E
evrensel-insan
Ziyaretçi
Birey, birey olduğunun ayırdına toplum içinde varır.Sürü içindeyse, sadece "aykırı" olduğunu algılar..Her birmiz, kendimizin birey mi, aykırı mı olduğunu yanıtladığında, yaşadığımız birlikteliğin sürü mü, toplum olduğunu saptamak kolaylaşır..Bu soruyu cevaplayabilmek için, kendimiz gibi olup/yaşayıp/davranıp eylemde bulunmamız ön koşuldur ki; diğerleri beni nasıl algılıyor? sorusuna cevap verebilelim.".Ben böyle düşünmüyorum ama..." diye başlayan cümlelerle çoğunluğa eklemlenenler için bu soru anlamsız ve yanıtsız kalacaktır..Kendi payıma cevapladığımda, devasa bir sürünün içinde tutunmaya çalışan küçücük bir toplum içinde yaşadığım algısına sahibim..Kendi toplum(cuğ)umda huzur ve denge var, sürüye karıştığımda çelişki ve çatışma başlıyor..Evrensel düşün ama yerel davran diye bir söz vardı..Bu sözden hep nefret etmişimdir..Çatışmayı yeğlerim..
Globalizasyonun, algi olarak yerel, etik ve evrenselligi ancak ve ancak birey toplumlarinda mumkundur. Cunku bir bireyin evrenselligi toplum olarak dunyanin her turlu farkli degerlerinin bir arada yasadigi toplumda kendi farklari ile birlikte yasayabilmektir. Iste insan haklari evrensel hukuk ve bireysel hak ve ozgurluklerin devletin sivil kurum ve kuruluslari eliyle saglanmasi ve bireylerin her birinin kendine kisilik ve kimlik degeri yaptigi bu etnik etik degerlerin her bir birey tarafindan biribirinin degerine saygi ile yaklasmasi ve her bir bireyi kendi farkli degerleri ile birlikte kabul etmesi ve bunlari bir tartisma, mudahele, baski ve politika araci yapmamasi v.s. globalizasyonu mumkun kilar.
Yani birey her turlu her degerde farkli bireylerin olusturdugu evrensel bir birliktelikte kendi etnik ve etik degerlerinin hak ve ozgurlugunun uygulanabilmesini ve nasil kendisininkine kimsenin karismamassini istiyorsa, kendisinin de baskasininkine karismamasi gerektigini ogrenir, bilgilenir, bilinclenir, farkina varir ve algilar.
Iste tam bu nedenden hak ve ozgurlukler hic bir zaman bir politik gorusun arac haline getirdigi ve amacinas hizmet eden bir politik propaganda olamaz. Cunku ulke devlet olarak bu konuda oturmus, normal, sivil ve bilinclidir.
Maalesef, ulkemiz gibi birey yetismeyen ulkelerde boyle bir durum soz konusu degildir. Hem kisiler kendi acilarindan etik olarak ozgur degildir (dini ve milli iktidari ve politik cikarlar ve tek tarafli farkin demokrasisi) hem de herkes kendi toplumsal etigini biribirlerine zorlama, baski, kabul ettirme mucadelesindedirler. Bu da toplumsal kisiligin biz/oteki her turlu kutuplasmasi ve politikanin cikar araci yapmasidir.
Ayrica hic bir kisi bu kendisine verilen her turlu degerin bilinc ve farkinda degildir. Sadece ya verildigi gibi uygular, ya kendince "degistirir" ya da karsi cikar.