Tanrının Tanrısı olabilir mi ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde Avdan tarafından oluşturulan Tanrının Tanrısı olabilir mi ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 10,480 kez görüntülenmiş, 80 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Tanrının Tanrısı olabilir mi ?
Konbuyu başlatan Avdan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ümit Zafer Bağcı

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
öylece birden ''deli'' dediklerimizin özenle irdelenmesi gerekir,veli kavramına çok yakın duruyorlar çünkü;bu da deliler arası dayanışmaya örnek olsun.:)
başka birşey söyleyeceğim şimdi,en duru beyinler çocuklara ait,önyargısız,koşullandırmasız ,(varsa böyle bir kavram)özgür düşünebilen..oğluma Allah hakkında bilgi verirken Allahı da koruyan bir Allah var değil mi diye sordu..al bakalım cevapla dedim içimden.Dini eğitim vermeye çalışma sebebim kendini güvende hissetmesinin altyapısını oluşturmak.Topu taca atması gerektiğinde sıkıntı yaşamamalı ..kaba bir tabir mi oldu bu ?olabilir ama sizin realitenizde burdan çıkıyor zaten,içinize bakınız.neye inandığının önemi yok korunma için.varolmanın buhranı ancak başkasını sorumlu tutarak kolaylaştırılır .tanrılaştırılan sadece akıl sandığımız sistemetik çözümleyici..play tuşuna bas sonra stop back var mesela birde ama kırmızı bir silme tuşuda var silmek için eski teyp çalar görenler bilir..yani eldeki tamircisi artık olmayan elması kırık teypçalarla evrenin ötesinden gelen dalga boyu farklı frekansları kaydedip dinleyemezsin..
ama şu da var La diye arındırmadığım tanrılarımın tanrısı var evet ironi olsun bu da..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
vallahi durup dururken demedim o sözü;veli veli olmazmış deli olmayınca dedim,aman efendim bana veli bilmem ne demeyin bişey demek istiyorsanız deli deyin dedi o açıdan..yoksa böyle bir saygısızlığı yapmam..düzeltiyorum,
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
[MENTION=3591]sakal[/MENTION] biliyorum kendi isteği olduğunu ,savunmak için söylemedim.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Anladim, yalniz ben bu soruyu senin bir mustakil var olan varlik, yani dogan yasayan ve olen acisindan sormustum. Yoksa tabiki doganin bunyesinde, dogum da yasam da olum de yok. Sadece gozxlem veren degisim, donusum baskalasim ve olusum var.

Buradaki sorum, tamamen senin inancina yonelik bir soruydu.

Yani diyelim; ruha ve onun bedenden ayrilacagina, yasam sonrasi hayata, reenkarnasyon ya da cennet/cehennem temelli fizik otsi ile ilgili idi sorum.

Yoksa bilimsel olarakm mustakil var olan varlik dogmadan once doganin bir parcasidir, oldukten sonra da bir parcasi olacaktir.

Buradaki mustakillik senin su an sen olarak olan butunlugunun yasam bittiginde artik sen olarak devam etmemesi. Yani mustekilliginin bozulmasi anlaminda.

Doğum ve ölüm, doğum ve batım, giriş ve çıkış gibi algılıyorum sadece; Gerçekten bi yaşam kesintisi düşünmüyorum ben; Arabadan inmek, çıkmak gibi benim ölüm algım, bu dünya gerçekliğine bağlanmak için kullanılan bi fiziksel araçla bağımın kopması, Giysi çıkarmak kadar özgür aklımda beden çıkarmak; Tüm gerçek ölüm algım bu; Hiç bir ölüm kaygım-korkum-duygum yok; Bu gerçeklikle bilinene anlamda bu hayata ilişkin bağımın kesilmesi;
Ben olan ayrışmayacak olmalı ölümle ki dediğim gibi ölüm yok, Benim gerçekten uzayan bi zaman içinde sırayla deneyim algım yok, Çoklu zaman ve mekan, Bu durumda ben olan, ben sanılan benin ayrışmayışı ya da dağılmayışı, Ben bunu açıklayamıyorum, Buna dair bütünlüklü bi yanıt bulamıyorum içimde ya da gerçekten, Ama burada şu var, Herkes ben olarak kendi olan kişilik olarak sonsuzluğa eremez ve evrimleşemez, Ben bizleşerek ilerleleme gibi bi model düşünüyorum; Nasıl olur bilmem; Öte yandan yeniden dirilme ve reenkarnasyon, Ölüm yok ki doğum olsun, Hiç bir bitme ve bilinç kesintisi-kaybolması algısı yok bende; Çoklu yaşam deneyimleri aynı anda ve zamanda, VE başka bi yaşam deneyimliyor olmak ölmek ya da yeniden dirilmek değil, Ve bu benin, ben sandığımın ben algı şu anda burada, Sadece bu, Yani bizim algımızla ölümden önce başka bi hayat, ya da ölümden sonra başka bi hayat olabilir ama ben bunu yeniden dirilme ölme dirilme olarak tanımlamıyorum, Birileri doğuyor zaten, Bunların hepsi bi arada şimdide oluyor; Algı bize böyle yansıtıyor sadece; Birileri ölüyor ve doğuyor, Her ölen ve her doğan benim; Ama ben hiç ölmeyeceğim; sönmeyeceğim ve kaybolmaycağım; Ben sandığımı yitirmek kaygımda yok benim, O evrimleşmezse ve öğrenmezse bi karadeliğe gitsin ve yeniden yapılanıp madde olsun, Bu bile umrumda değil, Öğrenen ve evrimleşen gelişen benler yaşasın, Onlar benim, Hepsi benim zaten;

Ruh bedene girmş bi şey değil ki ayrılsın; Ruh bir ateş topu değil; ışıksal uzantılılık ve bilinçlilik gibi algı formları bizim için ruh kavramı;
Müstakillik bozulsa bile bundan yana kaygım yok benim, çoklu benli, çoklu bizli, çoklu bileşmiş ben yapılarında yaşam deneyimleyebilirim ve özgürüm ve bu fikre açığım; Bu sınadığım bir fikir, Hatta aradığım bi şey; yoksunluğunu duyduğum bi şey; Müstakil olmak, Benel yalnızlık; Ben sandığım ya da kişiliğim (geleceğim) onun içinde hiç kalmasın, Açığım tüm bunlara ben;

Burada şunu gördüm, Birleşmiş benlerden oluşan bilinç bütünlüğü kavramını sokmalıyım işin içine; bunu şunun için anlatıyorum, Tüm varolana evrimleşilen hatta bizim algımızla başlangıca önceye belki evrimleşilen ama bunun gelecek olarak deneyimleneceği bi varolum gibi bi algım var benim; Bilinç ve bilinçlilik formu olan ruh var ve ruhlar var, Ve gerçek olan ruh beden değil ya da madde değil; Ama evrimsel süreç ve aşama sonunda tek bir ben ve ruh ve bilinç kalcak kalmalı, Bu nednele bi tür bize evrimleşme düşünüyorum, bunu şöyle düşünelim, Bi kaynaktan yayılmış dağılan ışık var; Kaynağa döndükçe odak daralıyor ve ama aslında yine de kaynağa döndükçe tüm sonra/geçmiş kapsanıyor gibi; Ama nihai olarka birliğe, kaynağa dönülen bi evrim ve yaşam döngüsü düşlüyorum, Bİlinç kendi bütünlüğünden ayrılıyor ve geri dönüyor, Arada neler olur-oluyor tam bilmiyorum ama bi ölüm yok, doğaya katışma yok, Bilinç bilince dönüşür ve algı formu bi şekilde korunuyor olmalı, ama gelecekte tek kök olan algı formu çoklara, çokluğa bölünmüşse ve dönüşmüşse kaynağa döndükçede toplanıyor,bileşiyor ve birleşiyor olmalı, Ben bunu birden çok benin ve benlerin birleşip tek bir ben-biz bütünlük benzeri bi şey olauşturması benzeri gibi düşünüyorum;

Önemli olan deneyim ya da hayat değildir öğrenmedir, Zeka öğrenme sonucu doğuran gerçeklik tasarlar ya da uzamlar; Nedenliği ve nasıllığı ile ilgilenmiyorum ben; Büyük zeka, toplam zeka öğrenmeli, Daha çok öğrenmeli ve gelişmeli, Benim yaşamım onun yaşamı; BEn diye bi şey yokum ya da zaten yok, O var, ve ben oyum ve o benim;

Felsefi ontolojik temelde savundugun bir izmin var mi, mesela idealist misin?
Ben bunu yapamıyorum, şuyum, buyum, şucuyum, bucuyum; Ben idealizmin adını bilmiyorken bi arkadaşım idealist olduğumu söylemiştir, İdealizm şu mu? Madde evrenine eşlik eden birde enerji ve idealar evreni mi? Ruh ve bilince inanmak mı? Bunalrsa evet ben idealistim ve çok sıkı ve koyu bi idealistim;

Yukaridaki tasavvuf ve insanoglunun dogalligi ile ilgili sorulari verildigi gibi anlamadigini dusunuyor musun? Eger oyle ise neresine ve nasil anlamadigini aciklayabilirsen, belki senin daha net olarak anlayabilecegin sekilde sorulari yeniden duzenliyebilirim.
ben cümleyi gerçekten kavrayamadım, SAdece bu soru için, Tasavvuf ve doğallıkla ilgili tam olarak neyi bilmek istiyorsunuz?

Yani sence hangisi oncedir madde mi dusuce mi?

Maddeye akışkan, geçişken oyun grafikleri diyorum ben; Yapılmış , tasarlanmış bi oyunun gelişebilir grafikleri madde;
Tabiki ve tabi ki düşünce önemli;
Nesne ve bilinç birdir çağ atlattı beni der Melih Cevdet, Evet bizim içinde madde ve bilinç yani düşünce birdir ama Madde yoğun-katı-evrimleşmemiş, henüz öğrenmemiş ya da öğrenmeye çok yeni başlamış bilinç gibidir

Serbest iradenin oldugunu dusunuyormusun?

Evet ama bu soru benim anlayışımda, benim okuyuşumla yorum ve açıklamlar gerektiriyor; Bir maymununda özgür iradesi var ama insan onu sınırlayabilir; Bir gün insanlar özgür (birbirlerinin) iradelerini sınırlamadan özgürce deneyimlemenin yolunu öğrenecekler ya da bulacaklar, Ben buna inanıyorum; Eğer maymunu sınırlayabilen insan gibi, insanı da sınırlayabilen daha yüksek kuşatan dışsal bi irade varsa onu aşmayıda öğrenecekler, Buna inanıyorum;

Özgür irade tanımım şudur üstadım; İnsanlar bunu seçim özgürlüğü sanıyor ve algılıyor;

Yaşamın tüm yükünü, öncesi olsaydı öncesinde bilinçlice seçmişçesine, bilir ve anlarcasına, sorumlulukla bilerek üstlenmiş ve kabullenmiş ve seçmiş olmak; Seçimsiz yani istek olmadan yaratım ve eylem doğmayacağı gibi bi sav bu;
Herkes ve her şey yaşamını şeçti, Bilerek ve farkındalıkla seçti, Benim özgür irade anlayışım bu, Galu Bela masalı ya da sembolizmasına benzetilebilir; ama bi Tanrı yok bunda;

Kisaca kendi dusunce sekline teolojik baz da deist diyebilir misin?

Tanrının varlığı ya da yokluğu beni neden ve ne kadar ilgilendiriyor biliyor musunuz?
1-bu düşünce İnsanları ne kadar ayrıştırıyor;
2-Birleştirmek, anlaştırmak, uzlaştırmak için neler yapabiliriz;
3-Dinsel metinleri sembolizmalar olarak yorumlasak açsak sunsak ne olur? İnsanlık özgürleşebilir mi bundan?
4-Peygamber,vb. insanları medyum ve kanallık yapan insanlar olarak sunsak ne olur; İnsanlık özgürleşebilir mi bundan?
5- İnsanları dinden ve Tanrı düşüncesinden nasıl özgürleştirebiliriz?
6 - Bi barış ve sevgisi Tanrısı sunsak, cehennem vb. negaitf fikrileri ve girdileri nasıl eritebiliriz, giderebiliriz;
.
.
111- Tanrı yok desek anlaşamıyoruz galiba, Çok fazla çatışma ve geri bildirim doğuyor, En iyisi Tanrıyı doğa ya da tüm varlık olarak anlatalım ve kabul edelimi bi uzalşama kültürü ve dinamiği arayalım
.
.

bu liste böyle uzayıp gidiyor üstadım; BEnim Tanrı anlayışım bu;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
tanrının cehennemine ulaşmadan önce bu dünya cehenneminde kadınların,masum çocukların,elden ayaktan düşmüş yaşlıların kanına girenlerin cehennemini yık ondan sonra sıra tanrının cehennemine gelsin..bu işler klavye başında olmuyor maalesef..

veya iyi bir psikiyatra görün..

ben klavye başındaki ben; beni bende demen ben bende değilim;

Tanrının cehennemi değil o, Tanrının bi cehennemi yok ve olamaz anlıyor musunuz? Bu durumda Tanrının cehennemi değil O, İster düşüncenin cehennemi deyin ister cehaletin; isterse başka deyin; Benim sözümün öznesi Tanrı değildi; Karanlığı özne tutmuş sözüm; Karanlık tanımım çok basit ve açık, Kapatan,, örten, gzileyen, saklayan, gerileten, vb, ... sürer, Her şey karanlık;

Ben klavye başındaki ben; ben yalın ızım ya da değilim; yalın ıs'ım mı ben; yalın us ya da oyun oynayan us; o Yun Us

Yun,Us , (Yıkan akıl)
Yalın us, çıplak akıl, kab giymemiş-kaba sokulamayan akıl
Yalın Is, yalınlık sahibi

Dün akşam ki/geceki ruh halim biraz dengesizdi kabul ediyorum; Normalde bu sözleri dökecek/edecek değildim;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
yalın-ız, biz yalınız (yalınlık)

yalın ayak, yalın ağız; (çıplak ağız)

giysisi yok ağzımın, ağız kabım yok benim;
çırılçıplak, yalın ağız koşarım ben kelimelerin dikenliğinde,
Batar kelimeler dilime, batar aklıma bu yüzden;
Bu yüzden yara beredir dilim, sertleşmiş-nasırlaşmış belki;
Baslınca nasrına çığırtkan dilim;

-
yaloz derler yöresel ağızda yalnız için; ya da yaloğz,yalouz, yalouğuz gibi söylemler ve seslerle;
geride bırakılanlar, yalıtılanlar, ayrılanlar gibi belki ama yöresel ağızda birden soruya dönüşür yaloz (yalnız)
Yalnız, kim yapcak o işi; Ne anlama gelir burada yalnız
Geride bırakılanlar mı yalnızdır,
Öyleyse hiç arkana bakmıyorsan, geride hiç bi şey bırakmıyorsan, hiç yanlnız değilsindir sen;
ama böyle değil galiba;
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Evet, tanrının bir tanrısı hatta onun da tanrısı olabilir. Bu böyle sürüp gider. Hayalinizde bir tanrı kurarsınız bir de onun tanrısını hayal ettiniz mi alın size tanrının tanrısı. Yok bu tanrı kelimesinden kastınız bu kainatın yaratıcısı ise, o zaman bilinmesi gerekir ki, o ne yaratıldı, ne doğdu, ne doğurur. O birdir. Zaten eseri olan kainatta onun birliğinin bir izahıdır. Onun için zaman ve mekan kavramı yoktur. Öyle bir varlıktır ki, onun yaratılmaya ihtiyacı olmadığından onun tanrısı diye bir şeyden de bahsedemeyiz. O, her şeyi barındırır. Her şey ise o'dur. Ondan gayrı olmadığından ayrıca bir tanrıdan bahsedemeyiz...
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Bu sizin dahi aklınızın sınırlarını zorlaması gereken bir soru,düşüncelerinizin emniyet kemerini açarsanız böyle fikirlere kapılmanız gerekir normalde.yani bir silsile halinde hiyerarşi oluşumu kafanızın bir yerine mikrop gibi dalabilir.Allah a mutlak imanla olası delikleri kapatmış olmak lutfu aklın saçmalama lüksünü elinden alır.Esasen akledin dendiğinde de zaten böyle bir başlıktan bahsetmiyor.Nazarımda hep yaptığım serbest dalışlar adına, birkaç bişey söylenebilir sadece ,hepsi bu yoksa ilk çıkışı ile bakıldığında Tanrının tanrısı kavramı aslında Tanrısızlıkla eştir.Tanrı kendinden sebep bir varlık oluşturamamışsa o tanrı değil ancak mafya babası filandır herhalde.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Anladim, yalniz ben bu soruyu senin bir mustakil var olan varlik, yani dogan yasayan ve olen acisindan sormustum. Yoksa tabiki doganin bunyesinde, dogum da yasam da olum de yok. Sadece gozxlem veren degisim, donusum baskalasim ve olusum var.

Buradaki sorum, tamamen senin inancina yonelik bir soruydu.

Yani diyelim; ruha ve onun bedenden ayrilacagina, yasam sonrasi hayata, reenkarnasyon ya da cennet/cehennem temelli fizik otsi ile ilgili idi sorum.

Yoksa bilimsel olarakm mustakil var olan varlik dogmadan once doganin bir parcasidir, oldukten sonra da bir parcasi olacaktir.

Buradaki mustakillik senin su an sen olarak olan butunlugunun yasam bittiginde artik sen olarak devam etmemesi. Yani mustekilliginin bozulmasi anlaminda.

Üstadım ben bu alan bu sorular için yazdıklarımı yeniden okuduğumda, anlaşılması oldukça zor ve bi yandan da bu konudaki felsefemin ve düşünecelerimin, oturmamış, yerini bulmamış ve oldukça ham, bütünlenmemiş ve hatta çelişkili de olduğunu gördüm,

bunu bi tartışma ve düşünme konusu olarka yeniden açmalıyım;

Şimdi odakları ve merkesleri ortaya koyalım;

Biz birleşik ya da tekil bilinçten ayrışmış ayrımlanmış bireysellenmiş ve bölünmüş bilinçleriz, benim yaklaşık algım bu;
Ya da bir kütlesel olarka bölündü, bölümlendi, bu aynı şey demek ve aynı sonucu doğrurur;
Bunun nasılları ve detayları kavrayışımda tam ve bütün değil evet, Sadece önerileri savlar, düşünmeler ve düşünceler;

Ben şöyle düşünüyorum bu durumda, Evrimleşilerek kaynağa geri dönülecek ya da dönülebiliyor, Ama tam aksine evrimleşilmeyerek yokluğa ya da bi karadeliğe de gidilip yeniden yapılandırılabiliyor da bilinç, Hangi yöne gittiğimi ve gittiğimizi bilmiyorum; Ben hangi yöne gidiyor olursam olayım yaşam ve bilinç sürüyor ve süreğen, Benim bilgim ve hafızamda, kazanımım ve öğrenmemde onun içinde, Yani ben kendimin içindeyim, Ve bir yokluğua ve ayrışmaya da gitsem yani doğaya da katışsam ben yok olmayacağım; Yani benim savım iki yönlü, Doğaya katışma da mümkün, ilerleyip evrimleşip kaynağa kadar geri dönmekte mümkün, Ve bunlar matematiksel, olağan, varlığın ve evrenn doğası;

Yani öldükten sonra ha yok oldum ha yeni bi hayat deneyimledim ha da yükseldim ilerledim Benim için fatketmez, Ben bütün sonuçlara açığım; Ölüme ve varsa ölüm sonrasına açık bi gözlemle ya da fikirle gidebilirim;

Ama inanç, kabul ve benimsemeyi soruyorsak, Bilinç içinde bilinçlilik algı formu diyorum ben ruh için, Ruh tanımlamam bu, Bu bi enerji evreninde, madde evreni gibi; Orada bedensizce bulunacak ve varolacak ölümle birlikte, Ve burada 5.yoğunluk dediğimiz hayatlar arası bi gözden geçirme değerlendirme bölgesi, ara bölge kabul etiğimiz yer var, Oraya gidecek ve yeni bi yaşam tasarlayıp seçecek ya da diğer enerji evreninde asılı kalacak oraya geçene kadar; buna benzer benimsemelerimiz var;

Ama sonuç olarak şunu belirteceğim; Örneğin on insanın bileştiği bi insan bütünlüğü düşünün, On insanın bileşip yeni bir tek benlik oluşturduğu bi bütünlük düşünün; Bu bütünlük ve benlik içinde benliğimi eritmeye ve katmaya hazırım ben; Böyle bi ben korunum endişem yok; Ve ilerleme ve evrimleşme için buna benzer bi yapı öngörüyorum ya da düşünüyorum; Kaynağa doğru tek benlikleşen ve aşağıya doğru çok benlikleşen bi yapı deneyim, Ve evrim içinde ilerlemek için ruhların-bilinçlerin bileşmesi ve birleşmesi gerekiyor; Milyarlarca insanın oluşturduğu tek benlik-tek bilinç içinde eriyebilirim ben, Ben diye bi şey kalsın,korunsun kaygım yok benim; Bu yolla evrim ya da kaynağa dönüş modelim işlemiyor;

Ve iki yol var, Birincisi doğaya katışmak
İkincisi, daha büyük bir benliğe ve bilince katışmak-evrimleşemek;
Ya çözülmek, ayrışmak, dağılmak, Ya da bileşmek, toplanmak, güçlenmek, birlenmek;
bunun biri varlığa diğeri yokluğa gidiyor, Ama iki durumda da ikisi de aslında yok olmuyor yine de;
Ve ikisinden yana da kuşkum, kaygım yok, Ve her şeye açığım ben; Bekleyip görürüm;
Bekleyip göreceğim neler olacak;
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
öylece birden ''deli'' dediklerimizin özenle irdelenmesi gerekir,veli kavramına çok yakın duruyorlar çünkü;bu da deliler arası dayanışmaya örnek olsun.:)
başka birşey söyleyeceğim şimdi,en duru beyinler çocuklara ait,önyargısız,koşullandırmasız ,(varsa böyle bir kavram)özgür düşünebilen..oğluma Allah hakkında bilgi verirken Allahı da koruyan bir Allah var değil mi diye sordu..al bakalım cevapla dedim içimden.Dini eğitim vermeye çalışma sebebim kendini güvende hissetmesinin altyapısını oluşturmak.Topu taca atması gerektiğinde sıkıntı yaşamamalı ..kaba bir tabir mi oldu bu ?olabilir ama sizin realitenizde burdan çıkıyor zaten,içinize bakınız.neye inandığının önemi yok korunma için.varolmanın buhranı ancak başkasını sorumlu tutarak kolaylaştırılır .tanrılaştırılan sadece akıl sandığımız sistemetik çözümleyici..play tuşuna bas sonra stop back var mesela birde ama kırmızı bir silme tuşuda var silmek için eski teyp çalar görenler bilir..yani eldeki tamircisi artık olmayan elması kırık teypçalarla evrenin ötesinden gelen dalga boyu farklı frekansları kaydedip dinleyemezsin..
ama şu da var La diye arındırmadığım tanrılarımın tanrısı var evet ironi olsun bu da..

Gununmuz nesli bilhassa sosyal agin ulke v e toplum siniri tanimadigi bir durumda, bilgi toplumu olarak yetisiyor. Bir kisinin yasi ne olursa olsun, kendi mantik algisi ile ve o gune kadar yine kandinin ogrendigi yasadigi duzeyde; tum sorusunu MANTIKSAL OLABILIRLIK OLASILIGI temelinde soruyor. Cocuk biliyor ki, herseyi koruyan/kollayan baska bir sey var ve hic bir sey bundan mantiksal olaak muaf olamaz. Iste o soruyu onun icin soruyor.

Iste tum sorfulari onun aklinda "daha once boyle bir sey olmadi ise bu nasilolabilir?" temelinde bir sorgulama.

Birde eski nesil gibi bir seyin varligi yoklugundan ziyasde, o seyin ne oldugunu bilmek istiyor ki en azindan o zaman var mi/yok mu uzerine bir fikir yurutebilsin.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Doğum ve ölüm, doğum ve batım, giriş ve çıkış gibi algılıyorum sadece; Gerçekten bi yaşam kesintisi düşünmüyorum ben; Arabadan inmek, çıkmak gibi benim ölüm algım, bu dünya gerçekliğine bağlanmak için kullanılan bi fiziksel araçla bağımın kopması, Giysi çıkarmak kadar özgür aklımda beden çıkarmak; Tüm gerçek ölüm algım bu; Hiç bir ölüm kaygım-korkum-duygum yok; Bu gerçeklikle bilinene anlamda bu hayata ilişkin bağımın kesilmesi;

Yasam kesintisi sadece mustakil var olasn varlik icin gecerli; genel olarak degil. Yani dogan yasayan ve olen mustakil var olan varlik icin. Zaten insanoglu da zamani bir yerde bu bilinc ile ortaya atti. Cunku zaman mustakil var olan varligin yasam surecini ve bu surecte ne yapiyorsa onu bir olcum olarak noktalamak icin "su tarihte dogdu/okula basladi/evlendi/cocugu oldu/ebv degistirdi/ise buldu/hastalandi/vefat etti " gibi. Bu bilgiler zamansal noktalama olarak sadece mustakil var olan varlik icin gererlidir.

Ben olan ayrışmayacak olmalı ölümle ki dediğim gibi ölüm yok, Benim gerçekten uzayan bi zaman içinde sırayla deneyim algım yok,

Buradaki mustakil var olan varlik icin zaten, dogum onun insiyatifi disindadir, olmek ise; onun kendi adina kendii icin yasayamayacagi bir gercektir. O yuzden mustakil var olan varlik icin sadece yasam kaliyor. Iste burada onemli olan bu yasami kendi serbest iradesi bilgisi algisi gozlemi bilinci ve her turlu ideolojik inacsal dogrulari ile KENDI YASAMASI, BASKASINDAN ONDAN ISTENEN HAYATI YASAMASI DEGIL, YANI YASATILMAMASI. Iste buradaki bir sorun da, corefaith temelli degerler ugruna kisiden yasamini feda etmesini istemesi, bunun icin yasam sonrasi mitolojisi de var. Mesela islamdaki cennet/cehennem. Amac mustakil var olan varliginin yasamini bu degerler inanclar ve ideolojiler temelinde feda etmesi ve kendi icin degil; kendinden istenenler icin yasamasi. Ya da kendine verilen inandiklari degerler icin yasamasi. Iste basta insanoglu tursel farkindaligi ve birey bilinci yasaminin baskasi tarafindan yasatilmasina razi olmaz. Ancak biat eden, suru psikolojisi ile yasayan ve kendiden isteneni harfiyen sorgusuz uygulayan bireylesememis beyinler kendi yasamlarini kendileri yasamazlar.

Çoklu zaman ve mekan, Bu durumda ben olan, ben sanılan benin ayrışmayışı ya da dağılmayışı, Ben bunu açıklayamıyorum, Buna dair bütünlüklü bi yanıt bulamıyorum içimde ya da gerçekten, Ama burada şu var, Herkes ben olarak kendi olan kişilik olarak sonsuzluğa eremez ve evrimleşemez, Ben bizleşerek ilerleleme gibi bi model düşünüyorum; Nasıl olur bilmem; Öte yandan yeniden dirilme ve reenkarnasyon, Ölüm yok ki doğum olsun, Hiç bir bitme ve bilinç kesintisi-kaybolması algısı yok bende; Çoklu yaşam deneyimleri aynı anda ve zamanda, VE başka bi yaşam deneyimliyor olmak ölmek ya da yeniden dirilmek değil, Ve bu benin, ben sandığımın ben algı şu anda burada, Sadece bu, Yani bizim algımızla ölümden önce başka bi hayat, ya da ölümden sonra başka bi hayat olabilir ama ben bunu yeniden dirilme ölme dirilme olarak tanımlamıyorum, Birileri doğuyor zaten, Bunların hepsi bi arada şimdide oluyor; Algı bize böyle yansıtıyor sadece; Birileri ölüyor ve doğuyor, Her ölen ve her doğan benim; Ama ben hiç ölmeyeceğim; sönmeyeceğim ve kaybolmaycağım; Ben sandığımı yitirmek kaygımda yok benim, O evrimleşmezse ve öğrenmezse bi karadeliğe gitsin ve yeniden yapılanıp madde olsun, Bu bile umrumda değil, Öğrenen ve evrimleşen gelişen benler yaşasın, Onlar benim, Hepsi benim zaten;

Burada senin yaptigin yazdiklarindan cikan anlama ve verdiklerine gore birey bilinci tasimayan bir varolusculuk felsefesi algisi. Yani mustakil var olan varligin oldugunu kendi varliginda goremiyor ya da gormek istemiyor ya da bilincalti bir teslimiyet soz konusu. Kisaca varolusun ya da vahdet-i vucudun bir parcasi olmak ama parca olarak hic bir soz sahibi olamamak. Yanlis anlama bunlar bir elestiri degil, sadece yazdiklarin temelinde bir felsefi durum tesbiti. Yani "bu dogrudur/haklisin" v.s. gibi ya da "yaniliyorsun oyle degil" gibi bir tartisma acmak adina degil.

Ruh bedene girmş bi şey değil ki ayrılsın; Ruh bir ateş topu değil; ışıksal uzantılılık ve bilinçlilik gibi algı formları bizim için ruh kavramı;
Müstakillik bozulsa bile bundan yana kaygım yok benim, çoklu benli, çoklu bizli, çoklu bileşmiş ben yapılarında yaşam deneyimleyebilirim ve özgürüm ve bu fikre açığım; Bu sınadığım bir fikir, Hatta aradığım bi şey; yoksunluğunu duyduğum bi şey; Müstakil olmak, Benel yalnızlık; Ben sandığım ya da kişiliğim (geleceğim) onun içinde hiç kalmasın, Açığım tüm bunlara ben;

Ben konulara epistemolojik yani bilgisel ve de bilimsel bilissel baktigimdan sana verdigim yanitlar, inancsal varsal ya da olsal olmuyor. Ruh beden konusu da bunlardan birisi. Biri gozlemveriyor digeri vermiyor, ustelik ruh kavramindan ne algilandigi da her bir beyne gore degisiyor. Meselas nefes dersen o zaman o da gozlem verir.

Burada şunu gördüm, Birleşmiş benlerden oluşan bilinç bütünlüğü kavramını sokmalıyım işin içine; bunu şunun için anlatıyorum, Tüm varolana evrimleşilen hatta bizim algımızla başlangıca önceye belki evrimleşilen ama bunun gelecek olarak deneyimleneceği bi varolum gibi bi algım var benim; Bilinç ve bilinçlilik formu olan ruh var ve ruhlar var, Ve gerçek olan ruh beden değil ya da madde değil; Ama evrimsel süreç ve aşama sonunda tek bir ben ve ruh ve bilinç kalcak kalmalı, Bu nednele bi tür bize evrimleşme düşünüyorum, bunu şöyle düşünelim, Bi kaynaktan yayılmış dağılan ışık var; Kaynağa döndükçe odak daralıyor ve ama aslında yine de kaynağa döndükçe tüm sonra/geçmiş kapsanıyor gibi; Ama nihai olarka birliğe, kaynağa dönülen bi evrim ve yaşam döngüsü düşlüyorum, Bİlinç kendi bütünlüğünden ayrılıyor ve geri dönüyor, Arada neler olur-oluyor tam bilmiyorum ama bi ölüm yok, doğaya katışma yok, Bilinç bilince dönüşür ve algı formu bi şekilde korunuyor olmalı, ama gelecekte tek kök olan algı formu çoklara, çokluğa bölünmüşse ve dönüşmüşse kaynağa döndükçede toplanıyor,bileşiyor ve birleşiyor olmalı, Ben bunu birden çok benin ve benlerin birleşip tek bir ben-biz bütünlük benzeri bi şey olauşturması benzeri gibi düşünüyorum;

Tum bunlar senin kendi beytin duzeyice ve kendi ideolojik inancsalk dogrularinca kendince turettigin dusunceler.

Önemli olan deneyim ya da hayat değildir öğrenmedir, Zeka öğrenme sonucu doğuran gerçeklik tasarlar ya da uzamlar; Nedenliği ve nasıllığı ile ilgilenmiyorum ben; Büyük zeka, toplam zeka öğrenmeli, Daha çok öğrenmeli ve gelişmeli, Benim yaşamım onun yaşamı; BEn diye bi şey yokum ya da zaten yok, O var, ve ben oyum ve o benim;

Iste o yuzden epistemolojik temel bil kokunden yola cikar, var, ol ve inan kokunden degil.


Ben bunu yapamıyorum, şuyum, buyum, şucuyum, bucuyum; Ben idealizmin adını bilmiyorken bi arkadaşım idealist olduğumu söylemiştir, İdealizm şu mu? Madde evrenine eşlik eden birde enerji ve idealar evreni mi? Ruh ve bilince inanmak mı? Bunalrsa evet ben idealistim ve çok sıkı ve koyu bi idealistim;

Kisaca izah edeyim. Idealizm, felsefenin varlik/ontoloji ile ilgili dalindaki hem varligin temelde indirgemeci olarak yani monist olarak ne oldugu hem de gercek varligin ne oldugu konusundaki inbsanoglu tarihi boyu tartistigi iki ana gorusten biridir. Daha sonra buna ucuncu eklenmistir.

Mustakil var olan varligin sadece dusunce oldugunu ve gercek varliginin oznel oldugunu savunan goruse idealizm denir. Gaenelde ideaslizm fizik otesi ve insanoglu ustu gucler aklinda tasarlar.

Mustakil var olan varligin sadece madde ve gercek varligin nesnel oldugunu savunan goruse de materyalizm denir. Materyalizm idealizm ile her yonu ile taban tabana zittir.

Son olarak mustakil var olan bir varligin olmadigini ve de gercek varligin isim oldugunu savunan goruse de pozitivizm denir.

Bunlarin her biri kendini kendine dogrular ve indirgemeci monist olarak diger iisini red eder. Tartisma bilimsel olmadigindan ne dogrulayan kendini digerine kabul ettirebilir, ne de kendi olmayani yanlislayabilir.

Bu uc gorus ontolojik temeldeki varligin ne oldugu neyin gercek varlik oldugu v.s. tartismasidir ve Galibi de maglubu de yoktur. Cunku ortada bilimsel bir durum yoktur.

Ben sadece senin yazdiklarindan bir durum tesbiti yaptim, yanilmis da olabilirim. Ayrica istersen daha detayli olarak varlisal/ontolojk tartisma ve temellerini soruna gore ya da kendini bu konuda istersen "ben buyum" diye lanse edebilmer adina, bilgi verebilirim. Ayrica sitede lakabimdan konu ile ilgili cesitli basliklari da bulup okuyabilirsin ve istersen yazismaya ordan devam edebiliriz.

ben cümleyi gerçekten kavrayamadım, SAdece bu soru için, Tasavvuf ve doğallıkla ilgili tam olarak neyi bilmek istiyorsunuz?[/qote]

Tasavvufun temeli deizme, yani dinsiz olarak kisinin kendisinin kendi tanrisi ile olan kendi kurdugu bagina, varolusculuk ise insanoglunun varolusa teslimiyetine onun gizem ve sirri olduguna yonelik uygulama ve inanclardir. Birinde tanri soyut olabilir, digerinde varolus; doga, dunya evren ve bunyesindeki var olani var eden anlamindadir.

Maddeye akışkan, geçişken oyun grafikleri diyorum ben; Yapılmış , tasarlanmış bi oyunun gelişebilir grafikleri madde;
Tabiki ve tabi ki düşünce önemli;
Nesne ve bilinç birdir çağ atlattı beni der Melih Cevdet, Evet bizim içinde madde ve bilinç yani düşünce birdir ama Madde yoğun-katı-evrimleşmemiş, henüz öğrenmemiş ya da öğrenmeye çok yeni başlamış bilinç gibidir

Aradaki bag sudur. Insanoglu kendi algisi ile kendisine gozlem veren bir fenomen olarak; bu gozlem algi ve kav ramsal bilgiyi turegten numenal yetiye sahiptir. Bilinc bu yetilerden biridir. Ya da ontolojik bir aciklama ile, madde beyin, dusunce beynin soyurlama ve fonksiyonu kavram da tum bunlari ortaya koyan degerdir. Insanoglu tum bilgisini kavrami uzerinden turetir.



Evet ama bu soru benim anlayışımda, benim okuyuşumla yorum ve açıklamlar gerektiriyor; Bir maymununda özgür iradesi var ama insan onu sınırlayabilir; Bir gün insanlar özgür (birbirlerinin) iradelerini sınırlamadan özgürce deneyimlemenin yolunu öğrenecekler ya da bulacaklar, Ben buna inanıyorum; Eğer maymunu sınırlayabilen insan gibi, insanı da sınırlayabilen daha yüksek kuşatan dışsal bi irade varsa onu aşmayıda öğrenecekler, Buna inanıyorum;

"Özgür irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser*gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın*da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı*zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle*me neden olan eylemi başlatabilen yetidir." Burada birey bilinci gerekir. Dusunceni bu tanim uzerinden yurut.

Özgür irade tanımım şudur üstadım; İnsanlar bunu seçim özgürlüğü sanıyor ve algılıyor;

Yaşamın tüm yükünü, öncesi olsaydı öncesinde bilinçlice seçmişçesine, bilir ve anlarcasına, sorumlulukla bilerek üstlenmiş ve kabullenmiş ve seçmiş olmak; Seçimsiz yani istek olmadan yaratım ve eylem doğmayacağı gibi bi sav bu;
Herkes ve her şey yaşamını şeçti, Bilerek ve farkındalıkla seçti, Benim özgür irade anlayışım bu,

Zaten koyulastirdiim kisim, birey bilinci ifadesi. Yani yasamini kendi yasamasi, baskasinin sundugu yasamasi ya da yasatilmasi degil.

Galu Bela masalı ya da sembolizmasına benzetilebilir; ama bi Tanrı yok bunda;

Peki olan bir sey var mi? Birey bilinci disinda.

Tanrının varlığı ya da yokluğu beni neden ve ne kadar ilgilendiriyor biliyor musunuz?
1-bu düşünce İnsanları ne kadar ayrıştırıyor;
2-Birleştirmek, anlaştırmak, uzlaştırmak için neler yapabiliriz;
3-Dinsel metinleri sembolizmalar olarak yorumlasak açsak sunsak ne olur? İnsanlık özgürleşebilir mi bundan?
4-Peygamber,vb. insanları medyum ve kanallık yapan insanlar olarak sunsak ne olur; İnsanlık özgürleşebilir mi bundan?
5- İnsanları dinden ve Tanrı düşüncesinden nasıl özgürleştirebiliriz?
6 - Bi barış ve sevgisi Tanrısı sunsak, cehennem vb. negaitf fikrileri ve girdileri nasıl eritebiliriz, giderebiliriz;

Cok guzel sorular. Bence bunu farkli bir baslik olarak ac. Tum site yazarlari katilirsa; ortaya bol dusunce ve bilgi iceren bir cok seslilik cikar.
.
.
111- Tanrı yok desek anlaşamıyoruz galiba, Çok fazla çatışma ve geri bildirim doğuyor, En iyisi Tanrıyı doğa ya da tüm varlık olarak anlatalım ve kabul edelimi bi uzalşama kültürü ve dinamiği arayalım
.bu liste böyle uzayıp gidiyor üstadım; BEnim Tanrı anlayışım bu;

Kim ile anlasamiyorsun? Zaten sorun tanri tartismasindaki kutuplasmanin kutuplarinin biri digerini otekilestirmesinde distalamasinda ve karsilikli dusunce ve bilgi ali verisi yerine-discussion, catismakta-Argument nedense toplumumuz uzlasma yerine catismaya meyilli. Tarihsel bir miras olsa gerek.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Evet, tanrının bir tanrısı hatta onun da tanrısı olabilir. Bu böyle sürüp gider. Hayalinizde bir tanrı kurarsınız bir de onun tanrısını hayal ettiniz mi alın size tanrının tanrısı. Yok bu tanrı kelimesinden kastınız bu kainatın yaratıcısı ise, o zaman bilinmesi gerekir ki, o ne yaratıldı, ne doğdu, ne doğurur. O birdir. Zaten eseri olan kainatta onun birliğinin bir izahıdır. Onun için zaman ve mekan kavramı yoktur. Öyle bir varlıktır ki, onun yaratılmaya ihtiyacı olmadığından onun tanrısı diye bir şeyden de bahsedemeyiz. O, her şeyi barındırır. Her şey ise o'dur. Ondan gayrı olmadığından ayrıca bir tanrıdan bahsedemeyiz...

Yukarida koyulasmis kismin HIC BIR MANTIKTA MANTIKSAL OLABILME OLASSILIGI YOKTUR VE OLMASI DA MUMKUN DEGILDIR. Sadece iman temelinde biat edilmis bir inanctir ve bu inancta da mantik aranmaz. Sadece akil kendini inandirabilmek adina bu mantik disi soylemi kendisine dogrulasr, bilimsel olmadigindan da yanlislanmasi mumkun degildir.

O yuzden tartismasi ayni mantiksal olmayan baska bir aklin inandigi imani kendine dogrulamasi olacaktir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Üstadım ben bu alan bu sorular için yazdıklarımı yeniden okuduğumda, anlaşılması oldukça zor ve bi yandan da bu konudaki felsefemin ve düşünecelerimin, oturmamış, yerini bulmamış ve oldukça ham, bütünlenmemiş ve hatta çelişkili de olduğunu gördüm,

bunu bi tartışma ve düşünme konusu olarka yeniden açmalıyım;

Şimdi odakları ve merkesleri ortaya koyalım;

Biz birleşik ya da tekil bilinçten ayrışmış ayrımlanmış bireysellenmiş ve bölünmüş bilinçleriz, benim yaklaşık algım bu;

Buradaki "Tekil bilinc" derken tam olarak neyi kastettigini aciklar misin?

Ya da bir kütlesel olarka bölündü, bölümlendi, bu aynı şey demek ve aynı sonucu doğrurur;
Bunun nasılları ve detayları kavrayışımda tam ve bütün değil evet, Sadece önerileri savlar, düşünmeler ve düşünceler;

Ben şöyle düşünüyorum bu durumda, Evrimleşilerek kaynağa geri dönülecek ya da dönülebiliyor,

"Kaynak" derken ne yi kast ettin?

Ama tam aksine evrimleşilmeyerek yokluğa ya da bi karadeliğe de gidilip yeniden yapılandırılabiliyor da bilinç, Hangi yöne gittiğimi ve gittiğimizi bilmiyorum; Ben hangi yöne gidiyor olursam olayım yaşam ve bilinç sürüyor ve süreğen, Benim bilgim ve hafızamda, kazanımım ve öğrenmemde onun içinde, Yani ben kendimin içindeyim, Ve bir yokluğua ve ayrışmaya da gitsem yani doğaya da katışsam ben yok olmayacağım; Yani benim savım iki yönlü, Doğaya katışma da mümkün, ilerleyip evrimleşip kaynağa kadar geri dönmekte mümkün, Ve bunlar matematiksel, olağan, varlığın ve evrenn doğası;

Butun bunlar yasam sonrasi ile ilgili dusunceleri mi?

Yani öldükten sonra ha yok oldum ha yeni bi hayat deneyimledim ha da yükseldim ilerledim Benim için fatketmez, Ben bütün sonuçlara açığım; Ölüme ve varsa ölüm sonrasına açık bi gözlemle ya da fikirle gidebilirim;

Zaten bilimsel olarak olum mustakil var olan varligin her turlu mustakillik butununun bozulmasi, cozulmesi ve ortada seni sen yapan bir mustakil var olan varligin kalmamis olmasi demektir.

Ama inanç, kabul ve benimsemeyi soruyorsak, Bilinç içinde bilinçlilik algı formu diyorum ben ruh için, Ruh tanımlamam bu, Bu bi enerji evreninde, madde evreni gibi; Orada bedensizce bulunacak ve varolacak ölümle birlikte, Ve burada 5.yoğunluk dediğimiz hayatlar arası bi gözden geçirme değerlendirme bölgesi, ara bölge kabul etiğimiz yer var, Oraya gidecek ve yeni bi yaşam tasarlayıp seçecek ya da diğer enerji evreninde asılı kalacak oraya geçene kadar; buna benzer benimsemelerimiz var;

Iyide oldukten sonra senin mustakil var olan varliginin mustakilligi ve butunlugu bozuluyor, artik sen o yasamdaki mustakil var olan varlik degilsin.

Ama sonuç olarak şunu belirteceğim; Örneğin on insanın bileştiği bi insan bütünlüğü düşünün, On insanın bileşip yeni bir tek benlik oluşturduğu bi bütünlük düşünün; Bu bütünlük ve benlik içinde benliğimi eritmeye ve katmaya hazırım ben; Böyle bi ben korunum endişem yok; Ve ilerleme ve evrimleşme için buna benzer bi yapı öngörüyorum ya da düşünüyorum; Kaynağa doğru tek benlikleşen ve aşağıya doğru çok benlikleşen bi yapı deneyim, Ve evrim içinde ilerlemek için ruhların-bilinçlerin bileşmesi ve birleşmesi gerekiyor; Milyarlarca insanın oluşturduğu tek benlik-tek bilinç içinde eriyebilirim ben, Ben diye bi şey kalsın,korunsun kaygım yok benim; Bu yolla evrim ya da kaynağa dönüş modelim işlemiyor;

Mustakil var olan seni sen yapan mustakilligin bozulduktan sonra, butun bunlari dusunme ihtiyacini neden hissediyorsun? Cunku bu dusunceler sanki senin olumunun mustakil var olan varliginin butunlugunu ayni koruyacakmissin gibi inanca dayaniyor. Bu hem bilimsel hem de bilissel degil. Mantiken de olabilme olanagi yok. En azindan ortaya bir kiyma birakirsan, goruyorsun ki o kiyma kurtlaniyor ve artik o mustakil var olan kiyma yerine yeni mustakil var olanlar ortaya cikiyor. Kisaca mustakil var olan varligin olmesi, her turlu mustakilliginin yapilas olarak degisime ugramasi olan yapiyi yitirmesi ve yerine baska mustakil yapilarin ortaya cikmasi. Iste zaten dogada bunun gozlemi degisim donusum baskalasim ve olusum.

Sen once baban eliyle menuye degisiyorsun, omenu zigot ile birleserek fetusa donusuyor, fetus insanoglu yavriusuna baskalasiyor yaslanarak degisiyor, olunce donusuyor ve ve yeni mustakil varliklara olusuyorsun.

Sen sen olarak sadece o dogan ve yasayan insanoglu birisin. Olumun ile birlikte bu ozelligin kayboluyor ve sen artik o insanoglu biri degilsin.

Ve iki yol var, Birincisi doğaya katışmak
-

olunce ve dogmadan once yani mustakil var olan varlik olmadan onceki durum bilimsel olarak bu. Ama bu su an yasayan sen degilsin.

İkincisi, daha büyük bir benliğe ve bilince katışmak-evrimleşemek;

Bunu sen bilemezsin cunku sen o eski mustakil var olan varlik degilsin.

Ya çözülmek, ayrışmak, dağılmak, Ya da bileşmek, toplanmak, güçlenmek, birlenmek;

Dogada mustakil var olan varligi bozulmus ve dagilmis olarak bunlarin hepsi zaten gecerli. Yalniz bu senin o mustakil var olan varligin degil. Soyle dusun, gomuldun, uzerinde her turlu haserat senden beslendi, o haseratlardan baskasi beslendi v.s. yani doganin isleyis zinciri.

bunun biri varlığa diğeri yokluğa gidiyor, Ama iki durumda da ikisi de aslında yok olmuyor yine de;
Ve ikisinden yana da kuşkum, kaygım yok, Ve her şeye açığım ben; Bekleyip görürüm;
Bekleyip göreceğim neler olacak;

Dogal olarak varlik ta yoklukta yok. Daimi bir degisim donusum baskalasim ve olusum var. Her bir olusum asamasi da bir mustakil var olan varlik. Iste seni sen yapan ise senin insanoglu kimligin ve bunun olme ile bozxulmasi.

Fikirlerin gayet "ilginc" yalniz ben hala senin neden mustakil var olan varliginin olme ile bozulmaya ve yapisini kaybetmeye basladiktan sonra, sanki hala sen sen olarak varmissin gibi bir dusunce yuruttugunun altinda yatan nedeni algilamis degilim.

Sence neden bunas gerek duyuyorsun?

Cunku bu tip dusunceler senin tek elinde olan yassamini iska gecmeni saglayabilir. Yani gercek yasam dururken, fizik otesi olmayan yasam hakkindaki dusunce uretimi.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Buradaki "Tekil bilinc" derken tam olarak neyi kastettigini aciklar misin?

Bilinç vardır ve bütündür; İnsanların tek ve ortak akıl kullanması gibi, bilinç tektir

"Kaynak" derken ne yi kast ettin?

Kaynak ya da öz, Mistik metinlerde ya da uzakdoğu felsefesindede bulunabilir, Esasen birliği temsil eder; Bir ışık kaynağı gibi düşünülebilir, Bu öz niteliktir, Nitelikin kendisidir; Varlık içinde tüm gerçeklik, yansımalar ve ve algılardır, ilüzyondur geçiçicidir, kurmacadır, sanıdır, Ama gerçeklikte bi ilüzyon ve yanılsamadır bu anlayışta aynı zamanda, Ve gerçeklik deneyimlemenin ve öğrenmenin de yolu budur yani bi ilüzyon ve kurmaca yaratmak-yapmaktır, bu olmasa saf biliş ya da saf nitelik içinde öz olur sadece; Kısaca, potansiyel olan öz ya da zeka ya da kaynak adına her ne diyorsak, Deneyimsizce, varlıksızca ya da yokluksuzca olan öz, temel,köken;

Butun bunlar yasam sonrasi ile ilgili dusunceleri mi?

Benim için yaşamın bi öncesi ve sonrası başı ve sonu yok; Dünya yaşamı, bölünmüş ayrı bi yaşam değil ki benim için; Ben nasıl bi öncelikten sonralıktan söz edebilirim; Yani hem öncesi hem sonrasına ilişkin, Tüm yaşama ilişkin;

Zaten bilimsel olarak olum mustakil var olan varligin her turlu mustakillik butununun bozulmasi, cozulmesi ve ortada seni sen yapan bir mustakil var olan varligin kalmamis olmasi demektir.

Kendini kendin olarak bilişin sözde ölüm olarak adlandırılan deneyimle bölüneceğini, sonra ereceğini ya da ayrışacağını-dağılacağını asla düşünmüyorum; Tam aksine bi oyuna bağlanır gibi dışarıdan bu gerçekliğe bağlanan bilinç benzeri düşüncelerim var; Müstakilliğin ayrışması değil benim fikrim tam aksine müstakilliğin gelişmesi, farklılaşması ve yeni biçimler alması ama ben bilişi korunarak belki, Gelecek verecek bu sorunun cevabını belki, Bekleyip görelim o zaman, Bilincin varlık ve gerçeklikler içinde evrimeleşerek ve öğrenerek bileşik müstakillikler ve benzeri sonsuz olasılık deneyim ve gerçeklik geliştirebilmesi fikri; Çoklu gerçek fikrim var benim, Tıpkı bi oyun tasarlar ve yapar gibi sonsuz çeşitlikli gerçeklik tasarlanabilir ve deneyimlenebilir, Biz herhangi birinini içindeyiz ve burası müstakil deneyim üzerine tasarlanmış; Birbirine bağlı birbirinden uzantılı çoklu deneyimli ruh ya da bilinçlilik benzeri düşüncelerim var; Bilinci burada maddede doğmuş ve gelişmiş bi şey olarak düşünmüyorum, Şöyle olabilir, Havada internetin olması ve bi bilgisayarın kablosuzca internete bağlanması gibi bi bilinç tüm varlıkta olabilir; Ve insan bedeni buna bağlanıyor olabilir ama benim yine de net olmasada ve tam tanımlanamasada deneyime devam eden ruh-bilinç ya da ben yapı hatta müstakil bilinç benzeri fikrim var; Ama tüm ayrıntıları bilinmiş ya da çizilmiş değil benim için;

Iyide oldukten sonra senin mustakil var olan varliginin mustakilligi ve butunlugu bozuluyor, artik sen o yasamdaki mustakil var olan varlik degilsin.

Bunu asla böyle düşünmüyorum; Biliş dağılamaz ya da kesintiye uğrayamaz; Ya öncesinden buraya bağlanmıştır ve dışarıda ölümle kendine gelecektir, Ya da dışarıda müstakil değildir de orada kendince farklı bileşik bi bilinci ya da algısı vardır; Bilişim sönmeyecek, hayır, asla; Nasıllığına ve olasılıklara açığım;

Mustakil var olan seni sen yapan mustakilligin bozulduktan sonra, butun bunlari dusunme ihtiyacini neden hissediyorsun? Cunku bu dusunceler sanki senin olumunun mustakil var olan varliginin butunlugunu ayni koruyacakmissin gibi inanca dayaniyor. Bu hem bilimsel hem de bilissel degil. Mantiken de olabilme olanagi yok. En azindan ortaya bir kiyma birakirsan, goruyorsun ki o kiyma kurtlaniyor ve artik o mustakil var olan kiyma yerine yeni mustakil var olanlar ortaya cikiyor. Kisaca mustakil var olan varligin olmesi, her turlu mustakilliginin yapilas olarak degisime ugramasi olan yapiyi yitirmesi ve yerine baska mustakil yapilarin ortaya cikmasi. Iste zaten dogada bunun gozlemi degisim donusum baskalasim ve olusum.

Gözlem böyle gözüküyor olabilir, Ben bu olasılığa ve fikre de açığım, Ama ben gerçek gözlemin bu olamayabileceğini de söylüyorum, Kişinin ölüm gözlemi kendi ölümüdür, Kimse kimsenin düşüncesini bilemediği gibi kimse kimsenin ölümünü bilemiyor, Ölüm ve varsa sonrası gidilip ölüm ile gözlemlenmeli, Ölüm sonrası gözleme yoksa gözlemlenemez, Varsa gözlem devam eder, Ama belki zaman ileri bile gitmiyordur, Bu fikre açık olunmalı, Her şey olası ve her şey mükün olabilir, Gerçek düşündüğümüzden çok farklı olabilir, Her hangi parametre ile tasarlanış sonsuz olasılıklı ve çeşitlilikli bi yapı olabilir gerçek, Ölmeden bu çıkarımsamayı yapmak iyi donatılmış bi öngörü olabilir ama bi yanılgı da olabilir, Ölür de görürürm bakalım ne olacak; Bekleyip göreceğim; Siz bi şeyler kaybedebielceğimi düşünüyorsunuz, Tam aksine kazanıyorum ve kazanıyoruz, Bu benim varlığımı onurlandırmam, Umudum ve umutluluğum tam aksine, Aklımı ve deneyimleme heyecanımı dinç tutmam bu, Ben sönmeyen ve kesintisiz bi bilinç ve biliş içinde evrimleşerek tüm varlığımı deneyimlemek, varlığımın öz kaynağına kadar deneyimlemek ve görmek benzeri fikirlere sahibim, Bnu düşünmesem yaşamımı nasıl onurlandırabilirim; Bi bilinmeze savrulacağımı ya da madde olduğumu ve dağılacağımı düşünüp yaşayamam tam aksine, bu umutsuzluk olur; Bu gerçekçiçilk olmaz, Bunun gerçekçilik ve gerçeği kabullenme olduğunu düşünüyorsunuz, Oysa insanlığın ölüm algısı en korkulu travması, Ve insanlık bitme ve yitme korkusu duyuyor ve yaşıyor, Ve insanlık bu perdeyi biraz aralasa ve kaldırsa oldukça farklı bi gerçeklik ve bilinç tablosu görecek ve algılayacak; Ölüm, ölüm ve sonrasında gözlemlenmeli ve tam aksine müstakilliğin bozulmaması ya da bilinçliliğin sürmesi ya da her hangi farklı oalsılığa da açık olunmalı, Ölünmeden yargıya varmak ön kabul;

Sen once baban eliyle menuye degisiyorsun, omenu zigot ile birleserek fetusa donusuyor, fetus insanoglu yavrusuna baskalasiyor yaslanarak degisiyor, olunce donusuyor ve ve yeni mustakil varliklara olusuyorsun.

Bu tasarım bi gerçeklik, Bu sadece bi algı yapısı, Önemli olan öğrenme, Öğrenme biriktirim-damıtım için tasarlanmış zeka laboratuvarıdır gerçeklik, BEnim gerçeklik tanımım bu, Neyin nasıl göründüğü tüm bunlar maddeye ilişkin, Ben bununla ilgilenmiyorum, Gerçek varlığımla, bilişimle, gerçek öğrenmeyle ilgileniyorum, Zihinsel yetimle, Zihinsel erişim ve varlık kavrayışıyla ilgileniyorum; Düşünsel kavrayışı ya da sözde mistik algıyı ve deneyimi bi kenara koyarak düşünüyoruz; Oysa zihnin gerçek kudretini bilmiyoruz; Kimse elindekini yitirmekten korkmuyorsa onun gerçek gücünü görmek için deney yapmalı, Zihniyle, algısıyla bilinciyle, düşünüşüyle deney ve deneyler yapmalı, Farklı gerçeklik olasılıkları düşünme ve kurgulama, hayal gücünden düş gücüne zihni ışıl ışıl parlatma ve kullanma, Sabit ve değişmeyen bi gerçeklik algılamak, Bu bana çok ama çok uzak; Bu gerçekçilikte değil gerçeklikte değil, Ama ben bugünkü insanın bilim ve akıl anlayışına bunu sunan bi açıklama ya da imkan ya da kanıt sunamam;

Sen sen olarak sadece o dogan ve yasayan insanoglu birisin. Olumun ile birlikte bu ozelligin kayboluyor ve sen artik o insanoglu biri degilsin.

Bize ilk bakışta böyle gözüküyor ve böyle yansıyor haklısınız; Akıl ve mantık hiç bir mistik veri ya da benzer bilgi olmadan salt doğal gözlemle benzer sonuç çıkarıyor ve üretiyor olabilir haklısınız, Ama biri çıkıp zihnini ya da hayalgücünü zorluyor ve farklı şeyler söylüyor,
Peki o zaman gelecekte göreceğiz; Ben iki sonuca da eşit hazır ve açığım; Müstakil kalmak ya da müstakil kalmamak hatta başka onlarca, binlerce olasılık, Farklı gerçeklikler, farklı dünyalar, Bu dünyada geçmiş ya da gelecek yaşamlar, Tüm bunlara açığım, Bilemiyorsamda açığım o zaman, Kendimi olasılıklara ve olasılıklı düşünmeye kapatmadım, Bunların hiçbirini maddi bi gözlemle ya da bilimle doğrulayamam, Ama bu yoktur da diyemem, Neden olmasın bilmiyorum derim o zaman, Bekleyip görürüm, Sürpriz olsun, Ben sürprizlere açığım;
-
olunce ve dogmadan once yani mustakil var olan varlik olmadan onceki durum bilimsel olarak bu. Ama bu su an yasayan sen degilsin.

Ayştayn'ı dinliyorum gözlerim kapalı;
İnsanlığın bilim ve akıl abidesi demiş ki; Hayal gücü bilgiden önemlidir,
Benim bilgim, algım ya da gerçeğim; Hayalgücü, akılgücü, düşgücü, imgegücü, duygugücü çok fazla gücün bileşmesiyle yoğrulmuş; Birlikten kuvvet doğar, Akıl tek başına her şeyle savaşamaz;
Ya böyle olunca diyorum ki gelin birleşelim yanıtları saf ve soran çocuklar gibi dünyayı hiç bilmeyen adamlar gibi baştan arayalım, Yeniden yapalım; Her şeyi deneyelimi Hiç bir fikri dışlamadan, Gerçekten düşünen insanlar gördüğümde, merak eden ya da okuyan ben coşkuyla ve inançla doluyorum, İçten varoluş sorgulayan ve yaşama değer veren bi şeyler, insan gördüğümde, Neredeyse hiç kalmadı hocam; Siz çok çok haklısınız, Maddi gözlem bize bunları sağlıyor, bu sonuçları veriyor, O zaman maddi gözlemi ve gerçekliği değiştirmeliyiz biz; Bilim anlayışını değiştirmeliyiz, İnsanlığa bilimi barış ve umut vermeyen bilim olur mu?

Bunu sen bilemezsin cunku sen o eski mustakil var olan varlik degilsin.

Kendimi bütün biliş ve kabullerden arındıracağım ve sadece açık olacağım açık, Ve sadece su gibi akıp gözlemleyeceğim, Ben bi şey biliyorum sanıyorum ve düşünüyorum demekten sustum oldum, Vazgeçtim, Anlaşmayacaksak, birbirimizin duyusunu, acısını birbirimize duyurmayacaksa söz ne işe yarar, Fikir ayrılıklarını gidermeyen söz, iletişim kuramayan söz sussun kaya olsun;


Dogada mustakil var olan varligi bozulmus ve dagilmis olarak bunlarin hepsi zaten gecerli. Yalniz bu senin o mustakil var olan varligin degil. Soyle dusun, gomuldun, uzerinde her turlu haserat senden beslendi, o haseratlardan baskasi beslendi v.s. yani doganin isleyis zinciri.

Ben çıkarıp aklımı size takıp göstermek istiyorum sadece; BEnim gözlerimden görünüz lütfen, deneyiniz;

Dogal olarak varlik ta yoklukta yok. Daimi bir degisim donusum baskalasim ve olusum var. Her bir olusum asamasi da bir mustakil var olan varlik. Iste seni sen yapan ise senin insanoglu kimligin ve bunun olme ile bozxulmasi.
Fikirlerin gayet "ilginc" yalniz ben hala senin neden mustakil var olan varliginin olme ile bozulmaya ve yapisini kaybetmeye basladiktan sonra, sanki hala sen sen olarak varmissin gibi bir dusunce yuruttugunun altinda yatan nedeni algilamis degilim.
Sence neden bunas gerek duyuyorsun?
Cunku bu tip dusunceler senin tek elinde olan yassamini iska gecmeni saglayabilir. Yani gercek yasam dururken, fizik otesi olmayan yasam hakkindaki dusunce uretimi.

Gerçek yaşam, Onikiden vuracağım, deneyeceğim, Büyük esin ve ilham oldunuz, Teşekkür ederim;
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Bilinç vardır ve bütündür; İnsanların tek ve ortak akıl kullanması gibi, bilinç tektir



Kaynak ya da öz, Mistik metinlerde ya da uzakdoğu felsefesindede bulunabilir, Esasen birliği temsil eder; Bir ışık kaynağı gibi düşünülebilir, Bu öz niteliktir, Nitelikin kendisidir; Varlık içinde tüm gerçeklik, yansımalar ve ve algılardır, ilüzyondur geçiçicidir, kurmacadır, sanıdır, Ama gerçeklikte bi ilüzyon ve yanılsamadır bu anlayışta aynı zamanda, Ve gerçeklik deneyimlemenin ve öğrenmenin de yolu budur yani bi ilüzyon ve kurmaca yaratmak-yapmaktır, bu olmasa saf biliş ya da saf nitelik içinde öz olur sadece; Kısaca, potansiyel olan öz ya da zeka ya da kaynak adına her ne diyorsak, Deneyimsizce, varlıksızca ya da yokluksuzca olan öz, temel,köken;



Benim için yaşamın bi öncesi ve sonrası başı ve sonu yok; Dünya yaşamı, bölünmüş ayrı bi yaşam değil ki benim için; Ben nasıl bi öncelikten sonralıktan söz edebilirim; Yani hem öncesi hem sonrasına ilişkin, Tüm yaşama ilişkin;



Kendini kendin olarak bilişin sözde ölüm olarak adlandırılan deneyimle bölüneceğini, sonra ereceğini ya da ayrışacağını-dağılacağını asla düşünmüyorum; Tam aksine bi oyuna bağlanır gibi dışarıdan bu gerçekliğe bağlanan bilinç benzeri düşüncelerim var; Müstakilliğin ayrışması değil benim fikrim tam aksine müstakilliğin gelişmesi, farklılaşması ve yeni biçimler alması ama ben bilişi korunarak belki, Gelecek verecek bu sorunun cevabını belki, Bekleyip görelim o zaman, Bilincin varlık ve gerçeklikler içinde evrimeleşerek ve öğrenerek bileşik müstakillikler ve benzeri sonsuz olasılık deneyim ve gerçeklik geliştirebilmesi fikri; Çoklu gerçek fikrim var benim, Tıpkı bi oyun tasarlar ve yapar gibi sonsuz çeşitlikli gerçeklik tasarlanabilir ve deneyimlenebilir, Biz herhangi birinini içindeyiz ve burası müstakil deneyim üzerine tasarlanmış; Birbirine bağlı birbirinden uzantılı çoklu deneyimli ruh ya da bilinçlilik benzeri düşüncelerim var; Bilinci burada maddede doğmuş ve gelişmiş bi şey olarak düşünmüyorum, Şöyle olabilir, Havada internetin olması ve bi bilgisayarın kablosuzca internete bağlanması gibi bi bilinç tüm varlıkta olabilir; Ve insan bedeni buna bağlanıyor olabilir ama benim yine de net olmasada ve tam tanımlanamasada deneyime devam eden ruh-bilinç ya da ben yapı hatta müstakil bilinç benzeri fikrim var; Ama tüm ayrıntıları bilinmiş ya da çizilmiş değil benim için;



Bunu asla böyle düşünmüyorum; Biliş dağılamaz ya da kesintiye uğrayamaz; Ya öncesinden buraya bağlanmıştır ve dışarıda ölümle kendine gelecektir, Ya da dışarıda müstakil değildir de orada kendince farklı bileşik bi bilinci ya da algısı vardır; Bilişim sönmeyecek, hayır, asla; Nasıllığına ve olasılıklara açığım;



Gözlem böyle gözüküyor olabilir, Ben bu olasılığa ve fikre de açığım, Ama ben gerçek gözlemin bu olamayabileceğini de söylüyorum, Kişinin ölüm gözlemi kendi ölümüdür, Kimse kimsenin düşüncesini bilemediği gibi kimse kimsenin ölümünü bilemiyor, Ölüm ve varsa sonrası gidilip ölüm ile gözlemlenmeli, Ölüm sonrası gözleme yoksa gözlemlenemez, Varsa gözlem devam eder, Ama belki zaman ileri bile gitmiyordur, Bu fikre açık olunmalı, Her şey olası ve her şey mükün olabilir, Gerçek düşündüğümüzden çok farklı olabilir, Her hangi parametre ile tasarlanış sonsuz olasılıklı ve çeşitlilikli bi yapı olabilir gerçek, Ölmeden bu çıkarımsamayı yapmak iyi donatılmış bi öngörü olabilir ama bi yanılgı da olabilir, Ölür de görürürm bakalım ne olacak; Bekleyip göreceğim; Siz bi şeyler kaybedebielceğimi düşünüyorsunuz, Tam aksine kazanıyorum ve kazanıyoruz, Bu benim varlığımı onurlandırmam, Umudum ve umutluluğum tam aksine, Aklımı ve deneyimleme heyecanımı dinç tutmam bu, Ben sönmeyen ve kesintisiz bi bilinç ve biliş içinde evrimleşerek tüm varlığımı deneyimlemek, varlığımın öz kaynağına kadar deneyimlemek ve görmek benzeri fikirlere sahibim, Bnu düşünmesem yaşamımı nasıl onurlandırabilirim; Bi bilinmeze savrulacağımı ya da madde olduğumu ve dağılacağımı düşünüp yaşayamam tam aksine, bu umutsuzluk olur; Bu gerçekçiçilk olmaz, Bunun gerçekçilik ve gerçeği kabullenme olduğunu düşünüyorsunuz, Oysa insanlığın ölüm algısı en korkulu travması, Ve insanlık bitme ve yitme korkusu duyuyor ve yaşıyor, Ve insanlık bu perdeyi biraz aralasa ve kaldırsa oldukça farklı bi gerçeklik ve bilinç tablosu görecek ve algılayacak; Ölüm, ölüm ve sonrasında gözlemlenmeli ve tam aksine müstakilliğin bozulmaması ya da bilinçliliğin sürmesi ya da her hangi farklı oalsılığa da açık olunmalı, Ölünmeden yargıya varmak ön kabul;



Bu tasarım bi gerçeklik, Bu sadece bi algı yapısı, Önemli olan öğrenme, Öğrenme biriktirim-damıtım için tasarlanmış zeka laboratuvarıdır gerçeklik, BEnim gerçeklik tanımım bu, Neyin nasıl göründüğü tüm bunlar maddeye ilişkin, Ben bununla ilgilenmiyorum, Gerçek varlığımla, bilişimle, gerçek öğrenmeyle ilgileniyorum, Zihinsel yetimle, Zihinsel erişim ve varlık kavrayışıyla ilgileniyorum; Düşünsel kavrayışı ya da sözde mistik algıyı ve deneyimi bi kenara koyarak düşünüyoruz; Oysa zihnin gerçek kudretini bilmiyoruz; Kimse elindekini yitirmekten korkmuyorsa onun gerçek gücünü görmek için deney yapmalı, Zihniyle, algısıyla bilinciyle, düşünüşüyle deney ve deneyler yapmalı, Farklı gerçeklik olasılıkları düşünme ve kurgulama, hayal gücünden düş gücüne zihni ışıl ışıl parlatma ve kullanma, Sabit ve değişmeyen bi gerçeklik algılamak, Bu bana çok ama çok uzak; Bu gerçekçilikte değil gerçeklikte değil, Ama ben bugünkü insanın bilim ve akıl anlayışına bunu sunan bi açıklama ya da imkan ya da kanıt sunamam;



Bize ilk bakışta böyle gözüküyor ve böyle yansıyor haklısınız; Akıl ve mantık hiç bir mistik veri ya da benzer bilgi olmadan salt doğal gözlemle benzer sonuç çıkarıyor ve üretiyor olabilir haklısınız, Ama biri çıkıp zihnini ya da hayalgücünü zorluyor ve farklı şeyler söylüyor,
Peki o zaman gelecekte göreceğiz; Ben iki sonuca da eşit hazır ve açığım; Müstakil kalmak ya da müstakil kalmamak hatta başka onlarca, binlerce olasılık, Farklı gerçeklikler, farklı dünyalar, Bu dünyada geçmiş ya da gelecek yaşamlar, Tüm bunlara açığım, Bilemiyorsamda açığım o zaman, Kendimi olasılıklara ve olasılıklı düşünmeye kapatmadım, Bunların hiçbirini maddi bi gözlemle ya da bilimle doğrulayamam, Ama bu yoktur da diyemem, Neden olmasın bilmiyorum derim o zaman, Bekleyip görürüm, Sürpriz olsun, Ben sürprizlere açığım;
-


Ayştayn'ı dinliyorum gözlerim kapalı;
İnsanlığın bilim ve akıl abidesi demiş ki; Hayal gücü bilgiden önemlidir,
Benim bilgim, algım ya da gerçeğim; Hayalgücü, akılgücü, düşgücü, imgegücü, duygugücü çok fazla gücün bileşmesiyle yoğrulmuş; Birlikten kuvvet doğar, Akıl tek başına her şeyle savaşamaz;
Ya böyle olunca diyorum ki gelin birleşelim yanıtları saf ve soran çocuklar gibi dünyayı hiç bilmeyen adamlar gibi baştan arayalım, Yeniden yapalım; Her şeyi deneyelimi Hiç bir fikri dışlamadan, Gerçekten düşünen insanlar gördüğümde, merak eden ya da okuyan ben coşkuyla ve inançla doluyorum, İçten varoluş sorgulayan ve yaşama değer veren bi şeyler, insan gördüğümde, Neredeyse hiç kalmadı hocam; Siz çok çok haklısınız, Maddi gözlem bize bunları sağlıyor, bu sonuçları veriyor, O zaman maddi gözlemi ve gerçekliği değiştirmeliyiz biz; Bilim anlayışını değiştirmeliyiz, İnsanlığa bilimi barış ve umut vermeyen bilim olur mu?



Kendimi bütün biliş ve kabullerden arındıracağım ve sadece açık olacağım açık, Ve sadece su gibi akıp gözlemleyeceğim, Ben bi şey biliyorum sanıyorum ve düşünüyorum demekten sustum oldum, Vazgeçtim, Anlaşmayacaksak, birbirimizin duyusunu, acısını birbirimize duyurmayacaksa söz ne işe yarar, Fikir ayrılıklarını gidermeyen söz, iletişim kuramayan söz sussun kaya olsun;




Ben çıkarıp aklımı size takıp göstermek istiyorum sadece; BEnim gözlerimden görünüz lütfen, deneyiniz;



Gerçek yaşam, Onikiden vuracağım, deneyeceğim, Büyük esin ve ilham oldunuz, Teşekkür ederim;

Konu daha fazla dagilmasin diye pozitvizmin "mustakil var iolan varlik yoktur" temelli felsefesini yani her bir seyi tek bir butunun parcasi olarak algilamayi, hem burada konu dagilmasin, hem senin dusuncelerin ve sorularin daha detayli tartisilabilsin diye yeni bir baslik aciyorum.

Istersen bu temeldeki dusunce ve builgilerini dile getirmeyi oradan devam edebilirsin.

Sorulanlara gayet bilerek samimi ve aciklayici yanitlar vermis olman adina, ben de sana tesekkur ederim.

Acacagim baslik, felsefe bolumunde olacak.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Konu daha fazla dagilmasin diye pozitvizmin "mustakil var iolan varlik yoktur" temelli felsefesini yani her bir seyi tek bir butunun parcasi olarak algilamayi, hem burada konu dagilmasin, hem senin dusuncelerin ve sorularin daha detayli tartisilabilsin diye yeni bir baslik aciyorum.

Istersen bu temeldeki dusunce ve builgilerini dile getirmeyi oradan devam edebilirsin.

Sorulanlara gayet bilerek samimi ve aciklayici yanitlar vermis olman adina, ben de sana tesekkur ederim.

Acacagim baslik, felsefe bolumunde olacak.

Ben teşekkür ederim, Tam aksine, sorulmak ve cevaplamak neden bilmiyorum benim doyumum;
bu benim mutluluğum;
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
bigbang i neden sorusu ile mi çürüttünüz?


verdiğim linkteki yazılanları okudunuz mu?okuduysanız yazılanlardan ikna olmadığınız yer neresi?yazının içeriği big bang i çürüten değil bilakis destekler nitelikte bir makale;orada neden diye bir soru yok bunu nereden çıkarttınız?o yazıyı big bang ile ilgili mantıksızlıkları göstermek için ekledim..10 üzeri 10 üzeri 123 gibi okumaya yazmaya gelmez bir rakam hassasiyetinde düzenli bir patlamamı olur..bir kaç bilimsel makale okumayla bu işe vakıf olmuş değiliz,big bang de yüzde yüz kanıtlanmış bir teori değil?bib bang in nasılı na verilen cevaplar tatmin etmiyor diyelim ve neden sorusu ortaya çıkıyor..ve benim nedenlerimin mantıklı bir açıklaması yok,bilimselliği ise tartışılır..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst