done -tam- önemli değil bizce. metodoloji ya da olgu sorgulanmıyorsa/sorgulanmayacaksa
sonuç yüklem ve özlemler de içeriğin ısrarla incelemesi değil asıl temamız
bu olası (ya da iddia edilen savlanan) temas, bir gelecek iletişim olduğunu öne sürerken aynı zaman biz biriz diyor ve kanıtlar öne sürmeyeceğini kendini kanıtlamayacağını böyle bir giderime gerek bulunmadığını da belirtiyor.
eğer iletişim geçerliyse ve sağlanmışsa bunun anlamı çok büyük (ya da içerikten tabi ki büyük ve) tabi
(Bize göre) iletişim yapısı ve tavrı kavrayışı ve bunun sunacakları doneden (veri analtımından ve içeriğinden) büyük önce ve önemlidir
bu iletişim kalıplarıdır
iletişim kalıplarını ve biçimi izlemek başlı başına -zihin egzersizi ve geri bildirim sağlar
eğer bu/bunlar da önemsenmeyecekse ya da buna dair kavrayış , ben ısrar sunmayacağım
bu ben bunu bir inanç din metodolojisi kabul ikilemine asla sokmadım-durum bu değil
ki sokamam da yani durum bu değildi
belki de sunumlamam da hataydı ve içeriğe istençli -beklentili okuyucu bir şekilde kendi ulaşmalıydı
inanç ikna kabul paradokslarına hapsedilmiş/takılmış ya da bunları takınmış bir sunum değil bu
ifadeleri/ifadelerinizi değillemeyeceğim ve metni -açık- savunmayacağım/tutmayacağım yani -tamam- bu hata sanıyorum
benim için önemli değil aslında insanlık ya da tarih için önemli olabilir di
daha geniş bir kitle sorgulasa ya da çap büyüse büyüse
saygıyla
yanıtlarla ilgilenmiyoruz-yanıtların veriliş biçimiyle ilgileniyoruz
iletişimin metodolojisi ya da dinamik içerikten çok öğretiyor bize
eğer bir mağara adamına bir testere verseydik (balta kullanmışlık bilgisiyle bunu tutup) muhtemelen onu ağacın gövdesine doğru dikey sallamayı sürdürürdü,
ve bunun kesmediğini söyleyecekti
ben seni çok iyi anladım oraya tomruklar dizmeliyiz ve bunu göstermeliyiz ya da sen bir testereye ihtiyacın olduğunda daha hızlı kesen bi şeyden bahsedildiğini hatırlayabilirsin saygılı dostum
bunu bir radyo yayını vb. olarak düşünemyi deneylim lütfen.
radyo yayıncılığını eleştirmekle (örneğin-metodololoji ve kanıt için) Laura'nın yayınını/ya da sorularını ve sunumunu eleştirmek ayrı şeyler
ancak yine de karşıdaki katılımcı ve soru yanıtlayan "mr and ms gelecek" ise ?
Gelecekle siz de radyo programı yapabilecek/yapabiliyor iseniz; ben ısrarla o şovu, şov başlagındaki kötü sorular ve cevap döngüleri nedeniyle hapsedemem
ben bunu belirtmeden ileri yürüyemem
öncelik bu
bir diğeri
Radyo programının içeriğini öncelikle/bir ölçüde programcı belirler belirliyor
ya da onun soruları
---
yani "gelecek"/(yazdıran ve yanıt sunan) uygun davette her davete katılımcı ise ve size de gerekirse "gelecekle" radyo şovu ve konukluk yapabilirsiniz
Lauranın yayınının içeriğinde başta tuhaf şeyler olması ile bu iletişim dezenfome edilemez
edilmemeli
ve radyo dalgalarının varlığını paylaşmak-tartışmak ya da kabul etmek ispatlamak inanmak ise ayrı bir konudur
ki radyo yayınıylaa bunlar karıştırılmaz ve bu radyo yayınını da kısıtlamaz
bunlar ilgilileri ilgilendirir
biz bir radyo var dinliyoruz yayın var iyi kötü izliyoruz ve dinliyoruz
müzik güzel
Kasyopya okumak okumamak ya da diğeri/o içerikle ilgili yorumunuz sizin özgür iradeniz
yani sizin yorumunuz ben asla buna taraf ya da karşıt değilim
yazdıklarım biraz daha bağımsız, kişisel almazsanız ben sevinirim
1- Antik yöntemlerle gerçek bilgisi alma peşinde koşan bir grup araştırmacı ve meraklı kişi, klasik viya tablası denemeleriyle, gelecekle temas kurduğunu belirten bir içerik/metin yayımlamaktadır.
Anlıyorum dersem yalan söylemiş olurum o kadar karışık yazıyorsun ki sanalmanik aynı metni 3 kez okuyup anlamaya çalışıyorum. Anladığım da şu; senin fikrin sana benim ki bana demek istemişsin sanırım.😊Aynen öyle sen bu konuyu araştırmaya devam et hatta sana tavsiyem bir tahta yap kendine ve bu varlıkla kendin görüş.☺Tabii ki bunu önermeyeceğim fakat celseler niye kesildi bunun üzerinde biraz düşünmek gerekiyor bence.
celselerin kesildiği falan yok. hem okumuyor hem dalga geçiyorsunuz !!!!!!! derdiniz ne? gölge etmeyin bence..
Burayı bari azcık okuyaydınızbenim inandığım falan yok..
Anlıyorum dersem yalan söylemiş olurum o kadar karışık yazıyorsun ki sanalmanik aynı metni 3 kez okuyup anlamaya çalışıyorum. Anladığım da şu; senin fikrin sana benim ki bana demek istemişsin sanırım.
Aynen öyle sen bu konuyu araştırmaya devam et hatta sana tavsiyem bir tahta yap kendine ve bu varlıkla kendin görüş.☺Tabii ki bunu önermeyeceğim fakat celseler niye kesildi bunun üzerinde biraz düşünmek gerekiyor bence.
Celseler 10 Aralık 2016 da kesilmiş ve son celsede 40 gün içinde dünyada yaşanacak felaketi haber vermiş.
son o halde digital
ifade şu (felaket değil) ilikleri donmak/kanı çekilmek-iliklerine kadar üşümek/donmak vb.
iliklerimize kadar donanlar üşüyenler ya da kanı çekilenler varsa ?!
bu bir kehanetimsi değil kaldı ki
okumanı rica etmiştik sadece okumanı
okumanı rica etmiştik sadece okumanı digital
bizim ki emir değil buyruk değil sadece ricaydı digital
sadece ricaydı
Okudum işte ....
senin kararlarını ben anlıyorum digital öte yandançok celse okudum bu tür varlıklara ait ve sonuçta bu varlığın bizim gibi dünyada yaşamış ve ölmüş birisi olduğuna karar verdim. .
c
bu metne dayanarak bunlardan sözedemeyiz başlangıçta
geçmiş için için bile açık/değişken kip kullanılıyor siz gelecekten bahsediyorsunuz
bu konuda metinde geçen bir ifade şu
"Size zamanın her zaman açık olma özelliğini hatırlattık"
bir ifade de şu
"Einstein sadece gelceğin değil gemişinde açık ve değişken olduğunu buldu"
S: (RS) Çekim ile elektromanyetizmanın aynılığını, dördüncü seviyeyi katarak matematiksel olarak nasıl ifade edebiliriz?
C: Yanıtları zihninde canlandırmanı istedik. Keşfetmen için her zaman orada bekliyor.
S: (RS) Buradaki mesele, dördüncü seviyeye geçişin matematiksel olarak nasıl ifade edileceği. Sanırım bu izogeometri ile yapılabilir. Daha önce tartıştığımız geometri, yani mekan ve zamanın biriminin genelleştirilmesi...
C: Geometri anahtarlardan bir tanesi, ama başka bir tane daha var.
S: (L) Diğer anahtar nedir? Belki de üç boyutlu bir matristir. (RS) Biz de onu kullanıyoruz. Aynı zamanda küpleri kullanıyoruz. (L) Bize bir ipucu verebilir misiniz? Sadece küçük bir ipucu.
C: Sahipsiniz... erişin...
S: (L) … bunun için gerekli teknolojimiz yok, ama formülü bilgisayara koyup bir model elde edebiliriz.
C: Geometriyi optikle birleştir.
S: (RS) Ne?! Işık bilimi. (L) Geometrik ışık mı?
C: Matris.
S: (RS) Bunu yaptım. Yıllar önce!
C: Ama önemli bir etmeni atladın; unutma, hipotezler teori değildir!
S: (RS) Zihnimde kavramsal bir hipotez oluşturmuştum. Bu bir teori değil.
C: Peki eksik faktör nedir Roger?
S: (L) Nedir? (RS) Bilmiyorum.
C: Işık dalgaları... çekim... elektromanyetizma...
S: (L) Seninle oyun oynuyorlar. (RS) Bunun üzerinde düşünmem gerek.
İzogeometride...
C: Üçüncü seviye fizik anlayışında dalgaların oynadığı rol nedir?
S: (RS) Eterin, yani tüm evreni dolduran şeyin çapraz salınımı. Hayır, dalgalar bir aracıya ihtiyaç duymadan da varolabilir.
Çapraz salınımlar tüm evreni dolduruyor.
C: Işık, çekim, optik, atomik parçacıklar, madde, anti-madde... birleştir.
S: (RS) Bu listede herşey var... (J) Hepsinin ortak özelliği nedir? (RS) Ou! Hepsi evreni dolduran şeyin titreşimleri! Biz şeyleri algılıyoruz, herşeyi, hatta şeyler arasındaki boşlukları. Gerçek ise bunun zıddı. Çünkü ışık bir dalga, tıpkı ses gibi. Eğer havayı çıkarırsan, ses yayılamaz. Işık da aynı şey. Işık bir dalgadır ve tüm evreni dolduran bir aracı olmadan yayılamaz. Yani bizim somut ve boş olarak algıladığımız şey doğru bir algı değil. Tüm evren, eter denen bu aracının titreşimiyle dolu. Bu aracı olmasaydı heryer karanlık olurdu. Yani ışık, bu aracının bir salınımı. Parçacık da bir salınım, yalnızca dalga yayılıyor ve salınım devam ediyor. Elimi buradan buraya hareket ettirdiğimde, salınımı hareket ettirmiş oldum. Boşluk sürekli salınıyor. Biz tamamen boşuz, ama boşluk dolu. Yani yanıt, hepsinin ortak tarafı, hepsinin, tüm evreni dolduran bu aracının salınımları olması ve sanırım bu hem üçüncü, hem de dördüncü seviye için geçerli.
C: Şimdi, çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir?
S: (RS) Bilmiyorum. Çalışmalarımın bu aşamasında bilmiyorum. (RS) Işık maddeye dönüştürülebilir ve bu yüzden çekim var. (L) Ama çekim ile ışık arasındaki ilişki ne olabilir?
C: Bilgi tabanına erişin ve birbirinize danışın.
S: (L) (RS) Işık ile yerçekimi arasındaki tek bağlantı... foton ve foton bir çift elektron ve pozitron üretiyor; parçacıklar ve anti-parçacıklar, ve o parçacıkların da çekimi var. Yani bu şekilde, elektromanyetik dalgalar... Foton madde yaratabilir... (RS) Laboratuardaki deneylerde, bir fotonu çekirdeğe fırlatıyorsun ve çekirdekten bir elektron ve bir pozitron çıkıyor, yani foton parçacıklara dönüşüyor. O parçacıkların çekimi var. Fotonun çekimi olup olmadığını bilmiyorum. Sanmıyorum, çünkü ışık hızında hareket ediyor. Zaman yok. Zaman askıda. (L) Işık hızında çekim olmadığı doğru mu? (RS) Çekim yok. (L) Belki o zaman, nasıl maddenin antitezi anti-maddeyse, ışık hızı da çekimin antitezidir? (RS) İyi bir yaklaşım. Çok iyi bir yaklaşım!
C: Yakın.
S: (J) Bu dengeyle mi ilgili?
C: Herşey öyle.
S: (L) Eğer ışık hızında çekim yoksa... (RS) Zaman yok... (L) O zaman çekim... (J) Bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey... (RS) İpucu... Ama eksik olan ipucu... Üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçişle ilgili eksik ipucunu mu tartışıyoruz?
C: Evet.
S: (RS) O zaman bu doğru. (J) Çekim, bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey mi? (RS) Yani eğer ışık hızında gidersen,dördüncü yoğunluktasın.
C: Peki, üçüncü yoğunluk ve dördüncü yoğunluk maddesinin parçalanmadan ışık hızına erişmesini sağlayan eksik faktör nedir? Düşün...
S: (RS) Bu nükleer fiziğin temel konusu... Madde ışık hızına bozulmadan erişemez... (J) Anti-çekim? (RS) Anti-çekimle de... Şu andaki bilgilerimizle, madde bunu yapamaz. (L) Pekala, eğer bir madde ışık hızına doğru giderek hızlanıyorsa, hızlandıkça bütünlüğünü kaybediyor. Peki ya bir noktada giderek daha fazla anti-madde eklersen... (RS) Bu süreci tersine çevirir... Bir elektron ve bir pozitron al ve birini diğerinin içine sok ve fotonu yeniden yarat. Ama madde ışık hızına
erişemez. Eğer erişirse zaman durur... boyut yok... (L) Belki bilinçtir? (J) Farkındalık mı? (RS) Eğer eksik etmen
farkındalıksa, evet.. (L) Bilinci matematiksel olarak denkleme koyabilir misin? (RS) Evet, elbette!
C: Madde ile bilinç arasındaki eksik bağlantı nedir?
S: (RS) Ah! (L) Eğer bunları biliyor olsaydık burada olmazdık! [Gülüşme] (RS) Bir alan olması gerekiyor. (J) EM mi?
(RS) Hayır, biyoenerjitik bir alan. (L) Peki ya bilinç çekim yaratıyorsa? (RS) Çekimi madde yaratıyor. (L) Ama madde
bilinç tarafından yaratılmıyor mu? Gözlemlediğimizde dalgayı çökertmiyor muyuz? (RS) Evet, zihin madde yaratabilir...
C: "Graviton" diye birşey yok.
S: (RS) Evet, graviton mevcut değil. Einstein'ın teorisinde varlar ama buna hiçbir zaman inanmam... Bilincimiz çekim
yaratıyor mu?
C: Yaklaşıyorsunuz. "Bizim" değil.
S: (L) Başka birinin bilinci mi çekim yaratıyor? (RS) Dördüncü seviye.
C: Yedinci Seviye.
S: (RS) Aa evet! Anlayabiliyorum! Son seviye. Eşit miktarda madde ve anti-maddeden oluşan evren, gerçekten açık mı?
Yani, evrende bir yerde sürekli madde mi üretiliyor? Madde ve anti-madde?
C: Daha iyi bir ifade şu olabilir: Geri dönüşüm.
S: (RS) Dünyanın merkezinde de aynı geri dönüşümün gerçekleşdiği doğru mu? Dünyanın genişlediği şeklinde bir teori
var. Bunu bir konferansta duymuştum. Dünyanın çapı büyüyor çünkü dünyanın merkezinde bir madde yaratımı var. Bu
doğru mu?
C: Yanlış, ama birleşik boyutlulukta tüm kavramlar doğru.
S: (L) Sanırım alternatif bir evrende bu oluyor olabilir, ama burada olmuyor. (RS) Benim en büyük sorunum yeni bilgi
değil, politikaydı. Özellikle Einstein'la ilişkili politika. Solucanlar kutusu daha önce söylenmiş miydi? Bana bu konuda ne söyleyebilirsiniz? Einsten'ın ötesine geçer geçmez her tür sorun başlıyor. Günümüz toplumundaki politik sorunlar. Bu hususta söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Politik sorunların kökeninde, medeniyeti kontrol altına almak amacıyla, zaten sınırlı koşullarda elde edilen bilgiyi kontrol altında tutma çabası var.
S: Bir üçüncü yoğunluk kavramından, şu anki fizikselliğin mevcut olmadığı bir dördüncü yoğunluk kavramı elde etmeye çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta bozulmadan ışık hızıyla gitmek gibi bir sorunları yok çünkü orada böyle birşey yok...
C: Yakın.
S: (T) Yani bizim için bunu üçüncü yoğunluk açısından düşünmeye çalışmak...
C: Anahtar; fizikselliğin değişkenliği.
S: (L) Fizikselliği değişken yapan şey nedir?
C: Bilinç ile madde arasındaki bağlantının farkındalığı.
S: (L) Bilinç ile madde arasındaki bağlantı nedir?
C: İlüzyon.
S: (L) İlüzyonun özelliği nedir? (T) Bilinç ile madde arasında herhangi bir bağlantı olmadığı. Bu bağlantının mevcudiyeti ilüzyon. Üçüncü yoğunluğun sınırlı algısı...
C: Hayır. İlüzyon, bağlantının olmaması.
(Ekleyenin notu: Bu şu anlamda. Madde ile bilinç arasında bir bağlantı olmadığının düşünülmesi yanılgıdır. Madde ile bilincin farklı olduğunu (aynı şeyler olmadığını/birbirinden farklı iki yapı olarak bunları) düşünmek iliüzyondur. ,İkisi birdir- yakın anlamlarında sunulmuş metin)
S: (L) Yani buradaki ilüzyon, bilinç ile madde arasında bir bağlantının olmadığının düşünülmesi.
C: Evet.
S: (T) İlüzyon, bağlantının olmadığının düşünülmesi. Üçüncü yoğunlukta... (L) Buldum! (T) Sakın bir anda yok olayım deme! [Gülüşme] (L) Aradığımız bağlantı, bilincin madde oluşu.
C: Yakın. Peki ya aynı zamanda tam tersine ne dersin?
S: (L) Ve aynı zamanda herşeyin tersi. Işık ile çekim, optik ile atomik parçalar, madde ile antimadde... Bir sonraki seviyeyi anlamak için herşeyi ters çevir... Bu kadar kolay olamaz. (J) Bir saniye, çekim eşittir ışık, atomik parçacıklar eşittir optik, anti-madde eşittir madde mi? Hepsi dengeyle ilgili. (L) Ve sonuç her zaman sıfır.
C: Ve sıfır da sonsuzluk.
S: (L) Yani diyorsunuz ki, buradaki ilüzyon, arada ayrım olduğunun sanılması. Arada fark yok, aynılar, öyle mi?
C: Evet.
S: (T) Mekan/zamanda sıçramalar yoluyla gideceğin yere hemen varabilirsin. (L) Veya bunu tersine çevirecek olursak anlayabiliriz ki, bizimle örneğin Alfa Sentauri arasında hiçbir mesafe yok. Mesafe ilüzyonunu yaratan şey, algının sapması.
C: Şimdi tüm ihtiyacınız olan şey "teknoloji."
S: (L) Geçen gün tartıştığımız zaman konusuyla ilgili olarak: ışık hızında zaman olmadığından, madde olmadığından, çekim olmadığından bahsettik, ama ışık hızının en ufak derece altındaki herhangi bir birimde ise hemen çekim ve madde ortaya çıkıyor. Işık enerjisini katılaştırarak madde haline getiren şeyin ne olduğunu sorduk ve sanırım aldığımız yanıt, bunun 7'inci seviyeden gelen bilinç olduğuydu. Bizim bakış açımızdan, demateryalize olmadan ışık hızının ötesine geçmek veya sabit ışık hızında kalmak mümkün müdür? Işık hızı, zamansızlık ve çekimsizlikle doğrudan bağlantılı mı?
C: Mutlak anlamda değil, üçüncü yoğunluk anlamında öyle.
S: (L) Tamam, örneğin dördüncü yoğunlukta herşey ışık hızında mı hareket ediyor ve zaman ve çekim olmamasının nedeni bu mu?
C: Hayır. Bu yanlış bir kavram. [(T) Işık hızı yok, ışık her yerde.] Aynen öyle. Dördüncü yoğunlukta ışık hızı yok çünkü herhangi bir "hıza" ihtiyaç yok. Hızın kendisi bir üçüncü yoğunluk kavramıdır. Hatırlayın, varolan herşey birer öğrenim. Bu kadar! Başka hiçbirşey yok. Herşey algılamanız için. Algılamamız için. Tüm bilinç için. Varolan herşey / tek şey bu.
S: (L) Evet.
C: Artık ışık hızı olmadığında ışık hızını öğrenmen gerekecek mi?
"4. boyutta ışık hızı yok" demiş.
"7. seviyenin bilincinin yarattığı illüzyon" demiş.
"Eter"den bahsetmiş.
"Alemlerin asli hayaldir." diye bir söz vardır Tasavvuf'da ve bu söze göre dünyamızı 7. boyutun illüzyonu kabul edelim,
altıncı boyutta ki biz-ler. Metinde, Altıncı yoğunluktan biz(ler) oluş iddiası (ve söylemi) var4. boyut da "gelecekteki biz" olsun.
* 5. ve 6. boyutta ne var?
* Konuşan varlık "Gelecekteki biz" e bu anlattığı bilgileri nasıl bağladı?
* Kara delikler boyut kapısı mı oluyor?
(Burada bir açılım yapmak istiyorum-metni tanımlamak adına.)
(Metin bu anlamda, (karadeliğe bir yanıt sunabilme anlamında) çok karmaşık (ya da bize göre yetersiz de) olmakla birlikte, genel tema olarak sorulardan oluşur. Metnin, soru ve sorulara verilen yanıtlardan oluşması, onu, kişisel cevaplara bağımlı ve ilintili kılar.
ve bu, durumu, birazda olsa kişisel ilgilerle (anlayışlarla) sınırlı tutar/yapar. Metni sorular sınırlar. sorucu sınırlar. sorucunun düşüncesi sınırlar diyebiliriz bu anlamda.
bu metin bir evrensel bilgilendirme ya da evrensel bilgilendirme sistemi de değildir. burada bilgilendirici yok. ilgilinin sorularıdır .. ilgilinin soruşları var öncelikle...
Soruların kökenlediği bir yanıtlamada, (bunu şöyle düşünelim) yanıt sorana ve soruya bağımlı değil mi? yani kök ve ağaç gibi. Soru bir köktü cevabı o büyütebilir ve besleyebilirdi. Soru olarak ne dikildi ise o doğar ve büyür bize gelişir -geri.
Soru olarak dikiş önemlidir cevapta. büyüyen ve geri dönen cevap soru köküyle -sorunun kendisiyle bağıntılı. Neden cevap vermiyorlar diyoruz. bu bir ekin. Sorudan büyük (kökten gelişkin) cevap bulamaz bizi burda. Anlamaya zorlamazlar. Burda bir anlatma felsefesi yok. Doğurmadığınız bir sorunun henüz hiç doğmamış cevabı da burda yok-bulunamaz. İnsan aklının dikmediği bir sorunun yanıta ilişkin gelişkin ağacı burda bizi beklemez ne yazık ki. Bu metin bu anlamda ele alınmalıdır.
---
,Yanıtı isteyenin kavrayışına ve soruşuna uygun ve ne istediğine paralel yanıt gelir-türer. ya da mevcut algıya uygun yanıt belirir . Yanıt soruyu aşamaz ve türetemez- geçemezdi.. Yani bizim, mevcut-halihazırda, karadelikle ilgili gerçek bir algımız ya da bu konudaki gerçekleri kafamızda canlandırmaya uygun bir algımız, bakış açımız, yok ise? soru ne sorduğumuza bakar ve yanıt türetirdi. bu metin böyle yapar.
Yani bizim, yani soranın, karadelik soruş kökümüz de önemli burada. Bizim karadelik derken ne sorduğumuz-kastettiğimiz ve ilettiğimiz algı ve düşünce yanıtı belirler ve kökler. Bu metin bu anlamda, Bize karadelik anlatmaya, karadelik hakkında bilgi vermeye/sunmaya ve ders sunmaya kalmazdı . soruya cevabı ilintiler . Bilgi vermeyle değil - kalkmaz-tema olarak. Soru yanıtlamayla ilgili problem. soruya yönelir yanıtlar ve çekilir aradan .burdaki işlev/işleyiş budur.)
bu durumda Karedelik mutlak silinme ya da yokolmayı (geri dönüşümsüz silinmeyi-düzeltmeyi) temsil eden bir alan yüzey gibi((Geri dönüşüm kutusunu bilgisayar için düşünelim. Orada masaüstünde (masaevrenüstünde) bir simgedir sadece . Arkaplanda ise üzerine veri yazılan silenen alanlar ve veriler vardır örneğin bunun gibi düşünelim. Ordaki işlemi karadelik yapmaz-; (Bizim düşüncelerimiz bu anlamda yapay ve tuhaftır ve gerçeği kavramaya uymaz-anlayışlarımızı yenilemeliyiz bizler)
Gerçekte silme işini evren ya da bilgisayar işletim sistemi yapar ya da arkasındaki irade/parmak yapar değil mi? Tüm bunlar, dolaylıdır-bağıntılıdır ve ilintilidir değil mi? tüm bu süreçler birbirine
tek başına dönen yıldızlar görmek aptalca
Bir karadeniz diye bir bağımsız varlık (ya da alan) görüyoruz. Ne güzel karadeniz dedik karadeliğe. Karadeli bunu sevdim karadelik değil karadeli ))...
S: (L) Bir süre önce transkriptleri tekrar okuyordum ve bir yerde, karadeliğin mutlak yokluk olduğu ve yok olan şeylerin birinci yoğunlukta tekrar üretildiği yazıyordu. Veya birinci seviyedeki tekrar üretimin, karadeliğin bir yansıması olduğu söyleniyordu. Karadelik birinci yoğunlukla mı yoksa yedinci yoğunlukla ilgili bir fenomen mi?
C: Yalnızca 1'den 4'e kadar.
(L) KH bakımından, tabii alakalı olabilir de olmayabilir de ama, Kara Deliğin özelliğini söyleyebilir misiniz?
C: Büyük ölçekli KH.
S: (L) Yani bir varlık öylesine yüksek bir kendine hizmet seviyesine çıkıyor ki, resmen kendi içine doğru patlıyor, öyle mi?
C: Yakın bir benzetme.
S: (L) Belki de bir medeniyet bunu yapamaz çünkü medeniyet birlikte çalışmayı ima ediyor. Tek bir varlık olması gerekir.
C: Kara Delikler KH Özgür İrade bilinç yapısının doğal birer yansımasıdır. Dikkat ederseniz Kara delikler, spiral enerji güçlerinin merkezinde bulunurlar, diğer herşey dışarı doğru yayılır.
...
S: (L) Kara deliğin emdiği enerji nereye gidiyor?
C: Mutlak yokluğa.
S: (L) Peki eğer bir kara delik sürekli içine birşeyler almaya devam ederse sonunda tüm varoluşu emip bitirmesi mümkün olabilir mi?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Evren herşeyi kapsar. Kara delikler ise tüm KH enerjilerinin son durağıdır.
S: (F) Yani bu, biz veya KH olarak tanımlanan herhangi birinin, o yolda kalmaya devam etmesi durumunda en sonunda varacağı yerin bir Kara Delik olacağı anlamına mı geliyor?
C: Yakın.
S: (L) Çok hoş. Peki "mutlak yokluğa" giden enerjiye ne oluyor?
C: Mutlak yokluk, mutlak varlığı dengeliyor. Mutlak varlığın ne olduğunu tahmin edin.
S: (L) Bir tür dengeleyici güç mü?
C: "Tanrı."
S: (T) Pleiades Öğretileri'nde bahsedildiği şekliyle Baş Yaratıcı'dan mı bahsediyoruz?
C: Evet, Baş Yaratıcı.
S: (T) Baş Yaratıcı ile "Tanrı" arasındaki fark nedir?
C: Yok. Varolduğunuz sürece Baş Yaratıcı'nın bir parçasısınız.
S: (L) O halde Kara Deliklere giden şey Baş Yaratıcı'nın bir parçası olmuyor?
C: Doğru.
S: (L) Baş Yaratıcı kendisinin bir parçasını nasıl kaybedilir?
C: Baş yaratıcı bi şey kaybetmez