bin yıllık kavga

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde messier tarafından oluşturulan bin yıllık kavga başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,400 kez görüntülenmiş, 55 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı bin yıllık kavga
Konbuyu başlatan messier
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Monoteist İnsan
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
ne yazık ki ülkenin içine sürüklendiği durum, burjuva devrimcisi olmayanları da çok daha geri bir anlayışa karşı, burjuva demokratik devrimin kazanımlarını savunmak zorunda bırakacak kadar ciddi bir risk taşımaktadır... bunu anlayacak kapasiteniz olduğunu düşünüyorum... 26. ve 28. mesajlarınızda, örtük bir şekilde 'birey bilinci kazanmamış olmak...vb.' meşhur suçlamalarınıza maruz kaldığımı, osmanlı'nın bile sırf ayakta ve hayatta kalabilmek için, modernleşme mücadelelerine giriştiğini, ıslahat çabalarını, tanzimat fermanlarını ,1908 devrimini...vb bildiğiniz halde ; atatürk'ün giriştiği çağdaşlaşma hamlesinin bir ayağı olan kıyafet devrimine, sanki söz konusu olan bugün şapka giyip giymemekmiş gibi 'bireysel özgürlük' açısından yaklaşıp, laisizm eleştirilerinizde, kendi aranızda ortaklık arayışınızı 'cilveleşmek' olarak niteledim...

Birincisi, yazilanlari neden kendi ustunuze aliniyorsunuz?

Ikincisi gereksiz ve anlamsiz bir genelleme yapiyorsunuz. Mesela sapka ornegi benim degil; baskasinin getirdigi bir ornekti.

Ayrica amac 1980oncesine mi donmektir, yani askeri ve milliyetci dikta rejimine?

Ya da 19. yuzyila mi geri donmektir, 16. yuzyila donmemek adina?

Benim icin onemli olan numenal insanlik yolundaki dusunce ve davranis ve bunun cagdasligi, bilimselligi ve bilisselligidir. Evet ve maalesef bu da hic Anadolu'nun bugune kadar yasamamis oldugu birey bilincini gerektirir.

Hak ve ozgurlukler de, insan haklari da evrensel hukuk ta ancak birey bilinci bunyesindedir.

Biz/oteki kutuplasma ve savaslari ile ve ustelik bunlari politik malzeme yaparak ve duygu olarak somurerek hak ve ozgurlukler saglanmaz.

Hak ve ozgurlukler hem talephem de kazanim savasimi olarak bilinc ve farkindalik gerektirir.

Aksi her turlu yasaklama, zorlama, korku felsefesi ve suru psikolojisi kim ve ne tarafindan gelirse gelsin, insanlik disidir. O yuzden bir insanlikdisi, baska bir insanlikdisi dusunce ve davranisa yonelenerek ortaya konamaz.

Bireysel ozgurluk bir hak olarak, baskasinin hak ve ozgurlugune mudahele etme hakkini vermez. Ya da bir tarafa ozgurluk bir tarafa yasak anlamina da gelmez.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Birincisi, yazilanlari neden kendi ustunuze aliniyorsunuz?

Ikincisi gereksiz ve anlamsiz bir genelleme yapiyorsunuz. Mesela sapka ornegi benim degil; baskasinin getirdigi bir ornekti.

Ayrica amac 1980oncesine mi donmektir, yani askeri ve milliyetci dikta rejimine?

Ya da 19. yuzyila mi geri donmektir, 16. yuzyila donmemek adina?

Benim icin onemli olan numenal insanlik yolundaki dusunce ve davranis ve bunun cagdasligi, bilimselligi ve bilisselligidir. Evet ve maalesef bu da hic Anadolu'nun bugune kadar yasamamis oldugu birey bilincini gerektirir.

Hak ve ozgurlukler de, insan haklari da evrensel hukuk ta ancak birey bilinci bunyesindedir.

Biz/oteki kutuplasma ve savaslari ile ve ustelik bunlari politik malzeme yaparak ve duygu olarak somurerek hak ve ozgurlukler saglanmaz.

Hak ve ozgurlukler hem talephem de kazanim savasimi olarak bilinc ve farkindalik gerektirir.

Aksi her turlu yasaklama, zorlama, korku felsefesi ve suru psikolojisi kim ve ne tarafindan gelirse gelsin, insanlik disidir. O yuzden bir insanlikdisi, baska bir insanlikdisi dusunce ve davranisa yonelenerek ortaya konamaz.

Bireysel ozgurluk bir hak olarak, baskasinin hak ve ozgurlugune mudahele etme hakkini vermez. Ya da bir tarafa ozgurluk bir tarafa yasak anlamina da gelmez.

siz gerçekten bu tartışmanın arka planını göremiyor olamazsınız... bugünkü koşullarda, laisizmi ya da cumhuriyetin temel değerlerini savunmak zorunda kalmanın; 80 öncesine dönmek istemek, askeri dikta rejimine dönmek istemek anlamına gelmediğini pekala bilecek kadar birikimli olmalısınız... bazılarının ülkeyi laisizmin, cumhuriyet devrimlerinin gerisine taşımak için yanıp tutuştuğunu ve hatta bu emeline ulaşabilmek için ülkenin ufalanmasına bile çoktan razı olduğunu görebilecek olgunlukta olmalısınız... beni yormayın... iyi forumlar...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
.. son dönemde ülkemizde alıntıladığınız mesajımda bahsettiğim türden bir şarlatanlığın pik yaptığını, dile getiriyorum... 'türbansız kadın perdesiz ev gibidir, ya kiralıktır ya satılık' diyerek, türbanı bir kadın özgürlüğü olarak sunanları, 'on beşinde kız ya erde ya yerde olmalı' ....vb. diyenleri, laisizmi din düşmanlığı olarak anlatmaya/ göstermeye çalışanları, ... bürokraside önemli görevlere atayarak ve daha başka şekillerde ödüllendirenleri kastediyorum...

Bu yukarıda saydığınız ve bundan fazlaları benim de çoğu miğdemi bulandıran şeyler..Her ne kadar bunlardan rahatsızlık duysanız da kendi savunduğunuz devrimleri millete rağmen dayatmaya çalışan ve kelle götüren zihniyetleri savunabilmeniz tek taraflı ve art niyetli ve hiç de özgür bir düşünce sahibi olmadığınızı gösteriyor.

hem neden meydan boş olsun ki meydanda sizin gibilerden bol ne var ki...
Baktığımda benden başka bu fikirleri savunan kimseyi göremiyorum..

Henüz daha önce sorduğum soruların cevabını da alamadım maalesef.Cevap yazmak zorunda değilsiniz,hoş bu devrimlerin savunulacak doğru dürüst bir izahat getirilecek yanları da yok ya neyse zorlamıyorum..Siz devşirme türkçenizle ve takmadığınız şapkanızla mutlu olun..ama kuru kuruyada bunları savunmayın..Boş şeyler..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
siz gerçekten bu tartışmanın arka planını göremiyor olamazsınız... bugünkü koşullarda, laisizmi ya da cumhuriyetin temel değerlerini savunmak zorunda kalmanın; 80 öncesine dönmek istemek, askeri dikta rejimine dönmek istemek anlamına gelmediğini pekala bilecek kadar birikimli olmalısınız... bazılarının ülkeyi laisizmin, cumhuriyet devrimlerinin gerisine taşımak için yanıp tutuştuğunu ve hatta bu emeline ulaşabilmek için ülkenin ufalanmasına bile çoktan razı olduğunu görebilecek olgunlukta olmalısınız... beni yormayın... iyi forumlar...

Burada benim bir birey olarak neyi bilip bilmedigimden ziyade, yapilan gozlemdir. Iste ben bu gozlemin her iki tarafinin da sorununu ortaya koyuyorum.

Eger ulke adina bir laik duzeni koruma/kollama savasi verilecekse; bunun temelinin sekuler olmasini dilerim. Var mi boyle bir temel senin gorebildigin?

Yine ayni sekilde turk milliyetciligi ya da kurt milliyetciligi yerine, milli hak ve ozgurlukler antiayrimciligini tasimasini isterim. Var mi boyle bir istem senin bildigin?

Ayrica benim gozlem olarak neyi gordugum basliklarimdan ve mesajlarimdan ortada. Bu da her konudaki her turlu sorunun dile gelimidiur.

Ayrica sizce 80 oncesine donmek isteminin dikta rejimine donmek istemek anlamina gelmedigi sizce her AKP'ye karsi cikan icin gecerli mi?

Peki kendine sosyalist, ateist, marxist v.s. diyip te, AKP'yi savunanlari ne yapacagiz?

Ya da dindar, fasist, sagci v.s. olupta AKP'yi savunmayanlari ne yapacagiz?

Laik duzeni savunan dindari mi, yoksa AKP'yi savunan sosyalisti mi tercih edersin?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Bu yukarıda saydığınız ve bundan fazlaları benim de çoğu miğdemi bulandıran şeyler..Her ne kadar bunlardan rahatsızlık duysanız da kendi savunduğunuz devrimleri millete rağmen dayatmaya çalışan ve kelle götüren zihniyetleri savunabilmeniz tek taraflı ve art niyetli ve hiç de özgür bir düşünce sahibi olmadığınızı gösteriyor.

Baktığımda benden başka bu fikirleri savunan kimseyi göremiyorum..

Henüz daha önce sorduğum soruların cevabını da alamadım maalesef.Cevap yazmak zorunda değilsiniz,hoş bu devrimlerin savunulacak doğru dürüst bir izahat getirilecek yanları da yok ya neyse zorlamıyorum..Siz devşirme türkçenizle ve takmadığınız şapkanızla mutlu olun..ama kuru kuruyada bunları savunmayın..Boş şeyler..

bakın, hiç olmazsa savunmaya çalıştığınız fikirleri, dile getirirken kullandığınız kavramları öğrenin... hem 'devrim' diyorsunuz; hem 'millete rağmen' diyorsunuz... toplumsal devrimin ne olduğunu, hangi koşullarda nasıl yapıldığını, toplumsal devrimlerin iktisadi temellerini, devrimci durumun ne olduğunu,devlet aygıtının ne olduğunu öğrenin... ilk burjuva demokratik devrimleri öğrenin, feodaliteden kapitalizme dünya nasıl geçti öğrenin, sosyalist devrimleri öğrenin ve tarihte bireyin rolünü, zorun rolünü, devrim ve şiddet ilişkisini...vb. öğrenin, benden değil özgün kaynaklarından öğrenin diyorum...(bakın ben, laikliğe yaptığınız örtülü saldırılara karşı çıktım ve millete rağmen dayatmacı olduğumu, kelle götüren zihniyetleri savunduğumu,tek taraflı ve art niyetli olduğumu,hiç de özgür düşünce sahibi olmadığımı, sorduğunuz sorulara cevap veremediğimi, türkçemin devşirme olduğunu, boş şeyleri kuru kuruya savunduğumu, tekrar tekrar yalan söylemiş olduğumu....ve daha birçok şeyi sizden öğrendim)... iyi forumlar...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
bakın, hiç olmazsa savunmaya çalıştığınız fikirleri, dile getirirken kullandığınız kavramları öğrenin... hem 'devrim' diyorsunuz; hem 'millete rağmen' diyorsunuz.

Dışarıdan bakan birisi de orta öğretim talebelerinin münazarası filan sanır.Bir lügat edinsem iyi olacak devrim nedir sizden öğrendik sağolun..Neden millete rağmen diye çıkış yaptığımı anlamış olsaydınız böyle bir izahat yapma gereği duymazdınız.Zaten anlamanızı da pek beklemiyorum,çünkü milletini hiçe sayarak yapılan saçma devrimlerin savunucusunuz daha ne beklenir ki..size de iyi forumlar..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
21.yüzyılda, özgürlük ve demokrasinin ön koşulu olan laisizmi, ''dini değerleri hukuk yapma hakkı'' adına eleştirmeye yeltenmek; kavramın tam anlamıyla, gericiliktir... tıpkı vatan kavramı gibi, millet kavramının da zaten burjuva demokratik devrim süreçleri içinde devrimci güçler tarafından oluşturulduğunu, daha önce 'millet'in değil, 'tebaa'nın , ya da 'toprak kölesi' anlamındaki 'reaya' nın, yahut da düpedüz 'padişahın kullarının' söz konusu olduğu bilinmeyince; ne bizde ne de dünyada, burjuva demokratik devrimlerin, millete sorularak, ya da milletin onayının alınmasıyla yapılmadığının ve yapılamayacağının bilinmesi hiç mümkün olamıyor... insanın tutarlı olması, sapla samanı bir birinden ayırt etmesi,sistematik, bütüncül ve kapsayıcı bir bakış açısına, dünya görüşüne dayanması; kendisini örneğin özgürlük ve demokrasiden yana olmak, ama laikliğe karşı olmak gibi ilkesiz, eklektik, tutarsız, çelişik ve eciş bücüş eğilimlerden kurtardığı gibi; cahil cesaretiyle, kavramların anlamlarını bilmeden, güya 'kesin' hükümler kurmasını da önler... tutarsızlık ve gericilik, tahammül edilmemesi, uzun boylu hoşgörü gösterilmemesi gereken iki temel eğilimdir...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Neden hala bir dayatma içindesiniz kardeşim, ben komünistim anarşistim irticacıyım ne olursam olayım sizi niye rahatsız ediyor.Sabit fikirli kendini özgür zanneden asıl köle zihniyetli insanlar güruhu sizsiniz Tutturmuşsunuz bir laisizm kemalizm başka da çaldığınız düdük yok.Sadece acıyorum size kurtulun artık bu örümcek kafalılıktan,ne çağa nede bu ülkeye yakışmıyorsunuz artık..

Hoşgörü laiklerin değil gericilerin erdemidir..Siz asarsınız biz af ederiz..Farkımız bu..
 

messier

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2012
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
48
sözün bittiği yerde ya "size ne kardeşim" gibi bir kestirip atma vardır ya da eğer koşullar elverişliyse ve gözüne kestirdiyse bireysel şiddet devreye girer,laisizm veya kemalizm düdüklerini tutturduğumuzu varsaysak bile sizinde bizden illede duymak istediğiniz şeriat veya osmanlıcılık düdüğü değilmi? şimdi şu an derinmavi tüm söylediklerinden vazgeçtiğini,"samimi olarak değiştiğini ve dönüştüğünü" söylese tepkiniz kalıbımı basarım ki "sabit fikirli olmayan,kendisini şeyhine kul eden ama "özgür" zihiniyetli olduğunu zanneden güruha bir kişi daha katmanın mutluluğuyla bıyık altından gülmek olacaktır..evet "hoşgörü" sizin erdeminizdir, mevlana nın "gel ne olursan ol gel" sözünün devamını unutup hırsızı,ursuzu, insan kasaplarını, 37 insanı çatır çatır ateşlerde yakanları hoşgörüp affedip(!) aranıza alırsınız evet günü gelince koşullar gereği belki suçu sabit görülenleri asarız ama siz çatır çatır kafaları gövdeden ayırıp birde bununla övünüp kameralara gülmeyi marifet sayarsınız, özet olarak radikal islam canlı bombaysa ılımlı islam satır ve döner bıçağından başka bir şey değildir...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
sözün bittiği yerde ya "size ne kardeşim" gibi bir kestirip atma vardır ya da eğer koşullar elverişliyse ve gözüne kestirdiyse bireysel şiddet devreye girer,laisizm veya kemalizm düdüklerini tutturduğumuzu varsaysak bile sizinde bizden illede duymak istediğiniz şeriat veya osmanlıcılık düdüğü değilmi? şimdi şu an derinmavi tüm söylediklerinden vazgeçtiğini,"samimi olarak değiştiğini ve dönüştüğünü" söylese tepkiniz kalıbımı basarım ki "sabit fikirli olmayan,kendisini şeyhine kul eden ama "özgür" zihiniyetli olduğunu zanneden güruha bir kişi daha katmanın mutluluğuyla bıyık altından gülmek olacaktır..evet "hoşgörü" sizin erdeminizdir, mevlana nın "gel ne olursan ol gel" sözünün devamını unutup hırsızı,ursuzu, insan kasaplarını, 37 insanı çatır çatır ateşlerde yakanları hoşgörüp affedip(!) aranıza alırsınız evet günü gelince koşullar gereği belki suçu sabit görülenleri asarız ama siz çatır çatır kafaları gövdeden ayırıp birde bununla övünüp kameralara gülmeyi marifet sayarsınız, özet olarak radikal islam canlı bombaysa ılımlı islam satır ve döner bıçağından başka bir şey değildir...

Anlatamadığım bir şey var sayın messier,Ne Sivas da yapılan katliamın nede istiklal mahkemelerinin yaptığı haksız kıyımların savunulacak bir tarafı yoktur.İnsan olan tüm bu zulümlerin karşısında sağ sol gerici ilerici farkı gözetmeksizin hepsine aynı duruşu sergiler.Şeriat dediğiniz şey islamın beş şartıdır ve ben müslümanım diyen herkesin kabul ettiği bir şeydir fakat gelin görün şuursuzca ben müslümanım ama şeriata karşıyım diyenler bunun farkında değilllerdir.Şeri,atı devletler değil kişiler yaşar.Ve benim de savunduğum fikir budur.İsteyen ateist olur isteyen yahudi,isteyen mecusi beni ilgilendirmez.Önemli olan birbirine zarar vermeden hep bir arada yaşayabilmektir.Bu düşüncemin neresi yanlış,eğer bu sözüm ve fikrimin evrensel insan haklarına aykırı bir yönü varsa söyleyin çarkedeyim.

Bıyık altından gülmek birini kafese düşürüp çıkmaza sokarak sergilenen basit bir davranıştır ki,asıl bu dediğinizi ismini zikretmeyeceğim bir arkadaşım bunu bana iki gün önceki bir yazışmada yapmıştır.ve pes ettim deyip bıraktım.

Ayrıca bir yanlışı da burada düzeltmek isterim;''Ne olursan ol yine gel sözü''doğru çevrilmiş bir söz değildir..aslı '' Ne olursan ol (gittiğin yol yol değil) dön gel'' dir,Bu söz de geçen ''dön'' kelimesinin ingilizce karşılığı (return) arapça karşılığı (ircıği) dir,yani dön geldir olduğun gibi gel manasına değildir.Bu vesileyle bu yanlışı da düzeltmiş olalım..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
[video=youtube;Cieiut7Jg2I]http://www.youtube.com/watch?v=Cieiut7Jg2I&feature=player_detailpage[/video]buda birazdahaderinmavi ye cevaptır..Millet olmadan devlet olmaz,hangi devrimden bahsediyorsunuz..Bir Hrant Dink ne kadar benim vatandaşımsa sizde o kadar benim vatandaşımsınız..
 

darkmoon

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eyl 2012
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
İslam dünyası uzayan bir Ortaçağ’ın içinden geçiyor. Bin yıla yayılan uzun, acılı ve kanlı bir çağ bu. İmam Gazali’nin (1058-1111) Bağdat Nizamiye Medresesi Müderrisliğini terk edip, Mekke’de iman tazeledikten sonra İslam’da içtihat kapısını kapatmasıyla başlayan karalık bir bin yıl...

İmam Gazali’nin ünlü risalesi ‘Tehatüful Felasife’ yani “Felsefenin Tutarsızlığı”nı yazarak başlattığı tutuculuk çağı…

Kutsal kitaplar dışında hiçbir eser insanlık tarihinde bu kadar etkili olmamış ve trajik sonuçlar yaratmamıştır. İslam dünyasının yükselişini sonlandıran, bilimin ve felsefenin kâfirlik sayıldığı, insan aklının teslim alındığı büyük gericilik dönemi… Aklın değil “naklin” esas alındığı yıllar.


İmam Gazali’nin öğretisi, bugünün geri ve Batı’nın kölesi olan İslam dünyasını yaratan anlayıştır.

Gazali.. bir geri kalmışlığın tüm yükü omuzlarına vurulan büyük imam..
koskoca bir coğrafyayı geri kalmışlığa, yobazlığa, dogmaya, ilkelliğe mahkum eden biri o.. hem de tek başına.. peeehhh..
.
bu koroya vakti zamanında bir papağan olarak benim de katılmışlığım vardır elhak.. cehalet işte.. insan asli kaynakları, sözü geçen eserleri bir kez bile okumadan ahkam kesmenin kolaycılığından kendini alamıyor çoğu defa..
.
“Keşf-i Kadim” yolculuğunda rehberliğini bizden esirgemeyen Dücane Hocam’a bu vesileyle bir kez daha teşekkürü borç bilirim..
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Muhiddin Arabi de miraca çıkarken, dünyanın durduğunu, kainatın onun etrafında döndüğünü görmüş. :)
 

darkmoon

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eyl 2012
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Dücane Cündioğlu bir yazısında şöyle der:
Birini anlamak sanıldığından zordur. Birini, yani bir düşünsel yapı'yı, bir bütünü, bir kompleksi...
Anlamak demek, çözümlemek demektir.
Bir yapı'yı en küçük unsurlarına varıncaya kadar parçalamak, ve sonra aynı yoldan tekrar inşa etmek... işte, birine "Seni anladım!" demenin maliyeti.
.
asli kaynaklardan kastım, mesela Gazali özelinde düşünürsek, onun kitapları, eserleri vesairenin belli bir sistematikle okumaya tabi tutulması ve yukarıda alıntıladığım maliyetin karşılanmasıdır..
anlamanın bedeli yüksektir.. elde edilen sonuca değer mi.. bilmem.. belki değer, belki değmez.. ama bunu yapmadan iri iri laflar etmek de papağanlıktan öteye bir anlam ifade etmez zannımca..
Cündioğlu’nun bahsettiğim kitabından hareketle hemececik başka bir yargı oluşturmak da elbette bu fasıldandır.. yani papağanlık.. yani sloganlarla düşünmek..
.
ama şunu söylüyorum.. Keşf-i Kadim yolculuğunda Üstad’ın rehberliği benim için önemliydi..
zira “keşf”.. hurafelerin ve gölgelerin kıymetini bilen bir rehber ister..
 

Monoteist İnsan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2012
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
3
Yaş
42
Gazali'den evvel bir "Şafii" sorunumuz da mevcuttur.

Bugünkü çarpık sünnet anlayışının en temelinde Şafii vardır. İki büyük değişiklik yapmıştır Şafii anlayışta:

1 - "Sünnet, hadistir. Hadis, vahiydir"
2 - "Kur'an sahih hadisi neshedemez (hükmünü kaldıramaz) Sahih hadis Kur'anı nesheder (hükmünü kaldırır)"

Nereden bakarsanız bakın tutarsızlıktır. Sünnet = hadis, çarpık bir anlayıştır. Hadis = vahiy, büsbütün çarpıktır. İkinci görüşe hiç değinmek istemiyorum.

Şafi'den sonraki bozulma önderi elbette Gazali'dir. Düşünmeye, akla, bilime karşı "nakil" diye tutturmuştur. İbn Rüşt gibi, İslam tarihinin görüp görebileceği en büyük filozoflardan, düşünürlerden birisini tekfir dahi etmiştir.

Şu video, konu hakkındaki her şeyi açıklayacaktır, zannedersem.

[video=youtube;rdg2lGt6mUY]http://www.youtube.com/watch?v=rdg2lGt6mUY[/video]
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst