E
evrensel-insan
Ziyaretçi
numenal yetinin rolünü algıladığımı düşünüyorum ama insanoğlunu fenomenal yapıya teslim ettiğim konusunda haklısın..
zaten o yüzden ben suç ve ceza kavramına karşıyım ve ilerleyen yüzyıllarda "suç ve ceza" kavramının yerini "hastalık ve sağaltım" kavramlarının alacağını düşünüyor ve iddia ediyorum.
Bu da numenal yetinin bilissel, bilgisel ve bilimsel yonunu algilayamadigini gosteriyor. Cunku insanoglunun kendi kendini sorgulayarak degistirebilecegini, kendinde bunu yasamis olmana ragmen bir turlu algilayamiyorsun. Iste o yuzden ben de bu bir algilama, farkina varma ve bilince cikarma konusudur, diyorum.
insanoğlu türü insan bilincine ulaşıp insan oluncaya kadar aynı gezegende bir arada uyum içinde yaşamak için binlerce yıldır zaten numenal yetiyi ön plana çıkarıp toplumsal düzeni ve adaleti sağlamak adına suç ve ceza kavramları üzerinden gidiyor.. bunun eski uygulanış şekli dinlerin ölüm sonrası yaptırımları ve günümüzde varolan medeni hukuk.. aslında ikisinin biribirinden farkı yok.. insanoğlunun numenal yetisini ön plana çıkarıp insanoğlunu sorumlu tutuyorlar.. dolayısıyla tooplumsal düzen ve adaleti bozan kişiler "suç"lu oluyor ve karşılığında "ceza"landırılıyor.. dogma dinlerin de medeni hukukun da yaptığı şey ve izlediği yol aynı.. insanoğlu iyi veya kötüdür ve bu onun öziradesi ve istenci altındadır, o yüzden bunlardan kötü olanı seçeni cezalandırıp adam edip toplumsal düzen ve adaleti sağlayalım..
Bu dedigin hic bir zaman olmadi. Insanoglu dogal zihniyetin insandisi ve fenomenal zihniyetin insanlikdisi degerlendirmeleri ile insanoglunu ya bir madde/mal ve kole ya da bir kul olarak algiladilar ve kendi ideolojik inancsal izmsel etik ve metafizik akilciliklari ugruna bir yigin kitle ve kelle sayisi gorerek savaslardan savaslara surduler. Dusunceyi bile, dusunce sahibinin fenomenal goruntusune zarar vererek yok edeceklerini zannettiler. O yuzden numenal zihniyet ve algisi, henuz dunya ve insanlik adina 20. yuzyilin ikinci yarisi ile baslamistir. Zaten teslimiyet algisida fenomenal zihniyetten gelir. Aslinda numenal zihniyet teslim alir fakat bu bir fenomene oturtulur.
ben de diyorum ki..
insanoğlu saf ve masumdur..
insanoğlu her ne kadar diğer müstakil varlıklardan numenal yetisi ile ayrılıp ön plana çıksa bile nihayetinde diyalektik bir etkileşimle canlılığını sürdürüp düşünce ve eylemde bulunan bir maddedir..
ve bu madde olan varlık atalarından gelen binlerce yıllık genetik miras ile birlikte doğumundan itibaren sonsuz sayıda içsel ve dışsal faktörle bir diyalektik etkileşim içindedir.. bu diyalektik etkileşim atom üstü olduğu kadar atomaltı quantal bir etkileşim içindedir.. sürekli bir değişim dönüşüm sözkonusu olup maddenin niceliksel ve niteliksel statikliğinden bahsedemeyiz.. evren ve onun bir parçası olan insanoğlu ve onun numenal yetisi de sürekli bir dinamizm içindedir.. atomüstü ve atomaltı her türlü devinim yeni bir devinimi tetikler ve insanoğlu olarak bizim algılayıp ortaya koyduğumuz her türlü olgu bu devinimler zincirlerinden ibarettir..
Tabiki insanoglu bir fenomenal goruntu olarak saf ve masumdur. Sorun onun insandisi ve insanlikdisi dogal ve fenomenal zihniyetinde ve bu zihniyetin somut bir sekilde akilciligini sistem, duzen, kurum haline getirmesindedir. Bunun icinde ideolojik inancsal dogruluklar arasi savaslar verir ve her savasi veren, kendi aklinin inandigini dogru zanneder. Insanoglunun bir fenomen olarak diger fenomenler gibi her turlu evrimci, biyolojik v.s. yapisini ortaya koymak baskadir, insanoglunu yasam ve iliski olarak yonlendirmek ve ona yaptirim uygulamak ve onu buna teslim etmek/almak baskadir. Iste insanoglunu insanlastirmayan bu teslimiyettir.
insanoğlunun numenal yetisi her ne kadar kendini özgür algılasa ve zannetse bile nihayetinde bir madde/fenomen olan beyin dokusunun bir niteliği ve türevidir.. türevler/fonksiyonlar köken aldıkları fenomenden "mutlak bağımsız" değillerdir ve olamazlar, aksini düşünmek ve iddia etmek soyutçuluktur, metafiziktir..
Buna itiraz eden yok. Yalniz burada algilanbmayan bu turevin insanoglunu yonlendirdigi ve yonettigi, kontrol ettirdigi, ina duzen ve sistem kurdurdugu, onu savastirdigidir. Iste senin bu cumlen sadece fenomenal zihniyet ile sinirlidir. Cunku fenomeni red etmeyen bir numenal yetinin onemini algilayamiyorsun. Ustelik fenomeni yonlendiren v.s. numenal yetinin onemini de algilayamiyorsun. Butun bu farkindasizlik seni insanogflunu fenomenal bir sabitlige surukluyor ve numenal yeti degerlerinin degisebilecegini de algilayamiyorsun. Zaten bilimin bilimsel olarak olgusal gecerliligi ve yanlislanabilirligi de bu numenal yeti bilgisi ve gozlemi uzerinedir.
o yüzden insanoğlu suçlu değil diyalektik sürecin bir ürünüdür..
toplumsal düzeni ve adaleti sağlamak istiyorsak sorumluluğu insanoğlunu numenal yetisine yükleyip insanoğlunu suçlamaktan vazgeçip bir an önce diyalektik etkileşimlerin farkına varıp bu sürece müdahele etmeliyiz..
Senin mudahele etmen zaten asirlardir yapilandir. Onemli olan bunun kisilerin bilinc ve farkindaligina cikmasini saglamak ve bunun icin de onlarin bilinclenmesini saglayacak sekilde egitmek ve ogretmektir. Senin tek mudahele edebilecegin yer, kendi beynin ve onun bunyesindekilerinin numenal insanlik adina sorgulanmasidir.
suç ve ceza kavramları insanoğlu bilincinin evrimsel sürecinde toplumsal düzen ve adaleti sağlamak için uygulamak zorunda kaldığı ama önümüzdeki yüzyıllarda geriye dönüp baktığımızda utanılacak ve çok ilkel bir bilinç düzeyi ve uygulama şeklidir..
bu ister dogma dinlerle olsun ister medeni hukukla..
insanoğluna yakışan bilinç suç ve ceza değil kaotik diyalektiği adaletli diyalektik etkileşime çevirmektir..
ama bu çok uzun soluklu evrimsel bir süreçtir..
bu aşamaya gelinceye kadar geçmişte olduğu gibi kurtuluşlar bireysel olmaya mahkumdur..
Konu her bir beynin kendi degerlendirmesi temelinde baska bir beyni hasta ya da suclu gormesi ve onu tedavi ve ceza ile aklinca terbiye etmesi; zaten insanoglunun guc, otorite ve hakimiyet temelinde yaptiklaridir. Eger tedavi olacak olan suc isleyen bir kaynak varsa; o da fenomenal goruntu degil; numenal yetinin degerleridir. Bunlarda kisinin bunyesine oturtulan egosal, yaratilissal, inancsal, ideolojik, dogrusal, ayrimci, cikarci, bolucu, savastirici, ust/alt kilici, birbirine dusurucu insan ve insanlikdisi giydirilen numenal deger, veri ve tabu elbisesidir. Iste her bir kisi de kendini bu numenasl degerlerden v.s. kurtaracak olan bilinc ve farkindaligi alabilir. Zaten kisilerin yasamlari boyunca her turlu deger, veri ve tabu degisimi boyle saglanir. Zaten insanoglunun kendi arasindaki her turlu tartismanin da temeli fenomene degil; numenal degerlere dayanir.
Evet baslangic bireyseldir ve birey builinci gerektirir. O yuzden de disaridan bir mudahele ya da baski uygulamayi degil; kisinin kendisini kendi algisi ile bilinclendirmesini ve sorunun farkina varmasini gerektirir.