- Konbuyu başlatan
- #1
1. Tanrı İyi Olmayı Sever.:
Tanrı, herhangi bir dine mensup olmayı değil; iyi olmayı sever. Herkes takdir etmeli ki tanrı sevdiklerini ödüllendirir; ama şefaat inancına sahip olan farklı dinlerden olan insanlar takdir edemeyecekler.
"Tanrı iyi insanları sever." düşüncesine nasıl ulaştım? Bu fikre ilk ulaşan kişi ben değilim, belki bu şekilde dillendiren ilk kişi ben olabilirim. Bir şeyleri ilk bulan olmak gibi bir derdim yok, önemsediğim şey; yanlış olanı değil, doğru olanı benimsemek. Sadece o sese, vicdana; kulak verdim. Bazı şeylere aklınızla değil, vicdanınızla ulaşabilirsiniz. Dolayısıyla bu fikre nasıl ulaştığım hakkında bu kadar konuşabilirim.
Tanrını rızasını her şeyin önüne koymayı doğru bulduğumdan, bu fikir bana yol gösteriyor; büyük ölçüde beni oluşturuyor ama tek değil; çünkü sevdiklerimin iyiliğini, dünyanın daha iyi bir yer olmasını, hayvanların iyiliğini de önemsiyorum. Tanrının rızasını her şeyin önüne koymak diğerlerini istemem konusunda bir engel oluşturmuyor. "Tanrı iyi insanları sever" ise sevdiklerime kötü davranmamı, dünyanın kötü bir yer olmasını, hayvanların kötülüğünü isteyemez. Birlik, çelişkiler olmadığı zaman mümkündür; birinin yaptığını diğeri bozar; böyle durumlarda birlikten bahsedilebilir mi? Böyle durumlarda düşmanlıktan bahsedilir, yıkımdan bahsedilir, özürlerden ama içten olmayan özürlerden, hayata aktarılmayacak özürlerden bahsedilir.
Tanrı, başka dinlerden olan veya tanrının varlığına inanmayan ama iyi olan insanları sonsuza kadar cehenneme mi atacak?
2. (başlıksız):
İyi olan nedir, kötü olan nedir, iyi ve kötü olmayan şeyler var mıdır? Bu soruların her şeyi kapsamayan cevapları var.
Ahlak her insanı kapsar; Saşa mide olduğundan kalıplar dayanılmazdır.
3. Ahlak:
Ahlak her insanı kapsar; en ahlaklı olan bildiklerine göre en doğru olanı ve bildiklerinin yanlış olduğunu kabul edebilendir. Bu söylediğim her insanı kapsar; göreceli olan ahlak değildir; göreceli olan davranışlardır. Ahlak şanstan münezzehtir.
4. Ölü Olma Durumu:
Ölüler hiçbir şeyi isteyemez; ölü olmak, bir şeyleri isteyememektir.
Ölülük, canlılığın olmadığı zamanlarda olan şeydir; canlılar, canlılığını kaybedip ölü durumuna geçer; canlı olmayanlar zaten ölüdürler.
5. Ahlak, İnsana Aittir.:
Ahlak insan olana aittir. Hayvanlarda ahlak yoktur.
6. His:
His, canlı olana aittir. Hisseden ister.
7. Ahlak, Güzel Olanı Yapmaktır.:
Ahlak, bencil olmamaktır; kendin olmaktır; hayıra yormaktır; kendini üstün görmemektir; toplumunu üstün görmemektir. Ahlak, bunlardan fazlasıdır.
8. Sonsuzluk:
Süresi uzun olan kısa olana göre daha eftaldir. Sonsuzluk daha eftaldir; geçici olan geçer. Geçtiği zaman değerini kaybeder. Öyleyse ben kalıcı olanı istiyorum; sonsuz olanı.
9. Çeşit:
Çeşitlilik zenginliktir, zenginlik hazinedir; böylelikle insanlar zenginliği arzular; çeşitlilikten yoksun zenginlik olamaz; en zengin insan en fazla çeşide sahip olandır; olanların iyi olması bir illüzyondur. Sıkılmamak mutlu olmaksa zenginlik mutluluğu satın alır; zenginlik kendini uyuşturmaksa zenginler en uyuşuk insanlardır, gerçek mutluluk insanı uyuşturandır(!)
Gerçek mutluluk satın alınamaz, kazanılır, harcanamaz, satılamaz, insanın hep yanındadır. Kaynağı para değildir.
10. Ruh:
İnsanlar seçimleri kendi yaparlar; düşünce açığa çıkartır. Böylelikle sadece düşünen bilir. Şunları düşünen: Tanrı insanı neden yarattı; insanlar farklılar; hayvanlar aynılar; var olmak seçim yapmakla mümkün; ruh dileyendir.
11. Mutluluğa Uzanmak:
İnsan haz alıp kendisine yarar sağlayamaz; kendisine yarar sağlayan fazlasıdır; böylelikle ahlaklı olmak kendinle mutlu olmaktır, kendine yarar sağlayandır; kendine yarar sağlayan mutluluğa uzanır. Ahlaklı olmak başkalarını umursayandır. Kendine yara sağlamak için ahlaklı olunamaz; ahlak başka şeylerdir (bilindi).
12. Şartlar:
İnsanlar şartları değiştiremezler; insanlar şartları değiştirebilirler; insanlar şartlardan bağımsızdırlar; insanlar şartları etkilerler; böylelikle şartların kişiden kişiye farklı etkisi olur; ve böylelikle şartlar farklı kişilerin hayatlarını farklı şekillerde etkiler; böylelikle de insanlar şartları daha az umursayabilirler.
13. Yasaların Hakimi:
Hangi yasaların hakimi insanlar; daha yasaları tam anlamaktan yoksunlar; hayır, onlar yasa koyucu değiller; onlar yasalara tabiiler. Uydurarak bir yere varamazlar, varamadılar. Anlamaya çalışılmalı; uydurmak sadece bir engeldir.
14. (başlıksız):
Hakimiyet elde edenindir; elde eden gönülleri fethedenindir. Böylelikle gönüllere taht kuran, saraylara taht kurar; parayı sevenler cepleriyle bağ kurarlar; iyiliği sevenler kalpleriyle bağ kurarlar; cepleriyle bağ kuranlar cepdaş, kalpleriyle bağ kuranlar yurtdaş olurlar.
15. Yalnızlık:
Amma velakin yalnızlık yalnız kalanındır; aksi takdirde yalnız kalınmazdı; kendisi olamayan yalnızlığa itilir; yalnızlık bir tercih değil bir zorunluluktur. Böylelikle bilindi; sunulmasaydı bilinebilir miydi; biraz evet, çoğu hayır.
16. Böylelikle Bilindi:
Bozmak yapmaktan daha zordur; böylelikle yapan bozandan daha evladır; bozan yapandan daha dikkatli olmalıdır; bazı şeylerin geri dönüşü yoktur, bazı şeylerin geri dönüşü zordur; böylelikle bilindi; sunulmasaydı bilinebilir miydi; biraz hayır, çoğu öyle; düşünen bilir; dileyen düşünür; kimler diler; aklını hocaya teslim etmeyenler, umursayanlar, filozoflar(filozof denmesini mi bekliyorsunuz?), filozof olmayan düşünmez, onlar, onlar ve onlar da düşünürler; böylelikle bilinmedi.
17. Gerçekliğin Kıymeti:
Ve insan aldandı; fazlalıklara, geçici rahatlığa ve daha fazlasına; pek azı fark etti gerçekleri, gerçekliğin kıymetini; pek azı tercih etti gerçek kıymeti.
Ve insan inandı; yalancılara, işine gelenlere ve daha fazlasına; pek azı fark etti gerçekleri, gerçekliğin kıymetini; pek azı tercih etti gerçek kıymeti.
Sen aldanma sen inanma; bırak çoğunluk onların olsun; gönlünü hoş tut; hak haklıdan yana.
18. Zapt-ı Mübeşşere
Zapt-ı mübeşşere değil ecri mümsema,
Olsaydı ecri zayiat olmazdı kelimat,
Böylelikle açıkladı değil ecri zayiat,
Bilindi istendi buna değdi, çünkü kalpteydi.
Varlık sahasını terk edince, anlaşıldı.
Varlıkların üstünde bir varlık vardı,
Anlaşılmaz okunmadan oku doğru yere doğrultmadan,
Sabiri tartmadan arşa dokanmadan,
Anlaşılır tartı doğruysa, anlaşılır arşa dokanılırsa;
Arşa dokandım huşu ile, serzenişte bulundum;
Dedim "neden bütün bu acılar?", dedi "acı sadece sizde mi var?";
Katlan; geçer bu acılar, geçecek bu acılar.
Sordum "siz kimsiniz?", dediler "biz sizdeniz.".
Şaşırdım; neden bizimle değilsiniz?, şaşırdılar; sizinle değil miyiz?.
Çaldım yasak bilgi, olan bana oldu neden yasak ki?,
Öğrendim; yasakmış, çünkü akıllara zararmış,
Olsun; veririm, geri veririm; alın, geri alın.
Aldılar, geri aldılar, benden aldılar; sordum; "benden mutlusu var mı, benden mutlusu var mı?".
Fazla şımardım; az yaşadım; çok çalıştım;
Şımarmasaydım, çok çalışır mıydım?, aza dayanır mıydım?;
Sanmam, büyük iş, az yaşam, çok katlan; fazla dayan, fazla dayan, fazla dayan, fazla dayan...
Sanmam, elmasa kömür denir mi?, aza çok denir mi?, uzun lafın kısası: Boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?;
Sanırım, ben zaten çok yaşadım; hangi gafil buna şaşırır, şaşarım; kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım;
Alıntı da yaparım, alıntı da yaparım.
Tanrı, herhangi bir dine mensup olmayı değil; iyi olmayı sever. Herkes takdir etmeli ki tanrı sevdiklerini ödüllendirir; ama şefaat inancına sahip olan farklı dinlerden olan insanlar takdir edemeyecekler.
"Tanrı iyi insanları sever." düşüncesine nasıl ulaştım? Bu fikre ilk ulaşan kişi ben değilim, belki bu şekilde dillendiren ilk kişi ben olabilirim. Bir şeyleri ilk bulan olmak gibi bir derdim yok, önemsediğim şey; yanlış olanı değil, doğru olanı benimsemek. Sadece o sese, vicdana; kulak verdim. Bazı şeylere aklınızla değil, vicdanınızla ulaşabilirsiniz. Dolayısıyla bu fikre nasıl ulaştığım hakkında bu kadar konuşabilirim.
Tanrını rızasını her şeyin önüne koymayı doğru bulduğumdan, bu fikir bana yol gösteriyor; büyük ölçüde beni oluşturuyor ama tek değil; çünkü sevdiklerimin iyiliğini, dünyanın daha iyi bir yer olmasını, hayvanların iyiliğini de önemsiyorum. Tanrının rızasını her şeyin önüne koymak diğerlerini istemem konusunda bir engel oluşturmuyor. "Tanrı iyi insanları sever" ise sevdiklerime kötü davranmamı, dünyanın kötü bir yer olmasını, hayvanların kötülüğünü isteyemez. Birlik, çelişkiler olmadığı zaman mümkündür; birinin yaptığını diğeri bozar; böyle durumlarda birlikten bahsedilebilir mi? Böyle durumlarda düşmanlıktan bahsedilir, yıkımdan bahsedilir, özürlerden ama içten olmayan özürlerden, hayata aktarılmayacak özürlerden bahsedilir.
Tanrı, başka dinlerden olan veya tanrının varlığına inanmayan ama iyi olan insanları sonsuza kadar cehenneme mi atacak?
2. (başlıksız):
İyi olan nedir, kötü olan nedir, iyi ve kötü olmayan şeyler var mıdır? Bu soruların her şeyi kapsamayan cevapları var.
Ahlak her insanı kapsar; Saşa mide olduğundan kalıplar dayanılmazdır.
3. Ahlak:
Ahlak her insanı kapsar; en ahlaklı olan bildiklerine göre en doğru olanı ve bildiklerinin yanlış olduğunu kabul edebilendir. Bu söylediğim her insanı kapsar; göreceli olan ahlak değildir; göreceli olan davranışlardır. Ahlak şanstan münezzehtir.
4. Ölü Olma Durumu:
Ölüler hiçbir şeyi isteyemez; ölü olmak, bir şeyleri isteyememektir.
Ölülük, canlılığın olmadığı zamanlarda olan şeydir; canlılar, canlılığını kaybedip ölü durumuna geçer; canlı olmayanlar zaten ölüdürler.
5. Ahlak, İnsana Aittir.:
Ahlak insan olana aittir. Hayvanlarda ahlak yoktur.
6. His:
His, canlı olana aittir. Hisseden ister.
7. Ahlak, Güzel Olanı Yapmaktır.:
Ahlak, bencil olmamaktır; kendin olmaktır; hayıra yormaktır; kendini üstün görmemektir; toplumunu üstün görmemektir. Ahlak, bunlardan fazlasıdır.
8. Sonsuzluk:
Süresi uzun olan kısa olana göre daha eftaldir. Sonsuzluk daha eftaldir; geçici olan geçer. Geçtiği zaman değerini kaybeder. Öyleyse ben kalıcı olanı istiyorum; sonsuz olanı.
9. Çeşit:
Çeşitlilik zenginliktir, zenginlik hazinedir; böylelikle insanlar zenginliği arzular; çeşitlilikten yoksun zenginlik olamaz; en zengin insan en fazla çeşide sahip olandır; olanların iyi olması bir illüzyondur. Sıkılmamak mutlu olmaksa zenginlik mutluluğu satın alır; zenginlik kendini uyuşturmaksa zenginler en uyuşuk insanlardır, gerçek mutluluk insanı uyuşturandır(!)
Gerçek mutluluk satın alınamaz, kazanılır, harcanamaz, satılamaz, insanın hep yanındadır. Kaynağı para değildir.
10. Ruh:
İnsanlar seçimleri kendi yaparlar; düşünce açığa çıkartır. Böylelikle sadece düşünen bilir. Şunları düşünen: Tanrı insanı neden yarattı; insanlar farklılar; hayvanlar aynılar; var olmak seçim yapmakla mümkün; ruh dileyendir.
11. Mutluluğa Uzanmak:
İnsan haz alıp kendisine yarar sağlayamaz; kendisine yarar sağlayan fazlasıdır; böylelikle ahlaklı olmak kendinle mutlu olmaktır, kendine yarar sağlayandır; kendine yarar sağlayan mutluluğa uzanır. Ahlaklı olmak başkalarını umursayandır. Kendine yara sağlamak için ahlaklı olunamaz; ahlak başka şeylerdir (bilindi).
12. Şartlar:
İnsanlar şartları değiştiremezler; insanlar şartları değiştirebilirler; insanlar şartlardan bağımsızdırlar; insanlar şartları etkilerler; böylelikle şartların kişiden kişiye farklı etkisi olur; ve böylelikle şartlar farklı kişilerin hayatlarını farklı şekillerde etkiler; böylelikle de insanlar şartları daha az umursayabilirler.
13. Yasaların Hakimi:
Hangi yasaların hakimi insanlar; daha yasaları tam anlamaktan yoksunlar; hayır, onlar yasa koyucu değiller; onlar yasalara tabiiler. Uydurarak bir yere varamazlar, varamadılar. Anlamaya çalışılmalı; uydurmak sadece bir engeldir.
14. (başlıksız):
Hakimiyet elde edenindir; elde eden gönülleri fethedenindir. Böylelikle gönüllere taht kuran, saraylara taht kurar; parayı sevenler cepleriyle bağ kurarlar; iyiliği sevenler kalpleriyle bağ kurarlar; cepleriyle bağ kuranlar cepdaş, kalpleriyle bağ kuranlar yurtdaş olurlar.
15. Yalnızlık:
Amma velakin yalnızlık yalnız kalanındır; aksi takdirde yalnız kalınmazdı; kendisi olamayan yalnızlığa itilir; yalnızlık bir tercih değil bir zorunluluktur. Böylelikle bilindi; sunulmasaydı bilinebilir miydi; biraz evet, çoğu hayır.
16. Böylelikle Bilindi:
Bozmak yapmaktan daha zordur; böylelikle yapan bozandan daha evladır; bozan yapandan daha dikkatli olmalıdır; bazı şeylerin geri dönüşü yoktur, bazı şeylerin geri dönüşü zordur; böylelikle bilindi; sunulmasaydı bilinebilir miydi; biraz hayır, çoğu öyle; düşünen bilir; dileyen düşünür; kimler diler; aklını hocaya teslim etmeyenler, umursayanlar, filozoflar(filozof denmesini mi bekliyorsunuz?), filozof olmayan düşünmez, onlar, onlar ve onlar da düşünürler; böylelikle bilinmedi.
17. Gerçekliğin Kıymeti:
Ve insan aldandı; fazlalıklara, geçici rahatlığa ve daha fazlasına; pek azı fark etti gerçekleri, gerçekliğin kıymetini; pek azı tercih etti gerçek kıymeti.
Ve insan inandı; yalancılara, işine gelenlere ve daha fazlasına; pek azı fark etti gerçekleri, gerçekliğin kıymetini; pek azı tercih etti gerçek kıymeti.
Sen aldanma sen inanma; bırak çoğunluk onların olsun; gönlünü hoş tut; hak haklıdan yana.
18. Zapt-ı Mübeşşere
Zapt-ı mübeşşere değil ecri mümsema,
Olsaydı ecri zayiat olmazdı kelimat,
Böylelikle açıkladı değil ecri zayiat,
Bilindi istendi buna değdi, çünkü kalpteydi.
Varlık sahasını terk edince, anlaşıldı.
Varlıkların üstünde bir varlık vardı,
Anlaşılmaz okunmadan oku doğru yere doğrultmadan,
Sabiri tartmadan arşa dokanmadan,
Anlaşılır tartı doğruysa, anlaşılır arşa dokanılırsa;
Arşa dokandım huşu ile, serzenişte bulundum;
Dedim "neden bütün bu acılar?", dedi "acı sadece sizde mi var?";
Katlan; geçer bu acılar, geçecek bu acılar.
Sordum "siz kimsiniz?", dediler "biz sizdeniz.".
Şaşırdım; neden bizimle değilsiniz?, şaşırdılar; sizinle değil miyiz?.
Çaldım yasak bilgi, olan bana oldu neden yasak ki?,
Öğrendim; yasakmış, çünkü akıllara zararmış,
Olsun; veririm, geri veririm; alın, geri alın.
Aldılar, geri aldılar, benden aldılar; sordum; "benden mutlusu var mı, benden mutlusu var mı?".
Fazla şımardım; az yaşadım; çok çalıştım;
Şımarmasaydım, çok çalışır mıydım?, aza dayanır mıydım?;
Sanmam, büyük iş, az yaşam, çok katlan; fazla dayan, fazla dayan, fazla dayan, fazla dayan...
Sanmam, elmasa kömür denir mi?, aza çok denir mi?, uzun lafın kısası: Boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?;
Sanırım, ben zaten çok yaşadım; hangi gafil buna şaşırır, şaşarım; kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım;
Alıntı da yaparım, alıntı da yaparım.
Son düzenleme: