Merhabalar.
Başlığa "Hayatın Anlamı" yazdım; çünkü her insanın bunu düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Ama bazen de hiç düşünmemeleri gerektiğini hissediyorum. Çünkü onların da benim gibi bir hale gelmelerinden korkuyorum.
İnanın ben de hayatın anlamının günün her saatinde aklıma gelmesini istemezdim. Keşke ben de diğerleri gibi küçük şeylerden o anlamı çıkarabilseydim. Bunu neden yapamadığımı ben de bilmiyorum ama bunu yapabilenlerin, bu hayatta cenneti yaşadığını düşünüyorum.
Benim düşünceme gelirsek; tahmin edeceğiniz üzere bir anlam olmadığını düşünüyorum. Ama bir yandan da sanki o anlamı bulursam rahatlayacakmışım gibi geliyor. Örneğin; kendimi bir işe verip hep onunla uğraşsaydım ya da hayatta bir hedefim olup sadece onun üzerine çalışsaydım mutlu olurdum. "Mutlu olurdum" diyorum çünkü Nietzsche’nin dediği gibi; "Yaşamak için bir nedeni olan, her türlü nasıla katlanır."
Ne yazık ki ben o "nedeni" kendi hayatımda bulamadım.
Bence o işlerle uğraşan kişilerde de hayatın anlamı o değil; ama öyleymiş gibi yaptıkları için mutsuz oluyorlar. Onlarla sohbet ettiğimizde "Ne yapalım, bu işi yapmazsak aç kalırız" diyorlar ve buna katlanıyorlar. Bu dediğim, yine de biraz olsun düşünen insanlar için geçerli. Ama bunu otomatikman, hiçbir şey sorgulamadan yapan insanlar, başta dediğim gibi en mutlu insanlardır. Çünkü insanla hayvan arasındaki tek fark olan "düşünme" eylemini gerçekleştirmiyorlar ve acı onlara uğramadığı sürece mutlu olduklarını varsayabiliriz.
Şimdilik sözlerimi Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’daki o tespitiyle bitireyim: "Baylar, yemin ederim ki her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam bir hastalıktır."
Şimdilik bu kadar yazıyorum. İlk defa bu ortamı kullanıyorum, anlamı bir de burada aramayı deneyeyim dedim.
Bunu sonuna kadar okuyan arkadaşıma da şunu söylemek istiyorum: Farkındalığının ne kadar güçlü ama sana ne kadar da acı verdiğini biliyorum.
Görüşmek üzere.
Başlığa "Hayatın Anlamı" yazdım; çünkü her insanın bunu düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Ama bazen de hiç düşünmemeleri gerektiğini hissediyorum. Çünkü onların da benim gibi bir hale gelmelerinden korkuyorum.
İnanın ben de hayatın anlamının günün her saatinde aklıma gelmesini istemezdim. Keşke ben de diğerleri gibi küçük şeylerden o anlamı çıkarabilseydim. Bunu neden yapamadığımı ben de bilmiyorum ama bunu yapabilenlerin, bu hayatta cenneti yaşadığını düşünüyorum.
Benim düşünceme gelirsek; tahmin edeceğiniz üzere bir anlam olmadığını düşünüyorum. Ama bir yandan da sanki o anlamı bulursam rahatlayacakmışım gibi geliyor. Örneğin; kendimi bir işe verip hep onunla uğraşsaydım ya da hayatta bir hedefim olup sadece onun üzerine çalışsaydım mutlu olurdum. "Mutlu olurdum" diyorum çünkü Nietzsche’nin dediği gibi; "Yaşamak için bir nedeni olan, her türlü nasıla katlanır."
Ne yazık ki ben o "nedeni" kendi hayatımda bulamadım.
Bence o işlerle uğraşan kişilerde de hayatın anlamı o değil; ama öyleymiş gibi yaptıkları için mutsuz oluyorlar. Onlarla sohbet ettiğimizde "Ne yapalım, bu işi yapmazsak aç kalırız" diyorlar ve buna katlanıyorlar. Bu dediğim, yine de biraz olsun düşünen insanlar için geçerli. Ama bunu otomatikman, hiçbir şey sorgulamadan yapan insanlar, başta dediğim gibi en mutlu insanlardır. Çünkü insanla hayvan arasındaki tek fark olan "düşünme" eylemini gerçekleştirmiyorlar ve acı onlara uğramadığı sürece mutlu olduklarını varsayabiliriz.
Şimdilik sözlerimi Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’daki o tespitiyle bitireyim: "Baylar, yemin ederim ki her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam bir hastalıktır."
Şimdilik bu kadar yazıyorum. İlk defa bu ortamı kullanıyorum, anlamı bir de burada aramayı deneyeyim dedim.
Bunu sonuna kadar okuyan arkadaşıma da şunu söylemek istiyorum: Farkındalığının ne kadar güçlü ama sana ne kadar da acı verdiğini biliyorum.
Görüşmek üzere.