Ruh Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde R Harfinden Nedir? Başlıkları kategorisinde mahsun tarafından oluşturulan Ruh Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 14,829 kez görüntülenmiş, 87 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı R Harfinden Nedir? Başlıkları
Konu Başlığı Ruh Nedir?
Konbuyu başlatan mahsun
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan alpi

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ne düşünüyorsan o değildir. düşündüklerinin ötesindedir.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
ne düşünüyorsan o değildir. düşündüklerinin ötesindedir.

Güzel ama insanlık hali illa sözün dibini eşesi geliyor. "Ne düşünüyorsan o değildir, düşündüklerinin ötesindedir." demişsin ama düşündüklerininde ötesinde olan olduğunu düşünmüşsün demek o da değilmiş. Düşündüğün değil, düşündüklerinin ötesi de değilmiş o halde düşünmediğindir ama düşünmediğin olduğunu da düşündüm. Çıkmaza sürüklendik...
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Güzel ama insanlık hali illa sözün dibini eşesi geliyor. "Ne düşünüyorsan o değildir, düşündüklerinin ötesindedir." demişsin ama düşündüklerininde ötesinde olan olduğunu düşünmüşsün demek o da değilmiş. Düşündüğün değil, düşündüklerinin ötesi de değilmiş o halde düşünmediğindir ama düşünmediğin olduğunu da düşündüm. Çıkmaza sürüklendik...

Tam tersine hiç bir fikre yapışıp kalamayacağınızı keşfettiniz. Ruh bir fikir değildire vardınız. Fikirde bulamayacağınızı anladınız. O zaman başka yerlerde arayın.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Tam tersine hiç bir fikre yapışıp kalamayacağınızı keşfettiniz. Ruh bir fikir değildire vardınız. Fikirde bulamayacağınızı anladınız. O zaman başka yerlerde arayın.

Bu çıkmazdan çıktım mı? Sevindim neyse şimdi yolculuk başka çıkmazlara...
 

kıyamet

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Nis 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
52
Şuurlu varlıklar; melekler, cinler ve insanlar!

—Meleklerin varlık yapısı: Akıl ve Ruh
Meleklerde nefs yoktur ve iradeleri tek yönlü (ruh yönünde) işler.
Melekler imtihana tabi olan varlıklar değillerdir.
Bilgi ile donatılan akıl, ruh yönünde işler ve ruh sürekli Allah’a yönlen bir yapıya sahiptir; bu yüzden meleklerin kötü olma ihtimalleri yoktur.

—Cinlerin varlık yapısı: Akıl, Ruh ve Nefs (ateş)
Cinde var olan nefs (ateş) onu yaratılış itibariyle meleklerden üstün kılmıştır. İradesi çift yönlü (nefs ya da ruh yönünde) işler ve bu üstünlüğü hak etmesi için imtihana tabi tutulur; iyi ya da kötü olma ihtimali vardır.

—İnsanların varlık yapısı: Akıl, Ruh ve Nefs (toprak ve su)
İnsanda var olan nefs (beden) onu yaratılış itibariyle meleklerden ve cinlerden üstün kılmıştır, iradesi çift yönlü işler ve bu üstünlüğü hak etmesi için imtihana tabi tutulur; cinler gibi iyi ya da kötü olma ihtimali vardır.

Ruhun en üst düzeyde insanda bulunması, nefsin zorlu bir yapıya sahip olmasıyla, doğru orantılıdır.

Ve Ruh kendisini Tevrat’ta şöyle anlatır:
TEVRAT/SÜLEYMEN MESELLERİ-Bab.8
22- Rab, yolunun başlangıcında, kadim işlerinden evvel beni teşkil etti.
23- Dünya var olmadan evvel, başlangıçta, ezelden ben dikildim.
24- Enginler yokken, suları bol pınarlar yokken ben doğmuştum.
25- O, dünyayı ve kırları ve dünya toprağının başlangıcını daha yapmadan,
26- Dağlar daha yerleştirilmeden; tepelerden önce ben doğmuştum.
27- Gökleri hazırladığı zaman ben orada idim; engini yüzü üzerine kubbeyi koyduğu zaman,
28- Yukarıdan asümanı kuvvetlendirdiği zaman, engini pınarlarına kuvvet verdiği zaman,
29- Sular O’nun emrinden öte geçmesinler diye; denize sınır koyduğu zaman, dünyanın temellerini pekiştirdiği zaman,
30- Yapıcı olarak O’nun yanında idim ve her gün O’nun sevinci idim. Her vakit O’nun önünde sevinirdim,
31- Meskûn olan dünyasında sevinirdim ve sevincim Âdemoğulları ile idi.
32- Ve şimdi ey oğullar, beni dinleyin; çünkü yollarımı tutanlar mutludur.
33- Öğretişi dinleyin ve hikmetli olun ve onu reddetmeyin.
34- Her gün kapılarımda uyanık duran, kapılarımın süvelerini bekleyin; beni dinleyen adama ne mutlu!
35- Çünkü beni bulan hayat bulur ve Rab tarafından rızaya nazil olur.
36- Fakat bana karşı günah eden kendi canına gadreder; bütün benden nefret edenler ölümü severler…

İnsan, yaratılış itibariyle meleklerden ve cinlerden üstündür; sonuç itibariyle onlardan üstün olabilmesi, imtihanı başarıyla tamamlaması ile mümkün kılınmıştır; yoksa melekler ve iyi cinler, cehennemdeki kötü insanlara secde edecek değil.

—Bilgi ile donanımlı akıl; ruh ya da nefse ait istekler üzere hareket etmek (irade sergilemek) zorundadır.

Ruh sadece Allah’ın rızasına uygun hareket etmeyi ister ya da devre dışı kalır. Akıl ve nefs tarafından egemenlik altına alınamaz.

Nefsin yapısı:

KURAN/NİSA SURESİ: 128- Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir.

KURAN/YUSUF SURESİ: 53- Nefsimi ak-pak gösteremem. Çünkü nefs rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder.

KURAN/ŞEMS SURESİ: 7- Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene.8- Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,

—Takva: Kuran ölçülerine uygunluk

Nefs, hem Allah’ın rızasına uygun (takva üzere) hareket etme isteğine hem de tüm gücüyle kötülük üzere hareket etme isteğine sahiptir; devre dışı kalamaz. Akıl ve ruh tarafından egemenlik altına alınabilir.

KURAN/ALİ İMRAN SURESİ: 39- …“Allah sana, kendinden bir kelimeyi doğrulayıcı bir efendi; nefsine egemen bir benlik, hayır ve barışı sevenlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeliyor.”

Eğer akıl, ruhun istekleri doğrultusunda hareket ederse, belirli bir süre sonunda (reenkarnasyon dâhilinde süre) nefs üzerinde egemen olup nefsin takva üzere hareket etmesini sağlayabilecektir.

Eğer akıl, nefsin istekleri doğrultusunda hareket ederse, belirli bir süre sonunda (reenkarnasyon dâhilinde süre) ruh devre dışı kalır ve insan, Allah ile arasındaki bağı koparmış olur.
Bu durumda o insanın kalbi mühürlenmiş artık iyi ve güzeli bulması imkânsız hale gelmiş olur. Kalan ömründe kötülükten başka bir şey üretemez.

KURAN/BAKARA SURESİ
6-Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.
7-Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onları kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.

—Kuran ve Tevrat’ta var olan reenkarnasyon sistemi fark edilmediği sürece Allah’ın adaleti anlaşılamaz.

</SPAN>
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Şuurlu varlıklar; melekler, cinler ve insanlar!

—Meleklerin varlık yapısı: Akıl ve Ruh
Meleklerde nefs yoktur ve iradeleri tek yönlü (ruh yönünde) işler.
Melekler imtihana tabi olan varlıklar değillerdir.
Bilgi ile donatılan akıl, ruh yönünde işler ve ruh sürekli Allah’a yönlen bir yapıya sahiptir; bu yüzden meleklerin kötü olma ihtimalleri yoktur.

—Cinlerin varlık yapısı: Akıl, Ruh ve Nefs (ateş)
Cinde var olan nefs (ateş) onu yaratılış itibariyle meleklerden üstün kılmıştır. İradesi çift yönlü (nefs ya da ruh yönünde) işler ve bu üstünlüğü hak etmesi için imtihana tabi tutulur; iyi ya da kötü olma ihtimali vardır.

—İnsanların varlık yapısı: Akıl, Ruh ve Nefs (toprak ve su)
İnsanda var olan nefs (beden) onu yaratılış itibariyle meleklerden ve cinlerden üstün kılmıştır, iradesi çift yönlü işler ve bu üstünlüğü hak etmesi için imtihana tabi tutulur; cinler gibi iyi ya da kötü olma ihtimali vardır.

Ruhun en üst düzeyde insanda bulunması, nefsin zorlu bir yapıya sahip olmasıyla, doğru orantılıdır.

Ve Ruh kendisini Tevrat’ta şöyle anlatır:
TEVRAT/SÜLEYMEN MESELLERİ-Bab.8
22- Rab, yolunun başlangıcında, kadim işlerinden evvel beni teşkil etti.
23- Dünya var olmadan evvel, başlangıçta, ezelden ben dikildim.
24- Enginler yokken, suları bol pınarlar yokken ben doğmuştum.
25- O, dünyayı ve kırları ve dünya toprağının başlangıcını daha yapmadan,
26- Dağlar daha yerleştirilmeden; tepelerden önce ben doğmuştum.
27- Gökleri hazırladığı zaman ben orada idim; engini yüzü üzerine kubbeyi koyduğu zaman,
28- Yukarıdan asümanı kuvvetlendirdiği zaman, engini pınarlarına kuvvet verdiği zaman,
29- Sular O’nun emrinden öte geçmesinler diye; denize sınır koyduğu zaman, dünyanın temellerini pekiştirdiği zaman,
30- Yapıcı olarak O’nun yanında idim ve her gün O’nun sevinci idim. Her vakit O’nun önünde sevinirdim,
31- Meskûn olan dünyasında sevinirdim ve sevincim Âdemoğulları ile idi.
32- Ve şimdi ey oğullar, beni dinleyin; çünkü yollarımı tutanlar mutludur.
33- Öğretişi dinleyin ve hikmetli olun ve onu reddetmeyin.
34- Her gün kapılarımda uyanık duran, kapılarımın süvelerini bekleyin; beni dinleyen adama ne mutlu!
35- Çünkü beni bulan hayat bulur ve Rab tarafından rızaya nazil olur.
36- Fakat bana karşı günah eden kendi canına gadreder; bütün benden nefret edenler ölümü severler…

İnsan, yaratılış itibariyle meleklerden ve cinlerden üstündür; sonuç itibariyle onlardan üstün olabilmesi, imtihanı başarıyla tamamlaması ile mümkün kılınmıştır; yoksa melekler ve iyi cinler, cehennemdeki kötü insanlara secde edecek değil.

—Bilgi ile donanımlı akıl; ruh ya da nefse ait istekler üzere hareket etmek (irade sergilemek) zorundadır.

Ruh sadece Allah’ın rızasına uygun hareket etmeyi ister ya da devre dışı kalır. Akıl ve nefs tarafından egemenlik altına alınamaz.

Nefsin yapısı:

KURAN/NİSA SURESİ: 128- Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir.

KURAN/YUSUF SURESİ: 53- Nefsimi ak-pak gösteremem. Çünkü nefs rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder.

KURAN/ŞEMS SURESİ: 7- Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene.8- Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,

—Takva: Kuran ölçülerine uygunluk

Nefs, hem Allah’ın rızasına uygun (takva üzere) hareket etme isteğine hem de tüm gücüyle kötülük üzere hareket etme isteğine sahiptir; devre dışı kalamaz. Akıl ve ruh tarafından egemenlik altına alınabilir.

KURAN/ALİ İMRAN SURESİ: 39- …“Allah sana, kendinden bir kelimeyi doğrulayıcı bir efendi; nefsine egemen bir benlik, hayır ve barışı sevenlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeliyor.”

Eğer akıl, ruhun istekleri doğrultusunda hareket ederse, belirli bir süre sonunda (reenkarnasyon dâhilinde süre) nefs üzerinde egemen olup nefsin takva üzere hareket etmesini sağlayabilecektir.

Eğer akıl, nefsin istekleri doğrultusunda hareket ederse, belirli bir süre sonunda (reenkarnasyon dâhilinde süre) ruh devre dışı kalır ve insan, Allah ile arasındaki bağı koparmış olur.
Bu durumda o insanın kalbi mühürlenmiş artık iyi ve güzeli bulması imkânsız hale gelmiş olur. Kalan ömründe kötülükten başka bir şey üretemez.

KURAN/BAKARA SURESİ
6-Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.
7-Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onları kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.

—Kuran ve Tevrat’ta var olan reenkarnasyon sistemi fark edilmediği sürece Allah’ın adaleti anlaşılamaz.

</SPAN>

Bu reenkarnasyon dahilindeki süre meselesi nedir? Açıklar mısın? Cahilliğime ver. Ne demek istiyorsun orada? Ya da alıntı da kast edilen ne?
 

kıyamet

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Nis 2011
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
52
Bu reenkarnasyon dahilindeki süre meselesi nedir? Açıklar mısın? Cahilliğime ver. Ne demek istiyorsun orada? Ya da alıntı da kast edilen ne?

-Yorumlar bana ait; alıntı değil…
Reenkarnasyon sistemini “Reenkarnasyon ve İslam” adlı başlıkta detaylarıyla açıklamaya çalıştım, oradan bakabilirsin.

Kısaca şöyle bir değerlendirme yapabilirim;

İnsanın kalbi mühürlenerek, cehennemlik olduğunun kesinleşmesi için de
Ya da
İnsanın, nefsi üzerinde egemen olma durumuna ulaşabilmesi için de, belirli bir süre gerektiğidir…

FATIR SURESİ
37 -Feryat edip dururlar orada; “rabbimiz, çıkar bizi de önceden yaptığımızdan başka şey yapalım. Barışa ve hayra yönelik iş yapalım.” Sizi biz, öğüt alanın öğüt alacağı bir süre ömürlendirmedik mi? Uyarıcı da geldi size. Hadi, tadın bakalım azabı! Zalimler için hiçbir yardımcı yok artık.

Cehennemdeki insanlardan hiç biri “Allah’ım bize yeteri kadar süre verilmedi “ diyemiyor.

Her insana öğüt alabileceği kadar süre verilmiştir; bu süre sonunda öğüt alanlar nefisleri üzerinde egemen olurken, öğüt almayanlar cehennemlik olmuşlardır…

İnsan ömrü ortalama 1000 yıldır; öğüt alma süresi ortalama 400 yıldır;

400 yıllık süre içinde öğüt almayanlar kalan 600 yıllık sürelerini, imtihanları bitmiş ve kalpleri mühürlü bir halde geçirirler…

400 yıllık süre içinde öğüt alanlar; kalan 600 yıllık sürelerinde imtihana devam ederek, nefisleri üzerinde egemen olma mücadelesi verirler…
 

Aziz Kerim

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Mar 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Ruhloji

-Ruh, soyut tanımlanıp somut çalıştığı ifade edilmeye çalışılan ve Psikoloji adıyla bilimselleştirmeye gidilen,

-Biyolojiyi (ek olarak Din Biyolojisini) düşünmeden yada biyolojiyi kapalı tutarak bilimselleşme yoluna gidilen (Binanın temelini düşünmeden katlara proje çizmeye çalışan mühendis gibi bir davranış) safsata,

-Psikoloji ve Ruh, Cin süresiyle geliştirilmeye çalışılan senaryo,

-Hastalık safsatasınıda alanına sokan sahte kuruluş,

-İnsanda yanlış biyolojik bilgilerin (Biyolojik Hastalık Safsataları) temeliyle oluşan salgı, insanlığın somut/maddesel/açık berrak bilim/aydınlatılmış biyolojik/doğru algı bölgesiyle değil psikolojik düşünmesi sağlanan, ruhsal/psikolojik konuşmayı iletişimi kurarak insanları gerçekten uzaklaştırmayı başaran büyük oyundur RUH...

Psikoloji Ruh adıyla/çalışmalarıyla/ifadesiyle Bilimselleşmiş Din'diir...

Psikoloji/Ruh ve diğer Dinler/Bilimler insanı hiçe sayan, insanı aciz zavallı gören, insanı basit gören, insanın yolunu değiştiren, insanı derinden ve yanlış yerinden suçlayan, biyolojisini sıfır değerde gösteren, doğayı/hayvanı/insanı insana karşı savaştıran, hayali düşüncelerin zararlı salgısını destekleyen,........ bilinçli organizasyondur Bu Dünya!!!!
 

imported_Alper_CADIROGLU

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Haz 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
ruh bir madde olmadığı için, belirli bir mekanda durması öngörülemez. Yani insan vücüdunun içinde olması beklenemez.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
-,

Psikoloji/Ruh ve diğer Dinler/Bilimler insanı hiçe sayan, insanı aciz zavallı gören, insanı basit gören, insanın yolunu değiştiren, insanı derinden ve yanlış yerinden suçlayan, biyolojisini sıfır değerde gösteren, doğayı/hayvanı/insanı insana karşı savaştıran, hayali düşüncelerin zararlı salgısını destekleyen,........ bilinçli organizasyondur Bu Dünya!!!!
-Psikoloji, pozitif bir bilimdir ve Türkçe karşılığı DAVRANIŞ BİLİMİ' DİR.Ruh vb metafizik kavramlarla uzaktan yakından ilgisi yoktur.(olamaz da)
-Psikoloji sözcüğü Yunanca "Psüke" (ruh, nefes..) sözcüğü ve "logos"(bilgi, bilim) sözcüklerinden oluşmuş bileşik bir isimdir.Bazı kişiler, buna istinaden (içerik hakkında bilgi sahibi olmayanlar)(bilinçli ya da bilinçsiz olarak) psikolojiyi "ruh bilim" olarak algılamakta ve yanılmaktadırlar tabii ki.Psikoloji, klinik ve deneysel alanları da içeren bir bilim dalıdır.Yineliyorum, ne din ne de ruhla uğraşmaz.Aksi halde bilim olmaz zaten.Konusu gözlenebilen insan ve hayvan davranışlarıdır.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Bir şey sormak istiyorum, ruhun ne olduğunu öğrendiğinizde ne yapacaksınız? Bunu öğrenmemizin ne gibi faydası olacak?
 

old_preacher

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Ağu 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
36
Herşeyin maddeden oluşmadığının biricik kanıtıdır.Herkeste bulunmaz.Bu yüzden bu konuda böyle birine anlattıklarınızı genelde yine sadece kendiniz dinlersiniz.
 

sicim

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
8 Kas 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
ruh; karanlık bir odada olmayan bir karakedidir.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Ruh bir emirde, Kanundur. Anlaması zor ama daha acmak için ne yapabilirim bilmem. Tabi bu yaratılış temelli bir fikir .
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bilimsel olarak anima ve animus temelli psyche ve psycho kokleri farklidir ve genelde karistirilir. Biri halet-i ruhiye olarak gecerken, digeri normal algilananin disindaki bir dusunce ve davranistir. Ingilizce de mood olarak gecen, halet-i ruhiye deki ruh ile, spirit temelli din ve metafizik/ mistik felsefedeki ruh farklidir.

Ayrica nane ruhu ve tuzruhu da var. :)

Bilimsel temeldeki halet-i ruhiye icerikli kullanim, psikolojik ve psikiyatrik kullanimdir.

Ayrica insanoglu tarihinde, nefese de ruh olarak algi yuklemistir.

Eger bilimsel bir fenomen olarak ruha bakacaksak, boyle bir fenomen yoktur ve insanoglu vucudunun gozlem veren her bir organi arasinda ruh ta yer almaz.

Ayrica ruh yasam sonrasi hayatin tasviri icin de kullanilir. Bu temeldeki ruh algisi da candir.
 

haldun

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Eki 2011
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Ruh Nedir?Ruh nedir? Ruh ve hayat aynı şey midir? Ruh neye benziyor?

Hakkında insanoğluna çok az bilgi verilen ruhun aslı kâinattaki kanunlara dayanmaktadır. Yani ruh, Cenâb-ı Hakk’ın kâinattaki kanunlarından bir kanunu idi. Yerçekimi kanunu, suyun kaldırma kanunu vesaire… Yeryüzünde, semâvatta bildiğimiz bilmediğimiz ne kadar kanun varsa onlardan bir tanesi de ruh idi. Cenâb-ı Hakk bu kanunu seçti ve seçmiş olduğu bu kanuna hayat verdi. Ve onu vücut sahibi yaptı. Ve üçüncü bir özellik olarak da şuuru verdi. Toparlayacak olursak; ruhun vazgeçilmez üç temel özelliği vardır: Birincisi, vücut sahibi olması (ki buna vücud-u harici denilir), diğeri hayat sahibi olması, bir diğeri de şuur sahibi olmasıdır. Bu üç özellik verildikten sonra ruh; Allah’ın vaz’ etmiş olduğu kanunlardan ayrılmış ve “ruh” diye bugün anlamaya çalıştığımız varlık meydana gelmiştir. Ve insan ruhu meydana gelmiş. Ruhun başlangıç safhası kısaca budur.
Meseleyi farklı bir açıdan şöyle de izah edebiliriz: Şu anda sahip olduğumuz ruhtan, Cenâb-ı Hakk, hayatı çıkarsa, şuuru alsa ve vücuttan uzaklaştırsa, bildiğimiz, evrendeki kanunlardan bir kanun olarak varlığını devam ettirecektir.
Daha farklı bir ifade ile söyleyecek olursak: Allahu Teâlâ bildiğimiz kanunlardan herhangi birisine vücud, hayat ve şuur (bilinç) verecek olsa idi, o kanun dahi anlatmaya çalıştığımız ruh vasfını kazanacaktı, yani kısaca o da ruh olacaktı.
Ruh eşittir hayat mı?
Ruh eşittir hayat değildir. Şöyle ki: Daha önce bahsi geçtiği gibi ruhun hayatı vardır. Cenâb-ı Hakk ruha hayat vermiştir. Ama hayat eşittir ruh değildir. Yine bahsi geçtiği gibi, bitkilerin hayatı vardır, ama ruhu yoktur. Ruh sahibi değildir.
Evet, bu özet girişten sonra şöyle bir genelleme yapabiliriz. Ruhun üç tane vücudu vardır, diyebiliriz. Birincisi; ilk yaratılıştaki kendisine has, ama şeklini bilemeyeceğimiz, muhtemelen hiç bilemeyeceğimiz, belki âhirette bilebileceğimiz bir şekli var, bir vücudu var. İkinci vücudu ise; hanesi, yuvası diyebileceğimiz şu bedenimiz.
Üçüncüsü ise insanın vefatından sonra Allahu Teâlâ’nın ruha giydirmiş olduğu, ruhun içine girmiş olduğu ğılaf-ı latîfî veya beden-i misalî adını verdiğimiz lâtif, zarif, ince, ama görüntü itibariyle bu bedene benzeyen lâkin ruha münasip, yapı itibariyle ruha daha çok yakışan bir bedeni daha vardır ki Allahu Teâlâ, vefat esnasında ona giydirir ve ruh kabir hayatında bu bedeniyle yaşar.
Ruh neye benziyor?
Ruhun daha çok yayılan maddelere benzediğini söyleyebiliriz. Ruhun ele alındığı İslâmî kitaplarda ruhun inbisatından bahsedilir. Ne demek inbisat? Kısaca yayılmak demektir. Ruh, yayılabilecek bir özelliğe sahiptir. Güzel kokulu bir gül düşünelim, kokusunu etrafındaki her yere dağıtıyor ve her yer onun güzel kokusuyla dolar. Teneffüs ettiğimiz havayı düşünelim, girdiği her mekânı kaplıyor. Buhar, içinde bulunduğu odayı dolduruyor; ışık, bulunduğu alana yayılıp o mekânı aydınlatıyor. Bu örneklerde olduğu gibi, ruh dahi girdiği bedenin en uzak noktasına varıncaya kadar kaplar. Ve dolayısıyla ruh bedenin her yerinde her noktasındadır. Eğer insan bedeni bugünkü halinden çok küçük veya çok büyük olmuş olsaydı da yine fark etmezdi, ruh bütün o bedeni tamamen kaplama özelliğine sahiptir.
İşte bu inbisat (yayılabilme) özelliğinden dolayı ruh, bedeni terk etmeden geçmişe ve geleceğe maddi âlemlere, manevî âlemlere, âlem-i misâle, kabre, haşre, cennet ve cehenneme vs kadar gider, gidebilir. Fakat bir şartla gidebilir, o da bedeni terk etmemesidir. Çünkü ruhun bedeni terk etmesi sadece vefat esnasında olur, onun dışında ruh yayılarak o âlemlere gider, görür, konuşur, hisseder.
Özellikle sadık rüyalarda gezdiğimiz, gördüğümüz o âlemler, yine ruhun inbisatıyla neticesinde meydana gelen hadiselerdir. Kaynak: - Ruh Nedir?
Yazar: Said Yavuz
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst