Şizofreni

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji Sözlüğü kategorisinde Sokrats tarafından oluşturulan Şizofreni başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 7,717 kez görüntülenmiş, 9 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji Sözlüğü
Konu Başlığı Şizofreni
Konbuyu başlatan Sokrats
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Farkeder mi

Sokrats

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Nis 2012
Mesajlar
47
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Şizofreni

Şizofreni; kişinin düşüncesini, hareketlerini, duygularını ifade şeklini, gerçeği algılamasını çarpıtan ve kişinin diğerleriyle ilişkilerini bozan ciddi bir beyinsel rahatsızlıktır. Şizofreni hastaları çoğunlukla toplumda, işte, okulda ve ilişkilerde problem yaşarlar. Şizofreni hayat boyu süren bir hastalıktır, doğru tedaviyle kontrol altına alınabilir. Yaygın inanışın aksine şizofreni bölünmüş kişilik değildir. Şizofreni kişinin neyin gerçek neyin hayali olduğunu anlayamadığı bir zihinsel hastalık, bir psikozdur. Zaman zaman psikotik rahatsızlığı olanlar gerçekle ilişkilerini kaybederler. Dünya kafa karıştırıcı düşünceler, görüntüler ve sesler karmaşası gibi görünebilir. Şizofrenlerin davranışları çok garip hatta şok edici olabilir. Hastalar gerçekle ilişkilerini kaybettiklerinde oluşan ani kişilik ve davranış değişikliklerine psikotik epizod adı verilir. Şizofreninin şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazıları hayatlarında tek epizod yaşarken, diğerleri birkaç tane epizod yaşar, bu epizodlar arasındaysa nispeten normal bir yaşam sürerler. Şizofreni belirtileri nüksetme (relaps) ve duraksama (remisyon) olarak bilinen döngüler esnasında kötüleşebilir ve azalabilir.
ŞİZOFRENİ TÜRLERİ
Paranoid şizofreni:

Paranoid şizofreni hastaları zulüm gördükleri ya da birileri tarafından cezalandırıldıkları ile ilgili yanlış inançlara (sanrılar) sahiptirler. Fakat düşünceleri, konuşmaları, duyguları oldukça normaldir.
Hebefrenik Şizofreni:

Hebefrenik şizofreni hastalarının zihni karışık ve tutarsızdırlar, konuşmaları karma karışıktır. Dışarıdan bakıldığında davranışları duygusuz veya yüzeysel veya uygunsuz, hatta şapşalca ve çocuksu görülebilir. Çoğunlukla duş almak veya yemek hazırlamak gibi normal günlük işlerini yapma becerilerini bozan düzensiz davranışları vardır.
Katatonik Şizofreni:

Bu türün en çarpıcı semptomları fizikseldir. Katatonik şizofreni hastaları genelde hareketsizdir ve çevrelerindeki dünyaya karşı reaksiyon vermezler. Genellikle çok katı ve sert olurlar ve hareket etmeye isteksizdirler. Ara sıra yüzlerini buruşturmak veya biçimsiz duruşlar yapmak gibi garip hareketler yaparlar. Veya başkasının söylediği bir kelimeyi veya cümleyi tekrar edebilirler. Yetersiz beslenme, bitkinlik ve kendilerini yaralama riskleri çok yüksektir.
Ayrışmamış Şizofreni:

Kişinin semptomları yukarıdaki üç türden birine net olarak uymadığında bu tanı konur.
Kalıntı (Rezidüel) Şizofreni:

Bu türde şizofreni semptomlarının şiddeti azalmıştır. Halüsinasyonlar, delüzyonlar veya diğer semptomlar hala vardır, fakat şizofreni tanısı konduğu zamanki kadar şiddetli değildir.
ŞİZOFRENİ BELİRTİLERİ

Şizofreni hastalarında beceri ve kişilik değişliklerini içeren birçok semptom vardır, ve değişik zamanlarda farklı davranışlar sergileyebilirler. Hastalık kendini ilk kez gösterdiğinde semptomlar genellikle ani ve şiddetlidir. En yaygın şizofreni belirtileri üç grupta toplanabilir: pozitif belirtiler, dezorganize belirtiler ve negatif belirtiler.
Pozitif belirtiler:

Burada “pozitif” iyi anlamında kullanılmaz, sadece şizofreni rahatsızlığı olmayan insanlarda görülmeyen belirgin belirtiler anlamında kullanılır. Bu belirtilere bazen psikotik semptomlar da denir, bunlar;

Delüzyonlar: Gerçeğe dayanmayan, gerçeğe dayalı bilgilerle izah edilse bile kişinin vazgeçmeyi kabul etmediği garip inançlardır. Örneğin kişi başkalarının düşüncelerini duyabildiğini, kendisinin Tanrı veya şeytan olduğunu veya başkalarının kafasına düşünceler yerleştirdiğine inanabilir.
Halüsinasyonlar: Gerçekte olmayan şeyleri görmek, sesler duymak, garip kokular duymak, ağızda “tuhaf” tat hissi ve bedenine dokunan olmasa da temas hissi gibi gerçek dışı şeyler algılanır. Şizofreni hastalarında en yaygın olanı sesler duymaktır. Sesler kişinin davranışları hakkında yorumlar yapabilir, kişiyi taciz edebilir veya emirler verebilir.

Dezorganize belirtiler:

Bu semptomlar kişinin net olarak düşünme ve doğru reaksiyon verme becerisinin olmamasını kapsar. Dezorganize semptomlara örnek olarak:

Kişinin iletişim kurmasını ve konuşmaya katılmasını zorlaştıran anlamsız kelimeler kullanması ve hiçbir anlamı olmayan cümleler kurması
Çabucak bir düşünceden diğerine geçmek
Yavaş hareket etmek
Karar verme yetisinden yoksun olmak
Aşırı fakat anlamsız şeyler yazmak
Bazı şeyleri unutmak veya kaybetmek
Daireler çizerek yürümek gibi tekrarlanan hareketler
Günlük görüntü, ses ve duygulardan anlam çıkarmada problem yaşama

Negatif belirtiler:

Negatif kelimesi şizofreni hastalarındaki belirli normal davranışların eksikliğini yansıtır. Negatif semptomlar:

Duygu ve duygu ifadesi eksikliği veya duruma uymayan duygular, düşünceler ve ruh hali (örneğin; bir şakaya gülmek yerine ağlamak)
Aileden, arkadaşlardan ve sosyal aktivitelerden uzaklaşma
Düşük enerji
Motivasyon eksikliği
Yaşamdan zevk almama ve yaşama karşı ilgi eksikliği
Temizlik alışkanlıklarının kötü olması
Okulda, işte ve diğer aktivitelerde problemler
Dengesizlik (çok mutlu veya çok üzgün olmak veya ruh hali oynamaları)
Katatoni (çok uzun bir süre kişinin aynı pozisyonda hareketsiz kalması)

Şizofreniye ne sebep olur? (Şizofreni nedenleri)

Şizofreninin tam nedeni kesin olarak bilinmemektedir, fakat kanser ve diyabet gibi biyolojik bazlı gerçek bir hastalık olduğu bilinmektedir. Bu hastalık kötü ebeveynlik veya kişilik zayıflığı sonucu oluşmaz. Araştırmacılar şizofreni gelişiminde rol oynayan bazı faktörleri açığa çıkarmıştır, bunlar;

Genetik (kalıtım): Şizofreninin ebeveynden çocuğa geçme olasılığı vardır.
Beyin kimyası: Şizofreni hastalarında beyindeki belirli kimyasallarda bazı dengesizlikler vardır. Ya dopamin adı verilen nörotransmitere karşı hassastırlar ya da çok fazla dopamin üretirler. Dopamin dengesizliği beynin ses, koku, görüntü gibi belirli dürtülere karşı verdiği reaksiyonu etkiler ve bu da halüsinasyonlara ve delüzyonlara yol açabilir.
Beyin anomalisi: Yeni araştırmalar şizofreni hastalarında anormal beyin yapısı ve fonksiyonu saptamıştır. Yine de bu tür bir anormallik tüm şizofreni hastalarında görülmez ve şizofreni hastası olmayan kişilerde de bu tür anormallikler görülebilir.
Çevresel faktörler: Araştırmalar viral enfeksiyon, zayıf sosyal etkileşimler veya yüksek stresli durumlar gibi sosyal faktörlerin kalıtımsal olarak şizofreniye meyilli insanlarda hastalığı tetikleyebildiğini göstermiştir. Şizofreni genellikle buluğ çağı ve gençlik dönemlerinde bedende hormonsal ve fiziksel değişiklikler oluşurken yüzeye çıkar.

Kimlerde şizofreni görülür?

Herkes şizofreni hastası olabilir. Dünyadaki tüm ırk ve kültürlerde bu hastalığa rastlanır. Her yaştan insanda görülebilir, genellikle ilk olarak 20’li yaşlarda ortaya çıkar. Erkekleri ve kadınları eşit derecede etkiler. Fakat kadınlara (20’li yaşlar 30’lu yaşların başı) nazaran erkeklerde genellikle daha erken yaşlarda ortaya çıkar (buluğ çağında veya 20’li yaşların başında). 5 yaş üstündeki çocuklarda da görülebilir, fakat buluğ çağından önce oluşan bu durum çok nadirdir.

Şizofreni teşhisi nasıl konur?

Eğer şizofreni belirtileri varsa, doktor tıbbi geçmişi inceleyip hastayı tam bir fiziksel muayeneden geçirecektir. Özellikle şizofreni teşhisi için kullanılan bir laboratuvar testi yoktur. Doktor, bu belirtilere sebep olabilecek başka bir rahatsızlık olup olmadığını kontrol etmek için, röntgen ve kan testleri isteyecektir. Bundan sonra doktor hastayı mental hastalıklar alanında uzmanlaşmış bir psikolog veya psikiyatriste gönderir. Psikiyatristler özel olarak dizayn edilmiş testlerle hastayı psikotik hastalık açısından değerlendirir. Terapist hastanın tavır ve davranışlarını gözlemleyerek bildirilen semptomlara göre teşhisini koyar. Bir kişiye şizofreni teşhisi konması için semptomların en az 6 ay boyunca görülmüş olması gerekir.

Şizofreni nasıl tedavi edilir?

Şizofreni tedavisinin hedefi belirtilerihafifletmek ve nüksetme (tekrarlama) riskini azaltmaktır.

Şizofreni Tedavisinde Kullanılan Yöntemler:

İlaç tedavisi: Şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlara antipsikotikler denir. Bu ilaçlar şizofreniyi ortadan kaldırmaz, fakat delüzyonlar, halüsinasyonlar ve düşünme problemleri gibi semptomları hafifletmeye yardım eder. Eskiden beri kullanılan ilaçlar; Thorazine, Prolixin, Haldol, Navane, Stelazine, Trilafon ve Mellaril, yeni ilaçlar ise; Abilify, Clozaril, Geodon, Invega, Risperdal, Saphris, Seroquel ve Zyprexa’dır . Psikososyal terapi: İlaçlar belirtileri hafifletmeye yardımcı olurken, çeşitli psikososyal tedaviler de hastalıkla alakalı davranışsal, psikolojik, sosyal ve mesleki problemlerde faydalı olabilir. Terapi yoluyla hastalar semptomlarını kontrol etmeyi, erken uyarı işaretlerini fark etmeyi ve nüksetmeyi önleyici bir plan yapmayı öğrenebilirler. Psikososyal tedaviler şunları kapsar:

Rehabilitasyon: Şizofreni hastalarının toplumda faaliyette bulunmalarına ve mümkün olduğunca bağımsız yaşamalarına yardım etmek için sosyal beceriler ve meslek eğitimine odaklanır
Bireysel psikoterapi: Kişinin hastalığını daha iyi anlamasına, başa çıkmayı öğrenmesine ve problem çözme becerisini geliştirmesine yardımcı olur.
Aile terapisi: Ailelerin şizofreni hastası olan yakınlarına daha iyi yardımcı olmalarını ve onlarla daha etkin bir şekilde ilgilenmelerini sağlar.
Grup terapi/destek grupları: Karşılıklı yardımın sürekliliğini sağlar.

Hastaneye yatma: Şizofreni hastalarının çoğu ayakta tedavi edilir. Bununla beraber şiddetli semptomları olanlar veya kendilerine ya da diğerlerine zarar verme tehlikesi olanların durumlarının dengelenmesi için hastaneye yatırılmaları gerekebilir. Elektrokonvulsif Terapi (EKT): Bu kişinin kafasına yüzeysel elektrotların yerleştirilerek bir dizi elektrik şokunun beyne gönderildiği bir prosedürdür. Şoklar beyinde nörotransmitterlerin salınmasına sebep verir. Bu tedavi şekli günümüzde şizofrenide nadir olarak kullanılır. İlaçlar yetersiz geldiğinde veya katatoni veya depresyon hastalığın tedavisini zorlaştırdığında, EKT faydalı olabilir. Beyin cerrahisi: Beyindeki belirli sinir bağlantılarının kesilerek ayrıldığı lobotomi önceleri şiddetli, kronik şizofreni hastalarında kullanılıyordu. Günümüzde ise çok nadir durumlarda kullanılır, çünkü bu ameliyat ciddi kişilik değişikliklerine yol açabilir ve esasen daha iyi sonuçlar genellikle daha az şiddetli ve tehlikeli işlemlerden elde edilebilir.

Şizofreni hastaları tehlikeli midir?

Kitaplar ve filmler çoğunlukla şizofreni hastalarını tehlikeli ve vahşi gösterir. Oysa bu her zaman geçerli değildir. Çoğunlukla çevrelerinden uzaklaşmayı ve yalnız olmayı tercih ederler, fakat hastalığın yanında madde veya alkol bağımlılığı olanlar tehlike ve şiddet içeren davranışlarda bulunabilir. Öte yandan şizofreni hastaları kendilerine zarar verebilir. Şizofreni hastaları arasında genç yaşta ölümün birinci nedeni intihardır. Doğru tedaviyle şizofreni hastaları psikiyatri hastaneleri yerine, aileleriyle veya toplum içinde üretici bir hayat yaşayabilirler.
 

DüşünceliKarga

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eki 2013
Mesajlar
95
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şizofrenler Her şeyi farklı görür ve düşman olduğumuzu onu öldürmek isteyeceğimi zanneder hayal kurarlar bu yüzden bir çok şizofreni hastası bir çok insanı öldürmüşlerdir.
 

speech

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Haz 2013
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Puanları
0
şizofreninin bir hastalık olduğunu düşünmüyorum. şizofreni, bir üst düzey bilinç açıklığıdır. insanlar kendileri gibi olmayanları deli, hasta, sapık, terörist... olarak gördükleri için; bilinç düzeyleri gelişmemiş kişiler, şizofrenleri deli/hasta olarak görüyorlar.
 

Psikotik Balık

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2013
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
şizofreninin bir hastalık olduğunu düşünmüyorum. şizofreni, bir üst düzey bilinç açıklığıdır. insanlar kendileri gibi olmayanları deli, hasta, sapık, terörist... olarak gördükleri için; bilinç düzeyleri gelişmemiş kişiler, şizofrenleri deli/hasta olarak görüyorlar.


psikoz u olan biri olarak sana şunu söyleyebilirim ki psikotik hastalıkların düşünmekle uzaktan yakından alakası yok.. Psikoz atakları geçirdiğim zamanlar ile felsefe yaptığım zamanlar arasında hiçbir benzerlik olmadı. Ayrıca kullandığı nöroleptik ilaçlar düşünmemi zerre kadar etkilemedi.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Antipsikiyatrinin önde gelen iki ismi, İngiliz Ronald Laing ile İskoçyalı David Cooper 1967'de bu terimi kullanarak, akımın resmen başlatmış oldu. Onlara göre, şizofreni bir hastalık değil, kişisel siyasi bir eylem, ailenin ve toplumun baskısına karşı gösterilen tepkisel bir sendromdu. 1986'da 56 yaşında Paris'te ölen David Cooper, The Death of the Family (Ailenin Ölümü) adlı kitabında ailenin kendi sahte yaşam tarzını korumak için bir hastalık yarattığını, toplumun gereksinimlerini karşılayan tıpın ise bu hastalığın tedavi yöntemlerini belirlemek, tanımlamak, sınıflandırmak ve uygulamak için "psikiyatri" adında özel bir uzmanlık alanı yarattığını iddia etmiştir.
Temsilcileri arasında; Franco Basaglia, Michel Foucault ve Thomas Szasz bulunmaktaydı.
Karşı-psikiyatri, anti psikiyatri olarak da bilinir, psikiyatrinin akıl hastalıklarının tanı ve tedavisinde yararlı olamayacağını ve tıbbi girişimlerin, başta şizofreni olmak üzere tüm akıl hastalıklarının ortaya çıkma*sında rol oynadığını savunan akım.


Bu akıma göre özellikle şizofreniyi ilaç, elektroşok, insülin şoku, beyin cenahisi gibi çeşitli fiziksel ya da kimyasal yöntem*lerle tedavi etme çabasında, her yeni “kürâ€￾ yeni bir yıkılmışlık, çökkünlük ve toplumu inkâr dalgasına yol açacak, böylece bu tedavi modeli hasta, hekim, aile ve toplu*mun tümünü içine alan bir kısır döngü yaratacaktır. Şizofreni ya da kronik akıl hastalığı gibi terimler bilimsel ve nesnel olmadıkları gibi küçük düşürücü bir etki yapmakta ve sanki belirli bir nedeni, işleyişi ve belirtisi olan organik hastalıklarmışçasına damgalayıcı özellikler taşımaktadır.

Delilik yönlendirmezse hiçbir ölümlü bilgeliğe ulaşamaz. /
Erasmus, Deliliğe Övgü

''Şizofreni, yalancı toplumsal gerçekliğe uymamak için başarılmış bir girişimdir.'' Ronald David Laing
 

sametbyk

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2016
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şizofrenler ve mistikler arasında ince bir çizgi vardır, tıpkı deliler ile velîler arasında mevcut bulunan ince çizgi gibi.

Şizofrenler ben algısının sınırları mevcut değildir; kişileri karıştırıyorlar ya da herkesi bir görüyorlar; şizofrenler bilinçsizler ve istem dışı bu hayal âlemine girmişlerdir fakat en mühimi farkındalıkları yok!

Fakat velîler bilinçliler, farkındalık sahibiler ve kişileri karıştırmadıkları gibi özdeki birliği de görebiliyorlar; mistikler istem dışı değil, isteyerek benliklerinden çıkarlar, şizofrenler ise istem dışı.

:D bu yazıyı okumadan önce sizofren olduğumu düşünüyordum. artık mistik olduğumu düşünüyorum. buda beni sizofren yapar. (ani düşünce değişiklikleri)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
şizofren olduğumu düşünüyordum;? sanırım şizofren olursanız bunu bilirsiniz-

ordaki tanıma katılmıyoruz-kol kırılıp yen içinde kalabilir bu kimseyi kolsuz yapmaz
 

Farkeder mi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
22 Ara 2017
Mesajlar
73
Tepkime puanı
1
Puanları
8
Eğer bir şizofren gerçek ve hayali ayırt edemiyorsa, bizim şizofren olmadığımıza dair hiçbir kanıt yoktur. Eğer şizofrensek zaten şuan ne gerçek ne değil bilemeyiz. Eğer değilsek yine gerçeği ve sahteyi ayırt edemiyoruz. Bu halde şizofrenlerin aslında bizden pek farkı yoktur.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst