bin yıllık kavga

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde messier tarafından oluşturulan bin yıllık kavga başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,432 kez görüntülenmiş, 55 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı bin yıllık kavga
Konbuyu başlatan messier
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Monoteist İnsan
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Doğru dürüst felsefi metin okumadığınız için benim üslubumun felsefi tarihte yari olan bir üslup olduğunu, farklı felsefi kimliklerin birbirlerine yazmış oldukları mektuplarda bu üslubu kullanıdığını da bilmiyorsunuz..İşte size göre sataşma , ego tatmini ki polemik (ki muhtemelen onun da ne olduğunu tam olarak bilmemektesiniz) olan şeyler bir yazım türüdür..Ve özellikle fikirleri tutarsız, temelsiz ve bariz bir biçimde bilmediği konularda ahkam kesen insanlara yönelik olarak kullanılmıştır..Az biraz , bakın çok değil felsefe okuması yapmış olsa idiniz bunun bir çok örneğini görmüş olacaktınız.
Kusura bakmayin ama ben siziun bugun tamamen emperyalist zhniyetin bir saldiri araci olmus ve tarihi gecmis marxizminizmin kuyrukculugunu ve takipciligini ve hatta sorgulanma imanini yapmiyorum. Ben sizin gibi marxist pencereden degil; tum resmi disaridan degerlendiriyorum. Oyuzden sizin 19. yuzyildan kalma kuyrukcu felsefenizin ustunden tam iki asir gecti.

.İşte burada da yine bu anlamdaki eksikliğinizi açığa vurmuş oluyorsunuz..Meteorolojik mevzulara uzak bir kişi için yağmur nasıl Tanrının işi olan bir şey ise, felsefeye uzak bir kişi için de polemik o derece uzaktır ve salt bir nezaketsizliktir..Her yorumunuzda felsefeye ne kadar uzak olduğunuzu tasdik ediyorsunuz..

Dogrudursizin gibi felsefeye sadece bir pencereden ve 19, yuzyil penceresinden bakan bir beyin icin bu degerlendirme tutarlidir, ama iki asir oncesi icin.

SSCB ile hangi gözleminizi neye dayanarak oluşturdunuz? SSCB yahut sosyalizm tarihi okumanız gereklidir.Buna dair siz ne gibi bir okuma yaptınız? Hangi eserlerden faydalandınız?..Buyurun aktarın..Aktaramayacağınızdan yan çiziyorsunuz..Yoksa yukarıdaki cevabı verene kadar , bu sorunun cevabını rahatlıkla verirdiniz..Ha cevap vermek istemiyorsanız hiç cevap vermezdiniz..Kendinize göre işinize geldiğini düşündüğünüz noktalara değinip , size yöneltilmiş haklı sorulara yan çiziyorsunuz.. Burada da tutarsızsınız..

Sosyalizmi ogrenmek icin tarafli olan sosyalist tarih degil; olan tarihe bakilir. Bunun icin de bir sey okumadan ziyade kendim bizzat SSCB ve sonrasini yasam olarak yasamis bir bireyim. Zaten konuyu buralara getirmeniz, sizin sadece bir pencereniz oldugunun da kanitidir. Siz ne biliyorsunuz bu konuda aciklayin bakalim. Yalniz unutmayin aciklamaniz sadece bir sosyalizm kuyrukcuilugu olacak.

Ben size göre nezaketli yahut (sözde) nezaketsiz olsam da , sizin altyapı ve üstyapı ile ilgili alakasız, tutarsız, çelişik ifadeleriniz ortadan kalkmazlar..Bunları açıklamak mecburiyetiniz devam eder..Ancak herzaman ki gibi tutarlı bir cevap veremiyor olduğunuzdan, topu taca atmaya çalışıyor, felsefi tartışmayı salt sözde üslup sorununa indirgemeye çalışıyorsunuz, sizin adınınıza talihsiz bir basite indirgeme....SSCB'yi "eleştirmek" konusunda göstermiş olduğunuz "cesareti" , yazdıklarınızın tutarsızlıkları ile yüzleşme ve bunları savunabilme konusunda da göstermeniz gerekir...

Aciklayin bakalim, alt ve ust yapiyi ve birbirinden farkini. Verilen yanitlarin sizin pencerenizden tutarli oldugunu zaten soyleyemem. Cunku sizxin pencerenizden bakmiyor. Demek SSCB 'ni elestirebilmek bir "cesaret" ve siz bunu gosteremediginiz icin de bu sartlanmisliga mahkum olmussunuz.

Evet yazdıklarımla ben kendimi ifade ediyorum ancak maalesef siz de kendinizi ifade etmektesiniz..Üstelik bundan rahatsız da olmuyorsunuz..Felsefeyi esas olarak internet ortamından değil, mevcut literatürden öğreniniz. İnternet alanında neyin doğru neyin yanlış olduğu tartışmalıdır.Sanal ortam ancak destek olabilir temel teşkil edemez. Hasbel kader bir felsefi kütüphanesi olmayan kişi, sizin düştüğünüz durumlara düşer....

Ben burada lakabim hakkindaki yazdiklariniza deginmistim. Eger cok bildiginizi zannediyorsaniz, materyalizm, marxizm/leninizm, bilimsel sosyalizm, tarihi materyalizm ve SSCB'nin dagilimi konusunda sosyalizm/komunizm konusunda kendi ifadelerinizi iceren bir baslik acarsiniz ve size orada yanit veririm. Bu baslik SSCB uzerine bir baslik degil. Ama siz her baslikta bu sabit ve kuyrukcu SSCB hayranliginizi her basligas tasiyorsunuz.

Buyrun bir baslikta bu konudaki bildiklerinizi dokun ve ona gore de yanitinizi alin.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Tamam siz öyle gerici takiyyeci yaftası yapıştırın kabul,ama hiçbir zaman geçmişimden atalarımın kılık kıyafetinden sanat eserlerinden bilime katkılarından utanç duymadım.Her devirde yanlış uygulama yapan idareciler olmuştur.Yalnız bunu kalkıp koskoca bir medeniyete ve bu milletin diline inancına kullandığı alfabeye dil uzatarak bir yere varamazsınız.Tutarsız olabilirim ama bu benim değişime açık olduğumu gösterir ve her türlü görüşe fikre açığım.En azından sabit fikirli değilim 600 değil 6000 mesaj yazsanız neye yarar türkün amentüsünü nutku savunmanız asıl sizin gerici olduğunuzu gösterir.Bence harfleri değil lisanınızı da değiştirin zira eğitim aracı olan kalem defter kitap kelimeleri de arapça dan geçme ve binlercesi araplık filan bulaşır..

Hala soruma bir cevap alamadım şapka devrimi ve harf inkılabı ne için gerekliydi ve bu millete getirisi götürüsü ne oldu sayın birazdahaderinmavi..beni boş verin nede olsa gericiyim soruma cevap verin yeter..hem beni de aydınlatmış olursunuz fenamı..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Doğru dürüst felsefi metin okumadığınız için benim üslubumun felsefi tarihte yari olan bir üslup olduğunu, farklı felsefi kimliklerin birbirlerine yazmış oldukları mektuplarda bu üslubu kullanıdığını da bilmiyorsunuz..İşte size göre sataşma , ego tatmini ki polemik (ki muhtemelen onun da ne olduğunu tam olarak bilmemektesiniz) olan şeyler bir yazım türüdür..Ve özellikle fikirleri tutarsız, temelsiz ve bariz bir biçimde bilmediği konularda ahkam kesen insanlara yönelik olarak kullanılmıştır..Az biraz , bakın çok değil felsefe okuması yapmış olsa idiniz bunun bir çok örneğini görmüş olacaktınız..İşte burada da yine bu anlamdaki eksikliğinizi açığa vurmuş oluyorsunuz..Meteorolojik mevzulara uzak bir kişi için yağmur nasıl Tanrının işi olan bir şey ise, felsefeye uzak bir kişi için de polemik o derece uzaktır ve salt bir nezaketsizliktir..Her yorumunuzda felsefeye ne kadar uzak olduğunuzu tasdik ediyorsunuz..

SSCB ile hangi gözleminizi neye dayanarak oluşturdunuz? SSCB yahut sosyalizm tarihi okumanız gereklidir.Buna dair siz ne gibi bir okuma yaptınız? Hangi eserlerden faydalandınız?..Buyurun aktarın..Aktaramayacağınızdan yan çiziyorsunuz..Yoksa yukarıdaki cevabı verene kadar , bu sorunun cevabını rahatlıkla verirdiniz..Ha cevap vermek istemiyorsanız hiç cevap vermezdiniz..Kendinize göre işinize geldiğini düşündüğünüz noktalara değinip , size yöneltilmiş haklı sorulara yan çiziyorsunuz.. Burada da tutarsızsınız..

Ben size göre nezaketli yahut (sözde) nezaketsiz olsam da , sizin altyapı ve üstyapı ile ilgili alakasız, tutarsız, çelişik ifadeleriniz ortadan kalkmazlar..Bunları açıklamak mecburiyetiniz devam eder..Ancak herzaman ki gibi tutarlı bir cevap veremiyor olduğunuzdan, topu taca atmaya çalışıyor, felsefi tartışmayı salt sözde üslup sorununa indirgemeye çalışıyorsunuz, sizin adınınıza talihsiz bir basite indirgeme....SSCB'yi "eleştirmek" konusunda göstermiş olduğunuz "cesareti" , yazdıklarınızın tutarsızlıkları ile yüzleşme ve bunları savunabilme konusunda da göstermeniz gerekir...

Evet yazdıklarımla ben kendimi ifade ediyorum ancak maalesef siz de kendinizi ifade etmektesiniz..Üstelik bundan rahatsız da olmuyorsunuz..Felsefeyi esas olarak internet ortamından değil, mevcut literatürden öğreniniz. İnternet alanında neyin doğru neyin yanlış olduğu tartışmalıdır.Sanal ortam ancak destek olabilir temel teşkil edemez. Hasbel kader bir felsefi kütüphanesi olmayan kişi, sizin düştüğünüz durumlara düşer....

http://www.felsefe.net/felsefe/74180-sosyalizm-neden-basarili-olamadi.html#post109484

Buyur burdan devam edelim.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
gericilik, tanımlı bir kavramdır... eğer insan, 17.yüz yıldan beri burjuva demokratik devrimlerin getirdiği temel ilkeleri, daha önceki feodal ve köleci toplumların değerlerine dayanarak, reddediyor, eleştiriyorsa; o insanın bu tavrı gerici bir tavırdır ve bu durum o insan tarafından bir bakış açısı olarak benimsenmişse, kendisi 'gerici' olarak nitelenir... örneğin, her türlü demokrasinin temeli ve ön şartı olan laikliği reddetmek; yani bu ilkeyi daha ileri bir pozisyondan değil de, kamusal alana dini değerlerin egemen olması gerektiği iddiasıyla eleştirmek, gericiliktir... insanın bir söylediği diğer söylediğini tutmazsa, bu saptama dile getirilmese bile, ortada bir tutarsızlık vardır... ve tutarsızlık, değişime açıklık göstergesi filan olamaz... olsa olsa, sistematik düşünceden uzaklığın, sapla samanı bir birine karıştırmanın, kavramların anlam, kapsam ve içeriklerinden habersizliğin, genel ve kapsayıcı bir bakış açısından, bir dünya görüşünden yoksunluğun göstergesi olabilir... zaten, ''her türlü görüşe fikre açığım'' demek ; entellektüel planda omurgasızlığın itirafından başka bir anlam taşımaz... savunduğum değerlerin, nutuk'tan filan çok daha ileri olduğunu; ama ne yazık ki orta çağ gericiliğine karşı, burjuva demokratik değerleri savunmanın da bize düştüğünü anlayamayacak kadar sığ bir yaklaşımın neresine ne diyelim, insan, kendi tutarsızlığı eleştirilince, bu eleştiriyi ''milletin diline inancına kullandığı alfabeye dil uzatarak ...'' filan diye karşılamaya kalkmamalıdır... ayrıca hiçbir fikrin, görüşün, yaklaşımın,dünya görüşünün, ideolojinin,felsefi anlayışın...vb. yalanı (yanlışı, çarpığı, tutarsızı,eklektiği,gericisi,ilericisi..vb. olabilir ama yalanı olmaz/olamaz...) diye bir şey söz konusu olamayacağından; sadece çeşitli sorunlar hakkında görüş bildiren bir insana, tekrar tekrar yalancı demek, doğru bir davranış değildir... dilimi yalnız arap değil, başka ulusların da dillerinin boyunduruğu altında görmek istemem... zaten yeterince dilini ve dolayısıyla kültürünü başka kültürlerin; diyelim arap bedevisi kültürünün ya da amerikan aksanlı ingilizceyle, yankee yaşam tarzının boyunduruğuna sokma meraklısı insanımız var... iyi niyetinize güvenimi kaybettiğim için; kılık kıyafet devriminin ve harf devriminin, gerekliliğinin nereden kaynaklandığını, aslında daha osmanlı'da şanlı atalarınızın ve bizzat padişahlarınız efendilerinizin gerçekleştirmek için mücadele ettikleri, modernleşme, çağdaşlaşma, batılılaşma hareketlerinin, askeri, ekonomik,sosyal ve tarihsel... nedenlerini size anlatmaya çalışmayacağım... sadece küçük bir önerim olacak: modernite kavramını öğreniniz...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Polemik.
Görgü şahidinin bana anlattıkları;
Olay Konya'da geçer,yüzlerce idam sehpası kurulmuştur Mevlana caddesi üzerindeki hükümet meydanına.Hocalar sudan sebeplerden asılırken rahmetli Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu getirilir İsmet paşanın önüne..
İsmet paşa sorar hocaya neden takmıyorsun bu şapkayı..?
Hoca efendi - Otaktığınız şapka frenk şapkasıdır bizim örf adet inancımızda yeri yoktur,hadis de de belirtildiği gibi kime benzerseniz onlarla haşrolursunuz der.
İsmet paşa -Ben şimdi bunu takmakla gavur mu oldum diye sorar ve zorla şapkayı hocaya taktırırlar ve sen şimdi ne oldun diye sorar.
Hoca efendi -Siz bana bu şapkayı zorla takdırdınız,oysa inancım aynıdır zorla gavur olunmaz fakat siz gönüllü taktığınız için gavur oldunuz der.

Her ne hikmetse hocayı asmazlar fakat İsmet paşanın bu diyalogdan sonra verdiği emir oldukça gariptir.Bu hoca öldüğünde camilerde sela verilmeyecek bir eşek daha öldü diye ilan edilecek der..

Hoca vefat ettiğinde paşanın emri yerine getirilmez lakin hocanın on binlerce seveni cenazesine katılır..Ve halen milyonlarca seveni rahmetle anar.

Milli şef artık rahmetle mi lanetle mi anılır bilinmez..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Polemik.
Görgü şahidinin bana anlattıkları;
Olay Konya'da geçer,yüzlerce idam sehpası kurulmuştur Mevlana caddesi üzerindeki hükümet meydanına.Hocalar sudan sebeplerden asılırken rahmetli Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu getirilir İsmet paşanın önüne..
İsmet paşa sorar hocaya neden takmıyorsun bu şapkayı..?
Hoca efendi - Otaktığınız şapka frenk şapkasıdır bizim örf adet inancımızda yeri yoktur,hadis de de belirtildiği gibi kime benzerseniz onlarla haşrolursunuz der.
İsmet paşa -Ben şimdi bunu takmakla gavur mu oldum diye sorar ve zorla şapkayı hocaya taktırırlar ve sen şimdi ne oldun diye sorar.
Hoca efendi -Siz bana bu şapkayı zorla takdırdınız,oysa inancım aynıdır zorla gavur olunmaz fakat siz gönüllü taktığınız için gavur oldunuz der.

Her ne hikmetse hocayı asmazlar fakat İsmet paşanın bu diyalogdan sonra verdiği emir oldukça gariptir.Bu hoca öldüğünde camilerde sela verilmeyecek bir eşek daha öldü diye ilan edilecek der..

Hoca vefat ettiğinde paşanın emri yerine getirilmez lakin hocanın on binlerce seveni cenazesine katılır..Ve halen milyonlarca seveni rahmetle anar.

Milli şef artık rahmetle mi lanetle mi anılır bilinmez..

Burasi Turkiye, birey bilincinden yoksun; toplumsal kisilik algisi ile her turlu hak ve ozgurlugu birsekilde biz/oteki cekismesine cevirmek, ne yazikki; toplumumuzun her turlu tarihi, etik bir bilincaltisartlanmisliginin alisilagelmis dusunce ve davranisi olmus.

Sapka takmak bir hak ve ozgurluktur, isteyen takar, isteyen takmaz. Bugun toplumumuzda kackisi sapka takiyor?

Ayrica bunun bir din uygulamasi olarak algilamak ve de bunu bir politik cikar haline donusturmek kimseye bir sey saglamaz. Sadece biz/oteki kutuplasmasini getirir.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Sapka takmak bir hak ve ozgurluktur, isteyen takar, isteyen takmaz. Bugun toplumumuzda kackisi sapka takiyor?

İşte bende bundan bahsediyorum sayın evrensel-insan bu dayatmacı baskıcı zihniyete karşıyım hepsi bu.Elbette isteyen istediği şeyi giymekte inanmakta özgür olmalı ve bende bunu savunuyorum.Benim anlaşılmadığım nokta,bu baskıcı zihniyete karşı durmam o kadar.Sırf bu düşüncem yüzünden gerici takiyyeci yaftası yemem ne kadar adil..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İşte bende bundan bahsediyorum sayın evrensel-insan bu dayatmacı baskıcı zihniyete karşıyım hepsi bu.Elbette isteyen istediği şeyi giymekte inanmakta özgür olmalı ve bende bunu savunuyorum.Benim anlaşılmadığım nokta,bu baskıcı zihniyete karşı durmam o kadar.Sırf bu düşüncem yüzünden gerici takiyyeci yaftası yemem ne kadar adil..

Malesef birey bilincine erismemis beyinlerde adalet algisi sadece kendi bakis acilaridir. Bunauymayan her beyin oteki olarak algilanir.

Yalniz gercek olan durum sudur. Hak ve ozgurlukler hic bir dini ve teokratik sistemlerde ve sivil diktatorluklerde hangi temelde olursa olsun, saglanamaz.

Hak ve ozgurluklerin her turlu farkinin antiayrimci bir sekilde ve birliktelikte saglanabilmesi sekuler zihniyet ve sistemi olan laik bir duzen ile mumkundur.

Turkiye'de de bu hic bir tarihte saglanmamistir. Devlet hem dine hem milliyetcilige tarihin donemlerinde alet edilmistir. Buda devletin tarafsizligi degil; iktidar eli devletin iktidar yanliligi ve bunun getirdigi tek tarafli baskici zihniyettir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
devrim kavramının içeriğini, kapsamını ve anlamını öğrenmek gerekir... burjuva demokratik devrimler de dahil olmak üzere, dünyanın bütün devrimleri, çok hızlı ekonomik ve toplumsal değişimleri zorla gerçekleştirmek anlamına gelir... devrim, her zaman eski düzenin egemen sınıfına karşı ve o sınıfın iktidarını alaşağı ederek, yerine yeni bir sosyo-eknomik sistem kurmak için yapılır ve eski egemen sınıfla işbirlikçilerinin direncini aşacak ölçüde bir şiddet kullanır... dedikodu ve söylenti üzerinden konuşmanın gereği yoktur... bütün devrimlerin doğasında, karşı-devrimin direncini aşacak ölçüde şiddet vardır... şiddet içermeyen toplumsal ilerleme ya da devrim isteyenler, ilkel komünal topluma geri dönecekler ve hep orada kalacaklar demektir... kavramların anlamları önemlidir...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
devrim kavramının içeriğini, kapsamını ve anlamını öğrenmek gerekir... burjuva demokratik devrimler de dahil olmak üzere, dünyanın bütün devrimleri, çok hızlı ekonomik ve toplumsal değişimleri zorla gerçekleştirmek anlamına gelir... devrim, her zaman eski düzenin egemen sınıfına karşı ve o sınıfın iktidarını alaşağı ederek, yerine yeni bir sosyo-eknomik sistem kurmak için yapılır ve eski egemen sınıfla işbirlikçilerinin direncini aşacak ölçüde bir şiddet kullanır... dedikodu ve söylenti üzerinden konuşmanın gereği yoktur... bütün devrimlerin doğasında, karşı-devrimin direncini aşacak ölçüde şiddet vardır... şiddet içermeyen toplumsal ilerleme ya da devrim isteyenler, ilkel komünal topluma geri dönecekler ve hep orada kalacaklar demektir... kavramların anlamları önemlidir...

Bir seyin devrim/karsi devrim veya darbe oldugu kime/neye goredir?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bu kavramların ( devrim, karşı-devrim ve darbe kavramlarının) birer anlamı var... ama bana göre siz, laisizmi din devleti açısından eleştirmeye yeltenenlerle cilveleşmeye devam ediniz...

Su itham iceren cumleni aciklar misin?

Ben herseyi numenal insanliga gore degerlendiririm. Belirli bir izmin imanli inancsal sabit penceresine gore degil.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
bir sonuç alabileceğimizden hiç umudum yok, üstelik yorgunum ama yine de cevaplamaya çalışayım... kavramlar, anlamları bakımından -herkes için birebir aynı anlama gelmese de- ; ait oldukları bilim ya da felsefi disiplinler açısından zaten tanımlıdır... ve yönelttiğiniz her soruda 'kime/neye göre' filan gibi kayıtları görünce, girişilecek bir tartışmada anlamlı bir sonuca varma umudum kalmıyor açıkçası... burada, önce özgürlük ve demokrasinin ön koşulu olan laisizme karşı, dinsel inançları hukuk haline getirmeyi açıktan değil de örtük imalarla savunmaya çalışan (ve daha sonra açıktan açığa savunan) katılımcılarla tartışıyoruz...eğer, laisizme karşıysanız ve bu anlayışı, 'dini inançları hukuk yapma hakkı' açısından eleştiriyorsanız, buyrun buraya yazın... bekliyorum...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bir sonuç alabileceğimizden hiç umudum yok, üstelik yorgunum ama yine de cevaplamaya çalışayım... kavramlar, anlamları bakımından -herkes için birebir aynı anlama gelmese de- ; ait oldukları bilim ya da felsefi disiplinler açısından zaten tanımlıdır... ve yönelttiğiniz her soruda 'kime/neye göre' filan gibi kayıtları görünce, girişilecek bir tartışmada anlamlı bir sonuca varma umudum kalmıyor açıkçası... burada, önce özgürlük ve demokrasinin ön koşulu olan laisizme karşı, dinsel inançları hukuk haline getirmeyi açıktan değil de örtük imalarla savunmaya çalışan (ve daha sonra açıktan açığa savunan) katılımcılarla tartışıyoruz...eğer, laisizme karşıysanız ve bu anlayışı, 'dini inançları hukuk yapma hakkı' açısından eleştiriyorsanız, buyrun buraya yazın... bekliyorum...

Ben laisizme degil; sekuler olmayan ve laisizm goruntusu vermeye calismaya karsiyim.

TC tarihinde de sekuler bir laisizm olmadi. Cunku sekulerlik birey bilinci gerektirir. Laiklik ise duzen/sistemdir. Ben laiklik ve sekularite farkini daha once aciklamistim.

Ben her turlu hak ve ozgurluklerin bir izm temelinde yasaklanmasina karsiyim. Bu din olmus, milliyet olmus fark etmiyor. Askeri olmus sivil olmus pek fark etmiyor. Sonucta bir etik temele dayanan demokrasi, bir diktatorluktur. Bunun milliyeti de dini de birdiur, sivili de askerisi de birdir. Cunku toplumun ve farkli halklarinin hak ve ozgurlugu yoktur.

Ayrica bugun emperyalist zihniyet, ozgurluk ve demokrasi martavallari ile saldirmiyor mu? Bugun AKP ayni martavallarla dindar nesil yetistirmek icin ugrasmiyor mu?

O yuzden konu demokrasi ve ozgurlukten ziyade; bunun ne oldugunun hangi cikar temelinde su istismar ve duygu somurusu haline getirildigi ve kullanilarak insan haklarinin ve hak ve ozgurluklerinin nasil saldiriya ugradigini gostyermektir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
türkiye'de geçerli laiklik anlayışı, elbette birçok açıdan eleştirilebilir, zaten ben de eleştiriyorum... burada laisizmin eleştiriden muaf olduğunu /olması gerektiğini değil, 'dinsel inançları hukuk yapma hakkı ve özgürlüğü' açısından, eleştirilemeyeceğini ve eğer 'bu açıdan' eleştirilirse, bu tavrın gericilik olduğunu anlatmaya çalışıyorum... ne yazık ki, şarlatanlığın sonu yok... özgürlük, demokrasi..vb. çağdaş değerlerin içini boşaltıp, anlamlarından koparıp, sulandırarak, kendi gerici orta çağ anlayışlarını gerçekleştirmek için kullanmaya çalışan; ve örneğin kadınlar için 'köleleşme,cariyeleşme sürecini' bireysel özgürlükmüş gibi sunmaya çalışan soytarıların sürüsüne bereket...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
türkiye'de geçerli laiklik anlayışı, elbette birçok açıdan eleştirilebilir, zaten ben de eleştiriyorum... burada laisizmin eleştiriden muaf olduğunu /olması gerektiğini değil, 'dinsel inançları hukuk yapma hakkı ve özgürlüğü' açısından, eleştirilemeyeceğini ve eğer 'bu açıdan' eleştirilirse, bu tavrın gericilik olduğunu anlatmaya çalışıyorum... ne yazık ki, şarlatanlığın sonu yok... özgürlük, demokrasi..vb. çağdaş değerlerin içini boşaltıp, anlamlarından koparıp, sulandırarak, kendi gerici orta çağ anlayışlarını gerçekleştirmek için kullanmaya çalışan; ve örneğin kadınlar için 'köleleşme,cariyeleşme sürecini' bireysel özgürlükmüş gibi sunmaya çalışan soytarıların sürüsüne bereket...

Meydanı boş bulmuşsunuz bakıyorum.Sorduğum sorulara verecek cevabınız olmadığından konuyu bulandırarak soytarılık şarlatanlık gericilik yakıştırmaları ile daha ne kadar hakaretlerinize devam edeceksiniz olmadı özel mesaj yolu ile birde küfredin bari..Asıl maskesi düşen kim belli oluyor..Kölelik ve cariyelik konusunu ne kadar insanlık dışı bulduğumu utanç duyulacak şeyler olduğunu daha önceki mesajlarımda hayıflanarak belirtmiştim.Devam edin bakalım daha ne kadar çirkin ithamlarda bulunacaksınız..Sizin için sadece üzülüyorum ve yorgunluğunuza veriyorum..Gidin biraz dinlenin sinirleriniz yatışsın..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
ne yazık ki ülkenin içine sürüklendiği durum, burjuva devrimcisi olmayanları da çok daha geri bir anlayışa karşı, burjuva demokratik devrimin kazanımlarını savunmak zorunda bırakacak kadar ciddi bir risk taşımaktadır... bunu anlayacak kapasiteniz olduğunu düşünüyorum... 26. ve 28. mesajlarınızda, örtük bir şekilde 'birey bilinci kazanmamış olmak...vb.' meşhur suçlamalarınıza maruz kaldığımı, osmanlı'nın bile sırf ayakta ve hayatta kalabilmek için, modernleşme mücadelelerine giriştiğini, ıslahat çabalarını, tanzimat fermanlarını ,1908 devrimini...vb bildiğiniz halde ; atatürk'ün giriştiği çağdaşlaşma hamlesinin bir ayağı olan kıyafet devrimine, sanki söz konusu olan bugün şapka giyip giymemekmiş gibi 'bireysel özgürlük' açısından yaklaşıp, laisizm eleştirilerinizde, kendi aranızda ortaklık arayışınızı 'cilveleşmek' olarak niteledim...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
türkiye'de geçerli laiklik anlayışı, elbette birçok açıdan eleştirilebilir, zaten ben de eleştiriyorum... burada laisizmin eleştiriden muaf olduğunu /olması gerektiğini değil, 'dinsel inançları hukuk yapma hakkı ve özgürlüğü' açısından, eleştirilemeyeceğini ve eğer 'bu açıdan' eleştirilirse, bu tavrın gericilik olduğunu anlatmaya çalışıyorum... ne yazık ki, şarlatanlığın sonu yok... özgürlük, demokrasi..vb. çağdaş değerlerin içini boşaltıp, anlamlarından koparıp, sulandırarak, kendi gerici orta çağ anlayışlarını gerçekleştirmek için kullanmaya çalışan; ve örneğin kadınlar için 'köleleşme,cariyeleşme sürecini' bireysel özgürlükmüş gibi sunmaya çalışan soytarıların sürüsüne bereket...

Iste o acidan neyin ve neye gore onun hak ve ozgurluk oldugunu belirleyecek olan, cagdaslik, bilimsellik, bilissellik ve numenal insanligi iceren ve kimsenin ozel istemine ve farkina yonelmeyen ve bir izm temelli inanc ideoloji ve ayrimcilik icermeyen yanasimlardir.

Sonucta insanoglunu her turlu temelde bir cikara paralel olarak ve bu cikari elde etmek adina, yapilan her turlu insanlikdisi dusunce ve davranis sadece o cikarci zihniyetin istedigini elde etme adina yaptigi bir duygu somurusu ve isledigi bir insanlik sucudur.

Sonucta AKP'nin izledigi politika kendi agzi ile dindar ve kindar nesil yetistirmek degil midir? iste buna gore onun yapacagi hersey bir duygu somurusu cemaatlesme ve ummetlesme adina "demokrasi ve ozgurluk" olacaktir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Meydanı boş bulmuşsunuz bakıyorum.Sorduğum sorulara verecek cevabınız olmadığından konuyu bulandırarak soytarılık şarlatanlık gericilik yakıştırmaları ile daha ne kadar hakaretlerinize devam edeceksiniz olmadı özel mesaj yolu ile birde küfredin bari..Asıl maskesi düşen kim belli oluyor..Kölelik ve cariyelik konusunu ne kadar insanlık dışı bulduğumu utanç duyulacak şeyler olduğunu daha önceki mesajlarımda hayıflanarak belirtmiştim.Devam edin bakalım daha ne kadar çirkin ithamlarda bulunacaksınız..Sizin için sadece üzülüyorum ve yorgunluğunuza veriyorum..Gidin biraz dinlenin sinirleriniz yatışsın..

yanılıyorsunuz... sizden bir mesaj alıntılamadım ve size cevap vermedim... size hitap etmiyorum... son dönemde ülkemizde alıntıladığınız mesajımda bahsettiğim türden bir şarlatanlığın pik yaptığını, dile getiriyorum... 'türbansız kadın perdesiz ev gibidir, ya kiralıktır ya satılık' diyerek, türbanı bir kadın özgürlüğü olarak sunanları, 'on beşinde kız ya erde ya yerde olmalı' ....vb. diyenleri, laisizmi din düşmanlığı olarak anlatmaya/ göstermeye çalışanları, ... bürokraside önemli görevlere atayarak ve daha başka şekillerde ödüllendirenleri kastediyorum... hem neden meydan boş olsun ki meydanda sizin gibilerden bol ne var ki...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst