- 24 Şub 2017
- 464
- 7
- 18
Ölüm korkusu her insanda öyle yada böyle mutlaka vardır Bu korku yaş ilerledikçe özellikle ortayaş üstü olunca daha belirgin hale gelir..Her insanın canı kıymetlidir kıymetsiz can bence yoktur... ,
lakin yaşam içerisinde mücadele verme ve yaşam içerisinde konfor a ulaşma durumlarından ötürü insanların kendilerini oyalama süreçleri olur bu durumdan ötürü ölüm unutulmuş gibi olur fakat ölüm heran kapıyı her insan için çalabiliri insanlar unutmaz kanaatindeyim...
Ölüm korkusu olsa bile İnsan yaşadığı sürece yaşam vardır....
Yaşam oldugu süre içerisinde de ölüm korkusu ve düşüncesi insanda mutlaka olur..
---------- Mesajlar Birleştirildi at 09:24 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 09:07 ----------
8 yada 9 yaşındayken zehirli ishalden dolayı 10 gün yogun bakımda kalmışım...Bu sırada hiç unutamayacagım bir süreç yaşadım daha bugün gibi halen hatırlıyorum..
Işık süzmesinin içinden geçtiğimde karşımda yemyeşil bir mekan vardı herşey o kadar güzeldi ki biraz ilerleyince ötede bir agaç gördüm agacın belli dallarına oturmuş benim yaşlarda çocuklar gördüm devamında agacın önünde halka şeklinde oyun oynayan çocuklar gördüm fakat bu çocukları oynatan biraz uzun boylu beyaz elbiseli hafif sakallı bir amcayı gördüm bu amca beni çağırdı ismimi biliyordu oyuna davet etti bende aralarına katıldım bizi o kadar güzel oynatıyordu ki ayrılmak hiç aklıma bile gelmiyordu...
Mekan yemyeşil seyrek agaçlarla doluydu hava ise güneşli ama serindi yani güneşin aydınlığı ışıgı var ama hava oldukça serindi devamında güzel güzel oynarken bir anda semadan annemin sesini duydum bunu diger oynayan çocuklarda duydu ama onlar aldırış etmeyince bende oyunuma devam ettim fakat bizi oynatan amca durdu ve dedi ki...ismimi söyleyerek gitmelisin annen seni çağırıyor dedi...
Bense gitmek istemediğimi söyledim fakat bana şimdi gitmen gerek ileride gene geri geleceksin dedi...bende tamam dememle birlikte geldiğim gibi yine ışık süzmesi bir halka içinden geçtim sonrasında gözlerimi açtıgımda yanı başımda annemi gördüm o andan hastanede oldugumu 10 gün sonra anlayabilmiştim...Biraz daha uyusaymışım benden ümit kesilecekmiş bitkisel hayata girecekmişim öyle diyorlarmış..
Söz açılmışken kendi yaşadıklarımı da bahsedeyim istedim.
Böyle..
lakin yaşam içerisinde mücadele verme ve yaşam içerisinde konfor a ulaşma durumlarından ötürü insanların kendilerini oyalama süreçleri olur bu durumdan ötürü ölüm unutulmuş gibi olur fakat ölüm heran kapıyı her insan için çalabiliri insanlar unutmaz kanaatindeyim...
Ölüm korkusu olsa bile İnsan yaşadığı sürece yaşam vardır....
Yaşam oldugu süre içerisinde de ölüm korkusu ve düşüncesi insanda mutlaka olur..
---------- Mesajlar Birleştirildi at 09:24 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 09:07 ----------
Ölümün bir yok oluş olmadığını ancak ruhun varlığını idrak edebilenler anlayabilirler ve bu deneyimi yaşayan kişilere aşağıdaki video iyi bir örnektir.
Kendim de yaşamış birisi olarak o an hissettiğim huzur ve mutluluğu anlatamıyorum çünkü ifade edecek kelime bulmam çok zor.
İnsanlar Dünya'daki kötülüklere bakıp, bu hayat tek gerçekmiş gibi bir ömür tüketiyorlar oysa ruhun yaşamı sonsuzdur, ölüm sadece bir ara duraktır. İyilik ile ömür harcayanların ölümden korkmasına hiç gerek yoktur, koşullar ne olursa olsun iyi olmaya çabalayanlar karşılığını mutlaka alacaktır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
8 yada 9 yaşındayken zehirli ishalden dolayı 10 gün yogun bakımda kalmışım...Bu sırada hiç unutamayacagım bir süreç yaşadım daha bugün gibi halen hatırlıyorum..
Işık süzmesinin içinden geçtiğimde karşımda yemyeşil bir mekan vardı herşey o kadar güzeldi ki biraz ilerleyince ötede bir agaç gördüm agacın belli dallarına oturmuş benim yaşlarda çocuklar gördüm devamında agacın önünde halka şeklinde oyun oynayan çocuklar gördüm fakat bu çocukları oynatan biraz uzun boylu beyaz elbiseli hafif sakallı bir amcayı gördüm bu amca beni çağırdı ismimi biliyordu oyuna davet etti bende aralarına katıldım bizi o kadar güzel oynatıyordu ki ayrılmak hiç aklıma bile gelmiyordu...
Mekan yemyeşil seyrek agaçlarla doluydu hava ise güneşli ama serindi yani güneşin aydınlığı ışıgı var ama hava oldukça serindi devamında güzel güzel oynarken bir anda semadan annemin sesini duydum bunu diger oynayan çocuklarda duydu ama onlar aldırış etmeyince bende oyunuma devam ettim fakat bizi oynatan amca durdu ve dedi ki...ismimi söyleyerek gitmelisin annen seni çağırıyor dedi...
Bense gitmek istemediğimi söyledim fakat bana şimdi gitmen gerek ileride gene geri geleceksin dedi...bende tamam dememle birlikte geldiğim gibi yine ışık süzmesi bir halka içinden geçtim sonrasında gözlerimi açtıgımda yanı başımda annemi gördüm o andan hastanede oldugumu 10 gün sonra anlayabilmiştim...Biraz daha uyusaymışım benden ümit kesilecekmiş bitkisel hayata girecekmişim öyle diyorlarmış..
Söz açılmışken kendi yaşadıklarımı da bahsedeyim istedim.
Böyle..