Tanrı ile barışık mısınız? uzlaşık mı?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Tanrı ile barışık mısınız? uzlaşık mı? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 9,953 kez görüntülenmiş, 56 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Tanrı ile barışık mısınız? uzlaşık mı?
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan lamei

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Evet varoluş içinde, Tanrı ile barışık mısınız? uzlaşık mı?

Şimdi burada 3 kelime kullandım; varoluş, barışma ve uzlaşma. bunlardan barışma ve uzlaşmadan kastımı ,tam açmak istemiyorum ki sorunun anlamını daratmayım.Tanrıyla barışık derken; ''evet çogunlukla Tanrıyı anlıyorum'' uzlaşık derkende ''Çogunlukla anlayamıyorum,ancak Tanrıya inanıyor ve anlamaya çalışıyorum''u kasdediyorum. (bunun içinde toplumsal olanla uzlaşma,kabullenme,karşı gelmeye korkma,etkilenme vb de var)

Varoluş ne demek bunu ise biraz açalım. burdaki kastım varoluşçuluk değil varoluştur.

Platona göre varoluş; sonsuzla sonlunun,ebedi ile zamansalın, ruh tarafından diyalektik biçimde taşınan bağlantısıdır. (diğer deyişle; sonsuzla sonludan,ebediyle zamansaldan doğan ve bunun sonucu olarak sürekli bir çaba içinde olan çocuktur)

Platonun tanımını Kierkegaarda göre açalım; Tek gerçek varlık Tanrıdır. biz insanlar varoluşa tabiyiz varlığa değil. Tanrı düşünmez yaratır. Tanrı varoluşa tabi değildir o ebedidir.

Varoluşun hem içinde ve aynı zamanda dışında kendisi olan birisi, ebediyet için kendi ebediyetinde hapsolmasına karşın yaşamı/varoluşu kendinde hapseden birisi olarak Tanrı; otantik sistematik düşünürdür.


Biraz karışık oldu ancak burada varoluştan kastım sadece dünyasal varoluş değil İnsandaki ruhu ve onunla ilgili gerek inançları ,gerekse felsefeleride içine hesaba katan bir varoluştur.
 

nesimi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
barışık yada uzlaşık olmak taraf olmayı gerektirir.taraf olma cüretine bürünen için seçim kolay.ben ayrı ,farklı,öteki değil isem havada kalır soru.ve kaldı benim için.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
barışık yada uzlaşık olmak taraf olmayı gerektirir.taraf olma cüretine bürünen için seçim kolay.ben ayrı ,farklı,öteki değil isem havada kalır soru.ve kaldı benim için.

Anlıyorum sevgili Nesimi. ancak insan varoluşa tabidir ve düşünür. düşünmeye başlayınca Tanrıdan (varlıktan) ayrılmaz mıyız? kendi varoluşumuzu hissetmez miyiz? ... günah... günah Tanrının karşısında kendi varoluşunu hissetmek değil midir birazda? Yasaga uymayınca ,Cennetten bu sebeble buraya gelmedik mi?

atesitler rasyonalizm ve hümanizmi kullanıyor olabilirler. ancak ben onlardan değilim :) örneğin ilginç olan birşey daha var; Kierkegaard Tanrı aşkı olan bir insandı ancak onu daha çok Tanrı tanımazlar başvuru kaynağı yaptılar :) (sartre,Heidegger Camus)
 

nesimi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
insan düşündüm sanır esasen düşündürülür azmettirilir (dinamikleri etki tepkileri istekleri kimyasalları ayarlıdır niyetine)niyet ettirilir olmuşu oynar ,ben verilir,benlik göster denilir o da ona verilen şart ve zeminin ben ini gösterir .öğretmen aç elini deyince her türlü açarsın ya .açarsın onun eline koyduğuna bakarsın.
amannn donkişot yel değirmeni işte anladın sen onu :)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrı Hz. İbrahimden en sevdiğini oğlunu kurban etmesini istedi..İbrahimi sınadı..İbrahim bu sınavı geçti.. ve Tanrıda ona kurban etmesi için bir koç gönderdi..oğlu İshak mucizevi biçimde kurtuldu.. bu bir barışma mıdır? uzlaşma mı?.. Hz İbrahim sınavı geçemeseydi ne olacaktı? Hz ibrahim oğlunun katili olmaktan ,onu kaybetmekten son anda kurtuldu ancak oğlunu öldürmek için bıçağı kaldırmıştı /buna karar vermişti bir kere..İbrahimin bu sınavda yaşadığı psikoloji neden?
...

Bu başlık kendi iç dünyamın çalkantılarının tesiri ile açılmıştır. sorduğum sorunun çok mantıklı olmadığının veya böyle bir ayrım yapmanın çok mantıklı olmadığının farkındayım (başlığı açtıktan sonrada olsa ) .. ( Sevgili Nesimi mesaj yazmamış olsaydı başlığın silinmesini isteme ihtimalini bile geçirdim aklımdan aslında) ama napalım açmısım bi kere başlığı ..çelişikte olsa saçmada olsa yola devam :) en azından belki sonunda bu saçmaya neden düştüğümü bulurum , belli mi olur :)
 

nesimi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
mesajlarımın konuyu tıkama özelliği malumdur,kusura bakmayın :eek:
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
mesajlarımın konuyu tıkama özelliği malumdur,kusura bakmayın :eek:

:D

tıkanmamın /tıkanmamızın sebebi şu tesbitin içinde olabilir mi?

Tanrının kendisiyle ilişkilerinde özgür varlıklar yaratabilmesi, felsefenin asla
dayanamayacağı, ama üzerine asılı bırakıldığı çarmıhtır... Kierkegaard ..

çarmıha gerilmiş gibiyim bazen :)

Gerçi felsefe yaptığımı iddia etmiyorum (aslında yapıyorum ama filozofların bir kaç kelamını okuyunca /adamlara bakınca; bizimki olsa olsa felsefe parçacıkları veya bir avuç felsefe falan olamalı :) )

Ve yine kikerkegaardan bir sözle bitireyim;

Sadece düşünmekle her şeyi çözebileceğini ve zeki olduğunu sanan, sürekli bir içe bakışla hizaya getirilmiş (standartlaştırılmış/kişiliksizleştrilmiş ), her türlü TUTKUDAN ve eylem COŞKUsundan yoksun yaşamlar..
 

nesimi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Tanrının kendisiyle ilişkilerinde özgür varlıklar yaratabilmesi, felsefenin asla
dayanamayacağı, ama üzerine asılı bırakıldığı çarmıhtır... Kierkegaard ..

ilişkilerinde özgür varlıklar yaratması yaratmadan doğan bağın mecburiyetlerine ters değil mi zaten.yaratanla yaradılan arasında umut korku ilişkisi olabilir sadece çünkü aynı eşitlikte yaratma sözkonusu değil.yaratan üstün olmak zorunda zannımca .

felsefe yapmak ne olaki ,birçok alanda edinilmiş bilgiyi harmanlayabilecek bir akıl biliş ve bakış ise mevzu ben yaptığıma ''geyik yapmak'' diyorum.
yada başka bir açıdan yazdıklarım monologtan ibaret.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
yaratan üstün olmak zorunda zannımca .

Sizin konunuz insan ve yaraticisi hakkinda ama ben bu sozunuze karsilik baska bir acidan ornek verecegim. Insanin yaratmis oldugu bir cok esya/arac insandan daha verimlidir. Verimliligi ustunluk olarak algilarsak ustundur de.

Ornegin bir cim bicme makinasinin 1 saatte yaptigi eylemi 10 kisi 1 saatte yapabilir. Buda makinanin o hususta ondan ustun oldugunu gosterir. Zaten kesfedilen ve uretilen hersey hayati basitlestirme yonunden hallicedir.
 

nesimi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Yazmış olduğunuz Mesaj öngörülenden az karakter içeriyor. Öngörülem en az karakter 10 adettir.kelimesiz olmuyordu uyarı mesajını mecburen ekledim.


:cool:
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrının kendisiyle ilişkilerinde özgür varlıklar yaratabilmesi, felsefenin asla
dayanamayacağı, ama üzerine asılı bırakıldığı çarmıhtır... Kierkegaard ..

ilişkilerinde özgür varlıklar yaratması yaratmadan doğan bağın mecburiyetlerine ters değil mi zaten.yaratanla yaradılan arasında umut korku ilişkisi olabilir sadece çünkü aynı eşitlikte yaratma sözkonusu değil.yaratan üstün olmak zorunda zannımca .

Hakikat ögrenilebilir mi? Kierkegaard göre ,insan sonlu ve ebedinin sentezidir. insanın zamansallığın koşulları içinde ebedi olana felsefi yolla ulaşamaz. ögretmen Tanrıdır . koşulu ve hakikatı Tanrı verir. bütün ögretim koşulun mevcudiyetine bağlıdır bir koşul eksikse öğretmen hiçbirşey yapamaz. bunu sadece Tanrı verebilir der. dinsel varoluşu savunur. bir filozof kendini felsefenin kudreti ve sınırları konusunda sorgulamak ve mütevazı olmak şartıyla dinsel olanla ilgilenebilir der... kanımca bu sözü ile kasdettiği budur.. kierkegaarda göre yaratanla yaratılan arasındaki ilişkiyi ise burada özetlemem imkansız :) ama korkudan kastı ,sizin kastettiğiniz korku gibi değil :)

felsefe yapmak ne olaki ,birçok alanda edinilmiş bilgiyi harmanlayabilecek bir akıl biliş ve bakış ise mevzu ben yaptığıma ''geyik yapmak'' diyorum.yada başka bir açıdan yazdıklarım monologtan ibaret.

Geyik :) geyik yorumunuza kökten katılmak mümkün olmasada kısmen katılmamakta elde değil :) bizim ki perde arkasından dedikodu :) diyordu Ömer Hayyam , o hesap olmalı belkide :)
 

sahtekar

Felsefe.net
Uzaklaştırılmış
Katılım
12 Eki 2013
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tanrı acımasız bir yargıç ise uzlaşmak zorundasın, Tanrı vicdansa barışmak zorundasın.
 

Beyaz

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
23 Ağu 2011
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Birbirimizi anladığımızı düşünüyorum ve O'nu seviyorum.
 

DüşünceliKarga

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eki 2013
Mesajlar
95
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaradanla barışığım çünkü o hep beni korur ve benim yanımdadır bana huzur verir ve birbirimizle iyi geçiniyoruz.
 

temiz su

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2013
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
barışık mı uzlaşık mı? soru cevabın yarısıdır. bu soruyu sorduğunuz anda cevabın yarısı sizde mevcut demektir..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrıyı bizi yarattığına pişman edebilir miyiz? (bu mümkün mü?) varolduğumuz için gerçekten pişman olabilmemiz mümkün mü? mesele birazda bu düşünsellik içinde sanırsam..

İnsan kendine doğrudan söyleneni gerçekten duyar derler , Tanrı doğrudan bizimle konuşsa ikna olabilir miyiz? Tanrı bizi neden böyle yarattı? biz neyiz? biz kimiz ? bu sorular neden?? herşey neden?? sonuç; paradoks. başka bir sonuca nasıl ulaşabiliriz?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Evet varoluş içinde, Tanrı ile barışık mısınız? uzlaşık mı?

Şimdi burada 3 kelime kullandım; varoluş, barışma ve uzlaşma. bunlardan barışma ve uzlaşmadan kastımı ,tam açmak istemiyorum ki sorunun anlamını daratmayım.Tanrıyla barışık derken; ''evet çogunlukla Tanrıyı anlıyorum'' uzlaşık derkende ''Çogunlukla anlayamıyorum,ancak Tanrıya inanıyor ve anlamaya çalışıyorum''u kasdediyorum. (bunun içinde toplumsal olanla uzlaşma,kabullenme,karşı gelmeye korkma,etkilenme vb de var)

Varoluş ne demek bunu ise biraz açalım. burdaki kastım varoluşçuluk değil varoluştur.

Platona göre varoluş; sonsuzla sonlunun,ebedi ile zamansalın, ruh tarafından diyalektik biçimde taşınan bağlantısıdır. (diğer deyişle; sonsuzla sonludan,ebediyle zamansaldan doğan ve bunun sonucu olarak sürekli bir çaba içinde olan çocuktur)

Platonun tanımını Kierkegaarda göre açalım; Tek gerçek varlık Tanrıdır. biz insanlar varoluşa tabiyiz varlığa değil. Tanrı düşünmez yaratır. Tanrı varoluşa tabi değildir o ebedidir.

Varoluşun hem içinde ve aynı zamanda dışında kendisi olan birisi, ebediyet için kendi ebediyetinde hapsolmasına karşın yaşamı/varoluşu kendinde hapseden birisi olarak Tanrı; otantik sistematik düşünürdür.


Biraz karışık oldu ancak burada varoluştan kastım sadece dünyasal varoluş değil İnsandaki ruhu ve onunla ilgili gerek inançları ,gerekse felsefeleride içine hesaba katan bir varoluştur.

barış ve uzlaşı;
burası karşıma çıktı bi aramada ve okudum ve düşündüm düşünüyorum -bağımsız-

Tanrı kavramı yerine, içimdeki varoluşu-varoluş buşluğunu, bilmiyorum bi şeyleri doldurdum sanırım; Çünkü tam bir tanrı tutumum yok benim;

Varoluşun hem içinde ve aynı zamanda dışında kendisi olan birisi, ebediyet için kendi ebediyetinde hapsolmasına karşın yaşamı/varoluşu kendinde hapseden birisi olarak Tanrı; otantik sistematik düşünürdür..

burdayım hala;(yani buna yoğunlaştım)

tanrı kavramı soyutlanırsa ve bir ada dönüştürülürse ve imgelerden ve kafadaki bulanıklardan arınırsa ve böyle bakılır görünür düşünülürse ve bir felsefe aracı -kelime aracı olarak konumlanırsa
ve burada ve biz bunu başarabilirsek

--

tüm varoluşu mu kapsar o? her şeyi bilinci
olan olmayan tüm mutlaklık sanırım
e bizi de içine alır o?
kavramlardan- (ve tanımlamalardan da sıyrılırsa) bu durumda (diğer)

sanırım barışık olucak benim cevabım; emin değilim
kısmen ateşkes

çatışmayı bıraktım sanırım anlamaya çalışıyorum ama tüm bunun cevabını veremem
ama yukarıdaki yorumunuzda uzlaşık/batışık bana yakın duruyor;

anlıyorum kimse diyemez ama diyebilir mi?

bi şeylere inanıyoruma ya da inanıyor gibiyim ya da inanıyor gibi yapıyorum ne farkeder;
yaşama zoru zaten kendi başına yaşama
ve yaşama zoru zaten kendi başına sürüklenen bi iş
ve yaşama zoru zaten kendi başına yuvarlanan
ve bu arada bize vakit kalmıyor-kalıyor mu? düşünmeye
yaşamı götürmek bir iş
ve yaşamı bir araba gibi sürmek ve kullanmakla iteklemekle meşgulüz ve el arabası geldi aklıma önce; Yaşamı sürüyoruz ve rayında tutuyoruz ve tutmaya çabalıyoruz sadece; istenç-körelme/körelmeme

Burası öyle bir hayat ki trafik ışıkları ve ışıkta beklemelerde sorgular

varlığımın neliğini bimiyorum tabi ki;
kendime; tutarlı saydığım yanıtlar ve sanılar -sanrılar türettim sadece ve bunlarla avunuyorum ve yolunda sürüyorum; bariyerlere çarparak ve toslayarak ta bütün işim bu!
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ve yine kikerkegaardan bir sözle bitireyim;

Sadece düşünmekle her şeyi çözebileceğini ve zeki olduğunu sanan, sürekli bir içe bakışla hizaya getirilmiş (standartlaştırılmış/kişiliksizleştrilmiş ), her türlü TUTKUDAN ve eylem COŞKUsundan yoksun yaşamlar..

şimdi bunda kaldım böyle;

eğer bunun üzerinde durursam donkişot ben gitmem lazım- tası tarağı da alıp
savaştayız donkişot ve korunmadayız ve hücümda ve yapmada-eylem de değiliz gibi yani bilmiyorum
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanrıyı bizi yarattığına pişman edebilir miyiz? (bu mümkün mü?) varolduğumuz için gerçekten pişman olabilmemiz mümkün mü? mesele birazda bu düşünsellik içinde sanırsam..

İnsan kendine doğrudan söyleneni gerçekten duyar derler , Tanrı doğrudan bizimle konuşsa ikna olabilir miyiz? Tanrı bizi neden böyle yarattı? biz neyiz? biz kimiz ? bu sorular neden?? herşey neden?? sonuç; paradoks. başka bir sonuca nasıl ulaşabiliriz?

donkişot; cevaplarım yok; çok uzak bulutlarla konuşan "melek"lerdi onlar ve atlara binip gittiler
hiçbişeylerim yok söyleyecek-duyacak

bu kanatlı karanıcanın; bu söz dizimini vurduğu yerler ve içtenliğin merkez çıkrığı

sen nereye oynayıp gittin ve duvardan geçtin
ve yalnızlık büyüsüyle
ve çocuğuyla oynayan oyuncak

tanrıyı bir kez pişman etmiştim; sanırım bilmiyorum böyle yazmak istedim sadece; eminim etmişimdir

(tanrı olsun düşümde-- zararlı değil-)

pişman olmak-kalbim ağrıyor be donkişot; bazen yetmiyor

öylece kaldım burda yine ama öylece işte; tekrar tekrar okuya düşüne ama
,
zamanın sağıldığı bi an ertesi ve bulutlar ve okyanuslar ve çiçekler enginde yüzen
kelebekler ve onlar çocuklara en çokta çocuklara sevindiler,
ve durmayan
bir bulut
bir okyanus; bir dem;
kalakalmışlık yağmuru ve çığı ve bir sessiz ses alıp götrdü beni benden ve uyudum gözlerimde
ve içime doğan bulutlardan
bir doğa

--
içtenliğin merkez çıkrığı
tam kalbine vurmuş bir söz
ve söz atımda
boyanmamış bir yüzey boyanmayı bekliyor renk renk
daha önceki boyalar eski ve yeni bir renkle hiç görülmemiş bir göz

ben bu başlığı kullanim be donkişot
buraya serbest yazim bol bol aklıma estikçe; burayı sevdim;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Evet varoluş içinde, Tanrı ile barışık mısınız? uzlaşık mı?

bu soru üstüme üstüme geliyor, bunu görüyorum;
karşıdan yükselmiş bulutlar gibi

çatışık

tanrı ile çatışığız

tanrı ki; bilgisizliğin eseri bu; (çatışma için belirtilmiş söylem)
eskik bilme ile dolaşırken yeryüzünde; yeryüzünün diğer yarısı yarım
tanrıın diğer yarısı; eksik bilgi üzerimize geliyor

bi yerlerdeki eksik bilgi bu çatışmayı sürüklüyor
bunu sınırlı bilirken hala olmak ve bi kaba dolmak; tanrı ile bir anlaşma

varlığımı nasıl hissettiğimi ifade etmeliyim ve bu zor sözler bütünü

diğer varlığa-çokluğa- bakışım yarım
bu demektir oluyor tanrıya bakışım
tüm herşeylik demeci;

-
ben olan bitene ve tanrıya alışmaya çalışıyorum sadece ama bu değil
yerli yerinde değil her şey ve hiç bi şey;
umarız Tanrı güzel bi şeyler yaparsa seviniriz
güldürücüdür ve bir komedyen olan atası da öyle;

(Tanrıyı nasıl pişman ettiğimi anlatıyorum size; yo bunu sonradan girdim yumuşasın diye, öyle)

Tanrının atası kendinin doğurduğu bir seyyah
Atasız Tanrı ve başsız Tanrı üzüntüden ve sıkıntıdan kendine bir geçmiş ve Ata tasarladı ve bunu unutturdu kendine
Unutturduğunda ise hatırlayacaktı oysa geçmişti;
Zamanları birbirine kattı ve ayrıştırdı-unuttu-unuttu-hokus pokus yaptı- böldü bölümledi
Önceyi sonra ve sonrayı önce tuttu
birden oldu bunlar ve bu olanlar;

Tanrının atına binmiş seyyah yolda yürüdü ve çöle baktı

Tanrının neden bir ataya ihtiyacı var dı?
yoktu?
siz olsaydınız yaratmaz mıydınız?
soru ; Tanrı kendi atasını yaratabilir mi?
Tanrı kendine bir ata -önceki tanrı yaratır mı? yaratabilir mi? nedne yaratsın?
siz olsaydınız yaratmaz mıydınız?
muziplik neden olsun canım-işi gücü bu muzip tanrı

Tanrı kendinden önceki tanrıdan çok şey öğrenmişti, Oysa onu da kendi yaratmıştı/öğretmişti;

Bir Tanrıdan Tanrılık öğrenen Tanrı;
Tanrı bildiği her şeyi Atasına öğretti
Sonra döndü çocuk oldu ve yeniden başladı;
Sonra hatırladığında pişman oldu
Sorna döndü Atasını pişman etti -oysa atası yoktu

(bu olmadı donkişot -geniş zamnlarda tekrar deneriz)

(yazasım tuttu buraya kapatıp yeniden açıp duruyorum;)

Tanrı çocuk olduğunda neler mi oldu?
büyüdü ve yürüdü ve koştu ve yemyeşil çimenler oldu
Tanrı çocuk olmayı keşfettiğinde olanlar oldu

Tanrı neden Atasını bir komedyen yarattı?

Tanrı herşeyi yaratabilir atasını neden yaratmasın, tanrıma sınır koyma

Tanrı bulunamaz kadar Ata yarattı kendine ve geçmiş ve sonra o geçmişin içinde kayboldu ve nereden çıkılacağını bilemez çünkü çıkış yoktur; Çıkış gizledi kendinde nçünkü, Tanrı yaratmıştır bir kere ve oynar; Tanrı en güzel oyuncudur;

Tanrı koşarken birden Tanrı olur ve tanrı olduğunu hatırlar ve birden unutur sonra ve unuttuğunu hatırlamaz ve hatırladığını unutmaz olur sonra; Tanrı kendine sınır koymaz; Tanrı büyük değildir- Büyüklük kompleksi yoktur onun-egosu
ve neyi isterse o kadar yaratır; Sonsuz gizlem yaratır Tanrı ve Evrene dolduralamaz büyüklüklerle ölçülemeyecek yıllar kadar sürelerde çözer ve çözdüğünde zaten başka bir gizemin içindedir o;

hatırlar unutur tanrı tanrı; hatırlama zamanı hatırlama zamanıdır ve unutma zamanı ; karışamz; Tanrının işine karışmaz; Tanrı kendi işine karışır mı? karışmaz- Planlamıştır hepsini; bilmez bilir-bilir bilmez ; yapar olur; ne yaparsa iyi yapar; kusursuz yapar;
Bunların hepsi tanrıda en çok var; Tanrı kusursuzdur canım

tanrı uçarken görün bir sizde gök onunla birlikte hareket eder ve yüzer; ve havada uçar ve yer kanatlanır
Tanrı uçarken sağman yağar;

Tanrı üzülürse hiç olur; sevinirse çocuk olur; Tanrı gider üçmilyar yıl hiçte dinlenir geçer hepsi; Döndüğünde beşbin yıl geçmiş gibi olur, Bi bakarsın zaman silinir kısalır-yıllar ölçülmez olur; Tanrı bunları hep sever yapar; Tanrı eğlendir canım ve eğlencelidir tanrı; çook;
Tanraı çocuk yapar ve döner sorna çocukal oyu noyanr ve çocuk olsuğu nuve tanr ıolsuğunu unutur ve ne isterse ; kim karışsın; kendi bile karışmaz kendine bazen serbest

Tanrı bir müziği patlatabilir ve bir sesi; VE tanrı sıkılrısa sıkılmayı silebilir ve yeniden yapabilir
Ve Tanrı eğer eline neşe verirsen neşeyi tutar sıkar ve ateşışığı çıkana bekler
Tanrı ölçebilir canım; Neşe katsayısını artırabilir ve sonsuz patlama
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst