Aşk ve Kontrolsüzlük

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Soruyor! kategorisinde Objectivity tarafından oluşturulan Aşk ve Kontrolsüzlük başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,090 kez görüntülenmiş, 54 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Soruyor!
Konu Başlığı Aşk ve Kontrolsüzlük
Konbuyu başlatan Objectivity
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan elbisss

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
@Lefty hocam arkadaşımızın yeni yorumu aşağıda:

Bir de ilave yapmak istiyorum,
Eğer bir yaşam kadın bir yaşam erkek
Cross-sex re-renkarne olsaydık
Cinsiyetler birbirini anlamada böyle zorluk çekmezdi diye düşünüyorum :)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
@Lefty hocam arkadaşımızın yeni yorumu aşağıda:

Bir de ilave yapmak istiyorum,
Eğer bir yaşam kadın bir yaşam erkek
Cross-sex re-renkarne olsaydık
Cinsiyetler birbirini anlamada böyle zorluk çekmezdi diye düşünüyorum :)

:)
Arkadaşımızın iddialarında mantık hataları var fakat nedense bunu fark etmek istemiyor.
Kadın ile erkeğin tam olarak birbirini anlayamıyor olma sebebi, beyindeki az da olsa bazı farklara dayanır. Bu farklar sebebi ile olaylara tepkileri aynı olamadığı gibi dünyayı da aynı pencereden göremezler.

Bu arkadaşın bahsettiği öğretiler nedir bilemiyorum çünkü ben şimdiye kadar "Ruhun cinsiyeti vardır." diyen bir öğretiye hiç rastlamadım. Tüm öğretileri bir tarafa bıraktığımız zaman da, Yaradan'ın ruhuna cinsiyet tanımlaması yapılamayacağı gerçeği ile karşı karşıya kalırız.

Eşcinselliği bu arkadaşımız hiç dikkate almıyor galiba. Madem erkek bedeninde erkek ruhu, kadın bedeninde de kadın ruhu sabittir, o halde erkek bedeninde kendini kadın gibi ya da kadın bedeninde kendini erkek gibi hissedenleri nasıl açıklayacak?

Ruhun cinsiyeti yoktur, beden ile uyum sağlar. Hormonlar ne diyorsa o gerçekleşir yani hormonlar, erkek bedeninde size kendinizi kadın gibi hissetirip kadınlara değil de erkeklere ilgi duymanıza sebep olabilir. Eğer arkadaşımızın iddia ettiği gibi erkek bedeninde erkek ruhu ya da kadın bedeninde kadın ruhu diye bir ayrım olsaydı ortaya eşcinsellik gibi bir durum da çıkmazdı. Ruhla ilgisi yok cinsiyetin, tamamen bedenle alakalıdır.

Sorularla İslamiyet sitesine de bu soru sorulmuş ve cevabı şu şekilde verilmiş:

Ruhların cinsiyeti var mıdır, yoksa girdiği bedenin cinsiyetine bağlı olarak değişir mi? Ayrıca ruhumuz ile karakterimizin, bir bağlantısı var mıdır?

Değerli kardeşimiz,
Ruhun cinsiyeti yoktur. İnsan, kişilik yapısını ruhânî yanıyla birlikte, cismânî özelliklerinden almaktadır. Bedene giren ve cinsiyetin kriterlerinin belirlenmesinde rol oynayan cismanî özelliklere paralel olarak ruh da bu kişiliğe ayak uydurmaya çalışır.

 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Aşk belli bir noktada insanın bir şeylere bağlanma, tutunacak bir dal arama istediğinin bir sonucu bana göre. Çok bilgili biri sayılmam bu konularda, sonuç olarak bu duyguyu yaşıyor muyum yaşamıyor muyum hala emin değilim. Ancak bir nebze yazdığım ilk cümleyle alakalıdır diye düşünüyorum.

Kişi tutunacak bir dal bulduktan sonra onu kolay kolay bırakmaz istemez. Kontrolsüzlüğün sebebi bu olabilir.

Aşk bazen kavuşma sağlanamayınca saplantıya da dönüşebiliyor ya da taraflardan birisi duygu yoğunluğunu en üst seviyede yaşarken diğeri aynı seviyeyi yakalayamıyor ve bir taraf acı çekmeye başlıyor.

Başka birisi bizim tutunacak dalımız olmamalı yani bu hayatta önce kendimiz olarak var olabilmeliyiz çünkü insanlar hayatımızda sürekli olarak varlık gösteremezler. Bu gerçeği ilk baştan kabullenmek gerekiyor. Karşı tarafı tutunacak dal gibi görmek bizi ona karşı güçsüz kılar ve hatalarını bile kabullenmeye başlarız, bir bakıma kendimizden ödün veririz, doğal olarak böyle bir pozisyonda da karşı taraf için değerimiz kalmamaya başlar.

Aşk iki tarafın da isteği ile yaşanmalı fakat taraflardan birisi gitmeyi seçiyorsa da asla engel olunmamalıdır. İşte bu noktada kontrolü kaybedenler maalesef hem kendine hem de çevresine zarar verebiliyorlar.

Aşk bir paylaşımdır ve menfaat ilişkisine dönüşmemelidir yani bencilce aşık olduğumuzu düşündüğümüz kişiyi hayatımızda tutmaya çalışmamalıyız.
 

LastOutlaw

Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Eyl 2018
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Aşk bazen kavuşma sağlanamayınca saplantıya da dönüşebiliyor ya da taraflardan birisi duygu yoğunluğunu en üst seviyede yaşarken diğeri aynı seviyeyi yakalayamıyor ve bir taraf acı çekmeye başlıyor.

Başka birisi bizim tutunacak dalımız olmamalı yani bu hayatta önce kendimiz olarak var olabilmeliyiz çünkü insanlar hayatımızda sürekli olarak varlık gösteremezler. Bu gerçeği ilk baştan kabullenmek gerekiyor. Karşı tarafı tutunacak dal gibi görmek bizi ona karşı güçsüz kılar ve hatalarını bile kabullenmeye başlarız, bir bakıma kendimizden ödün veririz, doğal olarak böyle bir pozisyonda da karşı taraf için değerimiz kalmamaya başlar.

Aşk iki tarafın da isteği ile yaşanmalı fakat taraflardan birisi gitmeyi seçiyorsa da asla engel olunmamalıdır. İşte bu noktada kontrolü kaybedenler maalesef hem kendine hem de çevresine zarar verebiliyorlar.

Aşk bir paylaşımdır ve menfaat ilişkisine dönüşmemelidir yani bencilce aşık olduğumuzu düşündüğümüz kişiyi hayatımızda tutmaya çalışmamalıyız.

Katılıyorum belli bir noktada, olması gereken o. Ancak pratikte mümkün olmayabiliyor herkes için.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Katılıyorum belli bir noktada, olması gereken o. Ancak pratikte mümkün olmayabiliyor herkes için.

Mümkün olamamasının sebebi şu şekildedir: İnsan aşık olduğu zaman beyinde aktif hale gelen bölgelerden iki tanesi, aynı zamanda madde bağımlılığı gibi durumlarda da aktifleşen bölgelerdir. ( striatum ve nucleus accumbens ) Bu sebeple aşık olduğumuz kişinin hayatımızdan çıkması halinde unutmamız ya da kabullenmemiz kolay olmuyor ancak beyin üzerinde bazı çalışmalar yapmak sureti ile bu gibi durumlarda daha kontrollü olmayı başarmak da mümkün.

Ön beyin baskılandığı için insan aşık olduğu zaman garip davranmaya başlar ve aşık olduğu kişiyi çok abartılı bir şekilde yüceltir. Kavuşma sağlandığı takdirde ise bu yoğun duygular azalmaya ve karşıdaki kişinin uygunluğuna göre de aşk değişim göstermeye başlar yani ya biter ya da kontrolsüzlüğün ortadan kalktığı mantıklı bir ilişkiye dönüşür. İkinci seçenek çok sık rastlanan bir durum değildir çünkü çoğu insanın aşık olduğu kişi genelde kendine pek de uygun olmayan birisi oluyor. Aşkın etkisi ortadan kalkınca da bu gerçekle yüzleşmiş oluyorsun.
 
Son düzenleme:

LastOutlaw

Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Eyl 2018
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Mümkün olamamasının sebebi şu şekildedir: İnsan aşık olduğu zaman beyinde aktif hale gelen bölgelerden iki tanesi, aynı zamanda madde bağımlılığı gibi durumlarda da aktifleşen bölgelerdir. ( striatum ve nucleus accumbens ) Bu sebeple aşık olduğumuz kişinin hayatımızdan çıkması halinde unutmamız ya da kabullenmemiz kolay olmuyor ancak beyin üzerinde bazı çalışmalar yapmak sureti ile bu gibi durumlarda daha kontrollü olmayı başarmak da mümkün.

Ön beyin baskılandığı için insan aşık olduğu zaman garip davranmaya başlar ve aşık olduğu kişiyi çok abartılı bir şekilde yüceltir. Kavuşma sağlandığı takdirde ise bu yoğun duygular azalmaya ve karşıdaki kişinin uygunluğuna göre de aşk değişim göstermeye başlar yani ya biter ya da kontrolsüzlüğün ortadan kalktığı mantıklı bir ilişkiye dönüşür. İkinci seçenek çok sık rastlanan bir durum değildir çünkü çoğu insanın aşık olduğu kişi genelde kendine pek de uygun olmayan birisi oluyor. Aşkın etkisi ortadan kalkınca da bu gerçekle yüzleşmiş oluyorsun.
Tutunacağımız şey her zaman bize iyi gelmez, bunun sadece konuyla alakası olduğunu düşünmüyorum. Eğer seni mutlu ediyorsa neye tutunduğun önemsiz bana göre.

Size hak verdiğim kısım ise genelde kişi için kötü sonuçlandığı, belki iki taraf için de. İnsanoğlu doyumsuzluğu sebebiyle ulaşması zor kişiler daha cazip geliyor.(Sanırım.)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Tutunacağımız şey her zaman bize iyi gelmez, bunun sadece konuyla alakası olduğunu düşünmüyorum. Eğer seni mutlu ediyorsa neye tutunduğun önemsiz bana göre.

Size hak verdiğim kısım ise genelde kişi için kötü sonuçlandığı, belki iki taraf için de. İnsanoğlu doyumsuzluğu sebebiyle ulaşması zor kişiler daha cazip geliyor.(Sanırım.)

Hayatta bir şeylere tutunmak güzeldir ancak birilerine körü körüne bağlanmak ya da bir insana tutunmaya çalışmak her zaman sıkıntı yaratır. Bizi hayata bağlayan şeyler arasında ailemiz ve sevdiklerimiz de var fakat bu durum bağımlılığa dönüşmemeli ki kimseye yük olmayalım ve tutulamayacak sözler vermeye mecbur bırakmayalım.

Doyumsuzluk da sayılabilir fakat daha çok elde etme hırsı ya da ulaşılmaz olanın cazibesi diyebiliriz. Hem kendimize hem de karşı tarafa eziyet etmek yerine olmayacak ilişkilerle zaman kaybetmemek gerekiyor.

Yolunda gitmeyen ilişkilerde de dayatmanın bir anlamı yoktur, ilişki yürütülemiyorsa herkes kendi yoluna bakabilmelidir.

"Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, o da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir."
Gabriel Garcia Marquez
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Günümüzde aşkların pek bir anlamı kalmadı galiba ve çevremdeki insanlardan hep bu yönde serzenişler duyuyorum. İnsanlar eskiden değer bilirdi oysa şimdi seçenek çok mantığı ile kolayca vazgeçiyor, sonra da pişman olup geri dönmeye çalışıyorlar fakat iş işten geçmiş oluyor tabii...

Eski çamlar bardak oldu ve anlamlı aşklar da şarkılarda-filmlerde yaşayan bir masala dönüştü, bu gerçeği kabul etmek gerekiyor. Her önüne gelene aynı cümleleri sarf eden, duygu besleyen insanlarla aşk da anlamsızlaştı artık...

Uzun zamandır bu durumun farkındayım ama yakın arkadaşlarıma anlatamıyordum, hep içlerinde bir umut vardı fakat yaklaşık 5 ay içinde hepsi şu an dediğim noktada ne yazık ki...

 
Son düzenleme:

gonlumgocebee23

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
18 Ağu 2019
Mesajlar
15
Tepkime puanı
6
Puanları
3
aşk karşındakine adanma halidir bu adanmanın içine düşen insan artık duygularını kontrol edemez hissetiklerine yenilir o artık beyniyle değil ruhuyla düşünür
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
aşk karşındakine adanma halidir bu adanmanın içine düşen insan artık duygularını kontrol edemez hissetiklerine yenilir o artık beyniyle değil ruhuyla düşünür

Mecazi kullandığınızın farkındayım fakat yine de belirtmekte fayda var.
Ruhuyla değil yine beyniyle düşünüyor fakat beyin ön bölgesi durgunlaştığı için davranışları kontrolden çıkıyor.
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Mesele aşk değil mesele her konuda oto kontrolun ınsanın elınde olabılmesıdır her duzenın bır kuralı vardır aşkında kuralı kontrolu kaybetmemek oldugudur.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Bu konuda yaşanmışlıkları olan kişilere birkaç soru soracağım.

Bu duyguyla mantıklı düşünceleri nasıl etkiliyor? Aptalca bir şey yaptığınızı bile bile iyi hissettirdiği için deam etmek gibi bir şey mi?

Duygunun ortaya çıkması öfke gibi anlık mı, yoksa endişe gibi sürekli mi?

Duyguyu herhangi başka bir duygu tetikliyor mu? Öfkenin heyecanı, endişe'nin mutsuzluğu tetiklemesi gibi.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Bu konuda yaşanmışlıkları olan kişilere birkaç soru soracağım.

Bu duyguyla mantıklı düşünceleri nasıl etkiliyor? Aptalca bir şey yaptığınızı bile bile iyi hissettirdiği için deam etmek gibi bir şey mi?

Duygunun ortaya çıkması öfke gibi anlık mı, yoksa endişe gibi sürekli mi?

Duyguyu herhangi başka bir duygu tetikliyor mu? Öfkenin heyecanı, endişe'nin mutsuzluğu tetiklemesi gibi.

Kim ne yaşar ya da yaşamaz onu bilme şansımız yok fakat genel bir yorum yapmak gerekirse:

Limbik sistem yani duygularımızı kontrol eden bölgede değişim yaşanıyor ve beynin ön bölgesinde faaliyet azalıyor, bu da sağlıklı karar alma ya da hatalı davranışları ayırt etmeyi zorlaştırıyor yani kontrol sizden çıkmış gibi garip davranışlar sergilemeye başlıyorsun. Halk arasında dikkatsiz davranan kişilere "Aşık mısın?" diye sorulma sebebi de budur.

İrade güçlü ise biraz daha kolay kontrol edilebilir çünkü beyin ön bölgesi ne kadar güçlü ise insan kendine o kadar hakim olabilir.
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Aşk güzel bir duygu insanın o ana kadar tadamadığı farklı duygulardan biri diyebilirim fakat herne durum olursa olsun kontrol mekanizmasını saglam tutabılmek oldukça onemlı çünkü aşık olup karşılık alamamak oluyor ki bir çok insan bu durumda kendine zarar verebiliyor hayat sadeece aşık olduğunuzla ibaret değildir ..

Hayat herşeye rağmen devam ediyor ve önemli olanda bu bilinçle yaşayabilmektir...O olmaz başkası olur ama mutlaka bir gün başkası olur önemli olan herşeyde sabır göstermek ve olmadığında da anlayışla karşılamak kimi insanlar aşkkı karşılık görmedi diye hem kendine hemde karşı taraftaki aşık olduguna zarar verebiliyor aşık olan insan aşkına karşılık almadıysa ıkı taraf ıcınde zarar veren değil pozitif olan ve deger katan olabilmesi oldukça onemlı o yuzden otokontrolumuzu hıç kaybetmemek umuduyla dıyelım.

Öylesi.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst