- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 13 May 2014
- Mesajlar
- 88
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Öncelikle merhabalar, Bu sitede daha yeniyim.
"Tanrı iyi mi ? kötü mü ? ya da "diye bir başlığa rastladım ve bu konuyu biraz daha açma gereği duydum.
İlk olarak Şer problemi M.Ö 4.yy da Epikuros' la başlamıştır
"Tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak ister de, kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister ne de kaldırabilir, yahut da hem kaldırmayı ister hem de kaldırabilir. Eğer ortadan kaldırmak istiyor da kaldıramıyorsa, O güçsüzdür; ki bu durum Tanrı’nın karakteriyle uyuşmaz; eğer ortadan kaldırabiliyor fakat kaldırmak istemiyorsa, O kıskançtır; ki bu da aynı şekilde Tanrı ile uyuşmaz; eğer O ne ortadan kaldırmayı istiyor ne de kaldırabiliyorsa, hem kıskanç hem güçsüzdür, bu durumda da, Tanrı değildir; eğer hem ortadan kaldırmayı istiyor hem de kaldırabiliyorsa -ki yalnızca bu Tanrı’ya uygundur-, o zaman kötülüklerin kaynağı nedir? Ya da o kötülükleri niçin ortadan kaldırmamaktadır?"
Hippolu Aziz Augustinus 4.yy da Şer problemine "kötü" kavramına girişerek başlar. Kötü diye bir şey yoktur. Kötü dediğimiz şey iyinin noksanlığıdır. Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık dediğimiz şey aydınlığın noksanlığıdır. Bu kavram tanımı Augustinus, Platonun gençlik döneminde yazdığı " Gorgias" ( Söylev sanatı üzerine) adlı eserinden almıştır.
Kötülük diye birşeyin iyinin eksikliği olduğunu söyledikten sonra, tanrının insana özgürlük seçim hakkı vermesinden bahseder. Yani dünyada sadece iylik olsaydı özgürlük diye bir şey olamazdı. İnsan hem iyiyi hem kötüyü seçebilecek ki özgür bir varlık olabilsin. Yani dünyada ki kötülüklerin suçlusu tanrı değildir. İnsan özgürdür özgürce seçim yapar ve suç onundur.
18.yy David Hume ( Doğal kötülükler )
18.yy da Avrupa da büyük depremler olmaktadır. Bu depremlerde toplu ölümler olmaktadır. Hume, bu yüzden şer problemini tekrar gündeme getirir ve Augustinus'un verdiği cevapta eksik bulur...
Hume'un tümevarım, şer problemi, agnostisizmi ele aldığı eseri " İnsan Doğası üzerine bir inceleme" de
Peki insanın özgür olabilmesi için iyilik seçimi de kötülük seçimi de olmalıdır. Buraya kadar kabul, peki insan seçimine bağlı olmayan ve insanın elinde olmayan "doğal kötülükler" yüz bin kişinin öldüğü deprem ? Bu kadar insanın ölmesi gerekiyormuydu ? Tanrı neden o kadar insanı öldürdü ?
" Tanrı kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor?Öyleyse o güçsüzdür.Yoksa gücü yetiyor da kötülüğü önlemek mi istemiyor?Öyleyse o iyi niyetli değildir.Hem güçlü, hem de iyi ise, bu kadar kötülük nasıl oldu da var oldu "
ve 1. Ahlaki kötlük 2. Doğal kötlük 3. ise Leibniz in ortaya attığı "Metafiziksel Kötülük"tür
"Tanrı varsa kötülük nereden geliyor? Tanrı yoksa iyilik nereden geliyor? Eskiler kötülüğün kaynağını, Tanrı'dan bağımsız ve yaratılmamış olduğuna inandıkları maddede görüyorlardı; fakat her varlığın Tanrı'dan geldiğine inanan bizler kötülüğün kaynağını nerede bulacağız?"
Evet ben genel hatlarıyla ele aldım.( "Doğal kötülükler" problemine cevap verilememiştir bildiğim kadarıyla)
Kötülük problemini ele alan birçok Filozof vardır. Arzu eden paylaşabilir.
Kendi düşünceleriyle birlikte...
"Tanrı iyi mi ? kötü mü ? ya da "diye bir başlığa rastladım ve bu konuyu biraz daha açma gereği duydum.
İlk olarak Şer problemi M.Ö 4.yy da Epikuros' la başlamıştır
"Tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak ister de, kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister ne de kaldırabilir, yahut da hem kaldırmayı ister hem de kaldırabilir. Eğer ortadan kaldırmak istiyor da kaldıramıyorsa, O güçsüzdür; ki bu durum Tanrı’nın karakteriyle uyuşmaz; eğer ortadan kaldırabiliyor fakat kaldırmak istemiyorsa, O kıskançtır; ki bu da aynı şekilde Tanrı ile uyuşmaz; eğer O ne ortadan kaldırmayı istiyor ne de kaldırabiliyorsa, hem kıskanç hem güçsüzdür, bu durumda da, Tanrı değildir; eğer hem ortadan kaldırmayı istiyor hem de kaldırabiliyorsa -ki yalnızca bu Tanrı’ya uygundur-, o zaman kötülüklerin kaynağı nedir? Ya da o kötülükleri niçin ortadan kaldırmamaktadır?"
Hippolu Aziz Augustinus 4.yy da Şer problemine "kötü" kavramına girişerek başlar. Kötü diye bir şey yoktur. Kötü dediğimiz şey iyinin noksanlığıdır. Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık dediğimiz şey aydınlığın noksanlığıdır. Bu kavram tanımı Augustinus, Platonun gençlik döneminde yazdığı " Gorgias" ( Söylev sanatı üzerine) adlı eserinden almıştır.
Kötülük diye birşeyin iyinin eksikliği olduğunu söyledikten sonra, tanrının insana özgürlük seçim hakkı vermesinden bahseder. Yani dünyada sadece iylik olsaydı özgürlük diye bir şey olamazdı. İnsan hem iyiyi hem kötüyü seçebilecek ki özgür bir varlık olabilsin. Yani dünyada ki kötülüklerin suçlusu tanrı değildir. İnsan özgürdür özgürce seçim yapar ve suç onundur.
18.yy David Hume ( Doğal kötülükler )
18.yy da Avrupa da büyük depremler olmaktadır. Bu depremlerde toplu ölümler olmaktadır. Hume, bu yüzden şer problemini tekrar gündeme getirir ve Augustinus'un verdiği cevapta eksik bulur...
Hume'un tümevarım, şer problemi, agnostisizmi ele aldığı eseri " İnsan Doğası üzerine bir inceleme" de
Peki insanın özgür olabilmesi için iyilik seçimi de kötülük seçimi de olmalıdır. Buraya kadar kabul, peki insan seçimine bağlı olmayan ve insanın elinde olmayan "doğal kötülükler" yüz bin kişinin öldüğü deprem ? Bu kadar insanın ölmesi gerekiyormuydu ? Tanrı neden o kadar insanı öldürdü ?
" Tanrı kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor?Öyleyse o güçsüzdür.Yoksa gücü yetiyor da kötülüğü önlemek mi istemiyor?Öyleyse o iyi niyetli değildir.Hem güçlü, hem de iyi ise, bu kadar kötülük nasıl oldu da var oldu "
ve 1. Ahlaki kötlük 2. Doğal kötlük 3. ise Leibniz in ortaya attığı "Metafiziksel Kötülük"tür
"Tanrı varsa kötülük nereden geliyor? Tanrı yoksa iyilik nereden geliyor? Eskiler kötülüğün kaynağını, Tanrı'dan bağımsız ve yaratılmamış olduğuna inandıkları maddede görüyorlardı; fakat her varlığın Tanrı'dan geldiğine inanan bizler kötülüğün kaynağını nerede bulacağız?"
Evet ben genel hatlarıyla ele aldım.( "Doğal kötülükler" problemine cevap verilememiştir bildiğim kadarıyla)
Kötülük problemini ele alan birçok Filozof vardır. Arzu eden paylaşabilir.
Kendi düşünceleriyle birlikte...