Karalama Defteri

Nankör müyüm ben?Mutsuz olabilmek bir yetenek galiba,hayatın içinden seçip büyütüp çoğaltıp kalbimi daraltabiliyorsam nankör değil yetenekliyim o zaman..

Hiç mi hiç yazasım yok, ne yazayım ben dünya;
ne uyuyayım, ne susayım, ne boğuşayım;
-
bi müzik içinde ölüm gibi bi uyku;
geri geldiğimde/döndüğümde olmasın bunların hiç biri/ bunların hiçbiri olmasın;
bunları, bu olanları inkar mı ediyorum ben; görmezden mi geliyorum; oluyorlar işte, doğal oluşlarıyla;
ben miyim olmayan, doğal olmayan, olana bitene uyamayan, direnen-değişmeyen-uyum sağlamayan, bakıp öylece objektifçe olan biteni görüp bunları öğrenceler olarak nitelemeyen, Tüm bunları öğrenceler olarak nitelemek yerine onlarla-olanlarla/olan bitenlerle boğuşan ben miyim? Ah o zaman nerde güzel bi dünya özlemi; ya da güzel bi şeyler özlemi;
---
Uyku, adına uyku denmeyen bi uyku, derin b-i uyku;

Yo, hiç sabırlı değilim ben;
bi günde değişmeli her şey;
bi günde çökmeli dünya;
bi günde yenisi yapılmalı/kurulmalı;
ben olmamalıyım içinde;
en çok ben kirletiyorum inançsızlığımla;
--
sorsalar bana söylerdim oysa;
nasıl yıkılacağını;
ya da /yenisinin/ nasıl yapılacağını
ya da kimlere sorulması gerektiğini;
--
Ataletle uyuyan/sönen zeka/ sönen ruh;
sönmeli o;

İstahrabatta bir sabah vakti;ısıtan,ışıtan ve koruyan ateşimi söndüren...
..........
meryem diriliş 182 ...
.....
regresyon...
....
bir adam boyundan daha alçak,boyası dökülmüş,uzanan her ele kıymık batıran ,yandaki ufacık, daracık kanada muhtaç,kalem kadar uzun ve bir o kadar acıya açılan anahtar deliği..birçift göz her iki ucundabakışan biri ela biri kahverengi..
+ ---oynamaya gelmeyecek misin?----
(..tek gözleri anahtar deliğinden ayırmadan )
---annem izin vermiyor gelemem..
+--ozaman geleyim sizin bahçede oynayalım...
---annem izin vermiyo gelme..birde gitme kalsana upuzun anahtar deliğinde..

bir de ahkam olsun bu saatte..
[video=youtube;zIZsX-J99bo]http://www.youtube.com/watch?v=zIZsX-J99bo[/video]

Upuzun metrajlı bir film çeksen diyorum..ama uppuzun yani, yıllık olsun .Bu karalama işi kadar yoğun olmasın kendi dilinde de olmasın..
+..kendi dilinde olmasın demek kolay.öyleyse önce hayatımın kolajını yapmalıyım,yıllarca hemde.Küçük ev diye bir filmi ,uyumadan önce kapalı kirpiklerin arasında gizlice izlediğim anları sileyim mesela.uzun ve hepsi 28 kilometrelik,babadizi koltukta geçirilen ,mide bulantılı yolculukları da.ev kapısının öfkeyle çarpılıp kapandığında,kalakalınmış bir başınalık sahnesine biraz problem çocuk sahneleri katalım..sırt çantasının içine tepiştirilen birkaç üst başın ardından birde bmw anahtarını cebine atma sahnesi koyalım.az kalsın unutuyordum şu clementin miydi o evet clementin doğru,beter böcek birde, çizgi gerilim+6 film kuşağınıda kaldırıp iki barbi atalım oralara,bol charlie chaplin,lorel-hardy..
o zaman şu dil işini çözeriz belki.. genel gülebilmelik,eğlencelik iyi olur güzel olur...
seni de bu teklifin için çıkarmalımıyım ,hayatımdan.güzel bir film için yani..

bir varmışş,bir de yokmuş(neden varmış, yok olmuş, nasıl olmuş,varolmak ,yokolmak,olmuş olmak kime neye ,hangi anlama göre,anlamın anlamını verenin mantalitesini çözebilecek içeriğe sahip miyim..hepsini ben yapsam anlamlandırsam aynı kapıya mı çıkardı yine.)boşver masalı haklısın seni soruların uyutur zaten.sen ne prensi merak et,nede mutlu mutlu yaşamışlar deyince mutlu bir tebessüm takın yüzüne..

Genel olarak sağcı denen guruhun çogunluğundan nefret etmeye başladım. fanatik,bağnaz,çıkarcı,bencil,kapitalist vb bunlar..şeytan aslında solcu olmalı ama işini çok iyi biliyor. sağdan sola alamayacağını anladıklarına öyle bir sağcı kafa veriyor ki hepsi sağ kanattan cehennme düşecek

sağcı-solcu
öncü-arkacı
arayöncü-çaraz arayöncü
ilerici-gerici
yukarıcı aşağıcı
heryerci-hiçbiyerci;
içokdalı-dışodaklı
tümodaklı-kendiodaksız;
falancı-filancı
bişeyci;

--önüm ,arkam,sağım,solum sobe..saklanmayan ebe...
ebe olmaktan korkma bu kadar,,çok çok saymayı bitirince;sanki dünyanın tümü değişmiş gibi şaşkın ve arayış dolu açarsın gözünü.nefesini tutup beklersin,dinlersin havanın titreştirdiği her objenin tınısını,o kadar saklamıştır aradığın ebe kendisini,tam bir tur atarsın korku ve heyecanla kendi etrafında,tam nefesini verip,gözünü saniyenin bilmem kaçı süreyle kapattığında, olmadık bir yerden üzerine doğru koşmaya başlar aradığın,ne olduğuna dair en ufak bir fikir yokken hafızanda,zafer coşkusuyla zıplayan ve elini bir yere vuran birinin hareketlerinin anlamsızlığı,sobeledi dedirtir.....Gözlerini kapatıp ,duvara yaslanıp saymaya başlarsın tekrar..
ebe olmaktan korkma yani,saklandığında ,sakladığında kendini ,bulmaya dair çırpınışların bir canlıya neler yapabileceğini izlemekten kork.
+++Önün arkan sağın solun sobe senin,sobe bir duvar mı?geçilmez mi,seçilmez mi,ebelik cezamı duvarın dibinde oynamayanlara.
Gözünü öyle büyük açtın ki saymayı bitirince,gözbebeğin bir canavarın ki kadar korkunçtu.Nefes dahi almıyordun,kılın kıpırdamıyordu,adeta havayı kokluyordun,avcı gibi.Acıtacak ve bundan zevk alacak avcılar gibi.Saklanmasam ,nasıl korurum kendimi.Ağaç kovuğu evet sen daha önce hiç görmemiştin biliyordum orayı.Etrafında dönüyordun bulamadığın için beni ,çok korkuyordum.son nefes koştum.ebe olmayayım diye.

Küflenmiş kelimelerin nasıl koktuğunu biliyor musun?İçerden burnunun direğini sızlatır,her baktığın harfin etrafı kirli beyaz ,gri yeşil küf öbekleri..çıkarmak istiyor muyum?bu bile yeni kelimeler icat etmiyor,ancak tenhada istifra etmeli..canlı cümlelerede tahammül edemiyorum?ağzının içine baktıklarımın ağzı kokuyor ,çoğu zaman benimkini bastıracak kadar kötü..konuşmayalım o zaman ,herkes kendi zehrinde boğulsun..bazıları susarak konuşsun desek,gözlerinden akıcak cerahat..kim kurabilir fresh bir cümle..belki bebekler çıkardıkları doğal seslerle temizler odalarını..alt yapı ta dünyanın altına kadar uzanmalı.. magmaya kadar,herkesin aklına ait bir delik açılmalı,geri doğru bir ateş vuruyorsa birinin tahliyesinden, ne mutlu ona yoğunlaşmamış pislikleri için..

meyelan' Alıntı:

Küflenmiş kelimelerin nasıl koktuğunu biliyor musun?İçerden burnunun direğini sızlatır,her baktığın harfin etrafı kirli beyaz ,gri yeşil küf öbekleri..çıkarmak istiyor muyum?bu bile yeni kelimeler icat etmiyor,ancak tenhada istifra etmeli..canlı cümlelerede tahammül edemiyorum?ağzının içine baktıklarımın ağzı kokuyor ,çoğu zaman benimkini bastıracak kadar kötü..konuşmayalım o zaman ,herkes kendi zehrinde boğulsun..bazıları susarak konuşsun desek,gözlerinden akıcak cerahat..kim kurabilir fresh bir cümle..belki bebekler çıkardıkları doğal seslerle temizler odalarını..alt yapı ta dünyanın altına kadar uzanmalı.. magmaya kadar,herkesin aklına ait bir delik açılmalı,geri doğru bir ateş vuruyorsa birinin tahliyesinden, ne mutlu ona yoğunlaşmamış pislikleri için..

Genişletmek için tıkla ...

Bazen konuşmalarımız bile karşımızdakini döver gibi değil mi ? Ne kadar doğru söylüyorsunuz bazen susarak anlaşabilmeli , ya kırmadan ağızdan çıkmalı sözler yada sükutu bilmemliyiz

Ali kapat ışıkları...olum şarteli indir..hişşş hadi kalk otel değil lan burası..hop ...aç şunun gözündeki bağı..Anlat bakalım şimdi..bugün günlerden ne biliyormusun? (yok bilmiyorum)peki ben kimim biliyor musun(göremiyorum çok karanlık)sanki görsen tanıycan şerr***z.Ali buna ne zaman yemek verdin en son(beş gün olmuştur abi)iyi ..su içicen mi (!....)Ali su getir..me vazgeçtim.tamam merak etme bu gece bu işi bitiricez sende yoruldun bizde,cevapları ver unutalım herşeyi ..dur ben ikimize bir sigara alıp geleyim...''Ali kapıyı çok yavaş kapat kilitlediğini anlamasın,gözünü bağla ,ellerini iyice kontrol et,ışıkları yak..2 saatte bir koridorda ses çıkararak yürü,sessizce geri dön..''(hemen gelirim olmadı yarım saate dönerim,biticek bu gün )

Varlığın tüm alanını var eden varlık, istese kendi varının içinde bir yerde bir hiçlik alanı varedebilir,hiçleyebilir mi desem hiç ile var aynı cümleye uymadı sanki.her neyse yapar neden olmasın.ama gösteremez kimseye işte bu benim hiçlik alanım bak nasıl olmuş mu? diye. en iyisi bir kaç atom atalım aralara hiçi geçsin diye..Bişeyler koymazsan yanına yöresine hiç bile diyemiyorsun,hiçbirşeye(kelime sıkıntısı ,ilginç)..yada şöyle; bir hiçmisşin gibi hissedebiliyorsun,ama değilsin belli.atomlar arası mesafe o kadar uzak ki(insanlararası) ne varlığın bir anlam içeriyor..nede yokluğunu ispat için başka bir atoma muhtaçlığın bitiyor...

"hiç" yoktur; bu nedenle aranıyor...ve fakat düşünsel olarak var-olanı yok edebilir...

sen kazandın,tamam.kabul etmişliğim,sadece kabul edebilmeyi bildiğimden,yada yenildikçe büyüdüğümü sandığımdan değil yani eskisi gibi bir zafer değil sana bahşettiğim..
sen kazandın çünkü ben bu kez denedim ve kaybettim,bu zafer gerçek,kutlanabilir,ve süngümü dizlerimin arasına alıp yere oturmamı onurlu bile gösterebilir..
sen kazandın dediysem ben de kazandım elbet ''hani yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır''diyor ya işte öyle..kaybederken verdiğim yaşama alametleri mesela,hırs.. öfke.. istek.. acı..meydan okuyuş..daha birsürü şey..vay be yaşıyormuşum dedirtti hatta bu hisler silsilesini saçlarıma takarken ,üzerime giyerken verdiğim rüküş pozlar delirtti bile..
olsun sen kazandın,aslında yalan söyleyen hep kazanır biliyorum,aklımda tek bıraktığım etikse eğer; bu .yada kendimi güvene almaya dair bir kalkansa yalandan uzak durmak para etmiyor biliyorum..ve ben yalan söylemeyeceğim deyip gerekçelerimi halının altına sakladığımda en büyük yalanı söylerken buldum kendime,kendimi bile kandırma yeteneğime rağmen sen kazandın...ne mi kazandın?hülya/kabus gelgitlerinin uyuyanlara has olduğunu bildiğin için uyanıp yaşamayı seçmiş olmakla sen kazandın..ama uykuda güzel geliyor alışınca ,karabasansız geceler karabasana dönüyor alışınca..

Vicdanı tutukluk yapmış insanlık;
Keskin nişancıdır oysa vicdan;

Okul defterini kendin kapla..daha iyi işte şimdi yanlış yaparsın sonra öğrenir daha iyisini yaparsın..bizim böyle ciltlerimiz yoktu eskiden bulursak gazetenin en güzel yerinden alır ciltler,unu sulandırıp yapıştırıcı niyetine sürerdik kenarlara ..ama ne güzel günlerdi ..çocuktuk...HADİ HADİ yine bana yaptırmaya niyetlisin anlaşılan..unutmadan..sana ufacık bişey vereyim..bak bu benim çocukluğumdan sakladığım etiketlerim,güzelce yapıştır kitaplarına ...tabi istersen eğer..
bak tırnağınla böyle çıtçıt yapıyorsun ikiye ayrılıyor,resimli ve yapışkan olan kısmı ciltlediğin şeye yapıştırıp adını yazıyorsun,beyaz(bembeyaz ve yapışmayan)boş kağıdı atıyorsun..

Zavallı bile denmez bu hayvana,zayıf olabilir,eh birazda tüyleri dökülmüş.sağında solunda ufak tefek hırpalanmışık alameti diş izleri..kuyruğunun hiçbir zaman dik olmayışından gördüğü onur kırıcı muamele çeşitlerinide okursun..ip izi bile yeter olanları anlamaya ..ama sen yazık derken düşün yinede biraz...tek acınacak şey, belki ortak şey ..onun yerdeki halkaya takılı zinciri unutup vargücüyle kapıya doğru koştuğunda, takkkk sesinden sonra aklına gelen esareti..zincire (sahiplilik ve sahip ipli liğin yarım ve hadım haline)tutkulu kabulü.Ait olmanın dayanılmaz hafifletici-liği...yerine düşünmek zorunda olmadığı bir hayat..
bakalım ...arkasında iade etiketi filan var mı acaba?Ben şu bana verilen düşün alemini hiç sevmedim..Bunun pembesi var mı acaba?Kumaşı ince olsun..buda oturmazsa ..bu sene pembe ve çiçekli fikirler modaymış..varsa bende isterim artık.

....