- Katılım
- 23 Ara 2012
- Mesajlar
- 4,763
- Tepkime puanı
- 319
- Puanları
- 83
Hoş buldum teşekkürler.
Dünyadaki eşcinsel sayısını düşününce böyle bir sevgi ve aşk haliyle mümkün oluyor ama bunun genetikten ziyade gelişim döneminde yaşanan travmalarla ilgili olduğunu da söylüyorlar. Çocukların ilk doğduklarında anneye olan bağlılıkları, zamanla değişim göstererek babaya karşı bağlılığa da dönüşmüştür. Freud çocuk gelişimini 5 evreye ayırdığında Fallik döneminde, cinsel organın tanımlanmasıyla çocukların farklı cinse yönelmelerinden bahseder. Burada erkek çocukları anneye, kız çocukları da babaya yönelirler; çünkü kızlar anneyi, erkekler de babayı rakip olarak görürler. Aslında erkekler bir süre babasını gözlemleyerek, kızlar da annelerini gözlemleyerek rol model edinirler ve bu aşamada babanın oğluyla yeterli ilgilenmemesi ona karşı öfkeyle sonuçlanmıştır, tabii aynı şey kızlar için de geçerlidir, erkeklerden devam edersek babaya karşı duyulan öfke, erkek çocuğunu anneye yakınlaştırmıştır ve annesini rol model almaya başlamıştır. Muhtemelen buradaki olayı da psikolojide travma olarak adlandırıp, erkeklerin ileriki dönemlerinde kız gibi davranıp, kız gibi konuşmalarını buna bağlamışlardır. Travma ya da bozukluk denilse de, doğal oluşum olduğu da bir gerçek, kesinlikle tercih değil. Bu yönelimin sadece davranışta olmaması, cinselliği de kapsaması biraz soru işaretleri oluşturuyor tabii. Belki de sizin dediğiniz gibi genlerle de bir ilgisi vardır, tam olarak ortaya çıkan bir sonuç yok aslında, sürekli tahminler üzerinden gidiyoruz ama bana göre azımsanmayacak kadar eşcinsel olduğunu düşünürsek, evlilik onları da pekala kapsamalıdır, her ne kadar son zamanlarda eşcinselliğe popülerlik kazandırıp kendini eşcinsel ilan edenler olsa da, bu sanıldığı gibi sonradan meydana gelecek bir durum değildir, belki de bir anda bu kadar fazla dillenmiş olması insanların daha çok dikkatini çekti ve birçoğu da ''mantığım almıyor'' diyerek kenara çekildi, sonuçta çoğunluk olan taraftakiler her zaman azınlığa karşı bu tutumu sergiler; fakat bu tutumlar kimseye bir başka insanın yaşama hakkını ve özgürlüğünü kısıtlama hakkı vermez. Kanunları da insanlar oluşturduğuna göre ortada büyük bir haksızlık vardır.
Eşitlikçilik açısından bakıldığında haklısınız fakat yine de evlilik kavramı ile ben bir arada düşünemiyorum. Psikolojik midir genetik midir ya da sonradan özenti midir tam bilemediğimiz için de çok net konuşmak mümkün gözükmüyor.