Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Ben O'yum /Maharaj üzerine sohbet..

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
ve biraz daha;

Teizmin Tanrısı; bana inan,teslim ol bana ulaşırsın= maharaj; bana/guruya inan. saf farkındalığa ulaşırsın.

Teizm Tanrısı dünyanın gerçek olduğunu kendisi tarafından yaratıldığını söyler. maharaja göre dünya gerçek değildir rüyadır. ancak bu durum temelde fazla bir fark yaratmaz çünkü dünya gerçek olarak yaratılmışsa da Tanrıya bağımlıdır. ve Tanrı bu dünyayı kıyamet zamanında yok edeceğini söyler. öyleyse teizm inancına görede evren/dünya temelde gerçek değildir. mutlak olan sadece Tanrıdır.

Teizm tanrısıda gerek elçiler gerekse vahiy yoluyla kendi varlığını ispatlamaya ve kendisine inanmamızı sağlamaya çalışır. maharajda öğretisi ile aynı şeyi yapmaktadır.

ve iki inanıştada ortak sorun oluşur;

eğer birşeyin doğru olduğuna inanır ve zihnimi buna yönlendirirsem ve bu doğrultuda bir hal içine girip bu halde hissettiklerimin /algıladıklarımın tanrı veya saf farkındalık olduğunu düşünürsem yanılgı içinde olup olmadığımı nasıl anlayacağım? çünkü bu halde muhtemelen muhakeme gücümü kaybetmiş durumdayımdır. çünkü daha başlangıçta aklımı ve mantığımı teslim etmiştim.

ben bu sebeplerden ötürü Tanrıya sadece inanılır,Tanrı ayrı düşünülür,Tanrının emirlerine uyulur,Tanrıdan korkulur,Tanrıya dua edilir gibi inanç biçimlerini daha rasyonel ve dünya denen bu yerle ve buradaki varoluş biçimi ile daha az çatışkısız /uyumlu buluyorum.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
bilmiyorum, ne diyeceğimi bilemedim açıkçası; bi yere varmaycaksa yürüyüş sadece yürüyüştür; o halde keyifli olmalı; örneğin bi akşamüstü sahilde
eleştirmeye ya da düzeltmeye gidecek değilim çünkü sayfalar dolusu sözler ve başa döneceğiz
e tabi ki başka bi bakış açısında ise yetersiz de buluyorum kendimi bunun için
sorunun ne olduğunu ve nerde olduğunu göremiyorum belki

Ama yine de kabaca da olsa belirtiğiniz gibi yorumlamak bilmiyorum ne kadar doğru ama sizin baktığınız yerden böyle görünüyor olmalı

Sağlam direkleri olan ve insanların içinde mutlu olduğu yaşadığı bi binayı kimse yıkmak incitmek ya da boşaltmak ve tahliye etmek istemez;
ya da içeriyi biraz düzenlemek istemez ve değiştirelim demez diyelim biz buna
Siz ise bu binaya başka sığınacak yeriniz olmadığı için ya da orada başkaları da olduğu için sığınmış gibi duruyorsunuz
ya bir yağmurda sığındınız ya da dışarıda fırtına var;
Siz dışarda özgürlük görmüyorsunuz ve arayacak yol ve gidecek yön ve başka şeyler;
İçeriye biri bir haberle gelmeli ama bu da yetmeyecek

Özgür bir varoluşun özgürleri olan bizler -bu fikirle- dopdoluyuz
Evet felsefemiz-sözlerimiz eksik ve bilge yada bilici değliz
Elimiz ayağımıza dolaşır ve sözlerimizide çelişkilidir evet ama o Tanrı bizde yok ve öldü;
bizler babasızlar bizler sizin bilmiyorum neyiniz oluyoruz ve olmalıyız

bunlar değil benim sözlerim biliyorsunuz/ biliyor olmalısınız
hep bi şey anlatmayı denemenin sonuçları bunlar

yüzyüze olsaydı ne derdim düşündüm, nasıl iletişim kurardık düşündüm; bunun gibi
bu yazıyı okudum bugün;


içtenlik üzerine hep düşünüyorum düşündüm yine
bu anlaşmazlıkları ve felsefeleri uyuşturmayı da denedim/düşündüm yine
ama bu bir amaç mı ve amaç mı olmalı sordum kendime
yani içtenlik kendisidir ve kendisninin kendisidir, her şeyi doğal olarak çözümler ve bi amaca ihtiyaç yoktur belki

bu ben değilim bunu biliyorum ve bu dünya kolay ve oynuyorum;
kelimelerin yerlerini değiştiriyorum ve sözleri boyuyorum ya da umursamıyorum;
bi içerik-bi replik

aslında düşündüm tersini
ama hiç bi şey kalmaz geri ve sade yaşayışım kalır ve susuşum

iletişimsel eylem kuramına dönersek bizler sizleri geçmişimiz gibi algılıyoruz ve görüyoruz sanırım/sanki bu yüzden tekrar sizin yerinize koymuyoruz kendimizi ;
çünkü bizler kendi içimizde bunları yaşadık-aştık ya da aştığımızı düşünüyoruz
yıllardır aynı çatışmalar ve sorgularla yaşadık ve kendimizce çıkış-çözüm yolları bulduk-sunduk (kendimize)

sonuç olarak eğer içtenliğe ve gerçek iletişimsel eylem kuramına dönecek olursak
kısaca ve çok açık olarak felsefe siyaset değil sanırım ve laf dolandırmaya gerek yok
kaldırıp atın onları , o sözlerinizi ve söylediklerinizi çünkü artık kaldırıp atma zamanı gelmiş geçmiş şeylerden söz ediyorsunuz; hepsi saçmalık, yağmurda sızdıran bi şemsiye gibi
evet ama seninkiler sızdırmıyor mu diyebilirsin;
biz şemsiyesiz gezeriz

bu değil sözlerim
gerçekten göremiyorsun değil mi? tam nerden baktığımızı,
"tam olarak hayatını aynı düşünce çukurlarında geçirmiş ve dışarı çıkmış birinin dışarda oluşunun farkında oluşu"
gibi hissettiren bir yerden tam
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
Siz bir tanrıya inanmaktan sözediyorsunuz, Yeri geldi bir aziz kadar ve gibi tanrıya inandım ben ve (-yeri boş değil hala-)

Varoluşuma aydınladığımı-uyandığımı düşündüğüm (sonuçta birlikli hisstetiğim) (bir ölçüde) bir gece tanrıya yakarırken ve ağlarken farkına varmak için/anlamak için ona acı çekip çekmediğini soruyordum, Sanırım çok acı çekiyordum bilmiyorum;
Acı yitmez ve varoluşta dolaşır gibi bi sanı/sanrı içinde, sanırım, tüm bu acıların tanrıda biriktiğine/toplandığına, karar vermiştim ve ona acımıştım, Onun için bi şeyler yapmalıydım; Tanrının acılarını gidermek için bi şeyler yapmayı deniyordum

Ertesinde, tanrı yitiminde tanrıyı kaybettiğim de, kaybettiğimi sanırdım, Onu buldum yine-kendimde; Karşıma çıktı-çıkıverdi o-, Bakın nasıl anlatayım
Bir gün parçalı ve bulutlu bir sanrıda-delilikte dolaşırken, aklımda birden iki imge belirdi, Biri anne, biri babamsı-kralımsı kafamın içinde tahtta oturan tipler gibi bunlar, Bense mızmız herşeyi isteyen-ağlayan zırlayan bi çocuk gibiydim;
Baba ya da babakral tanrı gibiydi, Ve anne de annem gibi işte bilirsiniz onun karısı gibi ama değil belki de
yıllar sonra bu bana neyi düşündürdü biliyor musunuz? Tanrı baba ve tanrı-erkek, eril tanrı fikirlerinin bir çocukta nasıl yazıldığı/oluştuğu ve şekillendiği, Çocukların kenni babalarını ve ya da dedelerini, bunlar değilse dinle ilşkilendirdikleri yapı ve kişlikleri tanrıya öykündürmeleri, Kadın erkek ilişkileri, anne-baba ilişkileri, Düşündüm bunları-
Tanrı babanın ve baba tanrının eşsiz ve dişisiz düşünülememesi ve (ve tanrının cinsiyetsiz) konumlanamaması üzerine (özellikle bi çocukta-gerçeklik yoksunluğu ile) insan bilinçaltı ve bilincinde oluşan sanılar ve yer doldurmalar, Annenin dışa atılış kompleksi/neliği gibi şeyler-karmaşık

Dişi bi tanryı imgeleyemezsiniz (ya da tam tersi ve tanrıyı bir türle- eril-dişil- öykündürme)
ve tanrı yalnızdır/eşsizdir-eşi yoktur yani bi karısı yoktur onun ve sizin anneniz yoktur gibi
Yani İsa gibi, o tanrının oğludur ama annesi yoktur- babadan oğuldur; Dünyada ise babası yoktur İsa'nın ve anneden oğuldur, İlginç değil mi?

sonrasında insanların tanrıyı nasıl düşündüğünü düşünmeye ve anlamaya karar verdim, Kendi düşüncemdeki karanlık imgelere de -geçmişe de- bir baktım; düşündüm; Karanlıklara ve çukurlara herşeye işte- temizlik için belki de artık;
Boşluklarda yalnız oturan-kimsesiz- bi adam ve yanında yalnız bi karanlık var adı yokluk,
İnsan, alan olarak imgeler, yer olarak imgeler ve "yer içinde yer ve alan-şey"-"yer kaplayan yer-şey" olarak imgeler,
Bi şeyin içine oturtamaz onu-oturtmalı


Karanlık diye bi şey var, olmama/olamama diye bi şey ve yokluk diye
ve peki bize bu neden söylendi,
Yokluk tanrının nereseninde ve nesi ,yokluğu nasıl tutar elleriyle ve bakışıyla ve yokluğu-olmayanı nasıl ben yapar o

bi şey, düşüncede karanlık bi uzay ve bakış,
düşüncede aydınlık yoktur pek ve uzay zifiridir
ve tanrı orada oturur

yokluk ve olmamamaya (ya da nasıl'a ve nasıl sorsuna) bi bakışım ve bakış-düşünce imgem vardır benim ve zaman zaman uyandırırım; (anın-binlerce bölümünde) ve bi bakarım, Bi parlama-patlama ve bi hissizlik/anlamama gibi hissler belirir;
Tanrı tam orada olmalı-

Nasıl sorusunu sorarım ben hep sorardım, hala da sorarım,
zihnime bi şeyler ve bi şeyler daha ve açıklıklar doluncaya kadar da daha soracağım ve bakacağım da tabi
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Sanalmanik Tanrı anlayışımı sordun bende ondan yazdım bir öncekileri birazda...ve maharajın anlayışının benzerlikleri sundum teizmle..

insanlar Tanrıdan korkmaz anlamsızlıktan korkar..anlamsızlığa karşı sığındıkları şey Tanrıdır..maharajın anlayışıda bir tür sığınmadır,kendini tanrılaştırmadır bana göre.. sonlu insanın kendini sonsuzlaştırmasıdır.. teizmle aynı kapıya çıkar.. ben eleştiri anlamında söylemedim içimden gelenleri söyledim... maharaj anlayışı/inanışı insana kendini çok güçlü,özgür,ferah,rahat,kudretli vb hissettirecek bir anlayış.. yine teizme aynı yere çıkar... eleştirmiyorum içtenlikle söylüyorum..ve gene içtenlikle söylersem ben kendimi teizden sonra Camusun saçma-uyumsuz diye anlattığı şeye ve bir çok ateizm savına yakın buluyorum..maharajın kitabını okumaya devam edecem..eğer yakınlaşırsam bunuda yazarım..
**
yoktan var etme konusunda birşeyleride açayım (düşüncem / felsefem ). tanrı yoktan var edemez çünkü herşey tanrıdır,heryer tanrı ile doludur boş yer yoktur..tanrı yoktan değil kendi zatından yaratır...yaratılan herşey tabiki tanrı ile birdir..çelişkili evet ama yinede bu ayrı olamayacaklarını da göstermez..yaratım kudretini böyle sınırlamıyorum..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
maharajın anlayışıda bir tür sığınmadır,kendini tanrılaştırmadır bana göre..

siz böyle söylüyorsunuz ve size göre evet;
Kişinin iddiası ve tanıklığı bu yönde değil

sonlu insanın kendini sonsuzlaştırmasıdır.. teizmle aynı kapıya çıkar.. ben eleştiri anlamında söylemedim içimden gelenleri söyledim... maharaj anlayışı/inanışı insana kendini çok güçlü,özgür,ferah,rahat,kudretli vb hissettirecek bir anlayış.. yine teizme aynı yere çıkar... eleştirmiyorum içtenlikle söylüyorum...

size göre evet; öyle görünüyor olmalı
ben tepki mi verdim/sundum diye düşündüm, ve özür dilerim
ben de tam aksine anlaşılmamak üzerine içtenlik sunmayı denedim

insanı sonsuzlaştırılmıyor ki işte; insan kim ve ne?
tam askine diğerde ve tüm yapıda kendi ve benlik (beni ben yapan) görüldüğü öne sürülüyor;

maharaj, maharaj adında bölünmüş bi insanı ve kendini (bölünmüş benliğini ve kendi olanı/sanılanı) sonsuzlaştırmıyor ve onu umursamıyor yüceltmiyor bile ve çoktan öldürmüş-diriltmiş onu
ve aynı şelkilde insan adı verilen/sanılan varlığı ve devinimide bölmemiş ki
ve tüm varlığa benliğini atfediyor ve bunu kendi üzerinden yapmıyor- (maharaj sanılan ve insan üzerinden değil)

insanı güçlü ferah hissetirmez-çok açık; hiçleştirir ya da diğer bi şeye katar ve görmeye zorlar bu da açık; gerçeği bütünler sadece bu anlayış-insanı bi yere katmaz ve koymaz, bir parçayı birleştirmeye zorlar

bir ben olarak bizlenmeden/diğerlenmeden-katışmadan bölünmüş bi egoya kendilik ve özel değer atfetmez ki bu satırlar, tümü tümler-ayırmadan

ki "sen tüm varlıksın"-"tümvarolansın" bunu gör (bu görülebiliyor bakıldığında -iyi bakıldığında hissedilebiliyor-)demektedir ve bunu bir deneyim olarak sunmaktadır /öne sürmektedir bir gözlem ve tanıklık oalrak hatta bu açık
ve bu durumda onu bir felsefe yada bilgi yorumlaması-çıkarımsaması gibi yorumalamk ve görmek yanlış;
Siz kendinize ait bir deneyimi anlattığınzıda ve aktardığınızda bunun nasıl yorumlanmasını istersiniz;
"tüm varolan tüm varolandır", bu durumda maharaj bir maharaj'a yada bir insana ya da salt insana da değer atfetmemektedir
bu bakış inasn üzerinden değildir-tümvarolan üzerinden kendinedir ve herşeye- diğerlerine de eşit bakar, Ve bu bakışla bakıldığında kendini de bir içrek ve parça olarak görür -bütüne ilişkin; ama parçalanmış bir parça değil anlıyor musunuz?_Kendi benliği ve sen benliği dıştan eşittir

maharaj ölmüştür ve yaşamamaktadır-insan ölmüştür ve hiçtir-yoktur onun gözünde;
insan diye ayrılmış-bölünmüş bir şey yoktur-bütünlük-hiçlik vardır ya da yoktur
bir tümlüğün tümel devinimini görür o-savunur ve savlar,,ve bunu bir deneyim olarak sunar- bir tanıklık; (gerçek bir biliş ve gözlem) herkesin tanıklık edeceği; o halde bekleyin ve görün,
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
işyerindeyim ifadelerim bu sebeple ister istemez biraz dağınık oldu.(daha iyi açabilirdim,fazla sadeleştirmişim) ama genede sadeleştimeyi severim daima:) bu son yazdıklarınız faydalı oldu ama. bu gözlede bakmaya çalışayım maharajın sözlerine. kitapta daha 200 cü sayfaya bile gelemedim. birde huyum kötü sıkıldığımı hissedince hoopp ileri sayfalara geçiyorum bu da zarar:) maharajı çok iyi anladığımı iddia etmiyorum elbet. şimdiki iz düşümlerim bunlar. bide kendimce sağlam bulduğum düşüncelerimin etkisinde kalıyor ister istemez yeni şeyler..bunun önüne geçilebilir mi maalesef sanmam:) zamanla belki..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
buradaki fark bi insanın suyun kaldırma yerin çekme kuvvetini öne sürmesindeki biliş/kavrayış etkisindeki sunumdur ve bilmedir-
bilme-görme-hissediş (ve cevap arama sonrası keşif ve evrakalı) farkediş/kavrayış öne sürmedir
bunu görmemimiz ve ayırt etmemiz gerekiyor
ve sonuç-aktarım böyle yorumlanmalı ve konumlanmalı
bu gerçekliğe atılmış/öne sürülmüş herhangi diğer şey kadar ve gibi açıktır,
ve orada duruyor,

bu insan düşüncesinin kafasını gıdıklayan bi sorunun-şeyin peşine düşmesine ve ona yoğunlaşmasına -cevap aramsına-keşfetmesine ilişkindir
en azından ilgiye buradan bakılmalı ve görülmeli-sayılmalı

bunu dinden çekip ayıralım ve tanrıdan -öte

buna sığınma diyorsak hala ve kaçışın-görmezden gelmenin ürettiği bi hal ve de
biz bunu dünyanın yuvarlak olduğunu ööne süren bilme gibi bi fark bilgisi olarak ortaya koyacağız ve süreceğiz;
ve tarih bizi yargılasın; ve tanıklığımızı; açık
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Böyle bilge sözler eden bir adama sığınma yorumum/yaftalamam biraz daha düşününce benimde pek içime sinmedi açıkçası..genel olarak maharajın düşünceleri benim düşünce dünyamda büyük direnç görüyor birazda bunun eseri olsa gerek... ben biraz daha okuyup üzerine düşünüyüm de ondan sonra konuşuyum bari:)

ama şunu soruyum tasavvuf yahudiliktende,hristiyanlıktanda,islamdanda eski tarihli ve hepsinde de var.. tasavvuf öğretileri ile maharaj öğretileri arasında farklar veya benzerlikler hakkında bir bilginiz var mı? dinlerden bağımsız tasavvufu kasdediyorum. gerçi bunlar birbirine o kadar karışmış ki ayırmakta mümkün mü bilmiyorum..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
ben ne diyeceğimi bilmiyorum, inanın gerçekten, ben ne denileceğini/söyleneceğini bulmaya çabalıyorum sadece-doğru anlatım
gerçekten
ama bi yere varmak isterdim ve bunun için, ve tüm bu şeyler için de;
ve hayat anlam-bilgi karmaşaları için;

hiç çatışmadan bunu- olguyu ve ne gördüğümü/sandığımı anlatabilmek aktarabilmek ve anlaşılabilmek isterdim
kendimi aktarabilmek sadece-açık ; Kafamı söküp takmak gibi size ve kalbimi-duygularımı-duyularımı her neyse;
bunun için çabalıyorum sonuçta;sadece ve sadece bu
diğer her şey ve yanlış dolanmış sözcükler bu kökün dallarıydı sanırım

yani bi deneyimi doğrulamak-kanıtlamak yada ile de göstermek-anlatmak
ya da bi şeyleri haklamak -bi şeyler hakkında haklı ve kanılı olmak- değil bu anlıyor musunuz?
ama bu da var ve hiç yok dersem de yalan da olur tabi am belk ide sonradan oldu ve bende çözemdim bunu
tüm bunlara buradan geldim ben-kendi içinde ve içimde

bunu bir gerçeğe koymak istiyoruz

gerçekten sıkıldım ve bunaldım ve doğru kelimeleri/anlatımı arıyorum
kafam karmakarış ve darmadağın sözlerim gibi

yazıp yazıp siliyorum ve onu bunu niye yazdım diye duruyorum artık
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
tasavvuf öğretileri ile maharaj öğretileri arasında farklar veya benzerlikler hakkında bir bilginiz var mı? dinlerden bağımsız tasavvufu kasdediyorum. .
tasavvuf bilgim kendi anladığım ve yorumladığım-kısa bi bakış ve anladığım
yani öyle kitaplar dolusu okumuş değilim; baktığım yerden gördüğüm;
bunun içinde, kapalı-kafası karşık bi tanrı ve tasavvuf görüyorum,
doğu da bu yok ve baştan yok ki! ço kuzak, "bir yol ve bir kaç yol ve adım ötede gibi"; çok uzak
tasavvuf onun olsa olsa gölgesi olur; doğudan batıya vuran -daha doğudan
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
fark şu!
nesimi çıldırmaz maharaj olurdu-korunurdu çünkü bilirdi gerçekten-kökten-aktarılırdı ve korunurdu
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
sanırım eğer tasavvuf (tam) bir non-dualism (varlık birliği ve advaita vedanta) ise fark yok ya da fark sadece kişiler ve deneyimciler ve bilgi ve bize aktarımlarda

yani biz tasavvufu böyle tanımlıyorsak/görüyorsak ve tasasvuf böyle tanımlanıyorsa,

bir aktarım yapalım-doğu kültü ve bilgeliği için öncesinde o zaman ve üzerinden gidelim isterseniz

Bütün upanişadlarda üzerine basılarak öğretilen temel öğreti, bütün evrenin Tanrı olduğu, insan ruhunun da (Atman) aslında Tanrı'nın bir parçası olduğu ve öldükten sonra su damlasının okyanusla birleşmesi gibi insanın da Tanrı ile birleşeceği, onda özümlenip Tanrı'da yok olacağı onunla bir olacağı doktrinidir:

"kalbimin derinliklerindeki Atman, Brahman’dır. Bu yaşamdan ayrıldığım zaman onunla birleşeceğim." Çandogya Upanişad

"Brahman her şeydir. Evrende var olan bütün görüntüler, arzular, duyular Tanrı’dan zuhur ederler. Tanrı’yı tanımak için, kişinin kendisi ile kalbinin derinliklerinde gizli bulunan Tanrı’nin aynı Varlık oldugunu idrak etmesi gerekir. Kişi, ancak bu şekilde ölümden kurtulur." Çandogya Upanişad

"İnsan hayatı soluk düşünce, duyular ve hareketlerden ibaret bir varlıktır. Bu unsurlar, Atman’dan dolayı meydana gelirler ve eninde sonunda bir akarsuyun denize karıştığı zaman kaybolması gibi, Brahman'a karışarak ortadan kaybolurlar." Prasna Upanişad

"Bütün bu evren Brahman'dır. Her şey O'ndan çıkar, ondan kaynaklanır. Her şey O'nda erir, O'nda çözülür, O'nda yok olur. Ve her şey O ile devamlılığını sürdürür..." Çandogya Upanişad

"Brahman en üstün olandır, bütün duyuların ve düşüncelerin ötesindedir... Brahman her insanın yüreğindedir." Çandogya Upanişad

"Hiçbir şey yok ki O özden gelmemiş olsun. Her şeyin içinde bu öz varlıktan vardır, o gerçektir. O, her şeyin özüdür. Sen de O’sun "

Upanişadlar Sufizmi, Batı mistisizmini, Neo Platonculuğu, ünlü Alman filozofu Arthur Schopenhauer’i derinden etkilemiştir. Schopenhauer bu Hindu kutsal kitaplarının batı tarafından keşfinin "yüzyılın en büyük hediyesi" olduğunu söylemiş, Upanişadlar ile ilgili olarak da “insan düşüncesinin en yüksek ürünleri ve bilgeliği", "Dünyada var olabilecek en doyurucu ve en yükseltici eser; yaşamımın tesellisi oydu, ölümümün de tesellisi o olacaktır." yorumlarını yapmıştır.


eğer fark varsa-fark buralarda olmalı; isterseniz arayalım birlikte
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
tasavvufun varlık yaklaşımını da anlamış değilim ki..veya benim düşünce sistemime yakın değil diyeyim..veya anlıyorum ama anlamıyorum diyeyim:) Okur Yazar olaydı iyiydi:) genede deneriz elimizden geldiğince :)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Fenerin yenilgisiyle derin bir üzüntü yaşadım ve televizyonu kapatıp kendimi kitaba verdim. harbi herşeye iyi geliyor bu kitap :) herkese tavsiye ederim.

Genelde de Fener yenilince tv izlemem maçla ilgili şeyler okumam ama bu kitap başlayınca hızlıca kendine çekme özelliğine sahip bu ekstra bir özellik:)

ancak tuhaf olan şu ki okurken anlıyorsun bişiler ama okumayı bıraktıktan sonra o anladıkların hızlıca dağılıp gidiyor..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
çağrışım yapar zamanı gelince- ya da yapmaz;
tekrar okuma isteği duyarsınız (ya da bi bakma- oraya/ya da bi yere -herhangi bi şeye) bu iyi - ya da duymazsınız

bi atasözü bulursunuz ve uydurusunuz ve bakarsınız onu çinliler de söylemiş

tam aksine dağılıp gitmiyor- dağılıp gitmediği için öyle
(tam şöyle okurken anlamakla ilgili bu-kaydetmemek-anladığınızı kaybetmezsiniz; Anlamak tekrarsızdır tekrara ihtiyaç duymaz ve hep yanınızda taşınır; Belleğe kaydedilmiş şeylere ihtiyacımız yok, )
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
"ben-im" üzerine;

sanırım 'ben-im' için "ben varım" denmeli
ve "varım ben" ve "ben varım"- ve varolmak hissi

--

Maharaj deneme, birebir benzeş; selam duruşu;

birden bir an geldi ve varoluşu kavradım ve siz buna aydınlanma diyorsunuz;
varoluşun çekirdeğine ve tam kalbine yönelen bir sorgu ve güçlü bir sorgu

ben kimim ve neyim dediğinizde aslında neyi sorguluyorsunuz?
ben kimim ve neyim dediğinizde "ne"yi ve "kim"i kime soruyorsunuz; "ne" ve "kim" sorusunu kime yöneltiyorsunuz?
tam kendinize, işte siz o tam kendinizsiniz;
ve kendinize sorduğunuza emin misiniz?
bir tanrı var ettiyseniz tanrınızın tam olarak var olduğuna emin misiniz?
tanrının varlığına nasıl tanıklık ettiniz?
tanrınızı yoketmeli iseniz kendinizin 'varolduğuna' emin olmalı ya da güçlü bir biçimde inanmalısınız;
("ben-im" tanrı değil benvarımlık ve tanrısızca biz varız'lık hissi)

varolduğuna inanmak yokolma inancı dışlar;

bir isim sadece bir şeyin adıdır; o bir şeyi bir şey yapmaz; beni ben yapmadığı gibi, ben bir tanımalamadır

varoluştaki her şey varolanların ifadesidir;

o durduğu yerde durmalı ve olduğu yerde olmaldıır-olmadığı yerde olamaz;
yer, her yerdir ve heryeridir

varoluş kendine bir kurmaç kurmuşsa çözümleyip özgür olmalıdır;

özgür bir varoluş ne yapar sizce ne yapmalı?
-yeni bir varoluş mu? varoluşlar bütünlükleri mi? bütünlükler bütünlükleri mi? zamansız yaşayan bir organizma ne kadar yaşar hiç düşündünüz mü?

bir zaman olmaması ve gerçek bir sonsuzlukun anlamına dair kavrayış üretin;
neden kendi varlığınızı varoluştan dıştanlıyorsunuz? bu da yine varoluşun kendi içinde kurduğu bir denklem ve öğremleme olmalı;
başka bir açıklaması ve sebebi olabilir mi?
peki bize/size bu ne öğretir?
bir varoluş kendini nasıl tasarlar;?
Onu başka bir varoluş tasarlar ve başka bir varoluşun varoluşudur;

kendini deneyimleyen bir varoluşun bölünmüş kurguları toplam kurgularına eşit ve ilişkindir
ama bir amaç aranıp duruluyor - kabullenmek mi? zorunlu varoluşunu ve varoluşun doğası gereği zorunlu varoluşunu kabullenmek mi?
peki olduğunuzu varsaymak dışında siz bu durumda olsanız ne yapardınız? zorunlu olarak varsınız ve yok değilsiniz ve gerçekten varsınız?

---

sorgu/bilme isteği ve kavrama (çeperi)-isteği

bir nedene dayanmaksızın varoluş hissetmek- ben benim-bendenim ve kendimden-varım (varolmam gereği varım)(
(kendimden ötürü varım)
(doğal olarak varolamamın kendiliği -doğası- yada sonucu olarak varım; hiç bir varedici bana amaç yüklemediği gibi hiç bir varedici de bana sorumluluk yükleyemez)

tümvaroluşun benden cinsinden ve kendinden cinsinden olması

--
"kendimden ötürü varım" durumunda ilk neden ve son neden de varolmaktır-
varolmanın (tümvarolanın) kendisi de neden ve sonuçtur
ama varolan şey ve varolan benim ; ama onu bana, ne ben -ne de ben olmayan da vermedi

beni varetmemiş bir zorunluluğa yada nedene bakış;
beni varetmiş bir zorunluluk yada varetmiş bir neden ve dışsal yok ve hiçasla olmadı-olmaycak ve olamaz da (ben varım) ben varoluşum anlıyor musunuz?
ben varedilmedim ve sadece varım anlıyor musunuz? tekrar düşünün ve inceleyin

"sizdeki ben duygusunun neyin silik (ya da sönük) yansıması olduğunu bulun- (ya da olduğuna bakın) - Maharaj"

'ben'i bir neden- bir anne yada bir baba ve bir nedenden ötürü kendim bile varetmedim
ben başlangıçsızca vardı
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Maharaj varlık ve varoluş üzerine işaretler ediyor..işaret etmekte ve çatışmaları göstermekte çok iyi. en güçlü kanıtları da bunlar. çatışma yaratmakta iyi ama kendi varlık ve varoluş inancını temellendirmekte yetersiz.. gerçi zihni karşısına alan bir öğreti için bu gayet normal. zihnin ötesini nasıl ifade edeceksin ki değil mi? adamda haklı:) neysem okuyoz ve üzerine düşünüyoz bakalım nolcek:)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
1 Kas 2012
2,737
180
63
Üzerine düşündükçe kafa karışıyor iyice..maddi bir evrenin aslında olmadığı rüyadan ibaret olduğu düşüncesine yakın olduğum halde kafa karıştırıcı..dışımızda hiçbir şey olmaya bilir ve evren dediğimiz şey zihnimizde olabilir elbet..ancak madem rüyadayız, rüya içinde rüyadan uyanmanın yolu bence zihni arındırmak olamaz. bu zihin; duyular ve algılar yolu ile dünya şartlarına göre dizayn edilmiş . bu kesin bu cepte:) eğer onu yok edersek dünyayı yok ederiz. dünya rüya ise zihni bertaraf edersek rüyayı yok ederiz. evet doğru.ama burada 2 ihtimalde de aynı şey olur. bu olan şeyin gerçek olduğunu kanıtlamaz kendi inandığımız gerçeği kendimize- evet hemde sadece kendimize- kanıtlamamızı sağlar. ya bizden bağımsız olarak maddi dünya gerçekten varsa??

varlık ve varoluşa dair paradokslarıda kabul eden biriyim. ama buna rağmen maharaj felsefeciler tarafından da dile getirilen ve sorgulanan paradokslara cevaplar verirken kendi öğretisi bunlardan kat ve kat fazla paradoklar yaratıyor.ve bunları çözümlemek yerine tek kalemde ''zihne'' havale ederek sözde cevaplıyor.

Kutsal,dinsel veya inançsal olan öğretilerde duyularla algılanan /görünen gerçeği reddetme temellidir. maharajda aynı temelde. tarif edilemez,tanımlanamaz,değişmez,sınırsız ,sonsuz vs bir bilinç okyanusundan bahsediyor. şimdi örneğin teizm; evrenin anlaşılabilir rasyonel yapısından,düzeninden,yasalarından vs atıf yaparak bunların arkasında rasyonel bir yaratıcı tanrı olduğunu söyler. maharaj ise içinde olduğumuzu iddia ettiği rüya ;geometrisi ile,fizigi ile kimyası ile vs gayet anlaşılabilir ve düzenli olduğu halde bunun arkasında tarifsiz,tanımsız vs bir bilinç okyanusu olduğunu iddia ediyor. tamam böylece Tanrı,sonsuzluk,yaratılış,ilk neden,amaç,sebep vb düşünsel çatışmaları/ sorunları cevaplamış oluyor kendince belki.... ama mantıksal olarak karşılaştırıldıklarında varoluş hakkında teizm öğretisi maharajın öğretisine göre daha güçlü görünüyor bana göre..


kitaptan izdüşümlerimin birazı şimdilik böyle işte:)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
madde anattimadde
evren anti evren
ve
gerçek antigerçek
mekan antimekan

mekan mekan içinde tanımlanamz ve yer ise hiç,

ya da mekan mekan içidne mekan olarak tanımlaamz

biz bi alan olarak mı varız? ya da yer

yerde bi yerin içinde yer olarak bulunmalıdır /vardır ve onun kendi uzayı /eteri üzerine düşünün -lütfen - en son ne ? olacak?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
Özel Üye
7 Ara 2013
6,615
504
113
madde anattimadde
evren anti evren
ve
gerçek antigerçek
mekan antimekan

mekan mekan içinde tanımlanamz ve yer ise hiç,

ya da mekan mekan içidne mekan olarak tanımlaamz

biz bi alan olarak mı varız? ya da yer

yerde bi yerin içinde yer olarak bulunmalıdır /vardır ve onun kendi uzayı /eteri üzerine düşünün -lütfen - en son ne ? olacak?

gerçek ise gerçek olmayanlarla (anti-gerçek) tanımlanır - (ya da tanımlanabilirive kavranabilir) -maharaj

--
ağaç ormanın içindedir oysa orman nasıl ağacın içinde ve dışındadır gibi;
yada
ormanın uzayı(eteri) dünya-
dünyanın uzayı uzay
ve uzayın uzayı eter -bilinmeyen
ve en son uzayın-eterin uzayı yine eter olur ya da bilinçsizlik mekansızlık ya da anti mekan-bilinç-uzay

?antigerçek?
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst