Bireyin var olmasının hiç bir anlamı yok mudur? "Evet"

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde siratmarleks tarafından oluşturulan Bireyin var olmasının hiç bir anlamı yok mudur? \"Evet\" başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,651 kez görüntülenmiş, 25 yorum ve 2 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Bireyin var olmasının hiç bir anlamı yok mudur? \"Evet\"
Konbuyu başlatan siratmarleks
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ls2

siratmarleks

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Kas 2019
Mesajlar
4
Tepkime puanı
3
Puanları
3
Konum
izmir
İnançlı bireylerin olduğunu düşünerek'ten kendilerine saygı duyarak başlamak isterim:, ben inançsız biriyim,
şimdi kendi düşüncem olarak'tan yaşadığım hayattın bana getirisi tamamen ben olacağım:, öldüğümde ödüllendirilmeyeceğim,dua ettiğimde bir anda düştüğüm dipten çıkmayacağım:, yani ben kendimin sahibiyim, ve kendime yardımcı olacak tek kişi'de kendi benliğimde, içimde özüm'de benim:, bu herkes için öyledir , benim adıma , bireyin psikolojik düzen olarak adlandırdığım bir hedef tahtası vardır:, bunlar", güzel bir kariyer, çocuk,para,evlenmek, gibi hedefler, ve ben bunları gerçekçi bir hedef olarak görmüyor,ayrıca aşırı gereksiz bir şey olduğunu düşünüyorum, şimdi benim hayatta'ki ellimde bulundurduğum tek hedefim:, kendimi keşfetmekten başlıyor, hayattın anlamını "tanrıyı" ve'ya hernangi o gerçek olan gerçeği bulmaktır, bu bana huzur mu vericek? Şahsen hayır! bence insan ne kadar gerçeğe yaklaşırsa o kadar huzursuzluğa girer. Herneyse diyelim'ki hayattımı gerçeği bulmak, kendimi keşfetmek gibi bir düşünceyle hayattımı sürdürdüm, ve hayattımın sonuna geldiğimde, bunların getirisi sadece bilgi olacaktır. Hiç bir mutluluk ve ya hiç bir gerçeklik ışıltısı insanın hayattında sonsuzca kalmayacaktır.

Şimdi sizden şunu istiyorum:, şu anda hayattınızda bulunduğunuz konumu bir gözünüzden geçirin:, kiminiz başarısız görürken kendini kimileri'de başarılı görüyor,
peki bu başarı ve başarısızlığın getirisi ne olacak?

şu anda yaptığınız,yapmayı hedeflediğiniz, ve şu anda olduğunuz şey
tamamen bu dünyaya "aittir" cinsel bir zevk, anlıktır, kariyer başarısı,anlıktır

"Gelelim inançlı dostlarıma" onlar hakkında'ki nacizane düşüncem ise
tanrı adına yaptığı her şeyin getirisinde:, cennetle ödüllendirildiğinde:, bu bir asıl mutuluk değildir
yaratılmış bir mutluluğa giriyorsunuz, güzel bir ülkeye gidiyorsunuz, sizin yarattığınız ülkeye gitmiyorsunuz,

"Her şey olduğunuz yere aittir"

sizin yazmış olduğum yazıya karşı
tartışacağınız bir yer var ise belirtmenizi rica ediyorum.
 

siratmarleks

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Kas 2019
Mesajlar
4
Tepkime puanı
3
Puanları
3
Konum
izmir
"Yazıları direkt yazdım"
doğrusu yazım kurallarına pek uygun bir yazı olmadı: konuya odaklanmanızı dilerim.
 

savaşcı

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Ağu 2018
Mesajlar
70
Tepkime puanı
2
Puanları
8
İnançlı bireylerin olduğunu düşünerek'ten kendilerine saygı duyarak başlamak isterim:, ben inançsız biriyim,
şimdi kendi düşüncem olarak'tan yaşadığım hayattın bana getirisi tamamen ben olacağım:, öldüğümde ödüllendirilmeyeceğim,dua ettiğimde bir anda düştüğüm dipten çıkmayacağım:, yani ben kendimin sahibiyim, ve kendime yardımcı olacak tek kişi'de kendi benliğimde, içimde özüm'de benim:, bu herkes için öyledir , benim adıma , bireyin psikolojik düzen olarak adlandırdığım bir hedef tahtası vardır:, bunlar", güzel bir kariyer, çocuk,para,evlenmek, gibi hedefler, ve ben bunları gerçekçi bir hedef olarak görmüyor,ayrıca aşırı gereksiz bir şey olduğunu düşünüyorum, şimdi benim hayatta'ki ellimde bulundurduğum tek hedefim:, kendimi keşfetmekten başlıyor, hayattın anlamını "tanrıyı" ve'ya hernangi o gerçek olan gerçeği bulmaktır, bu bana huzur mu vericek? Şahsen hayır! bence insan ne kadar gerçeğe yaklaşırsa o kadar huzursuzluğa girer. Herneyse diyelim'ki hayattımı gerçeği bulmak, kendimi keşfetmek gibi bir düşünceyle hayattımı sürdürdüm, ve hayattımın sonuna geldiğimde, bunların getirisi sadece bilgi olacaktır. Hiç bir mutluluk ve ya hiç bir gerçeklik ışıltısı insanın hayattında sonsuzca kalmayacaktır.

Şimdi sizden şunu istiyorum:, şu anda hayattınızda bulunduğunuz konumu bir gözünüzden geçirin:, kiminiz başarısız görürken kendini kimileri'de başarılı görüyor,
peki bu başarı ve başarısızlığın getirisi ne olacak?

şu anda yaptığınız,yapmayı hedeflediğiniz, ve şu anda olduğunuz şey
tamamen bu dünyaya "aittir" cinsel bir zevk, anlıktır, kariyer başarısı,anlıktır

"Gelelim inançlı dostlarıma" onlar hakkında'ki nacizane düşüncem ise
tanrı adına yaptığı her şeyin getirisinde:, cennetle ödüllendirildiğinde:, bu bir asıl mutuluk değildir
yaratılmış bir mutluluğa giriyorsunuz, güzel bir ülkeye gidiyorsunuz, sizin yarattığınız ülkeye gitmiyorsunuz,

"Her şey olduğunuz yere aittir"

sizin yazmış olduğum yazıya karşı
tartışacağınız bir yer var ise belirtmenizi rica ediyorum.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Anlamsız bir hayat sürdürülemez. Her canlının yaşam biçimi özünden ayrı olmadığı gibi, kendince bir anlama sahip olacaktır. Bu anlam bir ötekinin yargısından ziyade kendi'ne ait bir anlamdır. Canetti'nin betimlediği ilk yasa "paylaşmak" bir anlam ifade eder ki bunun inançlarla hiç bir ilgisi yoktur. Bu bile mutlu olmak için yeterli bir edimdir.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Bireyin var olmasının kesinlikle bir anlamı vardır. Çünkü anlam kavramını insanlar keşfetmiştir. Kendilerini, hayvanları, bitkileri, dağı taşı, gök cisimlerini, metafizik ögeleri uyduran, inceleyen ve bunları anlamdıranlar sadece insanlardır.

İnsanlar hoşlarına giden metafizik anlam taşıyan ögeleri hayatlarının merkezine yerleştirip yaşıyor olabilir. Burada kişinin inandığı şeyin fizik yasalarınca anlamsız olması o kişinin inancının anlamsız olduğu anlamına gelmez, çünkü zaten o inanca anlamını kendisi yüklemiştir.
Yani anlamlar bireye özgüdür, o anlamları kendisi oluşurur ve o anlamlar kendisi için anlamlıdır.
 

siratmarleks

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Kas 2019
Mesajlar
4
Tepkime puanı
3
Puanları
3
Konum
izmir
Teşekkür ederim teorimi desteklediğiniz için

"Her şeyin varlığı benim varlığıma bağlıdır, ben var olmazsam hiçbir şey var olmaz. " ! :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tam tersi görüşteyim; ben sen'in, sen öteki'nin varlığına göre var olabiliriz...zira ben, sen ve ötekinin geri yansıması ile ortaya çıkar....
 

AklınUmutsuzArayışı

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
8 Kas 2019
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Konum
.
Tüm bu anlam arayışları insanın kendini kandırması değil midir? İnsanlar bu anlamsızlıktan neden bu kadar korkuyorlar?
 

kış güneşi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Eyl 2013
Mesajlar
36
Tepkime puanı
21
Puanları
8
Yaş
44
Üniversite Bölümü
fine arts
İnançlı bireylerin olduğunu düşünerek'ten kendilerine saygı duyarak başlamak isterim:, ben inançsız biriyim,
şimdi kendi düşüncem olarak'tan yaşadığım hayattın bana getirisi tamamen ben olacağım:, öldüğümde ödüllendirilmeyeceğim,dua ettiğimde bir anda düştüğüm dipten çıkmayacağım:, yani ben kendimin sahibiyim, ve kendime yardımcı olacak tek kişi'de kendi benliğimde, içimde özüm'de benim:, bu herkes için öyledir , benim adıma , bireyin psikolojik düzen olarak adlandırdığım bir hedef tahtası vardır:, bunlar", güzel bir kariyer, çocuk,para,evlenmek, gibi hedefler, ve ben bunları gerçekçi bir hedef olarak görmüyor,ayrıca aşırı gereksiz bir şey olduğunu düşünüyorum, şimdi benim hayatta'ki ellimde bulundurduğum tek hedefim:, kendimi keşfetmekten başlıyor, hayattın anlamını "tanrıyı" ve'ya hernangi o gerçek olan gerçeği bulmaktır, bu bana huzur mu vericek? Şahsen hayır! bence insan ne kadar gerçeğe yaklaşırsa o kadar huzursuzluğa girer. Herneyse diyelim'ki hayattımı gerçeği bulmak, kendimi keşfetmek gibi bir düşünceyle hayattımı sürdürdüm, ve hayattımın sonuna geldiğimde, bunların getirisi sadece bilgi olacaktır. Hiç bir mutluluk ve ya hiç bir gerçeklik ışıltısı insanın hayattında sonsuzca kalmayacaktır.

Şimdi sizden şunu istiyorum:, şu anda hayattınızda bulunduğunuz konumu bir gözünüzden geçirin:, kiminiz başarısız görürken kendini kimileri'de başarılı görüyor,
peki bu başarı ve başarısızlığın getirisi ne olacak?

şu anda yaptığınız,yapmayı hedeflediğiniz, ve şu anda olduğunuz şey
tamamen bu dünyaya "aittir" cinsel bir zevk, anlıktır, kariyer başarısı,anlıktır

"Gelelim inançlı dostlarıma" onlar hakkında'ki nacizane düşüncem ise
tanrı adına yaptığı her şeyin getirisinde:, cennetle ödüllendirildiğinde:, bu bir asıl mutuluk değildir
yaratılmış bir mutluluğa giriyorsunuz, güzel bir ülkeye gidiyorsunuz, sizin yarattığınız ülkeye gitmiyorsunuz,

"Her şey olduğunuz yere aittir"

sizin yazmış olduğum yazıya karşı
tartışacağınız bir yer var ise belirtmenizi rica ediyorum.

Tüm bu sorular ve cevapları için sanırım kademe kademe hayatın ve insanların içinde ilerlemek , yasamak ve deneyimlemek lazım.. çok fazla filozof ve çok fazla Tanrıcık var yasamda.. Fakat bir gün , o gun nedir ve zaman dılımı nasıl işler çok ayrı bir konu ama kendi düşünce yapımızı ve kendi Tanrımızı mutlaka buluyoruz..

Şuna inanıyorum ki hayatı deneyımlemeden çok gençken bir sürü soru ve bunalımlar içinde kaybolurken , acı çekerken , severken , nefret ederken , dipleri görürken aslında hep ögrenip gelişiyoruz ve basamakları tamamlamaya çalışıyoruz..

Varılan noktalar hep aynı ınsan yasamında, bir sey yok, bir Tanrı yok..
Ama tum bunlardan öte mutlak bir sey var. Yasamın lezzetını duyduğumuz, gün batımında kendimizi harıka hıssettiiğimiz ve askı tatığımızda var olduğumuzu anladığımız gıbı, bazı duygular var..

Sanırım bu kısa anlar için yasıyoruz..
 
  • Beğen
Tepkiler: ls2

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Evren, kozmoz, makro ve mikro dünyalar inorganik dünyada kendi başına bir anlam yüklü olmadığı gibi, bir anlam yükleyeni de değildir. Mesela bir kum tanesinin
kendine yüklediği bir anlam olmadığı gibi, bir çakıl taşına da anlam yükleyemez...bu örneği organik canlıların evrim süreçlerinde geçirdikleri aşamalara göre de basamaklandırabiliriz. Bir bakteri kendine bir anlam yüklemez, başka bir olguya anlam yükleyemez...anlam insan türünün -ki, tür olmayı da başaramamış ya- olgu için tanımladığı bir değerdir. İnsanın var olduğu her yaşam formatında iyi kötü, yanlış doğru değer onun var olma biçimi olarak tezahür eder. Bu nedenle anlamı çıkarırsanız değerden yoksun bir canlı kalır geriye, bakteri gibi...artık bu aşamada insandan söz edilemez....insan evrene bir anlam yüklemez...evrende, kendini anlamlandırır....
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
İnançlı bireylerin olduğunu düşünerek'ten kendilerine saygı duyarak başlamak isterim:, ben inançsız biriyim,
şimdi kendi düşüncem olarak'tan yaşadığım hayattın bana getirisi tamamen ben olacağım:, öldüğümde ödüllendirilmeyeceğim,dua ettiğimde bir anda düştüğüm dipten çıkmayacağım:, yani ben kendimin sahibiyim, ve kendime yardımcı olacak tek kişi'de kendi benliğimde, içimde özüm'de benim:, bu herkes için öyledir , benim adıma , bireyin psikolojik düzen olarak adlandırdığım bir hedef tahtası vardır:, bunlar", güzel bir kariyer, çocuk,para,evlenmek, gibi hedefler, ve ben bunları gerçekçi bir hedef olarak görmüyor,ayrıca aşırı gereksiz bir şey olduğunu düşünüyorum, şimdi benim hayatta'ki ellimde bulundurduğum tek hedefim:, kendimi keşfetmekten başlıyor, hayattın anlamını "tanrıyı" ve'ya hernangi o gerçek olan gerçeği bulmaktır, bu bana huzur mu vericek? Şahsen hayır! bence insan ne kadar gerçeğe yaklaşırsa o kadar huzursuzluğa girer. Herneyse diyelim'ki hayattımı gerçeği bulmak, kendimi keşfetmek gibi bir düşünceyle hayattımı sürdürdüm, ve hayattımın sonuna geldiğimde, bunların getirisi sadece bilgi olacaktır. Hiç bir mutluluk ve ya hiç bir gerçeklik ışıltısı insanın hayattında sonsuzca kalmayacaktır.

Şimdi sizden şunu istiyorum:, şu anda hayattınızda bulunduğunuz konumu bir gözünüzden geçirin:, kiminiz başarısız görürken kendini kimileri'de başarılı görüyor,
peki bu başarı ve başarısızlığın getirisi ne olacak?

şu anda yaptığınız,yapmayı hedeflediğiniz, ve şu anda olduğunuz şey
tamamen bu dünyaya "aittir" cinsel bir zevk, anlıktır, kariyer başarısı,anlıktır

"Gelelim inançlı dostlarıma" onlar hakkında'ki nacizane düşüncem ise
tanrı adına yaptığı her şeyin getirisinde:, cennetle ödüllendirildiğinde:, bu bir asıl mutuluk değildir
yaratılmış bir mutluluğa giriyorsunuz, güzel bir ülkeye gidiyorsunuz, sizin yarattığınız ülkeye gitmiyorsunuz,

"Her şey olduğunuz yere aittir"

sizin yazmış olduğum yazıya karşı
tartışacağınız bir yer var ise belirtmenizi rica ediyorum.
Başarı geçicidir. Ölünce hepsi gider. Hayatın anlamını bulsanda bulamasanda öleceğiz. Buda anlık olacak. Anlık güzeldir. İnsan an içinde yaşar. Gidecekse ne olmuş. Öleceğimiz tarihi biliyoruz. Her insan bilir: çok yaşayamayacağız. Taş çatlasa yüz. Yinede engel olmak yerine birşeyler yapıyoruz. Ancak eksiktir, tatmin etmez. İnsan hem anı hem fazlasını ister. Tatmin olamasanda, olamasalarda. Hayat yaşanıyor.

Senin amacın neden kariyer çocuk paradan daha üstün olsun? Hayatın anlamını bulmak. Ben olsam şöyle derdim: en azından ben yaşadığımın ne olduğunu bileceğim siz ise bilmeden yaşayacaksınız. Bence anlam arayışı çok değerli. Elimizde bir hayatımız var, bunu bilmemeyi istemek tembellik. Bence her insan cevaplamalı. Hayatın anlamını. İnançlı biri olarak benim cevabım bellidir. Ülkemi ben yarattım: onun yarattığı ülkeye gidiyorsamda. Zira kendimi ben yarattım. Seçim yapmak kendini yaratmaktır: ben ise hakettiğim yere gidiyorum, yani gideceksem. Asıl bir mutluluk benim için.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
evet herşey geçici ve sonlu görünüyor. dünya ve cosmos hakkında edindiğimiz bilgiler en çok bu durumla örtüşüyor. öyleyse sonlu düşününce herşey anlamsızdır.

ancak bizler bu anlamsızlığa rağmen yaşayabilen canlılarız. işte bu anlamlıdır. yaşadığımız sürecede yarattığımız her anlam geçerli ve mutlaktır. kısacası bende anı yaşa veya pozitif hiçci ol diyenlerden (özellikle varoluşculardan)farklı birşey diyemiyorum.
tanrıya/yüceliğe ve mutlak bir anlama inananlar içinse ^inanç armagandır' sözü geliyor aklıma. ne mutlu onlara. bu sözlerimden mutsuz olduğum anlaşılmasın. inancımı kaybedersem bu beni -olduğumdan-mutsuz edecek sanardım ama hiç öyle olmadı. mutluluk-mutsuzluk bağlamında değişen birşey yok diyebilirim.
 
Son düzenleme:

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
evet herşey geçici ve sonlu görünüyor. dünya ve cosmos hakkında edindiğimiz bilgiler en çok bu durumla örtüşüyor. öyleyse sonlu düşününce herşey anlamsızdır.

ancak bizler bu anlamsızlığa rağmen yaşayabilen canlılarız. işte bu anlamlıdır. yaşadığımız sürecede yarattığımız her anlam geçerli ve mutlaktır. kısacası bende anı yaşa veya pozitif hiçci ol diyenlerden (özellikle varoluşculardan)farklı birşey diyemiyorum.
tanrıya/yüceliğe ve mutlak bir anlama inananlar içinse ^inanç armagandır' sözü geliyor aklıma. ne mutlu onlara. bu sözlerimden mutsuz olduğum anlaşılmasın. inancımı kaybedersem bu beni -olduğumdan-mutsuz edecek sanardım ama hiç öyle olmadı. mutluluk-mutsuzluk bağlamında değişen birşey yok diyebilirim.
Aynı sanı bendede var. Şaşırdım açıkçası, daha mutsuz olunmasını bekliyordum. Neden böyle oldu acaba, sevdiğim bir insan olaraktan sözüm meclisten dışarı demek isterdim. Ama değil. Bence senin inancın inceldiği yerden kopmuş. İnceldiği yerde zaten mutlu etmez. Dışarıda bir sürü insan var cennet deyip cennet için parmağını oynatıyorlar, tek yaptıkları parmaklarını oynatmak. Aslında inanmıyorlar. Kalp böyle çalışır, inansalardı fazlasını yapmak zorunda kalırdı. Çok uzun bir süre aslında onlar ahirete inanmazlar ayetini anlamaya çalıştım, anladığımı düşünüyorum. Çoğu insan kendine itiraf edemiyor. Etmiyorda. Neden toplumdan dışlansınki. İnandım deyim, parmak oynatırım, herşey toplum için, bu sözüm meclisten dışarı. Samimi değiller yani. Kısacası eğer hayatını veren bir insan olsaydın reddetmek bayağı bir dokunurdu. O zaman reddetmezdin büyük ihtimalle. Belkide eskiden bayağı bir hayatını vermişsindir ama yavaş yavaş soğuyup sonra bırakmışsındır. Herşeyi yavaş yavaş bırakmıyoruzmuki zaten.
 
  • Beğen
Tepkiler: ls2

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Aynı sanı bendede var. Şaşırdım açıkçası, daha mutsuz olunmasını bekliyordum. Neden böyle oldu acaba, sevdiğim bir insan olaraktan sözüm meclisten dışarı demek isterdim. Ama değil. Bence senin inancın inceldiği yerden kopmuş. İnceldiği yerde zaten mutlu etmez. Dışarıda bir sürü insan var cennet deyip cennet için parmağını oynatıyorlar, tek yaptıkları parmaklarını oynatmak. Aslında inanmıyorlar. Kalp böyle çalışır, inansalardı fazlasını yapmak zorunda kalırdı. Çok uzun bir süre aslında onlar ahirete inanmazlar ayetini anlamaya çalıştım, anladığımı düşünüyorum. Çoğu insan kendine itiraf edemiyor. Etmiyorda. Neden toplumdan dışlansınki. İnandım deyim, parmak oynatırım, herşey toplum için, bu sözüm meclisten dışarı. Samimi değiller yani. Kısacası eğer hayatını veren bir insan olsaydın reddetmek bayağı bir dokunurdu. O zaman reddetmezdin büyük ihtimalle. Belkide eskiden bayağı bir hayatını vermişsindir ama yavaş yavaş soğuyup sonra bırakmışsındır. Herşeyi yavaş yavaş bırakmıyoruzmuki zaten.

Çok temel noktalara değinmişsin. kısa ve öz biçimde cevap vermeye çalışacam. öncelikle benim hakımdaki yorumuna cevap vereyim ,derviş olabilecek potansiyelde duygulara ve dünyaya yüz çevirme arzusuna sahiptim. inancı bırakma sürecim tam bilemesemde 8 yıl kadar sürdü. zaten dediğin gibi kişi bir kere özümsemişse bu inancı asla kısa zamanda bırakamaz.

Kierkegaardın bir lafı var asla unutmadım; hem yücelikten bahsedip hemde geçici şeylere önem vermek anlamsızdır!

işte bu doğru bir kriterdir (dervişliğinde altında yatan temel felsefe budur). ancak bu kriter aynı zamanda din ile büyük bir çatışma içindedir. hem dünyaya önem verip hemde yücelikten bahseden din bu iç çelişkisine yenilmek zorunda kalır. dünyanın çirkefine bulaşan din kendi çemberini çizmek zorunda kalır ve mecburen birileri dışarda kalır. işte burada uhreviliğini kaybederek dünyalaşır ve yüceliği ile çelişir.

ve yine kierkegaard diyor ki; bu dünyada iman eden tek bir kişi var mı acaba?

Hz. İbrahimin inanç dünyasına kazandırdığı bu iman meselesini anlamak için kierkegaardı okumaya başlamıştım zaten. evet iman eden bir kişi var mı? bırak diğer insanları hz ibrahimin kendiside dahil acaba peygamberler gerçekten iman etmişler midir? oğlunu kurban etmeye çalıştığı için hz ibrahim iman şövalyesi sayılmaktadır. çünkü tüm etiği ve insani kültürü hatta duygularını karşısına almış tanrı için bunları yok saymıştır. buna iman denilebileceği gibi kısmi delilikte denilebilir. peki ya iman ettikleri söyleyen peygamberler? gerçekten iman etmişler midir? yoksa dünyanın çirkefine bulaşıp yaptıkları -ahlaken-kötü işleri tanrı adıyla meşrulaştırmışlar mıdır?

ve son olarak cennet için sadece parmak oynatırlar diyorsun. buna bilimsel yaklaşalım insan bu dünyada doğmuştur ve her zerresi ile bu dünyaya aittir. insanın beyninde maneviyata ait bir bölüm olsada insan gördüğünü,duyduğunu,dokunduğunu kısaca algılayabildiğini ciddiye alan bir doğaya sahiptir. bu nedenle cennete cehennemde insan beyninin ve düşünce sisteminin büyük kısmı için esasta gerçek bir vaad veya ceza değildir.

işte belkide bu yüzden iman diye birşey esasta mümkün değildir..

eğer derviş olma yoluna girip kendimi gerçekten tanrıya adamaya çabalasaydım bunun ne kadar mümkün olup olmadığı konusunda birde deneyimsel bilgim olurdu ama maalesef imanımı artırma yolunda okumaya giriştiğim kutsal metin aksine imanımı (yani sözde iman dedikleri/ iddia ettikleri şeyi) yok etti..
 
Son düzenleme:

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Her zaman derim, inandığımızı bilemeyiz ve bildiğimize inanmayız
 
  • Beğen
Tepkiler: ls2

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Çok temel noktalara değinmişsin. kısa ve öz biçimde cevap vermeye çalışacam. öncelikle benim hakımdaki yorumuna cevap vereyim ,derviş olabilecek potansiyelde duygulara ve dünyaya yüz çevirme arzusuna sahiptim. inancı bırakma sürecim tam bilemesemde 8 yıl kadar sürdü. zaten dediğin gibi kişi bir kere özümsemişse bu inancı asla kısa zamanda bırakamaz.

Kierkegaardın bir lafı var asla unutmadım; hem yücelikten bahsedip hemde geçici şeylere önem vermek anlamsızdır!

işte bu doğru bir kriterdir (dervişliğinde altında yatan temel felsefe budur). ancak bu kriter aynı zamanda din ile büyük bir çatışma içindedir. hem dünyaya önem verip hemde yücelikten bahseden din bu iç çelişkisine yenilmek zorunda kalır. dünyanın çirkefine bulaşan din kendi çemberini çizmek zorunda kalır ve mecburen birileri dışarda kalır. işte burada uhreviliğini kaybederek dünyalaşır ve yüceliği ile çelişir.

ve yine kierkegaard diyor ki; bu dünyada iman eden tek bir kişi var mı acaba?

Hz. İbrahimin inanç dünyasına kazandırdığı bu iman meselesini anlamak için kierkegaardı okumaya başlamıştım zaten. evet iman eden bir kişi var mı? bırak diğer insanları hz ibrahimin kendiside dahil acaba peygamberler gerçekten iman etmişler midir? oğlunu kurban etmeye çalıştığı için hz ibrahim iman şövalyesi sayılmaktadır. çünkü tüm etiği ve insani kültürü hatta duygularını karşısına almış tanrı için bunları yok saymıştır. buna iman denilebileceği gibi kısmi delilikte denilebilir. peki ya iman ettikleri söyleyen peygamberler? gerçekten iman etmişler midir? yoksa dünyanın çirkefine bulaşıp yaptıkları -ahlaken-kötü işleri tanrı adıyla meşrulaştırmışlar mıdır?

ve son olarak cennet için sadece parmak oynatırlar diyorsun. buna bilimsel yaklaşalım insan bu dünyada doğmuştur ve her zerresi ile bu dünyaya aittir. insanın beyninde maneviyata ait bir bölüm olsada insan gördüğünü,duyduğunu,dokunduğunu kısaca algılayabildiğini ciddiye alan bir doğaya sahiptir. bu nedenle cennete cehennemde insan beyninin ve düşünce sisteminin büyük kısmı için esasta gerçek bir vaad veya ceza değildir.

işte belkide bu yüzden iman diye birşey esasta mümkün değildir..

eğer derviş olma yoluna girip kendimi gerçekten tanrıya adamaya çabalasaydım bunun ne kadar mümkün olup olmadığı konusunda birde deneyimsel bilgim olurdu ama maalesef imanımı artırma yolunda okumaya giriştiğim kutsal metin aksine imanımı (yani sözde iman dedikleri/ iddia ettikleri şeyi) yok etti..
8 yıl ha, dile kolay valla. Cennetin var olduğuna gerçekten inanan birisinin; yani senin 8 yıl önceki halin, benim şimdiki halim. Çok üzülür, ne yani ölünce yokmu olacağım deyip geçicide olsa acı çeker. Ortada iki farklı hayat var, insan bilirse ikincisi daha kolaydır, yani birisi çıksa eskiden ateist olmasına rağmen inansa artık bir boşluktan kurtulunur. Bence sen üzülmedim diyerek sadece son bir haftayı anlatıyorsun. Kusura bakmaya çok sevmediğim şeyi yapıyorum, atıp tutuyorum, ama söylediklerin aklımla çelişiyor, düzelt yanlışsam. Gerçekten inandım diyen birisi o hayatı bırakırken canı yanar, anlamsızlığa geçiştir. Aksini düşünemiyorum.

Mesele ciddiye alarak bunun için çabalamak, elbetteki gerçek bir vaad veya ceza değil, ancak inandım deyip bunun için çabalıyınca kalp harakete geçer, sen bilirsin, korkular gerçekten hissedilir, gerçek değilse nasıl hissettin? Gerçekliği kişiye bağlı. Gerçek olduğuna inanınca boşluktan kurtulunuyor.

Bende dervişlikten geçtim, yani dünyadan deli gibi el ayak çekmiştim. Futbol oynamazdım, aslında çok severim. Tek çeşit yedim. Eklenilebilir. Açıkçası mümkün olduğunu düşünüyorum. Gerçekten inanabiliyor insan. Bence yani. Sağlıcakla.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst