dinler ve kalkınma/gelişme sorunu...

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Araştırmalar kategorisinde birazdahaderinmavi tarafından oluşturulan dinler ve kalkınma\/gelişme sorunu... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 16,659 kez görüntülenmiş, 145 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Araştırmalar
Konu Başlığı dinler ve kalkınma\/gelişme sorunu...
Konbuyu başlatan birazdahaderinmavi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan sakal

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Tek kitaplı insan...Kapital bir şey hatırlattı mı..?

Avrupa medeniyetini oluştururken sömürerek katlederek oluşturdu..Biz ne yaptık son dönemde ve cumhuriyet döneminde yeniçeri kaldırıp cicili bicili nizamı cedid ordusunu medeniyet sandık..harf inkılabı ile şapka inkılabı ile çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşacağımızı sandık..yani görüntüde kaldı..hoş onu bile beceremedik ya neyse..Neredeyse bir asırdır ümmetçilik yapan bir devlet yapısı yok..Şeriat düzeni de yok,milli şef dönemi bitene kadarda tam bir diktatörlükle bu çağdaş jönler yönetimi ellerinde bulunduruyorlardı...Kendi beceriksizliklerini bunca zulme rağmen kalkıp badem bıyıklılara yıkmak yalanın iftiranın danişkasıdır..

Yeniçeri ocağının kaldırılması ki II Mahmut zamanında kaldırılmıştır zira sürekli isyan ederek devlet adamlarının canına kast etmiş ve örneğin padişah Genç osmanı öldürerek tahttan indirmişlerdir,devlet otoritesini sarsmışlardır.Nizamı cedid dediğinizin ki o da II Mahmuttan önce III Selim tarafından oluşturulmuştur ve yine bu yenilenme hareketlerine karşı olan yeniçeriler tarafından tahttan indirilmiştir..Yeniçerinin yokluğu değil varlığı ortada devlet otoritesi bırakmamıştır, kendileri padişah yahut devlet tanımamaktadırlar..Yani haybeye kaldırılmamıştır..

Cumhuriyet döneminde yapılan inklaplar sayesinde bir devlet olunabilinmiş ve bugünlere gelinmiştir..Eğer o inklaplar olmasa idi bu devlet de olmayacak idi..O inklaplar Türkiye Cumhuriyetini var eden inklaplardır.Yani o inklaplar Türkiye Cumhuriyetidir ve sizin saydıklarınızdan çok daha fazla ve kapsamlıdırlar..Bugün başta Abd ve Akp olmak üzere beraberce o inklaplara , o anlayışa saldırmaktadırlar ki o inklaplar bu ülkedir..Esasında saldırdıkları Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.Her kim ki bu inklaplara saldırıyor ise o Türkiye Cumhuriyeti'nin açık düşmanıdır. Herhangi bir insanın kendi ülkesine düşmanlık beslemesine ise ihanet denir..
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Tabii ki ideolojik benzerlik yoktur. Bunu çocuklar da biliyor. Eylemsel benzerlik vardır: İhtilali halka yaptırma eylemi.

Burjuvanın hangi niyeti taşıdığı, Sion Protokolleri'nde gayet açık anlatılıyor.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Fransız İhtilali, burjuvanın, halkın gücünü kullanarak, krallığı yıkmasının adıdır. Tıpkı Rusya'da komünist partinin, çarlığı yıkmak için yaptığı gibi.

Yukarıda ne yazmışsınız..Burjuvazi halkın gücünü kullanarak Fransada da Rusyada da krallığı yıkmıştır diyorsunuz..Oysa ki Rusyada Çarlığı yıkan burjuvazi değildir, proletaryadır yani Rusyada burjuva devrim değil sosyalist devrim olmuştur. O çocuklar bunu da biliyorlar mı?
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
"Fransız İhtilali, burjuvanın, halkın gücünü kullanarak, krallığı yıkmasının adıdır. Tıpkı Rusya'da komünist partinin, çarlığı yıkmak için yaptığı gibi. yaptığı gibi."

Bu cümlenin anlamıyla, değerli arkadaşımızın algısı arasında bir ilgi olup olmadığını okurların takdirine bırakıyorum.

Bu tarz bir tartışmanın içinde olamam, çekiliyorum.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
O halde bu benim yanlış algıladığımı varsayar isek şunu demiş oluyorsunuz..Fransada da Rusyada da halk hareketleri sonucunda devrim olmuştur..Evet devrim olmuştur..Sonuç?
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Cumhuriyet döneminde yapılan inklaplar sayesinde bir devlet olunabilinmiş ve bugünlere gelinmiştir..Eğer o inklaplar olmasa idi bu devlet de olmayacak idi..O inklaplar Türkiye Cumhuriyetini var eden inklaplardır.Yani o inklaplar Türkiye Cumhuriyetidir ve sizin saydıklarınızdan çok daha fazla ve kapsamlıdırlar..Bugün başta Abd ve Akp olmak üzere beraberce o inklaplara , o anlayışa saldırmaktadırlar ki o inklaplar bu ülkedir..Esasında saldırdıkları Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.Her kim ki bu inklaplara saldırıyor ise o Türkiye Cumhuriyeti'nin açık düşmanıdır. Herhangi bir insanın kendi ülkesine düşmanlık beslemesine ise ihanet denir..

Evet bir devlet olunabilmiştir ama buna gizli batı mandası altında devlet demek daha doğru olur..Osmanlı hiç değilse manda değildi..Türkiye cumhuriyet te olsa Osmanlı'da adı değişik fakat halkı türk kürt çerkez laz lardan oluşan birbiriyle kardeş olan bir millettir.Doğru diyorsun şu anda saldırdıkları Türkiye Cumhuriyeti devletidir ve bunuda iktidarı kullanarak yapmaktadırlar...ama ondan önce Osmanlı ( Türk ) İmparatorluğunu yıktılar bunu da Abdülhamit'in Avrupa ya gönderdiği insanların orada beynini yıkayıp Osmanlıya karşı düşmanca fikirlerle doldurarak yaptılar..Osmanlı bitti düzen değişti ve oyunları da değişti ne yapacaklardı geriye bu milletin sadece kültürü dini imanı ve ne kadar değer varsa hepsini yok ederek işe koyuldular ve hadi iş inkılapta söylemlerini destekleyerek yaptılar,Harf ınkılabı ile bir milleti bir gecede cahil bırakarak yaptılar.İnsanlar iki üç sene gazete dergi okuyamaz hale geldi,ve bu oyunun adını da aydınlanma çağdaşlaşma safsatalarıyla doldurdular..tabi çanak elinde bekleyen dangalaklar çoktu..Bizi böyle bitirdiler...Şu anda adı Türkiye Cumhuriyeti olan bu iki kelime bir yalanın kılıftır sadece..Biz birbirimizle didişirken yakında donumuza kadar soyacaklar haberimiz yok...Yavru vatan diye bildiğimiz bir ada vardı hatırladınız mı bilmem..Şimdilerde esamesi bile okunmuyor..Biz sağla solla bocalarken yavrumuzu da yitirdik farkında mısınız bilmem..Evet oranın adı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti..Aynı bizimki gibi ve üstünde bu isim sadece bir araba çadırı kadar değersiz bir kılıfla kaldı...Sıra bizde...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Şimdi sevgili sakalpoz tarih konusuna pek hakim değilsiniz sanırım..Abdülhamit zamanında meşrutiyet ilan edilmiştir belki bilirsiniz..Kanunuesasi kabul edilmiştir ki Türklerin ilk yazılı anayasasıdır..O ilk anayasa sizin beyni yıkanmış dediğiniz kişilerin Osmanlıyı dağılmaktan kurtarmak için savundukları bir anayasadır..Yani oradaki fikri akım Osmanlıcılık ve batıcılıktır..Siz bu yazınızla anayasacılığa ve Osmanlıcılığa da karşı çıkmış oluyorsunuz bilmiyorum farkında mısınız?..Şu harf devrimi ile söyledikleriniz ise hep söylenegelen birşeydir ki oldukça anlamsızdır..Avrupaya bakarsanız sadece Osmanlının değil diğer imparatorlukların da dağılmış olduğunu görürsünüz. Örneğin Avusturya - Macaristan imp. gibi ..Devir ulusal devletlerin doğduğu bir devirdir, artık imparatorlukların sonu gelmiştir,genel anlamda monarşik yönetimler yıkılmaktadır sadece Osmanlı değil..Milliyetçilik akımı etkili olduğundan, herhangi bir ülkede çoğunluğun milliyeti üzerine uluslar inşa edilmiştir..Bu çoğunluk Anadolu'da Türklerdir..Fransada Fransızlar, İtalyada İtalyanlar vs...Bir ulus olabilmek için o milliyetin dilini kullanmak önemlidir..Osmanlı zamanında da Anadolu'da halkın çoğunluğu arasında konuşulan dil Osmanlıca,Arapça,Farsça, Rumca vs değil zaten Türkçe'dir...Diğer diller ya azınlıklar yahut da seçkinler tarafından kullanılmaktadır..Halk bir gecede cahil falan kalmış değildir, zaten cahildir ve okuma yazma oranı devede kulaktır..

Elbette ulus devleti zayıflatırsanız Kıbrıs da gider üzerinde yaşadığımız topraklar da..Örneğin cumhuriyetin değerlerine bağlı Ecevit hertürlü çatışmayı göze alarak Türk ordusunu Kıbrısa gönderirken, ne yazık ki İslami kimliğini ön plana çıkaran ve cumhuriyetin değerlerine savaş açmış bu hükümet tarafından sizin dediğiniz gibi bir araba çadırı kadar değersizleştirmiştir. Gayet açık değil mi?
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Tarihe meraklıyım bulduğum her makaleyi okumaya çalışırım ama çok bilirim diye bir iddiam yok.Farklı görüşteki kaynaklardan bilgilendiğimiz aşikar..Sizin bilgilerinizin doğruluğu da benim bildiğim şeylerin doğruluğu da tartışılır..Yalnız şu var..bu harf inkılabı ile yeni yetişen nesil eskiye dair hiç bir şey okuyamadığından belgelerin aslını değil,yani doğru bilgileri değil de uydurulan bir tarihi öğrenmektedir..Biz tarihimizi diğer devletlerin arşivlerinden öğrenmeye çalışıyoruz..Elbetteki Osmanlı zamanında ki konuşulan yazılan da Türkçe idi..ama alfabe başkaydı..Düşünün bir kere sabah kalkıyorsunuz ve her zaman okuduğunuz .......gazetesi arap harfleri ile basılmış..bunu neden hala basite indirgemeye çalışıyorsunuz..Bu büyük bir devrimidir..ve bizi bitiren en büyük devrim..

Ayrıca şimdiki iktidarın savunucusu filan değilim ve ömrümde bir kere oy kullandım onuda yanlış kullanmışım..Yani ortada yapılan yanlışları sizde bende görüyoruz..Savunulacak yanı var savunulmayacak yanı var bu ayrı..siyaset benim işim değil..Dert hepimizin derdi anlatmak istediğim bu..Ben marksist olsam siz mü'min olsanız ne yazar durum değişecek mi hayır..Ne olur İslam diniyle uğraşmayı bırakın ve Kur'anı..Ama din bezirganlarını sahte şeyhleri..diğer başlıktaki gibi insanın içini karartan durumdaki cemaatleri hep birlikte eleştiriyoruz ve bunlara karşı bir duruş sergiliyoruz zaten..Ama karanlık ve cehalet dolu bu olayları toptan İslama yakıştırmayın..Sizden son ricam bu olur..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Tarihe meraklı iseniz ilk yazılı Türk anayasası Kanunuesasinin çıkarılmasında etkili olmuş Avrupa eğitimli Osmanlıların, Osmanlıcılık ve batıcılık anlayışı güderek Osmanlının dağılmaması amacı ile böyle bir anayasal sisteme geçiş eylemi gerçekleştirdiklerini de göz önünde bulundurun ve haksızlık etmeyin..İkincisi Osmanlıda okuma yazma bilen doğru dürüst insan yoktur..Okumak zaten seçkin bir zümrenin tekelinde olan bir eylemdir..Bu sebeple harf devrimi ile halkın cahil kalması bir yana okumak dediğiniz seçkinlerin eylemi olmaktan çıkıp tabana yayılmıştır..Burada da gerçekten uzak bir yaklaşımınız var ki kusura bakmayın biraz güdülenmişlikten kaynaklandığını düşünüyorum..Cumhuriyet dönemi ile Osmanlıyı okuryazar insanların toplam nüfusa oranı bakımımdan kıyaslarsanız, Osmanlı dönemi bir felakettir..Yani bu ikisini kıyaslayamazsınız bile..

Ben siz iktidarı savunuyorsunuz demedim,demiyorum da..Ancak bir ulusalcı ile (Ecevit) bir İslamcının ki Cumhuriyet değerlerine, ulusalcılığa savaş açmıştır(Erdoğan) Kıbrıs konusunda takındığı tavrın farklılığına işaret ettim...Elbette dert hepimizin ancak benim iddiam şudur ki sizin sahip olduğunuz inanç nedeni ile düşünce sisteminiz gerçekleri görmenize engel olmaktadır..Misal şu an ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkabilmesinin yegane yolu ulusalcılıktır. ulus devlettir..Tarih bize bunu söylemektedir ben değil..Bu sebeple Fransız ihtilalinden bahsettim..Bu ihtilalin neticesinde insan hak ve özgürlüklerinde gelişmeler olduğunu ve bu gelişmeleri gerçekleştirenlerin ulusal burjuva sınıfı olduğunu belirttim..Bu ihtilal Avrupa tarihinde ve dünya tarihinde bir kilometre taşıdır..Avrupanın bugünkü konumuna gelmesinde en etkili olaylardan biridir..Şu an dünya üzerinde ülkelerin sosyo ekonomik gelişmişliğine bakıldığında, üst sıralarda Avrupalı devletler vardır..İşte bu noktaya nasıl geldiklerine baktığınızda bu ulusalcılık akımını görürsünüz..Türkiye'de kısmen bu akıma dahil olabilmiştir ki Atatürk sayesindedir işte bu yüzden Mustafa Kemal değerlidir..Bu gün Türkiye şu yahut bu şekilde de olsa Avrupalı bir millet sayılmaktadır..Ondan da öte bu ulusalcı bilinç farklı etnik kimliklerden de olsa insanları bağlayabilmiştir..İşte tam da bu nedenle Türkiye hiçbir ülke için kolay lokma olmamaktadır..Elbette herşey tam anlamı ile olmuş değildir. Türk devrimi yarım kalmıştır ve tamamlanamamıştır..Ancak tamamlanamamış hali ile bile diğer müslüman ülkeler ile kıyaslandığında bizim ülkemiz bir fark yaratmıştır..Yarattığı bu fark mazlum devletleri bağımsızlık mücadelesine sevk etmiştir..Tam da bu sebeple sömürgeci devletlerin nefretini üzerinde toplamıştır zira tekerlerine çomak sokmuştur..Ne yazık ki bunu görmeyen kişiler kendi devrimlerine ve önderlerine düşman olabilmiştir..Görememişlerdir zira uluslacı değil ümmetçidirler..Bilimsel düşünce ile değil dogmatik düşünce ile hareket ederler.Tarihin değişmek demek olduğunu değişimin kaçınılmaz olduğunu idrak edememişlerdir..Devlet yönetim şekillerinin zaman içerisinde ortadan kalktığını, monarşilerin bir sonu olduğunu, ulus devletler çağına geçildiğini görememişlerdir..Tüm dünyada ulus devletler kurulurken buna dur denemeyeceğini, bir ulus devlet kurmanın kaçınılmaz olduğunu anlayamamışlardır..Bu gerekliliği insan iradesinden bağımsız koşulların dayattığını fark edememişlerdir..Değiştirilemeyecek koşullara uyum sağlanmadığında, sonun yok olmak olduğunu bilememişlerdir vs..Tüm bunlar için bilimsel düşünüş ve bilgi gerekmektedir..İkisinden biri olmaz ise gerçek idrak edilemez..İşte ben bu nedenle dinin insanın düşünme sistemini şekillendirmesini eleştiririm..Din size sadece ibadetinizi nasıl yapacağınızı söylemez..O, size neyi nasıl düşüneceğinizi de söyler..Neleri sorgulamaya izininiz olduğunu, neleri sorgulamanızın yasak olduğunu da söyler..Yani sizin zihninize,düşünceniz bir sınır çeker. Ancak bu sınır soyuttur, .Soyut olduğu için siz bu sınırı şurada yahut burada keserim diyemezsiniz bunun bir olanağı yoktur..Bu sınırı bir kez çektinizmi ister istemez sınırlılığı bir alışkanlık haline getirirsiniz.Bu sınırlılık bir virüs gibi yayılır durduramazsınız..Dini düşünme ile manaya maddeden daha birincil bakmakla kalmaz hatalı bir şekilde maddeyi değersizleştirirsiniz..Ancak en akılsız silahlı bir kimse kendinden daha akıllı silahsız bir kimsenin alnına silahını dayayıp tetiği çektiğinde o iş bitmiştir..Evet o silahı akıl olmadan yapamazsınız ancak sadece akıl ile yani madde olmadan da o silaha sahip olamazsınız..Aklınız ise beyninizin ürünüdür ki beyin de yine maddedir..Maddeyi değersizleştirmek, kişinin onunla bağını koparmak yahut bu bağı zayıflatmak demek, kişiyi dünyanın gerçekliğinden uzaklaştırmak, bilimsel düşünüşten uzaklaştırmak demektir zira dünya maddesel, bilim de maddecidir madde ile uğraşır..Bu sebeple din ve bilimi uzlaştıramazsınız.Bunun imkanı yoktur. Uzlaştıramazsınız çünkü ikisi de insan bilincini şekillendirmektedir.Bilim sadece neden sonuç demek olmadığı gibi, din de sadece nasıl ibadet edileceğini gösteren basit bir kitap değildir.Bunlar farklı ve birbirine zıt düşüce sistemleri üzerine inşa edilmişlerdir...İşte ben bu ikisinden bilimi tercih etmekteyim ve bu ikisinin uzlaşamayacağından ve zıtlaşmalarının kaçınılmaz olacağından hareketle, bu zorunlu mücadelede bilimin tarafını seçmekteyim..Aynı sebeplerle de dinin insan bilincini şekillendirmesine itiraz etmekteyim..Somutlaştırırsak, örneğin din tarafından şekillendirilmiş bilinçler yukarıda belirttiğim gibi maddi gerçeklikten uzak olduklarından (bilimsel düşünemediklerinden), tarihi hatalı okurlar. Tarihi hatalı okuduklarından ulusalcılığın neden gerekli olduğunu idrak edemezler..Bu idrak gerçekleşmediğinden, ümmetçiliğin (ulusal bilinci olmayan toplumların) zamanının geçtiğini, ümmetçi olan bir milletin (ulusal bilinç gelişmediğinden) ancak şunun yahut bunun doğrudan yahut yarı sömürgesi olmaktan kurtulamayacağını da hesap edemezler..Ve ben bu toplumun bir bireyi olarak, bu hatalı hesap sahipleri ile aynı kaderi paylaşmak mecburiyetindeyim.İşte benim itirazım ve mücadelem bunun içindir..Ve herne kadar farketmeseniz de sizin de iyiliğiniz içindir..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Sayın Ferdinand Bardamu,evet Osmanlı son dönemde aydınlanma adına bir şeyler yapmaya çalışmıştır ama bence geç kalınmıştır.III.selim II.Mahmut bu çalışmaların öncüleridir.Yalnız kökleşmiş kurumları bulunan bu imparatorluğun sizinde problem ve engel olarak gördüğünüz kimi dini yaklaşımlar buna engel olmuştur.
Fakat görmezden geldiğiniz demeyim de atladığınız bazı şeyler var; bunlar İslam medeneyitleri içinden hiç bilim adamı çıkmamıştır körü körüne Kur'ana sarılıp karanlık çağda kalmıştır gibi yaklaşımlar doğru değildir.Avrupa karanlık çağda debelenirken galile gibi sokrat gibi düşünürlerin bilim adamlarının asıldığı zamanlarda İslam düşünürleri bunların fikirlerini eserlerini çevirmiş,geliştirmiş ve insanlığa kazandırmışlardır..

Bu harf devrimi ile ilgili sözü artık fazla uzatmak istemiyorum,bin yıllık kavga başlığındaki son video benim adıma cevaptır..

.Şu an dünya üzerinde ülkelerin sosyo ekonomik gelişmişliğine bakıldığında, üst sıralarda Avrupalı devletler vardır..İşte bu noktaya nasıl geldiklerine baktığınızda bu ulusalcılık akımını görürsünüz..Türkiye'de kısmen bu akıma dahil olabilmiştir ki Atatürk sayesindedir işte bu yüzden Mustafa Kemal değerlidir..Bu gün Türkiye şu yahut bu şekilde de olsa Avrupalı bir millet sayılmaktadır..Ondan da öte bu ulusalcı bilinç farklı etnik kimliklerden de olsa insanları bağlayabilmiştir..İşte tam da bu nedenle Türkiye hiçbir ülke için kolay lokma olmamaktadır..Elbette herşey tam anlamı ile olmuş değildir.

Bu konu sizin uzmanlık konunuz,benim kendi düşüncelerimi yazmam sizin bilgi birikiminize hakaret olur..Sadece şunu belirtmek isterim Kamal Atatürk'ün dehası tartışılmaz ama oda hepimiz gibi bir insan ve her yaptığı şeyin de doğru olduğu söylenemez..Dr.Rıza Nur'un hayat ve hatıratım ın yasaklı olan diğer ciltlerinide bir şekilde bulup okudum ve başarı gibi gösterilen lozan hezimeti ve yaşanan olaylar biraz daha o dönemi ve Atatürk'ü anlamama yardımcı oldu..Yani pekte anlatıldığı gibi değil çoğu şey..Bir yerde rastlamıştım..Çimlere basmayınız altına Kemal Atatürk yazmışlar bu kadar aşağılanamaz bir lider diye düşünüyorum..

.Evet o silahı akıl olmadan yapamazsınız ancak sadece akıl ile yani madde olmadan da o silaha sahip olamazsınız..

Tıpkı Fatihin o devasa topları dogmatik fikirleriyle değilde,üstün zekasıyla döktürttüğü gibi.

Aklınız ise beyninizin ürünüdür ki beyin de yine maddedir..Maddeyi değersizleştirmek, kişinin onunla bağını koparmak yahut bu bağı zayıflatmak demek, kişiyi dünyanın gerçekliğinden uzaklaştırmak, bilimsel düşünüşten uzaklaştırmak demektir zira dünya maddesel, bilim de maddecidir madde ile uğraşır..Bu sebeple din ve bilimi uzlaştıramazsınız.Bunun imkanı yoktur. Uzlaştıramazsınız çünkü ikisi de insan bilincini şekillendirmektedir.Bilim sadece neden sonuç demek olmadığı gibi, din de sadece nasıl ibadet edileceğini gösteren basit bir kitap değildir.Bunlar farklı ve birbirine zıt düşüce sistemleri üzerine inşa edilmişlerdir...

O zaman her madde bir beyin sahibi olmadığına göre bizim beynimiz bu yetiye nasıl sahip olmuştur gibi bir soru geliyor aklıma..Diyeceksiniz ki insan canlı bir organizmadır..tamam öyledir..canlı nedir hareket eden her şey..her madde atomlardan teşkil ve bu atomların içinde hareket halindeki parçacıklar olduğuna göre bizim yapımıza göre onların durumu nedir gibi ikinci bir soru daha geliyor ve bilimsel olarak kanıtlanmış bu gerçekler ne dogmatik fikirlerle nede materyalist fikirlerle açıklanamaz...en azından ben açıklayamıyorum...bilim ayrı din ayrı dogma ayrı...Neden zıt düşünce oluyor bir türlü çözemedim benim ibadet etmem benim bilimle uğraşmama engel değil ki...

Somutlaştırırsak, örneğin din tarafından şekillendirilmiş bilinçler yukarıda belirttiğim gibi maddi gerçeklikten uzak olduklarından (bilimsel düşünemediklerinden), tarihi hatalı okurlar. Tarihi hatalı okuduklarından ulusalcılığın neden gerekli olduğunu idrak edemezler..Bu idrak gerçekleşmediğinden, ümmetçiliğin (ulusal bilinci olmayan toplumların) zamanının geçtiğini, ümmetçi olan bir milletin (ulusal bilinç gelişmediğinden) ancak şunun yahut bunun doğrudan yahut yarı sömürgesi olmaktan kurtulamayacağını da hesap edemezler..Ve ben bu toplumun bir bireyi olarak, bu hatalı hesap sahipleri ile aynı kaderi paylaşmak mecburiyetindeyim.İşte benim itirazım ve mücadelem bunun içindir..Ve herne kadar farketmeseniz de sizin de iyiliğiniz içindir..

Bilim ile tarih arasında bir bağ kuramadım..Bu çıkarıma göre materyalistler de ümmetçiliği veya dini yanlış okuduklarından bu bilinci idrak edememişlerdir diyebiliriz.

Ve bende sizin gibi (karşı görüş olarak aynı çıkarımlarla) düşünüyor ve bu hatalı hesabı yapanlarla aynı kaderi paylaşmak istemiyorum..Benim de itirazım ve mücadelem bunun içindir..Ve son cümlenizdeki duygular da benden size ve herkese karşı aynıdır..Ayrıca ara sıra sizin yazılarınızı okurken aklıma bir şüphe düşürüyorsunuz..Şöyle ki yazdığınız karşı görüş ve fikirlerle bizi eğitmeye araştırmaya yöneltmek için değişik bir metod uygulayan ve bizim fikirlerimizi kabul eden yalnız kendini açığa çıkarmayan bir öğretmen gibisiniz..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İslam uygarlığının yapmış oldukları bir gerçektir..Ve evet İslam dünyası zamanında dünya üzerinde ilerlemenin temsilcisi de olmuştur. Bu konuda bir tartışma yapmıyorum zira gerçek böyledir. Bunun böyle olmadığını iddia etmek, kişinin duygularını ifade etmesi anlamına gelir ki bilgi gerektiren bir mevzuda duygu ile hedefe ulaşamazsınız.Kaldı ki ben yazılarımda hep bu gerçeklikten bahsetmeye özen gösteriyorum..Fatih'in o topları döktürdüğü ne kadar gerçek ise, o topların günümüz silah teknolojisi yanında geri kalmış olduğu da o kadar gerçektir..Söz konusu o topların değerini ancak yapıldığı dönemin şartlarını göz önüne aldığımızda kavrayabiliriz.Yani onları kendi zaman diliminden ayırırsanız ve bu güne taşırsanız örneğin değerelerini kaybedeceklerdir..Ayrıştığımız önemli noktalardan biri şudur..Ben fikri ürünlerin de değiştiğini, zaman ile geliştiğini, örneğin o toplar bu gün nasıl geri kalmış ise o zamanın fikirlerinin de genel anlamda geri kalmış olduğunu belirtiyorum.Bu sebeple dinin insanlığa öğretmiş oldukları, geldikleri zaman bir ilerlemeye vesile olmuş olsalar da, bu gün artık eskimişlerdir,değersizleşmişlerdir..Siz onları günümüzde de değerli bulabilirsiniz ancak bu değerlilik salt sizin duygusal dünyanız ile ilgilidir, gerçek değildir..Zaman içerisinde sürekli olarak dinin toplumsal hayata müdahalesinin azaldığını görmekteyiz.Örneğin bir zamanlar din devletleri söz konusu iken, artık din devletlerini fazlaca görmemekteyiz..Bunun anlamı, dinin devlet üzerindeki etkisinin zayıfladığıdır..Hukuk alanında da artık etkili olmamaktadır vs..Bu böylece sürer gider. Yaşadığımız gerçeklik budur. Bu süreç içerisinde din, toplumsal hayatı düzenlemekten uzaklaşarak salt insanın iç dünyasına taşınmıştır...Bunu siz de ben de farkediyoruz..Din daha geniş alanlara müdahil iken, artık bu müdahillik dar bir alana taşınmıştır..Çünkü eskimiştir. Tıpkı Fatih'in döktürdüğü toplar gibi..O topları kullanarak bugün nasıl modern silahlar ile donanmış bir orduya karşı savaş kazanamazsanız, dini kullanarak insan zihnini şekillendirdiğinizde, bilimsel yöntemler ile şekillenmiş zihinlere karşı da bir kazanım elde edemezsiniz.Daha önce de bu sebeple din karasaban ise bilim traktördür demiştim..Ancak o topların yahut o dönemin fikri ürünlerinin, zamanında bir değer taşıdıklarını da yadsıyamayız..Artık o zaman diliminde yaşamamaktayız mesele budur..Siz soyut ve somut kavramları birbirinden kopardığınız için, fikri ürünlerin de eskiyebileceklerini hesaba katmamaktasınız.Bunu hesaba katmış olsanız dahi, zihninizde çektiğiniz sınır sebebi ile dinin getirdiklerinin de bu eskimeye dahil olduğunu görememektesiniz. O fikri ürünlerin ortaya çıktığı koşullar değiştiğinde, o fikri ürünlerin de değişmesi gerektiğini hesaba katmamaktasınız.Dinin hakimiyet alanının daralmasındaki neden de budur..Koşullar değiştiği için, diğer herşey gibi din de bu değişimin önünde duramamaktadır..Bu durumu şu yahut bu kişinin faaliyetleri var etmiyor..Zaten insanlar da o koşulların içerisine doğduklarından, insan zihnini şekillendiren de o koşulların kendileri oluyor.İnsanlar da koşullar üzerinde etkili olsa da, baskın olan koşullar oluyor. Çoğunluğu müslüman bir ülkede doğan bir kişi herhangi bir ilahi dine inanacaksa, bu din muhtemelen İslam olacaktır. Yeni doğacak kişinin doğmadan önce o koşullara etkisi olmayacaktır..Yani baskın olan ve o kişinin bilincini şekillendiren içine doğmuş olduğu ortam olacaktır.Kişi koşullar üzerinde etkili olacak yetiye erişene kadar çoktan koşullar tarafından şekillendirilmiş olacaktır.Bu sebeple Müslüman bir ailenin yeni üyesi de büyük ihtimal ile müslüman olacaktır...

Bilim sadece neden sonuç ifade eden bir yöntem değildir, bir düşünme biçimidir..Din de salt bir ibadet kitabı değildir, bir düşünme biçiminin üzerine inşa edilmiştir..Burada önemli olan getirdikleri düşünme biçimleridir.Bu ikisi, insan bilincini birbirine zıt bir şekilde biçimlendirir..Bilim madde ile ilgilendiğinden, önemsediği maddedir, maddesel dünyadır.İnsan zihnine maddesel temelli düşünme gibi bir alışkanlık getirir.Neden sorusuna cevap aradığından, herhangi bir konuya neden sorusunu sorarak yaklaşmayı otomatikleştirir. Din ise maddeyi değersizleştirir. O da insan bilincini, temelde maddenin değersiz olduğundan hareketle şekillendirdiğinden, kişinin maddesel dünya ile ve dolayısı ile bilimsel düşünüş ile bağını zayıflatır. Sorgulamaya belirli bir yere kadar izin verdiğinden ve bu yere ilişkin kesin bir sınır çekilemeyeceğinden, insanın düşüncesini sınırlamaya çalışması gibi bir sonuca neden olur..Hayat pratiğinde dini referans alanlar ile bilimi referans alanların zıtlaşmalarının nedeni bu bilinç farklılığıdır..Yoksa bu insanlar arasında kişisel bir problem yoktur. İnsan bilincini birbirine zıt şekillendirdiklerinden uzlaşamazlar..Elbette İslam dinine inanan ve bilim ile uğraşanlar vardır. Ancak onlar, bilimsel yöntemi laboratuvarda bırakabilecekleri birşey olarak görenlerdir. Oysa bilim bundan fazlasıdır.Tıpkı dinin de salt nasıl ibadet edeceğinizi gösteren birşey olmadığı gibi.

Bilimsel düşünce ile şekillenmiş bilinç ile tarihe bakarsanız başka birşey görürsünüz..Dini düşünce ile şekillenmiş bilinç ile bakarsanız bambaşka birşey görürsünüz.Bizim algıladığımız hiçbirşey bilincimizden bağımsız olmadığı için bunların ne kadar önemli olduğu aşikardır..Aksine ben bir materyalist olarak ümmetçiliğin zamanının geçmiş olduğunu anlamaktayım.Zira ümmetçilik din ile yönetilen memleketlerde geçerli olabilir.Oysa ki ortada geçmişteki anlamı ile din devletleri yoktur, ulus devletler vardır.Ümmetçilik olabilmesi için herhangi bir dinin etrafında birleşilmesi gerekir.Oysa ulus devletlerde kişileri bir arada tutan bağ ulusal bilinçtir..Bir taraftan ulusal bilinç ve ulusal devlet,bir taraftan ümmetçilik olmaz..Ulusal bilinci yıkmanız gerekir..Bunun için örneğin milli bayramları,o ülkenin ordusunu,bayrağını, tarihe mal olmuş önderlerini, kazandıkları zaferleri, yaptıkları inklapları vs..hedef alırsınız. Bunları değersizleştirmeye çalışarak ulusal bilinci zayıflatmaya çalışırsınız..Bugünlerde yaşadığımız da tam olarak budur..Ne acıdır ki bundan sadece 100 sene önce bu toprakları işgale gelen batılı ülkeler ile mevcut hükümetin, devlet üzerinde etkili olduğu iddia edilen cemaatin ve ülkenin başına bela olmuş terör örgütünün yapmaya çalıştıkları da budur.Son dönemde terör olaylarının artmasının en önemli sebeplerinden birtanesi, bu kesimlerin düşüncelerindeki bu paralelliktir..(Bu son kısmı sizi hedef alarak yazmadım, somutlaştırmak için yazdım)
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
İslam dininin ilk ortaya çıkışından 821 sene sonra bu konuşmayı yapmış olsaydık...

Söz konusu o ''okların'' değerini ancak yapıldığı dönemin şartlarını göz önüne aldığımızda kavrayabiliriz.Yani onları kendi zaman diliminden ayırırsanız ve bu güne taşırsanız örneğin değerelerini kaybedeceklerdir..Ayrıştığımız önemli noktalardan biri şudur..Ben fikri ürünlerin de değiştiğini, zaman ile geliştiğini, örneğin o ''oklar'' bu gün nasıl geri kalmış ise o zamanın fikirlerinin de genel anlamda geri kalmış olduğunu belirtiyorum.Bu sebeple dinin insanlığa öğretmiş oldukları, geldikleri zaman bir ilerlemeye vesile olmuş olsalar da, bu gün artık eskimişlerdir,değersizleşmişle rdir.

aradan onca sene sonra bu konuşmayı yapmak anlamsız olacaktı..Ve aradan daha kısa bir süre 559 sene geçtikten sonra İslam devletleri teknolojilerini geliştiremediler ise bunu fikri düşüncelerinden kaynaklanıyor demek bence yanlıştır..Demek ki 821 sene sonra bile fikri düşünceler teknoloji üretmeye engel değilmiş ve bu çıkarım günümüz içinde geçerlidir..

Din ise maddeyi değersizleştirir. O da insan bilincini, temelde maddenin değersiz olduğundan hareketle şekillendirdiğinden, kişinin maddesel dünya ile ve dolayısı ile bilimsel düşünüş ile bağını zayıflatır. Sorgulamaya belirli bir yere kadar izin verdiğinden ve bu yere ilişkin kesin bir sınır çekilemeyeceğinden, insanın düşüncesini sınırlamaya çalışması gibi bir sonuca neden olur..Hayat pratiğinde dini referans alanlar ile bilimi referans alanların zıtlaşmalarının nedeni bu bilinç farklılığıdır..Yoksa bu insanlar arasında kişisel bir problem yoktur. İnsan bilincini birbirine zıt şekillendirdiklerinden uzlaşamazlar..

Bu bilinç farklılığını ve zıtlık dediğiniz şeyi biraz daha açmanız mümkün mü..siz ve ben aynı laboratuvar da çalışıyor olsak bir kan hücresini analiz ederken siz farklı ben farklı yöntem mi kullanacağız yani bu zıtlığı anlamış değilim..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İslam dininin ilk ortaya çıkışından 821 sene sonra bu konuşmayı yapmış olsaydık...



aradan onca sene sonra bu konuşmayı yapmak anlamsız olacaktı..Ve aradan daha kısa bir süre 559 sene geçtikten sonra İslam devletleri teknolojilerini geliştiremediler ise bunu fikri düşüncelerinden kaynaklanıyor demek bence yanlıştır..Demek ki 821 sene sonra bile fikri düşünceler teknoloji üretmeye engel değilmiş ve bu çıkarım günümüz içinde geçerlidir..

Düşünce sistemleri teknolojik ürün üretmeye engeldir demediğim için bu yazdığınızı anlamsız buldum.Din karasaban ise bilim traktördür diyorum.İkisini de bir teknolojik ürüne benzetiyorum ancak bunlardan biri diğerinden geridir diyorum..Hangi ülke olursa olsun şu yahut bu şekilde bir teknik ürün ortaya koyabiliyor ise bunu günümüz şartlarında din olmadan yapabilir ancak bilim olmadan yapamaz..Kişi Müslüman olsa da olmasa da verdiği o ürünü verebiliyordur zira teknik eğitimini almıştır..Ben teknoloji konusundan daha geniş bir şeyden bahsediyorum. Burada herhangi bir teknik üründen bahsetmem temsil icabıdır.

Bu bilinç farklılığını ve zıtlık dediğiniz şeyi biraz daha açmanız mümkün mü..siz ve ben aynı laboratuvar da çalışıyor olsak bir kan hücresini analiz ederken siz farklı ben farklı yöntem mi kullanacağız yani bu zıtlığı anlamış değilim..

Ben o laboratuvardan çıktığımda etrafımdaki olayları değerlendirirken de bilimsel bakışı kullanacağım, oysa ki siz önlüğünüzü orada bıraktığınız gibi bilimsel düşünceyi de bırakacaksınız tabi bırakabildiğiniz kadar..Bir çok kez bilimin sadece neden sonuç yahut bir yöntemden ibaret olmadığını yazdım.O işin sadece bir yönüdür.Bir insan nasıl ki başındaki namaz takkesini çıkardığında müslümanlığını da çıkarmıyorsa, bir bilim insanı da önlüğünü çıkardığında örneğin, bilimsel düşünce ile şekillenmiş bilincini de çıkarmış olmaz.Böyle bir şey yapamazsınız.Bu iki önemli etken, hayatın her alanına yansır ve yayılır. Gerçek manada böyle bir sınır çekmeniz, yani laboratuvarda bilimsel düşüneyim ama oradan çıkınca bu düşünceden kurtulayım gibi bir şey tam anlamı ile imkansızdır. Fakat bunun tam anlamı ile imkansız oluşu, kişinin bilimsel düşünce ile arasındaki bağın zayıflamayacağı anlamına gelmez.Tam bir kopuş olmasa da bu bağ zayıflar.Kısacası Din şimdiki hali ile camiye, bilim de laboratuvara hapsedilemez. Bu hapsolmanın mümkün olabilmesi için, din şimdikinden daha az din, bilim de daha az bilim olmalıdır. Bu daha az ifadesini insan üzerinde hakimiyet anlamında ve demek istediğimi çağrıcı bir şekilde anlatabilmek için kullanıyorum. Bugünün dini, hakimiyet alanı daraldığından daha az dindir. Bilimin hakimiyeti ise zaman içerisinde artmıştır.Ancak pratikte bu iki etkenden biri ağır basıyordur..Örneğin sizde din bende bilim ağır basıyor. Elbette kendi çapımızda. Yoksa siz din alimi ben de bilim adamı değiliz.Ayrıca siz bilimden yüz çevirmiş değilsiniz..Sadece, bilimi örneğin bir laboratuvara hapsetmeye çalıştığınızdan (bu çalışmaktan kastım algınızın böyle olduğudur yoksa bunun için bir takım “hain” planlar yapmıyorsunuz) örneğin herhangi bir konuda , mesela tarih konusunda neden sonuç ilişkisini gerçekçi kuramıyorsunuz..Kuramadığınız için de ulusalcı olmanın örneğin bu zamanın Türkiye’sinde gerekli olduğunu kavrayamıyorsunuz.Yahut neden Cumhuriyet ilan edilmiştir ve Türklük vurgulanmıştırın cevabı siz de gerçekçi değildir. Her şey yolunda gitmiş olsaydı dahi imparatorluklar yıkılacak idi. Zira ömürlerini tamamlamışlardı..Çünkü şu yahut bu insanın değil ancak insanlığın bilinci değişmişti vs..İşte sizdeki ağır basmayan bilimsel düşünüşün sonucunda hata yapıyorsunuz diyorum..Bu ağır basmamanın sebebinin de önceliğinizi dine vermiş olmanızdan kaynaklandığını çünkü bu ikisinin aralarında aynı yönlü değil ters yönlü bir ilişkinin mevcut olduğunu ifade ediyorum.Bunun sebebi ne sizsiniz ne de benim ..Dini din yapan yahut bilimi bilim yapan siz ya da ben değiliz..Bu zıtlaşma İslam’ın gelmiş olduğu yüzyıllarda yaşanmıyor olabilir çünkü bilim dediğiniz şey bugünkü anlamı ile yoktu bile..Bugün örneğin en basitinden bilimsel eğitim seviyesi ve inanç arasındaki ilişkiyi gösteren anketlere bakın..Bilimsel eğitim alma süresi ne kadar yüksekse, kişiler arasında inanma oranı o kadar düşüktür..İlkokul mezunları ile üniversite mezunlarını bir kıyaslayın örneğin ne demek istediğim anlaşılır.Neden böyle bir sonuç ile karşılaşıyoruz da tersi ile karşılaşmıyoruz? Neden bu anlamda eğitim seviyesi arttıkça inançlı olanların oranı da artmıyor?.Dediğim gibi bu zıtlığı ben var etmiyorum. Bu zıtlık vardır, bu tartışılamaz diyorum..Ve bana göre bu zıtlaşmanın nedenini (eksik olmak ile beraber) izah ettiğimi düşünüyorum ..Çünkü insan bilincini birbirlerine zıt şekillendiren felsefelere , anlayışlara (ne derseniz deyin) sahipler..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Ben o önlüğü hiç çıkarmadım ki...Bu nasıl bir ön yargıdır..!
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Sadece, bilimi örneğin bir laboratuvara hapsetmeye çalıştığınızdan (bu çalışmaktan kastım algınızın böyle olduğudur yoksa bunun için bir takım “hain” planlar yapmıyorsunuz) örneğin herhangi bir konuda , mesela tarih konusunda neden sonuç ilişkisini gerçekçi kuramıyorsunuz..Kuramadığınız için de ulusalcı olmanın örneğin bu zamanın Türkiye’sinde gerekli olduğunu kavrayamıyorsunuz.

Evet hiçbir şey kavrayamıyoruz..çünkü biz .................... ne ile doldurmak isterseniz doldurun..Yinede zıtlıklar ile ilgili görüşlerinizi açıkladığınız için teşekkür ederim..böyle ön yargılı ve kesin yaklaşımlarla beni ve benim gibileri ithama devam ederseniz devam etmeyeceğim...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Vardığım yargılar ön yargılar değiller.Her yargıya ön yargı demek gibi bir imkan vardır ancak bu varılan yargının bir ön yargı olduğu anlamını taşımaz .Şöyle ki söylediğimiz herşey bizim hakkımızda karşıdakine fikir verir..Ben söylenenlerin ne olduğu ile ilgileniyorum..Örneğin siz de din, ben de bilim ağır basıyorun nedenini önceki yazılarımda izah ettim.Şimdi mesela siz diyorsunuz ki benim mesaimde hızıma kimse yetişemezdi..Şimdi bunun bilimsel düşünüşü kendine ilke edinme ile ne alakası var? Bir insan daha hızlı çalışıyor ise bu onu bilimsel düşünüşe bağlı bir insan mı yapar? Bu ikisinin arasında kuvvetli bağ yoktur.Söylediklerinizin alakasızlığından hareketle mantık yürütmenizin yetersiz olduğunu düşünüyorum..Bakın bir yargıya varıyorum ancak bu bir ön yargı değildir. Sizin söylediklerinizin neticesinde oluşmuş bir yargıdır..Bu başlığın başında örneğin bir cevap olsun diye yazılmış ve insanların hata yaptıklarını belirten, bu sebeple de mealde hata olabileceğini belirten yorumlar yaptınız..Bir insanın hata yapabiliyor oluşu mealin şu yahut bu ayetinin hatalı olduğu anlamına gelmez..Buradan yalnızca insanın hata yapan bir canlı olduğu anlaşılır ki öyledir ancak herhangi bir meali yalanlamak için böyle bir argüman olmaz..Bu yaklaşım şuna benzemektedir: İnsanlar cinayet işleyebilirler o halde sen bir katilsin ..Yok eğer söylenme amacı bu değil ise ve hepimiz insanların hata yapan canlılar olduğunu gayet iyi bildiğimize göre , bu hata mevzusu neden vurgulanır? İkincisi hepimiz bir insan olduğumuzdan, hatadan azade olamayacağımızdan, bu lafı edenin yahut edilmiş bu lafı onaylayanın da o an hata yapıyor olma gibi bir ihtimali vardır..Yani söylenen bu laf, bu lafı söyleyeni de bağladığından, konuşulan konu her ne ise o konunun taraflarını aynı ölçüde değersizleştirmektedir.Kısacası söylenmesi anlamsızdır ve kimseye bir artısı olmamaktadır.Olmadığı gibi bu lafı edenin mantık yürütmedeki eksikliğini gösterir.Eğer bu laf, mantıksızlığı kavranmış olduğu halde edilmiş yahut onaylanmış ise, işi yokuşa sürmek için söylenmiş ve de sırf farklı görüş karşısında birleşebilmek için onaylanmış olması gerekir.Birincisinin vehametini söylemeye gerek yok..İkincisine gelirsek, burada da gruplaşma ihtiyacı duygusal nedenler ile mantığın önüne geçmiş demektir ki sırf direnç göstermek gibi bir refleksin sonucudur..vs....Dediğim gibi yargılarım önsel değiller..Söylenenlerin tartılması neticesinde oluşmaktadırlar..İşte örneğin sizlerin mantık yürütmede eksik olduğunuz ve duygularınız ile hareket ettiğiniz kanaatine böyle varmaktayım..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
121/127/129/131.nci mesajlarınız bu yazmış olduğunuz yazı içeriğine bakılırsa bu konu başlığı ile ilgili mantıklı bir ilerleme,133.ncü mesajınız ise sırf benim kişiliğimi ve düşünce yapımı analiz ettiğiniz bir mesaj içeriyor.Biz burada benim dünya görüşümün analizini yapmıyor iken ve benimde size karşı kesin hükümler içeren vede sizin görüşleriniz yargılar bir nitelikte bir mesaj yazmaz iken,neden konuya cevap yerine benim mantığımı görüşümü irdeleme ihtiyacı duydunuz.?Konuyla alakalı değerlendirmeler yazmak yerine sırf bana yönelmeniz ya sıkıştığınız için yada sıkıldığınız içindir ki bu yargıya da 133.mesajda yazdıklarınızdan çıkarıyorum.Ve top mevzusundan sonra konuyu saptırmanız olarak görüyorum..Aslında kantarın topuzunu kaçırdığınızı o mesajla kendiniz de anlamış olmalısınız ki benimle alakalı (ne gerek varsa) görüşlerinizi yazmaya başladınız..ve bunun sinyalini de..

Düşünce sistemleri teknolojik ürün üretmeye engeldir demediğim için bu yazdığınızı anlamsız buldum.

bu cümlenizi daha okurken almıştım..

Sözü fazla uzatmak istemiyorum ve size karşı olan kanaatimi de kaybetmek istemiyorum, çünkü konuyu kişiselleştirmeye başladınız..Oklar ve toplar ve hatta traktör yerine leopar tankları üzerine düşünmeye devam ediniz zira ben öyle yapıyorum..Ayrıca beni karasabana kendinizi traktöre benzetmeniz de oldukça garip...materyalist olmak böyle bir şey olsa gerek, oy saki ben sizi bir öğretmen olarak görürken..

Not : Bir müddet burada olmayacağım,artık nasıl devam ederseniz..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
"""Bu bilinç farklılığını ve zıtlık dediğiniz şeyi biraz daha açmanız mümkün mü..siz ve ben aynı laboratuvar da çalışıyor olsak bir kan hücresini analiz ederken siz farklı ben farklı yöntem mi kullanacağız yani bu zıtlığı anlamış değilim.."""

Siz yukarıdaki istekte bulundunuz ben de konuyu açtım..Sorunuzun öznesi siz ve ben olduğundan, elbette sizden ve benden bahsedecektim ya ne yapacaktım..? 133.mesajımda ne dediğim de açıktır..Genel hatları ile sorun laboratuvardan çıkınca kendini belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır..Bizi farklılaştıran laboratuvar dışında hayatı yorumlamak için kullandığımız yöntemlerdedir dedim..Siz o yöntemleri laboratuvarda bırakmaya çalışırken, ben bırakmadığımı ifade ettim..

Ben din ile bilim zıtlaşır çünkü ikisi bilinci birbirine zıt şekillendiriri (kendi gördüğüm) sebepleri ile ifade ettim..Dedim ki mesela, maddeyi değersizleştiren bir anlayış nasıl olabilir de madde ile uğraşan bilimi ve bilimsel düşünmeyi hayatın her alanına yayabilir..? Yayamaz..Ne yapar? Misalen salt laboratuvarda kullanılan bir yönteme indirgemeye çalışır..Buna karşılık İslam'ın bilenleri övmesi, işte efendim çeşitli bilim dallarında değerli insanlar yetiştirilmesi vesaire gösterilebilir ancak o zamanlar bilim dediğiniz şey şimdiki anlamı ile yoktur dedim. Bugün İslam dünyasından neden isim yapmış bilim insanları çıkmamaktadır batı da olduğu gibi mesela? Bunun cevabı önünde sonunda gerçek İslam yaşanmıyora gelecekse, neden değiştirilmiş olduğu iddia edilen bir din olan Hıristiyan dünyasından çıkıyor? . Ve ekledim . Örneğin neden bilimsel eğitim süresi uzadıkça inanan kişilerin oranı azalmaktadır da tersine artmamaktadır diye sordum? Siz bunlara yanaşmadınız ve işte şu mesajınız iyiydi de efendim beriki kişiseldi de vesaire dediniz üstelik ikimizi bir sorunun öznesi yapmış olmanıza rağmen ..Ondan sonra dönüp tekrar tekrar neden işte efendim zıtlaşsınlar ki zıtlaşmazlar da zıtlaşmazlar, ben önlüğümü çıkarmadım ki , işte siz ön yargılısınız, size kanaatim değişiyor ha, oysa ki sizi öğretmen gördüm de vesaire dediniz..Esas olan noktaya gelelim sorduğum bu sorulara yanıtınız nedir?
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Ben din ile bilim zıtlaşır çünkü ikisi bilinci birbirine zıt şekillendiriri (kendi gördüğüm) sebepleri ile ifade ettim..Dedim ki mesela, maddeyi değersizleştiren bir anlayış nasıl olabilir de madde ile uğraşan bilimi ve bilimsel düşünmeyi hayatın her alanına yayabilir..? Yayamaz..Ne yapar? Misalen salt laboratuvarda kullanılan bir yönteme indirgemeye çalışır..

Maddeyi değerli kılmak değersiz kılmak...insan maddeyi kullanarak üretim yapar,teknoloji geliştirir,ve bu yaptıklarını insanların hayatını kolaylaştırmak için yapar.Sadece insanların hayatını kolaylaştıran aletler değil bilimin ilerlemesi ve yaşamın kendisinin anlaşılabilmesi içinde deney/ölçüm/gözlem araçları üretir v.s.Yalnız burada maddeyi değersizleştiren bir anlayış derken biz maddeyi sadece bizim her türlü alanda kullandığımız araç gereç ve hayatımızı kolaylaştıran sistemler bütünü olarak görürüz.Bana göre her şey insan için yaratılmıştır ve yaşamın anlaşılması hayatın devamı varoluşun anlaşılması için ne varsa biz insanların hizmetine arayıp bulmasına sunulmuştur.Benim önlükten kastettiğim bu zihniyettir,yani kafamızda tasarladığımız bir makinenin yada uzayı keşfetmek için tasarladığımız teleskobun projesi bizdedir.Buna laboratuvar da diyebilirsiniz atölye de..Maddenin değeri insana sunduğu hizmetle ölçülür yani aslolan insan memnuniyeti,yoksa bugün gemi olarak hizmet veren maddeler bütünü yarın jilet olarak bize hizmet etmeye devam eder..DEğer yargıları farklı sanırım..

Bugün İslam dünyasından neden isim yapmış bilim insanları çıkmamaktadır batı da olduğu gibi mesela? Bunun cevabı önünde sonunda gerçek İslam yaşanmıyora gelecekse, neden değiştirilmiş olduğu iddia edilen bir din olan Hıristiyan dünyasından çıkıyor?

İslam yaşanmıyora gelir aslında ama bu bilinç günümüz islam toplumlarında yoktur..Hristiyan toplumu da bilmektedir ki kitaplarının orjinalliği kalmamıştır ve itikadlarının bir dayanağı yoktur bu ayrı konu...Bizden neden çıkmaza gelirsek bizim toplumumuzun tarihi savaşlarla göçlerle yoğrulmuştur..Militarist bire erkek egemen bir toplum olmamız bu nedenlerden sadece biridir,çünkü bizde erkek çocuk mehmetçik olarak doğar,şehitlik gazilik kahramanlık alperenlik mücahitlik gibi bir çok sıfatlar ve yakıştırmalar ile büyürüz..bu bağlamda Kur'andan aldığımız ise sadece Allah'a yaklaşmak için bu yollar bize sevdirilir ve bu destanlarla büyürüz..halbuki Kur'an--'' Biz insanları ve cinleri sadece kulluk etsinler diye yarattık '' der.Buradaki kulluktan maksat sırf ibadet ve taat anlaşılır..Bana göre bunun aslı kul olma bilincine ulaşmaktır,yani yaşama dair düşünce sistemimizde beliren neden nasıl nereden nereye gibi soruların cevabını bulmaktır..Bana göre kul olmak budur..Bu sorduğunuz sorunun cevabı sadece tek müslüman kimliği taşıyan bir toplum olmamızdan kaynaklanmıyor bunun tarihsel gelişim sürecinde bir çok neden vardır..Ve bana göre en büyük problem ve aşılması gereken sorunun çözümü de İslamın yeniden yorumlanması gerekliliğidir..

Ve ekledim . Örneğin neden bilimsel eğitim süresi uzadıkça inanan kişilerin oranı azalmaktadır da tersine artmamaktadır diye sordum?

Bu sorduğunuz soru ile ilgili bir istatistik bilgisi varsa paylaşmanız yerinde olur zira bu forumda bir konu başlığında sadece müslüman olan bilim adamları değil her dinden inanç sahibi bilim adamlarının isimleri ve hangi dalda uzmanlaştıklarını okumuştum ama hatırlamıyorum bulursam arzederim..Ayrıca ülkemizden yola çıkarak bizde kökleşmiş bir bilimsel eğitim kurumu yok denecek kadar azdır..Şu açıdan kendimce bir cevap vermeye çalışabilirim..Bizim ülkemiz müslümanlarının gelecekle ilgili iki tane kaygısı vardır;birincisi geçim kaygısı,ikincisi inançları doğrultusunda ahiret kaygısı..Ve bizim insanımız geçinecek bir meslek sahibi olduğu vede yarım yamalak dini vecibelerini yerine getirdiği zaman sizin sorunuzun asıl maksadı olan kişilerin bu toplumdan çıkması neredeyse imkansızdır..Bu sorun sadece dini öne çıkaran bir yaşam tarzıyla da alakalı değildir bence..Neden derseniz doğru dürüst bir eğitim sistemimiz yoktur,arge ne diye sorarsanız çoğu eğitimci bile bundan habersizdir..Okullarımız her türlü donanımdan laboratuvardan eğitim için gerekli ekipmandan yoksundur,olsa bile bunları kullanabilecek öğretecek yeterlilikte yetişmiş öğretmenimiz teknik personelimiz yoktur..Maalesef sizin bizim düşünce sistemimizi benzettiğiniz karasaban bizim eğitim kurumlarımız için geçerlidir..Zamanında kılık kıyafet devrimi harf devrimi ile bu sorunu aşacağımızı zanneden zihniyet şimdilerde tablet bilgisayarla aşabileceğini zannetmektedir ki bence aynı anlayış ve zihniyetin değişik bir versiyonudur..Bu kafa yapısıyla ve bu eğitim sistemiyle elbette bizden bir bilim adamı çıkmaz..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst