Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Neden Önemseriz?

kalliope

Yeni Üye
23 Ara 2008
727
1
0
54
Ynt: Neden Önemseriz?

Bie ' Alıntı:
Bence konu su :



Bu olgu neden var derseniz :


Öncelikle merhaba...
Ben emeği çok önemsiyorum... Bir düşünce paylaşım platformunda konuları link göndererek tartışmanızı gerçekten garipsedim. Üstelik gönderdiğiniz linklerden gerçekten bir kazanım elde edebilmek için iyi derecede İngilizce bilmek gerekiyor...
 

kalliope

Yeni Üye
23 Ara 2008
727
1
0
54
Ynt: Neden Önemseriz?

Linkleri Türkçe olarak değiştirdiğiniz için teşekkürler...
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Sayın Bie katkılarınızdan dolayı,
Sayın Kalliope duyarlılık ve emeğe gösterdiğiniz değerden dolayı teşekkürlerimi iletiyorum.
...
Her önemsenen olgu mutlaka değer verilen bir olgu değildir. Kölelik ve savaş olguları önemsenir ancak değerli değillerdir. Önemsenen ile değer verilen ve önemsiz ayrışırlar. Şu sonuca ulaşmak olasıdır; önemli olanın zıttı ile değerli olanın zıttı her zaman örtüşmezler. Savaş ve doğurduğu sonuçlar önemsenir ve “savaş”ın karşıtı “barış“ önemli ve değerlidir. Ancak bu önerme ters çevrildiğinde çok farklı bir sonuç ortaya çıkar; “barış”ın karşıtı olan “savaş” ilk örnekteki gibi bir sonuç doğurmaz; şöyle ki, “barış” önemli ve değerli iken karşıtı “savaş” önemli olmakla birlikte değerli değildir. Demek ki, örtüşme olumsuzdan olumluya doğru ise mümkün/olası/var ve olumludan olumsuza doğru ise yoktur. Bu ilke ise yer ve zaman boyutunu aşarak tüm olguları kapsayan bir ilke konumunu kazanır. Başka bir anlatımla; olumsuza doğru yönelimin her yer ve zamanda yanlış olmasıdır. Bilinç bir tercih yapabilme olgusu olmasına karşın bu ilkeyi ters-düz edemez. Bilinçli tercihin olumsuza yönelmesi onun doğru olduğu sonucunu ortaya koymaz. Bilinçsel tercihin olumsuzdan yana kullanılıp olumlu gösterilmesi ise tamamen yalan/aldatmaca üzerine örgütlenmesi ile mümkündür. “barış için savaş gereklidir” önermesinde olduğu gibi...
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Önemsenip de değersiz görülen olgu önemsiz görülen olgudan ayrılır. Nükleer bir silah maliyet değeri ve doğurduğu/doğuracağı sonuçlar açısından önemsenir, ancak bu, onun değerli olduğunu göstermez; geniş anlamda değersiz bir araçtır. Her değersiz olgu aynı zamanda önemsenmeyen olgu ile örtüşmez. Tercihler sistemine göre önemsenmeyen olgu aynı zamanda değersizdir. Kullanım değeri olmayan bir inci, tercihler sistemine göre önemsiz ve değersizdir. Ancak, yine tercihler sistemine göre aynı inci, çok önemli ve değerlidir. Bir olgu/cisim ya da varlığın önemli/önemsiz-değerli/değersiz olduğunu bireysel/toplumsal tercihler belirlemektedir. Bireysel/toplumsal tercihleri belirleyen olgular nelerdir? Bu, bir yönüyle NEDEN ÖNEMSERİZ? Sorusuna verilecek yanıt ile örtüşmektedir?!
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Önemsemenin zıttı olan önemsememek bir yok sayma edimidir/durumudur; bu durum, aktif değil pasif bir durumdur. Buna, durgun/hareketsiz edim de denilebilir. Önemsemek için nasıl bir bilgi birikimi gereksiniyorsa önemsememek için de eş-düzey bir bilgi birikimine gereksinim vardır. Bir bilgiye dayanmayan hem önemseme hem de önemsememe edimleri kişiye ilişkin değil; a-priori/peşin/önceden benimsenen dayatılmış bir olgudur. Bu durum, önem zincirinin tüm halkaları için geçerli bir durumdur. “Neden” sorusu sorulduğunda bilgiye giden yolda ilk adım atılmış olur. Sorgulanmadan benimsenen önemli/önemsiz olgular –ki, buna artık “önem zinciri” diye tanım koyarak sürdüreceğim- bunların gerçekte öyle olduklarını göstermez. Kişisel gerçeklerin de bir diğeri için gerçek olmasını gerektirmediği gibi...Ancak, kişisel gerçek her ne ölçüde gerçeklerden uzakta olsa, dayatılmış önem zinciri yargısından en-azından kişisel olarak daha değerli/daha önemlidir. Böyle olmasaydı, insan topluluğunun sürü-den bir farkı kalmayacaktı.

Diğer canlı türlerinin bir çoklarında sürü ile birlikte hareket etmek var-olma biçimi olarak göze çarpar. Tümünün temelinde Elias Canetti’nin “Kitle ve İktidar” adlı araştırma/incelemesinde tanımladığı gibi “korku” yatmaktadır. Karanlıktan hep korkulmuştur. Bu nedenle aydınlık her zaman önemsenmiş, Güneş bir kurtarıcı olarak doğduğunda tüm canlılar ona yönelmişlerdir.

Günün bereketi/bolluğu gecenin sırtında taşınır.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Önem zincirinin kişisel yanı onun toplumsal yanından ayrı ve kopuk değildir. Her topluluk bir bireyde olduğu gibi topluluk olarak varlığını sürdürme eğilimi taşır. Bu nedenledir ki her topluluğun topluluk olarak önem zinciri vardır. Birey kendi önem zincirini oluştururken diğer birey/bireylere göre bir değerlendirme yapar. Önem zincirinin anlamı/değeri, ötekinde/diğerinde yarattığı anlam/değer ile bir sonuç doğurabilir. Demek ki, önem zinciri olgusu bir diğerinin yargısal alanına gereksinir ve ona hitap eder. Böyle olunca, rahatlıkla söylenebilir ki, önemli/önemsiz olgular sosyal/toplumsal bir açıya ve içeriğe sahiptirler. Bunları belirleyen etkiler içerisinden çıktığı sosyal yapının oluşumunu belirleyen etkiler ile örtüşür.

Bir canlının varlığını sürdürmesi için doğal şarları kullanması onun önemsediği anlamına gelmez. Bir terliksi var olmak için doğal alanı kullanır ve karşı-güçler ile savaşım halindedir. Bu eylemliliği onun yaşamayı önemsediği anlamına gelmez. Yaşamak gerektiği için yaşamak ile yaşamayı önemseyerek yaşamak arasında fak vardır. Demek oluyor ki, salt yaşamın kendisini korumak edimi onun önemsendiğini göstermeye yetmez. Yaşamın ne için/amaçla korunması gerektiği sorusuna verilecek yanıt ile aradaki fark daha da belirginleşecektir. Buradan hareketle bir belirlemede bulunmak mümkün hale gelmektedir. Önem zinciri ile erek/amaç sıkı bağlantılı olgulardır. Terliksi-nin var olma mücadelesinin bir değer/yargısı içermemesine karşın bir balinanın intihar etmesinin bir değeri/yargısı olduğunu gösterir. Bu son durum insan türü için de geçerlidir. Balina hangi koşulda olursa olsun değil, önemsediği koşullarda yaşamak için böyle bir davranış sergilemektedir. Yaşamak ne kadar önemli ise ölmek de insan için o kadar önemli hale gelir. Öyle olmasaydı beş-bin yıldır ölenler için yapılan dinsel/toplumsal/kişisel ayinler/ağıtlar/gösteriler açıklanamayacaktı. Doğum olayı gibi ölüm olayı da insan türünün önemsediği bir olgudur. – Ve bu olgu sadece insan türüne has değildir- Ölüme karşı kayıtsız kalmak ya da onu bilinçli olarak göğüslemek ölümün önemsenmediği anlamına gelmez; tam tersine çok önemsendiğini gösterir. Hasan Sabbah’ın müritleri ölmek istemişlerdi. Toplumsal ve tarihsel birikim ölüm olayını önemler zincirine eklemlemiş olmakla bir dayatmada bulunur. Zamana karşı yıpranma ve biyolojik dönüşümün kaçınılmazlığı yaşamayı önem zincirinin ilk halkasına yerleştirmiştir. Böyle olunca ölmek önemli bir olgu olmakla birlikte temelde istenmeyen/amaçlanmayan bir olgudur, ancak önemsiz değildir.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Sonuç doğuran her olgu toplumsal ve bireysel yargılar ile ve yine doğurdukları sonuç ölçeklerinde önem zincirinde yerlerini alır.

Bir olgu ile ilgilenmek onu önemsemeye/hakkında bilgi edinmeye yönelik bir çabadır. Bu uğraş o olgunun önemsendiğine işarettir. Ne ki, bu uğraş sonuçlandırılmadan önem zincirine bir halka olarak eklenmez. Bir olgunun önem zincirine eklemlenmesi için ilginin bilgi düzeyine ulaşması gerekir. Bilgiye dayanmayan ilgi saman alevi gibidir; yanar ve hemen söner. Buradan hareketle şu değerlendirmede bulunmak mümkündür; önem zinciri bilgiye dayanır ve bilgiye dayanmayan yargı önemli bir sonuç doğurmaz; bu nedenledir ki önemsiz sayılır. Dikkat edilecek olursa buradaki önemsiz ile önemsenmeyen olgu farklıdır. Ve yine buradan hareketle; önemsizliğin ilk halkasını bilgisizlik oluşturur denebilir. Bunun farkında olunup olunmamasının önemi yoktur.

“Cahille sohbeti kestim” sözü buradan çıkmış olmalı
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Yaşamaya önem veren ve bunu biyolojik sürdürülebilir bir yapı olmaktan çıkartarak anlamlı bir yapıya dönüştüren insan türü, yaşamayı önemsediği ölçeklerden daha fazla kendi sonunu hazırlayan, bunu içerisinde var-olduğu canlılığı/devinimi önemsemeyerek gerçekleştirir. Bu durum, gerçekten, insan türünün tarihsel belleğindeki gelişkinlik düzeyine ters düşen, anlaşılması olanaklı ve fakat benimsenmesi imkansız bir antagonizmadır. Yaşamayı önemseyerek onu daha da anlamlı kılmak için farkında olmadan ya da bilerek giriştiği canlı/doğayı yıkma/tahrip etme eylemi ile kendi sonunu hazırlar. Aslında hazırladığı bu kötü durum doğrudan kendisi üzerinde ve açık bir etki yapmadığından bu durumu görmezlikten gelir. Kötü olan bu sonucu önemsemez. Onun için yaşamın son bulması elbette önemsiz değildir. Ancak, bu son durumdaki önemsememesi, ilgisiz kalmayı/aldırmamayı ifade eden bir duygu/düşünce olarak beliren bir durum olarak ortaya çıkar. Önemsiz sayılan/değersiz görülen olgu ile kayıtsız kalınan olgu aynı değildir. Yukarıda değinildiği gibi ozon tabakasını işlevsizleştirecek bilgiye sahip olan insan türü bunu zaten tedrici olarak yapmaktadır. Bu eylemi ani olmayıp tedrici olduğundan yaşayan kitle üzerinde gerçek bir baskı oluşturmaz, bu nedenle görmezlikten gelinir.

Aldırmazlık, her ne kadar önemsiz/değersiz görme olgusundan farklı ise de, ona çok yakındır. Her an önemsiz olana dönüşebilecek bir mesafede durmaktadır. Aldırmazlık bir genel-yapı haline geldiğinde ise önemsiz olgusu ile örtüşür ve buna sefalet demek kaçınılmazdır. Tarihsel bilgi/belleğe sahip olan insan türünün sefalet ile yatıp-kalkması geçmişin yaratıcı akıl/emek birikimine gösterdiği büyük bir saygısızlık örneğini oluşturur. Bu saygısızlığın temelinde ise yenemediği egosu vardır.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

İnsan türü, doğal güçler ve dengeler karşısında kat-etmiş olduğu mesafeyi dikkate alarak kendisini diğer türlerden belirgin bir şekilde ayırmayı başarmış görünmektedir. Bu durum ona hak ettiği bir ayrıcalığı tanısa bile, diğer herhangi bir türden daha üstün olduğunu göstermez. Üstünlük duygusunun önemler zincirinin artı halkasında yer aldığı gözlemlenir. Tam karşıtındaki eksi kutupta ise alçaklık/aşağılık duygusu durmaktadır. Manyetik bir çekim yasası olan artı ve eksi kutupların bir-birlerini çekmeleri olgusuna bu değerle söz-konusu olduğunda da karşılaşılır. Sanki fizik yasası ile ruhsal/toplumsal yasalar bire-bir örtüşme eğilimi gösterirler. Üstünlük duygusu mutlak surette bir ötekine gereksinim duyar. Çünkü bu duygu bir ölçümlemeye dayanır. İnsan türü ilk zamanlar önce kendisini/insanı diğer canlı türlerinden üstün görmüş ve giderek bu yargıyı kendi türü içinde kullanmaya başlamıştır.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Yapılan açıklamaların ışığında;


11- Önemsemek ve değerli görmek ayrı olgulardır.

12- Önemliden önemsize doğru olumlama olanaklı iken tersi olanaklı değildir.

13- Önemsizlik ve değersizlik eş-anlamlı değildir.

14- Önem ve değer olgularını toplumsal yapı içerisindeki bireyler belirlerler.

15- Önemsememek, önemsemenin tersine aktif değil pasif bir edim/edimsizliktir.

16- Önemsiz değerlendirmesi bilgiye dayanmak zorundadır.

17- Önem zinciri sosyal bir içeriğe sahiptir.

18- Önem zinciri bir-ötekine gereksinim duyar.

19- Gereklilik ayrı bir olgu, önem/sizlik ayrı olgulardır.

20- Amaç/erek önem zincirinin temel taşıdır.

21- Önem zinciri zaman ögesi ile yıpranır ve değişir; sabit değildir.

22- İlgi, önem zincirine atılan ilk adımdır, bilgi ile halka tamamlanır.

23- Önemsemek her zaman ileriye doğru atılmış bir adım anlamına gelmez.

24- Önem zincirinin yıpratanlarından belki de en önemli ikinci öge kayıtsızlıktır.

25- Önemsizlik halkasının ilk zinciri, bilgisizliktir
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Önem zinciri kapalı bir halkadır. Bir ucunda önemsenen/değer verilen/korunmak istenen ögeler, diğer ucunda ise önem verilmeyen/değersiz/gözden-çıkartılan ögeler bulunur. Halkanın tamamlanması bu ögelerin birlikteliği ile olanaklıdır. Önemli/önemsiz bu nedenle eş-değerdedirler. Bu halka önemliden önemsize doğru ise; öncesinde koruma ve sonrasında uzaklaşma eğilimi taşır. Zigot yaşamak için devinirken bir önemseme düşüncesi ile davranmaz. Önemseme olgusu ona doğumdan sonra eklemlenir. Kişi neden önemsediğini algılamaya başladığı andan itibaren farklı olanı görmeye başlar. Farkında olduğu sürece tarihsel belleği ile karşılaşır. Farkında olmadan önem zinciri halkalaşmaz. Bu nedenledir ki, önem zincirinin ögelerinden biri de farkında olmaktır. Farkında olma düşüncesi kişiseldir. Topluma mal olduğunda ise toplumsal bir yargı durumunu alır/dönüşür. Farkında olmanın toplumsal yargı olarak aktarılması çok sayıda kuşağın varlığını gereksinir.

Önemsemediğini söylemek önemsemenin olumsuzudur. Önemsememenin dışlama karakteri önemsemenin içselleştirilmesinin tersi/zıttı-dır. Önemsenen olgular içselleştirilirlerken, önemsenmeyenler dışlanırlar. Bunun, korku, korunma, sahiplenme, iktidar ile ilişkisi olmalıdır/vardır. Korkular korunmayı, sahiplenme korkuyu, korkuların tümü ise iktidarı ve onu yok etmeyi doğurur. İktidar olunmanın arzulanan bir durum/olgu olmasının temelinde korku/kaybetme duygusu yatar.

Önemsememek eylemi de önemsemek eylemi gibi iki tarafı barındırır. Ancak, önemsemede aktif/pasif iki yan bulunduğu halde önemsememede her iki yan da pasif/edimsizdirler. Önemsememek ile gelişen karşı-direnç/karşı-koyum önemsememenin aktif önemsemesini oluşturur. Bu durum her ikisinin eşitlendiği noktayı gösterir. Önemsenmeyişe karşı geliştirilen aktif önemseme, önemsenmemenin zıttı değildir; ona karşı geliştirilen yeni ve farklı bir önem zinciridir. Burada paradoks gibi görünen olumsuzun olumsuzu, kendi olumlaması olmakla; olumlamanın seçilen temel noktaya göre farklı olmasını gerektirir/ifade eder/anlatır. Böyle olunca, şunu söylemek olanaklıdır; önem zinciri yer/zaman gözetilmeden bir çerçeve olarak vardır; ancak, yer/zaman/kişi ile içeriği/temeli/görüntüsü değişen bir tablolar/zincirler halkasıdır. Önem zinciri bu nedenle sürekli renk değiştiren bir halkadır.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Önem/değer, önemsiz/değersiz ilişkilerinde önem ile değerin ve önemsiz ve değersiz olgularının tam anlamıyla örtüşmedikleri söylenebilir. Sömürgeciliğin ne olduğunu bilmek önemli bir bilgidir; çünkü, onun ne olduğunu bilmeden onu yok etmek/ortadan kaldırmak olanaklı değildir. Buradaki önemsenen “bilgi” kendince önemli ve değerlidir. Kendince derken “bilgi” nin önem ve değerine atıf yapılır, yoksa üzerinde düşünülen/bilgisine ulaşılan –örnekte olduğu gibi sömürgecilik- değer verilmez. (Bu tablo doğal olarak sömürgeci güçler açısından tam ters olarak değerlendirilecektir.) Bu ayrışma bizi önemsemenin farklı bir yapısına götürür. Önemsemenin hatırlanacağı gibi hem aktif hem de pasif ögeleri vardı. Ancak öyle anlar/zamanlar/olgular vardır ki önemseme tercihi içerdiği değer yargısından değerli olma/kabul edime söz konusu olduğunda ayrışır ve önemsemenin aktif/pasif ögeler örtüşürler. Yukarıda açıklandığı gibi “bilginin kendince önemli olması şeklindeki önem yargısı” pasif ögesi olmayan, bir açıdan pasif ögenin aktif öge içinde eridiği bir önemsemedir. Bu durum, önem halkası için ayrık/istisnai bir durumdur. Benzer/aynı durum önemsiz/değersiz ve hiç-e saymak durumunda da kendisini gösterir. Bireyin kendisini hiç-leştirerek algılamaya çalışması, hiç-ten var/yoktan var olma düşüncesi ile aynıdır. “Hiç” yersiz ve zamansızdır, öncesi ve sonrası/yönü de yoktur.

Önemsizlik yargısı kendi içinde bir değerli olmadır. Bu nedenle hiç-e sayılmak ile önemsiz/değersiz sayılma arasında fark vardır. “Hiç” tam anlamıyla bir reddiyetçiliği ifade eder ve yargısı yoktur; ne önemli olanın ne de önemsiz olanın “hiç” karşısında bir farkı ve anlamı da yoktur. Soyut düşünce halkası ile var-olmanın dayanılabilir yükü dayanılmaz olarak algılandığında sonsuzluk/uzay/zaman dilimi içerisinde bir toz zerresi gibi görünen birey “hiç” olduğu düşüncesine kapılır. Bu bir yanılgıdır. Sonsuzluğu tanımlayan düşüncenin kendisi olduğuna göre bu durum onun bir hiç olmadığının kanıtıdır. Düşünce bireyseldir. Bu durum tarihsel bellek ile çatışkı içerisinde değildir. Birey düşüncesinin kendine olan kanıtı onun/bireyin/insanın da hiç olmadığına kanıttır. –bu durum diğer canlılar/cansızlar için de geçerlidir; insan türü gibi düşünmüş olmaları gerekmiyor- Einstein’ın dediği gibi sonsuzluğun insan beynine/düşüncesine nasıl sığdırıldığını anlamak zor olmasa gerek. Düşüncenin kendisi sonsuzluğun varlık nedeni değildir. Varlık ve algılama arasındaki fark buradan ortaya çıkar. Toz zerresi gibi görünen birey tarihsel belleği ile bu durumunu önemser. Çünkü o, tarihin nesnesi değil öznesi olma eğilimindedir. Bunu her şeyden önce kendisi için yapar. Tarihin nesnesi olan bireyler ve bunların oluşturdukları kitleler de sonuç doğurucu eylemlilik içerisinde bulunurlar; bu nedenledir ki, değersiz görülürler ve fakat önemlidirler. Bu son durumda değersiz görülen ile önemsenenin örtüştüğünü görmek mümkündür. Değersiz görüp önemsemek edimi örtülü bir şekilde her iki olguyu da aktif hale getirmektedir. Önem halkası bu şekiller ile aktif-pasif/nötr/aktif-aktif halka biçimlerini olarak kendi etrafında sarmal bir yapı oluşturur.

Bireysel ve topluma mal olmuş tercih nedir? Bu tercihler nasıl şekillenir? Doğurdukları sonuçlar örtüşür mü? Neden Önemsenir?

Toplumsal yapıların gözle görülemeyen ağları/kolları vardır. Bir örümcek ağı bu yapı karşısında çok basit ve ilkel kalır. Toplumsal ağlar bireyi çepe-çevre kuşatmakla kalmaz onun tüm bilincine/belleğine sahip olmak/etkimek/nüfuz etmek ister. Bunu yaparken bireyi kendi içerisinde eritmek/içselleştirmek/yok etmek eğilimi taşırlar. Üstelik gözle görülemedikleri/elle tutulamadıkları için bir örümcek ağından daha karmaşık ve tehlikeli olurlar. Kuşatılmanın farkında olmayan birey/ler bu ağın zavallı/sefil/güçsüz kurbanları olurlar.

Önem halkası insana ilişkin ve sosyal/tarihsel bir yargı olup temelinde özgürlük düşüncesi yatar. Özgürlük düşüncesi önemsemenin temel nedeni olmasa da onun bir gerekliliğidir; neden önemsemek gerektiğinin gösterir. Özgür olmayan toplumsal yapılarda da üretim vardır. Ancak paylaşım ve tüketim o toplumun mal-edinme biçimine göre şekillenir. Buradaki biçim, ilişki kalıplarını/kuralları belirleyecek bir güce ulaştığından önem halkası üzerine etki ederek onu köreltir. Her birey tam/sağ doğmakla kişi hakkı edinse de aslında gözle görünmeyen/biyolojik olarak algılanmayan bir sakatlığı hazır bulur. Doğuş anındaki tarihsel bellekteki kırılma ona ilişkin olmadığından bunun biçimlenmesi aşamasındaki etkime istenci onu farklılaştırır ve önem halkasını toplumsal ağın yok edici yapısına karşı dirençli hale getirir. Özgürlük tutkusu bu nedenle bireysel bir karakter taşır ve yansımasını toplumdaki diğer bireylerde bulur. Önem zincirinin ilk halkasını yaşama/var olma hakkı oluştursa da özgürlük olmadan hiçbir değere sahip değildir. Bu halka genişleyerek yol alır ve özgürlük toplumsal ilişki kalıpları ile şekillenirken değer kazanır. Doğal özgürlük ile toplumsal/tarihsel özgürlük hem öz ve hem de biçim olarak ayrılırlar. Birey için ikincisinin bir anlamı/değeri vardır. Ceninin özgürlüğünden söz edemediğimiz gibi bir adada yapa-yalnız yaşayan bir insanın da özgürlüğünden söz edilemez.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

26- Farkında olmak, önem zincirini/halkasını dayatmalardan korur.
27- Kaybetme korkusu ile iktidar olma duygusu/istenci karşılıklı beslenirler ve önem zincirinde içselleştirildikleri oranda yer edinirler.
28- Önem zinciri genel bir çerçeve sunar; içeriği bireyler/topluluklar/toplumsal yapılar tarafından doldurulur.
29- Önem zinciri tek yönlü değil sarmal bir zincir/halkadır. Aktif-pasif-nötr ögeleri taşır.
30- Değersiz görülen ile önemsenen örtüşebilir.


Neden Önemseriz?/ Neden önemsenir?/önemsemek-önemsememek nedir?

Tüm bireylerin doğru/yanlış, haklı/haksız, tam/eksik, iyi/kötü vs. şeklinde mutlak surette bir amacı/ereği vardır. Amaçlar oldukça çeşitlenirler; kendisi, o, öteki,ülke, toprak,düşünce,yeme,bir şekilde yaşama, etik, hukuk, doğa, eşitlik,özgürlük, paylaşım vs.vs. Her birey böylesi bir/birden fazla tarihsel bu değerlerden birine/bir-çoğuna yönelir. Neden mi yönelir? Bu yönelim onun var-olma biçimi/özü olduğundandır. Yönelimlerin bir kısmı geçicidir; kısa sürede gerçekleşir ve hemen sonlanır. Diğer bir kısım yönelimler vardır ki kişi/birey var-olduğu sürece o yönde kararlı bir yürüyüş sürdürür; işte bireysel amaç/erek burada ortaya çıkar. Belki de buna temel amaç/erek de diyebiliriz. Doğal olarak bireysel yönelimlerin bir olgu ile sınırlı olmadığı anlaşılır bir durumdur. Bireyler birden fazla amaca aynı anda yönelim eğilimi taşırlar/yönelirler de...Bir amaç gerçekleştiğinde o yerini hemencecik bir günceline bırakırken sırada bekletilenler de onun yerini alırlar. Bu, su ile dolup boşalan havuz gibidir. Zaman olur ki birden fazla amaç aynı anda güncelleşir ve at-başı giderler. Hepsine aynı anda yetişilmediğinde bir tercih yapılır ve “ilk önemsenen” “amaç” a yönelinir. Önem halkası/zinciri ile kişisel/toplumsal/tarihsel amaç/erek arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişki, fizikteki kütle çekimi ile ivme arasındaki gibi ayrılmaz bir ilişkidir.

Amacı/yönelimi/ereği olmayan birey ve toplum için önem zinciri/halkası oluşmaz ve yoktur.

Neden mi önemseriz?

Bir amacımız olduğu için.

Amaç nedir?

Özgür yaşamak...


Küçüksu/Batı,

19 Şubat/16 Mayıs 2009
 

Şems

Yeni Üye
8 Haz 2009
1
0
0
37
Ynt: Neden Önemseriz?

"Neden yaşıyoruz?" "Hayatın anlamı ne?" gibi sorular kanaatimce tehlikeli ve sorulmaması gereken sorulardır. Bu sorularla boğuşmaya gerek yok, sadece yaşayalım. İstediğimiz şekilde, istediğimiz amaçla.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Kişi salt kendisi için mi yaşar? Hayatı önemsememek de bir yönüyle önem zincirinin bir halkası değil midir? İstediğimiz gibi yaşamak? açımlanması gerekir.Hiç-bir şeyi, kişiyi, olguyu dikkate almadan her istediğimizi yapmak nasıl mümkündür?ve böylesi bir davranışın sosyal yapı ile ilişikilendirilmesi olanaklı mıdır?Özgürlük nedir?
 

fides

Yeni Üye
15 Şub 2008
1,694
5
38
Ynt: Neden Önemseriz?

Önemsemek bazen duygusal bir boyut olabiliyor bazen de insan olmanın gerekliliği oluyor. Bugünkü bir anımı anlatayım: Pasaport işlemleri için emniyete gitmem gerekti. İki kişiydik ve sadece benim işlemlerim vardı. Birlikte gittiğim kişinin sadece nüfus cüzdanını aldılar benimkini istemediler "önemli değil birlikte geçtiğiniz için dediler."Sıramız öğleden sonraya denk geliyordu ve beklemektense eve gidelim dedik. Öğleden sonra tekrar gittik ve ben diğer bölmeden geçecektim,içeri girerken ziyaretçi kartım yok ya sabahki gibi sol taraftan geçiyordum kii polis arkadaş bozmaya çalıştı bizi. Siz sanki prosedürü biliyosunuz da yol gösteriyorsunuz yanındakinize(yani bana) dedi. Yanımdaki de sabah böyle geçtik dedi. Bende sabah başka akşam başka prosedür uyguladığınızı bilmiyorduk dedim.( muhalefet etmesem ölürüm zaten.) Öyle olur mu hiç diye şefi, bayan polise laf soktu o da "ziyaretçi kimliği yok diye öyle yaptık" dedi. Tabi ben de kimliğimi verdim. İçerde evraklarla uğraşırken ziyaretçi kimliğimi bırakıp sıra bana gelecek diye koşturarak almaya çalışırken içerdeki ziyaretçi kartını yanımdakine bıraktım. Bu sefer bayan memur bana zılgıt çekmeye çalışıyor "ziyaretçi kartın yok" diye oysa elimde nüfuz cüzdanı dışında kimlik olarak kullandığım bir belge var takas edeceğim." Unuttum dedim."Ehh dedim ya muhalefet etmesem olmaz bir çene var dilime düşmeyin. "Ben senin çocuğun muyum bana bağrıyorsun? Tabi yedin fırçayı şefinden bana artistleniyon." dedim bayan sağolsun psikolojisi zayıf karakterde çıktı "atarım seni dışarı" dedi :) şefi devreye girdi "biz zorluk çıkartmıyoz" dedi. Karşımdaki benden yaşça büyüktü ve şefi saygı duymamı istedi. Yani ona göre saygı cevap vermemekti. Ben de "siz insanı adam yerine koymursunuz önemsemiyorsunuz ki..İnsan açıklama yapar.Sabah kimlik veremiyoruz şu nedenden/bu nedenden der insan. Saygı istiyorsanız insanı önemseyin" dedim.

Neyse ki çıkarken onlar yoktu vardiya değişmiş :) Yoksa gene polise mukavemetten nezarathanede geçirirdim günü.
Duygusal boyuttan ziyade resmi olarakta önemsemiyoruz ve önemsenmiyoruz gibi geliyor bana. Önemsenmek saygıyı mı getirir? Bu anlattığım olayda "önem" konusunda ne düşünüyorsunuz merak ettim.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Ynt: Neden Önemseriz?

Önemsemenin yasal/yasadışı-resmi/garı-resmi olduğunu hiç düşünmedim. Kişi ne iş yaparsa yapsın kendisini ve işini önemsemesi kendisine ve işine ve de hizmet ettiğini düşündüğü toplumun diğer bireylerine karşı duymuş olduğu saygısının bir ifadesi olabilir. Buna öz-saygı da diyebiliriz. Şimdi öz-saygıya ne kadar yakınız ya da değiliz tartışmasını yapmak gerekir. Doğrusu öz-saygının niteliği önemsenen/önemseyen/önemli olgusu ile sıkı bir orantı ve bağlılık içersindedir. Öz-saygının yitimi neyi ifade eder? Bu soruya yanıt bulmak gerekir. Verdiğiniz yaşam dilimindeki görevlilerin ne kendilerini ne de yaptıkları işi önemsemediklerini görüyoruz, böyle olunca bu kimlikteki kişilerden duyarlı ve sorumlu yaklaşım/saygı beklemek olanaklı değildir. Kişi neden önemsemediğini/önemsediğini bilmiyorsa zaten toplumsal dayatmaların esareti altında kalmış demektir ki artık orada özgür bireyden/düşünceden söz etmek olanaksızdır. Aksi takdirde dogmatizmin dar kalıplarını aşmak nasıl olanaklı olacaktır!? Keyfiliğin özgürlük sanıldığı ortamlarda kişiler bu davranış modeline kendilerini kaptırdıklarında önemseme zinciri kırılır. Toplumsal ve bireysel değer yargıları vardır. Ve çoğunlukla bunlar çatışma içerisinde olurlar. Değer yargısının yitirildiği yerde ne toplumsal ne de bireysel önem denen bir olgu kalmaz; her olgu anlık değişken ve değersizleşen/birden değer kazanan kısacası kaotik bir yapıya bürüneceklerdir. Böyle olunca özgürlük bilinci ve ona ulaşma çabası önemseme halkasının yaratılmasında bir kilit rol üstlenmektedir. Kölelerin özgürleşme çabası olmadıkça özgürlüğün bir değeri olamaz.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
canlı-doğanın gözümüze sıradan görünen akışı aslında bir-diğerine sıkı bağlarla bağlanmış sonsuz sayıdaki etki-tepki deviniminden ortaya çıkmakta ve yinelenen her olgu gibi sıradanlaşma eğilimini taşımaktadır. oysa ki, hiç bir olgu yer ve zamansız değildir. yer genişliği zaman derinliği ifade ederken gözümüze görünen o sıradanlığın kendince bir anlamı ve öz ile biçimi vardır. değişmeyen öz biçimlerle sonsuz değişikliği kazanırken önemsemek bir yönü ile bu değişimi bilinçsel olarak görmek, hayatı anlamlandırmak olsa gerek
 

naz

Yeni Üye
9 Eki 2009
44
0
0
65
Sayın Nejdet,
ben de şöyle sormak isterdim "neden önemsenmek isteriz?"
Sıradan olmamayı, farklı olmayı istiyoruz, fakat onaylanmak için yaptıklarımıza bakın. Ne yaman bir çelişki.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Sayın Naz,

“önemsenmek” ile “önemsenmeyi istemek” farklı durumlar/olgular olsa gerek; ilkinde karşı-tepki önemsenmez, ikincisinde önemsenir; her iki durum önem zinciri dediğim halkanın zıt/karşıt noktalarında dururlar; ancak temelde ikisi de önemsemektir derim. Uzlaşmaz gibi görünebilir; şöyle söyleyeyim ilkinde, karşı-tepkiyi önemsememek kendi içinde başka bir olguyu önemsemeyi barındırdığı için önem halkasına eş-düzeyde eklemlenir. Her iki durumdaki kişinin duyumsayacağı sevinç neredeyse eş-düzeyde gerçekleşir.

Onaylanmak için yapılanlar ise bu iki durumdan farklı olarak- önemsenme ve buna yönelik istençten farklı olarak- karşı-tepkinin isteğine uygun eylem/davranış biçimini gerçekleştirme çabasıdır ki, kişinin kendi ile dediğiniz gibi “yaman bir çelişki” dir.

Teşekkür ediyorum
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst