Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde burakender tarafından oluşturulan Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 137,453 kez görüntülenmiş, 1,062 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrının varlığı veya yokluğu hakkında somut kanıtlar
Konbuyu başlatan burakender
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ruairi
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Şu sözü kendimi ortaya koyarak söylüyorum;bir fikrin zayıf savunucusu güçlü saldıranından daha çok zarar verirmiş.

Sayın evrensel insan bilgi olarak nekadar donanımlı olursanız olun gerçeği değiştiremezsiniz.cevap veremiyeceğiniz birşey varmı onu merak ediyorum.

Gercek nedir?

Hayir yok, bilimsel, bilissel ve bilgisel olarak epistemolojinin geldigi sinir temelinde her seyin cevabi var. Cevabi olacaklari da bilim bilimsel olarak bilgisini, kavramini, algisini, bilinc ve farkindaligini yeniledikce ve gelistirdikce verecek.

Onemli olan her seye cevap vermek degil; birincisi soran ve cevap verenin insanoglu oldugunu algilamak. Ikincisi sirf akil tatmin olsun diye inanarak cevap vermemek. Cunku bu inanc zamanla cag disi kaliyor ve beynin basina coreklenmis bir ag oruyor ve beyni koreltiyor.

Tarih o kadar cok bunun ornekleri ile dolu ki.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
beşeriyet varoluşundan beri hep aynı soruyu soruyor zaten,işte ölene kadar hep bu soru işaretiyle gezeceğim yada sorunun cevabını bulacağım.
tatminsizliğim bundandır.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
yazdıklarımı lütfen size saygısızlık olarak almayın.ben bilginin peşinden koşan aciz bir varlığım.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
beşeriyet varoluşundan beri hep aynı soruyu soruyor zaten,işte ölene kadar hep bu soru işaretiyle gezeceğim yada sorunun cevabını bulacağım.
tatminsizliğim bundandır.

Bende bilimin bilimsel olarak bana sundugu ile yetinecegim ve bilecegim ki; bilim demek; olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik ve bunun getirdigi, degisim, donusum, baskalasim ve olusum demek. Hic bir seyin inanc ve ideoloji temelli; sabitliginin, mutlakliligin, kesinliginin, ilkliginin, tekliginin olmamasi demek. Kendi varligimin bilinc ve farkinda olarak kendi beynimi kendimin yonlendirmesi ve kendi hayatimi kendimin yasamasi demek. Insanoglu disinda bir guce varliga teslim olmamak demek.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
beşeriyet varoluşundan beri hep aynı soruyu soruyor zaten,işte ölene kadar hep bu soru işaretiyle gezeceğim yada sorunun cevabını bulacağım.
tatminsizliğim bundandır.

Neymis bu soru ve ustelik beseriyetin bunca yuzyildir sence sordugu ayni soruya cevap bulamamasina sen nasil sinirli yasaminda yanit bulacaksin, merak ettim.

Soruyu sor bakalim, belki ben sana bir yanit verebilirim. Tabiu bu yanitin aklini tatmin edip etmeyecegini bilemem.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Neden ihtiyaç olarak yorumluyorsunuz? Olduğuna inanmak, olmadığına inanmaktan daha akılcı, bana göre.

Sunu inancsal yanasimdan kurtarsan da bilmeye donustursen, nasil olur. Sonucta bir seyi bilirsen inanma/inanmama ikilemine inancsal olarak dusmezsin.

Ayrica akilci olmasi sorun zaten. Onemli olan gozlemci olmasi, yani gozlem vermesi.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Sunu inancsal yanasimdan kurtarsan da bilmeye donustursen, nasil olur. Sonucta bir seyi bilirsen inanma/inanmama ikilemine inancsal olarak dusmezsin.

Ayrica akilci olmasi sorun zaten. Onemli olan gozlemci olmasi, yani gozlem vermesi.
"Herşeyi bilmek" gibi bir şey olabilir mi? Bu inançtan da öte, bir hayal olur.

Bildiklerimiz, bilmediklerimizin yanında bir toz zerresi kadar. İnsanoğlunun gözlemleyebildiği varlık alanı gözlemlenmesi gerekenin yanında ne anlam ifade eder ki. Mikrokozmozda da makrokozmozda da kainatın ne küçücük bir bölümünü gözlemleyebiliyoruz? Neden o kadarla yetinelim ki?

Kuantum seviyede, gözlemlenebilecek o kadar az şey kaldı ki... Teoriler, sonsuz sayıda paralel evrenlerden bahsediyor. Soyut kabul ettiğimiz pek çok şey, belki de yakın bir gelecekte bilimin konusu olacak. Fakat durum eskisi gibi değil. Mikroyu da makroyu da gözlemleyemiyeceğimize döre, bilim ister istemez gözlem alanının dışına taşacak. Ya da insan, paralel evrenlere ulaşmanın teknolojisini bulacak.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"Herşeyi bilmek" gibi bir şey olabilir mi? Bu inançtan da öte, bir hayal olur.

Bildiklerimiz, bilmediklerimizin yanında bir toz zerresi kadar. İnsanoğlunun gözlemleyebildiği varlık alanı gözlemlenmesi gerekenin yanında ne anlam ifade eder ki. Mikrokozmozda da makrokozmozda da kainatın ne küçücük bir bölümünü gözlemleyebiliyoruz? Neden o kadarla yetinelim ki?

Kuantum seviyede, gözlemlenebilecek o kadar az şey kaldı ki... Teoriler, sonsuz sayıda paralel evrenlerden bahsediyor. Soyut kabul ettiğimiz pek çok şey, belki de yakın bir gelecekte bilimin konusu olacak. Fakat durum eskisi gibi değil. Mikroyu da makroyu da gözlemleyemiyeceğimize döre, bilim ister istemez gözlem alanının dışına taşacak. Ya da insan, paralel evrenlere ulaşmanın teknolojisini bulacak.

Konu herseyi bilmek degildir. Cunku insanoglu bir tur olarak varligini surdurdugu ve beyninin numenal yetisi oldugu surece, sinirsiz bir sekilde ve beyninin ufkunu sinirlandiran inancsal, ideolojik, dogrusal her turlu deger veri ve tabulardan sorgulayarak arindigi surece; algisi, bilgisi, bilinci, farkindaligi ve numenal yetisi surekli suregelen bir surec olarak gelisecek yenilenecektir.

O yuzden bilmek, iki turludur. Birincisi inanilanin ne oldugunu bilinc ve farkina varmak, ikincisi bilimin bilimsel olarak getirdiklerini bilmek.

Ayrica unutma, inanmak beyni noktalayan ve sonlandirandir. Cunku mutlak, sabit, kewsin kilar. Halbuki bilgi, aslgi v.s. bilmek olark degiskendir. Bugun insanoglu bir yuzyil onceki insanoglundan cok daha fazla bilgi bilmektedir. Ama inanc konusunda degisen bir sey yoktur.

Inanc beyni durdurur, bilmek ise beyni calistirir.

Ayrica bir seye inandigin zaman, onu bilmeye yonelmez ve inancinda diretir, cagdisi kalirsin. Ama bilmeye yonelirsen, kendini yeniler, cagi her turlu bilim ve teknik olarak takip eder ve caginin kisisi olarak yasarsin.

Zaten bilmenin sinirsizligini vurgulamak icin, ne denmis "Bildigim tek sey, hic bir sey bilmedigimdir" Iste hem bilip, hem de bilmenin sonu ve siniri olmadigini algilamak; beynin hakkini vermektir.
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Konu herseyi bilmek degildir. Cunku insanoglu bir tur olarak varligini surdurdugu ve beyninin numenal yetisi oldugu surece, sinirsiz bir sekilde ve beyninin ufkunu sinirlandiran inancsal, ideolojik, dogrusal her turlu deger veri ve tabulardan sorgulayarak arindigi surece; algisi, bilgisi, bilinci, farkindaligi ve numenal yetisi surekli suregelen bir surec olarak gelisecek yenilenecektir.

O yuzden bilmek, iki turludur. Birincisi inanilanin ne oldugunu bilinc ve farkina varmak, ikincisi bilimin bilimsel olarak getirdiklerini bilmek.

Ayrica unutma, inanmak beyni noktalayan ve sonlandirandir. Cunku mutlak, sabit, kewsin kilar. Halbuki bilgi, aslgi v.s. bilmek olark degiskendir. Bugun insanoglu bir yuzyil onceki insanoglundan cok daha fazla bilgi bilmektedir. Ama inanc konusunda degisen bir sey yoktur.

Inanc beyni durdurur, bilmek ise beyni calistirir.

Ayrica bir seye inandigin zaman, onu bilmeye yonelmez ve inancinda diretir, cagdisi kalirsin. Ama bilmeye yonelirsen, kendini yeniler, cagi her turlu bilim ve teknik olarak takip eder ve caginin kisisi olarak yasarsin.

Zaten bilmenin sinirsizligini vurgulamak icin, ne denmis "Bildigim tek sey, hic bir sey bilmedigimdir" Iste hem bilip, hem de bilmenin sonu ve siniri olmadigini algilamak; beynin hakkini vermektir.
Önceki cevapta ilk paragrafı yok sayın. Birşeyi bilmeyi herşeyi bilmek olarak algıladım.

Ben hem yaratıcıya inanıyorum, hem de öğrenmeye sonuna kadar açığım. Neden, bu ikisini bağdaşabilemez sayıyorsunuz ki? Hem Tanrı'ya inanmamak da bir inançtır.

"Zaten bilmenin sinirsizligini vurgulamak icin, ne denmis "Bildigim tek sey, hic bir sey bilmedigimdir" Iste hem bilip, hem de bilmenin sonu ve siniri olmadigini algilamak; beynin hakkini vermektir." diyorsunuz. Ben de aynı şeyleri başka şekilde söylüyorum. Tanrı'ya inanmam buna engel değil ki...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Önceki cevapta ilk paragrafı yok sayın. Birşeyi bilmeyi herşeyi bilmek olarak algıladım.

Ben hem yaratıcıya inanıyorum, hem de öğrenmeye sonuna kadar açığım. Neden, bu ikisini bağdaşabilemez sayıyorsunuz ki? Hem Tanrı'ya inanmamak da bir inançtır.

"Zaten bilmenin sinirsizligini vurgulamak icin, ne denmis "Bildigim tek sey, hic bir sey bilmedigimdir" Iste hem bilip, hem de bilmenin sonu ve siniri olmadigini algilamak; beynin hakkini vermektir." diyorsunuz. Ben de aynı şeyleri başka şekilde söylüyorum. Tanrı'ya inanmam buna engel değil ki...

Ben tanriya inanmak ya da inanmamak, ya da tanrinin varligini ya da yoklugunu ortaya koymaktan bahsetmiyorum.

Insanoglu aklinin tanrilastirma eyleminden bahsediyorum. Sonucta insanoglu tarihler boyu binlerce tanri yaratmis ve bunlara kendi verdigi anlam ve icerikte teslim olmustur.

O yuzden konu tanri degil; aklin tanrilastirma eylemidir. Iste bilimin bilimsel olarak boyle bir akilci tanrilasstirma eylemine ihtiyaci yoktur.

Ikisinin bagdaslamayacaginin en guzel ornegi galile ornegidir. Sonucta ya dunyanin duz ve donmedigine inanacaksin, ya da bilimsel olarak dunyanin dondugunu ve yuvarlak oldugunu bileceksin.

Ya gozunle gordugun insanoglunun insanoglundan dogumunu bileceksin, ya da cesitli yaratilis masallarina inanacaksin.

Ya olmenin yasayan acisindan bir son oldugunu bileceksin, ya da olum sonrasi yasama inanacaksin.

Ya kendi varliginin bilincinde olacaksin, ya da bir tanriya kul olduguna inanacaksin.

Ya gordugunu bileceksin, ya aklin yarattigi fizik otesi, bilim kurgu, mistisizm, efsane ve mitolojilere inanacaksin.

O yuzden bilmek ile inanmak bagdasmaz. Bilmek bilincin inanmak ise teslim olmanin urunudur. Bilmek seni sana kontrol olanagi verir, inanmak senin kontrolunu inandigina verir.

Ayrica konu tanriya inanmak da degil; bu inandigin tanrinin senin uzerinde bir yonlendirim ve yaptirimi olduguna inanman ve seni yasatanin o olduguna inanman.

Yoksa, bir deist, panteist, panenteist ve agnostik ve hatta mistisizmin inancinin bile bir zarari yoktur. Buradaki zarar inandigin tanrinin senin uzerinde getirdigi yonlendirim ve yaptirimlar ve senin ona tesalim olmandir. Bu da senin varligini sen olarak sana vermez, kisaca seni kul yapar.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
biz kendimizi O'na teslim etmeyince yönlendirim ve yaptırımları ortadan kalkıyormu.Tanrı bilgi olarak bir sınır koymamışki kendini yarattığı kuluna verdiği bilgiyi sınırlandırmamışki.bilakis düşünün araştırın idrak edin diyerek hep tevik etmiş.hatta insanoğlunu çoğu yerde ''Hiçmi düşünüp akıl etmezsiniz''diye eleştirmiştir.daima bilgiye araştırmaya düşünmeye sevketmiştir.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
770.mesajınızda inancın beyni durdurduğunu inanmanın insanı çağdışı yaptığını yazmışsınız hayret..dünya üzerindeki hangi inanca mensup olursa olsun bunca bilim adamı çağdışımı kalmış garip...çağdaşlığı nasıl algılıyorsunuz çok merak ediyorum doğrusu.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
gerçekten evrensel bir insansınız.çünkü şu kainat daima zıtlıklarla kaim olmuştur.sizin yazılarınızda kendi içinizde hep zıtlıklar içeriyor.sanki içinizde küçük bir evren barındırıyorsunuz.şu foruma katılalı çok az bir zaman olmasına rağmen tek analiz edemediğim sizsiniz.şu forumdaki yazanların hepsini kendi inanışları doğrultusunda yada inanmadıkları şeyler içinde anlamaya çalışıyorum birtek sizi çözemedim.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
gece bana yönelttiğiniz benim ve benim gibi düşünen milyonlarca insanın dışa vurmasada kendi içinde hep sorageldiği bu soruyu şuanda size söylemeyeceğim.şimdilik kendi sınırlı aklım ve yetilerimle çözmeye çalışacağım zira bu soru inanç sistemimi sarsacak bir soru.siz inanı bilginin dışında bıraktığınız için bunu size söylemeyeceğim belki ilerde.daha o aşamaya gelemedik.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Sayın evrensel insan yukarıda yazdıklarımı yoksayabilirsiniz,bakın sizi araştırırken beni araştıran bir bilimdalı keşfettim.Agnoioloji.bilgi peşinde daha bir arpa boyu yol gitmişim ben en iyisi şu büyüleyici kainatı müşahedelerime devam edeyim.belki gözlemcim bana bir ışık tutar.
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
Ben tanriya inanmak ya da inanmamak, ya da tanrinin varligini ya da yoklugunu ortaya koymaktan bahsetmiyorum.

Insanoglu aklinin tanrilastirma eyleminden bahsediyorum. Sonucta insanoglu tarihler boyu binlerce tanri yaratmis ve bunlara kendi verdigi anlam ve icerikte teslim olmustur.

O yuzden konu tanri degil; aklin tanrilastirma eylemidir. Iste bilimin bilimsel olarak boyle bir akilci tanrilasstirma eylemine ihtiyaci yoktur.

Ikisinin bagdaslamayacaginin en guzel ornegi galile ornegidir. Sonucta ya dunyanin duz ve donmedigine inanacaksin, ya da bilimsel olarak dunyanin dondugunu ve yuvarlak oldugunu bileceksin.

Ya gozunle gordugun insanoglunun insanoglundan dogumunu bileceksin, ya da cesitli yaratilis masallarina inanacaksin.

Ya olmenin yasayan acisindan bir son oldugunu bileceksin, ya da olum sonrasi yasama inanacaksin.

Ya kendi varliginin bilincinde olacaksin, ya da bir tanriya kul olduguna inanacaksin.

Ya gordugunu bileceksin, ya aklin yarattigi fizik otesi, bilim kurgu, mistisizm, efsane ve mitolojilere inanacaksin.

O yuzden bilmek ile inanmak bagdasmaz. Bilmek bilincin inanmak ise teslim olmanin urunudur. Bilmek seni sana kontrol olanagi verir, inanmak senin kontrolunu inandigina verir.

Ayrica konu tanriya inanmak da degil; bu inandigin tanrinin senin uzerinde bir yonlendirim ve yaptirimi olduguna inanman ve seni yasatanin o olduguna inanman.

Yoksa, bir deist, panteist, panenteist ve agnostik ve hatta mistisizmin inancinin bile bir zarari yoktur. Buradaki zarar inandigin tanrinin senin uzerinde getirdigi yonlendirim ve yaptirimlar ve senin ona tesalim olmandir. Bu da senin varligini sen olarak sana vermez, kisaca seni kul yapar.

Kaçırdığın bir şey var .. Sadece bilmek basit bilgisayar fonksiyonundan öte götürmez insanı.. Değerli olan sadece inanmak veya sadece bilmek değildir.. Bilerek inanmak hepsinden üstündür.. Neden dersen bilmek küçük bir alanı inanç ise bilginin eksik yanı olan diğer bilgileri kapsar.. İnanç olmasaydı insanlar asla gelişemezdi.. İnançları sayesinde yeniliklere imza atarak eski bilgiye yenilerini eklemiştir insanoğlu.. Dediğim gibi sadece bilmek insanı bilgisayar gibi bir yapıdan öte götüremez.. Yaratıcılık yeteneği inanç ile bilginin aynı potada eritilmesi ile elde edilir.. İnsan hayal kurar ve buna inanır , ve arkasından koşar , buda ona ilerlemenin yolunu açar.. Sadece bilemek değil bilgiyi üretmektir bunun adı.. Zaten insanı insan yapanda budur..

Bide en çok dikkatimi çeken dinin geri kalmışlık olduğu kanısıdır.. Yukarıda bahsettiğim gibi sadece inanç yeterli değil.. Takdir edersiniz ki çok insan bilimden uzak bir hayat yaşamaktadır.. Bu insanlar ister inanmış olsun ister inanmamış olsun genel toplum yaşamı böyledir.. Bilimsellikten uzak dinini bile kulaktan dolma yaşayan bir toplum ancak bu kadar olabilir.. Bunu hemen inanca yaftalamak bilmeden sav ortaya koymaktır.. Hani bilimseldik.. Din insanlara bilimden uzak mı dur diyor da geri kalmışlığı dine bağlıyoruz.. Din inan dediğinde ahlakı davranışlarını sınırlıyor.. Bilimsel çalışmaları sınırlayan bir madde yok kanımca.. Yoksa var mı..

Çok tartışmada geçer.. Biri çıkar Kur'an dan bir sözü cımbızla çıkarıp şöyle diyor der ver çelişkili der.. İşte burada düşülen hatada budur.. Resme bakıp siyah neden kullanılmış yahu siyah kötü bir renktir deriz.. Halbuki resim elde etmek için her renge ihtiyacımız var.. Resmin tamamı ne diyor onu anlamak lazım.. Bilgi iyi inanç kötü değil onu güzel bir resme dökmektir önemli olan..
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Ben tanriya inanmak ya da inanmamak, ya da tanrinin varligini ya da yoklugunu ortaya koymaktan bahsetmiyorum.

Insanoglu aklinin tanrilastirma eyleminden bahsediyorum. Sonucta insanoglu tarihler boyu binlerce tanri yaratmis ve bunlara kendi verdigi anlam ve icerikte teslim olmustur.

O yuzden konu tanri degil; aklin tanrilastirma eylemidir. Iste bilimin bilimsel olarak boyle bir akilci tanrilasstirma eylemine ihtiyaci yoktur.

Ikisinin bagdaslamayacaginin en guzel ornegi galile ornegidir. Sonucta ya dunyanin duz ve donmedigine inanacaksin, ya da bilimsel olarak dunyanin dondugunu ve yuvarlak oldugunu bileceksin.

Ya gozunle gordugun insanoglunun insanoglundan dogumunu bileceksin, ya da cesitli yaratilis masallarina inanacaksin.

Ya olmenin yasayan acisindan bir son oldugunu bileceksin, ya da olum sonrasi yasama inanacaksin.

Ya kendi varliginin bilincinde olacaksin, ya da bir tanriya kul olduguna inanacaksin.

Ya gordugunu bileceksin, ya aklin yarattigi fizik otesi, bilim kurgu, mistisizm, efsane ve mitolojilere inanacaksin.

O yuzden bilmek ile inanmak bagdasmaz. Bilmek bilincin inanmak ise teslim olmanin urunudur. Bilmek seni sana kontrol olanagi verir, inanmak senin kontrolunu inandigina verir.

Ayrica konu tanriya inanmak da degil; bu inandigin tanrinin senin uzerinde bir yonlendirim ve yaptirimi olduguna inanman ve seni yasatanin o olduguna inanman.

Yoksa, bir deist, panteist, panenteist ve agnostik ve hatta mistisizmin inancinin bile bir zarari yoktur. Buradaki zarar inandigin tanrinin senin uzerinde getirdigi yonlendirim ve yaptirimlar ve senin ona tesalim olmandir. Bu da senin varligini sen olarak sana vermez, kisaca seni kul yapar.
Ben, Tanrı'ya inanmaktan bahsediyorum. Farklı şeylerden söz ediyoruz o halde. Sen ısrarla "din"i eleştiriyorsun, benim yazdıklarımı eleştirmiyorsun.

Sabırla ve inatla farklı bir şeyler söyleyecek misin diye bekledim. Aynı yerde dolanıp duruyorsun.

770 no. lu mesajında resmen hakaret ediyorsun. İmzanda yazdıklarınla ters düşüyor. Hani saygı?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Ben, Tanrı'ya inanmaktan bahsediyorum. Farklı şeylerden söz ediyoruz o halde. Sen ısrarla "din"i eleştiriyorsun, benim yazdıklarımı eleştirmiyorsun.

Sabırla ve inatla farklı bir şeyler söyleyecek misin diye bekledim. Aynı yerde dolanıp duruyorsun.

770 no. lu mesajında resmen hakaret ediyorsun. İmzanda yazdıklarınla ters düşüyor. Hani saygı?

Hangi cumleden "saygisizlik" algisini cikardin? "farkli bir sey" derken neyi kast ediyorsun?

"din ile senin yazdiklarin arasindaki bagi ya da farki aciklar misin?

"Ayni yer" derken, nereyi kast ediyorsun?

Umarim bu yazilanlara yanit verebilirsin ve mesajinin da bir anlami olup olmadigi algilanir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst