- Konbuyu başlatan
- #1
Kuran'ın sadece Arap kavmi için yazıldığını anlayan dinciler bunu örtbas etmek için bazı hileli savunmalar yapmaktadırlar.Ve bunlara cevap vermemiz gerekmektedir.
1-MEKKENİN ÇEVRESİ DEYİMİNİ BÜTÜN DÜNYAYI KAPSAYAN BİR HALE SOKMAK İSTEDİLER
2-KURANDAKİ İNSANLAR KELİMESİNİ YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN İNSANLAR OLARAK SUNMAYA ÇALIŞTILAR
3-KURANDAKİ ALEM KELİMESİNİ BÜTÜN YARATIKLAR ANLAMINDA KULLANMAYA ÇALIŞTILAR.Bunlara değinmeden önce iki kavimsel ayet verelim:
Biz her peygamberi başka değil,sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmi için göndeririz.Böylece onlara anlatabilmesini mümkün kılarız-İBRAHİM 4 KURAN
Muhammet Arap kavminin diliyle Arap kavmine gönderilmiştir.Ve Kuran'ın dediğine göre sadece Muhammet ve Arap kavmi Kuran'dan sorumludur.Bütün kavimler değil.
Kuran senin için ve kavmin için öğüttür.Sen ve kavmin bundan sorumlu tutulacaksınız-Zuhruf 44 KURAN
Dikkat edilirse bütün kavimler içindir demiyor,bütün kavimler ondan sorumludur demiyor.
Kuran'ın tek kavme özel olduğunu anladıkları için bazı ayetlere bilerek yanlış anlamlar yükleyerek konuyu örtbas etmeye çalışıyorlar.Şimdi bunlara değineceğiz.
MEKKENİN ÇEVRESİ BÜTÜN DÜNYA ANLAMINA GELİR Mİ?
Bu kutsal mubarek kitaptır.Onların ellerindekini doğrulayandır.Ana şehri(Mekke) ve çevresindekileri uyarman için indirdik-ENAM 92 KURAN
Kuranı sana Arapça indirdikki ana kent(mekke) ve çevresini uyarabilesin-ŞURA 7 KURAN
Şimdi bu ayetlere bakıp mekkenin çevresi bütün dünya ve bütün insanlıktır diyorlar.Bu elbetteki açık bir saptırmadır.Kuran çevre derken civarı kasteder.Yakın civarı.Bütün dünyayı kastetmez.
Pauçlarını çıkar Musa.Çünkü Kutsal yerdesin,tuvadasın-TAHA 12 KURAN
Ey musa bu ateş ve çevresindekiler mubarek kılındı-NEML 8 KURAN
Eğer çevre demek bütün dünya demekse o zaman ateşin çevresindekiler kutsal kılındığına göre,bütün dünyadakiler kutsal kılındı mı diyecekler?
Ateş ve çevresi kutsal olduğu için Musa papuçlarını çıkarmak zorundadır.
Eğer ateşin çevresi bütün dünyaysa o zaman bütün dünya kutsal kılınmıştır ve musa dünyanın her yerinde çıplak ayakla gezmek zorunda kalacaktır.
Mescidi aksa ve çevresi mubarek kılınmıştır-İSRA 1 KURAN
Çevre demek bütün dünya demekse o zaman;mescidin çevresi kutsal kılındı derken dünyanın her yeri kıtsal kılındı mı demiş oluyor?
Görünen o ki çevreden kasıt sadece civarıdır.
Yani kabenin çevresinde 7 defa dolaşmak(tavaf) bütün dünyanın etrafını 7 defa dolaşmak olmadığı gibi,mekkenin çevresi de,kudüsün çevreside,ateşin çevreside yakın çevre anlamına gelir.Civar anlamında.Bütün dünya anlamında değil.
Zaten Kuran Mekkenin Çevresini ARAPÇA KONUŞANLARLA SINIRLANDIRMIŞTIR:
Mollalar,mekke civarı diyen ayetlerin bütün insanlıgı kastettiğini iddia etsede,durum hiç öyle değildir.Çünkü ayetler Mekke Civarı kelimesine Arapça konuşulan civar olması gibi bir ön koşulda ekliyorlar.Eğer ARAPÇA kelimesi konulmamış olsa mollalar paçayı kurtarabilirdi.Ama ayetler açıkça Arapça bilenlerden ve Arapça konuşanlardan ibaret bir çevreden bahsediyor.Hatta Kuran ın Arapça inmesinin sebebini de MEKKE VE ÇEVRESİNDEKİLERİN ARAPÇA KONUŞANLARDAN İBARET OLMASINA BAGLIYOR
Kuranı sana Arapça indirdik ki,ana kent(mekke) ve çevresini uyarabilesin-ŞURA 7 KURAN
Bundan önce bir rahmet ve önder olan Musanın kitabı var.Buda LİSANI ARAPÇA OLAN KİMSELERİ uyarman için indirilen bir kitaptır-AHKAF 12 KURAN
Aslında TEK ANA KENT YOK PEK ÇOK ANA KENT VAR.Yani her kavmin bir ana kenti ve çevre kentleri var.Yahudilerin Kudüs,Arapların Mekke v.b.
Bir ana kentin çevresi diğer ana kentin çevresi başlayınca sona eriyor.
Ve her kavmin ana kentine ve çevresine ayrı bir peygamber gerekiyor:
Rabbin memleketlerin ana kentlerine peygamberler yollamadıkça o memleketleri helak etmez/sotumlu tutmaz-KASAS 59 KURAN
(Japon memleketinin ana merkezine,Tokyo'ya Japonca konuşan bir peygamber yollamışmı acaba?Japonlar mesajı Japon bir peygamberdenmi alıyorlar?)
Sen peygamberlerden birisin.Bütün kavimlerin her biri için ayrı bir yol gösterici(hidayetçi-peygamber) vardır-RAD 7 KURAN
Aslında anlatılmak istenen bir kavmin her şehrine değil sadece ana kentine peygamber yollanacağıdır.Ana kente yollanan peygamberin o kavmin çevre kentlerinede yollanmış olacağıdır.
Dileseydik elbetteki her beldeye ayrı bir peygamber yollardık-FURKAN 51 KURAN
Ama hayır bunu yapmıyoruz diyor.Bir kavmin sadece ana kentine peygamber yolluyoruz diyor.
####################
KURANDA İNSANLAR KELİMESİ BÜTÜN İNSANLIK ANLAMINA GELİYOR MU?
Deki ey insanlar topluluğu ben sizleri uyarmak için geldim-ARAF 158 KURAN
Seni bütün gönderişimiz insanlara uyarıcı olmandır,başkası şey değil-SEBE 28 KURAN
Bu ayetleri göstererek bakın insanlara gönderildin diyor,o zaman bütün insanlara gönderildi anlamı çıkar diyorlar.(Ayrıca bu ayetteki İLLA KAFFATEN kelimesi bütünü bundan ibaret anlamına gelir.Ama tercüme hileleri yaparak buradaki kaffeten/bütünü kelimesini insanlar kelimesine ekliyorlar.Böylece bütün insanlar anlamını suni olarak var göstermeye çalışıyorlar.Oysa kaffaten kelimesinin başında illa olumsuzluk eki vardır ve bu kelimeyi insanlar kelimesine değil uyarıcılık kelimesine bağlamayı gerektirir.Yani seni yollayışımızın bütün hepsi uyarıcı olman içindir/başka şey için değildir anlamını verir bu kelime.Bütün insanlar anlamını vermez)
Buda bilinçli yapılan bir aldatmaca ve yanıltmadır.Çünkü Kuran insanlar yada insanlar topluluğu(Lİ EN NASİ) derken PEYGAMBERİN KAVMİNDEN OLAN İNSANLARI kastetediyor.Yani İNSANLAR derken BİR KAVMİN İNSANLARI kastediliyor.
Musa asayla taşa vurunca sular fışkırdı ve bütün insanlar(kulli en nasi) o sudan içtiler-BAKARA 60 KURAN
Şimdi bütün insanların o suyu içmesi ne anlama geliyor?Çinden Brezilyaya kadar bütün insanlar mı?Yoksa sadece Musa nın kavminden olan bütün insanlar mı?Açıkça bütün insanlar diyerek tek kavmin bütün insanları kastediliyor.Musa kavminden olan bütün insanlar.Aynı şey muhammed içinde geçerlidir.Kuran insanlara gönderdik derken Muhammedin kavminden olan insanları kastediyor.
Allah dedi ey Musa;seni bütün insanların başı olarak seçtim.Gönderdiklerimle ve sözlerimle-ARAF 144 KURAN
Şimdi ne diyelim?Musa bütün yeryüzü insanlarının başınamı getirildi?Elbetteki hayır.Yine bütün insanlardan kasıt Musa kavminden olan insanların tamamıdır.
Aynı şekilde Muhammedi insanlara yolladık derkende;kendi kavminden olan bütün insanlara gönderdik demiş oluyor.
Bütün kavimlerin bütün insanlarına değil.Nasılki Musa sadece kendi kavmi olan insanlara gelmişse,Muhammed de sadece lisanı Arapça olan insanlara gelmiştir:
Bundan önce bir rahmet ve önder olan Musanın kitabı var.Buda LİSANI ARAPÇA OLAN KİMSELERİ uyarman için indirilen bir kitaptır-AHKAF 12 KURAN
Musa nın kitabı Arapça olmadığı için,Araplar ondan sorumlu değiller.
Zaten Kuran anlayışında bir peygamber milyonlarca kişiye gönderilmez.
Onu(Yunus’u), yüz bin yahut daha fazla kişiye peygamber olarak gönderdik.-SAFFAT 147 KURAN
###########################
ALEM(BİLEN) KELİMESİNİN SAPTIRILMASI VE İSTİSMARI:
Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne)
Merhametimizle seni alemlerden başkasına göndermedik-ENBİYA 107 KURAN
Tefsirin babası denilen en eski ve en büyük tefsirci sayılan İBN-İ ABBAS,alem kelimesinin sadece şuurlanmış olanları kapsadığını söylemiştir.Bir kavim yada bir zümre içindeki şuurlanmışları.Yani günümüz tabiri ile aydınları,cahil olmayanları.
İbni Abbas Ankebut Suresi 15 nolu ayetini ve Kamer Suresi 15 nolu ayetini referans göstermiştir buna.
O ayetlerde;geminin alemlerin düşünmesi ve ibret alması için geriye bırakıldığı söyleniyor.Gerekli ibreti almak sadece aklını iyi kullananlara özel olduğu için,alemler ibret alır demek aklını iyi kullananlar ibret alır demektir.Yani alem ile aklını iyi kullanan aynı anlamdadır.Zira akılsızlar ve cahiller ibret alamayacağı için cahiller alem(ibret alan akıllılar) sayılamazlar.
Fe enceynâhu ve ashâbes sefîneti ve cealnâ hââyeten lil âlemîn(âlemîne)
Gemiyi bilgelerin(alemine) ibret alması için geriye bıraktık-ANKEBUT 15 KURAN
Onu bir işaret olarak geride bıraktık.Düşünüp ibret alınsın diye-KAMER 15 KURAN
İlk ayet alemler ibret alsın diyor.İkinci ayet düşünüp ibret alınsın diyor.Yani alem demek düşünüp ibret alan demektir.
Bu çok yerinde bir çıkarımdır.Alemler ibret almalıdır(KAMER 15) denildiğine göre,şuursuzlar ibret alamayacağına göre:demek ki alem demek şuurlu olan demektir.
Zaten ilginç olan,tercümanların diğer ayetlerde ALEM kelimesini Türkçeye çevirmeleri ve BİLEN anlamında çeviriye almalarıdır.Ama enbiya suresinde nedense ALEM kelimesini BİLEN olarak çevirmemişler ve olduğu gibi Arapça bırakmışlar.Neden?Bu size hiç ilginç gelmiyormu?
Örneğin Yusuf suresi 77 nolu ayette ALEM kelimesini BİLEN(ALEMU) olarak çevirmişler.Ama enbiya suresinde olduğu gibi Arapça bırakmışlar.
vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
a’lemu : iyice bilir/bilmektedir-YUSUF 77 KURAN
Ve Allah iyice bilmektedir-YUSUF 77 KURAN
Mollaların yaklaşım bütünlüğü yoktur.Yani bir yerde ALEM kelimesini BİLEN olarak çevirmişler ama başka yerde ALEM kelimesini olduğu gibi Arapça bırakmışlar.Bu bir çelişkidir ve her çelişki bir operasyondur.Örtbas etme operasyonu.
O halde ayeti yeniden yazalım:
Seni merhametimizle BİLENLERDEN(ALEMU) başkasına yollamadık-ENBİYA 107 KURAN
Yani BİR KAVMİN BİLENLERİNE YOLLADIK anlamındadır bu ayet.Aslında bilgiyi bilenlerden çok,öğüt almasını bilenlere,bilge olanlara.
Kuran da ALEMU(BİLMEK) fiilide tek kavimle ilişkilendirilmiştir zaten:
Bunda bir kavmin bilmesi(YA-ALEMUNE) için ayetler vardır-NEML 52 KURAN
Sıkıysa bu ayetteki alem kelimesinide olduğu gibi Arapça bıraksınlarda görelim boylarını.O zaman şu anlama gelir ayet:SİZ ÇOK ALEM BİR KAVİMSİNİZ
Kuran bir kavim için Arapça bilgilendirmedir(YA ALEMUNE)-FUSSİLET 3 KURAN
Bir kavmin bilmesi için yada bir kavmin bilenlerine(ya alemune) diyor açıkça.
Alem kelimesindede kavmi aşan bir şey yok yani.Bir kavmin alem/bilen olması için Arapçadır.
1-MEKKENİN ÇEVRESİ DEYİMİNİ BÜTÜN DÜNYAYI KAPSAYAN BİR HALE SOKMAK İSTEDİLER
2-KURANDAKİ İNSANLAR KELİMESİNİ YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN İNSANLAR OLARAK SUNMAYA ÇALIŞTILAR
3-KURANDAKİ ALEM KELİMESİNİ BÜTÜN YARATIKLAR ANLAMINDA KULLANMAYA ÇALIŞTILAR.Bunlara değinmeden önce iki kavimsel ayet verelim:
Biz her peygamberi başka değil,sadece kendi kavminin diliyle kendi kavmi için göndeririz.Böylece onlara anlatabilmesini mümkün kılarız-İBRAHİM 4 KURAN
Muhammet Arap kavminin diliyle Arap kavmine gönderilmiştir.Ve Kuran'ın dediğine göre sadece Muhammet ve Arap kavmi Kuran'dan sorumludur.Bütün kavimler değil.
Kuran senin için ve kavmin için öğüttür.Sen ve kavmin bundan sorumlu tutulacaksınız-Zuhruf 44 KURAN
Dikkat edilirse bütün kavimler içindir demiyor,bütün kavimler ondan sorumludur demiyor.
Kuran'ın tek kavme özel olduğunu anladıkları için bazı ayetlere bilerek yanlış anlamlar yükleyerek konuyu örtbas etmeye çalışıyorlar.Şimdi bunlara değineceğiz.
MEKKENİN ÇEVRESİ BÜTÜN DÜNYA ANLAMINA GELİR Mİ?
Bu kutsal mubarek kitaptır.Onların ellerindekini doğrulayandır.Ana şehri(Mekke) ve çevresindekileri uyarman için indirdik-ENAM 92 KURAN
Kuranı sana Arapça indirdikki ana kent(mekke) ve çevresini uyarabilesin-ŞURA 7 KURAN
Şimdi bu ayetlere bakıp mekkenin çevresi bütün dünya ve bütün insanlıktır diyorlar.Bu elbetteki açık bir saptırmadır.Kuran çevre derken civarı kasteder.Yakın civarı.Bütün dünyayı kastetmez.
Pauçlarını çıkar Musa.Çünkü Kutsal yerdesin,tuvadasın-TAHA 12 KURAN
Ey musa bu ateş ve çevresindekiler mubarek kılındı-NEML 8 KURAN
Eğer çevre demek bütün dünya demekse o zaman ateşin çevresindekiler kutsal kılındığına göre,bütün dünyadakiler kutsal kılındı mı diyecekler?
Ateş ve çevresi kutsal olduğu için Musa papuçlarını çıkarmak zorundadır.
Eğer ateşin çevresi bütün dünyaysa o zaman bütün dünya kutsal kılınmıştır ve musa dünyanın her yerinde çıplak ayakla gezmek zorunda kalacaktır.
Mescidi aksa ve çevresi mubarek kılınmıştır-İSRA 1 KURAN
Çevre demek bütün dünya demekse o zaman;mescidin çevresi kutsal kılındı derken dünyanın her yeri kıtsal kılındı mı demiş oluyor?
Görünen o ki çevreden kasıt sadece civarıdır.
Yani kabenin çevresinde 7 defa dolaşmak(tavaf) bütün dünyanın etrafını 7 defa dolaşmak olmadığı gibi,mekkenin çevresi de,kudüsün çevreside,ateşin çevreside yakın çevre anlamına gelir.Civar anlamında.Bütün dünya anlamında değil.
Zaten Kuran Mekkenin Çevresini ARAPÇA KONUŞANLARLA SINIRLANDIRMIŞTIR:
Mollalar,mekke civarı diyen ayetlerin bütün insanlıgı kastettiğini iddia etsede,durum hiç öyle değildir.Çünkü ayetler Mekke Civarı kelimesine Arapça konuşulan civar olması gibi bir ön koşulda ekliyorlar.Eğer ARAPÇA kelimesi konulmamış olsa mollalar paçayı kurtarabilirdi.Ama ayetler açıkça Arapça bilenlerden ve Arapça konuşanlardan ibaret bir çevreden bahsediyor.Hatta Kuran ın Arapça inmesinin sebebini de MEKKE VE ÇEVRESİNDEKİLERİN ARAPÇA KONUŞANLARDAN İBARET OLMASINA BAGLIYOR
Kuranı sana Arapça indirdik ki,ana kent(mekke) ve çevresini uyarabilesin-ŞURA 7 KURAN
Bundan önce bir rahmet ve önder olan Musanın kitabı var.Buda LİSANI ARAPÇA OLAN KİMSELERİ uyarman için indirilen bir kitaptır-AHKAF 12 KURAN
Aslında TEK ANA KENT YOK PEK ÇOK ANA KENT VAR.Yani her kavmin bir ana kenti ve çevre kentleri var.Yahudilerin Kudüs,Arapların Mekke v.b.
Bir ana kentin çevresi diğer ana kentin çevresi başlayınca sona eriyor.
Ve her kavmin ana kentine ve çevresine ayrı bir peygamber gerekiyor:
Rabbin memleketlerin ana kentlerine peygamberler yollamadıkça o memleketleri helak etmez/sotumlu tutmaz-KASAS 59 KURAN
(Japon memleketinin ana merkezine,Tokyo'ya Japonca konuşan bir peygamber yollamışmı acaba?Japonlar mesajı Japon bir peygamberdenmi alıyorlar?)
Sen peygamberlerden birisin.Bütün kavimlerin her biri için ayrı bir yol gösterici(hidayetçi-peygamber) vardır-RAD 7 KURAN
Aslında anlatılmak istenen bir kavmin her şehrine değil sadece ana kentine peygamber yollanacağıdır.Ana kente yollanan peygamberin o kavmin çevre kentlerinede yollanmış olacağıdır.
Dileseydik elbetteki her beldeye ayrı bir peygamber yollardık-FURKAN 51 KURAN
Ama hayır bunu yapmıyoruz diyor.Bir kavmin sadece ana kentine peygamber yolluyoruz diyor.
####################
KURANDA İNSANLAR KELİMESİ BÜTÜN İNSANLIK ANLAMINA GELİYOR MU?
Deki ey insanlar topluluğu ben sizleri uyarmak için geldim-ARAF 158 KURAN
Seni bütün gönderişimiz insanlara uyarıcı olmandır,başkası şey değil-SEBE 28 KURAN
Bu ayetleri göstererek bakın insanlara gönderildin diyor,o zaman bütün insanlara gönderildi anlamı çıkar diyorlar.(Ayrıca bu ayetteki İLLA KAFFATEN kelimesi bütünü bundan ibaret anlamına gelir.Ama tercüme hileleri yaparak buradaki kaffeten/bütünü kelimesini insanlar kelimesine ekliyorlar.Böylece bütün insanlar anlamını suni olarak var göstermeye çalışıyorlar.Oysa kaffaten kelimesinin başında illa olumsuzluk eki vardır ve bu kelimeyi insanlar kelimesine değil uyarıcılık kelimesine bağlamayı gerektirir.Yani seni yollayışımızın bütün hepsi uyarıcı olman içindir/başka şey için değildir anlamını verir bu kelime.Bütün insanlar anlamını vermez)
Buda bilinçli yapılan bir aldatmaca ve yanıltmadır.Çünkü Kuran insanlar yada insanlar topluluğu(Lİ EN NASİ) derken PEYGAMBERİN KAVMİNDEN OLAN İNSANLARI kastetediyor.Yani İNSANLAR derken BİR KAVMİN İNSANLARI kastediliyor.
Musa asayla taşa vurunca sular fışkırdı ve bütün insanlar(kulli en nasi) o sudan içtiler-BAKARA 60 KURAN
Şimdi bütün insanların o suyu içmesi ne anlama geliyor?Çinden Brezilyaya kadar bütün insanlar mı?Yoksa sadece Musa nın kavminden olan bütün insanlar mı?Açıkça bütün insanlar diyerek tek kavmin bütün insanları kastediliyor.Musa kavminden olan bütün insanlar.Aynı şey muhammed içinde geçerlidir.Kuran insanlara gönderdik derken Muhammedin kavminden olan insanları kastediyor.
Allah dedi ey Musa;seni bütün insanların başı olarak seçtim.Gönderdiklerimle ve sözlerimle-ARAF 144 KURAN
Şimdi ne diyelim?Musa bütün yeryüzü insanlarının başınamı getirildi?Elbetteki hayır.Yine bütün insanlardan kasıt Musa kavminden olan insanların tamamıdır.
Aynı şekilde Muhammedi insanlara yolladık derkende;kendi kavminden olan bütün insanlara gönderdik demiş oluyor.
Bütün kavimlerin bütün insanlarına değil.Nasılki Musa sadece kendi kavmi olan insanlara gelmişse,Muhammed de sadece lisanı Arapça olan insanlara gelmiştir:
Bundan önce bir rahmet ve önder olan Musanın kitabı var.Buda LİSANI ARAPÇA OLAN KİMSELERİ uyarman için indirilen bir kitaptır-AHKAF 12 KURAN
Musa nın kitabı Arapça olmadığı için,Araplar ondan sorumlu değiller.
Zaten Kuran anlayışında bir peygamber milyonlarca kişiye gönderilmez.
Onu(Yunus’u), yüz bin yahut daha fazla kişiye peygamber olarak gönderdik.-SAFFAT 147 KURAN
###########################
ALEM(BİLEN) KELİMESİNİN SAPTIRILMASI VE İSTİSMARI:
Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne)
Merhametimizle seni alemlerden başkasına göndermedik-ENBİYA 107 KURAN
Tefsirin babası denilen en eski ve en büyük tefsirci sayılan İBN-İ ABBAS,alem kelimesinin sadece şuurlanmış olanları kapsadığını söylemiştir.Bir kavim yada bir zümre içindeki şuurlanmışları.Yani günümüz tabiri ile aydınları,cahil olmayanları.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
İbni Abbas Ankebut Suresi 15 nolu ayetini ve Kamer Suresi 15 nolu ayetini referans göstermiştir buna.
O ayetlerde;geminin alemlerin düşünmesi ve ibret alması için geriye bırakıldığı söyleniyor.Gerekli ibreti almak sadece aklını iyi kullananlara özel olduğu için,alemler ibret alır demek aklını iyi kullananlar ibret alır demektir.Yani alem ile aklını iyi kullanan aynı anlamdadır.Zira akılsızlar ve cahiller ibret alamayacağı için cahiller alem(ibret alan akıllılar) sayılamazlar.
Fe enceynâhu ve ashâbes sefîneti ve cealnâ hââyeten lil âlemîn(âlemîne)
Gemiyi bilgelerin(alemine) ibret alması için geriye bıraktık-ANKEBUT 15 KURAN
Onu bir işaret olarak geride bıraktık.Düşünüp ibret alınsın diye-KAMER 15 KURAN
İlk ayet alemler ibret alsın diyor.İkinci ayet düşünüp ibret alınsın diyor.Yani alem demek düşünüp ibret alan demektir.
Bu çok yerinde bir çıkarımdır.Alemler ibret almalıdır(KAMER 15) denildiğine göre,şuursuzlar ibret alamayacağına göre:demek ki alem demek şuurlu olan demektir.
Zaten ilginç olan,tercümanların diğer ayetlerde ALEM kelimesini Türkçeye çevirmeleri ve BİLEN anlamında çeviriye almalarıdır.Ama enbiya suresinde nedense ALEM kelimesini BİLEN olarak çevirmemişler ve olduğu gibi Arapça bırakmışlar.Neden?Bu size hiç ilginç gelmiyormu?
Örneğin Yusuf suresi 77 nolu ayette ALEM kelimesini BİLEN(ALEMU) olarak çevirmişler.Ama enbiya suresinde olduğu gibi Arapça bırakmışlar.
vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
a’lemu : iyice bilir/bilmektedir-YUSUF 77 KURAN
Ve Allah iyice bilmektedir-YUSUF 77 KURAN
Mollaların yaklaşım bütünlüğü yoktur.Yani bir yerde ALEM kelimesini BİLEN olarak çevirmişler ama başka yerde ALEM kelimesini olduğu gibi Arapça bırakmışlar.Bu bir çelişkidir ve her çelişki bir operasyondur.Örtbas etme operasyonu.
O halde ayeti yeniden yazalım:
Seni merhametimizle BİLENLERDEN(ALEMU) başkasına yollamadık-ENBİYA 107 KURAN
Yani BİR KAVMİN BİLENLERİNE YOLLADIK anlamındadır bu ayet.Aslında bilgiyi bilenlerden çok,öğüt almasını bilenlere,bilge olanlara.
Kuran da ALEMU(BİLMEK) fiilide tek kavimle ilişkilendirilmiştir zaten:
Bunda bir kavmin bilmesi(YA-ALEMUNE) için ayetler vardır-NEML 52 KURAN
Sıkıysa bu ayetteki alem kelimesinide olduğu gibi Arapça bıraksınlarda görelim boylarını.O zaman şu anlama gelir ayet:SİZ ÇOK ALEM BİR KAVİMSİNİZ
Kuran bir kavim için Arapça bilgilendirmedir(YA ALEMUNE)-FUSSİLET 3 KURAN
Bir kavmin bilmesi için yada bir kavmin bilenlerine(ya alemune) diyor açıkça.
Alem kelimesindede kavmi aşan bir şey yok yani.Bir kavmin alem/bilen olması için Arapçadır.