Tanrı nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde köle tarafından oluşturulan Tanrı nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 15,007 kez görüntülenmiş, 107 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Tanrı nedir?
Konbuyu başlatan köle
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Mor ve Ötesi

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Tanrı sıfatı benim için "geçmişte yaratmış", " tüm sistemi kuran" anlamındadır. Tanrı, herşeyi başlangıçta tasarlamıştır ve ardından başıboş bırakmıştır. Haşaa öyle şey olur mu demeyin şimdi. Tanrı tamamen etkisiz elemandır. Zaman zaman yok olmuş olabileceği bile aklıma geliyor doğrusu. Ama bu sistemi kuran bir yaratıcının ölebilme ihtimali var mıdır tartışılır.
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Tanrı benim için asla bilinmeyecek,kavranılamayacak,somut delili gösterilemeyecek bir kavramdır.Bu kavram insanlık tarihi boyunca bilinmeyen şeyleri açıklamak için kullanılmış;değiştirilip kesin yargılar üzerine kurulup dinler tarafından anlatılmıştır.Ama temel olarak yaratıcı anlamında bir bilinmezden öte değildir.İnsanın belkide kendi yarattığı en büyük gizemdir.
 

Adramelech

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
2 Ocak 2011
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Tanrı evrenin iradesidir. [40 karakter yazmam gerekiyormuş.]
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Ben değilim ama istiyorsanız olabilirim. İstemeniz yetmez, dua etmeniz de gerek...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Tanrı sıfatı benim için "geçmişte yaratmış", " tüm sistemi kuran" anlamındadır. Tanrı, herşeyi başlangıçta tasarlamıştır ve ardından başıboş bırakmıştır. Haşaa öyle şey olur mu demeyin şimdi. Tanrı tamamen etkisiz elemandır. Zaman zaman yok olmuş olabileceği bile aklıma geliyor doğrusu. Ama bu sistemi kuran bir yaratıcının ölebilme ihtimali var mıdır tartışılır.

tanrının yaratabileceğinden biraz kuşkuluyum...çünkü bütün toplumsal dinlerdeki tanrı tasarımı,tanrının 'mutlaklığı' anlayışı üzerine kuruludur...yani tanrı, tam ,kesin, zaman ve mekan içinde sonsuz, yoktan var eden, her şeyi bilen...vb bir cevher -yani varolmak için kendinden başka hiç bir varlığa gereksinim duymayan bir varlık- şeklinde tasarlanmaktadır...bana öyle geliyor ki bu tasarımda mutlaklık,tamlık,eksiksizlik niteliğiyle , yaratıcılık niteliği arasında bir en hafif deyimle bir uyumsuzluk ve belki bir çelişki vardır...çünkü bir şeyi yaratmak demek, o şeyin yaratıcının 'iyi imgesine' uygun olduğunu ve aynı zamanda yaratıcının kendinde bulunmadığını, kabul etmek demektir...ama bu durumda yaratıcının 'tamlığı' ilkesi zedelenmiş olur...yani basit bir anlatımla, hem mutlak,tam,kesin olup hem de bir şeyin varolmasını istemek ve o şeyi var etmek...aynı anda tutarlı ve olanaklı değildir...buradan, kendisi için ''iyi'' olan tüm her şeyi kendinde taşıyan mutlak varlığın; ya yaratıcılığından vaz geçeceğiz ya da onu -en azından başlangıçta- o kadar da tam ve kesin olarak anlamayıp, tekamül eden,gelişen ve giderek kendini tamamlayan bir varlık olarak düşüneceğiz.....ne dersiniz.....
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
belki de şunu sormak istiyorum : hiç bir şeyin eksikliğini duymadan, bir şeyi talep etmek, yaratmak olanaklı mıdır...?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
belki de şunu sormak istiyorum : hiç bir şeyin eksikliğini duymadan, bir şeyi talep etmek, yaratmak olanaklı mıdır...?

Bilincalti olarak ve beynin kendi islevi olarak olanaklidir. Cunku beynin alisilagelmis ve sorgulanmayan islevi, buna musaittir.

Tanri, insanoglu aklinin kendince bazi durumlarda akil tatmini olarak kendine inandirdigi ve dogruladigi bir kavramdir. Onemli olan kavrama aklin verdigi anlam ve icerik ve de bu temelde kurdugu bagdir.

Yani aklin tanrilastirdigi tanri, heraklin inanci ve kendine dogrulamasi ile farkli anlam ve icerikte ve de farkli kurulan baglardadir.

Ayrica din felsefesi olarak ortaya atilan felsefi disiplinlerin kendi tanrilari vardir, bunlar toplumsal ve uygulamali yonlendirim ve yaptirimlardir.

Eger tanri ile bir bag kuruluyor ve ona akil yukleniyorsa-teizm

Eger tanri sadece bir varlik inanci ise-deizm

Eger tanri belirli bir fenomen ile ozdeslestirilmis ise- Panteizm/panenteizm

Eger tanri bilinemez olarak algilaniyor ise-Agnostisizm

Tanri tek bir guc ise-monoteizm

Tanri coklubir guc ise-politeizm

Dolayisiyle tanri, ya bir nesnenin oznellestirilmesidir

Ya bir oznenin nesnellestirilmesidir.

Ya tamamen numenaldir, ya da numenalligi ozdeslestirilmis bir fenomenaldir.

Ama ne olursa olsun, bir tanri ariyan akil, kendi dogrusunca bu inancini yine kendine somutlastirir.

Cunku inanclar, bir fenomenal icerik almadiginda inandirici olmaz. Yani her tanrilasan tanrinin, tanrilastiranca inandigi ve var kildigi mutlaka bir fenomenal ozdesligi vardir.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
tanrının yaratabileceğinden biraz kuşkuluyum...çünkü bütün toplumsal dinlerdeki tanrı tasarımı,tanrının 'mutlaklığı' anlayışı üzerine kuruludur...yani tanrı, tam ,kesin, zaman ve mekan içinde sonsuz, yoktan var eden, her şeyi bilen...vb bir cevher -yani varolmak için kendinden başka hiç bir varlığa gereksinim duymayan bir varlık- şeklinde tasarlanmaktadır...bana öyle geliyor ki bu tasarımda mutlaklık,tamlık,eksiksizlik niteliğiyle , yaratıcılık niteliği arasında bir en hafif deyimle bir uyumsuzluk ve belki bir çelişki vardır...çünkü bir şeyi yaratmak demek, o şeyin yaratıcının 'iyi imgesine' uygun olduğunu ve aynı zamanda yaratıcının kendinde bulunmadığını, kabul etmek demektir...ama bu durumda yaratıcının 'tamlığı' ilkesi zedelenmiş olur...yani basit bir anlatımla, hem mutlak,tam,kesin olup hem de bir şeyin varolmasını istemek ve o şeyi var etmek...aynı anda tutarlı ve olanaklı değildir...buradan, kendisi için ''iyi'' olan tüm her şeyi kendinde taşıyan mutlak varlığın; ya yaratıcılığından vaz geçeceğiz ya da onu -en azından başlangıçta- o kadar da tam ve kesin olarak anlamayıp, tekamül eden,gelişen ve giderek kendini tamamlayan bir varlık olarak düşüneceğiz.....ne dersiniz.....

diyelim ki bütün toplumlardaki tanrı tasarımının nasıl olduğunu araştırıp öğrendiniz (sanırım tüm hayatınızı buna adamışsınız-zor iş gerçekten) ve bu kanıya vardınız... garip olan ise tüm bu toplumların vardığınız sonuca bir türlü ulaşamamış olması. sanırım inanılmaz zekisiniz.
ancak bir şeyi atlamışsınız. kendi toplumunuzun tanrı tasarımını mesela...
vardığınız çözüm de ilginç aslında. sizce öyle yaparsak tanrı birden var mı olacak anlamadım....
 

havari13

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Tanrı vardır ya da yoktur demiyorum.Bizi yarattı ya da yaratmadı da demiyorum.Eğer felsefe yapmaya çalışıyorsak inançlarımızın ötesinde bir şeyler söylemeliyiz çünkü.İnsan düşünen bir varlık konumunu ilkel zamanda doğayı anlamayı çalışarak başladı.O yaşadığı dünyayı anlamaya çalışırken o dünyada olan olayların nasıl ve daha önemlisi neden olduğunu anlamlandırmaya,açıklamaya çalıştı.Bu girişiminde dünyevi şeylerle açıklayamadığı şeyleri metafizik yani burda kullandığım anlamıyla fizikötesine başvurdu.Fizik ötesi yani doğa üstü şeylerin oluşumu,doğa üstü bu varlıkların dünyayı etkileme nedenleri tek bir neden üzerinde birleşmeliydi.Çünkü insan evreni düşünsel boyutta bir düzene daha sonra hiyerarşik bir konuçlandırmaya kendisinide bu konuçlandırmada yer bulmaya yöneltmeliydi.Bu ilk nedenin oluşumunda ya da bizzat neden tanrı ya da tanrılar rol üstlendi.Ve böylece tanrı kavramı ortaya çıktı.Tanrı insana kendilik bilinci veren düzen kurulmasında mihenk taşı olan inançsal bir varlık.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Re: Tanrı nedir?

;.Tanrı insana kendilik bilinci veren düzen kurulmasında mihenk taşı olan inançsal bir varlık.

Sence bu "kendilik bilinci" ni nasil veriyor. Cunku genelde tanrisi olan beyinler, kendi varliklarinin bilincinde degillerdir ve kendilerini tanrilarinin bir kulu ya da ona teslim olmasi gereken bir vucudu olduklarina inanirlar. Aksine bahsettin bilinc, kisinin kendi varliginin farkinda oldugu bilinctir.
 

havari13

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Bireyden bahsetmedim.Toplumlar kendilerini bu hiyerarşi içinde bir konuma sokar.Bu konumda olmanın getirdiği bilinçten bahsettim fakat bireysel olarak ta bahsedebiliriz bundan.Birey varlığıyla dünya ve manevi dünyada değer kazanır.Yükümlülükler,bireysellik kazanır,yine bahsettiğin o tanrı inançlarınının çoğunda tanrıya verilen kutsallık bireye tam teşekkürlü ya da ufak bir parça olarak verilmiştir inançsal olarak.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: Re: Tanrı nedir?

Bireyden bahsetmedim.Toplumlar kendilerini bu hiyerarşi içinde bir konuma sokar.Bu konumda olmanın getirdiği bilinçten bahsettim fakat bireysel olarak ta bahsedebiliriz bundan.Birey varlığıyla dünya ve manevi dünyada değer kazanır.Yükümlülükler,bireysellik kazanır,yine bahsettiğin o tanrı inançlarınının çoğunda tanrıya verilen kutsallık bireye tam teşekkürlü ya da ufak bir parça olarak verilmiştir inançsal olarak.

Sorunda zaten bireyin, toplumdan aldigina gore hareket etmesi onun kisiligini toplumsal kisilik yapar. Birey ne zaman kendi kendini ve verilenleri kendi adina sorgular ve kendi fikrini kendi istemi ile alir, iste o zaman birey olur. Toplumsal kisilikte ne birey bilinci, ne de varlik bilincci vardir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
sn. enkaz, yazdıklarımı alıntılamışsınız ama anlamamışsınız...birinci olarak,bizim toplumumuzun tanrı tasarımı da (mutlak,kesin,tam,...vb.) betimlemeye çalıştığım gibidir... ayrıca ikinci olarak, biraz emek verseniz, insanın tanrı anlayışıyla tanrıya atfettiği 'mutlaklık niteliğiyle, yaratıcılık niteliğinin' çelişkili ve dolayısıyla tutarsız olduğunu göstermeye çalıştığımı anlayabilirdiniz....

Bilincalti olarak ve beynin kendi islevi olarak olanaklidir. Cunku beynin alisilagelmis ve sorgulanmayan islevi, buna musaittir.

bana kalırsa bir şeyi yaratma süreci, onun varolmasını talep etmekle başlar...ama talep etmek, her zaman talep edenin - yani burada yaratıcının- 'iyi' imgesine uygun olduğu halde , kendi üstünde var olmadığını kabul etmek demektir.....hiç bir özne, zaten kendisinde var olan şeyi talep etmez ve dolayısıyla yaratmaz...yaratabilmek ; yaratan açısından, yaratılanın 'iyi' bir şey olduğunu ve aynı zamanda yaratanda bulunmayan bir şey olduğunu ileri sürmekle olanak kazanır.....
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
'yoktan var etme' tanımı insana hitabeden tanım/ tanıtım..kendini bilecek olan, tekamül eden,gelişen ve giderek kendini tamamlayan -yada bilen diyelim - İnsan... O' değil
ve O' imkanı sağlayan...
kendinde bulunmayandan değil kendinde bulunandan açığa gelinmiş halk olunmuştur yine zamanı ve mekanıyla/mekanında.

ve VARlık YOKluğa KARIŞIR devr daim hayat sürer

birazda şuna benzer... bir vücut bütünlüğüne sahip insanın kontrol merkezi beyin ve canlılık fonksiyonu kalple hayatiyet bağlamında/bağlantıda görevini bi hakkın sürdüren ve devr-daim... yenilenen-ölen! kan/hücreleri . Bu hayatiyete ne demeli o zaman.. vücut tam olsaydı devinime falan gerek kalmazdı mı
eksiklik tamlık ve sair tanım O'nu anlatmaya kafi değil...lâkin gönül yine de taşıyor da..istiyor ki ansın-anlatsın :)


**************

bu arada foruma yeni kayıt bir çok arkadaş gelmiş ki hoş gelmişler..yazışmaları/tartışmaları gayet dolu ve bereketli cümleten teşekkürler kendilerine katkılarına :)
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
@ birazdahaderinmavi Nickli Üyeden Alıntı

tanrının yaratabileceğinden biraz kuşkuluyum...çünkü bütün toplumsal dinlerdeki tanrı tasarımı,tanrının 'mutlaklığı' anlayışı üzerine kuruludur...yani tanrı, tam ,kesin, zaman ve mekan içinde sonsuz, yoktan var eden, her şeyi bilen...vb bir cevher -yani varolmak için kendinden başka hiç bir varlığa gereksinim duymayan bir varlık- şeklinde tasarlanmaktadır...bana öyle geliyor ki bu tasarımda mutlaklık,tamlık,eksiksizlik niteliğiyle , yaratıcılık niteliği arasında bir en hafif deyimle bir uyumsuzluk ve belki bir çelişki vardır...çünkü bir şeyi yaratmak demek, o şeyin yaratıcının 'iyi imgesine' uygun olduğunu ve aynı zamanda yaratıcının kendinde bulunmadığını, kabul etmek demektir...ama bu durumda yaratıcının 'tamlığı' ilkesi zedelenmiş olur...yani basit bir anlatımla, hem mutlak,tam,kesin olup hem de bir şeyin varolmasını istemek ve o şeyi var etmek...aynı anda tutarlı ve olanaklı değildir...buradan, kendisi için ''iyi'' olan tüm her şeyi kendinde taşıyan mutlak varlığın; ya yaratıcılığından vaz geçeceğiz ya da onu -en azından başlangıçta- o kadar da tam ve kesin olarak anlamayıp, tekamül eden,gelişen ve giderek kendini tamamlayan bir varlık olarak düşüneceğiz.....ne dersiniz.....
****
kısaca düşünülmesi istenen soru:
yani insan niye tam yaratılmamış yaratıcının 'iyi imgesine!?' uygun ve tam olarak yaratılması gerekmezmiydi insanın... ki o zaman tekamülüne ne gerek vardı.. tekamül etmesi gerekiyorsa ya O'nunda eksikliğini ya da O'nunda tekamül ettiğini(birinden birini) düşüneceğiz ...ne dersiniz...


e karşılıktır yukarıda ki mesajım ve düşüncemden devamla...

biz mi hayatı hayat mı bizi yaşar diye sorarım da kendime... hep hayat kazanır bende yani kısaca O' derim ben
ve yine O'nda eksiklik görmem kendimi ve dahi bir başka şeyi...

insan... makro da yerini bulan! 'bir' grup-parça- hayatiyetde mevcut, mikroorganizma... ancak replik çalıp kendini 'ben' yerine koymakta -bence : )) -tamam düşünmekten sebep! hepsi ve nasibi olsun o kadar.. da
yine de 'ben' 'sen' demeden O' demek daha kavgasız gürültüsüz doğru gelmiyormu akla-gönle-kulağa ...sağlığa hıı? :)
kula kul olmayanın kulluğu da bir başka güzeldir ki hem... (putperest tapınıcılık değil tabiki de kastım)
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Tanri'yi sinirli kilan sey aklin siniri ile alakalidir yani senin ile alakali. O'nun siniri ile alakali degil. Keza sonsuzluk kavramida zaten O'ndan cikan birsey. Seni sinirlandiran da O'yken O'nun sinirli olabileceginden nasil bahsedebiliriz ki?
insana kendi ruhundan üfleyen Tanrı, insanın o üfleneni sınırlıysa Tanrı nasıl sınırsız olabilir?(terstende sorabiliriz. :) )
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Tanrı, "mümkün kılan"'dır..Bu eylemselliğin içeriğini, her birey, her din, her öğreti kendi bilinç düzeyine göre doldurur..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Tanrı, "mümkün kılan"'dır..Bu eylemselliğin içeriğini, her birey, her din, her öğreti kendi bilinç düzeyine göre doldurur..

eğer yanlış anlamıyorsam; tanrı diyorsunuz, varlığı yoktan kendisi var etmemiştir yani yaratmamıştır ama yoktan varolabilmesini mümkün kılmıştır...bu ''olanaklılığın'' , ''gerçekliğe'' nasıl dönüştüğünü açıklamayı ise bireylere, dinlere, öğretilere...bırakıyorsunuz..... yani yaratmayan ve dolayısıyla kendi dışında bir şey talep etmeyen ve dolayısıyla kendi mutlaklığına , tamlığına gölge düşürmeyen bir tanrı tasarımınız var.....ilginç...çok ilginç....
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bana kalırsa bir şeyi yaratma süreci, onun varolmasını talep etmekle başlar...ama talep etmek, her zaman talep edenin - yani burada yaratıcının- 'iyi' imgesine uygun olduğu halde , kendi üstünde var olmadığını kabul etmek demektir.....hiç bir özne, zaten kendisinde var olan şeyi talep etmez ve dolayısıyla yaratmaz...yaratabilmek ; yaratan açısından, yaratılanın 'iyi' bir şey olduğunu ve aynı zamanda yaratanda bulunmayan bir şey olduğunu ileri sürmekle olanak kazanır.....

Ben insanoglu acisindan "yaratilis ve yaratis farki" ni baska bir baslikta acikladim. Eger bir yaratma surecinden bahsedilecekse, bu insanoglunun soyut yaratma surecidir, bu da duyusal/sezgisel algi ile baslar. Yaratilanda bir ideolojik/inancsal kavramdir. Epistemolojik olarak insanoglu disinda insanoglunun bilimsel olarak ortaya koyabildigi, insanoglu disi baska bir guc, yaratici, akilli tasarimci, programlayici v.s. yoktur.

Tanrı, "mümkün kılan"'dır..Bu eylemselliğin içeriğini, her birey, her din, her öğreti kendi bilinç düzeyine göre doldurur..

Iste buradaki "mumkun kilmak" bir guc otorite ile birlikte mesruluk, mubahlik temelli kandirmaca ve insanlikdisi dusunce ve davranislari da beraberinde getirir. Gunumuzde emperyalist zihniyet, tanriyi oynamaktadir.

Sonucta tanrilastirmanin dogal zihniyet ve bireyci akilciligindaki en son asamasi, aklin kendi kendini tanrilastirmasi, yani insanoglunun kendini tanrilastirmasidir.

Insanoglunun, insanlasmak mucadelesindeki en buyuk rakibi de, iste bu tanrilasmaktir.

Cunku insanoglu ya tanrilasir/tanrilastirir; ya da insanlasir/insanlastirir.

Bu ayni ya bilirsin, ya inanirsin ikilemi gibidir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Ben insanoglu acisindan "yaratilis ve yaratis farki" ni baska bir baslikta acikladim. Eger bir yaratma surecinden bahsedilecekse, bu insanoglunun soyut yaratma surecidir, bu da duyusal/sezgisel algi ile baslar. Yaratilanda bir ideolojik/inancsal kavramdir. Epistemolojik olarak insanoglu disinda insanoglunun bilimsel olarak ortaya koyabildigi, insanoglu disi baska bir guc, yaratici, akilli tasarimci, programlayici v.s. yoktur.
burada size katılıyorum, ama tanrının yaratmasından, yani insanın örneğin pastoral senfoniyi yaratmasında olduğu gibi bir yaratma değil de... ex nihilo... yoktan var etme anlamında bir yaratma... söylemeye çalıştığım şey, bir ve aynı tanrının aynı anda hem yaratıcı ve hem de tam mutlak olamayacağıdır....
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst