- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 1 Kas 2012
- Mesajlar
- 2,737
- Tepkime puanı
- 180
- Puanları
- 63
iman, akli delillerin götürdüğü yere kadar gidilen ve akli delillerin gücü oranında şüpheyle karışık olarak bir dini inanç sisteminin doğru olduğunu varsayma değil, dinin vahye dayalı iman esaslarına, akli delilleri ve karşı delilleri dikkate almadan bir ‘iman atlayışı’ yaparak teslim olmadır. Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran
Bazılarınca iman profesörü olarak lakaplanan Kierkegaard da kısaca imanın paradoksal olduğunu aklın kategorilerini bir kenara bırakılarak ona ancak bir sıçrama ile ulaşılabileceğini söyler. Tabi Tanrının yardımının da olması gerektiğini söyler. aslında mecburen böyle söyler çünkü ; duyduk ve inandık /duyduk ve itaat ettik benzeri inanç geleneği 3 semavi dinde de mevcuttur.
Kısacası; iman akli temele dayanmaz ama inanmayanlar bundan sorumludur. niçin sorumlulardır çünkü tanrı onlara akıl vermiştir. (paradoks)
dogma ya kabul edilir yada kabul edilir esas böyledir. anlaşılmayan onca ayetin açıklaması tanrının bir bildiği vardır veya insan vahyi tam anlayabilecek donanımda değildir. şeklinde özetlenebilir.
Size Tanrının sözünü getirdim diyen bir kişinin ilk vahyi; bu sözü getirene inanındır. inanmayan ateşe gider geri kalan hiçbir şeyin bir önemi yoktur.
İyi olmanızın hiçbir önemi yoktur. tanrı ahlak değil iman beklemektedir. iman etmeyen kurumuş yapraklar gibi parçalanır ve ateşe atılır.
İman çok önemlidir ancak tanrı 7 ci yuzyıldan beri elçi göndermemektedir.
İman edenler savaşta etmeyenlere galip geldiklerinde onları köle ve cariye yaparlar. çünkü onlar iman etmiyorlardır önemsiz tiplerdir. ama iman edenler her türlü kurtulur.
Dinden dönenin kellesi gider çünkü iman çok önemlidir. insan canı çok kıymetlidir ama iman etmeyenin canı o kadarda önemli değildir.
İman edenler iyilikleri karşısında mukafat alacaklardır. insan olduğunuz için iyilik yapmanız değil Tanrıdan karşılığını alacağınız için iyilik yapmalısınız. eğer böyle karşılığını bekleyerek iyilik yaparsanız bu yüceliktir. çünkü sadece imanı olanlar yücedir.
İman etmeyenlerin kalpleri kararmıştır. ondan iman etmezler edemezler.İman etmek tanrının yardımı ve istemesi ile olur buna rağmen etmeyenler cehenneme savrulur.
Bazılarınca iman profesörü olarak lakaplanan Kierkegaard da kısaca imanın paradoksal olduğunu aklın kategorilerini bir kenara bırakılarak ona ancak bir sıçrama ile ulaşılabileceğini söyler. Tabi Tanrının yardımının da olması gerektiğini söyler. aslında mecburen böyle söyler çünkü ; duyduk ve inandık /duyduk ve itaat ettik benzeri inanç geleneği 3 semavi dinde de mevcuttur.
Kısacası; iman akli temele dayanmaz ama inanmayanlar bundan sorumludur. niçin sorumlulardır çünkü tanrı onlara akıl vermiştir. (paradoks)
dogma ya kabul edilir yada kabul edilir esas böyledir. anlaşılmayan onca ayetin açıklaması tanrının bir bildiği vardır veya insan vahyi tam anlayabilecek donanımda değildir. şeklinde özetlenebilir.
Size Tanrının sözünü getirdim diyen bir kişinin ilk vahyi; bu sözü getirene inanındır. inanmayan ateşe gider geri kalan hiçbir şeyin bir önemi yoktur.
İyi olmanızın hiçbir önemi yoktur. tanrı ahlak değil iman beklemektedir. iman etmeyen kurumuş yapraklar gibi parçalanır ve ateşe atılır.
İman çok önemlidir ancak tanrı 7 ci yuzyıldan beri elçi göndermemektedir.
İman edenler savaşta etmeyenlere galip geldiklerinde onları köle ve cariye yaparlar. çünkü onlar iman etmiyorlardır önemsiz tiplerdir. ama iman edenler her türlü kurtulur.
Dinden dönenin kellesi gider çünkü iman çok önemlidir. insan canı çok kıymetlidir ama iman etmeyenin canı o kadarda önemli değildir.
İman edenler iyilikleri karşısında mukafat alacaklardır. insan olduğunuz için iyilik yapmanız değil Tanrıdan karşılığını alacağınız için iyilik yapmalısınız. eğer böyle karşılığını bekleyerek iyilik yaparsanız bu yüceliktir. çünkü sadece imanı olanlar yücedir.
İman etmeyenlerin kalpleri kararmıştır. ondan iman etmezler edemezler.İman etmek tanrının yardımı ve istemesi ile olur buna rağmen etmeyenler cehenneme savrulur.