Gerçekliğin Mümkün Olmadığı Gerçek Olan Tek Gerçektir

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Kulübü kategorisinde daVinci tarafından oluşturulan Gerçekliğin Mümkün Olmadığı Gerçek Olan Tek Gerçektir başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 10,070 kez görüntülenmiş, 66 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Kulübü
Konu Başlığı Gerçekliğin Mümkün Olmadığı Gerçek Olan Tek Gerçektir
Konbuyu başlatan daVinci
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan idealistyazar

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Öğüt almayada kızmamaya özen gösteriyorum :)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
fakat allah kullarını test etmek için geçici bir hayata atmıştır sanki iyimi yaratmışım kötümü yaratmışım dercesine ne kadar anlamlı bilemem ama bana göre değil.Diğer yandan bende bu sıkıcı hayattan hafif matrix imsi bir tat alıyorum diyeyim.

Şöyle hiç düşündün mü flzf; sen yoktun/hiçtin..Sonra hep varolan bir Tanrı seni yaratmaya karar verdi.. sen yokken birden varolduğunu düşün.. takk bir anda bilinç sahibisin, iyide bilinç sahibisinde bilincinde ne var? yeni doğmuş bir bebeksin ama 22 yaşındaki bilince sahipsin gibi düşün.. takk diye yokluktan varlığa bir çıkıyorsun o anda ne düşünebilisin ki? bilincin var ama içi bomboş gibi birşey.. etrafına baktığında kendine baktığında bir şok yaşamaman mümkün mü? kendinin ne olduğunu anlamam mümkün mü? İnanışta Hz Ademin ilk yaratıldığında Elhamdülillah dediği söylenir.. yokluktan bir anda varlığa çıkan biri nasıl elhamdülillah der? veya neden der? benim anladığım şudur; Hz Adem yaratıldığı anda özgür bir bilince sahip değildir Tanrı tarafından dizayn edilmiş bir bilince sahiptir o yüzden ben kimim? burası neresi ,neler oluyor burda falan dememiştir, çünkü bana göre o daha bir ''ben/insan'' değildir. Tanrı tarafından üretilmiş ve dizayn edilmiş melek gibi birşeydir.. kıssadan hisse kendimizi yaratmak için burdayızdır belkide.. iyi yada kötüden ayrılmak için .. Tanrıdan ayrılmak için Tanrıdan ayrı bir ben olduğumuzu anlamak için.. öyleyse burası ciddi anlamda insan denen varlığın varoluşunun başlangıcı olabilir.. Tanrının bizlere özgür irade verebilmesi için /özgür iradenin varolabilmesi için ideal ortam burdadır. elbette her yaratılan gibi bizde zorunlu ögelerle yaratıldık ancak seçim yapabildiğimiz için buraya sürüldük/fırlatıldık /düştük belkide ...:)
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
mesaj alındı .anlaşıldı benim uyku vaktim.herkese hayırlı geceler..
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Şöyle hiç düşündün mü flzf; sen yoktun/hiçtin..Sonra hep varolan bir Tanrı seni yaratmaya karar verdi.. sen yokken birden varolduğunu düşün.. takk bir anda bilinç sahibisin, iyide bilinç sahibisinde bilincinde ne var? yeni doğmuş bir bebeksin ama 22 yaşındaki bilince sahipsin gibi düşün.. takk diye yokluktan varlığa bir çıkıyorsun o anda ne düşünebilisin ki? bilincin var ama içi bomboş gibi birşey.. etrafına baktığında kendine baktığında bir şok yaşamaman mümkün mü? kendinin ne olduğunu anlamam mümkün mü? İnanışta Hz Ademin ilk yaratıldığında Elhamdülillah dediği söylenir.. yokluktan bir anda varlığa çıkan biri nasıl elhamdülillah der? veya neden der? benim anladığım şudur; Hz Adem yaratıldığı anda özgür bir bilince sahip değildir Tanrı tarafından dizayn edilmiş bir bilince sahiptir o yüzden ben kimim? burası neresi ,neler oluyor burda falan dememiştir, çünkü bana göre o daha bir ''ben/insan'' değildir. Tanrı tarafından üretilmiş ve dizayn edilmiş melek gibi birşeydir.. kıssadan hisse kendimizi yaratmak için burdayızdır belkide..Tanrının yarattığı iyi yada kötüden ayrılmak için ayrılmak için.. Tanrıdan ayrılmak için Tanrıdan ayrı bir ben olduğumuzu anlamak için.. öyleyse burası ciddi anlamda insan denen varlığın varoluşunun başlangıcı olabilir.. Tanrının bizlere özgür irade verebilmesi için /özgür iradenin varolabilmesi için ideal ortam burdadır. elbette her yaratılan gibi bizde zorunlu ögelerle yaratıldık ancak seçim yapabildiğimiz için buraya sürüldük/fırlatıldık /düştük belkide ...:)

Öyle bile olsa yani senin deyiminle yaratılış sürecimiz tamamlanmamış kendi benliğimizi bulmak ne olduğumuzu anlama sürecinde bile olmuş olsak dahi bunun çözümü herhangi bir teist(tanrı peygamber kitap gibi ikileme üçleme dörtlemeleli inanışlar) inanış olamaz.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Öyle bile olsa yani senin deyiminle yaratılış sürecimiz tamamlanmamış kendi benliğimizi bulmak ne olduğumuzu anlama sürecinde bile olmuş olsak dahi bunun çözümü herhangi bir teist(tanrı peygamber kitap gibi ikileme üçleme dörtlemeleli inanışlar) inanış olamaz.

Bence olabilir.. Tanrı doğrudan bizlere nufuz etse veya şüpheye yer kalmayacak biçimde varlığını belirtse/bilsek.. özgür iradenin hiçbir anlamı kalmaz..insanın yüceliğinden (diğer yaratılmışlarla farkından ) ben olmaktan bahsedemeyiz o zaman..
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Bence olabilir.. Tanrı doğrudan bizlere nufuz etse veya şüpheye yer kalmayacak biçimde varlığını belirtse/bilsek.. özgür iradenin hiçbir anlamı kalmaz..insanın yüceliğinden (diğer yaratılmışlarla farkından ) ben olmaktan bahsedemeyiz o zaman..

Öne sürdüğün bu fikir sadece tanrının var olup kendini gizlemesindeki nedeni pir parça açıklamaya çalışıyor. Ama Peygamber kitap gibi kavrammları ne açıklıyor nede doğruluyor tanrının varlığına inanabilmek hatta varlığını en doğru şekilde kabul edebilmek için Adil evrensel kaynaklar gerekir. Dünyada kimi insan müslüman kimi insan hristiyan kimi insan yamyam putperest veya dinsiz doğuyor Bu inanışlardan herhangi biri doğru diğerleri yanlış ise nerede adalet nerede evrensellik. Kusursuz varlığı insan gibi kusurlu bir varlığın gölgesinde takip etmek ne kadar anlamlı olur.

Her insanda akıl ve vicdan var ve insanlar toplumsal yaşarlar birbirlerinin akıllarından vicdanlarından istifade ederler bana göre öğretmen öğrenci ilişkisi bilgelik kutsallıktır fakat peygamber ümmet kul tanrı ilişkisi midemi bulandırıyor. Eğer yaratıcı böylebirşeyse keşke beni yaratmasaydı Böyle bir varlığın kulu olmaktan utanırdım.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Öne sürdüğün bu fikir sadece tanrının var olup kendini gizlemesindeki nedeni pir parça açıklamaya çalışıyor. Ama Peygamber kitap gibi kavrammları ne açıklıyor nede doğruluyor tanrının varlığına inanabilmek hatta varlığını en doğru şekilde kabul edebilmek için Adil evrensel kaynaklar gerekir. Dünyada kimi insan müslüman kimi insan hristiyan kimi insan yamyam putperest veya dinsiz doğuyor Bu inanışlardan herhangi biri doğru diğerleri yanlış ise nerede adalet nerede evrensellik. Kusursuz varlığı insan gibi kusurlu bir varlığın gölgesinde takip etmek ne kadar anlamlı olur.

Her insanda akıl ve vicdan var ve insanlar toplumsal yaşarlar birbirlerinin akıllarından vicdanlarından istifade ederler bana göre öğretmen öğrenci ilişkisi bilgelik kutsallıktır fakat peygamber ümmet kul tanrı ilişkisi midemi bulandırıyor. Eğer yaratıcı böylebirşeyse keşke beni yaratmasaydı Böyle bir varlığın kulu olmaktan utanırdım.


''Öğretmen öğrenci ilişkisi bilgelik kutsallıktır'' diyorsun Tanrı sana doğrudan nufuz etseydi bu öğretmenlik olur muydu? Tanrıyı /ögretmeni doğrudan bilmek istiyorsun yani. iyide flzf öyle birşey olsaydı bizlerde hakikat yoksunu olmazdık (insana özgü kökenimizi ve doğamızı bilirdik) o zamanda keşfedecek /öğrenecek birşey kalmazdı. bu durumda ögretmen -öğrenci ilişkisi ortadan kalkmaz mıydı? o zaman ögrenen bir ''ben'' mi olurduk öğretilen bir ben mi?
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
''Öğretmen öğrenci ilişkisi bilgelik kutsallıktır'' diyorsun Tanrı sana doğrudan nufuz etseydi bu öğretmenlik olur muydu? Tanrıyı /ögretmeni doğrudan bilmek istiyorsun yani. iyide flzf öyle birşey olsaydı bizlerde hakikat yoksunu olmazdık (insana özgü kökenimizi ve doğamızı bilirdik) o zamanda keşfedecek /öğrenecek birşey kalmazdı. bu durumda ögretmen -öğrenci ilişkisi ortadan kalkmaz mıydı? o zaman ögrenen bir ''ben'' mi olurduk öğretilen bir ben mi?

Hayır alakası yok tanrı doğrudan öğretmen olsaydı zaten hiçbir sıkıntı kötülük hakikat yoksunluğu olmazdı. Tanrı varsa dolaylı yollardan baş öğretmen olmayı seçmiş diyebiliriz herşeyde vardır bir hayır.

İnsan hem öğrenen hemde öğreten bir bendir işte en güzelide bu dur. Öğretmen öğrencisinden veya öğrenci öğretmeninden üstün değildir birbirlerine saygı sevgi duymakla beraber sorgulamakla düşünmekle mükelleftirler. İşte ben böyle üstün adil vicdani bir sistemi yaratan tanrının kuluyum diyebilirim ancak.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Hayır alakası yok tanrı doğrudan öğretmen olsaydı zaten hiçbir sıkıntı kötülük hakikat yoksunluğu olmazdı. Tanrı varsa dolaylı yollardan baş öğretmen olmayı seçmiş diyebiliriz herşeyde vardır bir hayır.

İnsan hem öğrenen hemde öğreten bir bendir işte en güzelide bu dur. Öğretmen öğrencisinden veya öğrenci öğretmeninden üstün değildir birbirlerine saygı sevgi duymakla beraber sorgulamakla düşünmekle mükelleftirler. İşte ben böyle üstün adil vicdani bir sistemi yaratan tanrının kuluyum diyebilirim ancak.

anladığım kadarı ile sen Tanrı ile iman ilişkisi değil bilgi ilişkisi istiyorsun. bu dünyada olmayıda/dünya düzeninide , dinleride istemiyorsun.gerek yoktu diyorsun. eyvallah çogu zaman bende senin gibi düşünüyorum :) peki Tanrıyı doğrudan tanıdın diyelim, peki Tanrı ile bilgi ilişkisini kim olarak kuracaksın? bu durumda sen kimsin? varoluşunda senin bir katkın var mı yoksa doğrudan yaratılmış mısın ?, doğrudan yaratılmışsın sonrada bilgi ilişkisi istiyorsun. bu durum anlamlı mı sence? Kendin olmak/ kendin olmayı istemek mümkün mü böyle bir durumda?
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
anladığım kadarı ile sen Tanrı ile iman ilişkisi değil bilgi ilişkisi istiyorsun. bu dünyada olmayıda/dünya düzeninide , dinleride istemiyorsun.gerek yoktu diyorsun. eyvallah çogu zaman bende senin gibi düşünüyorum :) peki Tanrıyı doğrudan tanıdın diyelim, peki Tanrı ile bilgi ilişkisini kim olarak kuracaksın? bu durumda sen kimsin? varoluşunda senin bir katkın var mı yoksa doğrudan yaratılmış mısın ?, doğrudan yaratışmışsın sonrada bilgi ilişkisi istiyorsun. bu durum anlamlı mı sence? Kendin olmak/ kendin olmayı istemek mümkün mü böyle bir durumda?

Bu istemekten ziyade tanrı varsa onla aramdaki ilişkiyi anlamlandırmak Tanrıyı doğrudan dolaylı tanıdım yada tanımadım farketmez. Tanrı varsa insanı zaten keşfetmek üzere programlamış bazen ufak dokunuşlarla bazen kendi kendine insan keşfediyor paylaşıyor öğreniyor öğretiyor insanın var oluşunda bundan daha anlamlı erdemli birşey yok.Bilgi olmadan ne iyilikten nede kötülükten bahsedilebilir mesela bilgisarı kullanma bilgisi olmayan taş devrinde yaşayan birinin eline bilgisayar vermenin ne anlamı var ? Hiç bilmeden birinin ölümüne sebeb olmuş birinin nasıl bir vicdani sorumluluğu vardır hiç bilmeden belkide hiç sevmediği bir insanın hayatını kurtaran biri ne gibi bir iyilik yapmıştır bütün bu örnekler hayatının bilgi olmadan ne kadar anlamlı olduğunu göstermiyormu sence.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bu istemekten ziyade tanrı varsa onla aramdaki ilişkiyi anlamlandırmak Tanrıyı doğrudan dolaylı tanıdım yada tanımadım farketmez. Tanrı varsa insanı zaten keşfetmek üzere programlamış bazen ufak dokunuşlarla bazen kendi kendine insan keşfediyor paylaşıyor öğreniyor öğretiyor insanın var oluşunda bundan daha anlamlı erdemli birşey yok.Bilgi olmadan ne iyilikten nede kötülükten bahsedilebilir mesela bilgisarı kullanma bilgisi olmayan taş devrinde yaşayan birinin eline bilgisayar vermenin ne anlamı var ? Hiç bilmeden birinin ölümüne sebeb olmuş birinin nasıl bir vicdani sorumluluğu vardır hiç bilmeden belkide hiç sevmediği bir insanın hayatını kurtaran biri ne gibi bir iyilik yapmıştır bütün bu örnekler hayatının bilgi olmadan ne kadar anlamlı olduğunu göstermiyormu sence.

Bilgi hayatı anlamlı yapmak için yetecek birşey değil bana göre,hiçbir düşünce ile hayat anlam kazanamaz. bizim düşünce ile bilgi ile hayatı anlamlı yapmaya gücümüz yetmez. hayatı anlamlı yapacak şeyler içimize döşenmiş olmalı ve bunlar düşünceyi aşan aşkın şeyler olmalı..zaten bizde bu öğelerle yaratılmışız..bunlar zorunlu öğeler..bizler zorunlulukla -özgürlüğün senteziyiz der kierkegaard..

Benimde varoluşla ilgili ulaştığım bir anlam yok şu an için flzf..karşılıklı sorular sorduk,güzel sohbet oldu işte..fikir alışverişi yapmış olduk..şimdilik iyi geceler diyorum teşekkürler..
 

flzf

Filozof
Yeni Üye
Katılım
12 Mar 2009
Mesajlar
850
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
37
Bilgi tek başına hayatı anlamlı yapacak birşey değil bunun vicdani bir boyutu daha var.Aslında o vicdani boyutu açıklamak içindir zaten bilgi bu iki olgu insanın içine döşenmiş birbirlerini anlatıyorlar.Bu olguların üzerine giderek ancak doğru bulunabilir. Enazından şuan için öyle gözüküyor.

Edebi bir metin oluşturmak diyelim bilgi burada harfleri yazım kurallarını temsil eder vicdani boyut ise sanatsal değeri taşıyor.Veya matematiksel bir teorem ortaya atarken bilgi yine rakamları kuralları, sembolleri ifade ederken, vicdanen düşündüğümüzde bu teoremin kullanılış amacını, faydalarını ortya koyuyoruz yaşamımızda bunların; vicdan ve aklın sentezinden ibaret işte.

Evet sohbet tarafsız fikir alışverirşi için olunca güzel oluyor .İyi geceler dilerim.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Evet sohbet tarafsız fikir alışverirşi için olunca güzel oluyor

kişinin tarafsız olması benim için şart değil. aksine kişilerin kendi akıllarını ikna ettikleri,kalpleri ile inandıkları konuları kuvvetle savunmaları ve tutkulu durumları hoşuma gider ve bu beni etkiler.. ancak savundukları şeye gerçekten inanmış olmalıdırlar. bir felsefi doktrine ,inanca,ideolojiye,projeye,sahte bir karaktere vb bağlı kalmak ve tutarlı olmak uğruna yapılan zorlama şeyler bence saygısızlıktır ve bana göre değersizdir..ama ne olursa olsun belli bir yerden sonra tabiki empati yapılabilmelidir, evrensel insan gibi olunmamalıdır never and never :)
 

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Zaman ve insan birlikte yaşarlarken, uzun yıllar veya çok kısa ama önemli bir anda bile insanda kalıcı değişikliklere sepep oluyor.Bu da yok kişiliği oturmadı, yok şöylr deil.Değişmek ve devinim insan için, bunda bence terslik yok.Bazı insanlar da gerçekten güdülmekten hoşlanırlar.Bakınız şimdi yaşam koçları bile varya.Bu insanlar onu yap bunu düşün dendikleri zaman ancak mutlu olurlar.Onları da kınamamak lazım.Çün ki bu çocukken anne babaların hep onlar adına düşünüp, onlar adına karar almasından oluşan bir durumÖzgür irade devre dışı kalınca, insan uzayda kaybolmuş gibi oluyor.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Evvel zamaaan içinde,kalbur samaaan içinde..deve tellaaaaal iken pire berbeeeer iken,ben annemin beşşiğini tıngııır mıngııır sallar iken diye başladı bizim hikayemiz,sonunu hala getiremedik:)ama şu pirenin berberliğiyle devenin tellallığına hala akıl sır erdiremedim,aslında şu varoluş falan filan meselelerine benziyor..yalan dünya diye boşa dememişler. :)
 

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bel ki bir gün bir "bilge" çıkarda bunu açıklar diye işte öyle bekliyorum ben de bu varoluş efsanemizi..
 

istanbul2

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Tem 2013
Mesajlar
33
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Var olmak, kendisine mühlet verilmiş olma, geleceğimi yeni bir yöne çevirme ve böylece geçmişimi değiştirme ve onu kurtarma imkanına sahip olmamdır. Özgürlüğüm ancak ölümümle sona ermektedir. Var olmaktan kesildiğim anda hayatım, varlık ve öz olmaktadır. O artık tümüyle geçmiştedir, artık kader haline dönüşmüştür. Varoluşum bundan böyle verilmiş bir şey gibi anlatabileceğim, betimleyebileceğim donmuş, belirli, kapalı varlık haline dönüşmüştür.

Özetle varlık, geçmiş varoluştur. Hegel daha önce olağanüstü bir söz söylemişti: "Wesen ist was gewesen ist": Varlık, var olmuş olandır. Böylece cehennemde olan Kapalı Oturum’un kahramanlarının artık geçmiş hayatları üzerinde hiçbir güçleri yoktur. Onlardan biri şöyle bir cümle -varoluşçuluğun ünlü cümlelerinden biri- sarf eder: "Sen hayatından başka bir şey değilsin." Var olduğum (ve her an hayatımı değiştirme gücüne sahip olduğum bir zamanda özgürlüğümü dile getiren, öldüğüm zaman ise özümü ve kaderimi ifade eden bir cümle. Hayatım o andan itibaren artık varlık haline gelmek üzere varoluş olmaktan çıkmıştır. O, benden sonra yaşayanlar için artık tamamen bitmiş bir hikayeden başka bir şey değildir. "Ölmek, yaşayanlara yem olmaktır." (alıntı) :)
 

daVinci

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2013
Mesajlar
106
Tepkime puanı
0
Puanları
16
varolmaktan ne anlarım biliyor musunuz? yolun kenarında küçük bir kız mendil satıyordur siz gidip o kızı bundan kurtarmaya çalışırsınız veya bir sokak hayvanına araba çarpmıştır siz gidip o hayvanı veterınere götürmüşşünüzdür, parkta evsiz yurtsuz yaşlı bir amca soğuktan titreyerek banklara yatıyordur siz paltonuzu ona vermişsinizdir, yan kapı komşun fakirdir günde tek yemek çeşidi yiyordur bu gecede bir çeşit yemek siz götürüp birlikte yemişşsinizdir, veya olaki dünya hali siz bu yürek yakan durumlara düşmüşsünüzdür ama yılmayıp hala güleryüzle mendil satıyor ve evsiz yurtsuz kalsanızda yaşama sevinci yüreğinizi ısıtıyordur o zaman siz varsinizdir benim için varolmak budur. Yok olmak zaten anladınız siz toplumda kimlerin yok olduğunu.
 

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
@daVinci bazen kendimi zor tutuyorum, yani bu mu cidden varolmak?.Hop birine mendil, birine palto o günü sen kurtardın . ya, ah ne büyük erdem yaptım ya dedin ve varoldun bitti.Kusura bakma, bu kadar kolaycı olmamalı var olmak.Hani bana dersin ben sınır tanımaz doktorum, atıyorum mozambikte aids vakalaı, kolera, açlık sefillik için de insanlık için, varolmak için çalışıyorum.Tamam derim işte insan .ve varolmak böyle bir şey demek derim..Ama bu tür klişeler anlıktır, yani kendini memnun eder, çözüm kalıcı deildir.Bir hayat kurtarmak deildir..
İnsan önce şu sahte soğan zarı gibi giydirilmiş kabuklarını üstünden bir bir atmalı, sonra en yalın haliyle bir merkezde .Merkezi kendi evreni olsun o merkezden kendini özelleştirip bakmalı.
Varolmak önce kemdimizin en derinden gelen sesi dinliyerek başlar, o sesi bulana kadar derine inmek lazım..
davinci umarım kızmazsın, yok yok kızmazsın:)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst