz edilemez. öyleyse Tanrı ancak paradoksal olarak tanınabilir.

Tanrı fikrinin ve inancının yerine başka şeyler koymaya çalışanların durumu daha mantıksız/tutarsızdır bana göre. Tanrı olmasaydı bizlerin hatta hiç birşeyin varolmaması gerekirdi..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Maharaj der ki!
"Tanrı kusursuzluktur, kusursuz olma çabası değil"

O halde kusursuzluk Tanrı olsun, Tanrı imgesi olsun, kusursuzluk soyutu düşü, Herkes ona erişmeye çalışsın çabalasın, Kim ona erişebilir ki;
Ne yücedir o Tanrı;

"Benı insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim.Karanlık yağmurun,müziğin.Beni çıldırtma hakkını insanlardan geri almalıyım."
- Ben deli değilim kısa öyküsünden; Süvayda Ölüdeniz

O halde bi Tanrım olsa; matematik olmasını isterdim, Müzik olmasını isterdim, Mizah olmasını isterdim; Tanrıyı ben atıyor olsam ya da ben seçiyor olsam/biz seçiyor olsak; Yani, Tanrı bizim yöneticimizse ve demokrasiye inanıyorsa/inanıyorsak, ben bilmiyorum böyle Tanrılar seçmeliyiz; Bunlar diledikleri gibi hükmetsinler bana, Hüküm sürsünler varlığımda; Ben onlara adarım kendimi ve varlığımı;

-
Konuyu açan arkadaşa üzgünlüklerimi ve özürlerimi sunmalıyım; Konuyu/konusunu dağıttık sanırım;
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
başlığa bir yanıt vermek gerekirse, doğanın cani olduğu söylenemez... çünkü, doğanın değerleri yoktur... değerler, insan toplumunun belirlediği, benimsediği /reddedip yenisini ortaya koyduğu, insan aklının yargılarıdır... aklın olmadığı yerde, yargı da ve dolayısıyla değer de olmaz/olamaz...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
başlığa bir yanıt vermek gerekirse, doğanın cani olduğu söylenemez... çünkü, doğanın değerleri yoktur... değerler, insan toplumunun belirlediği, benimsediği /reddedip yenisini ortaya koyduğu, insan aklının yargılarıdır... aklın olmadığı yerde, yargı da ve dolayısıyla değer de olmaz/olamaz...

doğrudur. ancak madalyonun diğer yüzüde var. öyle ya da böyle doğa içinde akli yargılama yeteneğine ve duygulara sahibiz..öyleyse biz önemli bir kriteriz.. bu kriteri önemsiz kılmaya çalışmayı doğru bulmuyorum. evrensel-insanla çatışma sebeblerimden biride buydu..ayrıca yukardaki yargılamayıda akılla yaptınız..yani bu da insan aklının bir yargılaması..madem öyle aklımızı bu konuda da yadsımamız gerekir.. evrenselin kendi içinde çelişkiye düşerek görmezden geldigi durumda budur. bu çelişkiyi kasten görmezden geldiğini düşündüğüm için cephe almışımdır kendisine :D
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
isterseniz şöyle diyelim, aynı zamanda hem doğanın bir parçası, hem de doğaya karşı bir varlık olarak insan, yüce, alçak, cesur, korkak, kahraman, hain..vb. değerlerin, akıl sahibi olduğu için muhatabı olmaktan kurtulamaz... ama aynı insan, doğanın kendi dışında kalan kısmına, kendinin (akıl sahibi varlığın) değerlerini yükleyemez de, dayatamaz da... (sn. donkişot için...)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
ıı ıhh bence böylede olmadı derinmavi :)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst