Düşünen İnsan

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Düşünen İnsan başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 12,538 kez görüntülenmiş, 81 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Düşünen İnsan
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
ileti ve iletişim kurmak için kavram şart değildir. bebek doğmadan da ana/babayla iletişim kurar. doğduktan hemen sonra ve daha sonra da sürer bu iletişim. doğumdan sonra sosyal iletişim başlar. kavramlar önemlidir elbette ama onlar olmadan da iletişim kurulur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
ileti ve iletişim kurmak için kavram şart değildir. bebek doğmadan da ana/babayla iletişim kurar. doğduktan hemen sonra ve daha sonra da sürer bu iletişim. doğumdan sonra sosyal iletişim başlar. kavramlar önemlidir elbette ama onlar olmadan da iletişim kurulur.

Bence burada ileti ve iletisim farkini iyi algilamak gerekir. Iletisim iki taraflidir, ileti ise tek taraflidir. Maalesef kulak/ses noktalama emirsel kesismeli insanoglu dili ileti iceriklidir. O yuzden de insanoglu arasi iletisim genelde tartismaya donusur. Sebebi her iki tartisanin da birbirlerine ilettiklerinin kabulunu beklemesidir.

Oyuzden bebek dogmadan iletisim kurmaz, iletir. Bu ileti de bebegin kendi tarafli bir monologudur. Oyuzden iki iletisen arasinda ortak bir kavram olmadan iletisim kurulmaz. Ayni bebegin aglamasinin mesajinin ne oldugunu ebeveynin deneme&yanilma yoluyla buldugu gibi. Bu da ancak bebek susunca algilanir. Ama bebek buyudukce ailesi ile ortak kavram kullanir ve biribirlerini anlamak icin deneme&yanilmaya da gitgide gerek kalmaz. Ama bu seferde ebeveynin kendi degerlerini kabul ettirme donemi baslar ve cocuk ta bunlara karsi koymaya baslar.

Iste tam da bu nedenlerden ortada iletisim karsilikliligindan ziyade, ileti monologu vardir. O yuzden de kabul/red karsitligi soz konusudur.

http://www.felsefe.net/felsefeye-giris/5282-iletim-ve-iletisim.html

Yukaridaki linke bir goz at istersen ve yine istersen bu konuyu o basliktan devam ettirebiliriz.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Anne-doğmamış bebek (anne karnındaki) ilişkisi kesinlikle monolog değildir..Müzik-doğmamış bebek ilişkisi bir monologdur denilebilir..Oysa annenin söylediği şarkı/ninni -doğmamış bebek ilişkisi diyalogdur...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Anne-doğmamış bebek (anne karnındaki) ilişkisi kesinlikle monolog değildir..Müzik-doğmamış bebek ilişkisi bir monologdur denilebilir..Oysa annenin söylediği şarkı/ninni -doğmamış bebek ilişkisi diyalogdur...

Bir seyin ileti degil de iletisim olarak karsilikli dialogu icermesi icin, ortada bu iki kisiyi baglayan ortak bir algi olmasi gerekir. Bu da kavramdir.

Mesela bir bebek aglamaya basladiginda ebeveyne gore bir sorun iletisi yapar. Ebeveyn de bebegin aglamasini durdurmek icin deneme yanilma yolu ile sorununu gidermeye calisir. Bunu da ancak cocuk susunca algilar. Mesela once su verir, sonra sut verir, altina bakar, gikini cikartir, atesine bakar, dis cikarip cikarmadigina bakar, eger bebek konusabilse ve kavram kullansa hic bir deneme yanilmalara gerek kalmaz. Bu da bebek buyudukce ve kendi turunun cografi ve toplumsal dil ve kavramini ogrendikce de, deneme yanilma azalir ve cocuk bu sefer de isteklere, itirazlara v.s. baslar.

Oyuzden anne karnindaki bebegin yaptigi bir iletidir, iletisim degildir. Cunku yaptigina bir karsilik beklemek dogustan gelmez, yasamdan ogrenilir. Cogu hayvanda bu bilinc ve farkindalik yoktur. Mesela evladini besleyen bir kus, evladindan bir karsilik beklemez.

Iste dogal zihniyetin en buyuk koken ve temellerinden biri bu karsilik beklemedir ve cikar da, ego tatmini de buradan gelir.

Ama insansal zihniyette de boyle bir karsilik yoktur. Cunku temeli annenin karsiliksiz bebegini karninda tasimasina, sutu ile beslemesine ve ona bakmasina esittir. Taki erkeksellik ego tatmini ve cikar devreye girene kadar. Buradaki cikar her turlu algilanabilir. Mesela bir cocugun anne/babasinin dedigini yapmasi anne/babanin cikaridir ve ego tatminidir. Iste bu nedenden cocuk anne/babanin dedigini yapmaz ise anne/baba kizar, ceza verir v.s.. Cunku egosal tatminleri yerine gelmemistir. Iste hayvanda olmayan bu yan, insanoglu dogal zihniyet yapilandirilmisliginin erkeksel karakterinin temellerinden biridir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
iletişim ve algılama biçim ve yanılgılarının ayrıştırılmaları gerekir. ortaklaşmalar üzerindeki iletim/iletişim ile biyo-kimyasal süreçteki iletişim elbette bir-e-bir örtüşmez ve aynı süreçler gibi değerlendirilmeleri de bir o kadar yanıltıcı olacaktır. bir yunus balığı eğitmenine çok rahat isteğini iletebilmekte o da bu isteği karşılayabilmektedir; bu yönelime verilen tersine yanıta ise yunusun tepkisi de farklı ve tepkisel olabilmektedir. onun -yunusun- insanı anlama/öğrenme çabası insanın onu eğittiği için o şekilde şartlı davrandığı düşüncesini haklı kılmaz. ve buna kanıt oluşturmaz. insan onu -yunusu- anlamaya ve öğrenmeye çalıştıkça kendi türü arasında ses yolu ile iletişim içerisinde olduklarını çözümler. fillerin çok uzaklardan doğuracaklarını bir diğerine ilettikleri ve diğerlerinin de hemen doğum yapacak annenin yanına geldikleri gözlemlenmiştir. bu canlıların kullandıkları kendi dillerinin insanınkine benzemiyor olması insanın üstün olduğu sonucunu doğurmaz. diyalog farklı diller arasında da gerçekleştirilebildiğine göre bu ortak çeviri ve ortak dil insan türü arasında sözler üzerinde, diğer türlerin kendi aralarında kendi şekillerinde ve insan ile karşılıklı ortak dili/iletişimi, ortaklaşmayı yaratan edim/edimsizlik , ses ve davranışlar ile gerçekleşir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
iletişim ve algılama biçim ve yanılgılarının ayrıştırılmaları gerekir. ortaklaşmalar üzerindeki iletim/iletişim ile biyo-kimyasal süreçteki iletişim elbette bir-e-bir örtüşmez ve aynı süreçler gibi değerlendirilmeleri de bir o kadar yanıltıcı olacaktır. bir yunus balığı eğitmenine çok rahat isteğini iletebilmekte o da bu isteği karşılayabilmektedir; bu yönelime verilen tersine yanıta ise yunusun tepkisi de farklı ve tepkisel olabilmektedir. onun -yunusun- insanı anlama/öğrenme çabası insanın onu eğittiği için o şekilde şartlı davrandığı düşüncesini haklı kılmaz. ve buna kanıt oluşturmaz. insan onu -yunusu- anlamaya ve öğrenmeye çalıştıkça kendi türü arasında ses yolu ile iletişim içerisinde olduklarını çözümler. fillerin çok uzaklardan doğuracaklarını bir diğerine ilettikleri ve diğerlerinin de hemen doğum yapacak annenin yanına geldikleri gözlemlenmiştir. bu canlıların kullandıkları kendi dillerinin insanınkine benzemiyor olması insanın üstün olduğu sonucunu doğurmaz. diyalog farklı diller arasında da gerçekleştirilebildiğine göre bu ortak çeviri ve ortak dil insan türü arasında sözler üzerinde, diğer türlerin kendi aralarında kendi şekillerinde ve insan ile karşılıklı ortak dili/iletişimi, ortaklaşmayı yaratan edim/edimsizlik , ses ve davranışlar ile gerçekleşir.

Sence insanoglunun kendi urettigini deneme&yanilma yoluyla algilamasi ile, ayni insanoglunun hayvanlari algilamasi arasinda bir fark var midir?, varsa bu fark nedir?

Hayvanlarda insanoglu gibi deneme&yanilma ile mi iletisim kurarlar, yoksa icguduleri ile mi? eger sence boyle bir fark yoksa neden yoktur ve icgudu ile deneme&yanilma farki nedir?

Mesela bir hayvan ile bir insanoglunun hayatlarinda ilk defa gordukleri ve daha once hakkinda hic bir bilgiye/algiya sahip olmadiklari bir bitkiyi yeme/yememe tecrubesi/girisimi ve uygulamasi neye dayanir?

Ayrica yukarida verdigin orneklerde bir iletim mi yoksa iletisim mi ya da her ikisi de birden mi vardir?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
ileti sonrasında iletişim gelir. tek-düze bir çizgide değillerdir. her zaman iletişim gerçekleşmez. "iç-güdü" tanımını yapan insan "bilinçli tercih"leri açıklamak için bir nokta oluşturmak ister. anlama dair değil, değerlendirmeye dairdir. genlerin kodlanmaları karmaşık süreçlerde evrimleşerek oluşur ve mikro etkileşimler ile makro etkileşimleri yaratırlar. tercihler konusunda canlılar ayrışırlar. farklı canlıların tercihlerinin farklı etkilere bağlı olması güdü ve bilinç farkına göre açıklanmak istenir. Nabız atışı bilinçsiz bir devinimdir-güdüsel değildir- ancak bilinçle algılanabilir ve yine onunla sonlandırılabilir. Evrimin hayvanlar olarak kategori ettiği canlı türlerine bakışında determinel yaklaşım ne denli doğrudur? Bir köpeğin ölen sahibinin/sevdiği insanın gömütünün başında beklemesi iç-güdüsel midir?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
ileti sonrasında iletişim gelir. tek-düze bir çizgide değillerdir. her zaman iletişim gerçekleşmez. "iç-güdü" tanımını yapan insan "bilinçli tercih"leri açıklamak için bir nokta oluşturmak ister. anlama dair değil, değerlendirmeye dairdir. genlerin kodlanmaları karmaşık süreçlerde evrimleşerek oluşur ve mikro etkileşimler ile makro etkileşimleri yaratırlar. tercihler konusunda canlılar ayrışırlar. farklı canlıların tercihlerinin farklı etkilere bağlı olması güdü ve bilinç farkına göre açıklanmak istenir. Nabız atışı bilinçsiz bir devinimdir-güdüsel değildir- ancak bilinçle algılanabilir ve yine onunla sonlandırılabilir. Evrimin hayvanlar olarak kategori ettiği canlı türlerine bakışında determinel yaklaşım ne denli doğrudur? Bir köpeğin ölen sahibinin/sevdiği insanın gömütünün başında beklemesi iç-güdüsel midir?

Ben determinel yaklasmam, gozlemselk yaklasirim. Son sorunun cevabini once senden alalim. Dogal mi, kopeksel mi?, yoksa kopegin insanoglu eliyle evcillesmesi ve boyle bir yasam ve iliski gostermesi mi?

Ayrica her kopek bunu yapar mi?, yapmayan ayni cins kopek ile yapan ayni cins kopek arasindaki fark nedir?

Icgudu ve bilinc farkini ortaya koyar misin?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
iç-güdüyü aşan bir davranış ile karşı karşıya bulunmaktayız. av köpeğinin nasıl bir tercih yaptığını daha önce aktarmıştım. orada da iç-güdüsel olmayan bir davranış ile karşı karşıya bulunmaktayız. azarlanan bir köpeğin tepkisini gözlemlerseniz iç-güdüsel olmadığını anlayacaksınız. zekalarının insan düzeyinde olmaması onların incinmeyeceklerine, duygusal yaklaşmayacaklarına kanıt değildir. yatişkin zekası ile bebk zekası da farklıdır ama bebeği de insan sayarız. eşi ölen orangutanın sigara içmeye başlaması, sevdiğine ulaşmak için ona hediyeler sunması, tüylerini taraması için meyve vererek ticaret yapması her halde iç-güdüyü çok aşan edimlerdir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
iç-güdüyü aşan bir davranış ile karşı karşıya bulunmaktayız. av köpeğinin nasıl bir tercih yaptığını daha önce aktarmıştım. orada da iç-güdüsel olmayan bir davranış ile karşı karşıya bulunmaktayız. azarlanan bir köpeğin tepkisini gözlemlerseniz iç-güdüsel olmadığını anlayacaksınız. zekalarının insan düzeyinde olmaması onların incinmeyeceklerine, duygusal yaklaşmayacaklarına kanıt değildir. yatişkin zekası ile bebk zekası da farklıdır ama bebeği de insan sayarız. eşi ölen orangutanın sigara içmeye başlaması, sevdiğine ulaşmak için ona hediyeler sunması, tüylerini taraması için meyve vererek ticaret yapması her halde iç-güdüyü çok aşan edimlerdir.

Sen bana insanoglu ile hic bir iliskisi olmamis bir hayvanin icgudu disinda bir hareketi oldugunu soyleyebilir misin?

Mesela hangi hayvan ve nedir onun icgudusel olmayan davranisi?

Ayrica bu icguduyu "asan" ve bilincsel olmayan davranisin adi nedir?, buna kopyalamadiyebilir miyiz?

Mesela insanoglu avlanirken, ilkcaglarda; hayvani gozlemden gelen bir kopyalamasi soz konusu mudur?, degil midir?

Degilse ilk insanlar avlanmayi nerden ve kimden ogrenmistir?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
düşünce ve bilgi ile işaretler ve dil ile iletişim kurduğunu öykünerek anlatan, düşünen ve kategorize eden insan alt kategoride gördüğü ve edimlerinin çoğunu ve belki de hepsini iç-güdüsel olrak açıklamaya çalıştığı maymunlardan sosyal olarak ne kadar geride olduğunu anlayamamaktadır. maymun topluluğunda sokak çocuğu yoktur, sokak çocuğu insan türüne aittir. ne yazık, çok yazık

bir bilim insanı otuz yılını maymun topluluğu ile geçirir ve onların iletişim dilini çözerek onlarla iletişim kurmayı başarır. güdü demek kolay olanı...ne gözleme ne de deneye dayanmaya gerek yok; güdü der geçeriz...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
düşünce ve bilgi ile işaretler ve dil ile iletişim kurduğunu öykünerek anlatan, düşünen ve kategorize eden insan alt kategoride gördüğü ve edimlerinin çoğunu ve belki de hepsini iç-güdüsel olrak açıklamaya çalıştığı maymunlardan sosyal olarak ne kadar geride olduğunu anlayamamaktadır. maymun topluluğunda sokak çocuğu yoktur, sokak çocuğu insan türüne aittir. ne yazık, çok yazık

bir bilim insanı otuz yılını maymun topluluğu ile geçirir ve onların iletişim dilini çözerek onlarla iletişim kurmayı başarır. güdü demek kolay olanı...ne gözleme ne de deneye dayanmaya gerek yok; güdü der geçeriz...

Daha once de soyledigim gibi, sosyallik bilinclilik ve farkindalik gerektirmez, ama bireysellik gerektirir. Bu ayni insanoglunun bilimsel ve teknik gelistikce, tarihsel olarak insanlik degerlerinin kaybolmasi ile paraleldir.

Yani "az" gelismis toplumun kisileri, "cok" gelismis toplumun kisilerine gore daha insanlik iceren dusunce ve davranis belirtir. Yani nasil insanoglunun gelismesinde toplumsallik bireysellik ile ters orantida ise, insanlik ta teknik ve bilim ile ters orantilidir. Oyuzden maymunlarin sosyal ve toplusal davranmasi dogal iken, insanoglunun bireysellesmesi dogaldir. Buradaki bireysellesme birey bilinci anlaminda degildir. Ben, bencillik, bananecilik, bireycilik v.s. temelli egosal anlamdadir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
az-gelişmişlik - kime göre ise?!- değil de bireyselliğin kutsandığı yabancılık, yabancılaştırma ve liberalizmin kutsanması; tapınaklara gereksinim duyan insan ateşini çaldığı yıldırımlardan korunmak istemekteydi.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
az-gelişmişlik - kime göre ise?!- değil de bireyselliğin kutsandığı yabancılık, yabancılaştırma ve liberalizmin kutsanması; tapınaklara gereksinim duyan insan ateşini çaldığı yıldırımlardan korunmak istemekteydi.

Bireysellik "kutsanmamistir." Sadece insanoglu tarihsel numenal yeti kullanim doneminde bireyselligin farkina ve bilincine varmistir. Ortada yabancilasma yerine aksine numenal yeti ozune donme ya da numenal yetiye teslim olma olasiligi vardir. Bu temelde de konu politikanin getirdigi liberalizm degil; felsefenin getirdigi serbest dusunurluktur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"serbest düşünce" kime, neye göredir?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"serbest düşünce" kime, neye göredir?

Freethought is a philosophical viewpoint that holds that opinions should be formed on the basis of science, logic, and reason, and should not be influenced by authority, tradition, or other dogmas.[1] The cognitive application of freethought is known as 'freethinking,' and practitioners of freethought are known as 'freethinkers.'[2]-Alinti-



Demekki bilim, mantik ve sorgulama/nedensellemeye gore ve otoriteden, gelenekten ve dogmalardan etkilenmemeye gore. Yani sabit ve belirli bir inanci, ideolojisi, olmamaya gore. Ayrica bilissellige gore. Kisaca alisilagelmislik, yerlesmislik, otomatiklesmisligin getirdigi hic bir degere, veriye ve tabuya gore degil; bunlarin sinirlari ve ufuklari disinda, yani bunlardan serbest.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bilimin etik/estetiği nedir diye bir soru sormuş ve buna yanıt aramıştım.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bilimin etik/estetiği nedir diye bir soru sormuş ve buna yanıt aramıştım.

Bilim etik/estetigi sadece bilimsel olarak gozlemler ve insanoglunun bu temelli yasam ve iliskisinin duzen ve sisteminin her turlu sorununu yine konusu temelinde ya da insan ve insanlik adina analiz ve kritik eder.

Mesela din felsefesinden bir felsefeye ait olmak, ya da karsi cikmak yerine; dini felsefelerin kisi ve toplum uzerindeki her turlu yonlendirim ve yasptirimlarinin sorunlari, sonuclari. Genelde bilimin bu dallari psikoloji, sosyoloji temelli epistemolojik ve e tibbi konulardir.

Oyuzden bilimin etigi benim adima, her turlu bilimsel bulguyu, olguyu insan ve insanlik yararina kullanmasi ve paylasmasi olur. Ama bunun estetigi de tartisilmaz. Zaten o yuzden bilimsel olarak etik/estetik bir olgu yoktur, olaylar, uygulananlar, soylenenler v.s. temelli gozlem vardir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
kanımca bunun da bir etiği ve felsefesi olması yönündedir. felsefesiz bir bilim dalı düşünmedim hiç...etik ve estetiksiz insan nasıl olacak?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst