Ruh Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde R Harfinden Nedir? Başlıkları kategorisinde mahsun tarafından oluşturulan Ruh Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 14,826 kez görüntülenmiş, 87 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı R Harfinden Nedir? Başlıkları
Konu Başlığı Ruh Nedir?
Konbuyu başlatan mahsun
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan alpi

hassas_denge

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
99
Tepkime puanı
2
Puanları
8
ruh=can=yürek=kalp(hisler)
Beden denen fiziksel mekanizmayı idare etmemize, yani düşünmemize, hissetmemize, öğrenmemize ve harekete geçmemize (karar almamıza) olanak sağlayan gerçek benliğimiz ve gerçek gücümüz ruhtur.
Yetiştirilebilir ve eğitilebilir olan da sadece ruhtur.
Beden yorulur, hastalanır ve uyur ama ruh her zaman canlıdır.

Küçük kararları aklınızın, büyük kararları ise yüreğinizin gücüne güveniyorsanız alabilirsiniz.
Hakan YILDIZ, Eylül 2009
 

burakender

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
6
soyutt

Ruh soyut bi kavramdır dostlarım olum olmadığı hakkında bir bilgiye sahip olamayız. Yani realist bir bilgiye.

Ruh bana kalırsa yoktur. Ancak insanoğlu anlayamadığı olaylarda olduğu gibi kendi bedeninide çok iyi anlayamamış ve ruhu oluşturmuştur. Ruhun gerçekliğine inanmıyorum.

ruhu ölümsüz sananlar,sadece bedenini aşağlar. Ruhun ölümlü bedenin, yok olacak bir parçası olduğunu anlayamazlar.

Ruh diye bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Tabi bu işin din ve imanlada alakası var ama ben aklım dışında hiç birşeye inanmam

tabi bunlar benim görüşüm.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
tüm evreni göz önüne alınca bir noktadan yüzlerce kat küçüğüz
evrenin zamanına bakınca insanlık tarihi bir andan ibaret
bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında kütüphanedeki bir harf kadar
şimdi soruyorum size bildiğimiz bir harfe dayanarak nasıl olurda bu kadar çok şeyi iddia ederiz ya da inkar ederiz.

şimdi inançları saçma görenler bundan milyonlarca yıl sonra bilim dediğimiz şeyi de saçma görebilir. eskiden inanç ile açıklanan şeyler bugün bilimle açıklanıyor, bugün bilimle açıklanan şeyler gelecekte farklı bir şeyle açıklanacaktır.
sadece şunu söylemek istiyorum bilemeyiz...

şunu da eklemek isterim, bulunduğumuz çevreler inançlarımız ve kabullerimizi noktasında bizi yüksek derecede etkiliyor. yani Mevleviler ile dolaşırsanız ruhani düşünüyorsunuz, bilimin içine yumulmuşsanız tozların evriminden çıkar yol arıyorsunuz.
ben ruha inanıyorum. var demiyorum. inanıyorum. var olsa idi inanmazdım kabullenirdim.

"......
ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
......"
Mevlana Celaleddin Rumi
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Bence, bu sorudan önce sormamız gereken başka bir soru daha var, oda acaba ruh varmıdır? Varsa nerededir? nedir? Nedendir? İşte bu soruların arsında bu konuyu tartışmak daha yaratıcı olur kanısındayım. Bizi düşünerek bu cevaba yöneltir, hazır olarak ruhu var kabul edersek bu konu hakkında düşünmeninde gereği kalmaz.
 

Liberator

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2009
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Fikirlerime göre ruha böyle bir açıklama getirebildim:

Okumadan önce not: Ruh diye bahsettiğim alışık olduğumuz ''insan ruhu'' değildir. Saltık ve gerçeğe ait olan bir kavramdan bahsetmekteyim. Ruh tabii ki bir şekilde insan ruhunuda barındırır ama ben tümel bahsedeceğimden ve bölünmez bir kavramı bölmeye çalışmayacağımdan dolayı siz insan ruhu olarak algılamayın. Akıl diye bahsettiğim de aynı şekilde alışık olduğumuz ''insan aklı'' değildir. Aslında kısmen odur ama daha tümel bir kavram olarak algılayın. Sanırım terimleri genelgeçer yüklenmiş anlamlarının birazcık dışında kullandım. Ama yazının sonunda bu farklılığı açıklığa kavuşturduğumu sanıyorum.

Kısaca bahsetmek gerekirse ruh bu evrende, içinde bulunduğumuz doğada değildir ama vardır. Ruh asıl gerçekliğin kendisidir. Onun özü varlığı kuşatmaktadır dolayısıyla ondan başka hiçbir şeyin varlığından söz etmemiz mümkün değildir. Ondan asıl gerçeklik içerisinde tikel anlamda bahsetmek mümkün değildir; fakat ''O-nedenli'' olarak var olan bütün evren o ruhun yansımasıdır. Bu yüzden bu evrende ondan tikel olarak bahsetmek mümkün olacaktır. Her şeyin nedeni odur. Kendi yansımasının var olmasının sebebi de odur, kendinin var olmasının sebebi de odur. Kendi kendinin nedeni olarak var olmuştur dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Bu dünyaya ve içinde bulunduğumuz evrene gelirsek. Burası ruhun yansımasıdır. ''O-nedenli'' her şey buradadır çünkü burası onun tümünün yansımasıdır. Ancak bu öyle bir yansımadır ki, yansıma aslının aynısı değildir. Bu yansıma her zaman aslıyla bir bağa sahiptir. Ama yansıma-ruh ilişkisi çok farklıdır. Ruh sonsuz ve durağan iken, yansıma sonlu ve hareketlidir. Bu yüzden yansımadan, asıl olan ile ilişki kurulması da ancak ve ancak yansımanın özüne uygun hareket etmekle olacaktır. Yani bir hareket içerisinde olunmalıdır ve bir sona ulaşılıncaya değin bu devinim sürdürülmelidir. ''Bu ne tür bir sonlu devinimdir?'' diye düşünürsek ''Tabii ki de yansımanın cevherinin türünden bir harekettir.'' cevabını verebiliriz. Bu kadar bahsettiğim yansıma ise ''Akıl'' dır. Bu evrenin cevherinde yer alan ve bütünsel manada değişmeyen, ancak kendi içerisinde devinim yaşadığından içrek olarak değişen şey akıldır. Bu durumda Ruh, Akıl olarak yansımıştır.

Daha alt manada incelersek: Ruh herşeyin gerçeğiydi, özüydü. Yansıması ise akıldı. Buna göre insanlarda aslında bu bütünsel aklın birer parçası, doğal olarakta insanlar ve diğer bütün herşey aklidir. Çünkü onlar akıl parçası, dolayısıyla akıldır. Aklın aslı ruh olduğuna göre insan ve diğer bütün herşey, şu an olduğundan farklı ama nasıl olduğunu bilemediğimiz; ruhu akla indirgeyerek inceleyemediğimiz için ne şekilde olduğumuzu bilmediğimiz bir şekilde ruhta varız. Ama ruhu, aklı böldüğümüz gibi bölemiyoruz. Çünkü akıl sonlu olduğu için bölünebilirdi ama ruh bölünemez, o sonsuz, saltık ve özü varlığı kuşatandır. İşte bundandır ki bu dünyadaki her şey akıldır. Bizde aklımızla varız çünkü biz akılız. Gerçek varlığımız ise ruh. Ama orada daha tümleşik bir yapıdayız, tikel anlamda söz edemiyoruz. Ruhun içerisinde yansımasında(akıl) olan her şey vardır. Buna göre insan aklı(tikel akıl) ruhta bulunmaktadır ve ruh sonsuz olduğundan bizlerin aslı sonsuzdur.

Bu evrende incelemek adına geriye kalan tek şey ise bedendir. Beden yalnızca insan bedeni değil akılların kılıfı olan her şeydir. Bu durumda tüm duyularla algılanabilir olan şeyler bedendir. Aklın bedeni evrenin cismani yapısıdır. Beden aslında aklın nesnesinden başka bir şey değildir. Bizlerin bedeni aklımızın nesnesidir. Taş özünün bedeni taş özünün nesnesidir. Tüm tikel akılların dolayısıyla bütünsel manada aklın bedeni, aklın nesnesidir. Ruhta yani aklın gerçeğinde ise nesne yoktur, ruh nesnesizdir. Bu da yansıma olmanın, sonluluğun, dinamizmin getirdiği bir faktördür.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
imgeleri yaratan insan ruh/tin/duygu/algılamaya şekil vermiştir. şu an okuduğunuz sözcükler bu şekillendirmenin tarihsel birikimini taşıyor. imgesel düşünmeyi yaratamasaydı insan, tür olarak diğerlerinden farklı olacak mıydı? düşünen türün tümden yok olduğunu -olmasın da- düşünelim. ruh denilen fenomen ne olacak? o, neyi var-edecektir? insan mı, başka bir olgu mu? ruh denilen bedenden ayrı ise insan, hayvan ve bitki ayrışmasının anlamı ne olacaktır? ruh bedenden ayrıştırıldığında onun bedene gereksinimi, akıl/ide/düşünce denilen olguya gereksinimi olamaz. demek istediğim, ruh/ide/düşünce/algı/duyumsama, beden ve tarihsel bellek dediğim olgudan bağsız değildir ve ayrıştırılamazlar. ruh ve beden birlikte vardırlar. biri olmadan diğeri olmaz. ayrıştırıp ruh denilene ölümsüzlük bahşetmek, yaşamayı/yaşamı sürdürme istencinden başka bir olgu değildir. ruhu bedenden ayırmak, düalizmin tekçi paradigmasıdır/antagonismasıdır/çözümsüzlüğü/çelişkisidir.
 

mertnegal

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Eki 2009
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Ruh canlı olan,yaşayan vucuttaki kişiliktir.Ruh mistik bir şey değildir.Ruh candır.Ruh kalbin atması yaşamdır.
 

hitman44

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Eyl 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Ruh denilen şeye inanırım. Fakat çoğunun bahsettiği ruhtan farklı bir ruhdur bu. Metafizik anlamda bir ruh olduğu görüşünün yanında değilim kesinlikle, yada "birinin" içimize üflediği bi nur olmasının :) Bana göre ruh insanın içinde bulunduğu durumdan aldığı hazların kümesidir. Demek istediğim sevinçlerimizin, üzüntülerimizin, korkularımızın kısacası duygu ve düşüncelerimizin evrensel kümesidir bana göre ruh. Ruh düşünce , düşünce de beyin diye düşünürsek yanlış olmaz sanırım..
 

mozart

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Ruhun var olduğunu kabul eden arkadaşlar bana ruhun olmadığını ispatlayabilir misiniz?
 

serotonin

Üye
Yeni Üye
Katılım
1 Mar 2010
Mesajlar
109
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Yaşamımda bana refakat eden ,varlığını hissettiğim, arasıra dertleştiğim lakin tanımlayamadığım,Tanrının bir dokuntusu
 
M

monaliza

Ziyaretçi
RUH;ruhaniyetle bağımladığım,somutluk kadar inandığım. Varlığını kabul ettiğim,ama kanıtlayamadığım AKIL, DUYGU,AĞRI,SIZI gibi varlığına inandığım,fakat elimle işaret edemediğim,tarifini yapamadığım,ASLIMDA BENİ BEN YAPAN SOYUT BİR VARLIK...
 

Prometheus

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Mar 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
32
Ruh;hem herşeydir,hem de hiçbirşeydir.:)
Ruh güçsüzün kendi içinde aradğı ve çeşitli şeyleri ona bağladığı bişeydir.
Ruh kör bir adamın aradığı göz.Çirkin bi adamın hayalindeki güzel bir kadındır.
Ruh= Hayal gücü
 

derin_mor

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Her zaman kesinlikle yanımda olabilecek tek gerçeğim..
 

murad

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Nis 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
inancimizi ispatlamak icin kustahca bilincimize verdigimiz isimdir.
 

yağmurr

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 May 2010
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ruh,benim Tanrısal özümdür.Tek gerçeklik... Sonsuzluktur...
 

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Beyinde bir bölge var.İsmi angular girus.Burası manyetik olarak uyarıldığında kişiler bedenlerini uzam içinde ayrışmış hissediyorlar.Çvereleinde ruhani bir varlığın olduğu hissine kapılıyorlar.Büyük bir ihtimal ile ruhani sandığımız şeyler beynin fonksiyonları ile ilişkili..
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Evrensel enerjidir sanırsam herşeyi kuşatan,canlı dediğimizin nefes ile soluduğu cansızı da bilemediğim bir şekilde kuşatan.

O potansiyel enerji ki değişip dönüşerek(kinetik) yine- yeniden sarmal bir döngüde dağılarak kuşatan. Isı-ses-ışık vs.. gibi, maddenin elektriksel yükünün birbiriyle manyetik etkileşimi gibi.. kayıpsız bir enerji ve Sâfi BİLİNÇ olmalı. bence :)
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Ruh, bizi diğer canlılardan ayıran, insan olma özelliklerimizi içerisinde barındıran metafizik (fizik ötesi) bir enerji formudur. Ruh, insan bilincinin bir öğesidir. İnsan bilincini oluşturan diğer unsurlarla çift yönlü etkileşim halindedir. Ruh, fiziksel ortamdan elde ettiği bilgilerle metafizik bir hafıza olma özelliğinin yanında, sahip olduğu programı sayesinde fiziksel ortama müdahale edebilme özelliğine de sahiptir.
Derin düşünce, bilinçaltı, duygu, düşünce, fikir, yoğun olarak ruhun etkisi altındadır. İnsanın sahip olduğu hayal gücü, yaratıcılık, duygularımız, düşüncelerimizin çıkış kaynağı ruhtur. Ruh fiziksel ortamdan elde ettiği bilgileri hem depolar, hem de bu bilgileri kendi programıyla harmanlayarak bilinçaltımız, duygularımız ve düşüncelerimizle etkileşime sokar. Fiziksel ortamla sürekli etkileşim halindedir.
Bilinç, insan vücudunda beyinde yer alır. Ruh da insan bilincinin bir öğesi olduğundan o da beyinde yer alır. Ruhun insan vücuduna yerleşme süreci anne karnındaki bebeğin ilk kalp atışıyla başlar. Anne karnındaki ceninin ilk kalp atışları başladığında bu kalp atışları bir sinyal olarak metafizik ortama iletilir. Metafizik ortamda, bir bebeğin oluşma sürecinin başladığının bilgisi alındığında, ruhlar odasından bir ruh, iki melek eşliğinde fiziksel ortama salınır. Ceninin kalp atışlarından gelen sinyali takip eden melekler, ceninin beyin gelişimi başlamadan önce ruhu ceninin beynine yerleştirirler. Ceninin beyin gelişimi ruhuyla beraber olur.
Ruh ile beraber metafizik ortamdan fiziksel ortama gelen iki melek kişinin beyin ölümü gerçekleşene kadar kişinin sürekli yanında bulunurlar. Kişinin fiziksel olarak beyin ölümü gerçekleştiğinde, bilinci de kaybolacaktır. Bilinçle irtibatı kesilen ruhun artık evine dönme zamanı gelmiştir. Ruhu bedenden ayırma işlemini Azrail isimli bir melek gerçekleştirir.
Ruh insan bilincine ilk girdiğinde şekilsiz sade bir biçimdedir. Üzerinde sadece insan olma özelliklerini taşıyan bir program mevcuttur. Bu program sayesinde hem bilinç hem de beyin programlanır. Bilince yerleşen ruh, dna programındaki bilgileri çağırır ve üzerine kopyalar. Ruh bu işlemden sonra şekillenmeye başlar. Sahip olduğu insanın kişilik özelliklerini hafızasına kaydeder. İnsanın yaşantısı boyunca ruh şekillenmeye devam eder. İnsanın fiziksel olarak iki şeyden etkilenir. Dna programındaki kişilik özellikleri (kişisel program) ve yaşantısı boyunca algıladıkları yani çevresel faktörler. Çevresel faktörler sonucunda edindiğimiz huylarımız, kişisel programımıza kaydedilir. Kişisel programımızdaki bilgilerimiz ruhumuza aynen kopyalanır.
Ruhla beraber gelen iki meleğin ruha eşlik etmesinin yanında bir görevi daha vardır. İnsanın yaşantısı boyunca sergilediği davranışlarının kaydını tutmak. Aslında normal bir canlı için bu kaydın bir önemi yoktur. Ancak insana bir ayrıcalık olarak bahşedilen ruhun yetkileri ve üstünlükleri çok olmakla beraber, sorumlulukları da çoktur. Bu sorumluluk ruhun,Tanrı’nın bir parçası olmasından dolayıdır. Günlük hayatımızda bile bir kişinin yetkileri ne kadar çoksa o oranda sorumlukları da çoktur. Tanrı kendi özelliklerine sahip bir canlının kendisini utandırmasını istemez. O yüzden her devirde insanlara uyarıcılar (peygamberler) göndermiştir.


mesut bigalioglu
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Ruha bilinç de diyebiliriz sanırım. Bilinç de ruh gibi soyut ve yeri bilinmiyor, bu yuzden de ruh denmiş buna.
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
.........................
Ruh ile beraber metafizik ortamdan fiziksel ortama gelen iki melek kişinin beyin ölümü gerçekleşene kadar kişinin sürekli yanında bulunurlar. Kişinin fiziksel olarak beyin ölümü gerçekleştiğinde, bilinci de kaybolacaktır. Bilinçle irtibatı kesilen ruhun artık evine dönme zamanı gelmiştir. Ruhu bedenden ayırma işlemini Azrail isimli bir melek gerçekleştirir.
Ruh insan bilincine ilk girdiğinde şekilsiz sade bir biçimdedir. Üzerinde sadece insan olma özelliklerini taşıyan bir program mevcuttur. Bu program sayesinde hem bilinç hem de beyin programlanır. Bilince yerleşen ruh, dna programındaki bilgileri çağırır ve üzerine kopyalar. Ruh bu işlemden sonra şekillenmeye başlar. Sahip olduğu insanın kişilik özelliklerini hafızasına kaydeder. İnsanın yaşantısı boyunca ruh şekillenmeye devam eder. İnsanın fiziksel olarak iki şeyden etkilenir. Dna programındaki kişilik özellikleri (kişisel program) ve yaşantısı boyunca algıladıkları yani çevresel faktörler. Çevresel faktörler sonucunda edindiğimiz huylarımız, kişisel programımıza kaydedilir. Kişisel programımızdaki bilgilerimiz ruhumuza aynen kopyalanır.
Ruhla beraber gelen iki meleğin ruha eşlik etmesinin yanında bir görevi daha vardır. İnsanın yaşantısı boyunca sergilediği davranışlarının kaydını tutmak. Aslında normal bir canlı için bu kaydın bir önemi yoktur. Ancak insana bir ayrıcalık olarak bahşedilen.............................
mesut bigalioglu

metindeki sembolik dinsel anlatımı, link olarak belirttiğim konu ile birlikte düşünecek olursak, verilen ilmin günümüzde düşüncenin/edimin kayda alınması olduğunu da düşünebiliriz.Bilim bu yüzyılda dünya insanına, bunun olanaklılığını göstermişse evrensel bir kompütür kaydı da akla uzak değildir.

http://www.felsefe.net/forum/haberler/3948-bu-cihaz-ne-dusunursen-yapiyor.html
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst