Düşünen İnsan

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Düşünen İnsan başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 12,539 kez görüntülenmiş, 81 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Düşünen İnsan
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Düşünmenin insana dair bir yaşam biçimi olduğu konusunda herkes hem-fikirdir. Herkes düşünür; iyi, kötü, doğru, yanlış...Düşünmeden yaşanır mı? Düşüncelerin insan üzerindeki etkileri nelerdir? Düşüncelerin insanlar üzerindeki etkiler nelerdir? Düşünce bir tabu mudur? Ondan korkulmasının nedenleri nelerdir? Düşünceleri oluşturan tüm etkenler görmezlikten gelinerek salt düşüncenin kendisi yargılanırken, değerlendirilirken hata yapılmış olunmaz mı? İnsan, düşünen bir hayvandır denir, düşüncelerini açıklamaktan korkan da insandır! Açıklanmayan düşünce nasıl anlaşılabilir?
 

__tılsım__

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eyl 2011
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Düsünmenin eyleme geçmesi ile düsünce olustugu için bu özgürlük aslInda "düsüncenin açIklanmasIndaki özgürlük" anlamIna gelir.
Düsünme özgürlügünün bir anlam tasIyabilmesi için onun düsündügünü açIklayabilme özgürlügüyle birlikte olmasI gerekir.
Özgürlük baglI olmamak, bagImlI bulunmamak demektir, Descartes'in "düsünüyorum öyleyse varIm" deyisi bir anlamda insan varlIgInIn düsünme ile birlikteligini de vurgular. Düsüncenin ön ölçütü olan yaratIcI olus onun özgür olmasI ile olanaklIdIr.

Düsünce özgürlügü, dogustan var olan ama çevrenin pesin yargIlarIyla, inanç, korku, kanI, umutlarIn etkisiyle kolayca kaybedilebilecek bir özgürlüktür.
Düsünce özgürlügü beraberinde yeni düsünceler getirdiginden, bu yeni düsünceler de o zamana kadar toplumda yerlesmis bulunan inançlarI sarsmaya yöneleceginden insanlar ve toplumlar düsünce özgürlügünü kimi zaman bilinçsizce ve kimi zaman bilinçli bir sekilde fakat genellikle güdümlü olarak tepki ile karsIlamIslardIr.
CanlIlardan sadece insanoglu doga yasalarInI birer birer bularak dogayI denetim altIna almayI basarmIs, bilgilenme sürecini en aza indirgemistir. Doga yasalarInda oldugu gibi toplum düzeninin yasalarInI da bulmaya çalIsmIs ve düsüncenin sonsuz gücüyle evrenin sIrlarInI da çözmeye baslamIstIr.

Dil-emek eytisimi ile dünyanIn fizik yükünden kurtulmus olan aklInI, düsünce ve bilincini kullanarak kazandIgI güçle zamanI denetlemis, geçmisle gelecegi birlestirmis, uzagI yakIna getirmistir.

CanlIlar içinde yalnIzca insanoglu geçmisten ders alabilen ve gelecegini yanlIslardan arIndIrarak yeniden kurabilen canlIdIr. Ínsan bu düzeye aklI, bilinci ve düsüncesiyle gelmistir, bu nedenle emegin ve dilin ortak ürünü olan düsünce insanIn insan olma serüveninde ona yol gösteren tek ögedir. Bir felsefenin, bir dinin, bir doktrinin bütün yeryüzünü kavrayacagInI söylemek dile kolay geliyor belki, ama gerçekte hangi din, felsefe, doktrin bunu basarabildi?

Düsüncelerin çesitliligi bizler için ortak bir zenginliktir, tIpkI kIr manzaralarInIn, çiçeklerin çesitliligi gibi; ve savas, kin tohumlarI atmamaya basladIgI andan baslayarak ortak bir insancIl zenginlik haline gelecektir. Benim gibi düsünenlere "kardesim" demek, benim gibi düsünmeyenlere de iki kere kardesim dememiz gerekir, düsünce farklIlIklarI kalplerin kardesligine bir engel olmaktan çIktIklarI andan itibaren zenginlestirici bir ilke ortaya çIkacaktIr.

Toplumsal töre, gelenek, anlayIs ve kurumlarI modern çagIn yeni gereklerine göre ayarlamak için bunlarIn sInIrsIz bir özgürlükle tartIsIlarak elestirilmesi ve en hosa gitmez görüslerin bile toplumun bazI deger yargIlarInI incitecegine bakIlmaksIzIn açIklanmasI gerektigi ortadadIr.

UygarlIk tarihi bize su dersi vermektedir: ToplumlarIn düsünsel ve töresel evrimleri için en önemli kosul tüm düsünme ve tartIsma özgürlüklerinin kIsItlanmamIs olmasIdIr.

Bu özgürlügün her toplumda yerlesmesi insan uygarlIgInIn en kutlu yapItI olacaktIr.
AklIn gericilige, bagnazlIga, karanlIga karsI savasI BatI toplumlarInda utku ile sonuçlanmIs gibi görünüyor ama ülkemizde bu çekisme halâ sürmektedir.
Bu çatIsmanIn artIk aydInlIk günleri ülkemize de getirmesini dileyelim
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Farkında olmasa da insan düşünemeden duramaz. Burada kastım düşüncenin kalitesi değil, kendisi.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Düşünce bir tabu mudur? Ondan korkulmasının nedenleri nelerdir?, düşüncelerini açıklamaktan korkan da insandır! Açıklanmayan düşünce nasıl anlaşılabilir?

Düşünceden, daha açık ifadesiyle düşünen insandan korkulur, çünkü düşünce bir sonraki adımda eyleme dönüştürecektir kendisini...
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Düşünmenin insana dair bir yaşam biçimi olduğu konusunda herkes hem-fikirdir. Herkes düşünür; iyi, kötü, doğru, yanlış...Düşünmeden yaşanır mı? Düşüncelerin insan üzerindeki etkileri nelerdir? Düşüncelerin insanlar üzerindeki etkiler nelerdir? Düşünce bir tabu mudur? Ondan korkulmasının nedenleri nelerdir? Düşünceleri oluşturan tüm etkenler görmezlikten gelinerek salt düşüncenin kendisi yargılanırken, değerlendirilirken hata yapılmış olunmaz mı? İnsan, düşünen bir hayvandır denir, düşüncelerini açıklamaktan korkan da insandır! Açıklanmayan düşünce nasıl anlaşılabilir?
Düşünce ! İnsanı insan eden en harikulade fenomen.Düşünce eylemi ruhumuzun kanat çırpışı sonsuzluğa...Salt tüketen kimliğinden sıyrılıp empati kurmak yüzyıllar öncesinde yaşamış (ki inandığı gibi yaşamış kimliklerin dimağından fışkıran ışıklar yok olmazlar) kendiyle özdeşleştirdiği ya da kendisine cephe aldığı düşüncelerle halleş olmak.İşte bu edim insanı insan eder .Anlama eylemi yani.Anladığın kadar insansın çünkü...Kişiye göre değişebilen düşünce mef'umu, çoğunlukla yaşadığı toplumun sosyo-kültürel yapısıyla elbette etkileşim içindedir ve bu böyle olacaktır;ortaya çıkmasına neden olan şartları daima bağrında taşıyacaktır.O şartlar tarafsızca irdelendiğin de en acımasız dahi bulduğun fenomeni ,olguyu,şahsiyeti anlar buluverirsin kendini .Spinoza 'nın bir sözünü burada yazmadan geçemeyeceğim'' Ayıplama,yargılama,kaçma ama anla!''Farz edelim ki düşünce bir tabu! Yıkılması kaderi olan tabuların yerine yenilerinin konulması kaçınılmazdır.Yaşadığı toplumda tek bir tabuyu dahi yıkmayı göğüslememiş bireyin dimağındaki düşünceden de şüphe duyarım.Çünkü düşünce emektir,gözyaşıdır ve kutsaldır.
Doğrusu düşündür bulduğum da kendimi ne zaman düşünmek istedim ben sorusunu da beraberinde getiriyor kendisini .O halde çoğunlukla düşünür buluyorum kendimi;demek ki düşünmek ruhumun ihtiyacı.Kimisine göre zaman kaybı ;ne gerek var;ya da sen enayisin, ne boş şeylere ömrünü adıyorsun kendini, ve zamanını tüketiyorsun...vb gibi söylemlerle kendine emek vermiş şahsiyetler sıklıkla karşılaşmıştır.Ben bunlara ateş etrafında dolaşan ateş böcekleri
diyorum.Kendinden habersiz fütursuzca yaşayan günübirlikçi insan, günü birlikçi sevgili günü birlikçi eş ...cinsiyeti mühim değil bunların aynıdırlar değişmezler çünkü düşünceden mahrumdurlar.Ancak aydınlık ,ışık olmuş ruhlardan düşünce çıkar ortaya ,onlar hem sevilir hem sayılırlar ve onlar ışıklarıyla doyururlar bizi ve sonsuza dek yaşarlar.
İnşallah fazla dağıtmadım son bir şey eklemek istiyorum düşünce konusuna düşüncenin iyisi kötüsü olmasa da eylem safhasında sınırı olmalıdır O sınırlarda kainatın var olma nedeni olan ahlaki erdemler,insani ölçütler olsa gerek
Saygılarımla
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Server Tanilli’nin belirttiği gibi “Yaratıcı Aklın Sentezi” ni gerçekleştirebilen insan, düşünce ve belleği ile varlığını sürdürebilmiş bir canlı türüdür. Algılamak, anlamak, öğrenerek biriktirmek ve bunları yaparken de neden ve sonuçları var olan ile irdelemek; düşüncenin filizlenmesi için atılan ilk adımlar gibidir.

../.

Sayın _tılsım_,

Düşünce ve bunun açıklanması düşünce özgürlüğü olarak tanımlanan evrensel ortaklaşmalardan insana dair olan önemli bir olgudur. Açılanmayan bir düşüncenin hiçbir değeri, anlamı ve sonucu olamaz. Düşünceyi açıklama özgürlüğü insanın var-olma biçimi, yaşamsal özüdür. Bunu yasaklamak –her ne sebeple olursa olsun- insanı öldürmektir.

Düşünce el-dil-ayak-göz-beyin diyalektiği ile ve birikimsel olarak gerçekleştirilmiş insanlaşmanın ortak değerlerinin bir bütünüdür. Bu nedenle tek-el altına alınması ne mümkün ne de doğru bir yaklaşım değildir. Nasıl ki ruhlar kilit altına alınamıyorsa, düşünceler de asla prangalanamaz.

Düşünce çeşitliliği her zaman vardı ve var olacaktır. Bu çeşitlilik karşılıklı tartışmaya açık olduklarında gelişirler. Değilse düşünce bir tabuya dönüşür.


../.

Sayın telrunya,

İnsan beyni kendisi gibi tembel değildir; beyin hücrelerinin nöronlar arası elektriklenmelerinde %30 gibi bir oranda çalıştığı söylenmektedir. Doğal yaşamın %30 dengeleyiciliğine yakın bir oran. Evet insan sürekli düşünür; genetik kodlanmalar tarihsel belleği aktif tutmayı sürdürmektedir.


../.


Sayın glsezinrs,

Bu durum düşüncenin kendisinden korkulduğu sonucunu doğurmaz mı?


../.

Sayın Beril,

Tabular ölüm sessizliği, top-yekün bir suskunluktur.

Çocuğun toplumsallaşması sürecinde hata ve yanılgılarından uzaklaştırılmaya çalışılması "terbiye" ve "eğitim" genel başlığında eğilmesini ön-görüyor ise, çocuğun tarihsel belleğini geliştirmesi istenmiyor demektir. Kişi fizik ve düşünsel olarak eğilebilir/eğriltilebilir; ağacın yaş iken eğilmesi/çocuğun küçüklükten başlayarak düşüncelerinin yasaklanması kişide bir korku yaratır ve düşünce bir tabu olarak karşısına geçer. Bu tabu içselleştirildiğinde ise kişi düşünceden bir hortlaktan kaçar gibi uzaklaşır.Ve düşünmek onun yerine düşündüklerini söyleyenlerin tekeline geçer. Tabulardan korkulur ve uzak durulmaya çalışılır. Tabu çözülürse kötücül olguların yaşanacağına dair paradigma/mistifikasyon kişiyi eğer. Eğmek boyun büktürmektir, düzeltmek ise sindirmeden gelişmesine olanak sağlamaktır.

“Sonsuzluğa kanat çırpan” düşünce tanılamanız onun nasıl bir güce, etkiye sahip olduğunu ve asla sınırlandırılamayacağını göstermektedir. Spinoza’nın alıntıladığınız yargısı önemli bir konuya temas etmektedir. “Anlam/anlama/anlamak” şeklindeki yazımda ayrıntıladığımdan atıf yaparak değinmekteyim. Anlamı anlamak, anlama ile olanaklıdır.

Zamanda yolculuk bilim-kurgu düzleminde algılanır, anlatılır ve görselleştirilir. Oysa gerçek zamanda yolculuk düşünce ile gerçekleştirilen yolculuklardır; tüm düşünceler eklemlenirler ve yer-yüzünde bir halka gibi tutuşurlar; zaman yok olur...

“etik” ve “insani” olarak tanımladığınız ölçüler göreceli olduklarından düşünceye ve açıklamasına sınırlandırma getirmezler mi dersiniz?



../.
Düşünmeyi sürdüren insana selam olsun!
 

__tılsım__

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eyl 2011
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
düşünceler tabuya dönüşüyor bunun nedeni sie kişilik yapmızın bozulması egoların tavan yapması kimse tepkiye açık değil kapalıyız hayata
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bu durum düşüncenin kendisinden korkulduğu sonucunu doğurmaz mı?

Düşünce insanla birlikte var.Ama düşünen ölür, düşünceler kalır.Düşünce ölümsüzdür.Düşünen insan "neden?" diye sorduğunda "çünkü...." diye başlayan cevaplar , onu aydınlatır, insan kılar ama mutlu etmez.Niye mi?Düşüneni tepelemek ve ortadan kaldırmak için işleyen sistemin işaret eden parmağını da ayna gibi görmüştür artık...Hiçbir zaman ahmak günlerinde dolaştığı gül bahçesine giremez.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
../.

Sayın Beril,

Tabular ölüm sessizliği, top-yekün bir suskunluktur.
Tabulara direndiğimiz an düşünce serüveni başlar gerek kendimizde gerekse yakın çevremizde.Söz gelimi kendinize her bir dokunuşunuz da varlığından kaçtığınız yüzlerce tabuyu bertaraf edersiniz. Bu öyle bir sarmaldır ki çeker kendine hem kendini hem de çevrendekileri; öyle hoş bir kokudur ki yayılır yer bir yana.
Düşünce sensin ,benim,biziz...kısacası.Düşünce yaşar ,düşünce yemek yer,beslenir,büyür ve an gelir düşünce hastalanır ,tükenir .....

Tabulardan korkulur ve uzak durulmaya çalışılır
.Haklısınız katılırım size tabuları yıkmak gerçekten de bir ömre mal olabilir.Büyük cesaret ister.

Tabu çözülürse kötücül olguların yaşanacağına dair paradigma/mistifikasyon kişiyi eğer.Budurum o kişinin direnişi ,kararı ve azmi ile ilgilidir.





Eğmek boyun büktürmektir, düzeltmek ise sindirmeden gelişmesine olanak sağlamaktır. Tabu düzeltilmez yıkılır yepyeni bir maskeyle karşına çıkar.Ve sen yeniden onu da yıkmak için devam etmelisin.Ve bilmelisin ki yıktığın her bir tabu senden de bir parçadır





“etik” ve “insani” olarak tanımladığınız ölçüler göreceli olduklarından düşünceye ve açıklamasına sınırlandırma getirmezler mi dersiniz?
Düşüncenin eylem safhası sınırlı olan mekan ve zaman kavramında mümkün,uygulanabilirliği yani.Yoksa zaman ve mekanı olmayan an 'lağımızdan söz etmedim Labaratuarında çalışan bir adamı bulduğu formülü insanlık yararına deneyden geçirir,çalışır çabalar.Bir sonraki aşamada o formül insanlığın panzehiri olabileceği gibi tam tersi zehire de dönüştürülebilir.Kim bilebilir ! Zehire dönüştürülürken vicdan sorgularsın isterdim.Vurgulamaya çalııştığım buydu



../.
Düşünmeyi sürdüren insana selam olsun![/QUOTE]

Düşünmemize neden olan düşüncelerin varlığına da selam olsun
Saygılarımla
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Düşünen kim? İnsana verilen bu muhteşem hediye' düşünceyi ' insan ne kadar kullanabiliyor?
Düşünceler mi İnsanı yönetiyor yoksa?
Zihnimizin efendisi kendimiz olmayı başardığımızda düşünen insan olabiliriz..Yoksa düşüncelerin kölesi oluruz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
sayın beril,

şimdi daha anlaşılır oldu söyledikleriniz. katılıyorum. bir adım daha ekleyeyim o zaman ben söylediğinizi "bilimin etiği olmalı mı" şeklinde düşünmüş ve tartışmaya açmıştım.

../.
sayın İstanbul,

Gordon Childe'ın "Kendini Yaratan İnsan" adlı araştırma-incelem kitabını anımsattınız.

saygı ile...
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
sayın beril,

şimdi daha anlaşılır oldu söyledikleriniz. katılıyorum. bir adım daha ekleyeyim o zaman ben söylediğinizi "bilimin etiği olmalı mı" şeklinde düşünmüş ve tartışmaya açmıştım.

Sadece düşündüklerimi yazdım.Belki biraz dağıtmış olabilirim.Kime ne zararı olabilir ki bunun.Evet bilim düşüncenin evladı.Ve bu evladın hayırlı olabileceği ya da olmayacağı konusu bu forum tartışmasında hele hele düşünce olgusuna çok ta ters düşmediği kanısındayım.


Saygılarımla
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
buna dair bir itiraz etmedim. konuyu dağıttığınızı da düşünmedim. söz düşünceden açıldığına göre bilimsel düşünce nedir? nasıl olmalıdır? sorularına yanıt aramak kadar doğal ne olabilir ki?!

"Düşünmemize neden olan düşüncelerin varlığına da selam olsun" şeklindeki belirlemenizle birlikte tartışmayı yönlendirebileceğimizi düşünerek atıf yaptım.

düşünen insan, bilimsel bilgi birikimini yarattı. bu bilgi "Kaf Dağı'nın ardında saklı olsa da gidip bulması gereken bilgiydi" Şahmaran'ın Ülkesinde o bilgiyi de edindi ve kullanmaya başladı. Bilimsel düşünme yöntemlerini bildiği halde, bilimsel yaklaşımda aynı hassasiyeti gösteremedi. Şahmaran'ın yerini deşifre etti ve kimisi ona Lokman Hekim dedi...

saygı ile...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Düşünen insan tartışan, irdeleyen, sorgulayan insandır; tartışan insan öğrenen, ekleyen, düzelten insandır; öğrenen insan kendini yapılandıran, geliştiren, fark eden insandır; fark eden insan ayrıştıran, bir-araya getiren, keşfeden insandır; keşfeden insan kendini yaratandır; yaratan insan düşünen insandır.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
buna dair bir itiraz etmedim. konuyu dağıttığınızı da düşünmedim. söz düşünceden açıldığına göre bilimsel düşünce nedir? nasıl olmalıdır? sorularına yanıt aramak kadar doğal ne olabilir ki?!

Açıkçası ben felsefe öğretmeni değilim sadece biraz hayranlığım vardır.Yıllardır bir kitabı açıp başından sonuna değin okumadım.Her ne kadar bu benim ayıbım olsa da asla gönül kitabını okumadan geçmedim gerek eğitmen gerek evlat,gerekse abla rollerimin getirdiği sorumluluklardan da kaçmadım.Fakat size google'dan terimlerin anlamlarını kopyala-yapıştır da yapabilirdim .İşte bu noktada ayıb etmiş olurdum .Bir süre sessiz kalışımın nedenini de bilmiyorum. Şimdi bana bilimsel düşünceden yoksunsunuz demek istediniz belki de kim bilebilir.:))Mümkündür! Kanımca en güzel bilgi bende arınmaktır.Düşünceyi çırıl çıplak bırakmaktır günahı sevabıyla,yüzleştirmektir hayatla.Sizinle bilimsel bir dili konuşmayacağım.Çünkü yüreğe emek vermiş şahsiyete Elif demek te kafidir.
Zamanı geldiğinde bilimsel dil ile de yazacağım.Çünkü Kelimelerdir düşünceleri kanatlandıran...Ve ben, entellektüel birikimin hür bir vicdanla valsinin güzelliğini düşünemiyorum.Muhteşem olurdu! Mıeramım da budur bunun için buraya geldim.Kaçtığım bu hal yıllar sonra çekti içine beni.Okuyacağım Kozasını ören tırtıl misali... ya da kendi dinamiğini kendinden alan bir topaç olacağım Belki de başaramayacağım ,kim bilebilir ama bu yolda aranızda olmak bile güzel

Selam Olsun
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Sayın Beril arkadaş,

katılımınız ve düşündüren yorumlarınız için yürekten teşekkür ediyorum. sessizlik dediniz de, çok yazım yorumsuz kalmış ve ben kendi kendime yorumlar yaparak yürümüşümdür. sessizliklere alışkınım ve sorun da etmiyorum. bu nedenle de kimseye serzenişte bulunmadım. ard-arda yorum yaparak katılmış olmamın altında farklı bir anlam aranmamalıdır. bugüne kadar hiç bir forumda, hiç bir alanda hiç kimseye "bilimsel düşünceden yoksunsunuz" deiye bir yargıda -imalı biçimde de olsada- bulunmadım. bilimsel düşünce nedir tartışabiliriz diye konuyu genişletme çabam yanlış yorumlanmış.
 

Mutlu Fakir

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
20 Eyl 2011
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
İnsanlık, doğanın dışında "güzelliğe" dair nesi varsa "düşünmek güzelliği" de dahil kadına borçludur.
Erkek, iki arka ayağı üstüne dikilmeden! de dikildikten! sonra da düşüncesiz bir yapıya sahipti.
Ne de olsa sudan çıkmış bir mikroorganizmanın tekamül etmiş modeliydi.
Ancak bu kadar evrilebilmişti işte. Hem evrim dediğin sahipsiz başıboş avaremu
bir şeydi, ne yapacağı belli olmazdı. Ya davulcuya ya zurnacıya vardırırdı kızı.

Mağaradan "ava gidiyorum.." diye çıkan erkek, ya arkadaşlarıyla kumara oturur, ya maça gider,
ya başka kadınları ziyarete gider.. on beş yirmi gün sonra elinde iki sığırcık kuşuyla dönerdi.
Evde yani mağarada beş eş, onbeş çocuk günlerce ot yemekten kuru dallara dönerdi.
(Tarihin o devirlerinde şimdiki gibi "tek eşlilik zalimliği zorlaması" yoktu.)

Erkek, yer içer uyur sex yapar, ava çıkar, başka da bir işe karışmaz düşünmezdi.
Kış mı geliyor, odun mu yok, çocukların kıçında don mu kalmadı.. umurunda olmaz keyif çatar burnunu çekerdi.

Beş kadın -yani eşleri- zaman zaman toplanır, bir yandan madımak ayıklarken bir yandan birbirlerine dert yanarlardı.
- Ah kızlar ne yapacağız biz bu Kamil'i?
- Nasıl yani?
- Hatçe bak saçını yoldurma gene bana..
- Kamil'in vurdumduymazlığını aymazlığını haylazlığını irdeliyoruz Hatçe'cim
- Haa.. E terapi yapalıım, psiikolojik eğitime tabi tutalım. Alalım karşımıza "Bak Kamil'imiz,
ne olacak bizim ve bebelerinizin halimiz.." diyelim, "otur şuraya gözlerini kapat.. çocukluğuna git.. hadi Kamil.."
- Yaa oluur, "Ben deli miyin laan.." diye dellenip, beşimizin de gözlerine mor çatı çatıp kapatsın.
- He kıız, üç yıl öncesini unuttunuz muu..

Derken bir güün..
.......
Zamanımızda dört satırı geçen yazıların okunduğunu sanmıyorum. - çünkü kendimden biliyorum - şaka. O nedenle burada kesiyorum.

Ama düşüncem odur ki; Erkek şöyle üç dörtlük olsun bari, sağlıklı adaletli demokrasi kokulu düşünebilme yetisini
hala tam olarak elde edememiş olup, kadının dürtüştürmesiyle akledebilmekte
düşünebilmektedir çoğu şeyi.
"Ve bu hep böyle olacaktır", çünkü doğa/evrim/yaratıcı, % 40, 50, 60 her neyse bölüştürmüştür kafanın içindekileri, erkişi-hatun kişi arasında.

Eh hala erkeklerin idare ettiği söz sahibi olduğu şu obez dünyada bir çok şey ters gidiyorsa, kapital sahipleri diledikleri gibi at eşek koşturuyorsa, öncelikle ortadoğu silahsızlandırılmıyorsa.. insanlık hayvanlardan utanır hale getirilmişse..
her geçen gün dünyanın daha boktan bir yer olması için bütün hükümetler elbirliği ile yarışıyorsaa..
yüzde elli oranında kadınlara da çamur atarım..

" Aa pise baak.." deme..
Tarihe bak, dünyayı titreten adamlar bir kadının karşısında nasıl titredi!..
Soracaksın erkeğine akşam olunca.. "Canım cicim bebişkom, bu gün neler yaptın,
dünyanın içine edilmesinde anasının bellenmesinde senin bir katkın oldumu bakim, hee?.."
Çantana kartı koyunca yallah avm ler kuaförler estetikler..
Çamaşır bulaşık heer bir şey otomatik.. çocuğu da kapıdan alıyorlar mektep kreş her neyse.. bir elin ojede bir elin cımbızda ayoll..

Otur erkekteki sağlıklı düşünce eksikliğinin tamamlanmasına yardımcı ol bakalım.
"Ayol daha evrimleşeceek gelişeceek, heer bir şeycikleri düşünecek aşkım.." deme,
bitti evrim mevrim.
Şimdi devrim zamanı hanımefendi, devrim.
Şaka, oturun lütfen.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Slm

Sayın Beril arkadaş,

katılımınız ve düşündüren yorumlarınız için yürekten teşekkür ediyorum. sessizlik dediniz de, çok yazım yorumsuz kalmış ve ben kendi kendime yorumlar yaparak yürümüşümdür. sessizliklere alışkınım ve sorun da etmiyorum. bu nedenle de kimseye serzenişte bulunmadım. ard-arda yorum yaparak katılmış olmamın altında farklı bir anlam aranmamalıdır. bugüne kadar hiç bir forumda, hiç bir alanda hiç kimseye "bilimsel düşünceden yoksunsunuz" deiye bir yargıda -imalı biçimde de olsada- bulunmadım. bilimsel düşünce nedir tartışabiliriz diye konuyu genişletme çabam yanlış yorumlanmış.

Çok şükür mesajım yerine ulaşmış .Ne yanlış anlama ne de anlaşılma var.Rahat olunuz.


Allah ' a emanetsiniz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Sayın Mutlu Fakir,

Dünya'nın ilk kölesi olan kadınların toplumların yaşayışlarındaki etkinlikleri/etkileri neolitik dönemdeki üretkenliklerinden ileri gelmektedir. Erk-egemeni yeniden üretmek konusunda kadın erkekle başat bir yapıyı oluşturur. Doğal seçilimde türün bireyleri eşit olsalar da toplumsal seçilimde bu eşitlik kadın aleyhine bozulmuştur. Bu bozulma düşünce ornlarındaki bir orantısızlık değildir.
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Düşüncelerimiz canlı , dışarıya gönderdiğimiz düşünceler farkında olarak ve ya farkında olmadan yok olmayan bir titreşim..O titreşime uygun yollara,insanlara,olaylara hatta yiyeceğe çekilmekteyiz.Burada bile düşünce titreşimimize uygun gelen yazılara çekilmekte düşüncelerimiz.
Düşüncelerimizin nefes ile yakın ilişkisi var, zihnim konsantre olduğunda nefes yavaşlamakta ve hızlı düşüncede solumamızda hızlanır.Bir önceki Düşünen İnsan yazımda zihnimizin efendisi olmaktan bahsetmiştim şimdi şöyle bağlamak isterimki insan iyi bir izleyici olduğunda( tabi kendini izlemek dışarıyı değil) düşüncelerin onu yönetmesine son verebilir.Düşünceler istendiğinde belli süre için durdurulabilir ya da yavaşlatıla bilir ve en önemlisi yararsız düşüncelerden zihin arındırılabilir.
Tabi insanın bunu ne kadar istediği ile ilgili..
Çünkü herşey tamamen değişecektir şuan düşünemiyeceği kadar.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst