Cennet Ve Cehennem Varmı?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde AndroNova tarafından oluşturulan Cennet Ve Cehennem Varmı? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 37,615 kez görüntülenmiş, 260 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Cennet Ve Cehennem Varmı?
Konbuyu başlatan AndroNova
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan AlperCADIROGLU

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Sizin okudugunuz gibi okumadigim kesin.
Allah inkar edenleri kin ve ofkeleriyle geri cevirdi, onlar hic bir hayra varamadilar. (Ahzap Suresi 25. ayet)
Sen o ayette kin ve ofke var dersin bu sebeple.

Ayrica Kuran'da gecen bir sureden ayet alinti yaparken yada aktarim yaparken cikarma, ekleme, degistirme, duzenleme gibi islemler yapmamani tavsiye ederim. Olmayan ayeti varmis gibi gostermek, varolan ayette degisiklik yapmak inanca saygisizliktir.

Ayrica harp emrinin ne zaman ve nasil geldigini islami kaynaklardan iyice arastirmani ve iyi bellemeni oneririm.

Ayetleri okudugunuz gibi yorumlamamalisiniz. Parca parca ayetler alinip sentezlenmez. Bunun icin islam tarihi hakkinda bilginizin olmasi gerekir. Hz. Osman Kuran'i degistirmistir derken Hz. Osman'in kim oldugunu bilmek gerekir.
Ayrica 191. ayeti 192 takip eder ve orada da derki;
Bununla birlikte (muharebeden) kacarlarsa (sizde birakin) suphesiz ki Allah cok yargilayici hakkiyla esirgeyicidir.
Kin nefret yoktur dolayisi ile. Kuran'in hic bir ayetinde kin ve nefret gecmez. Aksine kin ve nefretin kotu seyler oldugundan bahsedilir.(ahzab suresi,furkan suresi,neml suresi,zumer suresi,al-i imran suresi gibi)

Sunu bilmeni isterim ayetler Allah'in melekler yoluyla Hz. Muhammed'e gonderdigi cumlelerdir kaba tabiri ile. Ve sen kin ve nefret nasilmis ogren derken aslinda Allah'in kin ve nefret dolu oldugunu soylemek istedin. Aslinda istemedin de nereye gittigini lafinin bilmedigin icin oyle oldu. Yukarda da demek istedigim bu idi;

Allah'in sifatlarini bilseydin kin ve nefret sifatinin olmadigini bilirdin. Tipki Hz.Osman'i bilseydin gibi. Tipki Bakara Suresi'ni bilseydin gibi. Tipki islam tarihini bilseydin gibi.


Çok ilginç demek öyle diyorsunuz. Peki siz şu başörtüsü olayına ne diyorsunuz. Duyduğuma göre o ayette sadece yakalarını örtmeleri söyleniyor. Nereden çıkıyor bu başörtüsü?

Ben size hiçbir dine inanmayan ve tanrının varlığına inanan insanların olduğunu söylesem, dogma kafanıza bunu sokarmısınız?

Allah'ı 100 kelimeye sıdırmak ne kadar doğru?
Tanrı ben size şah damarınızdan daha yakınım demesini neden normal anlamını yüklüyorsunuz?
Tanrının ben her yerdeyim demesi ne demek?
Her ayete bir yorum çakmak ne kadar doğru? Hop bunda kazanç var. Acaba birazda bundanda mı kazansam hop bi buna hop bide buna. Yok yok sana birşeyler uydurmayalım. Böyle daha kazançlıyız.

Siz karşıdaki insanlar, köle olduğunuzun ne zaman farkına varacaksınız? Hepiniz devlet ve din denen şeyler tarafından sömürülüyorsunuz. Biraz etrafınıza bakın.
Ödediğin vergiler, harçlar, cezalar nedir bunlar ha?
Neden camilere bağaş yapar insanlar?
Neden diyanet işleri devlete bağlı?
Nerede laiklik?
Herkez birbirinden haksız kazanç sağlıyor.
Bende etrafıma bir kaç mürid bulup, 2-3 şey uydurup, zengin olsam mı?

Sadece sizi sömürmek, sizi koyun gibi gütmekden başka birşey değil. Evimde oturup bunları yazmak gücüme gidiyor. Çünkü böyle yaşamak aptalca geliyor.
Neden bazı aydınlar din ve devleti savunmamışlar?
Demek ki doğru olduğuna inanacakları %100 saf bir kaynak yok.
Eğer herşey saf ve doğru olsaydı bizim burada işimiz olmazdı. Vereceğiniz tek cevap bu.

Ve klasik sorumuza gelelim.
Biz insanlar neden yaşıyoruz?
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Telrunya

Telrunya sizin msn adresini almak istiyorum. Mumkunse ileti olarak bana atarmısınız sızınle iyi sohbetler edebilirim sanırım. :)
Kanmı cektı ne :D
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Evrendeki mükemmel ve senkronize (insanoglunun var gücüyle bozmaya ugrastigi) düzene bakin. Sizce tesadüfmüdür?

Herseyin basina dönelim, büyük patlama diyoruz (eger böyle birsey olduysa), kendi kendinemi gerceklesti?

Kitaplar konusuna gelince. Benim bildigim kadariyla hepsi insan eliyle yazilmis olsada aralarinda tek degistirilemeyen Kur'an kalmistir, onuda hurafeler, yalanci hocalar, kukla din düsünürleri "kasitli yada kasitsiz" yalan yanlis yorumlarla yozlastirmaya calisiyorlar.

AndroNova arkadasimiz Bakara 191. ayetten bölüm göstermis, ama sanirim bu bölüm ondan bir önceki bölümün devami, cünkü 190. ayette diyorki:



Sanirim durumu biraz daha netlestiriyor.


Lütfen sayın bilinmez beni sizin din ve devlet adamlarınıza benzetmeyın kaynağı değistirecek kadar rezil ve insanların kendi düşüncelerini engelleyecek kadar aşağılık birisi değilim...

Buda dayanağım.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye felsefecilerden bir grup geldi.
Sual sormak istediğini bildirir.
Mevla'na Hazretleri bunları Şems-i Tebrizi'ye havale etti.
Bunun üzerine Onun yanına gittiler.
Şems-i Tebrizi Hazretleri mescit de, talebelerine bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını gösteriyordu.
Gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler.
Şems-i Tebrizi; "sorun" buyurdu.
İçlerinden birini sözcü seçtiler.
Hepsinin adına o soracaktı.
Sormaya başladı:
-"Allah var dersiniz.
Ama görünmez, göster de inanalım."
Şems-i Tebrizi Hazretleri;
-"Öbür sorunu da sor" buyurdu. O;
-Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz hiç ateş ateşe azap eder mi? dedi.
Şems-i Tebrizi;
-"Peki öbürünü de sor" buyurdu. O;
-"Ahiret'te herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz.
Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın" dedi.
Bunun üzerine Şems-i Tebrizi, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu.
Soru sormaya gelen felsefeci, derhal zamanın kadısına gidip, davacı oldu. Ve;
-"Ben, soru sordum, o başıma kerpiç vurdu." Dedi.
Şems-i Tebrizi;
-"Ben de sadece cevap verdim." Buyurdu.
Kadı bu işin açıklanmasını istedi.
Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:
-"Efendim, bana Allah-u Tealayı göster de inanayım dedi.
Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim." Dedi.
Şems-i Tebrizi; "İşte Allah-u Tealada vardır, fakat görünmez.
Yine bana, şeytana ateşle nasıl azap edileceğini sordu.
Ben buna toprakla vurdum.
Toprak onun başını acıttı.
Halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı.
Yine bana; "Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın.
Bundan dolayı bir hak olmaz." Dedi.
Benim canım onun başına kerpici vurmak istedi ve vurdum.
Niçin hakkını arıyor?
Aramasa ya!
Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan Ahiret hayatında niçin hak aranmasın?" Buyurdu.
Felsefeci, bu güzel cevaplar karşısında mahçup olup, söz söyleyemez hale düştü.
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye felsefecilerden bir grup geldi.
Sual sormak istediğini bildirir.
Mevla'na Hazretleri bunları Şems-i Tebrizi'ye havale etti.
Bunun üzerine O’nun yanına gittiler.
Şems-i Tebrizi Hazretleri mescit de, talebelerine bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını gösteriyordu.
Gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler.
Şems-i Tebrizi; "sorun" buyurdu.
İçlerinden birini sözcü seçtiler.
Hepsinin adına o soracaktı.
Sormaya başladı:
-"Allah var dersiniz.
Ama görünmez, göster de inanalım."
Şems-i Tebrizi Hazretleri;
-"Öbür sorunu da sor" buyurdu. O;
-Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz hiç ateş ateşe azap eder mi? dedi.
Şems-i Tebrizi;
-"Peki öbürünü de sor" buyurdu. O;
-"Ahiret'te herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz.
Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın" dedi.
Bunun üzerine Şems-i Tebrizi, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu.
Soru sormaya gelen felsefeci, derhal zamanın kadısına gidip, davacı oldu. Ve;
-"Ben, soru sordum, o başıma kerpiç vurdu." Dedi.
Şems-i Tebrizi;
-"Ben de sadece cevap verdim." Buyurdu.
Kadı bu işin açıklanmasını istedi.
Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:
-"Efendim, bana Allah-u Teala’yı göster de inanayım dedi.
Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim." Dedi.
Şems-i Tebrizi; "İşte Allah-u Teala’da vardır, fakat görünmez.
Yine bana, şeytana ateşle nasıl azap edileceğini sordu.
Ben buna toprakla vurdum.
Toprak onun başını acıttı.
Halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı.
Yine bana; "Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın.
Bundan dolayı bir hak olmaz." Dedi.
Benim canım onun başına kerpici vurmak istedi ve vurdum.
Niçin hakkını arıyor?
Aramasa ya!
Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan Ahiret hayatında niçin hak aranmasın?" Buyurdu.
Felsefeci, bu güzel cevaplar karşısında mahçup olup, söz söyleyemez hale düştü.

Mükemmel bir olay. Fakat insanın yaşaması bile bir sorumluluktur. Yani canının istediğini yapamaz...

Geri kalanlar benim sorularıma cevap değil.
Tanrının varlığına inanıyorum...
 

Bilinmez

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ocak 2010
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Lütfen sayın bilinmez beni sizin din ve devlet adamlarınıza benzetmeyın kaynağı değistirecek kadar rezil ve insanların kendi düşüncelerini engelleyecek kadar aşağılık birisi değilim...

Buda dayanağım.

Sevgili dostum, ben seni kimseye benzetmeye calismadim, kimsenin düsüncelerini engelledigini yada yönlendirmeye calistiginida düsünmüyorum. Sen nihayetinde düsündüklerini, kafandaki sorulari yaziya dökmüssün ne güzel bir olay. Lütfen rahat ol, ben o yazima sadece konuya biraz daha netlik kazandirabilirmiyim amaci güdüyordum. Yanlis anlasildim sanirim. Sen yinede kusuruma bakma.
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Sevgili dostum, ben seni kimseye benzetmeye calismadim, kimsenin düsüncelerini engelledigini yada yönlendirmeye calistiginida düsünmüyorum. Sen nihayetinde düsündüklerini, kafandaki sorulari yaziya dökmüssün ne güzel bir olay. Lütfen rahat ol, ben o yazima sadece konuya biraz daha netlik kazandirabilirmiyim amaci güdüyordum. Yanlis anlasildim sanirim. Sen yinede kusuruma bakma.

Hocam zaten kimse ben, bende kimse olamam. İstesem bile...
Bu arada rahatlıkta üstüme yoktur. Hayatta biraz bencil, biraz yalnız olduğunda, kendini yarata biliyorsun.
Birde korkmayın ben kolay unutan ve affeden birisiyim. Yapılan iyilikler ve yapılan yanlışlar düzeltilmez, unutulur.
 

nietzsche...

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2010
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
cennet ve cehennemin olup olmadığını şöyle anlayabiliriz.İnsanların yakılması yada ödüllendirilmesi ne anlama geliyor?'yaptıkları tüm eylemlerden sorumlu oldukları anlamına'peki bu doğrumu?insan genetiğiyle yetiştirilmesiyle,sosyal çevresiyle vb.kendini biçimlendiren bir varlık.aldatmak,küfretmek,hırsızlık yapmak vb.tüm bu davranışların altında yatan sebepler var bu sebeplerde insanın kontrol ettiğini zannettiği sebepler tabi.kısacası yapılan tüm eylemin bir sebebi olduğundan insanların yakılması yada ösüllendirilmesi etik değildir.ne dersiniz?
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
cennet ve cehennemin olup olmadığını şöyle anlayabiliriz.İnsanların yakılması yada ödüllendirilmesi ne anlama geliyor?'yaptıkları tüm eylemlerden sorumlu oldukları anlamına'peki bu doğrumu?insan genetiğiyle yetiştirilmesiyle,sosyal çevresiyle vb.kendini biçimlendiren bir varlık.aldatmak,küfretmek,hırsızlık yapmak vb.tüm bu davranışların altında yatan sebepler var bu sebeplerde insanın kontrol ettiğini zannettiği sebepler tabi.kısacası yapılan tüm eylemin bir sebebi olduğundan insanların yakılması yada ösüllendirilmesi etik değildir.ne dersiniz?

Böyle düşünmemiştim. Doğru olma olasılığı gerçekten çok yüksek bu konuyu biraz düşündükten sonra cevaplıyacağım. Fakat benimde size bir sorum olacak.

Eski yunanlılarda olduğu gibi insanlar tanrıları sürekli kendilerine benzetir değil mi? Olimpusta yaşayan birkaç Tanrı vardır. Bunlar acıkır düşünür vs. Emreder, ol der herşey olur. Kimisi kahinatı yaratır, kimisi yönetir, kimisi güneşi doğurur, kimisi ölülerin bekçiliğini, kimiside dünya ile uzayı sırtında taşır. Fakat anlamadığım birşey var. Tanrı eğer bizi cennete sokmak istiyorsa ve bunun için bize kitaplar veriyorsa. O halde neden bizi buraya attı? Bir sınav için mi? Güldürmeyin beni. Eğer insanların sonunun nasıl olacağını yada hayatını nasıl yaşayacağını biliyorsa onları nasıl yargılar ve sen burada olacaksın der? Sonuçta nereye gideceğimizi biliyor. O zaman yaşamamızın bir sınav olma olasılığı kaç? Ve ne kadar doğru?

Bence Tanrı hiçbir şeyi sebepsiz yaratmamıştır. Eğer geniş düşünürsek onunda bizden bir çıkarı olmalı. Yada Tanrı olmamalı. En azından emir veren, sonumuzu bilen, bize kural koyan ve bizi cennetine yada cehennemine alıcak bir Tanrı.

O bizi yarattı fakat herşeye bir neden sonuç ilişkisi koyduysa bizden ve diğer bütün şeylerden bir çıkarı olmalı. Eğer zincirin en tepesindeyse onun kazandığı birşeyler olmalı. Değil mi?
 

hitman44

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Eyl 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
cennet ve cehennem birbirine komşu oldular ki rahiplerin cepleri dolsun... ( Alıntı: The man from earth/Dünyalı )
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Cennet ve cehennemden kasıt boyut farklılıklarıysa henüz net bilmiyorum =)...Ama kişinin kendi cennetini ya da cehenneminide bu dünyada dahi yaşadığını görüyoruz kimisi bilgece kimisi ahmakça yaşıyıp gidiyor.Öteki dünyadada böyle olacağı kanısındayım sonsuz varoluş anahtarına katkıda bulunmayanlar yani bu dünyada bu görkem mucize düzen ,..deveran ..vs göremeyenler(kısır döngüsü içinde yaşayanlar,koca simsiyah gözlüklerini çıkaramayanlar) orda ki mükemmeliğe karşı kendi içinde kendi yarattığı acıyla kendi cehhenemini yaşıyacağının inancındayım...
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Öteki dünyadada böyle olacağı kanısındayım sonsuz varoluş anahtarına katkıda bulunmayanlar yani bu dünyada bu görkem mucize düzen ,..deveran ..vs göremeyenler(kısır döngüsü içinde yaşayanlar,koca simsiyah gözlüklerini çıkaramayanlar) orda ki mükemmeliğe karşı kendi içinde kendi yarattığı acıyla kendi cehhenemini yaşıyacağının inancındayım...

Biraz açarmısınız bu cümleyi. Ne anlatmak istediğinizi anlayamadım. :)
 

nietzsche...

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2010
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Arkadaşlar neden hep bir tanrı olması üzerinde yoğunlaşıyoruz?
tanrı olmayadabilir zaten varsada bizim bildiğimiz gibi olmadığı kesin
bizim bildiğimize göre yarattı sonunda ya yakıcak yada ödüllendiricek
hayır işte
kolaymı
biz bile insan olarak başka bir insanı yakmak gibi bişey çok zor düşünürüz oysaki tanrı çoook kolay yakabiliyor
niye kendi yarattığı ve neler yapacağını bildiği insan tamda tanrının tahmin ettiği gibi yaşar ve hadi yan sen.bilgiye göre insanlar hiç olmadan önce bile tanrı onları yaratıcağını ve hangilerinin cehenneme gideceğini biliyormuş.yani yakmak için yakacağını bildiği canlılar yarattı . yaahu bu hangi vicdan vkabul eder şahsen benimki kabul etmiyor tanrınınki ediyorsa ,ben böyle bir tanrıya varsa bile saygı göstermem yakıcaksa yaksın ne yapabilirim
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Arkadaşlar neden hep bir tanrı olması üzerinde yoğunlaşıyoruz?
tanrı olmayadabilir zaten varsada bizim bildiğimiz gibi olmadığı kesin
bizim bildiğimize göre yarattı sonunda ya yakıcak yada ödüllendiricek
hayır işte
kolaymı
biz bile insan olarak başka bir insanı yakmak gibi bişey çok zor düşünürüz oysaki tanrı çoook kolay yakabiliyor
niye kendi yarattığı ve neler yapacağını bildiği insan tamda tanrının tahmin ettiği gibi yaşar ve hadi yan sen.bilgiye göre insanlar hiç olmadan önce bile tanrı onları yaratıcağını ve hangilerinin cehenneme gideceğini biliyormuş.yani yakmak için yakacağını bildiği canlılar yarattı . yaahu bu hangi vicdan vkabul eder şahsen benimki kabul etmiyor tanrınınki ediyorsa ,ben böyle bir tanrıya varsa bile saygı göstermem yakıcaksa yaksın ne yapabilirim

Bende böyle bir şey olacağına inanmıyorum. Söylenen her şey birer varsayım. Tanrı bizi yarattı deme ihtiyacını bile duymuyorum. Hatta tanrı denen birşeyin sadece bir madde yığını olduğunu düşünüyorum.
Kimisi Tanrının akıllı birşey olduğunu söyler. Ben buna da inanmıyorum. Tanrım sadece madde. Evrende kural koyan birşey var diyorum. Kuralı koyan düşünen birşey değil sadece madde. Eğer o madde yerine daha değişik birşey olsa onunda farklı kuralları olurdu.(kuraldan kastım fizik kuralları vs.)
Sadece biraz onların açısıyla bakıyorum. Onları konuşturmak ve birşeyleri göstermek bizim bilmemizle değil onların anlaması ile olacak...
Yorumlarınızı bekliyorum...

Saygılarımla...
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
cennet ve cehennem olmak zorundadır. bilemiyoruz belki de bu kavramların oluşturulmasının nedeni sadece kötülükleri engellemektir. soykırım emirlerini verenlerin, soykırım yapanların, insan öldürenlerin hırsızların, fahişelerin ya da pezevenklerin, ... bu dünyadan türlü zevkleri yaşayarak ayrılacakları düşüncesi beni deli ediyor. olaylara sadece inanmayanların cehenneme gidecekleri şeklinde bakmak oldukça yanlış. ben cennet-cehennem kavramlarına inanarak rahat olabiliyorum, gücümün yetmediği haksızlıklar karşısında bu şekilde dik durabiliyorum. cennet ve cehenneme inanmayanların nasıl intihar etmediklerini anlamakta da zorlanıyorum açıkçası...
sanki cennet komşu galaksilerden birinde kurulmuş da bizi bekliyor gibi bir mantık var onu da anlamıyorum. öteki dünyaya dair ne varsa soyut olarak anlamak gerekir.
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
cennet ve cehennem olmak zorundadır. bilemiyoruz belki de bu kavramların oluşturulmasının nedeni sadece kötülükleri engellemektir. soykırım emirlerini verenlerin, soykırım yapanların, insan öldürenlerin hırsızların, fahişelerin ya da pezevenklerin, ... bu dünyadan türlü zevkleri yaşayarak ayrılacakları düşüncesi beni deli ediyor. olaylara sadece inanmayanların cehenneme gidecekleri şeklinde bakmak oldukça yanlış. ben cennet-cehennem kavramlarına inanarak rahat olabiliyorum, gücümün yetmediği haksızlıklar karşısında bu şekilde dik durabiliyorum. cennet ve cehenneme inanmayanların nasıl intihar etmediklerini anlamakta da zorlanıyorum açıkçası...
sanki cennet komşu galaksilerden birinde kurulmuş da bizi bekliyor gibi bir mantık var onu da anlamıyorum. öteki dünyaya dair ne varsa soyut olarak anlamak gerekir.

Birileri sizi dayanılmayacak sıcaklıkta parçalanmış derinizi sırf biraz daha acı çekmeniz için değiştiriyor. Sadece başkası tarafından yönetilmemek isteğiyle yaptığınız davranışlar yüzünden. Bu denli acı verici birşey olacak. Şevkat, iyilik ve mutluluk dolu Tanrımız bizi böyle bir yerde yakacak demekki. Bence bilinen dini bilgilerin %99.99 yalnış yada uydurma. Din diye birşey neden var sizce? Tanrı bizim burada azgınlık yapacağımızı bile bile bizi buraya azgınlık yapmamız için neden getirsin? Bunlara inanacağıma Evrime inanırım. En azından kanıtları var. Veya Tanrı yerine başka düşünen bir uzaylı türünün bu sistemi kurduğunu düşünürüm daha iyi. En azından doğru olma payı diğerinden daha yüksek. Hayatta olmamızın yada yaşamamızın sebebi bizi yaratıp bizim onun dediklerine inanmamızı isteyen ve bu düzeydeki bir şeyin bu denli aptal olacağı açıkcası beni tatmin etmiyor. Sizi ediyorsa bilemem.

Soyut diyorsunuz fakat soyut hakkında ne biliyoruz. Bildiklerimizin daha doğru olup olmadıklarını bile bilmiyoruz. Ne Tanrısı yada cennet-cehennem veya soyutluktan bahsediyoruz. Ve soyut birşeyin 0 dan kendini yaratmış olması yada sonsuz olması. O halde benim düşüncelerimde onun yaptığını yapabilir. Soyut kavramından bahsediyoruz. Yada benim ruhum bunları yapar.

Ve haksızlığı yapan insanların hiç bir suçu yok. Artık insanları suçlamayı bırakalım. Onlar kendi istekleri ile buraya gelmedi sizin kurallarınız söylediği gibi. Onları yargılamak diye birşey de olamaz. Eğer olursa bile dediğim gibi 5 yaşında elindeki şekerini oradan oraya sallayan bir egoist bebeye tapmam...
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
CENNET VE CEHENNEM VARMI?
İki görüş ;
1.Ateistler,deistler ve bazı inançlar için yoktur.Söylenecek bir şey de yok.
2.Bunların dışındakiler için vardır.

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?

ÖMER HAYYAM
Sanırım sorunuzun can alıcı noktası da burası.


Cehennem: Kimsenin gitmek istemediği bu yer için, kutsal kitaplar ve bunları yorumlayanlar tarafından, nerde olduğu,ne gibi ceza /azap ların olduğunun çeşitli yorumları yapılmış.

Kimse gitmek istemediği için cehennemi burada bırakarak,herkesin(inananların) öldükten sonra gitmeye can attığı cennete gelmek istiyorum.

Nerde?
Oda önemli değil.(Bana göre)

Önemli olan nasıl bir yer ve neler sunuyor.
Bu sorulara yanıt bulmak için Kutsal Kitap , dini kaynaklara ve yorumlara inmekte yarar görüyorum.

Nasıl bir yer?
Tüm istek ve arzuların mükafat olarak verildiği yer. (Benim yorumum)

Neler var? (Bana göre)

1.Saraylar /çadırlar , hizmetçiler ve her türlü yiyecek/giyecek var.

... Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir. Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak. (Fussilet Suresi, 31-32)

Cennetin içinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht, her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra, her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır... [Tezkireti'l Kurtubi, s. 323/554]

Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde (mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini) göremezler. (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325/560]

Cennet ehlinin en aşağı derecede olanının baş ucunda 10.000 hizmetçi, her hizmetçinin elinde farklı renkte altın ve gümüşten iki sahan ve içlerinde ayrı ayrı meyveler vardır. En son yediğini de ilk iştiha (açlıktan gelen istek, haz) ile yer... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 71/5]

2.Sınıflar vardır

Cennet yüz derecedir. Müteakip iki derecenin arası, yer ile gök arası gibidir. Firdevs en yükseği olup, cennetin orta yerine düşer. Ve onun üstü Arşı Rahmandır. Cennetin ırmakları buradan kaynar. Allah'tan istediğinizde Firdevs Cenneti'ni dileyin. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/4]

Ayrıca hadislerde Adn Cenneti'nden de bahsedilmektedir.

Firdevs Cennetleri dörttür: İkisinin ziynetleri, kap-kacakları ve içindekiler altındandır. İkisinin ise ziynetleri, kapkacakları ve içindekiler gümüştendir. (Adn) Cenneti'ndekilerle Allah'ın vechi (yüzü) arasında ancak bir Ridayı-Kibriya (büyüklük perdesi) vardır. Ve bu nehirler (süt, bal, şarap ve su nehirleri) Adn Cennetinden kaynar sonra diğerlerine dağılır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 272/4]
Bir başka hadis de ise ;
... Bir kerpici beyaz inciden, bir kerpici kırmızı yakuttan, bir kerpici de yeşil zeberceddendir (zümrüt cinsinden parlak, kıymetli bir taştandır). Çamuru halis misk, çakılları lü'lü (parlak, kıymetli), otları zaferandır. Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır. Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır. [(Tırmızı), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 412/10114]

Cennet ehlinin en aşağı derecede olanının baş ucunda 10.000 hizmetçi, her hizmetçinin elinde farklı renkte altın ve gümüşten iki sahan ve içlerinde ayrı ayrı meyveler vardır. En son yediğini de ilk iştiha (açlıktan gelen istek, haz) ile yer... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 71/5]

3.Şarap var.

Gerçek şu ki, ebrar olanlar (iyiler, doğru olanlar), elbette nimetler içindedirler. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler. Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın. Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir. Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar. (Mutaffifin Suresi, 22-26)
İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır... (Muhammed Suresi, 15)

4.Ebedi gençlik var.

Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz (tükenmez), elbiseleri eskimez. [(Tırmızı), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]

Cennet ehli cennete, otuz ya da otuz üç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecekler. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 411/10109]

Cennete sürmeli ve sakalsız olarak Yusuf (a.s.) güzelliğinde, Eyüp (a.s.) muhabbetinde ve otuz yaşlarında gençler olarak girersiniz. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 249/15]

İnsanlar, düşük çocuktan şeyhi faniye (yaşlıya) kadar, otuz üç yaşındaki oğullar olarak, Adem (a.s.) yaratılışında ve Yusuf (r.a.) güzelliğinde, Eyüp (a.s.) ahlakında sürmeli ve süslü olarak haşrolur. (Ve öyle cennete girerler.) [Ramuz el-Ehadis-2, s. 507/6]

.. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz. [(Tırmızı), Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]

5.Huriler var.

(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 25)

Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır. (RAHMAN/70-72)

Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır. (SAFFAT/48)

İri gözlü hûriler, Saklı inciler gibi,Yaptıklarına karşılık olarak verilir. (VAKİ'A/22-24)

Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık). Onları bâkireler yaptık. (VAKİ'A/35-37)

Cennetteki huriler yakut ve mercan gibidirler. Adam onlardan birinin yüzüne bakar da, kendini onun yanağında, aynada gördüğünden daha berrak görür. Onların incilerinin en ednası (en küçük, en önemsiz) şark ile garbi ışıklandırır. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 337/7]

Cennette hurilerin toplanma yerleri vardır. Seslerini yükseltecekler, yaratıklar onların sesi kadar güzel bir sesi o ana kadar hiç duymamış olacaklar... [ Büyük Hadis Külliyatı, s. 409/10099]

Cennete giren her bir kimsenin baş ve ayak ucunda iki huri durur ve ins ve cinnin işittiği en güzel sesle neşide (şiir) okurlar... [Ramuz el-Ehadis-2, s. 384/7]

'İnciler gibi el değmemiş, beyaz tenli, gözünün beyazı bembeyaz, siyahı da simsiyah, ahu gözlü, bakire ve her cinsel ilişkiden sonra tekrar bakire olan, kocalarına aşık, işveli, sevişme sırasında aşk nağmeleri fısıldayan, otuz üç yaşında ve hiç yaşlanmayacak şekilde yaratılan, yalnız eşlerine bakan, eşlerine başka dilberlere bakmak ihtiyacını duyurmayacak şekilde bakışları etkili ve çekici olan, hiçbir erkeğin eli dokunmamış ve gözü değmemiş, yanakları kırmızılıkta yakut gibi, vücutları berraklık ve beyazlıkta mercan benzeri, yüzleri güzel mi güzel, tenleri zar gibi ince ve şeffaf, memeleri yeni oluşmuş, kübik şeklinde turunç memeli, vücutları her türlü kirden arınmış, temiz, güzel ve tatlı dilli olan, eşlerini, içi boş bir inciden yaratılmış 60 mil uzunluğunda özel döşenmiş cennet çadırlarında, özel yatak odalarında ağırlayan kızlar sunulmuştur.' (Bakara 25, Saffat 48, Rahman 56-58-70-72, Vakıa 22-24-35-38, Nebe 31-34. Ayrıca bkz. M.İ. Kesir-Et Tac-Taberi-Kurtubi- Hak Dini Kur'an Dili).

'Mümin, bir günde yüz bakire ile cinsel ilişkide bulunacaktır.' (M.İ. Kesir. 3/434) .
'Mümine yüz erkek kuvveti verilecektir.' (S.Tırmızı. K. Sıfatıl Cenneti B. 6. Aktaran A. R. Demircan) .


Yukarıdaki alıntıların ışığında yorumlarsam;

1.Saraylar /çadırlar , hizmetçiler ve her türlü yiyecek/giyecek var.
İstemeyen cehenneme gitsinJ

2.Sınıflar vardır.
Marksistlerin işi zor.Bu dünya yetmiyormuş gibi bide öteki dünya!

3.Şarap var.
Hani Hayyam diyor ya;

Tanrı, cennette şarap içeceksin der
Aynı Tanrı şarabı nasıl haram eder
Hamza bir arabın devesini öldürmüş
Şarabı yalnız ona haram etmiş Peygamber


Bu dünyada şarap haram.
Gerçi bunda şaşılacak bişi yok:
Şişede durduğu gibi durmuyor ki bu meret.
Cennette de ırmak olarak akıyor, şişede değil ki.
Belki de alkolsüzdür.
İç içebildiğin kadar.
Hayyam da söylüyor.

Bilir misin yüceler yücesi tanrı
Şarap ne zaman coşturur içenleri?
Pazar, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe,
Bir de cuma, cumartesi günleri....



4.Ebedi gençlik var.
5.Huriler var.
Bu iki şıkkı da ,

'Mümin, bir günde yüz bakire ile cinsel ilişkide bulunacaktır.' (M.İ. Kesir. 3/434) .
'Mümine yüz erkek kuvveti verilecektir.' (S.Tırmızı. K. Sıfatıl Cenneti B. 6. Aktaran A. R. Demircan) .


bu açıklamalar çerçevesinde yorumlarsam;

Bunlar hesap yapmasını bilmiyorlar bir.
Bakireliğin ne anlamda kullanıldığını bilmiyorlar iki.
Bunlar bu işi (seks) hiç bilmiyorlar üç.
Dervişin fikri neyse zikri de odur dört.
Bunlar külliyen sapık beş.

Üzgünüm hanımlar.
Huriler bize….
Size nuri… muri yok.
Mücavir kapıya lütfen.

 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Mühendis, hoşmuş bu :)

Peki pedere para versek bize cennetten arsa verir mi acaba? :)
 

hitman44

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Eyl 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Güzel bir söz. :)
Bu konuyla ilgili başka sözler varsa lütfen paylaşın.

Şu an aklıma başka bir söz gelmiyor, fakat çok özür dileyerek yaptığım alıntıyı düzeltmek istiyorum. Doğrusu ;

"Cennet ve cehennem kapı komşusu oldular ki,
rahipler korku ve iğfalle hükmedebilsin diye."

şeklinde olacak.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst