-Teodise Problemi- (Tanrının kötülüğü üzerine)

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Thetoyman tarafından oluşturulan -Teodise Problemi- (Tanrının kötülüğü üzerine) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,160 kez görüntülenmiş, 48 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı -Teodise Problemi- (Tanrının kötülüğü üzerine)
Konbuyu başlatan Thetoyman
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
mutlakta boşluk bırakırsanız tanrı olarak, tanrı hem mutlaktır hem değildir derseniz o karşılıkları ya da boşlukları neyle doldurcaksınız sorun bu ya

bir mutlak bütün görülmeli ve düşünülmeli biz bunu anlatamadık biz mi anlatamıyoruz? biz mi anlaşamıyoruz ki?

-
bir tanrı monizmse;
bir tanrı hiçbir yerde ve zamanda- kendinden başkasına bölünemaz
ve kendinden başkalık olarakta çoğalamaz;
-
kendinden başkasına dönüşemez-çoğalamaz;
-
kendinden başkasını da oluşturamaz-böyle bir kabiliyeti yoktur;
varsa bile kendi mutlaklığı ve devinimi içinde olur bunlar
mutlaklığı bölünmez ya da bölüyorsanız bunu sorgulayın artık

-
birlik-monizm gibi kavramların incelenmesini ve düşünülmesini öneriyoruz yine
ve tanrı yokluk yaratım gibi kavramlar üzerine düşünülmesini;
-
ateş diye bir nüve önerene sesleniyorum-z

---------- Post added at 23:56 ---------- Previous post was at 23:53 ----------



bu değil bakın ben şunu anlattım bozuk mutlak düşünmek
daha baştan mutlak düşünememek

-
mutlakta tanrı ve şeytan diye boşluklar yoktur, tanrının mutlak olacağı öne sürülüyorsa?

Her mutlagin oncelik ve ilklik sorunu vardir. Bunu nasil cozeceksin.

Mutlak oncesi ilk mutlak ve mutlak otesi.

Butun bir midir, parca midir?

Butun ile tam farki nedir?

Butunu tamlayan nedir?

Kisaca mutlak mutlak olmayandir. Ayni mukemmelgibi

Yani hic bir seyi teke ilke ve mutlaka indirgeyemezsin de bir ilkte, tekte mutlakta toplayamazsinda.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
kendi içinde devinen bir mutlağın içinde mutlağın tanrı olduğu iddia ediliyorsa şeytan öne sürüldüğünde tanrı ikincil bir tanrı olur

kendi içinde devinen bir mutlağın içinde
ya da bu bütün mutlaklanıp kendine ve bütününe tanrı deniliyorsa bu tanım anlaşılmaldır;
bu ayrışıktır

(ya da herhangi bir bütün ya da parçaların birleştirilmesiyle elde edilmiş parçalı mutlak bütünü) mutlaklanıp kendine ve bütününe tanrı deniliyorsa bu tanım anlaşılmaldır;
bu ayrışıktır
kendi içinde devinen bir mutlağın içinde mutlağın tanrı olduğu iddia ediliyorsa şeytan öne sürüldüğünde tanrı ikincil bir tanrı olur
mutlak ayrı bir tanrı olur ya da ayrıca tanrılaşır ya da birlik muallak gibi isimlerde alır bu
-
-mutlak ayrıca bir ayrı tanrı üst olur evet

-
her durumda tanrı varlık içine bölündüğünde ve ayrıştırıldığında bu dualite ortaya çıkar ve bu şeytanlar demonlar ve başka yaratıklarda doğrurur;

-
bizim tanrı tanrıdan çok bir iyilik meleği ve yardım meleğidir; tüm varlıklanmaz
daha çoktur bu

---------- Post added at 00:19 ---------- Previous post was at 00:09 ----------

tanrı baştan sona bir mutlaklıksa ve baştan sona bir mutlaklıktır tümdür o bölünemez;
tanrıyı varlık içine bir koşul ve oluşturucu olarak bölündüğü durumlarda ve zamanlarda bu ortaya çıkar
biz bunu anlattık
ve şeytan paradigması ve söylemleri üzerine de anlattık
çünkü kötülüğe bir kaynak bulunmalı ve ikincil bir kaynak-kötü kaynağı ve işi de tanımlanmalıdır
tanrı altı tanrı yaratığı bir şeytan bile


hep bunu kavrama sorunları işte düşününce o sorular ve anlatılan elma melma da aslında bunu demeye geldik-getirdik işte

bölünmüş bir tanrı zaten tanrı değildir-tanrı olmayan tanrı ki
tanrı dualist düşünülüyorsa

tanrı dışında tanrının gözettiği ya da yönettiği bir varoluş düşünümünde tanrı hiçlemesidir bunlar
tanrı bir mutlağın içine girer konumlanır ya da alan
bu tanrı kendi değildir ve de mutlak değildir çünkü şeytan ondan bir başka varlık ve onla savaşır nasıl bir iş bu!
tanrı mutlasa o vücut olamaz ki şeytanda onun vücüdu bu tanrı içi tanrı ya da mutlak altı ve içi tanrıdır; bu bölünmeyi anlşamıyoruz insanlar ki anlaşamadıkta

---------- Post added at 00:25 ---------- Previous post was at 00:19 ----------

mutlaksa mutlağın bir bölümü mutlak olamaz
ve
mutlaksa mutlağın bir bölümü ya da bir bölümü şeytanda olamaz

bir bölümü mutlak ve bir bölümü mutlak tanrı bir bölümü mutlak şeytan olan şey?

mutlak şeytanı da içerir ve tanrıyı da içerir denmeli o durumda tanrı ney?

bir bölümü şeytan bir bölümü tanrı ve bir bölümü insan ve varlık diğerleri olan bir mutlakta mutlak herşeydir- o tanrıysa tanrıdır;
tanrı bu durumda bir (mutlak içi mutlaksız) içtanrıdır ve bir dualitenin tanrısıdır; Bu bölünme den sözediyoruz biz;

tanrı diye bir alan ve şey ve ayrıca şeytan diye bir alan ve şeyden sözediyoruz bizler

---------- Post added at 00:35 ---------- Previous post was at 00:25 ----------

Her mutlagin oncelik ve ilklik sorunu vardir. Bunu nasil cozeceksin.

Mutlak oncesi ilk mutlak ve mutlak otesi.

Butun bir midir, parca midir?

Butun ile tam farki nedir?

Butunu tamlayan nedir?

Kisaca mutlak mutlak olmayandir. Ayni mukemmelgibi

Yani hic bir seyi teke ilke ve mutlaka indirgeyemezsin de bir ilkte, tekte mutlakta toplayamazsinda.

önce varsa tüm önceler toplamı
sonra varsa tüm sonralar ve gelecekler toplamı da
ötesi varsa tüm öteler berisi ve gerisi- tanımlanabilir her şey mutlaktır
tanımlanabilir her şey tüm zamanlarda-n mutlak
bir değilse bile birliğ-ni tanımlayan şey mutlak; mutlak'ı tanımlayan -kendi tanımı kadar ya da tanımsızlığı içinde de

bütünü tanımlayan bütün adıdır
ya da düşüncesidir de
mutlak mutlak olmayansa bile mutlak

buradaki öne sürme tanrının neliği ve görülmesi üzerinedir

indirgemek olmadığı gibi toparlamakta değildir; birleştirmek ya da üleştirmek bu
bir sistem bütünüyle ve her şeyiyle de tanımalanbilirdir ve buradaki sorun o değil tanrı tanımı ve tanrının neliği-tanımı-nasıllığıdır da

tek olan ve herşey olan şey ki bu tanrı olarak tanımlanır,bütün ve tekildir, bize böyle tanımlanır;
Bunun ikilik çıkarmaya kendinden ve neliğinden başka bir nüveside yoktur
ateş diye bir nüve yoktur ortada
yokluk diye de
insan diye de
bütün bunlar onun tekilliğinden oluşur yine de ve oluşmalıdır da;

işlediği nüve her anda kendisidir ve tümüdür başka bir tanım kabul etmez bu tanım

her şey olan ve tek olan şey ateş diye bir nüveyi herşeyliği ve tekliği içinde
ve her şey olan ve tek olan şey yokluk diye bir nüveyi de kendi tekilliği ve herşeyliği içinde barındırır
şeytan bir tanrı biçimidr özetle; benim yanıtım bu-başkası da olamaz da
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Seytan ile tanrinin bagi nedir?

Peki mantik yurutelim.

Semavi dinlerinin "adam/havva" mitolojisine gore;

Cennette bulunan "elma agaci" ki bu ingilizce de "tree of knowledge" yani "bilgi agaci" olarak gecer.

Birincisi neden yasaklaniyor?

Ikincisi bu yasak neden deliniyor?

Ucuncusu neden insanoglu kendi delmiyor?

Dorduncusu neden seytan bu yasak delinsin diye araci oluyor?

Besincisi seytan gorunurken neden gorunmez oluyor?
Kasyopya Deneyinden benzer konularla ilgili alıntılar ve derlemeler
S= Soran ; C=CEvaplayan ; (Burada cevaplayanın (bilgi kaynağı) gelecek (kendi geleceğimiz) olduğu belirtilir;)

(Başla

S: (L) Adem ve Havva gerçek insanlar mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Bir insan grubu muydu?
C: Cazibeye kapılma değildi, bir düşünce kalıbı değişimiydi.

S: (L) Bu insanlar kimdi veya neydi? Hangi ülkede yaşıyorlardı?
C: Tüm insanlar. Boyut sınırından geçiş.

S: (L) Yani bunun bir boyut geçişi veya birleşimi sırasında mı meydana geldiğini söylüyorsunuz?
C: Evet.

------

S: (L) Adem ve Havva, bilgi ağacının meyvelerini yerken kendilerini esaretten kurtaracak bilgiyi elde etmeye mi çalışıyorlardı?
C: Adem ve Havva sembolik.

S: (L) Kertenkeleler geldiğinde Adem ve Havva birine esir miydiler?
C: Hayır. Özgürdüler. Adem ve Havva'nın sembolik hikkayesi yanlış bilgiye cezbolma hikayesidir. İyi ve kötünün bilgisinin ağacı, odaklanmış, sınırlandırılmış bilgiydi.

----

S: (L) Havva'nın yediği ve sonra Adem'e verdiği iddia edilen, İyi ve Kötü Bilgisi Ağacı'na ait meyve neydi?
C: Bilgi sınırlaması. Kodlama.

S: (L) Burada arkadaşlık ne anlamda?
C: Havva sembolik.

S: (L) Kutsal Kitap'ta, 'Tanrı dedi di, şimdi onlar hayat ağacının meyvesini alacak ve sonsuza kadar yaşayacaklar.' şeklinde bir bilgi var. Bu ne anlama geliyor? Bu meyvenin yenmesi Tanrı'yı neden korkuttu?
C: Korkutmadı.

S: (L) Hayat ağacının meyvesi neydi?
C: Sınırlanma.

S: (L) Ebedi hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlanma olabilir ki?
C: Kavramsal olarak sınırlı.

S: (L) Şunu bilmenizi isterim ki bu pek anlamlı değil.
C: Anlamlı. Dikkatlice düşünün.

S: (L) Hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlandırıcı olabilir?
C: Tek bir kaynağın tüm bilgiyi içerdiğine inanmak gerçekle çelişiyor.

S: (L) Onu biz mi koymuş olduk?
C: Evet.

S: (L) Cennet nerdeydi?
C: Dünya.

S: (L) Tüm dünya Cennet miydi?
C: Evet.

S: (L) Cennet'teki düşme, veya cennet halinin kaybedilmesine eşlik eden bir afet oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Ne tür bir afet?
C: Kometler.

S: (L) Cennet halinin kaybedilmesiyle Kertişler insanlığın yönetimini ele mi geçirdi?
C: Evet.

---

S:(L) Bilmiyorum. Bu ilüzyonların bize nasıl zorlandığından, bizim bunları nasıl algıladığımızdan bahsedebilir misiniz biraz?
C: Eğer biri bir kapıyı açarsa ve sen de açılan kapıdan bir küp altın görürsen, altına ulaşmadan önce, kapının arkasında gizlenmiş zehirli bir yılan olup olmadığını düşünür müsün?

S:(L) Altın neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya cezbolma.

S:(L) Kapı neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya açılış.

S:(L) Kapıyı açan biz değildik, doğru mu?
C: Evet.

S:(L) Yılan kimdi?
C: Dikkatsizce cazibeye teslim olmanın sonucu; yani, bakmadan atlamak.

S:(J) Yani dikkatli olmamız gerekiyor. (T) Yılan neydi? (J) Cazibeye teslim olmanın sonucu... (L) Yani diyorsunuz ki, cennetteki cezbolma hikayesi, insanoğlunun cezbedilerek bu realiteye yönlendirilmesinin hikayesiydi. İyi ve Kötünün Bilgisi Ağacı'nın meyvesinin yenmesi de...
C: Cazibeye teslim olmaydı.

S:(L) Ve bu bir kandırmaydı...
C: Hayır! Kandırma yok!

S:(L) Ama burada dönen birşey var. (T) Tuzak mı?
C: Hayır! Tuzak da yok. Seçmeseydiniz, özgür iradenize müdahale edilemezdi.

----

S: (L) Tamam. "Düşüş" yaşandı. Görünüşe bakılırsa ve bazı arkeolojik çalışmaların da gösterdiği gibi binlerce yıl boyunca varoluşlarına huzur hakim oldu ve tanrıça ya da dişi yaratıcı güçlere tapınılan güzel bir tarım toplumu vardı. En azından, günümüzdeki kitapların pek çoğunun anlattığı bu…
C: Hayır. Bu olaylar sizin ölçümünüzle 309000 yıl önce oldu. "Modern insan" adını verdiğiniz soyun ilk prototipi yaratıldığında yani. Kontrol odakları için bedenler hazırdı, sadece içine "atlamayı" kabul edecek doğru ruh matriksine ihtiyaç vardı.

S: (L) O halde, bahsettiğiniz bu zamandan önce, yani bu Cennetsi durumdan önce …
C: 4. Yoğunluk gibiydi daha çok.

S: (L) Ama bu fizikselliğin bir derece de olsa olduğunu ima ediyor. Günümüzdeki insanlarınki gibi görünen bedenler anlamında bir fiziksellik söz konusu muydu?
C: Pek değil.

S: (L) Bu düşüş öncesi neye …
C: Cevaplayamayız çünkü anlayamayacğınız kadar karışık.

S: (L) Bu, şu anlama mı geliyor: Yaşananlar, gerçekleşeceğini varsayarsak, 4. Yoğunluk varlıkları olarak geçeceğimiz muhtemel bedenler de yine anlayamayacağımız kadar

S: (L) Tamam, bu insanlar vardı, Cennetten düştüler, ama bazı açılardan orijinal kavramlara oldukça yakındılar hala. Anlattığınız gibi, fiziksel bedenlere girdiler. Evrene dair kavrayışlarının derecesi neydi? O noktada anlayışlarını biraz olsun koruyabilmişler miydi?
C: Ciddi bir kafa travmasından sonra kişinin anlayışı nasıl olursa, mevcut durumunuzda normal anlayışınıza uygun anlatmak gerekirse.

S: (L) Seksle ilgili olarak ne karar verdiler ki? Yani, demek istediğim seks zaten vardı, yapıyorlardı vesaire. Kastedilen bu mu ? Yoksa kozmozu seks olarak mı algılamaya başladılar?
C: Daha çok birincisi. Sonuçta, sizi en başta tüm bu karmaşanın içine atan şey seksti! Yaptıkları pazarlama işini gözünüzün önüne getirin: " Bakın, ne kadar eğlenceli! Denemek ister misiniz?!? Hay aksi, size geri dönüş olmadığını söylemeyi unuttuk!"

---

S: (L) Daha açık, lütfen.
C: Sizin ölçümünüzle 7000 yıl önce sizler bir çölde yada büyük bir ormanda yaşıyorken, bu sürüngen "ahbaplar" gümüşi nesneler içinde gökyüzünden inip binlerce yıl sonrasından teknoloji harikaları gösterip, bir de tüm bunların üstüne, size kalkülüs, geometri ve astrofizik öğretseler, etkileyici olmaz mıydı?!?

S: (L) Aslında olan bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Aslında, insanlığın tarihini yazmaya çalışma meselesinde çözmeye çalıştığım sorunlardan biri de bu. Anladığım kadarıyla ya da şöyle diyeyim; literatürden anlamaya çalıştığım kadarıyla, " Cennetten Düşüş" öncesinde insan soyu 4. Yoğunluk durumunda yaşıyormuş, bu doğru mu?
C: Yarı yarıya doğru .

S: (L) Lütfen biraz daha spesifik olun.
C: 4. Yoğunluktaki başka bir gerçeklik, zaman/uzay sürekliliği vs gibi.

S: (L) Peki, o halde döngünün bir parçası olarak bu alan değişti; çeşitli seçimler yapıldı: tabiri caizse insan soyu "altın" ın peşinde kapıdan içeri girdi ve yine tabiri caizse "dişi enerji" yanlış tarafa yönlendirildikten sonra, Kertişlerle ittifak kurdu. Söylediğiniz şey bu. Bunun bazı sonuçları oldu: DNA parçalanması, DNA'nın ilk on unsurunun yokoluşu, beynin yarımkürelerinin birbirinden ayrılması…
C: Bunun tek bir sebebi var: Çamurun içerisinde oynarsan kirlenirsin.

S: (L) İnsanı çamurda oynamaya iten neydi? Ne oldu da buna karar verdiler? Bir keresinde "arzu bazlı dengesizlik" demiştiniz bunun için. Neye duyulan arzuydu bu?
C: Artmış fiziksellik.

S: (L) Artmış fizikselliğe duyulan arzunun gayesi neydi?
C: Duyumsama.

S: (L) Duyumsama nasıl tecrübe edildi ki bu varlıklar fizikselliklerini arttırırlarsa daha fazlasını yaşayabileceklerini mi düşündüler?
C: Tecrübe etmediler, demonstre edildi. [ Ç.N: demonstre etmek, temelde göstermek anlamına gelmekle beraber, bir şeyin nasıl işlediğini açıklayacak şekilde göstermek gibi ince bir anlam taşır.]

S: (L) Nasıl ve kim tarafından?
C: Bilmiyor musunuz?

S: (L) Yapıyorlar, deneylerde bulunuyorlar, oyunlar oynuyorlar ve şöyle mi diyorlardı: " Bakın, ne yapıyoruz, harika bir şey, gelip denemek istemez misiniz?"
C: Pek öyle değil. Daha çok şöyle: "Bu sizin olabilir."

S: (L) "Bu sizin olabilir" dediklerinde bu kadar arzu edilir görünen neydi?
C: Hayal gücünüzü kullanın!

----
http://www.felsefe.net/127095-post3.html

---------- Mesajlar Birleştirildi at 10:41 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 10:38 ----------

S;L) Dünya gezegenindeki bedenlere giren ruhlar nereden geldi? Buraya gelmeden önce başka bir gezegendeki bedenlerde miydiler?
C: Bu grup değil.

S;L) Evrende bir yerlerde dolaşıyorlar mıydı?
C: Bir’le birlik halinde. Süper eski Lusifer, Düşen Melek, efsanesini duydunuz mu?

S;L) Lusifer kim?
C: Siz. İnsan ırkı.

S;L) İnsanların ruhları daha büyük bir ruhun parçaları mı?
C: Evet. Yakın. Bir. Tüm düşenler “zor yolu” öğrenmek zorundadır.

S;L) Fiziksel gerçekliği deneyimleme isteğinin aslında düşme eylemi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Sizler parçalı bir ruh biriminin üyelerisiniz.

S;L) Fizikselliği istemenin “düşmek” anlamına gelmesi nasıl oluyor?
C: Kendi için, zevk.

Alıntı/Kaynak

http://www.felsefe.net/127096-post4.html
 

Ocean

Üye
Yeni Üye
Katılım
1 Nis 2015
Mesajlar
150
Tepkime puanı
2
Puanları
18
bir söz vardır sevdiğim,

Eğer Tanrı, insana yaşamaya zorladığı hayatı kendisi yaşamak zorunda kalsaydı, kendisini öldürürdü.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
http://www.felsefe.net/127095-post3.html

---------- Mesajlar Birleştirildi at 10:41 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 10:38 ----------



http://www.felsefe.net/127096-post4.html

Senin mutlakin, muallaktaki bir mutlak mi-deism

Senin mutlakin bilinen bir mutlak mi- ozdeslestirme

Senin mutlakin somut bir mutlak mi-somutlama

Senin mutlakin soyut bir mutlak mi-soyutlama

Senin mutlakin aklinin dogruladigimi- akilcilik

Senin mutlakin gozlemin dogruladigi mi- inancsal/ideolojik ozdeslestirme

Bilginin nasil direk yansi olmadigini, yansiyanin kendi kendisini ortaya koyumu degil; onun yansi olarak bir algisal turevi oldugunu matematiksel/mantiksal bilgi ile ortaya koyalim.

Once yanlis oncul (false premise) baslayalim.

Yanlis oncul; Tum bilgi ya sezgidir, ya yansidir.

Simdi de bu yanlis onculun, yanlis cikarimlarina ve sonuclarina bakalim.

Buradan uc tane yanlis sonuc cikar.

Birincisi; Metafizik (felsefenin varlik ile ilgilenen dali anlaminda), kaynagini yansidan alir. (Mntiksal Dogmatizm ve Spekulatif yapilandirmacilik (olusturmacilik)-Bilginin akilsal ufku)

Ikincisi;Zihinsel sezgiye sahibiz. (Mistisizm ve Sezgicilik)-Aklin dogruladigi soyut

Ucuncusu; Metafizige ( ontolojik taban olarak ortaya konan varlik, kesin olarak her ne ise) sahip degiliz (onun disinda baska hic bir sey, kesinlikle yok). (Empiricism, deneycilik, pozitivizm, olguculuk, objectivizm, nesnellik-Aklin dogruladigi somut.

Simdi de dogru oncullere ve dogru cikarim, sonuclara bakalim.

Birincisi; Metafizige sahibiz (Hayal gucumuz, dusuncemiz var)
Ikincisi; Sezgimiz, algisaldir. Yani yansiyani, duyu, duyum ile algilariz.
Ucuncusu; Yansisal bilgi turevlenmistir. Yani, yansi, algiya, kavrama ve yansitmaya donusturulmustur.

Bu dogru oncullerin verdigi dogru cikarim ve sonuc ise; Metafizik (hayal gucu, dusunce, kavram) kaynagini, sezgisel olmayan ilk, birinci bilgiden alir. Yani, bilgi, yansinin ilk algi ile kavrama donusturulup yansitilmis olanidir.

Bu da yapilan, gozlemsel analizve kritigin bir sonucudur.

Bu sonucun verdigi ilk onemli algi; bilginin metafizigin ontolojik ve teolojik varlik tabanlarinin kesinligini bu olarak ortaya koyan ideolojilerle bir ilgisi yoktur. Bilgi, bu temelde inancsalliktan farklilasarak, bilimsel olarak gozleme, bu gozlemin teorisine, bu teorinin test edilebilmesine ve yanlislanabilirligine baglidir.

Zaten bunun disindaki bilgi, bilimsel, bilissel degil; inancsal, dogrusal, kesin, akilsaldir.

Iste bu temelde de, hem inancsal, hem de bilimsel bilgi; insanoglunun turevidir ve yapilandirilmistir.

Bu yapilandirilmisligin da, kendi ideolojik, inancsal dogrusu ve bilimin dallarinin kendi paradigmalari temelinde bir on kabulu mevcuttur.

Senin mutlakin ile bilginin iliskisi nedir?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 20:04 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 20:03 ----------

bir söz vardır sevdiğim,

Eğer Tanrı, insana yaşamaya zorladığı hayatı kendisi yaşamak zorunda kalsaydı, kendisini öldürürdü.

Aslinda bu cumle her bir yoneten ve yonlendirenin, yonettigi ve yonlendirdigi icin gecerli.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
buraya nerden geldik bakın;
tanrının lut kavmini (sodom-gomora) helak etmesi-eşcinsellik ve onur yürüyüşleri üzerine söylenen bi kaç söz ve benim hassasiyetim ve forumdaki bi kaç paylaşımım (daha önceki yorumlarım ve bu konularda duyarlılığım da) üzerine tepkim mi?

ben genel olarak tanrıya inananlara söyledim belki de
daha öncede yorumladım burda; benzerlerini de
Jung'un bellek bileşimleri ile iletişim kuran Muhammed tezi varmış, Bir benzerini bizde söyledik- Ruhçu bir metin ve birden çok kaynak var orda, (Bu metodoliyi bilmeyenler yabancı ve maalesef öyle) Her tanrı adı alan tanrı değil o metinde- Bir mit metni- Biz bunu anlatmaya giriştik yine,Her neyse gerçekle ilgilenen bulsun -araştırsın-baksın;

Ve Babil de dünyaya bakıp dışardan dünyayı helak eden şey/neden tabi ki bir Tanrı değildir, Sodom ve Gomora öyküsü de böyledir

kim neye inanıyorsa inanıyor- arayan bulsun ve sorgulayan edinsin- kimseyle çatışmaya gelmedim- akılda durması/bulunması iyi;
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
buraya nerden geldik bakın;
tanrının lut kavmini (sodom-gomora) helak etmesi-eşcinsellik ve onur yürüyüşleri üzerine söylenen bi kaç söz ve benim hassasiyetim ve forumdaki bi kaç paylaşımım (daha önceki yorumlarım ve bu konularda duyarlılığım da) üzerine tepkim mi?

ben genel olarak tanrıya inananlara söyledim belki de
daha öncede yorumladım burda; benzerlerini de
Jung'un bellek bileşimleri ile iletişim kuran Muhammed tezi varmış, Bir benzerini bizde söyledik- Ruhçu bir metin ve birden çok kaynak var orda, (Bu metodoliyi bilmeyenler yabancı ve maalesef öyle) Her tanrı adı alan tanrı değil o metinde- Bir mit metni- Biz bunu anlatmaya giriştik yine,Her neyse gerçekle ilgilenen bulsun -araştırsın-baksın;

Ve Babil de dünyaya bakıp dışardan dünyayı helak eden şey/neden tabi ki bir Tanrı değildir, Sodom ve Gomora öyküsü de böyledir

kim neye inanıyorsa inanıyor- arayan bulsun ve sorgulayan edinsin- kimseyle çatışmaya gelmedim- akılda durması/bulunması iyi;

Bu dunyayi mahveden tek sey, insanoglunun kendisidir.

Hem kendini hem yasam surdugu mekani hem de kendi ile birlikte yasadigi canlilari ve dogayi da mahvetmektedir.

Yani "kendi etmis, kendi bulmus/ kendi calmis/kendi oynamis, kendi kendine gelin guvey olmustur."

Bu durumdan insanoglunu kurtaracak rakibi de yine kendisidir.

Farki da zihin yeti ve degerlendirmesinin yonunu insanliktan evrensellikten bilimsellikten bilissellikten bilgisellikten bireysellikten tursellikten yana ve yone cevirmesi olacaktir.

Tum beyin ve zihin eylemini insanlastirma Adina kullanacaktir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
dünya mahfolmuş değildir- kendi de öyle; bizler -? her neyse
geçer bu günler
değil mi?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst