Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Tanrı Kompleksi

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Eyvallah [MENTION=4293]dijital[/MENTION]. ama yazdıklarından hiç birşey anlamadım :(
 

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70
Diğer başlıkta paylaşmıştım zaten ama kısaca özetleyeyim;

Yaradan kimi seçerse ondan görünebilir. "Hak" esmasının Hallac üzerinden dile gelişiydi "En-el Hak" yoksa tanrılık-yaratıcılık iddiası değildi. Yaradan dışında gerçeklik yoktur, herşey illizyon ve gölgedir. Biz insanlar benlik iddiasında bulunup, Azazil'e yakınlaşırız oysaki ben diye Yaradan'dan ayrı-gayrı bir durum yoktur. Azazil de benlik iddia etmiş ve Yaradan'a karşı gelmiş, yarattılanı yani insanı Yaradan'dan ayrı görmüştür. Ona secde etmemiştir.

Kendi varlığı içinde mi yaratıyor? demişsin; "O" diye tabir edilen ve hiç bir sıfatla adlandırılamayan Yaradan yokluktan varlığa nasıl geçmiştir bunu idrak edebilen hiç bir insan yeryüzünde yaşamamıştır. Varlık olan bizler yokluğu bilemeyiz. Yaradan'ın yansımasıyız fakat gölgelerin gölgesi bir yansıma bu yani asla O değiliz fakat O'ndan bir parçayız. Bu sebeple bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüştür diye bir söz vardır çok da doğrudur kim ne yaparsa sadece kendine dolayısı ile rabbine yapar. Rab ile Yaradan aynı şey değildir. Yaradan'ın alt kademelere indikçe görev verdiği ruhsal varlıklar vardır. Ruhsal varlıkların bazıları Rab yani öğreticilikle görevlidir. Tanrı ve Rab bazen aynı anlamda kullanılabilir.Tanrı kelimesine zamanla öyle bir anlam yüklenmiş ki Tanrı dendiği zaman Yaratıcı zannediliyor. Hz. İsa Tanrı'nın oğluyum derken bağlı bulunduğu planı anlatmaya çalıştı fakat o dönemde kim anlayabilirdi ki şu an bile anlayabilen çok az insan var.

Hallac bu sırrı erken ifşa etti ve canı ile ödedi fakat öldürülmüden önce yaşadığı onca zulme rağmen bir tek kötü söz de etmedi çünkü biliyordu ki hayır da şer de Allah'dan ve o insanlar gerçekleri göremiyor...zaten o mertebeye ermiş birisi kin de duyamaz.

Kısacası Hallac-ı Mansur bir Hak şehididir.



Demekki yazdiklarindan hic bir sey anlasilmayan sadece lakabimin yazilari degilmis. :)

Neyse sen yine sanslisin. Hic bir sey anlanmadigi halde, yazin begeni almis. :)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Demekki yazdiklarindan hic bir sey anlasilmayan sadece lakabimin yazilari degilmis. :)

Neyse sen yine sanslisin. Hic bir sey anlanmadigi halde, yazin begeni almis. :)

Nezaketen beğendim. sonuçta soruma cevap vermiş. konuyu ise toparlayamamış. toparlanması zor bir konu zaten. konu hakkında ki çelişkileri belirtebilirdi en azından.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
arkadaşlar ben yazıyı okumadan hızlıca yanıtlar verdim/sundum
makale incelenebilir değerlendirilebilir ama tabi ki buna gerek yoktur ve yazanın yazdığıdır;
kolay gele-eline sağlık, Eli kalem tutan herkesin eline sağlık; yazanında çizeninde; Yazmayanında eline diline ve yüreğine sağlık; Herkese sağlık afiyet diliyoruz;

Sorularım ise geçresizdir-hükümsüzdür; Tedavülden kaldırıldı bizden ki daha sormadık zaten

gelsin soru soralım-konuşalım-dertleşelim dedik çünkü bilgileşmek bilgitişim önemli çağımızda ve sosyal sorumlar ve forumlar etkinleşim sunar değil mi? VE belki foruma da bir üye daha gelir; Çek-img yaptım
Bir makale asarsınız ve yazarsınız, Yazsın insanlar yazın güzeldir; ne güzel değil mi?
Oysa bir felsefe forumunda yazsın ve herkesle buluşsun, bu daha güzle değil mi? herkes tartışsın değil mi?

ve gelsin soru soralım-konuşalım-dertleşelim dedik çünkü
arada manik ifadesini hızlıca gördük seçtik sanırım ve şizofren sempatimizde bunu yoğrumuş/doğurmuş olabilir
Şizofreninin farklı yorumları vardır (alternate) ve aslında bu kilink olayların bu makalede yer tutması; bilemedik; Sonradan okuyunca ve inceleyince ama güzeldir

arkadaşlar ben yazıyı okumadan hızlıca yanıtlar verdim/sundum; çünkü
Daha da aksine ; sevgili ve çok sevgili digital ile girdiğimiz diyalogta böyle bir tartışmaya ve mesajlaşmaya yöneldik ve bunun üzerine asıldı yazı,
O yüzden muhtemelen bu yazıda dedik ki; bize tepki, ya da bi şey anlatma/bildirme-açıklama ya da karşıtlık ve giydirme vardır diye düşündük-yanıldık; Doğal internet refleksi abondane olduk ve düştük; garddan;
,ilk mesajımız zaten konunun muhtabının burada olmayaşıydı ve yazısını kendi asamayışı ve yazanın cevap veremeyecek-sunamaycak olmasıydı; Kişi konuyu tartışmalıdır o halde diye düşündük; Yani kişiye sorabilir miydik; Zaten böyle bi tartışmadan kaçınıyoruz/kaçınıyoruz ve derdimiz bu değildir ve değilken ve aslında da söyleyeceğimizi söylemişiz-ken bu konularda; Her neyse ben hızlı yersiz tepkilerim için özür dilerim; Başlık sahibinden yazardan konu açandan ve herkesten; yazmak güzel şey;

yazalım o halde yeniden ve makaleyi eleştirmek bana düşmez ya da uygun düşmez; İnsanlar öğreniyor-yazıyor çiziyor ne güzel; Ben de yazarım
İsteyen eleştirsin sorsun, bu da güzel
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
Tasavvuf tarikatlarının büyük çoğunluğu, özellikle şiî-bâtınîler, varlıkbirliği (vahdet-i vücut) anlayışında birleşirler. Bu anlayış, tüm varolanların tanrının çeşitli belirimleri olduğu, daha açık bir deyişle her varlığın bizzat tanrı olduğu inancını dile getirir. İslam gizemciliğinde vahde- i şühut ve vahdet-i kusut’tan sonra erişililen üçüncü ve son aşamadır. Bu en yetkin aşamada bütün varlıklar, görünüşteki ayrılıklarından sıyrılarak tek varlık içinde birleşir ve kaynaşırlar. Önce bütün varlıkları ayrı ayrı gören (vahdet-i şühut) gizemci, sonra kendi iradesini tanrılık irade ile birleştirmiş (vahdet-i kusut)ve daha sonra kendi varlığını tek varlığa katarak vahdet-i vücut aşamasına ulaşmıştır. Bu yetkin aşama, kendinden önceki bütün aşamaları kapsar. Bu aşamada gizemci, artık kendisinin tek varlığın insan biçimindeki belirtisi olduğunu bilmektedir. Örneğin Muhiddin Arabî, Feridüddin Attar, Mevlana Celaleddin gibi son büyük gizemciler bu aşamaya ulaşmışlardır.

İslam gizemciliğinin bu aşaması, Batı’nın kamutanrıcılığına (panteizm) benzer.Dinsel alanda inanca dönüşen bu spekülatif varsayıma göre her şey, tek şeydir. Ayrılıklar görünüştedir, öz birdir. İslamsal vahdet-i vucut anlayışı bu özü tanrıya bağlar. Bir çeşit Hegelci tasarımla tanrının doğalaştığını ve sayısızca çeşitlendiğini, çeşitli varlııklar halinde meydana çıktığını ileri sürer. İslamsal varsayımda olduğu gibi bu bir yaratma değil, bir belirme, (tezahür etme, zahir olma, görünme)dir. Tanrı ot olarak görünür, böcek olarak görünür. Her şey tanrıdır.Demek ki yaratan ve yaratılan (Halik ve mahlûk) yoktur, sadece tanrısal bir varlaşma vardır.

Tasavvuf düşünürlerinden Hallac-ı Mansur, bu düşüncenin açık seçiğini şu sözle ortaya attı: Ben Tanrıyım (Enelhak)…Hemen yakalayıp döve döve öldürdüler. Mansurûn sonu , kendinden sonra gelen tasavvuf düşünürlerine ders oldu. Mansur’un açık seçik sözü söylendi ama, öylesine anlaşılmaz biçimlerde söylendi ki, söyleyenler, öldürülmek şöyle dursun, sözlerini kimsecikler anlamadığından ötürü, tümen tümen hayranlık kazandılar. Birtakım harflere, işaretlere, sayılara anlamlar verildi. Açık seçik düşünce sır oldu. Tarikata girenlere güvenilmiyor, sırrı öğrenebilmeleri uzun denemelere bağlanıyordu. Mansur’un iki kelimeyle söyleyiverdiği o yalın sözü öğrenebilmek için uzun yıllar geçirilmesi gerekiyordu. Bu korku, tarikatlarda birtakım dereceler, menasik adı verilen formaliteler doğurdu. Önce çırak, sonra kalfa, sonra usta olunuyor, ustalıktan sonra da yavaş yavaş yükselenlere gerçek adı verilen sır azar azar sunuluyordu. Sırrı öğrenebilme derecesine gelen, kellesini vermeden sırrı açıklayamayacak kadar tarikata bağlanmış oluyordu. Elde edebilmek için geçirilen uzun ve yorucu çaba sırrı kutsallaştırıyordu. On dakikada öğrenebileceklerini on yılda öğrenenler bilgilerini önemsemek zorundaydılar. Dışarıda kalanlar da, hiçbir şey anlamadan şaşkın şaşkın bakıp durdukları harfleri, sayıları, işaretleri büsbütün kutsallaştırdılar. Üç, beş, yedi, kırk derken, işler büsbütün karıştı. Güzelim insan düşüncesi putlaşmaya başladı.

Pythagoras’tan gelen sayı mistikliği, İslam düşüncesinde Esterâbatlı Fazullah’ın eliyle Hurufilik oldu. Her harf bir sayıyı karşılıyor, her sayı bir sözü anlatıyordu. Açıkça söylenemeyen söz, sayılarla harflerin ardına gizlenmişti. XIV. Yüzyılda yaşamış olan Fazullah; sayılar, harfler, işaretler komedyası arkasında açık seçik olarak şunu söylemektedir: Biz, evrenin tanrısı olarak ancak insanı bulduk (Mâ Hüdây-ı âlem âdem yâftim).

XX. yüzyılın ikinci yarısında bile kolaylıkla söylenemeyen bu sözü XIV. Yüzyılda söyleyebilmek için harflerin, sayıların ardına gizlenmek gerekirdi elbet.
Mevlânâ Celâleddin (1207-1273), bir şiirinde şöyle demektedir: Bizim yolumuz şu güzelim dünyada yaşamak yoludur… Bir başka şiirinde de şöyle diyor: Körün ayağına bir engel takıldı, yaygıyı yayan iyi yaymamış dedi. Yaygıyı yayan da, a kör dedi, kimseye suç yükleme , sen tutacağın yolu görmüyorsun.

Mevlânâ’nın öğrencileri arasında Süryanos adında bir de Rum delikanlısı var. Çetrefil lakırdı etmesini beceremeyen, açık sözlü bir genç olacak ki , uluorta konuşmalarından ötürü yakalayıp kadı’nın önüne götürüyorlar. Kadı soruyor: Sen Mevlânâ’ya tanrı diyormuşsun, doğru mu?... Süryanos hep o açık sözlülükle: Yalan, diyor ben Mevlânâ’ya tanrı demedim, tanrıyı yaratandır dedim. Tanrı benim, ama bunu yıllardır bilmiyordum, bana tanrı olduğumu Mevlânâ öğretti…Süryanos’u iyice çıldırmış sanarak bırakıyorlar. O da gelip olup bitenleri Mevlânâ’ya anlatıyor. Mevlânâ: Kadı’ya deseydin ki, diyor, yazıklar olsun sana , eğer sen de tanrı olamadıysan.


Mevlânâ’ya göre bilgi, insanı öbür varlıklardan üstün kılar. Evrenin bütün varlıkları içinde bilgiye erişmiş olan tek varlık insandır. Her ne kadar evrendeki bütün varlıklar aynı varlığın belirtisiyseler de, insan bilgiyle hepsinin üstündedir. (Hançerlioğlu, 2008:151,152)





 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Evet [MENTION=4293]dijital[/MENTION]. Sanalmanik'in son paylaşımı gayet duru biçimde özetlemiş herşeyi:) Hallacın sözleri bu sonuca çıkar. ve bu durum mevcut yorumu ile ahiret inancı ve hesaplaşma günü ile çelişir. yoktan ve ayrı var etme ile de çelişir. tasavvufun din ile ayrılıkları da var işte. senden istediğim bu duruma bakışındı..
 

alpi

Yeni Üye
29 May 2014
416
1
18
48
Burada gözden kaçmasın Mansur; Hak benim demiyor, Ben Hakkım diyor.
O benim ile ben O'yum-ndanım farklı.
İlki Allah'tır ikincisi Mansur.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
Demekki yazdiklarindan hic bir sey anlasilmayan sadece lakabimin yazilari degilmis. :)

Neyse sen yine sanslisin. Hic bir sey anlanmadigi halde, yazin begeni almis. :)

Eyvallah [MENTION=4293]dijital[/MENTION]. ama yazdıklarından hiç birşey anlamadım :(

Nezaketen beğendim. sonuçta soruma cevap vermiş. konuyu ise toparlayamamış. toparlanması zor bir konu zaten. konu hakkında ki çelişkileri belirtebilirdi en azından.

Donkişot ne diyeyim ben sana! madem anlamadın anlamış gibi yaparsın, sonra da özel mesaj atarsın şu bölümü anlamadım diye...Ne Evrensel'in diline düşüyorsun beni, birlikten-bütünlükten bahsediyoruz kendi aramızda birlik sağlayamıyoruz:smile:

Evrensel-insan aramızdaki fark şudur; ben anlaşılması çok zor olan bir konuyu anlaşılır hale getirmek için çabalıyorum, siz ise kolay anlaşılabilecek bir konuyu anlaşılmayacak hale getiriyorsunuz, meselenin özü budur:wink:

Sanalmanik'in eklediği yazı gayet güzel açıklamış, tabi ki ben Ezoterik yorumladığım için birçok kişiye anlaşılmaz gelebilir, çok da haklısınız herkesin bildiği konular değil...Evrensel gibi bunun bilinç düzeyi ile alakalı olduğunu da düşünmüyorum sadece o konuya ilgi duymak ile alakalı:smile:

Kısacası; Kuantum dünyasında bir kopuş ve ayrılış söz konusu değildir ve Hallac yıllar öncesinden bu gerçeği biliyordu. Bu hal yaşanır anlatılmaz, bizler sadece okuyup anlamaya çalışıyoruz...
 
Son düzenleme:

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70

Evrensel-insan aramızdaki fark şudur; ben anlaşılması çok zor olan bir konuyu anlaşılır hale getirmek için çabalıyorum, siz ise kolay anlaşılabilecek bir konuyu anlaşılmayacak hale getiriyorsunuz, meselenin özü budur:wink:

Kısacası; Kuantum dünyasında bir kopuş ve ayrılış söz konusu değildir ve Hallac yıllar öncesinden bu gerçeği biliyordu. Bu hal yaşanır anlatılmaz, bizler sadece okuyup anlamaya çalışıyoruz...

Benim algim "kolaylastirilmamis her sey zordur"

Bir seyi otomatik olarak kolay Kabul etmek, "kolaya kacmak" tir.

O acidan neyin kolay neyin zor oldugu onun sorgulanmasi temelinde anlasilir.

Bir seyin kolaylastirilmasi da onun zorlugun farkina varmak ve de onun hakkinda bilgi ve dusunce sahibi olmak ile paraleldir.

Ben sen ile benim arasindaki farki, "konusma kutusu" nda acikladim.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
arkadaşlar madem konu tanrı kompleksi bi kaç kavram koyalım ortaya ve burdan gidelim isterseniz

tanrı yaratıcılık olgusudur; tasarımın içinde zeka olup olmadığına ve bilinçli yaratılıp yaratılmadığına, yapılıp yapılmadığına (kendi içinde bilinçli öz ve düzenimsi içerip içermediğine) ilişkindir;

birincisi bunu bulmak kabullenmek tanrı yapmaz; bize anlatılan din tanrısı bulmak demek değildir; Einstein de der Spioza nın tanrısı, Spinozanın ya da benzerlerinin tanrısının nesi var ; varmı yok mu az mı çok mu-bana bize karışmaz;

bu değil o bi yede oturur,yanında da yokluk oturur; yokluktan bizi boşluğa fırlatır; Yokluğu tutar elleriyle kapkara karanlık yokluğu-çokluğu da bizi yoğrurur;
İyi yoğrucu iyi yoğrur;

O halde bir tanrıya güvenmeyen öğrenin öğrenelim birlikte

Karanlık bir boşlukta oturan yüce tanrı çok yalnızdır; Çünkü o yalnız oturur, Bizi izler
onun yanında sadece yokluk oturur; O yokluğa bitişiktir; Yokluk ona yapışıktır;

bi yokluğa gidip göçecek mi varlık diye sorar? yokolmaktan mı korkuyorsunuz? o acı mı getirecek-getirecek mi? Eğer öyleyse ki değildir; hadi değil olsun

bi varlık-tamrı bizi cezalayacak mı suçlayacak mı azarlayacak mı diye sorar? ve irademiz hakkında hüküm sahibi mi onu bizden geri alabilir mi?

ne yapabilir kaçılmaz-kaçınılmaz son buysa ve sonsa bu, bundan kaçılır mı ama bu mantık içermez;

bu varoluş kaldıramayacağım bir acı yaratmış olabilir mi?

ben değil gök gelip yazsa yazmaz


Tanrı yokluk denen kara çamuru yoğurur ve onu ben yapar!
Tanrı bunu mu yapar?
Tanrı ben mi yapar;

Yokluk denen kara sıltağa/sıltaka ben üflemiş yüklemiş tanrı ki kendinden ruhundan üflemiş-yüklemiş

yokluk bir yerde ve onun yanında otutur; Alandır yüzeydir ya da hamurumsu çamurumsudur; bitişik, yapışkan, Başka yokluk düşünemez insanoğlu
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst