Tanrı nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde köle tarafından oluşturulan Tanrı nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 15,038 kez görüntülenmiş, 107 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Tanrı nedir?
Konbuyu başlatan köle
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Mor ve Ötesi
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
burada size katılıyorum, ama tanrının yaratmasından, yani insanın örneğin pastoral senfoniyi yaratmasında olduğu gibi bir yaratma değil de... ex nihilo... yoktan var etme anlamında bir yaratma... söylemeye çalıştığım şey, bir ve aynı tanrının aynı anda hem yaratıcı ve hem de tam mutlak olamayacağıdır....
eğer izin verir ve arzu edersen bu söylediğini "ihlas" suresinde ki anlatımlar ile konuşmak isterim....
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
öncelikle buraya ihlas suresini alıntılayıp üzerinde konuşmak isterim,ama geçmişte bir yazışmada buna izin verilmediğini göz önüne alarak sadece sure içerisinde geçen iki kelimeyi örnekleyeceğim...

"huve" ve "ehad" kelimeleri...

yerleşik inanç kriterinin islam olması nedeni ile kurandan örnek verdim,
aslında ayni anlatım musevi inancında yasaklanmış kelime olan "YHWE" üzerinden de konuşulabilir...

sohbeti rahatça sürdürebilmek açısından; bu kelimelerin anlamları ile senin "söylemeye çalıştığım şey, bir ve aynı tanrının aynı anda hem yaratıcı ve hem de tam mutlak olamayacağıdır...." sözün arasında ne tür bir açıklayıcı bağlantı olduğunu söyleyebilirmisin?
 

for me

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
ona önce anlayamadığınız anlamlar yükleyip, sonrada bunları anlamaya çalışıyorsunuz. (çalışmışsınız). peki sorarım; anlayabileceğimiz biçimde; aklı, bizi ve herşeyi var eden olarak tasvir edilen yücelik şu an belirse ve duyularımızla onu algılayabilsek ne yapacaksınız? Tanrım seni gördüm işte şimdi inandım mı? diyeceksiniz. siz neye göre inanırsınız? neye inanırsınız? herkes inandık Tanrı var deyince mi? yoksa bilimsel olarak kabul edilince mi? yoksa aklınız şüphe edemez duruma gelince mi? belirli bir titresimin üstündeki sesleri duyamazken, belli bir ölçeğin altını göremezken.
kısaca algınızın tüm sınırlarını artık bilirken. bilmek istediğiniz nedir ? onu biliyor musunuz da! Tanrı ne diye soruyorsunuz.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
ona önce anlayamadığınız anlamlar yükleyip, sonrada bunları anlamaya çalışıyorsunuz. (çalışmışsınız). peki sorarım; anlayabileceğimiz biçimde; aklı, bizi ve herşeyi var eden olarak tasvir edilen yücelik şu an belirse ve duyularımızla onu algılayabilsek ne yapacaksınız? Tanrım seni gördüm işte şimdi inandım mı? diyeceksiniz. siz neye göre inanırsınız? neye inanırsınız? herkes inandık Tanrı var deyince mi? yoksa bilimsel olarak kabul edilince mi? yoksa aklınız şüphe edemez duruma gelince mi? belirli bir titresimin üstündeki sesleri duyamazken, belli bir ölçeğin altını göremezken.
kısaca algınızın tüm sınırlarını artık bilirken. bilmek istediğiniz nedir ? onu biliyor musunuz da! Tanrı ne diye soruyorsunuz.

Gordugunun tanri olduguna neye gore inanacaksin, ya da karar vereceksin?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
öncelikle buraya ihlas suresini alıntılayıp üzerinde konuşmak isterim,ama geçmişte bir yazışmada buna izin verilmediğini göz önüne alarak sadece sure içerisinde geçen iki kelimeyi örnekleyeceğim...

"huve" ve "ehad" kelimeleri...

yerleşik inanç kriterinin islam olması nedeni ile kurandan örnek verdim,
aslında ayni anlatım musevi inancında yasaklanmış kelime olan "YHWE" üzerinden de konuşulabilir...

sohbeti rahatça sürdürebilmek açısından; bu kelimelerin anlamları ile senin "söylemeye çalıştığım şey, bir ve aynı tanrının aynı anda hem yaratıcı ve hem de tam mutlak olamayacağıdır...." sözün arasında ne tür bir açıklayıcı bağlantı olduğunu söyleyebilirmisin?

geciktiğim için özür... ne yazık ki yazdığınız sözcükleri hiç bilmiyorum, dolayısıyla hiçbir fikir bildiremem.. ama surenin adını vermeniz çok iyi oldu , türkçesine baktım ve gördüm ki, benim çocukluğumdan beri arapçasını ezbere bildiğim ama anlamını bilmediğim bir sureydi... çok mutlu oldum, teşekkürler... benim tasarımımda 'tanrı' tam,kesin ve mutlaktır, varoluşu; -tözsel bir varoluş olduğundan- herhangi bir ve hiçbir varlığın varoluşuna bağlı değildir ,yani kendisinden başka hiçbir varlığa gereksinim duymadan vardır... tanrı anlayışımla surede dile getirilenler uyumludur... ancak surede açıkca dile getirilmeyen ''yaratıcılık'' niteliği de bence, tanrısal varoluş için olmazsa olmaz bir niteliktir.... çünkü , çocuk doğurmamış bir kadına 'ana' denemeyeceği gibi, -başka hangi nitelikleri taşırsa taşısın- hiçbir şeyi yaratmamış bir varoluşa da tanrısal varoluş denilemez... ve işte gerilim burada başlıyor : '' tam, kesin ve mutlak'' olmak ve aynı anda ''yaratıcı'' olmak.... bu iki nitelik aynı anda ve aynı varlıkta olanaklı mıdır ? ...bu iki nitelik birbirini dışlamaz mı.... işte çözümlemeye çalıştığım yapısal problematik budur....

konuyu biraz daha açacak olursak, ... bir şeyi yaratma süreci, o şeyin varlığını istemek/talep etmekle başlar.. yani varlığı istenmeyen bir şey yaratılamaz.. ama bir şeyin varlığını isteyebilmek için; ''İSTEMEK'' olanaklı olmalıdır..., oysa mutlak varlık açısından 'İSTEMEK' olanaklı değildir.... çünkü istemek, ancak bir eksiklikle olanak içine girer ve mutlak varlık tam olduğu için, hiçbir şeyin eksikliğini hissedemez -ve zaten tamlık bu demektir- ...hiçbir şeyin eksikliğini hissedemeyince de hiçbir şeyin varolmasını talep edemez...ve böylelikle yaratma sürecinin başlaması olanaksız hale gelir....
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
merhaba,

öncelikle şunu söylemeliyim,(istersen sende araştırabilirsin...)islam da mezhepler ameli ve itikadi (imani) olmak üzere ikidir,
ameli mezhepler sadece işleyişi açıklar,namaz kılmak,oruç tutmak vs gibi,ameli mezhepler ise felsefi çıkarımlar ile oluşmuştur,çok çeşitli konularda (kader-irade beyan edilen fikirler etrafında toparlanmalar-kabuller ile meydana çıkmışlardır,
bu konular içerisinde senin üzerinde durduğun konu esaslı yer teşkil eder ve ihlas suresi kuran içersin de,adı "allah" olanın kuranda kendini tarif ettiği (huve-ehad olarak tanımladığı) yegane suredir,
bu nedenle; aradığın cevabı bu yolla gidersen bulabilirsin,
bana sen neden yazmıyorsun diye sorarsan;ben bu felsefi çıkarımlardan bir tanesine hoş bakıyorum,bakışımı konuşabilirim,ama o zaman yönlendirme yapmış olurum ki;bu da benim tarzım değil...

"ameli mezhepler ise felsefi çıkarımlar ile oluşmuştur"

doğrusu ,: "itikadi mezhepler ise felsefi çıkarımlar ile oluşmuştur..." olacaktı...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
öneriniz için şükran borçluyum... bir mezhebin, - bu mezhep kavramını, burada özgün bir islam yorumu anlamında kullanıyorum- yalnızca ameli ya da yalnızca itikadi olmasını nasıl anlamalıyım ; sanki bana, bütün islam yorumlarının aynı anda hem ameli hem de itikadi olması gerekirmiş gibi geliyor... acaba sadece itikadi olan bir mezhep var mıdır, merak ettim... daha önce karşılaşmadığım, yeni -yani benim için yeni- yorumlara ihtiyacım olduğunu seziyorum...
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Gordugunun tanri olduguna neye gore inanacaksin, ya da karar vereceksin?

işte sizin genel metodik yönteminizin özeti:)

kendinize neye göre inanıyorsunuz?

hiçbir bilgi sistemini dayanak almadan kendinize inanmanız yada var olduğunuza karar vermeniz mümkün değil mi?

bu bilgi sistemleri bilinmeden/çözülmeden/kurulmadan önce var olan insanlar kendilerine inanmıyorlar mıydı?

inanmak nedir? bilmek nedir? -gerçek inanç- dayanak arar mı? (bu kavramları bu biçimde deşersek zeminsiz kalırız)

sizi dayanak aramaya iten buna zorunlu kılan ne? akıl ve mantıgınız değil mi?

işte siz iş inançsal değerlere geldimi akla ve mantığa ihanet ediyorsunuz !

ama bunuda aynı anda, aynı akıl ve mantıkla yapıyorsunuz!

size geçenlerde yönettiğim akılla ilgili algımdan (bir daha yazmak istemiyorum) kastım tam buydu işte..
 

allfeelingheart

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
79
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
“Tanrı nedir?” sorusuna kimse için tatmin edici bir cevap verilemez gibi duruyor. Fakat bir ihtimal, bakış açımızı bir derece bile olsa genişletebileceğimizi düşünüyorum.

İnsan olarak eksiklerimizden birisi de şudur; biz, güzel/çirkin, artı/eksi, iyi/kötü, büyük/küçük bunlar ve bunlar gibi sayılabilecek tüm zıtlıkların ayrı bünyelerde bulunması gerektiğini düşünüyoruz, tek bünyenin hem güzel hem de çirkin ya da hem iyi hem de kötü olabileceğini düşünemiyoruz. Bu bizim Tanrı’yı algılamamızın önündeki engellerden sadece bir tanesi. Tanrı, her şeyin sahibi olarak hem en iyi hem de en kötü olabilmelidir. En merhametli ve en acımasız, en büyük ve en küçük, en güçlü ve en aciz de olabilmelidir. Tanrı’yı yalnızca pozitif kavramların sahibi olarak görmek onu sınırlandırmaya çalışmak olur kanımca. Elbette en çok isteyen ve hiç istemeyen de O olmalıdır, her şeye ihtiyacı olan ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan. Her şeye ihtiyacı olan denildiğinde insanın düşük algı seviyesi Tanrı’nın örneğin bir karıncaya da, bir kum tanesine de veya bir insana da ihtiyacı olduğunu düşünebilir fakat her şeye ihtiyacı olmak demek evrende varolan maddi/manevi hiçbir şey eksik tutulmadan her şey olarak düşünülmelidir. Evet, Tanrı’nın kaleme ihtiyacı var fakat yalnızca kaleme değil, Tanrı’nın ihtiyaçları arasına kalemi eklemeyi düşündüğümüz anda otomatik olarak evrendeki her bir zerreyi de onun ihtiyaçları arasına sokmazsak, O’nun ihtiyaç düzeyini anlayamayız. Yalnızca kaleme ihtiyacı yoktur yani onun, basit insan zekası böyle düşünerek küçültmeye çalışır Tanrı’yı. Fakat bir insanın ihtiyaç düzeyi asla evrendeki her bir zerreyi kapsayamaz, bu konuda da asla Tanrı’ya yetişemeyiz. O’nun her şeyi, her bir yönden bizden büyüktür ve bizim ikilem, zıtlık, kaos, vb.. gibi kavramlarımız onun normalleri olmalıdır. Çünkü bunları insan zekası bu şekilde sınıflamıştır, O insan değildir, dolayısıyla insanın aciz düşünme şeklinden de uzaktır. Bu düşünme şekli zaten bizim kafesimiz, bizi sınırlayacak şeydir. Yoksa Yaratan bize her bir özelliğinden vermiştir. Onları da sınırlı kılmıştır ki haddimizi bilelim. Yoksa hayal edebiliyorum ki, her bir insan kafasına estiği gibi evreni yıkıp yenisini kurmakta asla bir çekince görmeyecektir, çünkü yalnız insan bencildir. Yaratılanlar arasında yalnız insan kendi zevkinin kölesi olmuştur ve bunu kendi yolu kabul etme uğraşındadır. Şeytan çoğumuzda başarılı olacaktır zaten, bu yazılıdır. Çevrenize bakınız ve görünüz benciliyetin yayılımını. Bu yayılımı şeytanın akılları zehirlemesi sonucu, insanlara kendi zekasını, kendi vücut biçimini, kendi ortaya koyduğu maddi/manevi değerleri Yaratan’dan çok sevdirmesinden ve bunun günümüzde ne kadar hızlı devam ettiğinden yola çıkarak rahatlıkla görebilirsiniz.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
hangi nedenle ve hangi biçim altında olursa olsun, ihtiyaç duyan bir tanrı olanaklı değildir... çünkü o zaman bir töz olmaktan çıkar, ve varoluşu diğer varlıkların varoluşu gibi , tali,ikincil,türev.. vb bir şekil alır ve fakat bu durumda asla bir 'arkhe' olamaz... bu anlayış tanrısal varoluşun yadsınmasıdır....
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
"islam yorumu ile" ameli mezhepler...

din öğretisinin içtimai hayat kurallarını yorumlayan ve bunların açıklamaları ile oluşan mezheplerdir,genellik le imani konuları ana hatları ile verirler...

"islam yorumu ile" itikadi mezhepler...
din öğretisi içerisinde iman esas olan konular hakkında düşünsel anlamda yorumlar getiren mezheplerdir,
bu mezhepler için "islam felsefesinin felsefik açılımlarıdır" diyebiliriz...

sadece itikadi olan mezhepler vardır,bunlar hakkında araştırma yapmak ve kapsamlarını öğrenmek için google ye "islamda itikadi mezhepler" yazabilirsin...

sana burada bir örnek vereyim; hanefi mezhebi ameli mezheptir,mezhep imamı ebu hanifedir,ama hanefiler itikadi olaylarda "Maturidi ve Eşari" imam maturidi ve imam eşar'iye bağlı olmak ehl-i sünnet gereğidir,
bunun dışında ehl-i sünnet dışında sayılanlar da vardır...

dip not: felsefe konusu içerisinde, tanrı-yaratıcı-zaman-sonsuzluk-irade-cin-melek-cennet-cehennem gibi konular çok konuşulur ve bu konuşmları inanç bağlamında yapanların bir çoğu batı kaynaklı felsefelerden esinlenmiştir,
islam literatüründe itikadi mezhepler denen olguların açıklamaları
felsefe açısından ayakları yere basan açıklamalara sahiptir ve bu konuları metafizik diye halının altına süpürmez...
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
hangi nedenle ve hangi biçim altında olursa olsun, ihtiyaç duyan bir tanrı olanaklı değildir... çünkü o zaman bir töz olmaktan çıkar, ve varoluşu diğer varlıkların varoluşu gibi , tali,ikincil,türev.. vb bir şekil alır ve fakat bu durumda asla bir 'arkhe' olamaz... bu anlayış tanrısal varoluşun yadsınmasıdır....

"tanrı" benim kullanılmasını sevmediğim bir kelimedir,bu tür konuları konuşurken "tanrı" sözcüğü kullanılmadan konuşulsa durum daha çabuk kavranabilir,
mesela;
"hangi nedenle ve hangi biçim altında olursa olsun, ihtiyaç duyan bir "YARATICI" olanaklı değildir... çünkü o zaman bir töz olmaktan çıkar, ve varoluşu diğer varlıkların varoluşu gibi , tali,ikincil,türev.. vb bir şekil alır ve fakat bu durumda asla bir 'arkhe' olamaz... bu anlayış tanrısal varoluşun yadsınmasıdır...." demek anlatımı ne kadar değiştiriyor,

çünkü;yaratıcı,tanrı denilen tüm tanımları kapsar ama ama tanrı sadece kendi gölgesinin sahibidir,işte huve ve ehad bu açıdan bilinmesi gereken kavramlardır...
 

allfeelingheart

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
79
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
birazdahaderinmavi; anlatmaya çalıştığım düşünce eksiğimiz tam da sizin yazdığınız yazının içerisinde kendisini buluyor. "hangi nedenle ve hangi biçim altında olursa olsun, ihtiyaç duyan bir tanrı olanaklı değildir" demişsiniz, Tanrı o ihtiyaç duyma anında aynı zamanda hiçbir şeye ihtiyaç duymama halindedir. Yani aynı anda hem ihtiyaç duyar hem duymaz. Sadece ihtiyaç duyan bir Tanrı varolamaz dendiği zaman, ihtiyacı giderildikten sonra ihtiyaçsız hale geleceği düşünülüyor. Oysa her şeye ihtiyacı olduğu anda hiçbir şeye ihtiyacı yoktur O'nun, ikisi birden aynı anda. Bu yüzden ihtiyaç duyan bir Tanrı olanaklı değildir, çünkü o sadece ihtiyaç duyan değildir, iki kavram aynı anda düşünülmeye çalışılmalıdır. İkisi birden birbirini sıfırlar ya da sonsuzlar. İşte asıl algımızı karıştıran kısım budur.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
birazdahaderinmavi; anlatmaya çalıştığım düşünce eksiğimiz tam da sizin yazdığınız yazının içerisinde kendisini buluyor. "hangi nedenle ve hangi biçim altında olursa olsun, ihtiyaç duyan bir tanrı olanaklı değildir" demişsiniz, Tanrı o ihtiyaç duyma anında aynı zamanda hiçbir şeye ihtiyaç duymama halindedir. Yani aynı anda hem ihtiyaç duyar hem duymaz. Sadece ihtiyaç duyan bir Tanrı varolamaz dendiği zaman, ihtiyacı giderildikten sonra ihtiyaçsız hale geleceği düşünülüyor. Oysa her şeye ihtiyacı olduğu anda hiçbir şeye ihtiyacı yoktur O'nun, ikisi birden aynı anda. Bu yüzden ihtiyaç duyan bir Tanrı olanaklı değildir, çünkü o sadece ihtiyaç duyan değildir, iki kavram aynı anda düşünülmeye çalışılmalıdır. İkisi birden birbirini sıfırlar ya da sonsuzlar. İşte asıl algımızı karıştıran kısım budur.
eğer biz kendi tanrı anlayışımıza birbiriyle çelişik nitelikleri yüklersek; bu niteliklerden biri ''tez'' ve diğeri ''antitez'' şekline bürünerek, karşılıklı mücadeleye girişirler ve sonunda içinde yer aldıkları varlığın yapısını bir ''sentezle'' değiştirip dönüştürürler ...burada belirtmeme gerek yok ki ,bu sürecin ortaya çıkması bir zorunluluk , bir kaçınılmazlıktır... ama sonuçta ortaya çıkan dönüşüm, tanrısal varoluşun mutlaklığına, bakiliğine ve sabitliğine aykırıdır.... ben tanrıda çelişik nitelikler bulunamaz, demiyorum..., ama eğer bulunursa o tanrı değişmek zorunda kalacağı için tanrı tasarımımız, tutarsız olur diyorum...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
işte sizin genel metodik yönteminizin özeti:)

kendinize neye göre inanıyorsunuz?

hiçbir bilgi sistemini dayanak almadan kendinize inanmanız yada var olduğunuza karar vermeniz mümkün değil mi?

bu bilgi sistemleri bilinmeden/çözülmeden/kurulmadan önce var olan insanlar kendilerine inanmıyorlar mıydı?

inanmak nedir? bilmek nedir? -gerçek inanç- dayanak arar mı? (bu kavramları bu biçimde deşersek zeminsiz kalırız)

sizi dayanak aramaya iten buna zorunlu kılan ne? akıl ve mantıgınız değil mi?

işte siz iş inançsal değerlere geldimi akla ve mantığa ihanet ediyorsunuz !

ama bunuda aynı anda, aynı akıl ve mantıkla yapıyorsunuz!

size geçenlerde yönettiğim akılla ilgili algımdan (bir daha yazmak istemiyorum) kastım tam buydu işte..

Benim bakis acim inanc degildir. Akilciligin kendini kendine dogru olarak inandirmasi temelinde mumkun tabiki.

Insanoglunun kendine inanmasi fenomenal olarak soz konusu degildir. Kendi varliginin bilinc ve farkina varmasi soz konusudur. Bu da ancak kendi varlik ve yasamini nasil yasadigi ile paraleldir. Insanoglunun inanci aklinin yarattigi ve gozleme tasiyamadigi, ama somuta indirgemeye calistigi, ya da kendi inancsal/ideolojik dogrusu ile bunu bir fenomen ile ozdeslestirmis olmasidir.

Inanmak, verilen karsisinda teslim olmak ve caresiz kalmak, itaat etmek, teslim olmak v.s. dir, bilmek ise verileni bilgiye tasimak, ne oldugunu algilamaya yonelmek, neden verildigini sorgulamak, neden uygulanmasi gerektigini sorgulamak v.s. kisaca kisinin yaptiginin bilincinde ve farkinda olmasi, yani inanaak degil; bilerek yapmasi.

Hayir gozlem ve dusuncem, e.gore olarak soruna bakis acim ve sorunu sadece bir yonuyle degil, yapilandirilmislik olarak algilamam.

Inancsal degerler, aklin bir yaratimidir. Isteyen inanir isteyen inanmaz. Burada bir "ihanet" yoktur, sadece tum resmin iki yonlu tercih olanagini ortaya koymak vardir.

Hayir, numenal insanlik ve insanlasma dusunce ve davranisi ve epistemolojik mantik ile yapiyorum.

Evet ben sizin ne "kastettiginizi" cok iyi algiliyorum, ama sizin adiniza sizin benim neyi vermek istedigimi algiladiginizi verdigim sekilde olarak algiladiginizi hic zannetmiyorum. Buna da verdiginiz yanitlardan algiliyorum.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
inanmak ve bilmek tanımlarınızı verildiği haliyle kabul etmemekle birlikte onun üzerinden degilde aşagıdaki alıntı üzerinden yanıtlamak istiyorum.

Inancsal degerler, aklin bir yaratimidir.

Tanrı kavramı için; inanmak aklın bir yaratımı ise inanmamak neyin bir yaratımıdır? farkı nedir? (bilimin konusu değildir, o metodlarla cevaplamayın lütfen)

bakınız benim anlatmaya çalıştığımda budur. akla ihanet dediğim budur.


'şüphe etmek'' fiilini bir madalyon kabul edersek tersinde ne yazar? ''şüphe etmemek''

ama madolyonu siz çevirince şüphe etmek madalyonunun arkasında şunlar yazıyor;

''şüphe ettiğinden de şüphe et '':) yada, şüphe ettiğine nasıl karar verdin :) şüphe dediğin aklını inandırdığın dogrudur:)

Sadelik olmayan yerde bu yüzden büyüklük yoktur demiştir (belkide) Tolstoy:)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
inanmak ve bilmek tanımlarınızı verildiği haliyle kabul etmemekle birlikte onun üzerinden degilde aşagıdaki alıntı üzerinden yanıtlamak istiyorum.



Tanrı kavramı için; inanmak aklın bir yaratımı ise inanmamak neyin bir yaratımıdır? farkı nedir? (bilimin konusu değildir, o metodlarla cevaplamayın lütfen)

bakınız benim anlatmaya çalıştığımda budur. akla ihanet dediğim budur.


'şüphe etmek'' fiilini bir madalyon kabul edersek tersinde ne yazar? ''şüphe etmemek''

ama madolyonu siz çevirince şüphe etmek madalyonunun arkasında şunlar yazıyor;

''şüphe ettiğinden de şüphe et '':) yada, şüphe ettiğine nasıl karar verdin :) şüphe dediğin aklını inandırdığın dogrudur:)

Sadelik olmayan yerde bu yüzden büyüklük yoktur demiştir (belkide) Tolstoy:)

Birinci soru icin;

http://www.felsefe.net/psikoloji/5241-aklin-algi-quotcimazi-celiskisiquot.html

Suphe ile ilgili yanit ta burda;

http://www.felsefe.net/bilimsel-mak...nlikten-quotarinmisquot-bilimsel-yanasim.html

tolstoy "buyukluk" derken, neyi kast etmis?
 
P

Pyramos

Ziyaretçi

Tanrı kavramı için; inanmak aklın bir yaratımı ise inanmamak neyin bir yaratımıdır? farkı nedir? Qua,objektiflik,nötr, numenal insanlık vs vs göre verecek cevabınız malesef yok değil mi? işte Tolstoyun kasdettiği büyüklük budur..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst