dinler ve kalkınma/gelişme sorunu...

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Araştırmalar kategorisinde birazdahaderinmavi tarafından oluşturulan dinler ve kalkınma\/gelişme sorunu... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 16,444 kez görüntülenmiş, 145 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Araştırmalar
Konu Başlığı dinler ve kalkınma\/gelişme sorunu...
Konbuyu başlatan birazdahaderinmavi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan sakal

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
bütün dünyada islam kalkınma örgütü üyesi, türkiye dahil 57 ülke var; çok geniş ve dünyanın en önemli yeraltı kaynağı olan petrol açısından zengin bir coğrafyaya dağılan bu ülkelerin toplam nüfusu, 1 milyar 476 milyon civarında ve hepsinin gayri safi yurtiçi hasılalarının toplamı 2 trilyon dolar etmiyor üstelik petrol de dahil..... ve italya, 59,5 milyon nüfuslu orta boy bir ülke, gayri safi yurtiçi hasılası 2 trilyon 55 milyar 114 milyon dolar ve petrol de yok... bu çarpıcı sonucu neye bağlamalı, nasıl yorumlamalı, ne dersiniz....
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
30 Nisan 2012 Pazartesi, 11:08:24


Pakistanlı Doktor Faruk Faruk Saleem’in, araştırmasına devam.

Gezegenimizde yaklaşık 1.476.233.470 Müslüman yaşamaktadır.

Dünyada her 5 kişiden biri Müslümandır.

Bir Hindu’ya, bir Budist’e karşın 2’şer Müslüman vardır. Her bir Yahudi’ye karşılık da 100 Müslüman...

Müslümanlar bu kadar kalabalıklar, ama neden güçsüzler?

Nedeni, eğitim(sizlik)dir!!!

İslam Konferansı Örgütü’nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin tümünde 500 üniversite bulunmaktadır. Üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir. Başka bir deyişle 3 milyon kişi için bir üniversite yapılmıştır.

Sadece ABD’de 5.758 üniversite vardır.

Çin’de bulunan Shanghai Jiao Tong Üniversitesi tarafından 2004 yılında hazırlanan “Dünya Üniversitelerinin Akademik Değer Listesi”nde, Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiçbirinden ilk 500’e giren üniversite yoktu.

Neden?..

Yanıt: Kalitesiz ve ezberci eğitim... UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) tarafından toplanan verilere göre; Hıristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı yüzde 89’dur. Bunların yüzde 98’i en az ilkokul mezundur ve 100 kişiden 40’ı üniversite mezunudur. 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkedeki okuma-yazma oran ise yüzde 100’dür.

1 milyon Müslüman’a

bir bilim adamı...

Müslüman ülkeler genelinde ise her 100 kişiden sadece 40’ı okuma-yazma bilir ve herkesin okur-yazar olduğu bir tek Müslüman ülke yoktur. Okur-yazarların % 50’si ilkokul mezundur ve sadece % 2’si üniversiteyi bitirmiştir. ABD’de toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonya’da 5.000’dir. 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı ise sadece 230 kişidir. (Akademisyenlerin hepsi bilim insanı değildir. Bilim insanı demek, pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan kişi demektir.) Ve her 1 milyon Müslüman’a sadece 1 bilim insanı düşmektedir.

NEDEN?.. Yanıt: Kalitesiz-ezberci eğitim ve ARGE’ye (araştırma geliştirmeye) yeterli kaynak ayrılmaması...

Çünkü Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca % 0,2’sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırıyor.

Buna karşın Hıristiyan dünyası araştırma-geliştirmeye % 5 oranında, yani 25 kat daha fazla fon ayırmaktadır.

SONUÇ: İslam dünyası yeni bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur.

Ayrıca dünyanın ürettiği bilgiyi kendi halklarına öğretmekte de başarısızdır.

Bunun kanıtı ise ileri teknoloji ihracat rakamlarında saklıdır:

Pakistan’ın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran % 1’dir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Fas ve Cezayir’in ise % 0,3’tür.

Hristiyan Singapur’da bu oran % 58’dir.

Gelecek, bilgi temelli

toplumlarındır...

İlginçtir; Müslüman 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. Buna karşın 310 milyonluk ABD tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte; Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3,8 trilyon dolar ve Almanya 2,4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.)

Mal ve hizmet üretimi İspanya’da 1 trilyon doların üzerindedir.

Katolik Polonya 489 milyar dolar. Bu rakam, Budist Tayland’da 545 milyar dolardır.

İşin daha acıklı tarafı ise şudur: İslam Dünyasının gayri safi milli hâsılasının tüm dünya gayri safi milli hâsılası içindeki oranı hızla azalmaktadır.

O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür?

Cevap: Eğitim yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek; kaliteli ve çağdaş eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde söylersek; akılcı olmayan, ezberci, teslimiyetçi, din eksenli ve çağ dışı eğitim...

Görülüyor ki, Müslüman dünyasında birileri, Müslümanlar’a afyon yutturmaya, uyandırmamaya özen göstermekte ve bunu yüzlerce yıldır başarı ile uygulamaktadır. Bu da asla Müslümanlık değildir. Teşekkürler Dr. Saleem... (d.odabaşı H.T.)

.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
bu konuda sana çevremdeki insanlara sohbetlerimiz esnasında çok sık kullandığım bir anlatımımı yazacağım,
belki iletişimimiz açısından da faydası olur...

"....bu gün için, dünya nufusunun şu kadarı,ülkemiz nufusunun da bu kadarı elhamdülillah müslüman (geçiniyor) ve bu ülkeler refah seviyesinde çok altlarda.
yönetici zümrelerin dışında çoğunluk yoksulluk sınırında.hemde petrol benzeri değerleri var iken. Bu işte bir yanlışlık yok mu? acaba burada olan yanlışlık mı?yok sa müslümanların "geçinenlerin" samimiyetsizliklerinin karşılığını bulmaları mı?"
ne dersiniz?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
bu konuda sana çevremdeki insanlara sohbetlerimiz esnasında çok sık kullandığım bir anlatımımı yazacağım,
belki iletişimimiz açısından da faydası olur...

"....bu gün için, dünya nufusunun şu kadarı,ülkemiz nufusunun da bu kadarı elhamdülillah müslüman (geçiniyor) ve bu ülkeler refah seviyesinde çok altlarda.
yönetici zümrelerin dışında çoğunluk yoksulluk sınırında.hemde petrol benzeri değerleri var iken. Bu işte bir yanlışlık yok mu? acaba burada olan yanlışlık mı?yok sa müslümanların "geçinenlerin" samimiyetsizliklerinin karşılığını bulmaları mı?"
ne dersiniz?

gerçekten yukarıda çizilen manzarayı, akla uygun bir şekilde açıklamak çok zor... ama ben müslümanların önemli bir bölümünün, samimiyetsiz ve müslüman geçinen sahtekarlardan oluştuğu için, tanrı tarafından cezalandırılmış olduklarına filan da ihtimal vermek istemiyorum... galiba problemin kökleri çok derinde... islam toplumlarını yüzlerce yıldır yöneten şeyhlerin,emirlerin,halifelerin,padişahların...vb. aklı, bilimi, düşünceyi,felsefeyi, aydınlanmayı.. dine aykırıymış gibi gösterip; insanlara, sorgulamamayı, şeyhe, din adamına ve başındaki yöneticiye itaat etmeyi, giderek biat kültürünü dayatarak akıl gerektirmeyen bir nakilciliği ve özü, içeriği,anlamı görmezden gelen bir şekilciliği, dayatmasıyla ortaya çıkıp dal budak salan, 'çarpık bir din anlayışı' ; yukarıdaki tablonun sorumlusu olabilir... bu çarpık anlayışın eğitim sistemine yansıması, sorgulayıcı ve yaratıcı insan gücünün gelişimini engellemiştir... ve dolayısıyla, islam toplumlarının üretici güçleri, dünyanın diğer bölgelerine oranla geri kalmış ve sonuçta sanayi devrimi de kaçırıldığı için, yukarıdaki hüzün verici tablo ortaya çıkmıştır... bu sonucun ortaya çıkışında, dini, dini değerleri temsil ettiği iddiasındaki, samimiyetsiz ve dolayısıyla sahtekar, din üzerinden siyasal ve sosyal güç kazanan yöneticilerin birinci derecede sorumlu olduğunu /olması gerektiğini düşünüyorum... bir ülkenin kalkınmasında en önemli parametre; sorgulamaya, akla, bilime, yaratıcılığa.. önem veren yetişmiş insan gücüdür.. örneğin, hakkari ile isviçre birbirine çok benzeyen iki coğrafya parçasıdır.. hakkari' deki dağ, isviçre'nin alp dağına benzer... ama hakkarililer, dağın eteklerinde otlayan keçilerin sütünü bir mandırada peynire çevirerek, şehir merkezine götürüp satamadıkları halde; isviçreliler, alp dağının eteklerinde otlayan keçilerin sütünden, dünyanın en iyi çikolatasını yapıp, dünyanın her yerinde satabiliyorlar...ve sonuçta bir isviçreli, 40 -45 hakkarilinin elde ettiği geliri tek başına elde ediyor.. .. elbette bu kadar geniş çaplı ve çok boyutlu bir olgu; sosyoekonomik, sosyokültürel süreçler, çok sayıda etken tarafından koşullandırıldığı için, tek bir nedene dayanarak açıklanamaz ve o nedenle, diğer yan etkenler de belirlenip, sürece etkisi değerlendirilmelidir...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
dini ve dolayısıyla, dinsel değerleri, bizzat kendisinin ya da dahil olduğu anlayışın/mezhebin/tarikatın/ ekolün..vs. temsil ettiğini düşünen arkadaşların; bu başlıkta ortaya konulan problem konusunda, şu ya da bu biçimde bir görüş/ düşünce/yaklaşım/ çözüm... önermeyişleri ve problemi görmezden gelişleri tuhaf mıdır / yoksa gayet normal midir.... ne dersiniz....
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
QUOTE=birazdahaderinmavi;110148]dini ve dolayısıyla, dinsel değerleri, bizzat kendisinin ya da dahil olduğu anlayışın/mezhebin/tarikatın/ ekolün..vs. temsil ettiğini düşünen arkadaşların; bu başlıkta ortaya konulan problem konusunda, şu ya da bu biçimde bir görüş/ düşünce/yaklaşım/ çözüm... önermeyişleri ve problemi görmezden gelişleri tuhaf mıdır / yoksa gayet normal midir.... ne dersiniz....[/QUOTE]

hiçbir tarikatın,mezhebin,ekolün..vs. temsil etmiyorum ve öyle bir misyonu üslenme gibi ne bilgim nede medeni cesaretim yok..benim görüşlerimin sizce bir değeri olmadığını biliyorum fakat küçükte olsa bir taş değdi..

En başta her tartışma ortamında dile gelen Türkiye'nin %99 u müslümandır yalanına bir son verilmesi gerektiğini düşünüyorum..bu konuda iyi bir araştırma yapılmalı ve bu yalana artık bir son verilmeli.birde kimliğinde islam yazıp ta müslümanlığı kabul etmeyen ve müslümanlıkla uzaktan yakından alakası olmayan insanlar var,bence nüfus cüzdanlarında bulunan bu din ibaresinin kaldırılmasıyla bu yüzdeler daha gerçek olarak görülecektir.

bütün dünyada islam kalkınma örgütü üyesi, türkiye dahil 57 ülke var; çok geniş ve dünyanın en önemli yeraltı kaynağı olan petrol açısından zengin bir coğrafyaya dağılan bu ülkelerin toplam nüfusu, 1 milyar 476 milyon civarında ve hepsinin gayri safi yurtiçi hasılalarının toplamı 2 trilyon dolar etmiyor üstelik petrol de dahil..... ve italya, 59,5 milyon nüfuslu orta boy bir ülke, gayri safi yurtiçi hasılası 2 trilyon 55 milyar 114 milyon dolar ve petrol de yok... bu çarpıcı sonucu neye bağlamalı, nasıl yorumlamalı, ne dersiniz....

Lafı uzatmaya hiç gerek yok.İslam toplumlarının düştüğü bu durum kimliği müslüman olan insanların dinlerine karşı olan samimiyetsizliklerinden kaynaklandığını düşünüyorum neden.?daha dün bir zekat konusu açılmıştı,bir arkadaşımızda bu zekatın nerelere verilebileceğine değinmişti..Daha ilk yorumda adı yolsuzluğa karışmış bir derneğin ismi zikredildi ve burada olmasa da gerçek hayattaki çoğu insan bu tür yolsuzluklardan iyice tiksindiği için gerçekten çoğu zaman bu farz görevi nerede nasıl kime yapacaklarını bilememekte,ve araştırma okuma alışkanlığımızda olmadığından bu görev çoğu zaman hakkaniyetle yerine getirilemiyor.Şimdi deniyor ki %99 u müslüman olan bir ülke hadi geç bunu %50 si müslüman olsun buda eder 35 milyon insan,bir aileyi de ortalama olarak 5 kişi alalım eder 7 milyon aile reisi yani 7 milyon insan (müslüman) zekat ile yükümlü..kendimce kabaca bir hesap yaptım..ortalama yıllık geliri 12000 lira olan bir mükellef kazancının kırkta birini yani zekat karşılığını (hiç bir mazeret belirtmeden yada kıvırmadan desem daha doğru olacak) vermiş olsa 2.100.000.000 gibi bir rakam çıkıyor..çok korkunç bir rakam olarak görünmese bile her sene böyle bir meblağ ile kaç fabrika açılabilir kaç aç doyurulabilir kaç batak kurtarılabilir v.s filan..yani bu benim kendimce basit bir düşüncem..Gerçekten kaç müslüman bu farzı ifa ediyor belli değil..Yani islamın şartı olan bu farz bile hakkaniyetle yerine getirilebilmiş olsa kanımca yukarıdaki gibi bir tabloyla karşılaşmazdık..Bu sadece bu tablonun ortaya çıkmasındaki nedenlerden sadece biriydi..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Bu devirde bir tarlayı karasaban kullanarak sürmekle, insanoğlunu herhangi bir din kullanarak yetiştirmek arasında verim açısından hiç bir fark yoktur.İkisinden de alınacak verim çağdışı olacaktır, zira ikisi de bu çağın araçları değildirler...Traktör varken karasaban kullanmak, bilimsel eğitim varken dini eğitim vermek gibidir ve ikisi de akıl dışıdır..Bu mantıksızlık devam ettiği müddetçe mevcut durum da değşimeyecektir..Hem tarlayı saban ile süreceksiniz hem de bir numaralı ekonomi olacaksınız,olamazsınız..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Bu devirde bir tarlayı karasaban kullanarak sürmekle, insanoğlunu herhangi bir din kullanarak yetiştirmek arasında verim açısından hiç bir fark yoktur.İkisinden de alınacak verim çağdışı olacaktır, zira ikisi de bu çağın araçları değildirler...Traktör varken karasaban kullanmak, bilimsel eğitim varken dini eğitim vermek gibidir ve ikisi de akıl dışıdır..Bu mantıksızlık devam ettiği müddetçe mevcut durum da değşimeyecektir..Hem tarlayı saban ile süreceksiniz hem de bir numaralı ekonomi olacaksınız,olamazsınız..

madde ve manayı ayırt edememenin tipik örneği..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
madde ve manayı ayırt edememenin tipik örneği..

Aslında sizin edememe dediğiniz bir edebilmedir. Soyut ve somutun birbirinden kopuk olmadığının, bağlantılı olduklarının idrak edilebilmesidir..Buradaki edememe sizin bunların bağlantılı olduklarını fark edememenizdir.Zaten bu fark edememe herhangi bir olaya somut müdahale edilememesinin nedenlerinden belki de en önemlisidir.Zihni tembelleştirir ve neden sonuç ilişkisini zayıflatır..Size göre beyinsiz düşünce vardır çünkü bir zihnin,aklın,bilincin herşeyi yaratmış olduğuna inanırsınız ve devamında bu inancınızı tutup isteyerek yahut istemeyerek yeryüzüne uygulamaya çalışırsınız..Neticesinde soyut ve somutun bağlantısını ortadan kaldırır ve nedeni sonu mistisizme varan kader, kısmet alın yazısı vesairede ararsınız..Siz bu arayış içerisine girmişken, bu bağlantıyı koparmayan ve bilinçleri buna göre şekillendirerek bireyleri eğiten, sonucunda da maddi dünyayı değiştiren birileri gelir,geliştirmiş olduğu maddi unsurları kullanarak tepenize bini verir..Siz de nasıl olsa yeryüzünden ayrılınca daha rahat edecemin rehaveti ile sığındığınız soyutlukta ölü verirsiniz..Katledilmiş , ırzına geçilmiş, işkence edilmiş ancak karşı koyamamış milyonlarca gururlu ölünüz oluverir..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
madde ve manayı ayırt edememenin tipik örneği..

Aslında sizin edememe dediğiniz bir edebilmedir. Soyut ve somutun birbirinden kopuk olmadığının, bağlantılı olduklarının idrak edilebilmesidir..Buradaki edememe sizin bunların bağlantılı olduklarını fark edememenizdir.Zaten bu fark edememe herhangi bir olaya somut müdahale edilememesinin nedenlerinden belki de en önemlisidir.Zihni tembelleştirir ve neden sonuç ilişkisini zayıflatır..Size göre beyinsiz düşünce vardır çünkü bir zihnin,aklın,bilincin herşeyi yaratmış olduğuna inanırsınız ve devamında bu inancınızı tutup isteyerek yahut istemeyerek yeryüzüne uygulamaya çalışırsınız..Neticesinde soyut ve somutun bağlantısını ortadan kaldırır ve nedeni sonu mistisizme varan kader, kısmet alın yazısı vesairede ararsınız..Siz bu arayış içerisine girmişken, bu bağlantıyı koparmayan ve bilinçleri buna göre şekillendirerek bireyleri eğiten, sonucunda da maddi dünyayı değiştiren birileri gelir,geliştirmiş olduğu maddi unsurları kullanarak tepenize bini verir..Siz de nasıl olsa yeryüzünden ayrılınca daha rahat edecemin rehaveti ile sığındığınız soyutlukta ölü verirsiniz..Katledilmiş , ırzına geçilmiş, işkence edilmiş ancak karşı koyamamış milyonlarca gururlu ölünüz oluverir..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Aslında sizin edememe dediğiniz bir edebilmedir. Soyut ve somutun birbirinden kopuk olmadığının, bağlantılı olduklarının idrak edilebilmesidir..Buradaki edememe sizin bunların bağlantılı olduklarını fark edememenizdir.Zaten bu fark edememe herhangi bir olaya somut müdahale edilememesinin nedenlerinden belki de en önemlisidir.Zihni tembelleştirir ve neden sonuç ilişkisini zayıflatır..Size göre beyinsiz düşünce vardır çünkü bir zihnin,aklın,bilincin herşeyi yaratmış olduğuna inanırsınız ve devamında bu inancınızı tutup isteyerek yahut istemeyerek yeryüzüne uygulamaya çalışırsınız..Neticesinde soyut ve somutun bağlantısını ortadan kaldırır ve nedeni sonu mistisizme varan kader, kısmet alın yazısı vesairede ararsınız..Siz bu arayış içerisine girmişken, bu bağlantıyı koparmayan ve bilinçleri buna göre şekillendirerek bireyleri eğiten, sonucunda da maddi dünyayı değiştiren birileri gelir,geliştirmiş olduğu maddi unsurları kullanarak tepenize bini verir..Siz de nasıl olsa yeryüzünden ayrılınca daha rahat edecemin rehaveti ile sığındığınız soyutlukta ölü verirsiniz..Katledilmiş , ırzına geçilmiş, işkence edilmiş ancak karşı koyamamış milyonlarca gururlu ölünüz oluverir..

En azından zorunluluk yasası gibi saçma ve ruhsuz bir yasaya ihtiyacım yok..nasıl olur da materyalist bir mantık soyut şeylere inanabilir..?Ölsem bile ne için yaşadığımın ve nereye gideceğimin en azından adresi bellidir..sizin böyle bir şansınız bile yok..sonuçta gideceğimiz yer adres aynı fakat siz bunun farkında olmadan öleceksiniz..yazık..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Rica edeceğim materyalizmi doğru dürüst öğrenmeden kanaat getirmeyin..Bunu başka konularda bir çok kez yazdım, tek bir materyalizm yoktur..Açıp bakın sizin dediğiniz türden materyalizmi, materyalistlerin çoğu benimsemezler, siz marjinal kalmış bir materyalizmden bahsediyorsunuz..

İkincisi ben ölüp gideceğim, toprağa vesaireye karışacağım ve bunu cesaretle karşılıyorum, sizin yaptığınız gibi şuraya buraya sığınmaya gerek duymayacak güce sahibim..Hayatın döngüsü bu, ölüyorsunuz işte ve bitiyor,bunu neden kaldıramıyorsunuz ve illa sonsuza kadar yaşamı zorluyorsunuz?Bu nasıl aç gözlülüktür.Bir el yağda bir el balda sonsuza kadar yaşanacakmış.Evet anlıyorum güzel bir fantazi de fantazi işte..Tamam siz iç dünyanızda sahip olun böyle fantazilere ki bir çok insan şu yahut bu türlü fantazilere sahip..Ancak ben kendi fantazilerimi kimseye öğretmeye çalışmıyorum gerçek diye..Kimse de bu dini fantazileri öğretmeye çalışmasın, isteyen kendisi öğrensin..Verilen eğitim kişileri bu hayata hazırlasın, öldükten sonraya değil.Yoksa dediğim gibi bu dünya için eğitilmiş kişilerin fantazilerine oyuncak oluverirsiniz..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
ADB ulusal geliri 14 trilyon dolar civarındadır ve bu geliri bu fantazileri öğretmeye öncelik vererek yaptıklarını hiç zannetmiyorum.Zira ilk beşe giren ülkelerin Almanya,Fransa,Çin,Japonya gibi memeleketlerdeki eğitim sistemlerini incelemek gerekir..Acaba misal bir savaşta dua ile mi galip geliyorlar , yoksa silah ile mi..?Sanırım önce silah gelir..Yoksa hiç bir ekipmanı olmayan kişileri sırf dua ettirip düşmana taaruza geçirirsek, yahut savunma yapatırısak kazanırız mı diyorsunuz? Bakın burada da somut soyuta göre öncelik taşıyor , dua yetmiyor madde lazım..Mühendisler dini eğitim aldıkları için mi alet edevat yapıyorlar, yoksa teknik eğitim aldıkları için mi? Pilotlar örneğin uçağı uçurmak için kuran kurslarına mı giderler? Ya da bir fizikçi atomu kutsal kitaplardan öğrendikleri ile mi parçalar? Bir fabrika işçisinnin işinde uzmanlaşmasını sağlayan tabiki nedir kutsal kitaplardır değil mi?...Neyi zorluyorsunuz gerçekten anlamak mümkün değil..Bu devirde bunu tartışmak gerçekten utanç vericidir...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Fantazi de değil aç gözlülük de değil,her cefanın bir sefası olur elbet,diyeceksiniz ki şimdi sizinki sırf çıkar beklediğiniz için inanmak..doğrudur çoğu inanan bunun için yaşar fakat bu çıkar ilişkisini verende O dur bize göre..Der ki;vermek istemeseydim istemek vermezdim..sırf bu sözün hatırına istemesem de mütevazi bir hayat yaşamaya çalışıyorum..bu çok mu fazla bir istek..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
ADB ulusal geliri 14 trilyon dolar civarındadır ve bu geliri bu fantazileri öğretmeye öncelik vererek yaptıklarını hiç zannetmiyorum.Zira ilk beşe giren ülkelerin Almanya,Fransa,Çin,Japonya gibi memeleketlerdeki eğitim sistemlerini incelemek gerekir..Acaba misal bir savaşta dua ile mi galip geliyorlar , yoksa silah ile mi..?Sanırım önce silah gelir..Yoksa hiç bir ekipmanı olmayan kişileri sırf dua ettirip düşmana taaruza geçirirsek, yahut savunma yapatırısak kazanırız mı diyorsunuz? Bakın burada da somut soyuta göre öncelik taşıyor , dua yetmiyor madde lazım..Mühendisler dini eğitim aldıkları için mi alet edevat yapıyorlar, yoksa teknik eğitim aldıkları için mi? Pilotlar örneğin uçağı uçurmak için kuran kurslarına mı giderler? Ya da bir fizikçi atomu kutsal kitaplardan öğrendikleri ile mi parçalar? Bir fabrika işçisinnin işinde uzmanlaşmasını sağlayan tabiki nedir kutsal kitaplardır değil mi?...Neyi zorluyorsunuz gerçekten anlamak mümkün değil..Bu devirde bunu tartışmak gerçekten utanç vericidir...

Ya siz inanan insanları hep elinde tesbih başında takke olarak hayal ediyorsunuz..Bakın en muhafazakar illerden biri Konya'ya senin medeni dediğin avrupanın en lüks araçlarının en önemli parçalarını yıllardır ihraç ediyorlar,bahsettiğiniz amerikadaki bu on dört trilyon dört sermayedarın cebine giriyor halkı ise sefalet içinde .Holywood filimleriylede sizleri kandırıyorlar işte neymiş Amerikan Rüyası..Rüyalarda yaşıyorsunuz farkında değilsiniz..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Çanakkale savaşında yaşanan olaylardan haberiniz var mı.?silah değildir iman gücüdür insanı güçlü kılan..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ben gelir adaletli dağılıyor demedim, ulusal geliri 14 trilyon dolar dedim.Sizin dediğiniz o adaletsizlik durumu müslüman ülkelerinde daha mı az..? Gelir orada da burada da , şurada da adaletsiz dağılır. Din iman ne olursa olsun mutlak anlamda adil dağılmaz..Hiç biryerde adil dağılmıyor bırakın Abd'yi.Kaldı ki gelir dağılımında adalet sıralamasına bakarsanız ilk sıralarda hıristyan memleketlerini görürsünüz.Gelir adaletinin sıralaması gini katsayısına göre yapılır ve bu katsayının sıralamasına bakıldığında ilkler hıristiyan memleketlerdir yani gelir daha adaletlidir bu memleketlerde..Yani oradan da size destek çıkmaz...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Bizim kimseden destek beklediğimiz filan yok,bu eleştirileri biz kendi kendimize yapıyoruz siz ve ben gibi..Ben sorunun eğitim sistemimizin bozukluğuna ve ezberci,argeden yoksun olduğundan şikayetçiyim ve hepimizin sorunu ve geldiğimiz noktanın sebebi budur..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ben hurafelere inanmam..Eğer Çanakkale'de, efendim evliyalar bize atılan mermileri tuttu, yok bir bulut geldi şukadar düşman askerini aldı götürdü gibi safsatalarsa bunlara inanmam ve açıkçası inanan bir kişinin de psikolojik tedavi görmesi gerektiğini düşünürüm..Yok dediğiniz insanların iman gücü ile motive oldukları ise ona bir itirazım yoktur..Ancak o motive olan askerlerin ellerinde şu yahut bu şekilde, iyi ya da kötü bir silah vardır .Savaşlar teçhizat ve strateji ile kazanılır..Zaten Atatürk'ün tüm dünyada deha kabul edilmesinin nedenlerinden biri de yetersiz teçhizat ile bu savaşı iyi yönetmiş oluşudur..İkincisi yaratıcı neden sizin tekelinizdedir? Neden bu ülkeye karşı savaşmış kişinin yanında değildir? Bu memleketi işgale gelenler de haçlarını öpüp hücuma geçiyorlardı..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Bizim tekelimizde olan şey bir mal değildir..bu sözü yazarken bile haya ederim..Bizim herkesin inancına saygımız var..İnsanı motive eden bize göre bu imandır zaten,ya değilse vatan millet devlet toprak bunlar Allah'ın bize savunmamızı istediği değerlerdir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst