İyiliğin-faziletin sınırı nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Prens Ernak tarafından oluşturulan İyiliğin-faziletin sınırı nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,695 kez görüntülenmiş, 64 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı İyiliğin-faziletin sınırı nedir?
Konbuyu başlatan Prens Ernak
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Hayat ağacı tanımınız benim açımdan geçersizdir çünkü ben kaynaklarda yazanlara göre yorum yapıyorum. Siz Kadir-i Mutlak Yaradan değil de hayat ağacı demeyi tercih ediyorsanız, saygı duyarım. Kaynaklarda Kadir-i Mutlak Yaradan hakkında yeterli bilgi yok hatta hiç bilgi yok bu sebeple yazdıklarınız hakkında yorum yapamıyorum, akıl yürütme yolu ile hakikatı bulabilmek için az da olsa bilgi olması gerekiyor. Allah ve ötesi şu aşamada benim açımdan bilinmez olduğu için yazdıklarınıza cevabım yok. İlerleyen dönemde yeni bilgiler açığa çıkar ise kıyas yapabiliriz fakat bu konuda bilgi verilmeyecek olmalı ki bugüne kadar hiç bir kaynakta "O" dışında ifade kullanılmamıştır.

Büyü ve mucize yoktur arkasında bizim şu an bilemediğimiz doğa yasaları vardır. Akıl-Zeka-Bilinç-Hafıza için ruhsal parça gereklidir, her yaşamda beyine o bilgiler ruhsal parçadan aktarılır ya da ölüm sonrası yine ruhsal parçaya yaşanmışlıklar sonucu elde edilen öz bilgi transfer edilir ki tekamül ilerleyebilsin.

Başlık dışına taştı konu fakat kısacası öte alemde sorunuz tarzında bir seçim imkansız olduğu için tüm şartları zorladığımızda bile şu sonuca varırız; tabii ki kişi kendisi cennete girmek isteyecektir ayrıca iyiliğin ölçüsü bizim baktığımız açıdan değerlendirilemez yani bazen iyilik gibi görünenin sonu kötü de olabilir.

Neyse en azından Tanrı'nın geri planının olabileceği noktasında başkalarının da iddialarının olmuş olduğunu öğrenmiş oldum, sadece benim hayat ağacı iddiam yokmuş, umarım hiçbir can ateşte yanmaz ve umarım öbür tarafta hiçbir şeyi saklamazlar ve hiçbir şeyi karambole getirmezler.
 

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Geceleri balkonda sigara içerken göğe baktığımda içimi saran ürpertiden kaçışımdır din, küçükken kırlentlerden ev yapıp içine girerek bulduğum huzurdur din..

Yok öyle değil. "Din" nedir? Arapça anlamı nedir? Kuranda bahsedilen "din" ne anlamdadır?
 

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bunun ne önemi var dostum. vahiy olmadığı apaçık olan bir metindir Kuran. inanmaya çalıştığım halde inanamadım daha ne diyim :)

Dostum o yüzden demiyorum yani inanman için bahsetmiyorum. Bazen bazı kavramlar bizim alışılagelmiş anladığımız anlamlarda olmayabiliyor, ben araştırdım biraz tabi çok hakimim diyemem ama "din" bir din adamının kurandan yaptığı tanımla şöyle: "doğadaki oluşum, gelişim, değişim yani doğa yasalarının doğanın bir parçası olan insan üzerinde uygulanması halidir." sence nasıl bu tanım?
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Dostum o yüzden demiyorum yani inanman için bahsetmiyorum. Bazen bazı kavramlar bizim alışılagelmiş anladığımız anlamlarda olmayabiliyor, ben araştırdım biraz tabi çok hakimim diyemem ama "din" bir din adamının kurandan yaptığı tanımla şöyle: "doğadaki oluşum, gelişim, değişim yani doğa yasalarının doğanın bir parçası olan insan üzerinde uygulanması halidir." sence nasıl bu tanım?

Tanımı nasıl değerlendirdiğimize bağlı. Kurandan doğrudan böyle bir yorum çıkmaz. ibadet ve kulluk için,hanginiz iyi işler yapacaksınız belli olması için,yeryüzünde halife olmamız için diye cevaplar var zaten Kuranda.. bu adamın yaptığına teoloji diyebiliriz. büyük din dediğimiz bu dinlerin teolojisi var yani tutarlı olduklarını akılla uyumlu olduklarını iddia eder bu dinler.
teo:tanrı
logos/loji :akıl / bilgi.

tanrıbilim gibi bir kavramlaştırma yapıyolar yani.

kısaca diyorlar ki biz akla uygunuz. (özellikle islam) akla uygunuz veya akıl bizi tasdik ediyor diyorlarsa da bu bilgileri felsefe ile test edebiliriz demektir.

ve haliyle inanıp inanmama kişinin yorumuna göre değişecektir.

bu adam doğa yasalarının insan üzerine uygulanması derken ne demek istemiş iyice anlamak gerekir. o yüzden fazla bi yoruma girmeyim. ama cogu yalancı bunların dostum ya da din üzerinden nemalanmaya çalışıyorlar. Dünyanın döndüğünden haberi olmayan bir tanrı incilin ve kuranın tanrısı. dönüyor diyenlerin kafasını kesmeye kalktılar şimdide evrim belası çıktı başlarına ona göre bir konum alacaklardır. tabiki esneterek uydurarak:)
 
Son düzenleme:

trance

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Şub 2017
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bilimsel bir tanım olarak, alturizm, bireye zararı olan (fitness değerini düşüren) fakat başkasına yarar sağlayan bütün davranışlardır ( ). Yani, bu kişinin tanınması veya bir akraba olması gibi durumlar şart değildir.

Alturizmde iyilik yapanın bu durumdan tatmini esastır, ölmek yok olmak pahasına bu davranışı sergileyen insanın bir gen bağı veya sempatisi olması gerekmez mi? Soruda yok olunacağından bahsediliyor, bu durumda hangi insan fedakarlık yapar, akrabalık bağı yoksa anne,baba ya da kardeş değilse böyle büyük bir fedakarlık yapmaz. Ölümüne fedakarlık örümceklerde, arılarda görülmüştür ancak birbirini hiç tanımayan bir insanın diğeri için yok olmayı göze aldığı örnekle karşılaşılmamıştır.
 

kierkegaardsoren

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Ocak 2017
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tanımı nasıl değerlendirdiğimize bağlı. Kurandan doğrudan böyle bir yorum çıkmaz. ibadet ve kulluk için,hanginiz iyi işler yapacaksınız belli olması için,yeryüzünde halife olmamız için diye cevaplar var zaten Kuranda.. bu adamın yaptığına teoloji diyebiliriz. büyük din dediğimiz bu dinlerin teolojisi var yani tutarlı olduklarını akılla uyumlu olduklarını iddia eder bu dinler.
teo:tanrı
logos/loji :akıl / bilgi.

tanrıbilim gibi bir kavramlaştırma yapıyolar yani.

kısaca diyorlar ki biz akla uygunuz. (özellikle islam) akla uygunuz veya akıl bizi tasdik ediyor diyorlarsa da bu bilgileri felsefe ile test edebiliriz demektir.

ve haliyle inanıp inanmama kişinin yorumuna göre değişecektir.

bu adam doğa yasalarının insan üzerine uygulanması derken ne demek istemiş iyice anlamak gerekir. o yüzden fazla bi yoruma girmeyim. ama cogu yalancı bunların dostum ya da din üzerinden nemalanmaya çalışıyorlar. Dünyanın döndüğünden haberi olmayan bir tanrı incilin ve kuranın tanrısı. dönüyor diyenlerin kafasını kesmeye kalktılar şimdide evrim belası çıktı başlarına ona göre bir konum alacaklardır. tabiki esneterek uydurarak:)

Demek istediğini anlıyorum. Öncelikle şunu belirteyim ben inançlıyım. Bence bize şimdiye kadar öğretilegelen kavramlarda sıkıntılar var, bu da coğrafyamızdaki felsefe eksikliğinden ileri geliyor. Felsefeyi din karşıtı yada dine karşı bir tehlike görerek engelleyen ve gazalinin de katkılarıyla gazaliden itibaren yasaklayan zihniyet, aslında kuranın anlaşılmasını da engellemiş diye düşünüyorum. Ben "din", "inanmak", "kader" vs. kavramlar üzerinde araştırıyorum, okuyorum düşünüyorum. Yani sadece bahsettiğim din adamının görüşleriyle sınırlı kalmıyorum. Kuran okuduğum zaman dahil eskiden beri hep bu ve buna benzer kavramların aslında içerdiği manadan farklı anlamlarda kullanıldığı gibi düşünürdüm, tabi biraz batıni filozofları da inceleyerek, tahminlerimin doğru yönde olduğunu gördüm. Ve inceledikçe farklı kaynaklardan farklı bakış açıları yakalıyorum. rasladıkça paylaşacağım :)
 

M3CSL

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2016
Mesajlar
258
Tepkime puanı
30
Puanları
28
Yanan arabaya ben de yaklaşmam çünkü ucunda ölüm var. Patlar mı patlamaz mı, böyle bir riski neden alayım ki? Bir soru vardı. Tren geliyor ve bir rayda 5 çocuk diğer rayda 1 çocuk ve tren 5 çocuk olan raydan geçecek, bu durumda makas değiştirir misiniz? Değiştirmem. 5 çocuk ölmesin diye 1 çocuğu feda etmem.

Küçük kötülük büyüklerini önlemek içindir zaten.
Çocuk yürümeye çalışırken ayağını burkar sıkıntı yaşar ama devamında daha iyi olur,
aşı örneği, az mikrop vücudu sersemletir ama büyük hastalıktan korur, şehit olan askerlerde milyonları korur gibi..
 

trance

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Şub 2017
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Küçük kötülük büyüklerini önlemek içindir zaten.
Çocuk yürümeye çalışırken ayağını burkar sıkıntı yaşar ama devamında daha iyi olur,
aşı örneği, az mikrop vücudu sersemletir ama büyük hastalıktan korur, şehit olan askerlerde milyonları korur gibi..

5 çocuk için 1 çocuğu feda etmediğimiz zaman iyilik yapmış olmuyoruz ona bakarsan sadece duruma müdahale etmemiş oluyoruz. Aslında iyi mi yapmış oluyoruz kötü mü o da belli değil. Cennet örneğinde yok olmayı hiç kimse kabul etmez.
 

Mistik Filozof

Felsefe.net
Uzaklaştırılmış
Katılım
29 Eyl 2016
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İyilik diye bir şey yoktur. Vicdan tatmini ve menfaatler vardır.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
İyilik diye bir şey yoktur. Vicdan tatmini ve menfaatler vardır.

Doğru. Mutlu olmak ya da vicdanımızı-egomuzu tatmin etmek için yani menfaatlerimiz için iyilik yaparız, ama ben karşı tarafı seçme faktörünün bir insanın tabiatında-ruhunda olup olamayacağını burada sorguluyorum, ve böyle insanların olduğuna da inanıyorum.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Beyin bu dünyadaki şifre çözücü daha doğrusu dönüştürücüdür yani beyni ortadan kaldırdığımız an tüm madde görüntüsü kaybolacak her şey dalga frekansı olarak algılanacaktır. Ayrılık ve ikilem de yok olacaktır. Beyin şayet doğru yönetilebilinirse dünyada bir avantaj sağlar yoksa beynin kölesi olan insanlar otomatik bir hayat sürmeye başlarlar. Zevkler, korkular, alışkanlıklar v.s. tüm bunların esiri olur. Düşünce kontrolü ve nefs terbiyesi bu dünyada sağlanamazsa öte alemde işler çok zorlaşır.Cehennemde yanmak semboldür ve alt boyutlarda takılı kalmayı ifade eder. Dünyada yapılan kötü eylemler sonucu oluşan tortu astral bedende birikir ve ruh yukarı yükselemez yani cehennemde takılıp kalır. Bu durumu yaşamamak için kutsal öğretiler, dinler ve dini yaptırımlar vardır. Korkutucu görünen bu ifadeler ruhsal parçanın öte alemde rahat yolculuğu içindir. Ruhundan insana üfleyen Allah da ruh sahibi, ruhsal bir varlıktır. Ruh ise Kadir-i Mutlak Yaradan katında bizim asla anlayamayacağımız bir yapıdır.Ruh, Allah'dan üstündür sonucu çıkmasın sadece ruh hakkında bilgi insanlığa verilmemiştir. Niye tekamül ediyor, amaç ne? tüm bu bilgiler Allah katında saklıdır. İnsanın görevi bu yolculukta ruha destek vermektir ve bu işe gönüllü katılmıştır, zorlanmamıştır. Kısacası büyük bir planın en büyük yükü biz insanlardadır bu yüzden insan şerefli bir yaratımdır. İnsan aciz ve zavallı bir varlık değildir şayet beden sınırlarının üstüne çıkabilirse (Parapsikoloji bu konuyu inceler) mucize kabul edilen ya da imkansız görüneni başarabilir.

Anladığım kadarıyla insanların cehennemde yanmayacağına inanıyorsunuz, Tanrı'nın böyle korkutmasının ruhun öte alemde rahat yolculuğu için olduğuna inanıyorsunuz, zaten insanların bu işe gönüllü girdiğini belirtiyorsunuz, o halde insanların bu sıkıntıları çekmeye gönüllü girmelerinin karşılığında bir alacaklarının olması gerekiyor değil mi?

Ayrıca bu bilgileri hangi tasavvufi kaynaktan aldığınızı söyler misiniz?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Anladığım kadarıyla insanların cehennemde yanmayacağına inanıyorsunuz, Tanrı'nın böyle korkutmasının ruhun öte alemde rahat yolculuğu için olduğuna inanıyorsunuz, zaten insanların bu işe gönüllü girdiğini belirtiyorsunuz, o halde insanların bu sıkıntıları çekmeye gönüllü girmelerinin karşılığında bir alacaklarının olması gerekiyor değil mi?

Ayrıca bu bilgileri hangi tasavvufi kaynaktan aldığınızı söyler misiniz?

Cehennemde yanmayacak diye bir ifade kullanmadım fakat cehennemde yanmak bildiğimiz anlamda bir yanmak değildir yani semboldür onu ifade etmeye çalıştım. Cehennem, insanın öldükten sonra ruhsal parçasının gideceği bölümdür. Bu bölüm Kur'an'da "her insan cehennemden geçecektir." şeklinde ifade edilmiştir. Bu kaçınılmazdır fakat orada kalış süreniz ne kadar tekamül planınıza uygun yaşadığınızla alakalı olarak değişeceği gibi yine kötü eylemlere ne kadar meylettiğinizle de alakalıdır. Ruhsal parçanın hafızası, insan bedenini saran Aura'dır. Aura'da ne kadar çok tortu birikirse ruhun yükselişi o kadar zorlaşır. Bu tortunun oluşmaması ya da oluşanın azalmasının yolu ise iyilikten ve iyi enerjilerden geçer. Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, dua etmek, zekat vermek ya da meditasyon yapmak hep aura temizliği içindir. Cehennemden hızla geçmek için iyi işlerle uğraşmak, öfkeden-nefretten ya da dedikodu gibi-yalan gibi eylemlerden de uzak durmak gerekir. Kul hakkı yememek ve asla bir cana kıymamak çok önemlidir. Alınan canın bedelini insan kolay kolay ödeyemez çünkü o cana kıyılırken oluşan kötü enerji sebebi ile aurada oluşan tortu, o acının benzerini yaşamak sureti ile yani o canla hesaplaşmak şeklinde cehennem denen bölümde gerçekleşir.

İnsan, Allah'ın ruhundan üflediği görevli ruhsal bir varlıktır. "Ruh" hakkında Kur'an'da bu ayete benzer açıklamalar yapılmıştır; "Sana Ruh'dan sorarlar; de ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir.'

Ruh daha önce de bahsettiğim gibi bu evrene ait bir yapı değildir bu sebeple tıpkı "O" hakkında bilgi verilmediği gibi Ruh hakında da yeterli bilgi yoktur. Ruh olmasaydı evrenler, alemler, gezegenler, canlı-cansız gibi görünen varlıklar da olamayacaktı çünkü o varlıkların var olmasına olanak sağlayan Ruh'un o madde üzerindeki konsantrasyonudur. Ruh şayet bir madde üzerindeki hakimiyetini çekerse bizim ölüm diye tabir ettiğimiz durum gerçekleşir fakat ruhsal parça ölümsüz ve sonsuzdur.

Ezoterizm öğrenilmeden ne dinleri ne tasavvufu ne de kadim öğretileri anlayabilir ve kıyas yapabilirsiniz çünkü geçmişten günümüze var olan ilmin özü Ezoterizm'dir.Sembolizm olmadan antik metinler ya da mitolojiler ve dinler asla anlaşılamaz. Kısacası hepsi bir arada olmak durumundadır. Parapsikoloji araştırması yapılmadan öte alem anlaşılamaz.

Reankarnasyon konusunda net bilgileri Mevlana'nın Divan-ı Kebir, Mesnevi ve Arabi'nin Fususul Hikem eserlerinde kendiniz de görebilirsiniz aslında tüm Tasavvuf'da görebilirsiniz de dil çok ağır olduğu için bazen gözden kaçabiliyor.

"Ey Ruh aleminden dünyaya doğup gelenler! Ölüm gelince ürkmeyin, korkmayın! Bu ölüm değil, bu ikinci bir doğumdur; doğun, doğun!
Divan-ı Kebir c.II, 656

"Ben yüzlerce can verdim de bu belayı satın aldım."
Divan-ı Kebir c.III, 1372

"Ben cemaattandım...öldüm yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm hayvan suretinde zuhur ettim. Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan niye korkayım? Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler alemine geçip, kol kanat gereyim."
Mesnevi c.III 3901


Ruhsal paraçayı bedenle bir görüyorsunuz, ruhun cinsiyeti, milliyeti ya da dili yoktur. Beden toprak olur gider, ruhun planı bitmemişse yeni bedenle dünyaya geri gelir ya da dünyadaki dersi bittiyse başka alemlere yol alır.

"Nick Vujicic Pozitif Düşünme" başlıklı konuda da "Geçmiş Yaşam Terapisi" hakkında bilgi ve kaynak vermiştim.
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Hepimizi ilgilendiren bu konuları demek şifrelemişler sembolize etmişler sarmış sarmalamışlar kırk sandıkta saklamışlar he Dijital :) bazılarıda olayı çözmüş vay vay vayy. sonra gökten 3 elma düşmüş biri dinleyenlerin başına biri amasya elmasıymış biride yersen elmasıymış :)
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Cehennemde yanmayacak diye bir ifade kullanmadım fakat cehennemde yanmak bildiğimiz anlamda bir yanmak değildir yani semboldür onu ifade etmeye çalıştım. Cehennem, insanın öldükten sonra ruhsal parçasının gideceği bölümdür. Bu bölüm Kur'an'da "her insan cehennemden geçecektir." şeklinde ifade edilmiştir. Bu kaçınılmazdır fakat orada kalış süreniz ne kadar tekamül planınıza uygun yaşadığınızla alakalı olarak değişeceği gibi yine kötü eylemlere ne kadar meylettiğinizle de alakalıdır. Ruhsal parçanın hafızası, insan bedenini saran Aura'dır. Aura'da ne kadar çok tortu birikirse ruhun yükselişi o kadar zorlaşır. Bu tortunun oluşmaması ya da oluşanın azalmasının yolu ise iyilikten ve iyi enerjilerden geçer. Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, dua etmek, zekat vermek ya da meditasyon yapmak hep aura temizliği içindir. Cehennemden hızla geçmek için iyi işlerle uğraşmak, öfkeden-nefretten ya da dedikodu gibi-yalan gibi eylemlerden de uzak durmak gerekir. Kul hakkı yememek ve asla bir cana kıymamak çok önemlidir. Alınan canın bedelini insan kolay kolay ödeyemez çünkü o cana kıyılırken oluşan kötü enerji sebebi ile aurada oluşan tortu, o acının benzerini yaşamak sureti ile yani o canla hesaplaşmak şeklinde cehennem denen bölümde gerçekleşir.

İnsan, Allah'ın ruhundan üflediği görevli ruhsal bir varlıktır. "Ruh" hakkında Kur'an'da bu ayete benzer açıklamalar yapılmıştır; "Sana Ruh'dan sorarlar; de ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir.'

Ruh daha önce de bahsettiğim gibi bu evrene ait bir yapı değildir bu sebeple tıpkı "O" hakkında bilgi verilmediği gibi Ruh hakında da yeterli bilgi yoktur. Ruh olmasaydı evrenler, alemler, gezegenler, canlı-cansız gibi görünen varlıklar da olamayacaktı çünkü o varlıkların var olmasına olanak sağlayan Ruh'un o madde üzerindeki konsantrasyonudur. Ruh şayet bir madde üzerindeki hakimiyetini çekerse bizim ölüm diye tabir ettiğimiz durum gerçekleşir fakat ruhsal parça ölümsüz ve sonsuzdur.

Ezoterizm öğrenilmeden ne dinleri ne tasavvufu ne de kadim öğretileri anlayabilir ve kıyas yapabilirsiniz çünkü geçmişten günümüze var olan ilmin özü Ezoterizm'dir.Sembolizm olmadan antik metinler ya da mitolojiler ve dinler asla anlaşılamaz. Kısacası hepsi bir arada olmak durumundadır. Parapsikoloji araştırması yapılmadan öte alem anlaşılamaz.

Reankarnasyon konusunda net bilgileri Mevlana'nın Divan-ı Kebir, Mesnevi ve Arabi'nin Fususul Hikem eserlerinde kendiniz de görebilirsiniz aslında tüm Tasavvuf'da görebilirsiniz de dil çok ağır olduğu için bazen gözden kaçabiliyor.

"Ey Ruh aleminden dünyaya doğup gelenler! Ölüm gelince ürkmeyin, korkmayın! Bu ölüm değil, bu ikinci bir doğumdur; doğun, doğun!
Divan-ı Kebir c.II, 656

"Ben yüzlerce can verdim de bu belayı satın aldım."
Divan-ı Kebir c.III, 1372

"Ben cemaattandım...öldüm yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm hayvan suretinde zuhur ettim. Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan niye korkayım? Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler alemine geçip, kol kanat gereyim."
Mesnevi c.III 3901


Ruhsal paraçayı bedenle bir görüyorsunuz, ruhun cinsiyeti, milliyeti ya da dili yoktur. Beden toprak olur gider, ruhun planı bitmemişse yeni bedenle dünyaya geri gelir ya da dünyadaki dersi bittiyse başka alemlere yol alır.

"Nick Vujicic Pozitif Düşünme" başlıklı konuda da "Geçmiş Yaşam Terapisi" hakkında bilgi ve kaynak vermiştim.

Dijital bilgilendirme için teşekkür ederim

Ruh göçü İslam itikadında olmayan bir inanış, anladığım kadarıyla da bazı tasavvuf adamlarının yaşadığını iddia ettiği bir inanış, bazı tasavvuf adamları dedim, çünkü Kadriler, Nakşibendiler,Ticaniler vs. gibi birçok tarikat, itikat da Eşari Maturidi gibi imamlara amelde de dört mezhep imamlarına bağlıdırlar, dolayısıyla tasavvufu yaşayan büyük bir camia zaten ruh göçüne inanmamakta ve aynı diğer Müslümanlar gibi sadece bu dünyada yaşayacaklarına bu dünyadaki hayatları bittikten sonra da cennet ya da cehennem ile ödüllendirileceklerine inanmaktadırlar.

Peki bazı tasavvufçular neden ruh göçünü yaşadıklarını iddia etmişlerdir, ben bu konuda şöyle düşünüyorum, demekki onlar cinsiyet değiştimek, hayvan olmak gibi bize, fecaat gelen böyle hadiseleri diğer hayatlarında yaşamayı kabul etmişler, şahsen ben kabul etmem, bence onlar bu fedakarlıklarının karşılığında ödüllerini de almışlardır, zaten her biri kariyer sahibi büyük insanlar olmuşlar, belki de bu yaptıkları fedakarlık değildir, tabiyatları buna müsaittir, anladığım kadarıyla bu sistemi kuranlar ellerinden geldiğince zarar vermeye,çalmaya çalışmışlar, biz de diyet ödüyoruz, biz de karşılığını alacağız, her şey anlaşma ile oldu, hiç kimse hiç kimseyi zorla ateşte yakamaz, ateşte yakmak ruhların yaşayacağı haz ve zevkleri kıskanan kötü ve bencil varlıklarca cennette yaşamanın bir karşılığı olarak ruhların önüne konulmuş bir diyet olmuş olabilir ancak, ama işin ateşte yakmaya varacağını düşünmüyorum.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
O
Dijital bilgilendirme için teşekkür ederim

Ruh göçü İslam itikadında olmayan bir inanış, anladığım kadarıyla da bazı tasavvuf adamlarının yaşadığını iddia ettiği bir inanış, bazı tasavvuf adamları dedim, çünkü Kadriler, Nakşibendiler,Ticaniler vs. gibi birçok tarikat, itikat da Eşari Maturidi gibi imamlara amelde de dört mezhep imamlarına bağlıdırlar, dolayısıyla tasavvufu yaşayan büyük bir camia zaten ruh göçüne inanmamakta ve aynı diğer Müslümanlar gibi sadece bu dünyada yaşayacaklarına bu dünyadaki hayatları bittikten sonra da cennet ya da cehennem ile ödüllendirileceklerine inanmaktadırlar.

Peki bazı tasavvufçular neden ruh göçünü yaşadıklarını iddia etmişlerdir, ben bu konuda şöyle düşünüyorum, demekki onlar cinsiyet değiştimek, hayvan olmak gibi bize, fecaat gelen böyle hadiseleri diğer hayatlarında yaşamayı kabul etmişler, şahsen ben kabul etmem, bence onlar bu fedakarlıklarının karşılığında ödüllerini de almışlardır, zaten her biri kariyer sahibi büyük insanlar olmuşlar, belki de bu yaptıkları fedakarlık değildir, tabiyatları buna müsaittir, anladığım kadarıyla bu sistemi kuranlar ellerinden geldiğince zarar vermeye,çalmaya çalışmışlar, biz de diyet ödüyoruz, biz de karşılığını alacağız, her şey anlaşma ile oldu, hiç kimse hiç kimseyi zorla ateşte yakamaz, ateşte yakmak ruhların yaşayacağı haz ve zevkleri kıskanan kötü ve bencil varlıklarca cennette yaşamanın bir karşılığı olarak ruhların önüne konulmuş bir diyet olmuş olabilir ancak, ama işin ateşte yakmaya varacağını düşünmüyorum.

Kimin neye inandığı o kişi ile Allah arasında bir mevzudur fakat Hakikat ne ise odur. İnsan bedeni kullanan bir varlık bir daha hayvan bedeni kullanamaz zaten Mevlana da hayvan bedeni kullanan varlığın şayet hayvanlık kademesinde öğrenecekleri bitti ise "insan" olarak dünyaya geleceğini belirtmiştir. Cansızlıktan itibaren ruh her maddeyi kullanır, tecrübe eder ve bu yükseliş şeklinde ilerler yani insanlık kademesi biterse devamı yüksek bir varlıktır, insan bedeni kullanan varlık bir daha hayvan bedeni kullanamaz. Cennet bu yükselişe hak kazanan varlıkların mekanıdır. Yunus "bana cennet değil seni gerek derken" cennetten sonrasını yani daha üst boyutları ve Allah katına ulaşmayı hedeflemiştir. Bu cennete ulaşmayı başaran her varlığın kendi tercihidir kimisi sonsuza dek cennette kalmayı ister kimisi de daha üst planlara ulaşıp, tüm alemlere destek veren yönetici varlıklar olmayı hayal eder ve en üst planları hedefler. Cennet ve sonrasında acı, keder veya ikilem yoktur.

Cinsiyet farkı hor görülecek bir durum değildir çünkü ruhun cinsiyeti yoktur, cinsiyet sahibi olan bedendir. Siz bir cinsiyeti hor görür ya da kınarsanız o cinsiyeti deneyimlemek zorunda kalırsınız. Kınamazsanız da sadece hayat planınıza göre hangi cinsiyet uygunsa onu deneyimlersiniz fakat neyi kınarsanız bilin ki onu yaşamak zorundasınız.

Bu yaşam sonrası cennet ise hedefiniz, bir an önce bu yönde adımlar atmalı ve iyilik içinde bir ömür tükenmeli, hiç bir insanı hor görmemeli ve Allah'ın adaletinden hiç kuşkuya düşmemeniz gerekir. "Dönüşünüz bizdedir" ayeti er ya da geç her varlığın geldiği plana döneceğini ifade eder. Bu süreyi kısaltmak ömrü doğru kullanmak ile alakalıdır.

Ne düşünür ne yaşarsınız bu sizin tercihiniz fakat bilmediklerimiz o kadar çok ki en güzeli bildiklerimizi doğru değerlendirmektir. Dinleri yok saymak zaman kaybıdır, Kur'an ve Allah yolu hata bile yapsanız sizi hedefe hızlı ulaştırır fakat içime sinmiyor derseniz de süre uzar ve planlar zorlaşır fakat yolun sonu değişmez.

Tekrar söylüyorum dini konularda ne anlatsak boş, herkes kendi araştırması ve vicdanı ile yolunu kendisi bulmalıdır.İçinize nasıl siniyorsa onu yaşayın, doğrusu budur.

Sorunuzda yok olmak pahasına diğerinin önünü açan birisini sorguluyorsunuz fakat yok olmak da mümkün değildir yani varlık yok olamaz sadece dönüşür, değişir asla yok olamaz. Yok olmak mümkün olsaydı şayet, "ki bu durumu şahsen ben tasavvur edemiyorum" çünkü varlık yokluğu bilemez, bu yüzden soruya sağlıklı cevap bulmanız çok zor görünüyor. :)
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsan, Allah'ın ruhundan üflediği görevli ruhsal bir varlıktır. "Ruh" hakkında Kur'an'da bu ayete benzer açıklamalar yapılmıştır; "Sana Ruh'dan sorarlar; de ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir.'

Ruh daha önce de bahsettiğim gibi bu evrene ait bir yapı değildir bu sebeple tıpkı "O" hakkında bilgi verilmediği gibi Ruh hakında da yeterli bilgi yoktur. Ruh olmasaydı evrenler, alemler, gezegenler, canlı-cansız gibi görünen varlıklar da olamayacaktı çünkü o varlıkların var olmasına olanak sağlayan Ruh'un o madde üzerindeki konsantrasyonudur. Ruh şayet bir madde üzerindeki hakimiyetini çekerse bizim ölüm diye tabir ettiğimiz durum gerçekleşir fakat ruhsal parça ölümsüz ve sonsuzdur.

Sevgili Dijital amacım sana muhalif olmak değil. ancak gerçekten Kuran üzerine masal yazan yazana.

bu bahsettiğin ayet isra 85. üzerine birşeyler temellendirmişsin. ancak o ayette geçen ruh kavramı ve o ayette anlatılan esasta nedir bir kaynak vereyim.

Mukatil bin Süleyman 700 lü yıllar ilk dönem tevsircisi yani. sence peygambere bu kadar yakın tarihli birimi doğru yorumlar yoksa şimdiki masalcılar mı? taktirine bırakıyorum.

bu adamın Kuran terimleri sözlügü var.

isra 85 te geçen ruh kavramdan kasdedilenin; 7 ci semada yaşayan yüzü insana bedeni melege benzeyen gizemli büyük bir melek olduğunu yazmış kitabında (cebrail değil büyük bir melek diyor)

şimdi ayeti tekrar yorumla; sana o büyük melegi soruyorlar. cevapta; o melek rabbinin emrindedir size az bir bilgi verilmiştir.

sonuç; senin inşaat çöktü :)

bu adama göre kuranda geçen ruh kavramın beş anlamı var rahmet,vahiy,cebrail,hz. isa ve büyük melek hangi ayette hangi anlamda yazmış kitabında..
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Sevgili Dijital amacım sana muhalif olmak değil. ancak gerçekten Kuran üzerine masal yazan yazana.

bu bahsettiğin ayet isra 85. üzerine birşeyler temellendirmişsin. ancak o ayette geçen ruh kavramı ve o ayette anlatılan esasta nedir bir kaynak vereyim.

Mukatil bin Süleyman 700 lü yıllar ilk dönem tevsircisi yani. sence peygambere bu kadar yakın tarihli birimi doğru yorumlar yoksa şimdiki masalcılar mı? taktirine bırakıyorum.

bu adamın Kuran terimleri sözlügü var.

isra 85 te geçen ruh kavramdan kasdedilenin; 7 ci semada yaşayan yüzü insana bedeni melege benzeyen gizemli büyük bir melek olduğunu yazmış kitabında (cebrail değil büyük bir melek diyor)

şimdi ayeti tekrar yorumla; sana o büyük melegi soruyorlar. cevapta; o melek rabbinin emrindedir size az bir bilgi verilmiştir.

sonuç; senin inşaat çöktü :)

bu adama göre kuranda geçen ruh kavramın beş anlamı var rahmet,vahiy,cebrail,hz. isa ve büyük melek hangi ayette hangi anlamda yazmış kitabında..

Büyük Ruh konusunda haklısın bu doğru bilgidir yani Kur'an'da Büyük Ruh kavramı vardır ve yönetici varlıklardan Cebrail ve aynı plandaki diğer yönetici varlıkları ifade eder. Ruh hangi anlamda kullanılmıştır dersen; Cebrail ve diğer yönetici varlıklar dışında kullanılmamıştır. Hz. İsa, Cebrail ile aynı plandan geliyor yani peygamberler çok üst planlardan gelmişlerdir. Hz. İsa ise bu geldiği plan ile bağlantısını dünyada koparmadan yaşamış yani unutma sürecine girmemiştir bu sebeple de babasız doğmuş ve geldiği planın yönetici varlığına "Baba" demiştir. Baba, Oğul, Kutsal Ruh üçlemesinde; Baba: Planın Yönetici Varlığı - Oğul; Hz. İsa ve Kutsal Ruh; Cebrail'i anlatır.

Bu konular böyle kolayca anlatılacak konular değildir tam olarak kavranabilmesi için Ezoterizm ve Sembolizm'in hatasız bilinmesi gerekiyor. Büyük Ruh konusunda itirazında çok haklısın ve bu karmaşanın oluşma sebebi yorumcuların bazılarının Bâtıni bazılarının ise Zahiri yorum yapmasıdır. Senle daha önce de konuşmuştuk sembollerin 7 farklı anlamı var ve bu anlamlardan hangisi geçerli karar vermek için kendisine ilim verilenlerin yorumlarından faydalanmak gerekiyor. Sonuçta olarak; Ruh hakkında, ruhun yapısı ve neden tekamül etmesi gerektiği konusunda yeterli bilgi insanlığa verilmemiştir.

Ruhun cinsiyeti olmaması konusunda ise hangi ilahiyatçıya sorarsanız sorun zahiri-batini fark etmez aynı cevabı alırsınız; Ruhun cinsiyeti yoktur.

Ruhların cinsiyeti var mıdır, yoksa girdiği bedenin cinsiyetine bağlı olarak değişir mi? Ayrıca ruhumuz ile karakterimizin, bir bağlantısı var mıdır?

Değerli kardeşimiz,
Ruhun cinsiyeti yoktur. İnsan, kişilik yapısını ruhânî yanıyla birlikte, cismânî özelliklerinden almaktadır. Bedene giren ve cinsiyetin kriterlerinin belirlenmesinde rol oynayan cismanî özelliklere paralel olarak ruh da bu kişiliğe ayak uydurmaya çalışır.


Kaynak;

@true blue'nun diğer yazılarında gözlemlediğim ve başka üyeler tarafından da ikaz edildiği bir durum var; Kadını yok sayıyor.:) Soru sorduğu zaman şıklara bile kadını eklemiyor, bu durum da bu konuda bilinmeyen bir ön yargısı olduğunu gösteriyor.
Ruh hayvan bedeni ya da bitki bedeni de kullanıyor bu durumda örneğin bukalemun bedeni kullanan bir ruh için, "bu ruh bukalemundur" diyemeyeceğimiz gibi, insan bedeni kullanan ruhu da kadın-erkek diye ayıramayız ayrıca bu Allah'ın rahman ve rahim sıfatlarına da aykırı düşer. Kadın-erkek, acı-tatlı, güzel-çirkin hepsi bu dünyaya aittir, öte alemde hiç bir anlamı yoktur. Melekler ve hurilerin de cinsiyeti yoktur. Cennete ulaşan varlık için şuur açıklığında çok büyük bir genişleme olacağı için, zaten bu dünyasal kavramlarla ilgilenmeyecektir.
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Büyük Ruh konusunda haklısın bu doğru bilgidir yani Kur'an'da Büyük Ruh kavramı vardır ve yönetici varlıklardan Cebrail ve aynı plandaki diğer yönetici varlıkları ifade eder. Ruh hangi anlamda kullanılmıştır dersen; Cebrail ve diğer yönetici varlıklar dışında kullanılmamıştır. Hz. İsa, Cebrail ile aynı plandan geliyor yani peygamberler çok üst planlardan gelmişlerdir. Hz. İsa ise bu geldiği plan ile bağlantısını dünyada koparmadan yaşamış yani unutma sürecine girmemiştir bu sebeple de babasız doğmuş ve geldiği planın yönetici varlığına "Baba" demiştir. Baba, Oğul, Kutsal Ruh üçlemesinde; Baba: Planın Yönetici Varlığı - Oğul; Hz. İsa ve Kutsal Ruh; Cebrail'i anlatır.

Bu konular böyle kolayca anlatılacak konular değildir tam olarak kavranabilmesi için Ezoterizm ve Sembolizm'in hatasız bilinmesi gerekiyor. Büyük Ruh konusunda itirazında çok haklısın ve bu karmaşanın oluşma sebebi yorumcuların bazılarının Bâtıni bazılarının ise Zahiri yorum yapmasıdır. Senle daha önce de konuşmuştuk sembollerin 7 farklı anlamı var ve bu anlamlardan hangisi geçerli karar vermek için kendisine ilim verilenlerin yorumlarından faydalanmak gerekiyor. Sonuçta olarak; Ruh hakkında, ruhun yapısı ve neden tekamül etmesi gerektiği konusunda yeterli bilgi insanlığa verilmemiştir.

Ruhun cinsiyeti olmaması konusunda ise hangi ilahiyatçıya sorarsanız sorun zahiri-batini fark etmez aynı cevabı alırsınız; Ruhun cinsiyeti yoktur.

Ruhların cinsiyeti var mıdır, yoksa girdiği bedenin cinsiyetine bağlı olarak değişir mi? Ayrıca ruhumuz ile karakterimizin, bir bağlantısı var mıdır?

Değerli kardeşimiz,
Ruhun cinsiyeti yoktur. İnsan, kişilik yapısını ruhânî yanıyla birlikte, cismânî özelliklerinden almaktadır. Bedene giren ve cinsiyetin kriterlerinin belirlenmesinde rol oynayan cismanî özelliklere paralel olarak ruh da bu kişiliğe ayak uydurmaya çalışır.


Kaynak;

@true blue'nun diğer yazılarında gözlemlediğim ve başka üyeler tarafından da ikaz edildiği bir durum var; Kadını yok sayıyor.:) Soru sorduğu zaman şıklara bile kadını eklemiyor, bu durum da bu konuda bilinmeyen bir ön yargısı olduğunu gösteriyor.
Ruh hayvan bedeni ya da bitki bedeni de kullanıyor bu durumda örneğin bukalemun bedeni kullanan bir ruh için, "bu ruh bukalemundur" diyemeyeceğimiz gibi, insan bedeni kullanan ruhu da kadın-erkek diye ayıramayız ayrıca bu Allah'ın rahman ve rahim sıfatlarına da aykırı düşer. Kadın-erkek, acı-tatlı, güzel-çirkin hepsi bu dünyaya aittir, öte alemde hiç bir anlamı yoktur. Melekler ve hurilerin de cinsiyeti yoktur. Cennete ulaşan varlık için şuur açıklığında çok büyük bir genişleme olacağı için, zaten bu dünyasal kavramlarla ilgilenmeyecektir.

Tamam işte, sorularlaislamiyet.com dan alıntı yapmışsınız, orada bile söylemişler, kişiliği, insanın ruhani yanıyla birlikte cismani yanı oluşturur diye, demekki İslam şeriatına göre ruhlarımızda karakter barındırıyoruz, buradan da bazı ruhların kadınlık bazı ruhların da erkeklik tabiatında olduğu sonucu çıkar:)

Kadını yok saymıyorum, hatta kız çocuğunu erkek çocuğundan daha fazla seviyorum, sadece bir keresinde seçeneklere erkek seçeneğini koymamıştım, daha sonra ekledim.:)

Cinsi tercihi olmayan ruh olabilir, Huriler meselesi tartışmalıdır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst