Aşkta cinsellik önemli mi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde ozgurlukveadam tarafından oluşturulan Aşkta cinsellik önemli mi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,280 kez görüntülenmiş, 28 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Aşkta cinsellik önemli mi?
Konbuyu başlatan ozgurlukveadam
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Prens Ernak

ozgurlukveadam

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Mar 2018
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İki kişinin birbirini sevmesi için illa cinsellik mi yaşaması lazım oysa leyla ile mecnun ,ferhat ile şirin hiç kavuşmadan seviyorlar,aşkta cinsellik ne kadar önemli?

Aklıma Nev diye bir sanatçı vardı onun muhurlu kaderim klibi geldi orda bir harem oğlanı genç bir cariyeyi seviyordu sadece bakışarak anlaşıyorlardı ve sonunda kızı zehirledi gerizekalı klip oyle yani yıkıcı bir aşk örneği cinsellik olmadan ask olmaz mı ?

İlla bir kız mı sevilmeli bir erkeğe aşık olunmaz mı bir çocuğa bir arabaya bir yemeğe bir kitaba aşktan illa haz mı almalı?

Ölünce cinsellik olucakmı oteki dunyada bunu da çok merak ediyorum çünkü cinsellik biraz hoyratca...değil mi ?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
İki kişinin birbirini sevmesi için illa cinsellik mi yaşaması lazım oysa leyla ile mecnun ,ferhat ile şirin hiç kavuşmadan seviyorlar,aşkta cinsellik ne kadar önemli?

Aklıma Nev diye bir sanatçı vardı onun muhurlu kaderim klibi geldi orda bir harem oğlanı genç bir cariyeyi seviyordu sadece bakışarak anlaşıyorlardı ve sonunda kızı zehirledi gerizekalı klip oyle yani yıkıcı bir aşk örneği cinsellik olmadan ask olmaz mı ?

İlla bir kız mı sevilmeli bir erkeğe aşık olunmaz mı bir çocuğa bir arabaya bir yemeğe bir kitaba aşktan illa haz mı almalı?

Ölünce cinsellik olucakmı oteki dunyada bunu da çok merak ediyorum çünkü cinsellik biraz hoyratca...değil mi ?
İki insanın birbirini sevmesi için cinsellik şart değildir hatta Halil Cibran örneğini de geçen gün paylaşmıştım, linkini yazıyorum: http://www.felsefe.net/gden-iye/2391-halil-cibran.html

İnsan her şeyi sevebilir; fakat aşk ya ilahidir ya da karşı cinse yöneliktir. İşini aşkla yapmak deyimi de kullanılır; ancak aşkın kimyasını anlamanın tek yolu saydığım iki şekilde mümkündür.

Eşcinsel aşklarda durum biraz karışık; çünkü onlar sahip oldukları bedeni kabullenemiyor, ya da öyle hissedemiyorlar.

Bir roman kahramanına ya da film yıldızına bile aşık olan insanlar var; fakat sağlıklı olduğu düşünülemez; çünkü hayranlık boyutunu aşarsa insanı sadece mutsuz eder. Hayatına giren kişileri onlarla kıyaslamaya başlar ve sorun yaşar.

Aşk ya da sevgi olduğu zaman cinsellik çoğu zaman kaçınılmazdır, önlemez bir çekim oluşur; fakat Freud'un sözü de unutulmamalı: "Erkek sevdiği zaman arzu yoktur; arzuladığı zaman ise aşk yoktur."

Karışık bir durum aslında; ama sevgi ya da aşkın temeli cinsellik değildir. Bedensel engelli kişilere yıllarca aşk duyanlar, ya da yanına bile yaklaşmadığı kişiyi karşılıksız sevenler dikkate alınırsa, cinsellik çok sonra gelen bir konudur.

Öldükten sonra cinsellik tabii ki olmayacak sadece bilinç düzeyinde yaşanacak bazı hazlar olacak; fakat bedenler olmadığı için, dünya gibi düşünmemek gerekiyor.
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Aşk ya da sevgi olduğu zaman cinsellik çoğu zaman kaçınılmazdır, önlemez bir çekim oluşur; fakat Freud'un sözü de unutulmamalı: "Erkek sevdiği zaman arzu yoktur; arzuladığı zaman ise aşk yoktur."

Şahsi tecrübelerime görede %100 dogru :)
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
İki kişinin birbirini sevmesi için illa cinsellik mi yaşaması lazım oysa leyla ile mecnun ,ferhat ile şirin hiç kavuşmadan seviyorlar,aşkta cinsellik ne kadar önemli?

Aklıma Nev diye bir sanatçı vardı onun muhurlu kaderim klibi geldi orda bir harem oğlanı genç bir cariyeyi seviyordu sadece bakışarak anlaşıyorlardı ve sonunda kızı zehirledi gerizekalı klip oyle yani yıkıcı bir aşk örneği cinsellik olmadan ask olmaz mı ?

İlla bir kız mı sevilmeli bir erkeğe aşık olunmaz mı bir çocuğa bir arabaya bir yemeğe bir kitaba aşktan illa haz mı almalı?

Ölünce cinsellik olucakmı oteki dunyada bunu da çok merak ediyorum çünkü cinsellik biraz hoyratca...değil mi ?

Sadece gözlemlerime dayanarak aşkın, insanın üreme işini zevkli hale getirmek için evrimleşmiş bir duygu olduğunu düşünüyorum. Evet aşk, insanların üreme içgüdüsünden dolayısıyla cinsellikten doğan bir şeydir.
 

Excogitatoris

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Mar 2018
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sadece gözlemlerime dayanarak aşkın, insanın üreme işini zevkli hale getirmek için evrimleşmiş bir duygu olduğunu düşünüyorum. Evet aşk, insanların üreme içgüdüsünden dolayısıyla cinsellikten doğan bir şeydir.


Aşk olmadan cinsellik olsaydı neler olurdu? gibi bir soru sorarsak daha da ilginç cevaplar elde edebiliriz.
Son zamanlardaki insanların romantik ilişkilerini düşünün, çoğu kısa zamanlı ama cinsellik içeriyor. İnsanlar artık cinselliği daha doğal karşılıyorlar.

Doğa, bu konuda her zamanki gibi güzelliğini konuşturuyor. Günümüzdeki insanlar farklı kişiler ile çok derin aşk duymadan cinsel ilişki kurabiliyorlar.
Bu da beraberinde -günümüz için geçerli olmasa da, gelecekte- daha fazla gen çeşitliliği getiriyor.

İleride insanların ilişkileri az, çocukları fazla olacak. Çocuk sahibi olmayanlar garip karşılanacak. Hatta ileride Platon'un İdeal Devleti gibi bir sistem bile gerçekleşebilir.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Sadece gözlemlerime dayanarak aşkın, insanın üreme işini zevkli hale getirmek için evrimleşmiş bir duygu olduğunu düşünüyorum. Evet aşk, insanların üreme içgüdüsünden dolayısıyla cinsellikten doğan bir şeydir.

Biyoloji de böyle tanımlıyor fakat görüyoruz ki 70 yaşında bile aşık olan var, üremek için değildir herhalde. Cinsellik olmadan da aşık olan insanlar var.

Aşk olmadan cinsellik olsaydı neler olurdu? gibi bir soru sorarsak daha da ilginç cevaplar elde edebiliriz.
Son zamanlardaki insanların romantik ilişkilerini düşünün, çoğu kısa zamanlı ama cinsellik içeriyor. İnsanlar artık cinselliği daha doğal karşılıyorlar.

Doğa, bu konuda her zamanki gibi güzelliğini konuşturuyor. Günümüzdeki insanlar farklı kişiler ile çok derin aşk duymadan cinsel ilişki kurabiliyorlar.
Bu da beraberinde -günümüz için geçerli olmasa da, gelecekte- daha fazla gen çeşitliliği getiriyor.

İleride insanların ilişkileri az, çocukları fazla olacak. Çocuk sahibi olmayanlar garip karşılanacak. Hatta ileride Platon'un İdeal Devleti gibi bir sistem bile gerçekleşebilir.

Cinsellik doğal olabilir de her önüne gelenle yaşamayı doğal kabul edemeyiz. Aşk ya da duygu olmadan yaşananlar sadece iki tarafın birbirini kullanmasıdır. Ruhsal ve bedensel açıdan da ilerleyen zamanda mutlaka sorun yaratacaktır.

Şahsi tecrübelerime görede %100 dogru :)

O zaman çoğu erkek yalan mı söylüyor, aşık olduğunu iddia ederek? Aşkın derecesine göre değişiyor mu bu durum? Kadınlar bu söze kafayı takarsa ortalık karışır ve bana aşık değilsin sen o zaman, diye boşananlar bile çıkabilir.:)
 
Son düzenleme:

Excogitatoris

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Mar 2018
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cinsellik doğal olabilir de her önüne gelenle yaşamayı doğal kabul edemeyiz. Aşk ya da duygu olmadan yaşananlar sadece iki tarafın birbirini kullanmasıdır. Ruhsal ve bedensel açıdan da ilerleyen zamanda mutlaka sorun yaratacaktır.

Bedensel açıdan herhangi bir sorun yaratacağını sanmam.
Ruhsal/duygusal açıdan incelersek de doğa bu tür şeyleri önemsemez.
Tek önemsediği şey gen çeşitliliği ve adaptasyon.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Biraz argo olacak ama bir tanıdığımın bu konuyla alakalı bir sözü var:

"İnsan elde ettiğiyle bişeyler yapar;elde edemediğine aşık olur."

Bence gayet açıklayıcı...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Aşk ya da sevgi olduğu zaman cinsellik çoğu zaman kaçınılmazdır, önlemez bir çekim oluşur; fakat Freud'un sözü de unutulmamalı: "Erkek sevdiği zaman arzu yoktur; arzuladığı zaman ise aşk yoktur."

Şahsi tecrübelerime görede %100 dogru :)




O zaman çoğu erkek yalan mı söylüyor, aşık olduğunu iddia ederek? Aşkın derecesine göre değişiyor mu bu durum? Kadınlar bu söze kafayı takarsa ortalık karışır ve bana aşık değilsin sen o zaman, diye boşananlar bile çıkabilir.:)


Aşk ya da sevgi olduğu zaman cinsellik çoğu zaman kaçınılmazdır, önlemez bir çekim oluşur.

kısmıyla beraber alıntılayıp. şahsi tecrübelerime görede öyle demiştim.

Aşık olduğunuz insan dünyada en çok dokunmak istediğiniz insandır, önlenemez çekim diyorsunuz ya işte öyle. yani ben cinsel arzu yok falan demiyorum . var. ama ''dokunmaya kıyamamak'' diye bir duygu yoğunluğuda var.

tam ifade etmek zor ama işte öyle bişi.

kimse yanlış anlamasın efenim :)
 
Son düzenleme:

ozgurlukveadam

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Mar 2018
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İnsan sevdiğine dokunamaz bu çok doğru ama günümüzde tam tersi dokunduğumuzu seviyoruz veya sevdiğimizi sanıyoruz,yani bir erkek evlenmeden karşısındaki kıza ilişki teklif ediyorsa bilinki sevmiyordur bu kadar basit çünkü kimse sevdiğini özellikle bizim toplumlarda ateşe atmak istemez,ama yabancılar aşkı başka yaşar onu bilmem...
saygılarımla...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Biraz argo olacak ama bir tanıdığımın bu konuyla alakalı bir sözü var:
"İnsan elde ettiğiyle bişeyler yapar;elde edemediğine aşık olur."
Bence gayet açıklayıcı...

Kesinlikle katılmıyorum, elde etmek de ne demek?
İnsan aşık olacağını önceden hesaplayamıyor ki kime aşık olacağını bilebilsin. Defalarca yazdım, tek bir hareketine bile aşık olabilirsiniz bir insanın ve yan yana gelmeden yıllarca bir insana aşk duyabilirsiniz fakat herkes için geçerli değil bu durum tabii ki. Bazı insanlar beklenti olmadan aşk da yaşayamaz, karşılık arar ve cinsellik de onlar için olmazsa olmazlar arasındadır.
Aşık olup uzun yıllar ilişki yaşayan insanlar var, birbirlerini elde ettikleri için değil, hissettikleri için beraberler. Aşk adına birbirini kullananlar da var tabii ve çoğunlukta oldukları da ortada fakat yine de aşk bu tür çıkar ilişkilerinin çok dışındadır.


Şahsi tecrübelerime görede %100 dogru :)

Aşk ya da sevgi olduğu zaman cinsellik çoğu zaman kaçınılmazdır, önlemez bir çekim oluşur. kısmıyla beraber alıntılayıp. şahsi tecrübelerime görede öyle demiştim.

Aşık olduğunuz insan dünyada en çok dokunmak istediğiniz insandır, önlenemez çekim diyorsunuz ya işte öyle. yani ben cinsel arzu yok falan demiyorum var. ama ''dokunmaya kıyamamak'' diye bir duygu yoğunluğuda var.

tam ifade etmek zor ama işte öyle bişi. kimse yanlış anlamasın efenim :)

Kişiye ve yaşanmışlıklara göre değişiyor galiba...Freud'un bu konuda çok haklı olduğunu düşünmüyorum fakat bazı örnekler de yok sayılamaz.
Aşk olunca işin içinde insanda akıl kalmadığı için davranışlardaki tutarsızlıklar çok normalleşiyor. Beyin ön bölgesindeki faaliyet azaldığı için kişiden mantıklı davranış beklemek hata olur, istese de yapamaz. Bu yüzden saçmalayan kişilere "Aşık mısın?" diye sorarlar.:)


İnsan sevdiğine dokunamaz bu çok doğru ama günümüzde tam tersi dokunduğumuzu seviyoruz veya sevdiğimizi sanıyoruz,yani bir erkek evlenmeden karşısındaki kıza ilişki teklif ediyorsa bilinki sevmiyordur bu kadar basit çünkü kimse sevdiğini özellikle bizim toplumlarda ateşe atmak istemez,ama yabancılar aşkı başka yaşar onu bilmem...
saygılarımla...

Haklısınız aslında fakat günümüzde ilişkilerin şekli çok değişti, yaş aralığı ve meslek gruplarına göre de bu saydıklarınız farklılık gösteriyor. "Evlilik öncesi, evleneceğim kişi ile ilişki yaşamadan asla evlenmem." diyenler de var. İnsanların yaşadıkları çevreye, aldıkları eğitime ya da aile yapılarına göre ilişkilere bakış açıları da değişiyor.
Toplumu bir tarafa bırakalım aslında çok sayıda ilişki yaşamak kişiyi ruhsal olarak da yıpratıyor, özel olan bir paylaşım kalmıyor. Önüne gelenle sürekli ilişki yaşayan bir insan, o bitmiş hisleri ile karşı tarafa değişik olan ne verebilir ki? Her şeyi yok etmiş, tüketmiş ve farklı kişilere benzer sözleri söylemiştir v.s
Bu durumun yıpratıcılığını ancak aşık olduğu ve o kişiye aşkını hakkı ile yaşatmayı başaramadığı zaman anlar.
Günümüzde erkekler, seçenek çok fazla olduğu için çok kolay ilişki yaşamaya başladılar fakat sayıca çokluk değil ilişkinin kalitesi önemlidir. Kadınlar da gizlice bir şeyler yapıp sonra kullanıldım diye dert yanıyorlar. Kısacası yok oldu artık o seviyeli aşklar, tutkular...Çoğu insan ucuz işler peşinde ne yazık ki.


Bedensel açıdan herhangi bir sorun yaratacağını sanmam.
Ruhsal/duygusal açıdan incelersek de doğa bu tür şeyleri önemsemez.
Tek önemsediği şey gen çeşitliliği ve adaptasyon.

Konunun uzmanı değilim ancak eş seçimi artık çok fazla değişime uğradı ve evrime göre seçici olan kadınlar, bilimin ortaya koyduklarının dışında şaşırtıcı ve sıra dışı eşler bulmaya başladılar. Hawking gibi erkekleri tercih eden milyonlarca kadın var.
Kadın ve erkek beyni arasındaki farklılıklar dikkate alınırsa, her geçen gün değişen-gelişen kültürel kodlar nedeni ile bu değişim daha da artacaktır.
Her insanın beyin yapısı ve yaşadıkları da seçimlerini etkilemektedir.
Doğa ne diyor, bilim ne anlatıyor bu durumda çok bir önemi kalmıyor çünkü insan, beynini farklı şekilde kullanarak tüm genellemelerin dışına taşıyor.
Günümüzde çoğu aşık olan insan için cinsellik önemlidir fakat ön planda değildir. Aşık olduğu insan ile bir araya gelmese bile ona karşı hislerini muhafaza edebilir. Biyoloji ne diyor peki? Oksitosin ve Vazopressin hormonları salgılanmadan aşk yaşanamaz diyor. Yaşayanlar nasıl yaşıyor peki? Bu hormonları cinsel ilişki dışı salgılatan ve beyinde henüz bulunamamış başka bir bölge mi var acaba?

Konu aşk olunca bilim yetersiz kalır bence.
 
Son düzenleme:

Excogitatoris

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Mar 2018
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konunun uzmanı değilim ancak eş seçimi artık çok fazla değişime uğradı ve evrime göre seçici olan kadınlar, bilimin ortaya koyduklarının dışında şaşırtıcı ve sıra dışı eşler bulmaya başladılar. Hawking gibi erkekleri tercih eden milyonlarca kadın var.
Kadın ve erkek beyni arasındaki farklılıklar dikkate alınırsa, her geçen gün değişen-gelişen kültürel kodlar nedeni ile bu değişim daha da artacaktır.
Her insanın beyin yapısı ve yaşadıkları da seçimlerini etkilemektedir.
Doğa ne diyor, bilim ne anlatıyor bu durumda çok bir önemi kalmıyor çünkü insan, beynini farklı şekilde kullanarak tüm genellemelerin dışına taşıyor.
Günümüzde çoğu aşık olan insan için cinsellik önemlidir fakat ön planda değildir. Aşık olduğu insan ile bir araya gelmese bile ona karşı hislerini muhafaza edebilir. Biyoloji ne diyor peki? Oksitosin ve Vazopressin hormonları salgılanmadan aşk yaşanamaz diyor. Yaşayanlar nasıl yaşıyor peki? Bu hormonları cinsel ilişki dışı salgılatan ve beyinde henüz bulunamamış başka bir bölge mi var acaba?

Konu aşk olunca bilim yetersiz kalır bence.

İnsan beynini farklı kullanamaz, çünkü beynin kendisi insandır. Daha da spesifik olursak,
beyni oluşturan nöron ve sinapslardaki işlenmiş/işlenmemiş veri kırıntılarından ibarettir bilinç. Hatta böyle bir
gerçeği yok saysak bile insanların duyguları, bakış açıları gibi özellikleri genler ile aktarılır. Ve, genlerimizi değiştiremeyiz.

Peki tecrübenin bunlarda hiç mi etkisi yok? var elbette. Sorun şu ki tecrübe gibi basit ve ilkel veri koruma yolları genler
ile yarışamaz. Her zaman genler üstün gelecektir. Aşık olan bir kişi her ne kadar partnerine değer verdiğini, bir başkasının
ona aynı duyguları yaşatamayacağını düşünse de genlerin kontrolü altındaki bilinçaltı bunun doğru olmadığını bilir.

Yani, evet, aşk dediğimiz ve insanların gereksiz yere abarttığı duygu birkaç kimyasalın tepkimesinden ibaret.
Bu tepkime gerçekleşmeden bir insan aşık olamaz, sadece kendisinin aşık olduğunu sanır. Aynı açlık duygusu gibi
düşünün, insanlar gerçekten aç olmasalar bile aç hissediyorlar/hissettiklerini söylüyorlar.

Sonuca varırsak, aşkta cinsellik önemli falan değildir, aşkın var olmasının nedeni cinselliktir zaten. Eğer sex hayatınız
aktif olmadan bir ilişkiye girerseniz, "aşk hormonları"nız zamanla tükenecektir. Biraz daha zaman verirseniz kendinize
artık partnerinizden sıkılmaya, hatta nefret etmeye başlarsınız. Bu da doğal üreme içgüdüsüdür.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
İnsan beynini farklı kullanamaz, çünkü beynin kendisi insandır. Daha da spesifik olursak,
beyni oluşturan nöron ve sinapslardaki işlenmiş/işlenmemiş veri kırıntılarından ibarettir bilinç. Hatta böyle bir
gerçeği yok saysak bile insanların duyguları, bakış açıları gibi özellikleri genler ile aktarılır. Ve, genlerimizi değiştiremeyiz.

Peki tecrübenin bunlarda hiç mi etkisi yok? var elbette. Sorun şu ki tecrübe gibi basit ve ilkel veri koruma yolları genler
ile yarışamaz. Her zaman genler üstün gelecektir. Aşık olan bir kişi her ne kadar partnerine değer verdiğini, bir başkasının
ona aynı duyguları yaşatamayacağını düşünse de genlerin kontrolü altındaki bilinçaltı bunun doğru olmadığını bilir.

Yani, evet, aşk dediğimiz ve insanların gereksiz yere abarttığı duygu birkaç kimyasalın tepkimesinden ibaret.
Bu tepkime gerçekleşmeden bir insan aşık olamaz, sadece kendisinin aşık olduğunu sanır. Aynı açlık duygusu gibi
düşünün, insanlar gerçekten aç olmasalar bile aç hissediyorlar/hissettiklerini söylüyorlar.

Sonuca varırsak, aşkta cinsellik önemli falan değildir, aşkın var olmasının nedeni cinselliktir zaten. Eğer sex hayatınız
aktif olmadan bir ilişkiye girerseniz, "aşk hormonları"nız zamanla tükenecektir. Biraz daha zaman verirseniz kendinize
artık partnerinizden sıkılmaya, hatta nefret etmeye başlarsınız. Bu da doğal üreme içgüdüsüdür.

Kadın ve erkek beyni yapı olarak farklı olduğu gibi her insanın beynini kullanım şekli aynı olamaz, bilişsel farklar vardır ve bu durum da davranışlara yansır.

Aşık insanlar birbirine kavuşmadıkça o aşk kolay kolay bitmez, tarihte ve günümüzde bu tarz aşkların çok fazla örneği var. Bu insanlar yıllarca kendini kandırıyor olamaz.

Aşkın var olması için cinselliğin şart olmadığını hepimiz biliyoruz, uzaktan birini yıllarca seven insanlar mevcut, kendini o kadar yıl böyle bir yalana nasıl inandırabilir ki? Aşık insanlarda kaybetme korkusu vardır bu da stres hormonu ile beraber kişiyi karşı tarafa daha çok bağlar.

Aşk en yüksek perdeden yaşanıp bittikten sonra insanın aşktan kör olmuş gözü açılır ve karşı tarafın kusurlarını fark etmeye başlar. Cinsellik devam bile ediyor olsa başka sebeplerle kavgalar çıkar ve o birbirinin aşkından ölen iki insan, nefret ile kaçacak yer arayabilir.

Aşkı gözümüzde çok büyüttüğümüz konusunda haklısınız çünkü aşkın ömrü aşağı yukarı iki yılı geçmez ve insan böyle kısa süreli bir tutku için hayatının bir bölümünü esir gibi yaşar ve bu esaret, hormonların ya da karşı tarafa duyulan duyguların yarattığı bir illüzyondur.

Aşk, baş belası bir kafa karışıklığıdır ve sadece biyoloji ile açıklanamaz.
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsan beynini farklı kullanamaz, çünkü beynin kendisi insandır. Daha da spesifik olursak,
beyni oluşturan nöron ve sinapslardaki işlenmiş/işlenmemiş veri kırıntılarından ibarettir bilinç. Hatta böyle bir
gerçeği yok saysak bile insanların duyguları, bakış açıları gibi özellikleri genler ile aktarılır. Ve, genlerimizi değiştiremeyiz.

Peki tecrübenin bunlarda hiç mi etkisi yok? var elbette. Sorun şu ki tecrübe gibi basit ve ilkel veri koruma yolları genler
ile yarışamaz. Her zaman genler üstün gelecektir. Aşık olan bir kişi her ne kadar partnerine değer verdiğini, bir başkasının
ona aynı duyguları yaşatamayacağını düşünse de genlerin kontrolü altındaki bilinçaltı bunun doğru olmadığını bilir.

Yani, evet, aşk dediğimiz ve insanların gereksiz yere abarttığı duygu birkaç kimyasalın tepkimesinden ibaret.
Bu tepkime gerçekleşmeden bir insan aşık olamaz, sadece kendisinin aşık olduğunu sanır. Aynı açlık duygusu gibi
düşünün, insanlar gerçekten aç olmasalar bile aç hissediyorlar/hissettiklerini söylüyorlar.

Sonuca varırsak, aşkta cinsellik önemli falan değildir, aşkın var olmasının nedeni cinselliktir zaten. Eğer sex hayatınız
aktif olmadan bir ilişkiye girerseniz, "aşk hormonları"nız zamanla tükenecektir. Biraz daha zaman verirseniz kendinize
artık partnerinizden sıkılmaya, hatta nefret etmeye başlarsınız. Bu da doğal üreme içgüdüsüdür.

bu kadar nesnellik, bu kadar rasyonalite fazla arkadaşım. birkaç varoluşcu filozof oku lütfen.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Kesinlikle katılmıyorum, elde etmek de ne demek?
İnsan aşık olacağını önceden hesaplayamıyor ki kime aşık olacağını bilebilsin. Defalarca yazdım, tek bir hareketine bile aşık olabilirsiniz bir insanın ve yan yana gelmeden yıllarca bir insana aşk duyabilirsiniz fakat herkes için geçerli değil bu durum tabii ki. Bazı insanlar beklenti olmadan aşk da yaşayamaz, karşılık arar ve cinsellik de onlar için olmazsa olmazlar arasındadır.
Aşık olup uzun yıllar ilişki yaşayan insanlar var, birbirlerini elde ettikleri için değil, hissettikleri için beraberler. Aşk adına birbirini kullananlar da var tabii ve çoğunlukta oldukları da ortada fakat yine de aşk bu tür çıkar ilişkilerinin çok dışındadır.


Ütopik bir dünya kurmuşsun,yaşıyorsun onu.Aşk ve kadınlara verilmesi gerekenden fazla değer veriyorsun.Kısa vadede bu yönünle hem öz vicdanında hem de toplum nazarında takdir ve tebrik alabilirsin fakat daha sonrasında sırtın boşa gelir.



Aşk,güzel bir şeydir ancak her zaman değil;kadın,iyi bir şeydir ancak her kadın değil.



Aşk,karşı cinsi sevmektir.

Kadın,erkeğin dişi olanıdır.

Bu.

Hepsi bu.



Daha daha anlamlar yükleyebilir bunlara insanoğlu.

Ne diyeyim,paşa keyfiniz bilir.
 
Son düzenleme:

M3CSL

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2016
Mesajlar
258
Tepkime puanı
30
Puanları
28
Aşk insana verilmiş en özel duygulardan biridir,aşk olmasa herkes aklıyla karar verse kimse birbirini beğenmez (şimdikilerin yaptığı gibi her tarafında kusur bulunurdu)aşk bunu engelliyor işte, devamındada sevgi kusurları örtüp, adaptasyon gereği insanlar birbirine benziyor ve değişiyor.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Ütopik bir dünya kurmuşsun,yaşıyorsun onu. Aşk ve kadınlara verilmesi gerekenden fazla değer veriyorsun. Kısa vadede bu yönünle hem öz vicdanında hem de toplum nazarında takdir ve tebrik alabilirsin fakat daha sonrasında sırtın boşa gelir.

Aşk,güzel bir şeydir ancak her zaman değil;kadın,iyi bir şeydir ancak her kadın değil.
Aşk,karşı cinsi sevmektir.
Kadın,erkeğin dişi olanıdır.
Bu. Hepsi bu.
Daha daha anlamlar yükleyebilir bunlara insanoğlu.
Ne diyeyim,paşa keyfiniz bilir.

"Aşk ve kadınlara gereğinden fazla değer veriyorsun." cümlen, senin kadınlardan yana dertli olduğunu ve bir darbe yediğini gösteriyor fakat sonuçta kadın ya da erkek fark etmiyor, her insanın hem iyisi vardır hem de kötüsü, sana kötü birisi denk gelmiş olabilir.

"Aşk" her insanın, herkese hissedebileceği bir duygu değildir ve derecesi de kişiden kişiye değişir. Kimisi tutkulu aşk yaşar kimisi de kendince temkinli olmaya çalışır.

Her kadın veya erkek iyi olmayabilir fakat bu aşkın güzelliğini gölgelemez. Bazen uygun olmayan birisine aşık olup, acı da çekebiliyoruz ya da hiç ummadığımız bir anda, aşk bizi yıkıp geçiyor.

Bu riski alıp almamak kişinin kendi tercihidir fakat aşksız yaşanan ilişkiler çok monoton ve sıkıcı olduğu için çoğu insan aşka denk geldiği an, tüm hayatının yönünü hiç düşünmeden değiştirir çünkü dünya farklı görünmeye başlar.

Aşka anlam yüklesek ne olur yüklemesek ne olur, sonuçta beyin kontrolden çıkıyor.
 

ozgurlukveadam

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Mar 2018
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Aşkın özgürce yaşanması için illa cinsellik gereklimidir?

Yeni soru bu olsun...!

Cinselliği özgürce yaşayan toplumlarla veya o kültürde yetişmiş kişilerle,bizim toplumlarımızı karekterlerimizi karşılaştırırsak hangisi daha güvenilir sizce?Yani ilişkide hangisi daha saf ve doğru ve çoskulu ve fedakar?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 14:45 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 14:13 ----------

Aşk batıda mı iyi doğuda mı?

Hepimiz batılalışırken yani bazı negatif veya pozitif duygularımız değerlerimiz törpülenirken kadın nerde değerli?

Namus için öldürülürken mi,yoksa sadece cinsel bir obje gibi görülen ve kullanılırken mi yani insani sevginin batıda törpülenmesi ilişkilerde nasıl bir zaafiyet göstermekte,aldatmanın sıradan olduğu toplumlarda nasıl bir aile kavramından bahsedilir,ve bizim gibi erkeğin aldatmasının normal olduğu toplumlarda nasıl aile kavramından söz edilir...
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
"Aşk ve kadınlara gereğinden fazla değer veriyorsun." cümlen, senin kadınlardan yana dertli olduğunu ve bir darbe yediğini gösteriyor fakat sonuçta kadın ya da erkek fark etmiyor, her insanın hem iyisi vardır hem de kötüsü, sana kötü birisi denk gelmiş olabilir.

"Aşk" her insanın, herkese hissedebileceği bir duygu değildir ve derecesi de kişiden kişiye değişir. Kimisi tutkulu aşk yaşar kimisi de kendince temkinli olmaya çalışır.

Her kadın veya erkek iyi olmayabilir fakat bu aşkın güzelliğini gölgelemez. Bazen uygun olmayan birisine aşık olup, acı da çekebiliyoruz ya da hiç ummadığımız bir anda, aşk bizi yıkıp geçiyor.

Bu riski alıp almamak kişinin kendi tercihidir fakat aşksız yaşanan ilişkiler çok monoton ve sıkıcı olduğu için çoğu insan aşka denk geldiği an, tüm hayatının yönünü hiç düşünmeden değiştirir çünkü dünya farklı görünmeye başlar.

Aşka anlam yüklesek ne olur yüklemesek ne olur, sonuçta beyin kontrolden çıkıyor.


Hadi gel biraz cümle analizi yapalım.

Cümlemiz:"Aşka ve kadınlara gereğinden fazla değer veriyorsun."

Bu cümleden senin anladığın:Benim kadınlardan yana dertli olduğum...

Kurduğum cümledeki "gereğinden" ifadesi,aşka ve kadınlara mâkul derecede bir değer atfetmek;"gereğinden fazla" ifadesi,aşka ve kadınlara mâkul derecede atfedilmesi gereken değerinde üzerinde yani overdose bir değeri karşılıyor.



Senin çıkardığın anlamdaki benim aşka ve kadınlara değer vermeyişim ile de tümleşik ve ilintili olarak sana cevaben kurduğum bu cümleden de benim:

Aşk ve kadınlardan dertli olmam=Aşk ve kadınlara değer vermeyip,verilmemesi konusunda da sana telkinde bulunuşum,

"çıkıyor."



Kastettiğimi anlamın umuduyla ısrarla tekrarlıyorum:

"Aşka ve kadınlara gereğinden fazla değer veriyorsun."
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Hadi gel biraz cümle analizi yapalım.

Cümlemiz:"Aşka ve kadınlara gereğinden fazla değer veriyorsun."

Bu cümleden senin anladığın:Benim kadınlardan yana dertli olduğum...

Kurduğum cümledeki "gereğinden" ifadesi,aşka ve kadınlara mâkul derecede bir değer atfetmek;"gereğinden fazla" ifadesi,aşka ve kadınlara mâkul derecede atfedilmesi gereken değerinde üzerinde yani overdose bir değeri karşılıyor.

Senin çıkardığın anlamdaki benim aşka ve kadınlara değer vermeyişim ile de tümleşik ve ilintili olarak sana cevaben kurduğum bu cümleden de benim:

Aşk ve kadınlardan dertli olmam=Aşk ve kadınlara değer vermeyip,verilmemesi konusunda da sana telkinde bulunuşum,

"çıkıyor."

Kastettiğimi anlamın umuduyla ısrarla tekrarlıyorum:

"Aşka ve kadınlara gereğinden fazla değer veriyorsun."

Sen, belki de hak ettiği değeri veremiyorsundur, bir de bu açıdan bakmalısın.
Aşık olamadığını daha önce yazmıştın, sebep bu olabilir mi?
Bir kadın sana zarar vermediyse, neden bu ön yargı?

Aşk olayını çok fazla abartılı bulduğumu daha önce yazmıştım aslında, okumamışsın..."Hormonların insana yaşattığı bir esaret." şeklinde tanımlamıştım. Aşka fazla anlam yüklediğimi düşünmüyorum sadece yaşanacaksa hakkı ile yaşanmalı ve ilişkiler aşksız bana göre zaman kaybı, sevgi ya da aşk mutlaka olmalı.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst