Evrensel- Insan Zihniyeti

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Antropoloji kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Evrensel- Insan Zihniyeti başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 28,901 kez görüntülenmiş, 181 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Antropoloji
Konu Başlığı Evrensel- Insan Zihniyeti
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan X

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bu tip yazi sekline, bireyin; evrensel- insan olarak, yazmasi denir. Yani, bireyin gorusu, tutumu, yeri, konumu v.s. yazinin icinde yer almamakta ve belirtilmemektedir. Evrensel-insan, yaziyi yazarken, bireysel gorusunu, tutumunu ortaya koymamis; yani notr olarak yazmis, ayrica, evrensel-insan olarak bireysel gorus ve tutumunun, konumunun disindan bakmistir.

Evrensel-insan'in, notr algisi ve disaridan bakisi; ancak bireysel gorusu, yeri, tutumu ve konumu yazida yer almazsa mumkundur.

Bu tip dusunceyi, gorusu, davranisa dokme-yaziya ve konusmaya-sanati, bildigim kadariyla, Turkiye' de bilinmemektedir. Maalesef, ayni zamanda algilanamamaktadir.

Disaridan bakis acisi ve notr algilamanin temeli budur. Buna felsefe dilinde, qua-olarak, niteliginde, sifatiyla-, felsefesi denir. Yani, filozof, filozof olarak konuda yer, tutum, konum almadan, konunun notr ve disaridan bakis acisinin goruntusunu, resmini verir, kendi gorusunu belirtmez.

Peki, bu evrensel-nötralize-insan (yazmak, gözlem sunmak dışında) hiç "davranır mı?Davranışta nasıl nötr kalır?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Peki, bu evrensel-nötralize-insan (yazmak, gözlem sunmak dışında) hiç "davranır mı?Davranışta nasıl nötr kalır?

Baslikta dikkat ettiysen, evrensel-insan birey farki var. Evrensel-insan zihniyeti oznesiz, vucutsuz bir numenaldir. Bunu da kullanacak olan algilayabilme ve ihtiyac temelinde istem duyan vucut ve ozne, yani kisinin fenomenonumenal olgusu olacaktir.

Mesela ben bir birey olarak yasamimi surdururken, kendi hak ve ozgurluklerimin her turlu pesindeyimdir. Aklimi da kendi hak ve ozgurluklerim icin kullanirim. Yani yasam ve iliski gercekligini birey yasamak zorundadir. Numenal yasamini ise insanlastirmak durumundadir.

Burada bunun bir yonu de, bu zihniyeti dile getiren ben; bir birey olarak yerine gore uygulayamayabilirim, ya da algilayamayabilirim. Ama, baska bir beyin, zihniyetin dile getirdigini benden daha iyi algilayabilir ve uygulayabilir.

Sonucta yasam ve iliski bir pratiktir ve yasanmaktadir.

Ama eger birey olarak soruyorsan, bir serbest dusunur ve yapilandirmaci epistemolojist olarak; cogu etik degerde, veride ve tabu da notrumdur. Ama, bu notrluk, ancak bu degerlerden her turlu kavramsal ifade, anlam icerik ve bag kurma temelinde kurtuldugum icindir.

Oyuzden, etik olarak milli, dini,m inanc, tanrisal, ideolojik konularda ve metafizigin her turlu ontolojik ve teolojik varliksal savunu ve sahiplikleri konusunda notrumdur.

Cunku bunlarin insanoglunu her turlu ayristirdigini, cikarci kildigini guce, otoriteye ittigini ve tartistirip mucadele ettirdiginin bilinc ve farkindayim.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Insanoglu Turu ve Birinin Uclu Alternatifsizligi

Insanoglu turu ve birinin, kendi disinda kalan, diger canli/cansiz parcalar ve butun temelinde, uclu yetiye sahip tek tur oldugunu ve alternatifinin bulunmadigini ortaya koyacagiz.

Bu alternatifsizligin temelini numenal yetinin soyutlama ozelligi teskil eder. Bu soyutlama yetisi de, insanoglunun beyninin !? isaretleri olan "var" algisinin, sorusuna ve cevabina dusunce olarak "gebe kalip" bu gebeligin sonucu, soru ve cevabin kavram olarak dogmasidir.

Simdi buradan insanoglunun bu uclu soyutlama yetisine ve onun soyut/somut temeline bakalim.

"!?" yu beyni ile algilayan, dusunce olarak gebe kalan ve dogumu kavram olarak yapan, kimdir? Bu soruya, insanogluna bir alternatif olarak cevap vermek mumkunmudur?,

Hayir, epistemolojik olarak mumkun degildir. Cunku, henuz soyutlama yetisi olan baska bir kim yoktur. Yarin, insanogluna en yakin tur olan maymun turunun boyle bir yeti kazanmasi ve insanogluna alternatif olarak soyutlama ortaya koymasi; bilimin ve bilimselligin calismalari temelinde ve maymun turunun evrimsel olarak gelisesi temelinde, kesin olarak olumsuz bir cevap vermek ve konuyu sonlandirmak mumkun degildir.

Bu kim, ayni zamanda, verdigi tum cevaplarla, kendi turu de dahil olmak uzere, ne yi ortaya koymaktadir. Peki insanoglu turunun, bir ne ortaya koyucu olarak alternatifi var midir?, Cevabimiz gene, epistemolojik olarak, "hayir" olacaktir. Sonrasi ise, her turlu gelisimin insanoglu disinda bir NELEME yetisi olacaktir.

Peki, insanoglu bir kim olarak ve alternatifsiz kim olma temelinde, yine alternatifsiz ne yi ortaya koyan olarak, bunu nasil basarir?

Iste buda, insanoglu soyutlamasinin, soyut temelini veren, kavramlastirma, kavrami, kim ile ve ne ile ozdeslestirme/kesistirme temelindedir.

Iste insanoglunun, hem nesnel, hem de oznel temelini veren, kavram ile ozdeslestirme yetisi, epistemolojik olarak alternatifszdir.

Bu alternatifsizligin algilanamamasinin altinda, insanoglu turu ve biri faktorunun algilanamamasi ve insanoglunun kim olarak ve ne olarak ortaya koyduklarinin, sanki kimin ve nenin kendi adina kendini, insanoglu turu ve biri disi, baska bir guc veya faktor olarak ortaya koydugu izlenimi verir.

Iste b insandisi temelli izlenim, insanoglunun kendi kendisini "kandirmaktan" baska bir icerik tasimaz.

Sonucta "doganin kanunu budur, dogal olan budur" derken, aslinda " ben (insanoglu turu ve biri) doganin boyle bir kanunu oldugunu ortaya koyuyorum, dogal olarak ortaya konan bu durum, benim (insanoglu turu ve biri), ortaya koyumumdur" dediginin henuz, bilincinde ve farkinda degildir.

Cunku, ne doga; dogallik ozelligine ve oznelligine sahiptir, ne de "ben dogayim, ozelligim budur, oznelligim budur" seklinde kendi kendini ortaya koyabilecek bir konumdadir.

Burdan, dogalligin, dogaya insanoglu monologuyla verilen ve insanoglu turu ve biri ozelliklerini tasiyan bir oznellik oldugu, doga, nin da; insanoglu var temelli !? isaretinin, cevabi olan bir kavram oldugu ortaya cikar.

Buradan da, varinin yansisi algilanan ve algisi, kavram ile ozdeslestirilerek yansitilan "Doga" eklentisi yetmiyormus gibi, bir de buna oznel ve insanoglu ozelligi olan dogallik anlam ve icerigi eklenmistir.

Buradan da, insanoglunun gorunussel nesne eklentisinin, ilk el eklenti, onun gorulmeyen, ozsel eklentisinin de ikinci el eklenti oldugu ortaya cikar.

Bu temelde de, ideolojik inancsal dogrularin hepsi, ilk el degil; ikinci el eklentilerdir. Ilk el eklenti algilanmadan ve farkina varilmadan, ikinci el eklentiyi algilamak ise, mumkun degildir.

Iste bu temelde, once ilk el eklenti olan nesne ve nesnellik algilanmali ki, ikinci el eklenti olan ozne ve oznelligin de algilanmasi mumkun olsun.

Tabi buda, oznelligin, yaraticiya verilmesi, ya da nesne ile ozdeslestirilmesi, yapilmaz ise, mumkundur.

Yoksa, nesnel, ya da oznel tanrilastirma kacinilmazdir. Yani, alternatifsizligi, epistemolojik olarak algilayamama.

Tabi bu arada, insanoglu turu ve biri faktorunun, bu temelde, ve dogal zihniyet ve dogal egonun eliyle, teslimiyeti temelinde, tanrilastirilmasi da; yapilacak, en son "hatadir"

Sonucta, tanri, tanrisal dusunce degil; tanrisal zihniyetin, bilinc alti yerlesiminin olumlu/olumsuz yonlendirimi kendi turu ve birini kendi eliyle, adina, icin ve ait tanrilastirma durumundadir. Tabi, dogal zihniyetin ve dogal egonun, bilinc alti yonlendiriminin "son duragi olarak"

Sonucta, insanoglu turu ve birinin, dogal zihniyet ve dogal egosunun, bencil, ayrimci, cikarci v.s. temelinde guc ve otorite yoluyla tanrilastirilmasi, robot bireyler ve itaat eden cemaatler anlamini tasir. Bu da, insanoglu turu ve birinin, sahip oldugu vucudunu, yonlendirilen dusunce ve davranis ile, kendi istedigi gibi degil; kendinden istendigi gibi, yonlenmesidir.

Iste birey bilincinin onemi burda, bir kez daha ortaya cikmaktadir. Cunku alternatifsizlik, epistemolojik olarak, insanoglu turu ve birinin disindadir. Ama, insanoglu turu ve biri kendi bunyesinde, bu her turlu tanrilastirma zihniyetinden, kendinden istendigi gibi degil, kendi istedigi gibi kendini yonlendirerek, kurtulacak ve arinacaktir. Iste bu insansal zihniyet alternatifi, yine insanoglu turunden cikacaktir, daha once epistemolojik olarak bir maymun turunden, cikmazsa!

Belki de, bir maymun turunun soyutlama yetisine sahipligi, tarihsel olarak; tum insanoglu turunu birbirine baglayacaktir ve insanoglu kendi turu ici "cekismeyi, yarisi, ust/alt iliskisini ve biri birini teslim almayi, biri birine hukmetmeyi, yonlendirmeyi v.s." birakacaktir, kim bilir!

Bu konuda insanoglu aklinin yarattigi bir film vardi "Apes" temelli ve bir kac bolumden olusan. Tabiki o filmde de apeleri insanoglu canlandiriyordu.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Insanoglu Turu ve Birinin Uclu Alternatifsizligi

Insanoglu turu ve birinin, kendi disinda kalan, diger canli/cansiz parcalar ve butun temelinde, uclu yetiye sahip tek tur oldugunu ve alternatifinin bulunmadigini ortaya koyacagiz.

Bu alternatifsizligin temelini numenal yetinin soyutlama ozelligi teskil eder. Bu soyutlama yetisi de, insanoglunun beyninin !? isaretleri olan "var" algisinin, sorusuna ve cevabina dusunce olarak "gebe kalip" bu gebeligin sonucu, soru ve cevabin kavram olarak dogmasidir.

Simdi buradan insanoglunun bu uclu soyutlama yetisine ve onun soyut/somut temeline bakalim.

"!?" yu beyni ile algilayan, dusunce olarak gebe kalan ve dogumu kavram olarak yapan, kimdir? Bu soruya, insanogluna bir alternatif olarak cevap vermek mumkunmudur?,

Hayir, epistemolojik olarak mumkun degildir. Cunku, henuz soyutlama yetisi olan baska bir kim yoktur. Yarin, insanogluna en yakin tur olan maymun turunun boyle bir yeti kazanmasi ve insanogluna alternatif olarak soyutlama ortaya koymasi; bilimin ve bilimselligin calismalari temelinde ve maymun turunun evrimsel olarak gelisesi temelinde, kesin olarak olumsuz bir cevap vermek ve konuyu sonlandirmak mumkun degildir.

Bu kim, ayni zamanda, verdigi tum cevaplarla, kendi turu de dahil olmak uzere, ne yi ortaya koymaktadir. Peki insanoglu turunun, bir ne ortaya koyucu olarak alternatifi var midir?, Cevabimiz gene, epistemolojik olarak, "hayir" olacaktir. Sonrasi ise, her turlu gelisimin insanoglu disinda bir NELEME yetisi olacaktir.

Peki, insanoglu bir kim olarak ve alternatifsiz kim olma temelinde, yine alternatifsiz ne yi ortaya koyan olarak, bunu nasil basarir?

Iste buda, insanoglu soyutlamasinin, soyut temelini veren, kavramlastirma, kavrami, kim ile ve ne ile ozdeslestirme/kesistirme temelindedir.

Iste insanoglunun, hem nesnel, hem de oznel temelini veren, kavram ile ozdeslestirme yetisi, epistemolojik olarak alternatifszdir.

Bu alternatifsizligin algilanamamasinin altinda, insanoglu turu ve biri faktorunun algilanamamasi ve insanoglunun kim olarak ve ne olarak ortaya koyduklarinin, sanki kimin ve nenin kendi adina kendini, insanoglu turu ve biri disi, baska bir guc veya faktor olarak ortaya koydugu izlenimi verir.

Iste b insandisi temelli izlenim, insanoglunun kendi kendisini "kandirmaktan" baska bir icerik tasimaz.

Sonucta "doganin kanunu budur, dogal olan budur" derken, aslinda " ben (insanoglu turu ve biri) doganin boyle bir kanunu oldugunu ortaya koyuyorum, dogal olarak ortaya konan bu durum, benim (insanoglu turu ve biri), ortaya koyumumdur" dediginin henuz, bilincinde ve farkinda degildir.

Cunku, ne doga; dogallik ozelligine ve oznelligine sahiptir, ne de "ben dogayim, ozelligim budur, oznelligim budur" seklinde kendi kendini ortaya koyabilecek bir konumdadir.

Burdan, dogalligin, dogaya insanoglu monologuyla verilen ve insanoglu turu ve biri ozelliklerini tasiyan bir oznellik oldugu, doga, nin da; insanoglu var temelli !? isaretinin, cevabi olan bir kavram oldugu ortaya cikar.

Buradan da, varinin yansisi algilanan ve algisi, kavram ile ozdeslestirilerek yansitilan "Doga" eklentisi yetmiyormus gibi, bir de buna oznel ve insanoglu ozelligi olan dogallik anlam ve icerigi eklenmistir.

Buradan da, insanoglunun gorunussel nesne eklentisinin, ilk el eklenti, onun gorulmeyen, ozsel eklentisinin de ikinci el eklenti oldugu ortaya cikar.

Bu temelde de, ideolojik inancsal dogrularin hepsi, ilk el degil; ikinci el eklentilerdir. Ilk el eklenti algilanmadan ve farkina varilmadan, ikinci el eklentiyi algilamak ise, mumkun degildir.

Iste bu temelde, once ilk el eklenti olan nesne ve nesnellik algilanmali ki, ikinci el eklenti olan ozne ve oznelligin de algilanmasi mumkun olsun.

Tabi buda, oznelligin, yaraticiya verilmesi, ya da nesne ile ozdeslestirilmesi, yapilmaz ise, mumkundur.

Yoksa, nesnel, ya da oznel tanrilastirma kacinilmazdir. Yani, alternatifsizligi, epistemolojik olarak algilayamama.

Tabi bu arada, insanoglu turu ve biri faktorunun, bu temelde, ve dogal zihniyet ve dogal egonun eliyle, teslimiyeti temelinde, tanrilastirilmasi da; yapilacak, en son "hatadir"

Sonucta, tanri, tanrisal dusunce degil; tanrisal zihniyetin, bilinc alti yerlesiminin olumlu/olumsuz yonlendirimi kendi turu ve birini kendi eliyle, adina, icin ve ait tanrilastirma durumundadir. Tabi, dogal zihniyetin ve dogal egonun, bilinc alti yonlendiriminin "son duragi olarak"

Sonucta, insanoglu turu ve birinin, dogal zihniyet ve dogal egosunun, bencil, ayrimci, cikarci v.s. temelinde guc ve otorite yoluyla tanrilastirilmasi, robot bireyler ve itaat eden cemaatler anlamini tasir. Bu da, insanoglu turu ve birinin, sahip oldugu vucudunu, yonlendirilen dusunce ve davranis ile, kendi istedigi gibi degil; kendinden istendigi gibi, yonlenmesidir.

Iste birey bilincinin onemi burda, bir kez daha ortaya cikmaktadir. Cunku alternatifsizlik, epistemolojik olarak, insanoglu turu ve birinin disindadir. Ama, insanoglu turu ve biri kendi bunyesinde, bu her turlu tanrilastirma zihniyetinden, kendinden istendigi gibi degil, kendi istedigi gibi kendini yonlendirerek, kurtulacak ve arinacaktir. Iste bu insansal zihniyet alternatifi, yine insanoglu turunden cikacaktir, daha once epistemolojik olarak bir maymun turunden, cikmazsa!

Belki de, bir maymun turunun soyutlama yetisine sahipligi, tarihsel olarak; tum insanoglu turunu birbirine baglayacaktir ve insanoglu kendi turu ici "cekismeyi, yarisi, ust/alt iliskisini ve biri birini teslim almayi, biri birine hukmetmeyi, yonlendirmeyi v.s." birakacaktir, kim bilir!

Bu konuda insanoglu aklinin yarattigi bir film vardi "Apes" temelli ve bir kac bolumden olusan. Tabiki o filmde de apeleri insanoglu canlandiriyordu.


Yazıyı okudum ve üzerinde düşündüm.Önce sizin anlatmak istediğinizi doğru algılamış mıyım onu ölçmek istiyorum.Sonrasında sorularım olacak.

1-İnsanoğlu türü ve biri yeryüzünde diyaloğa sahip olan tek canlı türüdür.

2-Kendi diyaloğu sayesinde var eder,yok eder,nedir diye sorar veya anlamlandırır.

3-İnsanoğlunun doğuştan(varoluşundan)gelen herhangi bir güdü/özelliği/genetik(zihinsel olarak) yapısı yoktur.O tür ve bir olarak diyaloglardan çıkardığı doğal zihniyetin değerlerini anlamlandırır fakat bu anlamlandırmalar aşılamaz değil veya insanoğlunun herhangi bir gerçekliği değildir.Sadece yapılandırmadır.

4-Bu yapılandırmaya olgusallıkta dahildir.Bu yapılandırmada soyut/somut ayrımı yoktur.

Kısaca çıkardığım sonuçlar bunlar.Eğer yanlış bir çıkarım yaptıysam düzeltmenizi bekliyorum.Sizin cevabınıza göre tartışma ileri bir boyuta taşıyacağım.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yazıyı okudum ve üzerinde düşündüm.Önce sizin anlatmak istediğinizi doğru algılamış mıyım onu ölçmek istiyorum.Sonrasında sorularım olacak.

1-İnsanoğlu türü ve biri yeryüzünde diyaloğa sahip olan tek canlı türüdür.

2-Kendi diyaloğu sayesinde var eder,yok eder,nedir diye sorar veya anlamlandırır.

3-İnsanoğlunun doğuştan(varoluşundan)gelen herhangi bir güdü/özelliği/genetik(zihinsel olarak) yapısı yoktur.O tür ve bir olarak diyaloglardan çıkardığı doğal zihniyetin değerlerini anlamlandırır fakat bu anlamlandırmalar aşılamaz değil veya insanoğlunun herhangi bir gerçekliği değildir.Sadece yapılandırmadır.

4-Bu yapılandırmaya olgusallıkta dahildir.Bu yapılandırmada soyut/somut ayrımı yoktur.

Oncelikle basliga hosgeldin. Simdiden her turlu katkin icin, tesekkurler.

Bu basliktaki en onemli hatirlanmasi gereken konu tum dile gelenler insanogluna gore, insanoglu eliyle, insanogluna ait, onun her turlu numenal dusuncesi, algisi ve bilgisi temelindedir. Yani ve kisaca insanoglu disinda ve ustunde baska bir guc ya da fenomen yoktur.

1) Insanogluna gore kendi turu bunyesinde birbirini algilama ve bilgi adina diyalog yapan tek turdur. Insanoglu disinda kalan ve insanoglunun gozlemi ile algilayarak ortaya koydugu herturlu insanoglu turu disi canli/cansizi ortaya koyan insanoglu monologudur. Yani burada bir dialog epistemolojik olarak yoktur. Insanoglu kendine ait algi ve bilgi yetisi ile hem kendini hem de algiladigi (duyusal ve duyumsal) herseyi ortaya koyan turdur. Bunun disinda diyelim bir maymun turunun de kendi turu bunyesinde bir dialogu olabilir, fakat bu diyolog sadece insanoglu algi ve bilgisi ile ortaya konabilir. Bunu maymunun ortaya koymasi, insanoglu adina bir anlam ifade etmez.

2) Kendi monologu sayesinde dediklerini yapar. Cunku insanoglu monologu diyalog olarak kendi turu bunyesinde tartisma yaratir. Cunku burada ortaya konulan monologu anlayan baska bir insanoglu turu mevcuttur ve sen "bu maymundur" dediginde maymun buna karsilik veremez ama; sen bir baska insanogluna "sen busun" dediginde oda senin ile ayni turden oldugundan "ben bu degilim" seklinde, ya da "evet" seklinde bir yanit verebilir. Iste burada insanoglu monologu kendi bunyesinde diyalog kurmaga calisir. Ben bu konudaki sorunlari "ileti ve iletisim" basliginda izah ettim. Yani baska bir baslikta. Sonucta diyalog cift yonludur, monolog tek yonludur. Insanoglu dili de emirsel kokeninden dolayi bir moonologdur ve tartisma da iki monologun ayni monologda birlesememe ve dialog kuramama tartismasidir. Iste burada tanim, anlam, kavram, ifade v.s. temelli her turlu dilsel sorun ortaya cikar. Cunku dil noktalama ve emir dilidir ve boyutu yoktur, yani goz dili degil; kulak/ses dilidir.

3) Yapisi vardir, fakat degeri yoktur. Yani insanoglu numenal yeti ile dogar. Kisaca dusunce/dusunme ozelligi ile dogar, ama 0 dusunce ile dogar. Evet, bu dunyaya gelen bir bebek; yapilandirilmis bir dunyanin icine dogar ve kendisine verileni ogrenir.

Bu yapilandirilmisliga hersey dahildir. Yani gerceklik insanoglu yapilandirilmisligidir. Yalniz bir seyi yapilandirabilmek icin, bir fenomenal yansi ve gozlem olmasi gerekir. Ya da aklin yaratmasi gerekir. Bu ayrim degil, farktir. Insanoglu kavrami ile yapilandirir. Yani algiladigini (duyusal/duyumsal) kavrama tasiyarak ve ozdeslestirerek yansitir. Kisaca yansima, algi, kavramlastirma ve yansitma evreleridir. Yansiyan ya da gozlem veren yansitma (kavramsal/dilsel) olarak turevlenmistir. Iste bu yapilandirilmislikta kavram olarak soyut/somut ya da fiziksel/sosyal bilgi farklilasir. doga bir somut ve fiziksel bir bilgi iken, demokrasi soyut ve sosyal bilgidir.

Umarim bu kisa cevaplar aciklayici olmustur. Eger olmamis sa, sorularin ile daha da detaylandirabilirsin.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Oncelikle basliga hosgeldin. Simdiden her turlu katkin icin, tesekkurler.

Bu basliktaki en onemli hatirlanmasi gereken konu tum dile gelenler insanogluna gore, insanoglu eliyle, insanogluna ait, onun her turlu numenal dusuncesi, algisi ve bilgisi temelindedir. Yani ve kisaca insanoglu disinda ve ustunde baska bir guc ya da fenomen yoktur.

1) Insanogluna gore kendi turu bunyesinde birbirini algilama ve bilgi adina diyalog yapan tek turdur. Insanoglu disinda kalan ve insanoglunun gozlemi ile algilayarak ortaya koydugu herturlu insanoglu turu disi canli/cansizi ortaya koyan insanoglu monologudur. Yani burada bir dialog epistemolojik olarak yoktur. Insanoglu kendine ait algi ve bilgi yetisi ile hem kendini hem de algiladigi (duyusal ve duyumsal) herseyi ortaya koyan turdur. Bunun disinda diyelim bir maymun turunun de kendi turu bunyesinde bir dialogu olabilir, fakat bu diyolog sadece insanoglu algi ve bilgisi ile ortaya konabilir. Bunu maymunun ortaya koymasi, insanoglu adina bir anlam ifade etmez.

2) Kendi monologu sayesinde dediklerini yapar. Cunku insanoglu monologu diyalog olarak kendi turu bunyesinde tartisma yaratir. Cunku burada ortaya konulan monologu anlayan baska bir insanoglu turu mevcuttur ve sen "bu maymundur" dediginde maymun buna karsilik veremez ama; sen bir baska insanogluna "sen busun" dediginde oda senin ile ayni turden oldugundan "ben bu degilim" seklinde, ya da "evet" seklinde bir yanit verebilir. Iste burada insanoglu monologu kendi bunyesinde diyalog kurmaga calisir. Ben bu konudaki sorunlari "ileti ve iletisim" basliginda izah ettim. Yani baska bir baslikta. Sonucta diyalog cift yonludur, monolog tek yonludur. Insanoglu dili de emirsel kokeninden dolayi bir moonologdur ve tartisma da iki monologun ayni monologda birlesememe ve dialog kuramama tartismasidir. Iste burada tanim, anlam, kavram, ifade v.s. temelli her turlu dilsel sorun ortaya cikar. Cunku dil noktalama ve emir dilidir ve boyutu yoktur, yani goz dili degil; kulak/ses dilidir.

3) Yapisi vardir, fakat degeri yoktur. Yani insanoglu numenal yeti ile dogar. Kisaca dusunce/dusunme ozelligi ile dogar, ama 0 dusunce ile dogar. Evet, bu dunyaya gelen bir bebek; yapilandirilmis bir dunyanin icine dogar ve kendisine verileni ogrenir.

Bu yapilandirilmisliga hersey dahildir. Yani gerceklik insanoglu yapilandirilmisligidir. Yalniz bir seyi yapilandirabilmek icin, bir fenomenal yansi ve gozlem olmasi gerekir. Ya da aklin yaratmasi gerekir. Bu ayrim degil, farktir. Insanoglu kavrami ile yapilandirir. Yani algiladigini (duyusal/duyumsal) kavrama tasiyarak ve ozdeslestirerek yansitir. Kisaca yansima, algi, kavramlastirma ve yansitma evreleridir. Yansiyan ya da gozlem veren yansitma (kavramsal/dilsel) olarak turevlenmistir. Iste bu yapilandirilmislikta kavram olarak soyut/somut ya da fiziksel/sosyal bilgi farklilasir. doga bir somut ve fiziksel bir bilgi iken, demokrasi soyut ve sosyal bilgidir.

Umarim bu kisa cevaplar aciklayici olmustur. Eger olmamis sa, sorularin ile daha da detaylandirabilirsin.


Kısa bir aradan sonra asıl siz hoşgeldiniz.

Evrensel-insan zihniyeti diye tanımlandırdığınız zihniyeti mikro düzeyde incelemek istediğimi tekrar hatırlatayım.Yani şuan ki tartışmamız bu zihniyetin sadece 'Insanoglu Turu ve Birinin Uclu Alternatifsizligi ' üzerine olmalıdır.Onun dışında ki yaklaşımları daha sonra ele alırız.

Sizin yazdıklarınızdan,bu kısmı sizin anlatmak istediğiniz gibi kavradığımı düşünüyorum.Buradan sonra bir kaç sorum olacak.

Bu zihniyet şu soruya nasıl cevap arar : Dil ve hakikat arasında ki bağ nedir ? Gerçeklik ve hakikat arasında ki bağ nedir ?

Birde somut ve soyut kavramların ikisi de aynı şekilde değerlendirilecekse(bu zihniyette) 'yapısı vardır ama değeri yoktur' yaklaşımı çelişki teşkil etmiyor mu ? Bunu açabilir misiniz ?(Soyut/somut ayrımını).
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Kısa bir aradan sonra asıl siz hoşgeldiniz.

Evrensel-insan zihniyeti diye tanımlandırdığınız zihniyeti mikro düzeyde incelemek istediğimi tekrar hatırlatayım.Yani şuan ki tartışmamız bu zihniyetin sadece 'Insanoglu Turu ve Birinin Uclu Alternatifsizligi ' üzerine olmalıdır.Onun dışında ki yaklaşımları daha sonra ele alırız.

Sizin yazdıklarınızdan,bu kısmı sizin anlatmak istediğiniz gibi kavradığımı düşünüyorum.Buradan sonra bir kaç sorum olacak.

Bu zihniyet şu soruya nasıl cevap arar : Dil ve hakikat arasında ki bağ nedir ? Gerçeklik ve hakikat arasında ki bağ nedir ?

Birde somut ve soyut kavramların ikisi de aynı şekilde değerlendirilecekse(bu zihniyette) 'yapısı vardır ama değeri yoktur' yaklaşımı çelişki teşkil etmiyor mu ? Bunu açabilir misiniz ?(Soyut/somut ayrımını).

Rica ederim. "Uye-uyari" basliginda bu konuda "iddiali" oldugunu belirtmissin, zaten. :)

Bu da evrensel-insan zihniyetini once algilaman, sonra bilgilenmen, sonra da degerlendirmen ve sorgulaman anlamina geliyor.

Oncelik ile sen hakikati, gerceklikten "ayirdigina" gore; bu ayrim farkini ortaya koyarsan, ben de senin bu iki kavramdan ne algiladigini ve neden ayirdigini algilasr, ona gore yanit yazarim.

Dil ve cinsellik ve sex dogal zihniyetin temelini teskil eder. Buna en guzel ornek, woman, yani kadin anlamina gelen krelimenin etimolojik olarak wo kisminin womb, yani disinin rahminden geldigini ve "erkegin geldigi yer" oldugunu belirteyim. Dilin her turlu linquistik ve etimolojik temeli erkeksel oze sahiptir.

Celiski yaratmaz. Evrensel-insan zihniyetinde celiski yoktur, sadece iliskinin celiskisinin ortaya koyumu vardir. Mesela uyumsuzlugun uyumu ortaya konur. Kaosun kozmozu ortaya konur, duzensizligin duzeni ortaya konur. Sonucta dogal zihniyet celiski iliskisi uzerine kurulmustur. O yuzden de soyut/somut celiskisi kavramsal degerlendirmenin farklarinin birlesimidir. Cunku farkin farkina varmak demek, farklari ayirmak demek degil; aksine farklarin birligini ortaya koymaktir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Rica ederim. "Uye-uyari" basliginda bu konuda "iddiali" oldugunu belirtmissin, zaten. :)

Bu da evrensel-insan zihniyetini once algilaman, sonra bilgilenmen, sonra da degerlendirmen ve sorgulaman anlamina geliyor.

Oncelik ile sen hakikati, gerceklikten "ayirdigina" gore; bu ayrim farkini ortaya koyarsan, ben de senin bu iki kavramdan ne algiladigini ve neden ayirdigini algilasr, ona gore yanit yazarim.

Dil ve cinsellik ve sex dogal zihniyetin temelini teskil eder. Buna en guzel ornek, woman, yani kadin anlamina gelen krelimenin etimolojik olarak wo kisminin womb, yani disinin rahminden geldigini ve "erkegin geldigi yer" oldugunu belirteyim. Dilin her turlu linquistik ve etimolojik temeli erkeksel oze sahiptir.

Celiski yaratmaz. Evrensel-insan zihniyetinde celiski yoktur, sadece iliskinin celiskisinin ortaya koyumu vardir. Mesela uyumsuzlugun uyumu ortaya konur. Kaosun kozmozu ortaya konur, duzensizligin duzeni ortaya konur. Sonucta dogal zihniyet celiski iliskisi uzerine kurulmustur. O yuzden de soyut/somut celiskisi kavramsal degerlendirmenin farklarinin birlesimidir. Cunku farkin farkina varmak demek, farklari ayirmak demek degil; aksine farklarin birligini ortaya koymaktir.



Ben evrensel-insan zihniyetinin dil ve hakikat,hakikat ve gerçeklik sorularına bakışını sormuştum ama ben bu konuda kendi görüşümü belirteyim.Sizden benim yazdıklarıma cevap vermenizi beklemeyeceğim(bu sorular için).Salt algı olarak bu zihniyetin bu sorulara cevabını merak ediyorum.

Ben soyut/somut ayrımı yapıyorum.Ben diyorum çünkü benim herhangi bir zihniyet tanımlamam yok(yazdıklarımın tümü herhangi bir zihniyetin değil,doğrudan benim düşüncelerimdir).Hakikat nesnelerin,olguların yani tüm görgüllerin benim zihnimde ki anlamıdır(tanımlama değil).Yani herhangi bir nesnenin kavramsal değil özdeksel kullanımıdır.Gerçek ise tüm soyutların kendi algı ve bilgimde ki yarattığım tanımlamalarıdır(gerçeklik somutta da vardır ama benim yaratmışlığım değil kavramlaştırmamdır).

Ben tekrar sorayım evrensel-insan zihniyeti salt algı olarak dil ve hakikat,hakikat ve gerçeklik bağını nasıl kurar veya tanımlar ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Ben evrensel-insan zihniyetinin dil ve hakikat,hakikat ve gerçeklik sorularına bakışını sormuştum ama ben bu konuda kendi görüşümü belirteyim.Sizden benim yazdıklarıma cevap vermenizi beklemeyeceğim(bu sorular için).Salt algı olarak bu zihniyetin bu sorulara cevabını merak ediyorum.

Ben soyut/somut ayrımı yapıyorum.Ben diyorum çünkü benim herhangi bir zihniyet tanımlamam yok(yazdıklarımın tümü herhangi bir zihniyetin değil,doğrudan benim düşüncelerimdir).Hakikat nesnelerin,olguların yani tüm görgüllerin benim zihnimde ki anlamıdır(tanımlama değil).Yani herhangi bir nesnenin kavramsal değil özdeksel kullanımıdır.Gerçek ise tüm soyutların kendi algı ve bilgimde ki yarattığım tanımlamalarıdır(gerçeklik somutta da vardır ama benim yaratmışlığım değil kavramlaştırmamdır).

Ben tekrar sorayım evrensel-insan zihniyeti salt algı olarak dil ve hakikat,hakikat ve gerçeklik bağını nasıl kurar veya tanımlar ?

Buradan sen hakikati fenomene, gercekligi numene esdeger kiliyorsun? yaniliyor muyum?

Bu konudaki cevap yapilandirmaci epistemolojinin cevabidir. Yani insanoglu dahil; insanogluna yansiyan ve gozlem veren bir gerceklik vardir, bu gercekligin ne oldugu ise anlam ve icerik v.s. olarak insanoglu yapilandirmaciligidir. Yani gerceklik, ontolojik degil; yapilandirilmis gercekliktir.

Konu bilimsel olarak ta, gozlem veren tabani fenomen olarak algilar ve fenomenin ne oldugu tartismasini metafizigin varliksal tartismasina birakir. Bilimsellik ise gozlemden baslar, teori ve teori test ile olgulasir. Iste buradaki bilimselligin kullandigi gerceklik degil, olgudur. Olguda evrensel onay almis bir bilgi olarak tartisma disidir ve taki baska bir gozlem ile yanlislanana kadar da bilimsel olarak gecerlidir. Dil ve kavram da insanoglunun bunu kendi turune ve birine yansitmasidir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Buradan sen hakikati fenomene, gercekligi numene esdeger kiliyorsun? yaniliyor muyum?

Bu konudaki cevap yapilandirmaci epistemolojinin cevabidir. Yani insanoglu dahil; insanogluna yansiyan ve gozlem veren bir gerceklik vardir, bu gercekligin ne oldugu ise anlam ve icerik v.s. olarak insanoglu yapilandirmaciligidir. Yani gerceklik, ontolojik degil; yapilandirilmis gercekliktir.

Konu bilimsel olarak ta, gozlem veren tabani fenomen olarak algilar ve fenomenin ne oldugu tartismasini metafizigin varliksal tartismasina birakir. Bilimsellik ise gozlemden baslar, teori ve teori test ile olgulasir. Iste buradaki bilimselligin kullandigi gerceklik degil, olgudur. Olguda evrensel onay almis bir bilgi olarak tartisma disidir ve taki baska bir gozlem ile yanlislanana kadar da bilimsel olarak gecerlidir. Dil ve kavram da insanoglunun bunu kendi turune ve birine yansitmasidir.

Evet hakikat bireye gerçeklik ise genele veya başarabildiği sürece yine bireye eş değerdir.Benim ayrımımı doğru algılamışsınız.

Dil,diyalog insan yapılandırmasıdır.Soyut her anlam ve içerik yine insan tarafından (yada insanoğlu) ortaya konur.Bu ortaya koyuşun belirli bir kaynağı vardır,bu varoluştur.Ama bu kaynak soyutta mutlak bir yansıma göstermez,yeryüzünün işleyişiyle şekil alır,işte yapılandırma yeryüzünün işleyişi sırasında insanların ortaya koyduğu anlam ve içeriktir.Dil ve diyalog yada monolog vs dünya kozmozunun (kılgısalının) içerisinde kaynaşarak (insanların) şekillenir.İnsanın yaratımı(yapılandırması) burada daha belirleyicidir.Ama görülmelidir ki bu belirleyicilik varoluştan gelenin kaynağıyla kozmozu oluşturuyorsa,varoluş nasıl anlamlandırılmalıdır ? Yine burada dikkat edilmesi gereken nokta varoluşu insan yaratımı değil,tanımlandırma olarak anlamak gerekir.

Somutta ise durum çok farklıdır.Somut ikiye ayrılır;anlam ve özdek.Anlam dil,diyalog,monolog olarak tüm görgüllere yüklenen anlamdır.Fakat özdek ise kılgısaldır.Tüm görgüller hangi anlamı yüklersek yükleyelim aynı işleyiş içerisindedir.Bilimsel yaklaşım bu işleyişin insan faydası için anlamlandırır.İşleyişi teorik olarak ortaya koyar.Ama bu anlamlandırma yaratım değildir.Burada ki yaratım direk Tanrı'ya bağlanmak zorunda değildir.İşte bu yaratımı kendi algısanda dünya gerçekliğinden sıyrılan birey hakikat olarak kendine mal edecektir.Yani tüm görgüllerin yaratmı bireyin hakikatine kalmalıdır.Bunu istediği gibi değerlendirebilir,iş ki bu değerlendirme yeryüzünü ve kendi benliğini aşağılamasına neden olmasın.


Sizin algınızı tartışacaktım ama yine kendimi tutamayıp kendi görüşlerimi yazdım.Neyse tekrar sizin algınıza soru yönelteyim.Soyut değer yapılandırmasını kaynağı hariç sizinle aynı görüşleri paylaşıyorum.Ama yapılandırmanın somut bölümü ile ilgili soru soracağım.Eğer somutların tümü de insan yapılandırması ise olgu da insan yapılandırması yani yaratımı değil midir ? Bu yaklaşımla olguda insan yaratımıdır.O halde olgusal yaklaşımla,metafizik yaklaşım arasında birey hakikati için(ben kendim için soruyorum genelleştirme yapmıyorum) ikisinin arasında ne fark kalacak ? Ben o zaman şöyle soruyorum kendime ; eğer olgusalı tıpkı soyut değerler gibi ben yarattıysam,bilimsel yaklaşımın metafiziksel yaklaşımdan daha faydalı/hakikat(yine benim)/doğru olduğuna nasıl karar vereceğim ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Evet hakikat bireye gerçeklik ise genele veya başarabildiği sürece yine bireye eş değerdir.Benim ayrımımı doğru algılamışsınız.

Dil,diyalog insan yapılandırmasıdır.Soyut her anlam ve içerik yine insan tarafından (yada insanoğlu) ortaya konur.Bu ortaya koyuşun belirli bir kaynağı vardır,bu varoluştur.Ama bu kaynak soyutta mutlak bir yansıma göstermez,yeryüzünün işleyişiyle şekil alır,işte yapılandırma yeryüzünün işleyişi sırasında insanların ortaya koyduğu anlam ve içeriktir.Dil ve diyalog yada monolog vs dünya kozmozunun (kılgısalının) içerisinde kaynaşarak (insanların) şekillenir.İnsanın yaratımı(yapılandırması) burada daha belirleyicidir.Ama görülmelidir ki bu belirleyicilik varoluştan gelenin kaynağıyla kozmozu oluşturuyorsa,varoluş nasıl anlamlandırılmalıdır ? Yine burada dikkat edilmesi gereken nokta varoluşu insan yaratımı değil,tanımlandırma olarak anlamak gerekir.

Somutta ise durum çok farklıdır.Somut ikiye ayrılır;anlam ve özdek.Anlam dil,diyalog,monolog olarak tüm görgüllere yüklenen anlamdır.Fakat özdek ise kılgısaldır.Tüm görgüller hangi anlamı yüklersek yükleyelim aynı işleyiş içerisindedir.Bilimsel yaklaşım bu işleyişin insan faydası için anlamlandırır.İşleyişi teorik olarak ortaya koyar.Ama bu anlamlandırma yaratım değildir.Burada ki yaratım direk Tanrı'ya bağlanmak zorunda değildir.İşte bu yaratımı kendi algısanda dünya gerçekliğinden sıyrılan birey hakikat olarak kendine mal edecektir.Yani tüm görgüllerin yaratmı bireyin hakikatine kalmalıdır.Bunu istediği gibi değerlendirebilir,iş ki bu değerlendirme yeryüzünü ve kendi benliğini aşağılamasına neden olmasın.


Sizin algınızı tartışacaktım ama yine kendimi tutamayıp kendi görüşlerimi yazdım.Neyse tekrar sizin algınıza soru yönelteyim.Soyut değer yapılandırmasını kaynağı hariç sizinle aynı görüşleri paylaşıyorum.Ama yapılandırmanın somut bölümü ile ilgili soru soracağım.Eğer somutların tümü de insan yapılandırması ise olgu da insan yapılandırması yani yaratımı değil midir ? Bu yaklaşımla olguda insan yaratımıdır.O halde olgusal yaklaşımla,metafizik yaklaşım arasında birey hakikati için(ben kendim için soruyorum genelleştirme yapmıyorum) ikisinin arasında ne fark kalacak ? Ben o zaman şöyle soruyorum kendime ; eğer olgusalı tıpkı soyut değerler gibi ben yarattıysam,bilimsel yaklaşımın metafiziksel yaklaşımdan daha faydalı/hakikat(yine benim)/doğru olduğuna nasıl karar vereceğim ?

Varolus, ayni madde, doga v.s. gibi gozlem ve yansi veren fenomenin ne oldugu tartismasidir. Bilimsel olarak varolusun ne oldugu ve varolus ile ilgili tum bilgiler insanoglu yapilandirmaciligidir. Yani burada insanoglu disinda kalan ve insanoglu algi ve bilgisine gore ve de insanoglu icin adina baska bir teleolojik yani olan fenomen yoktur. Hayvanlarda olup olmadiginin da ortaya koyumu yine insanoglu algisi ve bilgisi temelindedir. Somuttan ne algiladigina bagli, eger buradaki somut fenomenal bir yansi ve gozlem ise, bunun ne oldugu tartismasi varliksal bir tartismadir. Bilim sadece gozlemini dile getirir.

Aslinda bunu en kisa ve oz sekilde soyle aciklayabiliriz. Insanoglu algisi duyusal ise somut, duyumsal ise soyuttur. Iste burada bu alginin kavram ile ozdeslestirilmesi, evrensel kavramlari soyut somut diye ayirir. Ya da buna sosyal ve fiziksel bilgi farki da getirebilirsin. Ortada yaratim yoktur, yaratim sadece yansiyanin, algi ve kavram bilgisi ile yansitilmasidir. Yapilandirmacilik bir turevdir. Yani yansiyan ve gozlem veren soyut somut alginin kavramlasarak yasnsitilmasidir. O yuzden insanoglu yapilandirmasi, gozlem, algi ve bilgiden itibaren baslar. Bu da yansi ve gozlem sonrasidir.

Gozlem somuttan soyuta, akil soyuttan somuta gider. Yani bilimsellik somutun soyutlasmasi, inancsallik/ideoloji v.s. de soyutun somutlasmasidir. Iste bu temelde insanoglu fenomeni numenal yetisi ve fenomenonumenal ve numenofenomenal kavramlastirmasi vardir.

Olgu, insanoglu gozleminin teoriye tasinmis test edilmis ve yanlisdlanabilene kadar evrensel onay almis gecerli kilinmis bilgisidir.

Bilimsel yanasim inanc ve ideoloji icermez, ustelik sabitlik, mutlak, kesinlik ve suphe de icermez. Ama sorun, insanoglu beyninin epistemolojik sinir olarak o anlik bilgiye razi olup, henuz bilgisi ortaya konmamis seyler adina aklin inancina sapmamasidir. Cunku aklin inanci, sadece bilimsel noncognitivizm ve aklin tatmin yetersizligi ve egosal tatminidir.

Eger, fenomen, numen, soyut, somut, kavram, numanal yeti, numenal deger, fenomenal deger farki algilanamazsa bilimsellik ile inancsallik farki da algilanamaz. Somut gozlem veren ve yansiyandir. Soyut ise aklin yarattigi ve somutlastirmak istedigidir. Soyutlama insanoglunun kavram ile algisini ozdeslestirmesidir. Dolayisi ile tas somut bir kavram, ask soyut bir kavramdir. Somut olan gozlem verir, soyut olan da somut bir tabana uyarlanir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Varolus, ayni madde, doga v.s. gibi gozlem ve yansi veren fenomenin ne oldugu tartismasidir. Bilimsel olarak varolusun ne oldugu ve varolus ile ilgili tum bilgiler insanoglu yapilandirmaciligidir. Yani burada insanoglu disinda kalan ve insanoglu algi ve bilgisine gore ve de insanoglu icin adina baska bir teleolojik yani olan fenomen yoktur. Hayvanlarda olup olmadiginin da ortaya koyumu yine insanoglu algisi ve bilgisi temelindedir. Somuttan ne algiladigina bagli, eger buradaki somut fenomenal bir yansi ve gozlem ise, bunun ne oldugu tartismasi varliksal bir tartismadir. Bilim sadece gozlemini dile getirir.

Aslinda bunu en kisa ve oz sekilde soyle aciklayabiliriz. Insanoglu algisi duyusal ise somut, duyumsal ise soyuttur. Iste burada bu alginin kavram ile ozdeslestirilmesi, evrensel kavramlari soyut somut diye ayirir. Ya da buna sosyal ve fiziksel bilgi farki da getirebilirsin. Ortada yaratim yoktur, yaratim sadece yansiyanin, algi ve kavram bilgisi ile yansitilmasidir. Yapilandirmacilik bir turevdir. Yani yansiyan ve gozlem veren soyut somut alginin kavramlasarak yasnsitilmasidir. O yuzden insanoglu yapilandirmasi, gozlem, algi ve bilgiden itibaren baslar. Bu da yansi ve gozlem sonrasidir.

Gozlem somuttan soyuta, akil soyuttan somuta gider. Yani bilimsellik somutun soyutlasmasi, inancsallik/ideoloji v.s. de soyutun somutlasmasidir. Iste bu temelde insanoglu fenomeni numenal yetisi ve fenomenonumenal ve numenofenomenal kavramlastirmasi vardir.

Olgu, insanoglu gozleminin teoriye tasinmis test edilmis ve yanlisdlanabilene kadar evrensel onay almis gecerli kilinmis bilgisidir.

Bilimsel yanasim inanc ve ideoloji icermez, ustelik sabitlik, mutlak, kesinlik ve suphe de icermez. Ama sorun, insanoglu beyninin epistemolojik sinir olarak o anlik bilgiye razi olup, henuz bilgisi ortaya konmamis seyler adina aklin inancina sapmamasidir. Cunku aklin inanci, sadece bilimsel noncognitivizm ve aklin tatmin yetersizligi ve egosal tatminidir.

Eger, fenomen, numen, soyut, somut, kavram, numanal yeti, numenal deger, fenomenal deger farki algilanamazsa bilimsellik ile inancsallik farki da algilanamaz. Somut gozlem veren ve yansiyandir. Soyut ise aklin yarattigi ve somutlastirmak istedigidir. Soyutlama insanoglunun kavram ile algisini ozdeslestirmesidir. Dolayisi ile tas somut bir kavram, ask soyut bir kavramdir. Somut olan gozlem verir, soyut olan da somut bir tabana uyarlanir.


Şunu tekrar sorayım yazdıklarınızda bunun cevabını bulamadım:Olgu da insan yapılandırmasıdır,o halde olgunun olgusal olduğuna nasıl karar vereceğiz ?

Burada zihniyette ki yapılandırma yaratımdır.En azından öyle anlaşılıyor,çünkü bu zihniyet şöyle diyor;elimde tuttuğum bir taştır.Ben buna taş dediğim için bu taştır.Eğer ben buna var demesem ve taş demesem bu taş var olmayacaktır.Ben var dediğimden sonra bu var olmuştur.Burada her şey düşünceye gider.Ama insanın düşündüğünü düşündüğü de kesin değildir.(Bu zihniyete sahip olduğumu varsayarak bu zihniyetin temel prensiplerine şüpheci yaklaşıyorum).Yada her şey bir devinim içindeyken olgusallığın olgusal olduğunu kim iddia edebilir ? Eğer ben bu zihniyete sahip olsaydım bunun gibi bir çok soruyla yaklaşım yapardım.

Birde birey gözleminin olguyu algılaması bilimin konusudur.Bilimde gözlemlenemeyen hiçbir unsur değerlendirilemez.Bizde burada insanı tartışıyoruz,bireyi.O halde insan davranışlarının bilimi olan psikoloji bilimi,neyi gözlemleyerek bilgiyi ortaya koyuyor.İnsan davranışlarını diyemezsiniz,çünkü insan davranışlarının sağlaması yoktur.Yani herhangi bir olgusallığı yoktur.Konu dağılmış gibi görünse de tam merkeze doğru gittiğini düşünüyorum.

Birde bu zihniyetin yine bu başlıkta başka bir sorunu da yeryüzünün her unsuruna bilimsel yaklaşmasıdır.Maddeye bende bilimsel yaklaşıyorum ama soyut değerlere bilimsel olarak yaklaşmak epistemolojik olarak bilimsel bilgi ve yönteme aykırıdır.Örneğin ben kin beslemek insan doğasıdır dersem siz buna bilimsel olarak yoktur diyemezsiniz çünkü bu bilimin konusu değildir.Kinin gözlemlenme şansı yoktur.Herhangi bir olgusallığı da yoktur.Ama bu insan yapılandırması diyebilirsiniz bunu kabul edebiliriz,ama bunu bilimselliğe katıştıramazsınız.Bilimin yöntemi bellidir.

Siz bu zihniyete doğar doğmaz erişmediniz.Yanlış hatırlamıyorsam bir aralar diyalektik materyalistim(bu zihniyete erişene kadar) demiştiniz.Şöyle düşünün o dönemde diyalektik materyalizmin aşılamaz olduğunu düşünüyordunuz.Zamanla o görüşe şüpheyle yaklaşarak bunu aştınız.evrensel-insan zihniyetine hiç şüpheyle yaklaştınız mı ? Bu zihniyetin aşılamaz olduğunu düşünüyor musunuz ? Eğer düşünüyorsanız neyi kaynak gösteriyorsunuz ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Şunu tekrar sorayım yazdıklarınızda bunun cevabını bulamadım:Olgu da insan yapılandırmasıdır,o halde olgunun olgusal olduğuna nasıl karar vereceğiz ?

Burada zihniyette ki yapılandırma yaratımdır.En azından öyle anlaşılıyor,çünkü bu zihniyet şöyle diyor;elimde tuttuğum bir taştır.Ben buna taş dediğim için bu taştır.Eğer ben buna var demesem ve taş demesem bu taş var olmayacaktır.Ben var dediğimden sonra bu var olmuştur.Burada her şey düşünceye gider.Ama insanın düşündüğünü düşündüğü de kesin değildir.(Bu zihniyete sahip olduğumu varsayarak bu zihniyetin temel prensiplerine şüpheci yaklaşıyorum).Yada her şey bir devinim içindeyken olgusallığın olgusal olduğunu kim iddia edebilir ? Eğer ben bu zihniyete sahip olsaydım bunun gibi bir çok soruyla yaklaşım yapardım.

Birde birey gözleminin olguyu algılaması bilimin konusudur.Bilimde gözlemlenemeyen hiçbir unsur değerlendirilemez.Bizde burada insanı tartışıyoruz,bireyi.O halde insan davranışlarının bilimi olan psikoloji bilimi,neyi gözlemleyerek bilgiyi ortaya koyuyor.İnsan davranışlarını diyemezsiniz,çünkü insan davranışlarının sağlaması yoktur.Yani herhangi bir olgusallığı yoktur.Konu dağılmış gibi görünse de tam merkeze doğru gittiğini düşünüyorum.

Birde bu zihniyetin yine bu başlıkta başka bir sorunu da yeryüzünün her unsuruna bilimsel yaklaşmasıdır.Maddeye bende bilimsel yaklaşıyorum ama soyut değerlere bilimsel olarak yaklaşmak epistemolojik olarak bilimsel bilgi ve yönteme aykırıdır.Örneğin ben kin beslemek insan doğasıdır dersem siz buna bilimsel olarak yoktur diyemezsiniz çünkü bu bilimin konusu değildir.Kinin gözlemlenme şansı yoktur.Herhangi bir olgusallığı da yoktur.Ama bu insan yapılandırması diyebilirsiniz bunu kabul edebiliriz,ama bunu bilimselliğe katıştıramazsınız.Bilimin yöntemi bellidir.

Siz bu zihniyete doğar doğmaz erişmediniz.Yanlış hatırlamıyorsam bir aralar diyalektik materyalistim(bu zihniyete erişene kadar) demiştiniz.Şöyle düşünün o dönemde diyalektik materyalizmin aşılamaz olduğunu düşünüyordunuz.Zamanla o görüşe şüpheyle yaklaşarak bunu aştınız.evrensel-insan zihniyetine hiç şüpheyle yaklaştınız mı ? Bu zihniyetin aşılamaz olduğunu düşünüyor musunuz ? Eğer düşünüyorsanız neyi kaynak gösteriyorsunuz ?

Olgu, fenomenin gozleminin teorisinin test edilmis bilgisidir. Yapilandirilmisligin salt zihniyette oldugunu soyleyemeyiz. Zihniyet araciligiyla/eliyle diyebiliriz. Cunku yapilandirilmislikta, bir uclem vardir. Yapilandirilan, yapilanan ve yapilanis. O yuzden onu diyen zihniyet degil, insanoglu yani fenomen. Ayrica var demesem, var olmayacaktir bir celiskidir. Cunku var zaten beyinde beliren !? isaretidir. O yuzden hersey dusunceye gitmez. Cunku insanoglu fenomenini unutursan, idealizme varirsin; sadece insanoglu fenomenini hatirlarsan, materyalizme varirsin. Burada insanoglu uclemi ve onun soyutlamasi ve bunlarin disinda da gozlem ve yansi veren baska bir fenomen soz konusu, ya da aklin yarattigi bir numenal deger soz konusu. Hem indirgemek hem de farklardan birini atlamak, bizleri cok farkli yerlere goturur. Olgunun olgusal oldugunu gozlemin test edilmis teorisi ortaya koyar. Burada da yanlis algi var. Insanoglu numenal yetisi gozlem vermez, ama insanoglunun davranisina, sistemine, yasamina iliskisine, duzenine v.s. yon verir. Gerci cognitive science, bugun dusunce dalgalarini da goruntuluyebilmektedir. Buradaki bir yanilgi da, numenal yeti ile numenal deger farkidir. Ayni soyut ile soyutlama farki gibi.

Iste soyut degerlere bilimsel yaklasmak demek, bu degerlerin insanoglu yasamindaki gozlemini ortaya koymak demektir. Yani sosyal bilimlerdeki psikoloji ve sosyoloji gibi. Oyuzden ortada bir aykirilik yoktur. Zaten fiziksel bilgi, fenomenal iken sosyal bilgi, hem bilimsel, hem inancsal, hem de ideolojik olabilir. Kin beslemek insan dogasi degil; dogal zihniyetin ego elbiselerinden biridir. Ayrica onemli olan gozlemdir, gozlemin tabani degil. Iste bu acidan insanoglunun her turlu sorununu davranisini v.s. gozlemlemek bu temelde bilim dallari olan sosyoloji ve psikolojidir.

Konu asilamazlik degil; ayni olgudaki gibi yanlislanabilirliktir. Eger gozlem yanlislarsa, yanlislanmis olur. O yuzden ortada kesinlikte suphede yoktur. Yanlislanana kadar gecerlilik vardir. Evrensel insan zihniyeti bir gorus degil, bir yon ve yontemdir. Dolayisiyla bir kapidir. Eger bir kisi evrensel ve insansal olmak istiyorsa, kendi sorgulamasini yapabilir. Yeterki dogal zihniyetin algisina, bilincine ve farkina varsin; ve de bunun sorunsal resmini her konu ve kavramda ortaya qua felsefesi ile koyabilsin. Cunku numenal insanlasmak, her beynin insanlasmaktan ne algiladigina, nelerde insanlasmaya gerek duyduguna, insanlasamama sorununun algisina ve de bu sorunun asilmak istemine v.s. bir suru seye baglidir.

Sonucta bu zihniyet ancak bir vucut ve ozne eliyle dile gelir. Her vucut ve ozne de bu zihniyetten kendi beynince ne algiladigi temelinde farklilasir.

Ayni marxizmin marx'in baska Ali Veli'nin baska algiladigi gibi. Cunku her beynin algisi kendi bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik duzeyince farklidir.

O yuzden ortada bir asilamazlik yoktur, bir kesinlik/suphe yoktur. Asilabilmesinin uygulanabilirlik ve bu zihniyetin somutta vucut ve ozne olarak yasanabilirlik ile bagi vardir.

Sonucta evrensel-insan zihniyetinin butun gorevi; insanoglu ve insandisi insanlikdisi dogal zihniyeti algilatmasi ve bunun icin de qua felsefesi uygulamasi ve sorunlarin bilinc ve farkina vardikca da dogal zihniyet ve onu ego elbisesinden kurtulunmasi ve beynin dogal yerlesmisliginin taban ve temelini numenal insanliga yonlendirmesi. Boylece yaratilissal, inancsal, ideolojik, tanrisal v.s. dusunce uretiminin sonu ve kullastirma, kolelestirme, metalestirme, tanrilastirma yerine insanlastirmanin dusunce ve davranisa tasinmasi.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Olgu, fenomenin gozleminin teorisinin test edilmis bilgisidir. Yapilandirilmisligin salt zihniyette oldugunu soyleyemeyiz. Zihniyet araciligiyla/eliyle diyebiliriz. Cunku yapilandirilmislikta, bir uclem vardir. Yapilandirilan, yapilanan ve yapilanis. O yuzden onu diyen zihniyet degil, insanoglu yani fenomen. Ayrica var demesem, var olmayacaktir bir celiskidir. Cunku var zaten beyinde beliren !? isaretidir. O yuzden hersey dusunceye gitmez. Cunku insanoglu fenomenini unutursan, idealizme varirsin; sadece insanoglu fenomenini hatirlarsan, materyalizme varirsin. Burada insanoglu uclemi ve onun soyutlamasi ve bunlarin disinda da gozlem ve yansi veren baska bir fenomen soz konusu, ya da aklin yarattigi bir numenal deger soz konusu. Hem indirgemek hem de farklardan birini atlamak, bizleri cok farkli yerlere goturur. Olgunun olgusal oldugunu gozlemin test edilmis teorisi ortaya koyar. Burada da yanlis algi var. Insanoglu numenal yetisi gozlem vermez, ama insanoglunun davranisina, sistemine, yasamina iliskisine, duzenine v.s. yon verir. Gerci cognitive science, bugun dusunce dalgalarini da goruntuluyebilmektedir. Buradaki bir yanilgi da, numenal yeti ile numenal deger farkidir. Ayni soyut ile soyutlama farki gibi.

Iste soyut degerlere bilimsel yaklasmak demek, bu degerlerin insanoglu yasamindaki gozlemini ortaya koymak demektir. Yani sosyal bilimlerdeki psikoloji ve sosyoloji gibi. Oyuzden ortada bir aykirilik yoktur. Zaten fiziksel bilgi, fenomenal iken sosyal bilgi, hem bilimsel, hem inancsal, hem de ideolojik olabilir. Kin beslemek insan dogasi degil; dogal zihniyetin ego elbiselerinden biridir. Ayrica onemli olan gozlemdir, gozlemin tabani degil. Iste bu acidan insanoglunun her turlu sorununu davranisini v.s. gozlemlemek bu temelde bilim dallari olan sosyoloji ve psikolojidir.

Konu asilamazlik degil; ayni olgudaki gibi yanlislanabilirliktir. Eger gozlem yanlislarsa, yanlislanmis olur. O yuzden ortada kesinlikte suphede yoktur. Yanlislanana kadar gecerlilik vardir. Evrensel insan zihniyeti bir gorus degil, bir yon ve yontemdir. Dolayisiyla bir kapidir. Eger bir kisi evrensel ve insansal olmak istiyorsa, kendi sorgulamasini yapabilir. Yeterki dogal zihniyetin algisina, bilincine ve farkina varsin; ve de bunun sorunsal resmini her konu ve kavramda ortaya qua felsefesi ile koyabilsin. Cunku numenal insanlasmak, her beynin insanlasmaktan ne algiladigina, nelerde insanlasmaya gerek duyduguna, insanlasamama sorununun algisina ve de bu sorunun asilmak istemine v.s. bir suru seye baglidir.

Sonucta bu zihniyet ancak bir vucut ve ozne eliyle dile gelir. Her vucut ve ozne de bu zihniyetten kendi beynince ne algiladigi temelinde farklilasir.

Ayni marxizmin marx'in baska Ali Veli'nin baska algiladigi gibi. Cunku her beynin algisi kendi bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik duzeyince farklidir.

O yuzden ortada bir asilamazlik yoktur, bir kesinlik/suphe yoktur. Asilabilmesinin uygulanabilirlik ve bu zihniyetin somutta vucut ve ozne olarak yasanabilirlik ile bagi vardir.

Sonucta evrensel-insan zihniyetinin butun gorevi; insanoglu ve insandisi insanlikdisi dogal zihniyeti algilatmasi ve bunun icin de qua felsefesi uygulamasi ve sorunlarin bilinc ve farkina vardikca da dogal zihniyet ve onu ego elbisesinden kurtulunmasi ve beynin dogal yerlesmisliginin taban ve temelini numenal insanliga yonlendirmesi. Boylece yaratilissal, inancsal, ideolojik, tanrisal v.s. dusunce uretiminin sonu ve kullastirma, kolelestirme, metalestirme, tanrilastirma yerine insanlastirmanin dusunce ve davranisa tasinmasi.


evrensel-insan zihniyetinin maddeye veya tüm görgüllere bakış açısını hala kavrayamadım yada çelişki varmış gibi anlıyorum.evrensel-insan zihniyeti 'nde madde töz müdür ? Bu zihniyette yapılandırmacılık yaratım mıdır ? 'Var','varoluş','yok' insan diyaloğu ve monoloğu ise bunlarda insan yaratımı olmuyor mu ? Üçlemenin tikeli olan yapılandırılan gözlemden sonra yapılandırılıyorsa,maddenin yapılandırmadan(anlamlandırılmadan) öncede bir devinim veya varoluş içinde olduğu anlamı çıkmıyor mu ? Yani maddeye herhangi bir anlam,isim,diyalog katılmadan önce maddenin özdeksel kullanımı yok mudur ?

Eğer olgusallık içinde bilimi konuşuyorsak(ki bilim budur) bu bilimler doğa bilimleridir.Maddeyi inceler.Sosyal bilimler diye adlandırılan hiç bir öğreti (ben onlara böyle diyorum) bilim değildir.Sosyal bilimlerin inceleyebileceği bir olgu yoktur.Ne insan ne de insan davranışları madde değildir dolayısıyla olgusallıktan söz etmek mümkün değildir.O nedenle insanı inceleyip ortaya bir bilgi koyan sosyal bilimlerin ortaya koyduğu bilgi göz önüne almak bilimsel bir bakış açısı oluşturmaz.

Buraya kadar genel olarak anladığım evrensel-insan zihniyeti sorunu ortaya koyar yani kapı açar,bu sorunun çözümü bireye aittir.evrensel-insan zihniyeti bir şeyi öğretmez sadece öğrenilenlerdeki sorunu inceler ve ortaya koyar.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
evrensel-insan zihniyetinin maddeye veya tüm görgüllere bakış açısını hala kavrayamadım yada çelişki varmış gibi anlıyorum.evrensel-insan zihniyeti 'nde madde töz müdür ? Bu zihniyette yapılandırmacılık yaratım mıdır ? 'Var','varoluş','yok' insan diyaloğu ve monoloğu ise bunlarda insan yaratımı olmuyor mu ? Üçlemenin tikeli olan yapılandırılan gözlemden sonra yapılandırılıyorsa,maddenin yapılandırmadan(anlamlandırılmadan) öncede bir devinim veya varoluş içinde olduğu anlamı çıkmıyor mu ? Yani maddeye herhangi bir anlam,isim,diyalog katılmadan önce maddenin özdeksel kullanımı yok mudur ?

Eğer olgusallık içinde bilimi konuşuyorsak(ki bilim budur) bu bilimler doğa bilimleridir.Maddeyi inceler.Sosyal bilimler diye adlandırılan hiç bir öğreti (ben onlara böyle diyorum) bilim değildir.Sosyal bilimlerin inceleyebileceği bir olgu yoktur.Ne insan ne de insan davranışları madde değildir dolayısıyla olgusallıktan söz etmek mümkün değildir.O nedenle insanı inceleyip ortaya bir bilgi koyan sosyal bilimlerin ortaya koyduğu bilgi göz önüne almak bilimsel bir bakış açısı oluşturmaz.

Buraya kadar genel olarak anladığım evrensel-insan zihniyeti sorunu ortaya koyar yani kapı açar,bu sorunun çözümü bireye aittir.evrensel-insan zihniyeti bir şeyi öğretmez sadece öğrenilenlerdeki sorunu inceler ve ortaya koyar.

Bakis acisi fenomen olaraktir. Fakat bu fenomenin ne oldugu degil, onun gozlemi ile ilgilenir.Bakis acisi epistemolojiktir, ontolojik degildir. Madd insanogluna gozlem veren ve yansiyan bir fenomendir. Bu zihniyette yapilandirmacilik degil; yapilandirmaciligin yapi ve isleyisinin dogal zihniyet oldugu ve yapilandirmaciligin yapi ve isleyisinin cozuculugu vardir. Kavram olarak "var, varolus, yok" insanoglu yapilandirilmisliginin ifadeleri ve kavramlaridir.

Maddenin insanogluna gore uc tane ve insanoglu varliginda ortaya konan yasi vardir. Zamansal yasi 13.7 milyar, fenomenal yasi 7 milyon (evrimsel ilk homo olarak dile getirdim) kavramsal yasi da M.O. 4000 den gunumuze kadar.

Bilimler insanoglunun bilgisidir. Sosyal bilimleri, beynin numenal yetisini gozlemleyen cognitive science ortaya koyar. Aksine sosyal bilimlerin gozlem tabani insanogludur ve onun yasam iliski, sistem, duzen,kurumlasmasindaki her turlu sorunlaridir.

Evrensel-insan zihniyeti ogretir, ama bu ogrenim dogal zihniyetin ortaya koyumuicin kullanilir. Cozumun bireye ait olmasi da zaten her bireyin sorun algisi cozum istemi bilinc ve farkindaliga paraleldir "Eger bu boyledir ve dogrudur" dese bu bir yonlendirmedir ve dogal zihniyetin urunudur.

Ayrica evrensel-insan zihniyetini algilayamayan, dogal zihniyetten kurtulamaz ve onun sorunlarini konu ve kavramina gore qua felsefesi ile ortaya koyamaz.

Evrensel insan zihniyeti bilissel olarak ve bilinc ve farkindalikla, hem teolojik hem de ontolojik noncognitivisttir. Yani her turlu metafizik varliksal tartismasinin anlamsiz, gereksiz sonucsuz bilgi v.s. icermeyen bir tartisma oldugunun bilincinde ve farkindadir. Cunku butun bunlarin bir insanoglu ortaya koyumu oldugunu bilir. Iste bu temelde insanoglunu ve onun ortaya koyumu olan bilgiyi epistemolojik olarak ve yapilandirmaci epistemoloji temelinde sorunsal resmini verir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Bakis acisi fenomen olaraktir. Fakat bu fenomenin ne oldugu degil, onun gozlemi ile ilgilenir.Bakis acisi epistemolojiktir, ontolojik degildir. Madd insanogluna gozlem veren ve yansiyan bir fenomendir. Bu zihniyette yapilandirmacilik degil; yapilandirmaciligin yapi ve isleyisinin dogal zihniyet oldugu ve yapilandirmaciligin yapi ve isleyisinin cozuculugu vardir. Kavram olarak "var, varolus, yok" insanoglu yapilandirilmisliginin ifadeleri ve kavramlaridir.

Maddenin insanogluna gore uc tane ve insanoglu varliginda ortaya konan yasi vardir. Zamansal yasi 13.7 milyar, fenomenal yasi 7 milyon (evrimsel ilk homo olarak dile getirdim) kavramsal yasi da M.O. 4000 den gunumuze kadar.

Bilimler insanoglunun bilgisidir. Sosyal bilimleri, beynin numenal yetisini gozlemleyen cognitive science ortaya koyar. Aksine sosyal bilimlerin gozlem tabani insanogludur ve onun yasam iliski, sistem, duzen,kurumlasmasindaki her turlu sorunlaridir.

Evrensel-insan zihniyeti ogretir, ama bu ogrenim dogal zihniyetin ortaya koyumuicin kullanilir. Cozumun bireye ait olmasi da zaten her bireyin sorun algisi cozum istemi bilinc ve farkindaliga paraleldir "Eger bu boyledir ve dogrudur" dese bu bir yonlendirmedir ve dogal zihniyetin urunudur.

Ayrica evrensel-insan zihniyetini algilayamayan, dogal zihniyetten kurtulamaz ve onun sorunlarini konu ve kavramina gore qua felsefesi ile ortaya koyamaz.

Evrensel insan zihniyeti bilissel olarak ve bilinc ve farkindalikla, hem teolojik hem de ontolojik noncognitivisttir. Yani her turlu metafizik varliksal tartismasinin anlamsiz, gereksiz sonucsuz bilgi v.s. icermeyen bir tartisma oldugunun bilincinde ve farkindadir. Cunku butun bunlarin bir insanoglu ortaya koyumu oldugunu bilir. Iste bu temelde insanoglunu ve onun ortaya koyumu olan bilgiyi epistemolojik olarak ve yapilandirmaci epistemoloji temelinde sorunsal resmini verir.


Benim her soruma aynı cevapları veriyorsunuz.En azından benim için bu zihniyeti algılamamda bu açıklayıcı olmuyor.Bir daha soruyorum madde töz müdür ? Buna evet veya hayır diye net bir cevap verirseniz,bir daha madde hakkında soru sormayacağım.

Maddeye bakış fenomendir derseniz,madde değil gözlem esastır derseniz şunu sorarım;gözlemde insan yapılandırmasıdır o halde yani gözlemi yapanda fenomendir.Kaynağı fenomen ise burada dolaylı olarak gözlemi değil fenomeni incelemiş oluyoruz.Burada birey aşılamazdır(ama bu farklı bir tartışmadır,onu başka bir başlıkta tartışırız).


Doğal zihniyet insanların oluşturduğu genelleştirmelerdir.Bunun içeriğini değil kavramlarını ele alalım(içeriğini başka başlıkta sonra tartışırız).Doğal zihniyet bir genelleştirmeyse ve siz bu doğal zihniyetin yerine evrensel-insan zihniyetini koyarsanız bu da bir doğal zihniyet yani genelleştirme oluşturacaktır.Burada modern/postmodern anlayışının farklı yollardan aynı sonuca varmasına benzer bir yaklaşım vardır.Bunu biraz daha açayım.Bu zihniyet yada siz şunu söylüyorsunuz;doğal zihniyet insan yapılandırmasıdır,insanın herhangi bir gerçekliği değildir(veya hakikati artık buna ne derseniz).Buna karşın benim yapılandırmam insan için daha iyidir/faydalıdır/doğrudur,çünkü bu insanın gerçek değerleridir.Buna karşı bir soru hangi bilimsel yaklaşımla insan için iyinin evrensel-insan zihniyeti olduğunu söylüyorsunuz ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Benim her soruma aynı cevapları veriyorsunuz.En azından benim için bu zihniyeti algılamamda bu açıklayıcı olmuyor.Bir daha soruyorum madde töz müdür ? Buna evet veya hayır diye net bir cevap verirseniz,bir daha madde hakkında soru sormayacağım.

Maddeye bakış fenomendir derseniz,madde değil gözlem esastır derseniz şunu sorarım;gözlemde insan yapılandırmasıdır o halde yani gözlemi yapanda fenomendir.Kaynağı fenomen ise burada dolaylı olarak gözlemi değil fenomeni incelemiş oluyoruz.Burada birey aşılamazdır(ama bu farklı bir tartışmadır,onu başka bir başlıkta tartışırız).


Doğal zihniyet insanların oluşturduğu genelleştirmelerdir.Bunun içeriğini değil kavramlarını ele alalım(içeriğini başka başlıkta sonra tartışırız).Doğal zihniyet bir genelleştirmeyse ve siz bu doğal zihniyetin yerine evrensel-insan zihniyetini koyarsanız bu da bir doğal zihniyet yani genelleştirme oluşturacaktır.Burada modern/postmodern anlayışının farklı yollardan aynı sonuca varmasına benzer bir yaklaşım vardır.Bunu biraz daha açayım.Bu zihniyet yada siz şunu söylüyorsunuz;doğal zihniyet insan yapılandırmasıdır,insanın herhangi bir gerçekliği değildir(veya hakikati artık buna ne derseniz).Buna karşın benim yapılandırmam insan için daha iyidir/faydalıdır/doğrudur,çünkü bu insanın gerçek değerleridir.Buna karşı bir soru hangi bilimsel yaklaşımla insan için iyinin evrensel-insan zihniyeti olduğunu söylüyorsunuz ?

Hayir madde toz degildir. Buradaki toz ozsel, icsel, soyut v.s. anlamindadir. Madde ise dissal, gorunusseldir. Istersen baskas basliga birakiriz. Kisaca ben her daim, insanoglu kendi fenomeni dahil algiladigi her fenomeni gozlemler diye cogu yerde acikladim. Zaten insanoglunun fenomenal degerlendirilmesi onui madde yapiyor, sorun da burda. Cunku insanoglu sadece gozlem veren bir fenomen degildir, ayni zamanda gozlemi alandir da. Oyuzden de eger insanoglu kendisini de kendi adina ortaya koyamiyorsa, bu dedigin dogrudur. Ama burada fenomenin kendisinden bahsediyoruz. O yuzden de fenomenal degil; numenal bir degisim soz konusu. Cunku fenomenal degisim evrimin gozlem veren konusu, ama insanoglunun insanlasamamasi onun numenal konusu. Bunun da bolunmez biri fenomen olarak tur degil, insanoglu biridir. Iste o yuzden numenal devrim, birden baslar. Hayir olmaz, buradaki dogallik "kendiliginden gelen" anlamindaki dogalliktir, evrensel-insan zihniyeti ise bireyin kendine verecegi zihniyettir. Ben bir yapilandirmadan bahsetmiyorum, sadecedogal zihniyeti ortaya koyan bir zihniyetten bahsediyorum, yani alternatif zihniyetten. Bu zihniyet, aksine dogal zihniyetin yapilandirilmis yapi ve isleyisinin sokucusudur. Ayni deconstruction gibi. Konu iyi, dogru v.s. temelli degildir. Gozlem temellidir. Sonucta algi ve bilgi temelinde dogal zihniyet her konu ve kavramda sorun olarak ortaya koyuyor. Buradaki sorunu da "insanlasamamak" basliginda bulabilirsin.

Dolayisi ile ben bir yapilandirmadan bahsetmiyorum, aksine yapilandirilmis olanin yapi ve isleyisinin kritik ve analitik cozumunden ve eliminesinden bahsediyorum. Evrensel-insan zihniyeti dogal zihniyete bir alternatiftir. Konu "iyilik/dogruluk/gerceklik" v.s. degildir. Konu alternatifliktir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Hayir madde toz degildir. Buradaki toz ozsel, icsel, soyut v.s. anlamindadir. Madde ise dissal, gorunusseldir. Istersen baskas basliga birakiriz. Kisaca ben her daim, insanoglu kendi fenomeni dahil algiladigi her fenomeni gozlemler diye cogu yerde acikladim. Zaten insanoglunun fenomenal degerlendirilmesi onui madde yapiyor, sorun da burda. Cunku insanoglu sadece gozlem veren bir fenomen degildir, ayni zamanda gozlemi alandir da. Oyuzden de eger insanoglu kendisini de kendi adina ortaya koyamiyorsa, bu dedigin dogrudur. Ama burada fenomenin kendisinden bahsediyoruz. O yuzden de fenomenal degil; numenal bir degisim soz konusu. Cunku fenomenal degisim evrimin gozlem veren konusu, ama insanoglunun insanlasamamasi onun numenal konusu. Bunun da bolunmez biri fenomen olarak tur degil, insanoglu biridir. Iste o yuzden numenal devrim, birden baslar. Hayir olmaz, buradaki dogallik "kendiliginden gelen" anlamindaki dogalliktir, evrensel-insan zihniyeti ise bireyin kendine verecegi zihniyettir. Ben bir yapilandirmadan bahsetmiyorum, sadecedogal zihniyeti ortaya koyan bir zihniyetten bahsediyorum, yani alternatif zihniyetten. Bu zihniyet, aksine dogal zihniyetin yapilandirilmis yapi ve isleyisinin sokucusudur. Ayni deconstruction gibi. Konu iyi, dogru v.s. temelli degildir. Gozlem temellidir. Sonucta algi ve bilgi temelinde dogal zihniyet her konu ve kavramda sorun olarak ortaya koyuyor. Buradaki sorunu da "insanlasamamak" basliginda bulabilirsin.

Dolayisi ile ben bir yapilandirmadan bahsetmiyorum, aksine yapilandirilmis olanin yapi ve isleyisinin kritik ve analitik cozumunden ve eliminesinden bahsediyorum. Evrensel-insan zihniyeti dogal zihniyete bir alternatiftir. Konu "iyilik/dogruluk/gerceklik" v.s. degildir. Konu alternatifliktir.


Ne anlatmak istediğinizi anladım.Bu zihniyetin bu başlığı için herhangi bir sorum kalmadı.Ben biraz daha düşününce aklıma takılan bir şey olursa tekrar sorularımı yöneltirim.Başka bir başlığı okuduktan sonra orada sorularımı yine size yönelteceğim.Burada ki yazışmalar için teşekkürler(tartışmayı mikro düzeyde yaptığımız için teşekkürü de mikro düzeyde ediyorum).
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Ne anlatmak istediğinizi anladım.Bu zihniyetin bu başlığı için herhangi bir sorum kalmadı.Ben biraz daha düşününce aklıma takılan bir şey olursa tekrar sorularımı yöneltirim.Başka bir başlığı okuduktan sonra orada sorularımı yine size yönelteceğim.Burada ki yazışmalar için teşekkürler(tartışmayı mikro düzeyde yaptığımız için teşekkürü de mikro düzeyde ediyorum).

Rica ederim, asil ben basliga katilip, hem katkilarinizi sundugunuz, hem de sorularinizla dile gelenleri bana yeniden daha detayli olarak dile getirme firsati sundugunuz icin ben tesekkur ederim. Ne zaman isterseniz yine bu basliktaki baska bir kavram/konuda ya da baska basliklardaki konu/kavramda yazsabiliriz.

Yalniz evrensel-insan zihniyetinin gorselligi olan ve de kullanim sembolleri olan x ve y yi algilamak, dogal zihniyetin yapilasndirilmis yapi ve isleyisinin cozuculugunu algilamak ile esdegerdir. Iste asil olgu olan ve konu/kavramina gore dile gelen sorunu her seferinde teorisi olarak test eden de budur.

Cunku evrensel-insan zihniyeti aklin her turlu dogal zihniyet sinir ve teslimiyetini dusunce serbestligi ve sinirsizliga acmis bir alternatif, numenal ve devrimci sorgulamadir.

Sorun da zaten insanoglunun birak baskasini, kendi fenomenini numenal olarak ortaya koyamamis olmasidir. Iste bu nedenden, insanoglu varliginin algisi diger algilanan fenomenlerle ozdes tutulur ve maddeye indirgenir, ya da tanrisina kul olarak teslim edilir.

Neyse tekrar tesekkurler.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Duyuru;

Evrensel-insan zihniyeti basligi zihniyet acisindan sadece dusunceye aciktir. Verilecek yanitlar da dusunce icermektedir. Bu temelde bu baslikta yanit olarak dile gelen polemik davetlerine, yazi yerine yazara yonelen yazi dili ve uslubuna, yine yazi yerine yazara yonelik her turlu etiketleme, benzetme, suclama ve ithamlara hem basligin anlam ve icerigi, hem de konu ve kavramlarin onemi acisindan yanit verilmeyecektir. O yuzden yanitsiz kalan bazi mesajlar bu temelde algilanmalidir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst