Laetna Şiirleri

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Amatör Şairler ve Şiirler kategorisinde Laetna tarafından oluşturulan Laetna Şiirleri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 42,283 kez görüntülenmiş, 259 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Amatör Şairler ve Şiirler
Konu Başlığı Laetna Şiirleri
Konbuyu başlatan Laetna
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Laetna

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Çok zayıfım Nietzsche,
hemde çok..

"öldürmeyen acı güçlendirir"
fakat; fiziksel değil bu,
sol yanımı çıkartıp koyamam ki bir köşeye.

Taş olmak istemem, toprak olmak istemem; acı çekmemek için.
Fakat; sol yanımı çıkarıp koyamam ki bir köşeye...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
acı-dır
çatlatır
sabır
taş-ını
konulmaz
beri
köşe-ye..
...
paylaşım için teşekkürümdür.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Bu teşekkürlerin en iyisi oldu, asıl ben bu ve diğer paylaşımlarınız için teşekkür ederim. :)
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Senden bir parça saklıyorum içimde,
benden küçük bir parça var içimde.

Senin korkularını saklıyorum, senin umutlarını
ve senden bir parça saklıyorum içimde,
benden büyük...

Gülüşler saklıyorum, umutlar, sevinçler ve hüzünler.

Ve en derinlerde onlar,
en derinlerin de içimin.
sen kadar derinde saklıyorum onları.

seni saklıyorum içimde,
senin umudunu ve senden bir parça..
benden büyük.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
kalbimin bu hızlı atışına bir sebep arıyorum da...

Mavi gölün durgun sularında bir balık atlıyor,
gökyüzüne, beyaz.

Gökyüzü halka halka dalgalanıyor,

beyaz balık, büyük bir bulut gibi...
Beyaz büyük bir bulut iri iri damlalar yağdırıyor,

kurumuş topraklara.
ve kurumuş gönüller,
beyaz bir balık olup yüzüyor
mavi sularıda bir gölün.

Kalbim bu döngünün parçası gibi atıyor,
beyaz bir balık olup...
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
kelimeleri çiğniyordu ağızında.
az önce bitmişti,
en kalınından, ince yapraklı küba purosu.

şişman göbeğini kaşırken geldi aklına bir kurnazlık...

Dedi;
"az önceki puro gibi, ezmeliyim. Bittikten sonra işim onlarla ki, bir közden yakmayayım tüm dükkanı".
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
İşte, o yer!

Gece uzanıyordum kapının
önünde, yıldızların altında.
Nasıl
mı, sessizce..
Sonra senin, seni geldi yanıma.
Yorgundu ve sessiz..
Aldım onuda, bedenimi de.
Şehre bakan, o tepedeki düzlüğe
çıktık.
Çimlerin üzerinde oturmuş,
bacaklarımızı sarkıtırken
yamaçtan, parmağımın ucuyla
gösterdim sana şehri. Ve "uzaklaşmak istiyordun
insanlardan, yeterince uzak mı?
Hayır! tam dibimizdeler,
şuracıkta..
Bak seslerini duyabilirsin, biraz
kulak kabartırsan. Oradalar, yanan her bir ışık onların izi...
Kaçamazsın insanlardan, o kadar
çoklar ki, her yerdeler.
Başta ben.
Ben yanındayken kaçamazsın
insanlardan. (Bazen inkâr etsemde, insanım.) Sonra sen..
Kendinden başlamalısın nefret
etmeye. Sonra benden, sonra
diyerleri.. Söz vermiştim sana,
her şeyin iyi olduğu, kelebekerin
uçuştuğu, bebeklerin ve yeşilliğin olduğu... insanlardan uzak bir
yere götürmek için seni. Evet,
tutarım ben hep sözlerimi;
ama var mı ki sahiden, öyle bir
yer? Nasıl uzak olabilir insan
kendinden.." dedim. ve sonra kapattık gözlerimizi.
Senin, seni yok oldu birden.
Ben, erimiş bögürtlenli şekerimi
çıkarttım cebimden ve sonra,
nefret etmeye başladım önce
kendimden, sonra..
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Hüzün ve ümit

hüzünlü aşkları seviyorum ben,
sadistce seviyorum ben
sevgilerimi.
ay ışığı altında ağlamak gibi mesela, seni düşünerek, parktaki fıskiyelerin altında.
ve zevk alıyorum ağlatmandan beni.
sevmiyorum artık gülmeleri,
tüm kahkalar susacak, tüm gülüşler bitecek gibi geliyor artık, her daim..

Bilirsin benim inatçılığımı ve senin ki daha fazlayken benden, ağlamaya mahkumuz biz.

Ya senin korkuların ya benim ümitlerim...
"ümidin olmasın artık"
demiştin.
Der demez, boşaltmıştı bulutlar damlalarını üzerime. Bilirsin severim ıslanmayı, şimdilerde daha bir zevk alıyorum.
Sonbaharmışım gibi her günüm yağmurlu.
Ve ümitler, nasıl olmasın..
onlarsız ne sen varolabilirsin, ne ben, nede biz...
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Kesin bir şey varsa dünyada,
yanılmak kadar kesin olanı yok.

Yanılır insan;
en kesin aşklarda,
en kesin güvenlerde,
dalgalarda boğulmayacağına inanarak,
yorgunluktan sonra dinlenmeyi düşünerek,
mutluluğu hayal ederken
ve en önemlisi,
yanılırken yanılır insan.
hiç bir şeyin kesin yargıları olmayışındandır bu.

Ve yanılmak;
en kesin şeydir de bu,
sen olmasaydın eğer, bu kadar kesin olmazdı.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
kendini kandıran tek canlı türü insandır. yalan söyleyen bir diğerini kandırdığını sanır, oysa ki kendine yalan söylemektedir. Yanıltılan değil, yanıltandır asıl yanılan. -ben böyle düşündüm-
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Güzel düşünce. Insan yalanı icat etti ve kullandı. "yanıltılan değil, yanıltandır asıl yanılan" güzel açıklama doğrusu. Teşekkürler!
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Düşmek düşünceden

aklına takıldığında o soru,
kanatlanmak gibi önce
ve sonra..
sonrası hafiften havalanır ya yüreğin.

Beynin erirken hafiflemek,
eriyen beynini hafifletmek için...

Sonra gökyüzü gibi değil bu yükselmek,
sadece ayaklarının kesilmesi
yerden olabildiğince uzağa.

Yüksekten başın dönmezse eğer,
kalırsın yerden ve benden uzakta.
diğerlerinden uzakta yada
daha yakın,
seninle aynı düşüncede olanlara.

Ve sonuç her ne olursa olsun,
karıncalanmaya başlar beynin.
eriyen beyin toparlanır ve çağırır seni gerisin geri.

İşte budur bizi yere indiren,
düşmek düşünceden.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Söyleyemediğin söz

pişman olabilirmiş insan,
hiç yapmadığı bir işten.
Pişman olabilirmiş,
söylemek istediklerini söyleyemediğinden.

Söylemekten pişman olmak bir yanada,
söyleyememekten pişman olmak daha bir yana,
uzak dursun insandan.

Ağazından çıkan söz
ya çıkıp gider,
yada çarpar sana geri döner.

Fakat öyle değil söyleyemediğin.
içinde kalır, içini kemirir, kemirir, kemirir...
Kanatır durur.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Kimse senin hayat hikayeni yazmayacak,
çok tanınmış olmayacaksın belki.
kimse senin aşk hikayeni yazmayacak,
hertürlü fedakarlığı yapsanda sadece kendin ve onun içinsin.
Leyla ve mecnun, ferhatla şirin olamayacaksın.

Ve yapmayacaksın her ne yaparsan kârın için,
sen seni sen yapan sıkıntılarda boğulacaksın.

Amacın ölmemek olacak sadece,
keşke bunun için sevseydik.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Baş ağrısı yapıyorsa sıkıntılar, onlar diz boyu seni engellerya bazen.
işte o zaman sarıl.

Mutlu değilsin ya bazen,
hani kimse edemez seni
onun yarısı kadar mutlu.
işte o zaman sarıl.

Beklemekle gelmiyorsa ölüm,
gitme sen;
bekle o gelsin, küçülme o kadar.
Beklemekten bıkarsan, işte o zaman sarıl.

Ağlamakla olmuyorsa bazen,
öğrenelisin gülümsemeyi
ve ağlayarak yapabilmelisin bunu. Yapamıyorsan sarıl sadece.

Sen sarılamıyorsan izin ver,
izin ver ki sarılsın sana.
Ve inan ben de bilmiyorum..
Sen seçeceksin onu,
ben değil.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Hiç kopmayacak iplere tutunduğunu sanırsın,
kopuverir bazen bir anda.

Sen seversin bazen acıları,
zevk almak fasına sarılırsın
onlara, bitiverir.
Mutluluklarda öyledir bazen.
Mutluyken acı çekmesini bilmelisin sırf bu yüzden.

Sevmek gibi bazen her şeyi,
bazen nefret etmek her şeyden.
Her şey senin istediğin gibi değildir ya ondan işte.

Bir ömür boyu üzülemezsin,
Bir ömür boyu gülümsemek varken.

Bir ömür boyu gülümseyemezsin,
bir ömür boyu üzülmek varken.

Sen garipten sesler duyacaksın,
garipten,
içten
ve senin sesin olacak bu...
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Gece karanlık yada kararıyor gibi,
usulca.

Bir sessizliktir gelen ardından dağların.
kupkuru deniz,
yapraklar yaşken hâlâ.

Gözler yaş değildir.
bir şeylere duyarken özlemi, en içten.

Deniz gibi ıslak gözler,
şimdi.
Deniz mavisine döner renkleri.
Yaprak gibi yeşil,
duman gibi, sis gibi gri.

Kararan sadece hava değil, dağların ardından.
Maviye dönen gözler değil,
susan dil, ağız değil.
Düşen yaş değil gözden,
bulutlardan düşen gibi,
bir damlacık değil midir, sadece?

Yalnızlık değil midir,
bu karanlık, suskunluk
ve olanlar, şimdi.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Kısrak

Hasat mevsimi tarlaların güneşi,
yazın rengarenk kelebekleri,
Susmuş gecelerin susamış kıssağı...

Bir bulut olup
papatya kokuları
içinde gelsen,
bardağımda su gibi.

Dolsan yalnızlığımın boşluklarına.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Kara gecelerde kara köpekler dolaşır.
Kara gecelerde, buz mavisi bir sis,
yeşilini kapatırken yaprakların,
denizin çığlıklarını duyarım içimden.
Içimde bir çocuğu boğar
buz mavisi siste denizin çığlıkları..

Kara köpeklerin gözleri yaşarır,
kapatırken buz mavisi bir sis dört bir yanı.
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Bir Sonbahar Sabahı

Dinlerken yaprakların kımıldanışını,
öksürüklerin gelir aklıma,
yapraklar gibi can çekişirken sen.
yapraklar gibi can çekişin gelir aklıma.
bir sonbahar sabahı.

Derin bir yerlerin acır,
derin hatıralarda can çekişirken sen.
Derin..
marien çukuru kadar derin.

Öksürüşlerin, iç çekişin ve iç çekişim.
hatıralar kadar derinde,
boğarken bir çocukluğu.
Çıkmayışındandır sesimin,
çıkamayışı o çocuğun.

Yapraklar gibi can çekişirken sen,
bir sonbahar sabahı..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst