Tanrının Tanrısı olabilir mi ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde Avdan tarafından oluşturulan Tanrının Tanrısı olabilir mi ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 10,459 kez görüntülenmiş, 80 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Tanrının Tanrısı olabilir mi ?
Konbuyu başlatan Avdan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ümit Zafer Bağcı

Avdan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
26 Ara 2013
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
25
Tanrı var mı yok mu bilmiyorum ama tanrının var olduğunu kabul edersek tanrının tanrısı olma ihtimali nekadar yüksek olabilir ? Evrenin yaratıcısı dediğimizde aklımıza ''Tanrı,Allah'' gelir.Ama sadece evrenin yaratıcısı deriz.Eğer Tanrı evreni yarattıysa bu sadece yüceliğinin sadece evrende geçerli olduğu anlamına gelir.Kutsal saydığımız kitaplardada sadece ''evren''in yaratıcısı diyor Peki ya evrenin ötesinde ? Şuan teknolojimiz yüksek olsa ve yeni bir evren yaratma ihtimalimiz var mı ?Şuan bizim için muhteşem olan evren ya bizim gibi bilim insanlarının eserleriyse ve onlar için sadece mikroorganizmadan ibaretsek ? Tanrınında bir Tanrısı olabilir mi ? veya Tanrının Tanrısının Tanrısı ve bu böyle uzayıp gidiyorsa...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Olsa ne değişecek, sonuçta yaratılan bir Tanrının/Tanrıların insandan farkı kalmaz..bağlı - bağımlı kalırlar kendilerini yaratana..önemli olan ilk yaratıcı..bir nedene ihtiyaç duyan varlık Tanrı olamaz..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İlk nedene ihtiyaç duymayanlar bütünlüğünde hiç bi şey ilk nedene ihtiyaç duymaz;
Ya da ilk nedene bağımlılar bütünlüğünde her şey ilk nedene bağılmıdır ve her şey ilk nedenin sonucudur; hatta kendisidir;

Tanrı varolan her eşydir a da yoktur, ikisi eşittir
Yaratıcı kabulünde, Yaratıcı ve deneyimleyici aynıdır ve eşittir; Bu öngörülmüyorsa sadece fiziksel tasarımdan söz edilebilir;

Kasyopya deneyiyle; yorumlarsak;
Bilinç yaratımsızca, öncesizce sonrasızca vardır
Bi evren yaratılabilir;
Kişi kendi başına deneyimleyebileceği evrenler yaratabilir;
Yaratılan yeni evren deneyimlenirken birincisi hiç başlamamış olur;
Evren teknolojii ile yaratılmaz, DÜşünce ve zihin ile yaratılır;
Tek gerçek boyut içinde bizim ki kadar gerçek gidip gelinebilecek evrenler var;
Fiziksel türler tasarlanabilir ya da tasarlanan fiziksel türlere müdahele edilebilecek bilim ve teknoloji geliştirilebilir;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İlk nedene ihtiyaç duymayanlar bütünlüğünde hiç bi şey ilk nedene ihtiyaç duymaz;
Ya da ilk nedene bağımlılar bütünlüğünde her şey ilk nedene bağılmıdır ve her şey ilk nedenin sonucudur; hatta kendisidir;

Tanrı varolan her eşydir a da yoktur, ikisi eşittir
Yaratıcı kabulünde, Yaratıcı ve deneyimleyici aynıdır ve eşittir; Bu öngörülmüyorsa sadece fiziksel tasarımdan söz edilebilir;

Bunun böyle olduğuna dair elinizde ne var?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bunun böyle olduğuna dair elinizde ne var?

Muhtemelen yanlış aktarılmış düşünceler ve çıkarımsamalar;

Ama Tanrı tüm varolandır savı için, tüm aksi düşünceler ve tüm değillemeler bi Tanrı varlığını ya da kavramını ikiliğe ya da boşluğa götürür; Bu benim savım sadece ama deneyin;

Pek, ben şunları sorayım?
Tanrı nasıl gözlemlenecek? Siz nasıl gözlemeyeceksiniz, (Ya da Kime göre kim olarak; bene göre ben ya da bana göre sen vb)
Tanrı sizi nasıl gözlemliyor;
Bir küme düşünüşünde Tanrının kapsamı nedir? dışsadığı ya da dışarıladığı varlık kümesi olabilir mi? (Bu durumda dışarılamada ikilik olur? Yaygın görüşte muhtemelen Tanrı varlık içinde bir ışık ya da biliş kümesi, enerji kümesi vb. olarak algılanır; Tanrı kapsamında kapsanamazlık ya da kapsayamayağımlık ya da dşsal küme ikilik oluşturur, İçsel ayrık küme düşünüşünde, geçirgenlik ve gözlem ve odak ve enerji sağlama tüm bunlar düşünülebilir)

Semavi dinlerin savlarında Tanrı tüm varolanı yaratmıştır ve her şeyi görür bilir ve varlığı ikilenemez;
Varlığı ikilenmeyen herhangi varlığından ayrı ya da gayrı bi ikilikten ya da ikincilikten yaratımında da söz edilemez;
Varlığı ikilenemeyen herhangi şey içinde herhangi ikilik ve ikincilikten söz edilemez, her şey Tanrıdır; Tanrıdan ayrı ya da gayrı varlıktan söz edilemez;

Tanrı ihtiyaçsız ve kusursuz düşünüşmelidir; Bu ikisi dışında ona yüklenmiş izafe edilmiş her şey değillenmelidir; Ya da Tanrı kendi varlığını deneyimlemektedir; Bu uzayıp gider, Örnek düşünmeler ve çıkarımsamalar sadece;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Muhtemelen yanlış aktarılmış düşünceler ve çıkarımsamalar;

Ama Tanrı tüm varolandır savı için, tüm aksi düşünceler ve tüm değillemeler bi Tanrı varlığını ya da kavramını ikiliğe ya da boşluğa götürür; Bu benim savım sadece ama deneyin;

Pek, ben şunları sorayım?
Tanrı nasıl gözlemlenecek? Siz nasıl gözlemeyeceksiniz, (Ya da Kime göre kim olarak; bene göre ben ya da bana göre sen vb)
Tanrı sizi nasıl gözlemliyor;
Bir küme düşünüşünde Tanrının kapsamı nedir? dışsadığı ya da dışarıladığı varlık kümesi olabilir mi? (Bu durumda dışarılamada ikilik olur? Yaygın görüşte muhtemelen Tanrı varlık içinde bir ışık ya da biliş kümesi, enerji kümesi vb. olarak algılanır; Tanrı kapsamında kapsanamazlık ya da kapsayamayağımlık ya da dşsal küme ikilik oluşturur, İçsel ayrık küme düşünüşünde, geçirgenlik ve gözlem ve odak ve enerji sağlama tüm bunlar düşünülebilir)

Semavi dinlerin savlarında Tanrı tüm varolanı yaratmıştır ve her şeyi görür bilir ve varlığı ikilenemez;
Varlığı ikilenmeyen herhangi varlığından ayrı ya da gayrı bi ikilikten ya da ikincilikten yaratımında da söz edilemez;
Varlığı ikilenemeyen herhangi şey içinde herhangi ikilik ve ikincilikten söz edilemez, her şey Tanrıdır; Tanrıdan ayrı ya da gayrı varlıktan söz edilemez;

Tanrı ihtiyaçsız ve kusursuz düşünüşmelidir; Bu ikisi dışında ona yüklenmiş izafe edilmiş her şey değillenmelidir; Ya da Tanrı kendi varlığını deneyimlemektedir; Bu uzayıp gider, Örnek düşünmeler ve çıkarımsamalar sadece;

Anlıyorum dostum. ancak görüldüğü gibi Tanrı hakkında ne kadar BİLGİ edinme çabası içinde olursak olalım bu nafile bir çabadır. semavi dinlerde esas olan Tanrının varlığı hakkında bilgi ilişkisi değil İman ilişkisidir. rasyonel düzlemde Tanrının varlığına ulaşılamayacağı belirtilir, Tanrının varlığına ancak irade ve istekle ulaşılabilir denilir . rasyonel çabalar kişinin teslimiyetini ve imanının sağlamlığını engellemekten başka birşeye yaramaz.. ki bu gerçektende böyledir..şu kendi yazdıklarına dışardan bakmaya çalışırsan bunu görebilirsin.

Tanrıyı nesnel bilgiden yola çıkarak bilmemiz,O'na doğa kanunlarını uygulamamız kısacası aşkın olanla objektif bir bilgi ilişkisi içine girmemiz mümkün değildir.

Sorular sormuşsun tek tek cevap verebilirim ama karmaşaya gerek yok bence...sevdiğim bir laf var; varoluşun her açıklaması varoluşu aşar.. evet bu aşkınlık içinde düşünmeli herşeyi, aşkın olanla objektif bilgi ilişkisi içine girebilir misin? muğlak olan varoluş hakkında tam ve doyurucu bilgi edinme çabası sonu olmayan bir çabadır..ve hep öyle kalacaktır bana göre..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Anlıyorum dostum. ancak görüldüğü gibi Tanrı hakkında ne kadar BİLGİ edinme çabası içinde olursak olalım bu nafile bir çabadır. semavi dinlerde esas olan Tanrının varlığı hakkında bilgi ilişkisi değil İman ilişkisidir. rasyonel düzlemde Tanrının varlığına ulaşılamayacağı belirtilir, Tanrının varlığına ancak irade ve istekle ulaşılabilir denilir . rasyonel çabalar kişinin teslimiyetini ve imanının sağlamlığını engellemekten başka birşeye yaramaz.. ki bu gerçektende böyledir..şu kendi yazdıklarına dışardan bakmaya çalışırsan bunu görebilirsin.

Tanrıyı nesnel bilgiden yola çıkarak bilmemiz,O'na doğa kanunlarını uygulamamız kısacası aşkın olanla objektif bir bilgi ilişkisi içine girmemiz mümkün değildir.

Sorular sormuşsun tek tek cevap verebilirim ama karmaşaya gerek yok bence...sevdiğim bir laf var; varoluşun her açıklaması varoluşu aşar.. evet bu aşkınlık içinde düşünmeli herşeyi, aşkın olanla objektif bilgi ilişkisi içine girebilir misin? muğlak olan varoluş hakkında tam ve doyurucu bilgi edinme çabası sonu olmayan bir çabadır..ve hep öyle kalacaktır bana göre..

Tüm bunlar belki de düşünce ve düşünme ile edindiğiniz bilginin ya da sezgi ve sezim ile oluşturduğunuz izlenimlerin güvenilirlik ve keskinlik gözlemine ya da sorgusuna gider; Düşünme ile de örneğin evreka, işte yanıtı buldum diyebilirsiniz, Sezgilerinize ya da çıkarımsamalarıza güvenebilirsiniz, Bunlar sizi yarı yolda bırakırlarsa daha iyilerini üretebilir ve geliştirebilirsiniz; Ben düşünce/düşünme sezin kesinliğine nesnel bi ölçümden ya da gözlemden daha çok güvenen biriyim belki; Benim için hiç bir ikilem yok ve doğmayacak; Kesinlik ve birlik içindeyim, bilirlik içindeyim, bilirliğim dışına çıkmayacak ve taşmayacak sonuç; Şüphe ya da acaba benim ikilememim, Ama tüm sınamalarım ve düşünmelerim bu sonucu iletmişse, çıkarımsamışsa ve taşımışssa bana zaten doğruladığımı tekrar tekrar neden ölçeyim; Benim için Tanrının varlığı bilinmez değildir; Tanımlıdır; Tanrı tüm var olan olarak tanımlıdır ve kayıtlıdır; Tanrılığı tüm varolan olarak geçerlidir; Bunun dışında hiç bir sonuca beni hiç bir değişken çekemez örneğin, Gözlem bile çünkü gözlemim budur zaten ve bunun aksinde biz gözlem yapamaycağınm kanıksanmışş ve benimsenmiştir, bilinmiş ve apaçık görülmüştür; ayrık bir Tanrı varlığı gözlemleyemeyeceğim ve bulgulayamayacağım düşünce gözlemi ile gözlemlenmiştir; Sonuç ve sonuçlar, defalarca tüm duygusal ve duyusal yollarla sınanmıştır, Öncesinde, Yana yana aşkla aranmıştır, Sorunulmuştur, Çağrılmıştır, Yardım dilenmiştir, Meydan okunmuştur, İsyan edilmiştir, düşünülmüştür, yitirilmiştir, Geri kazanılmıştır, İyileştirilmiştir, Her şey olmuştur; Ama sonuç olarak kesin savaş ve ateşkes, (sonsuz barış) onunla aramızda tüm varolan olarak uzlaşmamızda gerçekleşmiştir;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tüm bunlar belki de düşünce ve düşünme ile edindiğiniz bilginin ya da sezgi ve sezim ile oluşturduğunuz izlenimlerin güvenilirlik ve keskinlik gözlemine ya da sorgusuna gider; Düşünme ile de örneğin evreka, işte yanıtı buldum diyebilirsiniz, Sezgilerinize ya da çıkarımsamalarıza güvenebilirsiniz, Bunlar sizi yarı yolda bırakırlarsa daha iyilerini üretebilir ve geliştirebilirsiniz; Ben düşünce/düşünme sezin kesinliğine nesnel bi ölçümden ya da gözlemden daha çok güvenen biriyim belki; Benim için hiç bir ikilem yok ve doğmayacak; Kesinlik ve birlik içindeyim, bilirlik içindeyim, bilirliğim dışına çıkmayacak ve taşmayacak sonuç; Şüphe ya da acaba benim ikilememim, Ama tüm sınamalarım ve düşünmelerim bu sonucu iletmişse, çıkarımsamışsa ve taşımışssa bana zaten doğruladığımı tekrar tekrar neden ölçeyim; Benim için Tanrının varlığı bilinmez değildir; Tanımlıdır; Tanrı tüm var olan olarak tanımlıdır ve kayıtlıdır; Tanrılığı tüm varolan olarak geçerlidir; Bunun dışında hiç bir sonuca beni hiç bir değişken çekemez örneğin, Gözlem bile çünkü gözlemim budur zaten ve bunun aksinde biz gözlem yapamaycağınm kanıksanmışş ve benimsenmiştir, bilinmiş ve apaçık görülmüştür; ayrık bir Tanrı varlığı gözlemleyemeyeceğim ve bulgulayamayacağım düşünce gözlemi ile gözlemlenmiştir; Sonuç ve sonuçlar, defalarca tüm duygusal ve duyusal yollarla sınanmıştır, Öncesinde, Yana yana aşkla aranmıştır, Sorunulmuştur, Çağrılmıştır, Yardım dilenmiştir, Meydan okunmuştur, İsyan edilmiştir, düşünülmüştür, yitirilmiştir, Geri kazanılmıştır, İyileştirilmiştir, Her şey olmuştur; Ama sonuç olarak kesin savaş ve ateşkes, (sonsuz barış) onunla aramızda tüm varolan olarak uzlaşmamızda gerçekleşmiştir;

anladım dostum. ancak kusura bakma ama bunların hepsi fasa fiso. (kabalık olsun diye değil ifadem daha güçlü olsun diye böyle yazdım)
sahsi düşüncem; Tanrı bizden biz yaratmak istiyor. yani düşünsene Tanrı bizden ne yapmak istiyorsa bunu direkt yapabilirdi. bu yalan dünyaya,dine,cennete,cehenneme,iyiye ,kötüye,günaha sevaba vb hiç gerek yoktu. ancak Tanrı kendimiz olmayı bize bıraktı. ve bizi böyle bir ortama (dünyaya) attı. kendimizin ne olduğunu ancak böyle anlayabiliriz zaten..örneğin marx'a göre Tanrıya inanan kişi kendi olamaz. hayır bence Tanrıya inanmayan kişi kendi olamaz. insanın bir birey olabilmesi/kendini varlaması/gerçekleştirmesi ancak bir Tanrıya inanılırsa mümkündür. bakınız inanç diyorum. eğer Tanrı kendini gökyüzünden gösterip inanç yerine reddedilemez bir gerçeklik olsaydı bizler gene kendimiz olamazdık..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
anladım dostum. ancak kusura bakma ama bunların hepsi fasa fiso. (kabalık olsun diye değil ifadem daha güçlü olsun diye böyle yazdım)
sahsi düşüncem; Tanrı bizden biz yaratmak istiyor. yani düşünsene Tanrı bizden ne yapmak istiyorsa bunu direkt yapabilirdi.

Tüm bunlara tek tek kişisel persektifimle yanıt dinamikler ya da yorumlar oluşturayım mı?
Heey üyeler nerde?
Heey konu sahibi nerde?
Hey etkileşim nerde?
Ben öylesine düşünceler ve sözler şiirler, cümleler attım ortaya, kabalık olmasın;

sahsi düşüncem; Tanrı bizden biz yaratmak istiyor. yani düşünsene Tanrı bizden ne yapmak istiyorsa bunu direkt yapabilirdi.

Bence bu çelişkili bi düşünce kalıbı;
Neden,
Birincisi Tanrı istiyor, istek duyuyor; neden ve neye hatta niye;
Tanrının istek duymasını doğuran ne,
Bizden ne yapmak istediğini direkt yapmak; bu düşünce kalıbı bana nesnel bi ifadeyi çağrıştıyor gibi, bi masa ya da bi ağaç örneğin, ya da bi insansa bu, Yani bizden ne yapmak istiyorsa direkt yapmadı mı?
Tanrı bizden biz yaratmak mı istiyor; bu bizlik biz olmuşluk birleşmişlik mi? gibi mi? Buysa bu sonuç doğmazsa ne olur,

Bi Tanrınız varsa başkaldıralım o zaman ya hep ya hiç diyelim; Bakalım Tanrınız ne diyecek, REst çekelim ona bakalım ne yapacak; Bi özgürlüğümüzü sınayalım, Özgür iradeli oluşumuzu sınayalım, Büyüyen bi çocuğun babasına artık ayakları üzerinde durmak istemesini söyler gibi, Özgür ve boyunduruksuzluğumuzu isteyelim; Ya da hepimiz cennet ya da cehennem önermesi ile gidelim Tanrınızızn karşısına, Şaşırtalım onu, Bizden kendimizi keşfetmemiziz ve düşünmemizi görmek istiyorsa o, Hey, Yarın tüm insanlar Tanrıya çağıralım tüm kardeşlerimiz için cennet isteyelim;

bu yalan dünyaya,dine,cennete,cehenneme,iyiye ,kötüye,günaha sevaba vb hiç gerek yoktu.

Bunu siz söylüyorsunuz, Günah, sevap, cennet ve cehennem gibi kavramlar size ait ve neler ifade ettiklerini siz biliyorsunuz,
Bi şeylere göre bi şeylere gerek olmadığı çıkarımsaması yapan da sizsiniz, Ama var ve gerekliliksiz yaratım olur mu? Bu çelişki değil mi? Ve o bi şeyler yerinde değilse ve gerçeklik değilse yani bunlar evrensel ifadeler ve kavramlar değilse ne olacak? Yani daha açık olalım cennet ve cehennem, sevap ve günah hiç yoksa ya da aslında başka şeyler analtıyorsa bize bu ifadenin altı tamamen boşalır;

ancak Tanrı kendimiz olmayı bize bıraktı.ve bizi böyle bir ortama (dünyaya) attı. kendimizin ne olduğunu ancak böyle anlayabiliriz zaten..örneğin marx'a göre Tanrıya inanan kişi kendi olamaz. hayır bence Tanrıya inanmayan kişi kendi olamaz. insanın bir birey olabilmesi/kendini varlaması/gerçekleştirmesi ancak bir Tanrıya inanılırsa mümkündür. bakınız inanç diyorum. eğer Tanrı kendini gökyüzünden gösterip inanç yerine reddedilemez bir gerçeklik olsaydı bizler gene kendimiz olamazdık..

Kendimiz olmayı bize bıraktı, Bize bırakmasa o mu bizi yönetecekti ya da kendiliğinden o mu bizi olduracaktı, oldurtacaktı; ama bu düşünce ve anlam kalıpları nereye gider, İradeli bi varlığın iradeli bi varlık tasarlaması ve ona irade uzaktan kontrolü ya da geri alabilirliği bahşetmesi mi?

kendimizin ne olduğunu anlamak, ne olmak gibi bi düşünce kalıbım hiç yok gibi değilse de az, neyin ne olduğu anlanır, ben kimimdir köken, Kendinin kim olduğunu anlamak ya da kendinin kim ve ne olduğunu anlamak; Ama sonuçta iradeli bi varlık tarafından bağışlanmış ya da girdilenmiş; özgürlük sınırları bilinmeyen koşutlu ve geri alınabilecek bi irade sahibi olduğunu kabul etmek kabulünde ne anlaşılacak ki;

Tanrıya inanmak, bu belki de kişinin tüm düşünce sisitemini açıklayamayacaktır, Kişinin ifadeleri ruhsal ve düşünsel gerçeğini yansıtmayabilir, Bi kişi aslında ben Tanrıya inanıyorum ya da inanmıyorum diyerek neredeyse hiç bi şey ifade etmez ya da edemez, Kişinin ruhsal gerçeği ya da düşünce ve inanç yapısı geridedir, bu ifadenini gerisindedir, Onun hayat anlayışındadır, Düşünce sisitemindedir, Gerçek düşünsel köklerini ve ifadelerini nesnel sözsel ifadede oluşturamamış ve yaratamamışta olabilir kişi, Gelecekte değişecek ve farklı açılar da görecek olabilir, Örneğin bi inançlıyken bi inançsız olabilir, Bu bi kesitsel ifadeyle sunulursa kişi iki ayrı kişi mi oldu; Yani, Tanrıya inana bir kişiydi o, Tanrıya inanmayan başka bir kişi mi oldu, Hayır o kişi aynı kişi, Düşünceler değişir , gelişir, Tanrıya inanıyorum ya da inanmıyorum demek sadece Tanrıya inanıyorum ya da inanmıyorum demektir, Hiç bir anlam ifade etmez, Hiç bir dünya görüşü ya da düşünsel gerçeği ifade etmez;

Tanrı kendini gökyüzündne mi gösterecek, Tanrı bu sistemin içine girmiş ya da içinde bulunan ayrışıp bi yüzle kendini gösterebilecek sunabilecek bi şey ya da varlık mı? Gökyüzünde ben Tanrıyım diyen bi yüz görsem heey git işine derim; bu bi anlam ifade etmez,

Tanrılıkın tek gözlemi tanrılıktır;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bir Tanrı size, sizi yarattığını nasıl gösterebilir, Bunun aksinde ya da haricinde hiç bi şey Tanrılık için gözlem değildir;
Bunun aksinde ya da haricinde hiç bir Tanrı bana varlığını ya da kendini inandıramaz, İnandıramaz çünkü bilmiyorum ve gözlemlemedim;
Varlığını gözlemleyemem, Varlığını gözlemlemeke Tanrı gözlemlemek değildir ve bi anlam ifade etmez, Yaratılmışlıkın kendisi gözlemlenmelidir;
Bu dışsal gözlemle girdilenemez, Tanrılık içinde yaratmmışlıkla gözlemlenebilir, anlaşılan anlamda Tanrı sınananamz bi denklemdir, Üzerine milyarlarca sayfa mantıksal sınamasal ters ve aksi sonuç üretilebilir bunun; bu bizi bi yere vardırmaz, Kişinin gerçeği kişinin gerçeğidir;

Bilmediğim ve gözlemlemediğim tüm düşünsel yetim ile ya da akıl ile erişip kavrayamadığıma kanmam, Bunun adı benim için kanmak olur, inanmak değil örneğin;
Örneğin ben bir Tanrı varlığını kabul etmiş olmaya yeltensem bunu inanç yapamam, Sadece kabul yeltenmek olur bu, Bu hem Tanrıyı hem kendimi kandırmak ve kanmak olur;
Benim Tanrım içimden dışıma çıkamaz;

burada diyebilirsiniz gökyüzünden bi yüz geldi mucizeler sundu hatta beni yaktı, Yine inanmam; inanamam anlıyor musunuz? bu girdilerin hiç biri gözlem ya da Tanrılık gözlemi değildir, Gelip yeryüzünde yeri göğü bir etse yine inanmam, Hiç biri Tanrılık gözlemi değildir;

Herkesin Tanrılık gözlemi big bangte; gidin görün; gidilebilir oraya; ben gideceğim örneğin, deneyeceğim;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Varlığa ,tüm varlığa ya da sözgelimle Tanrılığa ilişkin tek gözlem birlik yani tümlük, tüm varlık bilinci görüngüsü ya da varolmama, (varolmamalık, henüz var olmamışlık (ama olabilirlik-doğabilirlik görüngüsü ya da bilinci), yapılmamışlık) içinden yapılabilir;
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Mantiksal olarak secilen bir degerin mutlaka zamansal bir oncesi olmak durumundadir. Bu da oncelik kisir dongusudur. "Herseyi yaratan A dir" demek, sadece aklin A inancinda karar kilmasi ve kendini A ya inandirmasidir. Peki "Ayi yaratan kimdir/A kndi kendini mi yaratmistir/ A oncesi neden dusunulmez/ A nin oncesizligi ilkligi tekligi neye gore tutarli ve gerlidir?/Ayrica hangi A dir. Dunyada her bir cografya ve toplumun kendi tarih ve kulturunun bir A si vardir. O zaman neden sadece A ulkesinin toplumunun A si da diger A lar degil?" gibi milyonlarca soru sorulur.

Tum bu sorularin ise bilimsel ve bilissel yaniti. MEKANSAL BIR BASLANGIC VE ILK YOKTUR, MEKAN DAIMIDIR VE GOZLEM VERIR. MEKAN BUNYESINDEKI HER SEY DAIMI BIR DEGISIM ICINDEDIR VE BU DEGISIMIN DONUSUM BASKALASIM VE OLUSUM EVRELERI VARIR.

Ustelik butun bunlar insanoglu gozlemi algisi ve kav ramsal bilgisidir. MEKANI DA UZERINDEKILERI DE ILGILENDIRMEZ. Sadece insanoglu patentli yetili soylemlerdir.

Iste bu temelde bir seyin oncesizligi ilkligi tekligi mutlakligi ontolojik temelde varlik olarak ister madde ister dusunce ister kavram olsun, sadece AKILCI KESINLIKTIR ve HER BIRI INDIRGEMECI VE DETERMINIST OLARAK DIGER IKISINI RED EDER ve kendini kendi dogruladigina inanir.

Ayni A dinini ve tanrisini diger dinler ve tanrilar yerine kendine dogruladigi gibi.

Iste burada aklin kendini inandirarak ve kendine dogrulayarak sectigi bir oncesiz, sadece onun inandigi dogrudur. diger oncesiz de onun. Boylece her bir farkli A ontolojik tabani ya da teolojik tabani sadece kendisini dogrular ve digerini de yanlislayamaz.

Cunku yanlislanabilme olanagi ancak bilimsel GOZLEMI OLAN FENOMENIN BILGISI ICIN GECERLIDIR VE TUM INSANOGLUNUN TARTISMASIZ KABULUDUR.

Yanlislanma olanagi olmayan hic bir oncesizlik te bilimsel degildir, felsefi ideolojik inancsal bir dogmadir. Dogmadir cunku kendini mutlak kilar. Yani degisime acik degildir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
tam delice bir söz,şimdi inandım deli olduğuna..o teori de çöktü başka bir ipe sarıl :)

Benim tüm Tanrı ya da Tanrılık ifadem/ifadelerim bi yaratıcı varlığa değil varolanın kendi bütünlüğüne işaret eder, Ancak burada yanıtlarken örneğin başkalarına ait Tanrı düşüncelerini de kullanarak ve onlara da vurgu yaparakta yazımlar yaptım;Ama bunu da bi yana bırakalım, Big bang'i; bi varlık öncesi ya da bu kusurlu bi anlatım ama varlık başlangıcı gibi düşünürsek yine de bu olağan bi sonuçtur; Siz zaman yanılgsı içinde düşünüyorsunuz, Ben big bangi deneyimlenecek bi hal olarak düşünüyorum ve cevaplarımın orada olabileceğini de düşünüyorum; Burada big bang sadece bi temsil ve muhtemelen anladığımız anlamda bi big bang değil evet;

Varlığımı bildim diyemem, Bildim duydum hisettim-kavraştım ama bi varlığım varsa onun tümünü ya da tümlüğünü (gözlemlemedim/), Gözlemleyeceğim ve gözlem ve tümlük içinde bileceğim, Herkes ve her şey bilecek; İşte herkes ve her şeyin eşit ve var olarak kendini birlik ve bütünlük içinde bildiği ve olduğu/oluştuğu an o big bang, Bu eksik bi kusurlu bi anlatım olabilir ama tüm düşünüşler bizi buna yakın bi yere götürmeli gibi yakını şeyler çünkü bu, sonuç bu, üretilen en net sonuç bu, O halde benim için;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Mantiksal olarak secilen bir degerin mutlaka zamansal bir oncesi olmak durumundadir. Bu da oncelik kisir dongusudur. "Herseyi yaratan A dir" demek, sadece aklin A inancinda karar kilmasi ve kendini A ya inandirmasidir. Peki "Ayi yaratan kimdir/A kndi kendini mi yaratmistir/ A oncesi neden dusunulmez/ A nin oncesizligi ilkligi tekligi neye gore tutarli ve gerlidir?/Ayrica hangi A dir. Dunyada her bir cografya ve toplumun kendi tarih ve kulturunun bir A si vardir. O zaman neden sadece A ulkesinin toplumunun A si da diger A lar degil?" gibi milyonlarca soru sorulur.

Tum bu sorularin ise bilimsel ve bilissel yaniti. MEKANSAL BIR BASLANGIC VE ILK YOKTUR, MEKAN DAIMIDIR VE GOZLEM VERIR. MEKAN BUNYESINDEKI HER SEY DAIMI BIR DEGISIM ICINDEDIR VE BU DEGISIMIN DONUSUM BASKALASIM VE OLUSUM EVRELERI VARIR.

Ustelik butun bunlar insanoglu gozlemi algisi ve kav ramsal bilgisidir. MEKANI DA UZERINDEKILERI DE ILGILENDIRMEZ. Sadece insanoglu patentli yetili soylemlerdir.

Iste bu temelde bir seyin oncesizligi ilkligi tekligi mutlakligi ontolojik temelde varlik olarak ister madde ister dusunce ister kavram olsun, sadece AKILCI KESINLIKTIR ve HER BIRI INDIRGEMECI VE DETERMINIST OLARAK DIGER IKISINI RED EDER ve kendini kendi dogruladigina inanir.

Ayni A dinini ve tanrisini diger dinler ve tanrilar yerine kendine dogruladigi gibi.

Iste burada aklin kendini inandirarak ve kendine dogrulayarak sectigi bir oncesiz, sadece onun inandigi dogrudur. diger oncesiz de onun. Boylece her bir farkli A ontolojik tabani ya da teolojik tabani sadece kendisini dogrular ve digerini de yanlislayamaz.

Cunku yanlislanabilme olanagi ancak bilimsel GOZLEMI OLAN FENOMENIN BILGISI ICIN GECERLIDIR VE TUM INSANOGLUNUN TARTISMASIZ KABULUDUR.

Yanlislanma olanagi olmayan hic bir oncesizlik te bilimsel degildir, felsefi ideolojik inancsal bir dogmadir. Dogmadir cunku kendini mutlak kilar. Yani degisime acik degildir.

Her şey A'dır ya da değildir; Örneğin tüm sayılar birdir; 2 sayısı örneğin 1 in iki adet kopyasıdır ve ikilik kopya ölçümünü ve çoğulluk gözlemini tanımlar dersem, Bu durumda 2 = B olsun örneğin; A aynı B dir, Yalnızca B iki adet A dır ya da A nın ikinci kopyasıdır; ama A ile aynıdır; Bu durumda her şey birbirinin aynı olmalı diyorsanız ve dersek, Ee her şey atomlardan yapılmış ve aynı gibi görünüyor; Herkes her şey atomlardan oluşmuştur diyebiliyor örneğin;

Bizim için başlangıçsız ve öncesiz olan mekan gibi değilde bilinçtir, Bilincin kendisi öncesizdir ve sonrasızdır ve her şeyin içinde olduğu mekan gibidir zaten ama mekanında zamanında kendisidir de aynı zamanda; Mekanında zamanında içinde oluştuğu olduğudur;

Ve bizim bi zaman kavramımızda yok, Zaman sadece bu dünyada geçerli bi algı yetisi ya da yanılsama ve ilüzon, Yani varlıktaki zaman anlayışı bu gerçeklikteki gözlem anlayışı ve algısıyla uyuşmalı değil; Farklı şekillerde akan ve ilerleyen birbirine geçen örneğin zaman algıları yaratılabilir belki örneğin, Bu bize neden oluşun ya da evrenin doğasını yansıtsın ki diyoruz biz; Bunu da bi kenara bırakalım zaman, an şimdidir, Varolan an şimdidir, Geçmiş ve gelecek var değildir ve bu gözlemdir, Gelecek hiç bir zaman gelecek olmayacak, Yaşandığı anda şimdi ve an olacak, Geçmiş hiç bir zaman geçmiş değildi ve yaşandığı anda şimdi idi; Biz sadece şimdideyiz ve şimdiyi yaşıyoruz; Geriden ileriye akan bi zaman düşünmek ya da bi önce ve başlangıç düşünmek; Belki bi önceye akıyoruz o zaman kim bilebilir bunu; Önceye akıyoruz da sonrayı geçmiş deneyimledik, Bu algıyı kuramayız,
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
@sanalmanik, örselemişin,açmışın,yaymışın,çökertmişin hatta doğrulamışın (kendimce) fikirlerimi :) sağol paylaşımlar için..

Hristiyanlıkta postulatlar vardır,rasyonelliğe kapalıdır ..Belli bir yerde durmak gerekiyor sanki dostum, yoksa hiçliğe/saçmalığa/anlamsızlığa/imkansızlığa vb gidiyor düşünceler... yazdıklarının içinde anlamadığım şeyler çok oluyor..senin bir postulatın/belitin var mı varsa nedir? daha iyi anlamak/eksenini kavramak için soruyorum..
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Her şey A'dır ya da değildir; Örneğin tüm sayılar birdir; 2 sayısı örneğin 1 in iki adet kopyasıdır ve ikilik kopya ölçümünü ve çoğulluk gözlemini tanımlar dersem, Bu durumda 2 = B olsun örneğin; A aynı B dir, Yalnızca B iki adet A dır ya da A nın ikinci kopyasıdır; ama A ile aynıdır; Bu durumda her şey birbirinin aynı olmalı diyorsanız ve dersek, Ee her şey atomlardan yapılmış ve aynı gibi görünüyor; Herkes her şey atomlardan oluşmuştur diyebiliyor örneğin;

Ben ayniliktan degil, oncesizlikten bahsediyorum. Bir seyin oncesiz olmasini mantiken bana bilimsel olarak acikla.

Bizim için başlangıçsız ve öncesiz olan mekan gibi değilde bilinçtir, Bilincin kendisi öncesizdir ve sonrasızdır ve her şeyin içinde olduğu mekan gibidir zaten ama mekanında zamanında kendisidir de aynı zamanda; Mekanında zamanında içinde oluştuğu olduğudur;

Bilincin gozlem olarak yansimasi fenomenal temelde insanogludur. Dolayisi ile insanoglu oncesi bilinc yoktur. Bilincin mekani beyindir. Oldugunu dusunuyorsan gozlem ile kanitla.

Ve bizim bi zaman kavramımızda yok

Siz nesiniz ve kimsiniz? Insanoglu turune ait bir bir degil misiniz yoksa?

, Zaman sadece bu dünyada geçerli bi algı yetisi ya da yanılsama ve ilüzon, Yani varlıktaki zaman anlayışı bu gerçeklikteki gözlem anlayışı ve algısıyla uyuşmalı değil; Farklı şekillerde akan ve ilerleyen birbirine geçen örneğin zaman algıları yaratılabilir belki örneğin, Bu bize neden oluşun ya da evrenin doğasını yansıtsın ki diyoruz biz; Bunu da bi kenara bırakalım zaman, an şimdidir, Varolan an şimdidir, Geçmiş ve gelecek var değildir ve bu gözlemdir, Gelecek hiç bir zaman gelecek olmayacak, Yaşandığı anda şimdi ve an olacak, Geçmiş hiç bir zaman geçmiş değildi ve yaşandığı anda şimdi idi; Biz sadece şimdideyiz ve şimdiyi yaşıyoruz; Geriden ileriye akan bi zaman düşünmek ya da bi önce ve başlangıç düşünmek; Belki bi önceye akıyoruz o zaman kim bilebilir bunu; Önceye akıyoruz da sonrayı geçmiş deneyimledik, Bu algıyı kuramayız,

Evet zaman insanoglunun bir urunudur. Mekan zamansiz mevcut olabilir, hatta mekandaki herhangibir parcanin zamana ihtiyaci da yoktur. Zaman insanoglu icin bir olcumdur. Hareketin zamana ihtiyaci yoktur, ama mekana ihtiyaci vardir. Mekan olmazsa, bunyesindeki parcalar da olmaz. Insanoglu mekanda bir parcadir, zamani da kendi yasam ve iliskisi ve de bir seyi olcebilme adina ortaya atmistir.

O yuzden HERHASNGIBIR YERDEN BASLAMAK HELE GOZLEMI OLMAMASI SADECE VE SADECE AKLIN KENINI INANDIRMASINDAN BASKA BIR SEY DEGILDIR.

Insanoglu varligi en az ucten baslar, anne baba ve cocuk. Demekki bir tanrinin ortaya cikabilmesi ONU ORTAYACIKARABILEN BIR SEYE BAGLIDIR. O da bellidir INSANOGLU AKLI.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
@sanalmanik, örselemişin,açmışın,yaymışın,çökertmişin hatta doğrulamışın (kendimce) fikirlerimi :) sağol paylaşımlar için..

Hristiyanlıkta postulatlar vardır,rasyonelliğe kapalıdır ..Belli bir yerde durmak gerekiyor sanki dostum, yoksa hiçliğe/saçmalığa/anlamsızlığa/imkansızlığa vb gidiyor düşünceler... yazdıklarının içinde anlamadığım şeyler çok oluyor..senin bir postulatın/belitin var mı varsa nedir? daha iyi anlamak/eksenini kavramak için soruyorum..

Bu anlatım tam olmayacak ama anlatmayı deneyeceğim;
Benim kavramlarımın ve düşünüşümün bir kısmı tamamen kendi düşünüşlerimi ve edinişlerim yani kendi kavramsallaştırmalarım;
Ama bir kısmıda Kasyopya Deneyi katkısı; belki Maharaj, Burada postulat diyebileceğimiz bi şey varsa onlardır, Onlarda şudur ya da şunlardır;
Bilinç vardır, öncesiz sonrasız ya da ruh ve önemli olan ruhtur/bilinçtir/bilinçliliktir benzeri kalıplar ve düşünceler;
Çok boyutlu/yoğunluklu varlık ve deneyim yapısı içinde varlık düşünüşü ve bilincin varlık içinde evrimsel ilerlemesi ve yükselmesi;

ama ben alıntılarla aktarayım;(Kasyopya ve RA Alıntıları;)) AŞağıdaki bölümün tamamı alıntılardır

Toplam 7 yoğunluk var: üç tane fiziksel, üç eterik ve bir tane de arada her ikisini içeren.

Çekim eşittir ışık, ışık eşittir optik, madde eşittir anti-madde; sonuç herzaman sıfır ve sıfır da sonsuzluktur.

Işık yedinci yoğunluktur.

Bir; varolan ve varolmayan herşeydir, yani 7. Yoğunluktur.

Dünyanız üzerindeki akıl, beden, ruh bileşimi varlıklar (insan) açısından üçüncü yoğunluk derecesinde bulunuyor, ama gezegenin kendisi dördüncü yoğunluk derecesine ait bir uzay/zaman (madde) sürekliliğine girmiştir.

Üçüncü yoğunluğun orjinal tanımı; materyal/eterik spektrumla ilişkili 3'üncü deneyim seviyesidir.

Bu kat, tek unutma katıdır. Üçüncü yoğunluk derecesi varlığı için unutmak şarttır. Ancak bu şekilde, karışıklık mekanizmaları ya da özgür irade, yeni bireyselleşmiş bilinç üzerinde etkili olabilir.

Üçüncü yoğunluk derecesinde geçmiş, şimdi ve gelecek vardır. Madde sürekliliğinin dışına çıkmış varlık daha geniş bir bakış açısıyla sadece şimdiki an’ın var olduğunu görebilir.

Tüm olaylar zamanın dışında mevcuttur, ancak algı öğrenmek için bir katalizör olduğu zaman, tüm olaylar eşzamanlı algılanır.

Kişiye din, kültür ve/veya bilim ideolojisi aşılandığında, herşeyi sadece ölçülebilir fiziksel gerçeklik bakış açısıyla görmeye eğilimli hale gelir.

Sizler bir maddesel evrende yaşıyorsunuz, buna eşlik eden bir enerji evreni var ve büyük oranda, şimdilik, bunu algılayabilcek durumda değilsiniz.

Bilincin algılaması olmadan hiçbirşey varolamaz.

Tüm yaratımın geniş bütünlüğü hakkında şaşırtıcı gerçekleri keşfedebilirsiniz ve tüm bu gerçekler aslında kendi zihninde kilitli duruyor.

Tek gerçek boyut içinde, bizimki kadar gerçek olan, örneğin bizim evrenimize komşu olan ve gidip gelebileceğimiz evrenler var.

Varolan herşey düşünce formlarıdır!

Düşünceler varoluştaki tüm gerçekliği birleştirir ve hepsi paylaşılır.

Daha büyük resim: ruhlarınız, bilincinizdir.

Önemli beden değil, ruhtur: diğerleri sizi genetik olarak, ruhsal olarak ve psişik olarak beden-merkezli olmaya yöneltti,

Öğrenilmesi gereken ders: deneyimler asla sona ermez, sadece dönüşür, beden-merkezliliğe gerek yok.

"tanrı" "herşey"dir, merkezi bir güneş değil.

Kendi gerçeklerinizi gözlemler sonucu bulun. Gerçek gözlemlenebilirdir.

Tekrar tekrar ifade ettiğimiz gibi üçüncü yoğunluk "kanıtı" anlamsız. Şimdi dikkatle dinle: eğer bu tür bir kanıt mümkün olsaydı, özgür irade, yani öğrenme, birinci seviye karmik direktif ne anlama gelirdi?



 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ben ayniliktan degil, oncesizlikten bahsediyorum. Bir seyin oncesiz olmasini mantiken bana bilimsel olarak acikla.

Deneyelim, sonrasız olan öncesizdir de, Öncesiz ve sonrasız değil olan önceli ve sonralıdır, Bu durumda başlar ve biter; Varoluş başlayıp biten bi şey olabilir belki ama bilinç başlayışsız ve bitişsizdir, Çünkü bitmiş olsaydı nasıl yeniden doğardı, Neden doğardı; Ama tüm bunların dışında zamansal bi önce olmayış fikrini sunabilecek yeterli kavrayışım olduğunu düşünmüyorum, Bu bana daha çok okumalarımın verdiği bi fikir, Tabi ki salt okumalarımdan edindiğim bi fikir de değil ve zamana zaman algı ve biliş içinde kendi gözlem ve farkındalıklarımda da oldu bu yönde ama bunlar aktarılabilir şeyler değiller, Kişisel anlık kavrayışlardan öte değiller;

Bilincin gozlem olarak yansimasi fenomenal temelde insanogludur. Dolayisi ile insanoglu oncesi bilinc yoktur. Bilincin mekani beyindir. Oldugunu dusunuyorsan gozlem ile kanitla.

Bilinç bilinç içinde gözlemlenir, Gözün gözlemi değildir kanıt olan, Düşünüşün ve bilişin gözlemidir; Gözlem kişiye ve özneye aittir ve ona değer ifade eder ve belki de akratılamaz, Sözler neyi ifade edebilir ki, Terminolojiler kavramsallaştırmalar ve anlatımlar farklıysa nasıl uzlaşabilirz ki, Belki siz beyni ve algı yetisini bilinç olarak kavramsallaştırıyorsunuz, Belki de değil ama neden insanoğlundan başka bilinç ya da biliş formu olduğunu ya da olabileceğini hiç düşünmüyorsunuz,

Siz nesiniz ve kimsiniz? Insanoglu turune ait bir bir degil misiniz yoksa?
BU benim ifade sakarlığım olsun; Ama devam eden ifade bütünlüğü ile bi değer ifade ediyor sadece bu ifade;
Ama benim için en temel ve açık olan şu zamanın bi başı olsa bi yerde başlaması ve bi yerde de bitmesi bi sonu olması gerekirdi; Zaman bi yerde nasıl başlayabilir; Zaman hiç başlamaz ya da başlamamalı; Anın dinamiği yani şimdiliği bi kalp atımı ya da bu eksik bi benzetme ise buna benzeyen ya da benzemeyen başka bi şekille ve biçimle ya da anlamla tarif ve ifade edilmeli belki de ama bilmiyorum; Ya da belki zamanda tıpkı bi mekan gibi düşünülmeli ve örneğin mekan içinde bi yerde bi yere gitmek gibi algı için bi form ya da biçim gibi düşünülmeli; Örneğin bi mekanın başı sizin onu gezmeye başladığınız başlangıç noktasıdır sadece, Belki bunun gibi; Zaman sadece algı için bi boyut ya da bi yeti, Ben sadece bi yerden bi yere uzayan ve ilerleyen çizgisel-doğrusal bi zaman düşünmüyorum;

Evet zaman insanoglunun bir urunudur. Mekan zamansiz mevcut olabilir, hatta mekandaki herhangibir parcanin zamana ihtiyaci da yoktur. Zaman insanoglu icin bir olcumdur. Hareketin zamana ihtiyaci yoktur, ama mekana ihtiyaci vardir. Mekan olmazsa, bunyesindeki parcalar da olmaz. Insanoglu mekanda bir parcadir, zamani da kendi yasam ve iliskisi ve de bir seyi olcebilme adina ortaya atmistir.

O yuzden HERHASNGIBIR YERDEN BASLAMAK HELE GOZLEMI OLMAMASI SADECE VE SADECE AKLIN KENINI INANDIRMASINDAN BASKA BIR SEY DEGILDIR.

Insanoglu varligi en az ucten baslar, anne baba ve cocuk. Demekki bir tanrinin ortaya cikabilmesi ONU ORTAYACIKARABILEN BIR SEYE BAGLIDIR. O da bellidir INSANOGLU AKLI.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst