Allah Nerde Olabilir?

  • Konbuyu başlatan Mantıksız2022
  • Başlangıç tarihi
  • 2,610

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Mantıksız2022 tarafından oluşturulan Allah Nerde Olabilir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,610 kez görüntülenmiş, 35 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Allah Nerde Olabilir?
Konbuyu başlatan Mantıksız2022
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Prens Ernak

xmatrix

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2017
Mesajlar
90
Tepkime puanı
10
Puanları
8
İşte tamda o soruya cevap olması için yaratıcıyı zaman ve mekan dışına taşıyoruz.. Zamanın dışında önce ve sonra olmaz .. Önce kim yarattı sorusu mantıksızlaşır .. Çünkü önce ve sonra diye bir şey yok.. O var oluş ta işleyişin bizim evren gibi olduğunu düşünemeyiz..

Gelecekte ne olur bilemeyiz.. Belki bilimde yaratıcıyı bulur.. Belkide başka birşey.. Ama gelecekteki çözüme bel bağlamaktansa elimizdeki en mantıklı çözüm bu sanırım..
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
Bizlerin bir şeyleri bir yere, ki neresi olduĝu da bir hayli muĝlak, taşımaya çalışması durumu hiç deĝiştirmiyor ve tatminkâr yanıt sunamıyor. Belki bazılarını yeterince tatmin edebilir, beni kesinlikle tatmin etmez. Var olan (artık her neyse) yaratılmaya mecbursa, bu her şey için geçerli olmalı. Benim mantıĝım bunu diyor.

Zamanın/mekanın olmadıĝı yerde neden bir şey olabilsin ve o şey yaratabilsin diye sorası geliyor insanlara. Şimdilik tamamen felsefeye giren bir mevzu bu. Yani bir bakıma inanç.

Gelecekte bilimin varacaĝı yeri şimdiden kestirmek mümkün deĝil elbette ancak günümüzdekinden çok farklı olacaĝı ve vereceĝi cevapların daha fazla olacaĝı kesin. Yani ortada bir bel baĝlama yok, çünkü gidişat bunu gösteriyor. Daha fazla cevaplar alacaĝımız şimdiden belli ancak şimdiki yaşayanlar o günü görmeyecek elbette.
 
Son düzenleme:

xmatrix

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2017
Mesajlar
90
Tepkime puanı
10
Puanları
8
Bizlerin yaptığı şey bilimin ışığında , bilimin yetmediği yerdede aklın devreye girmesiyle bir çözüm arayışıdır.. Var olan her şey yaratılmaya mecbur olursa.. Zaman çıkmazında olduğu gibi buda sonsuza gider ve mantıksız bir varsayım olur.. Onun için zaten zamansız bir başlangıç en mantıklı varsayım olarak gözüküyor.. Bu güne kadar bundan daha mantıklı bir çerçeve oluşturulamadı..

Daha öncede bu örneği vermiştim.. Bilgisayar çipleri düşünen konuşan varlıklar olduğunu düşünelim.. Kendi aralarında konuşuyorlar acaba bizi yaratan varlık kaç Mhz ile işlem yapıyordur diye.. Yani demem o ki biz tanrıyı kendi katımıza indirgemeye çalışıyoruz.. Belgesellerde görmüşün dür.. Dünyanın büyüklüğü evrenin büyüklüğü karşında toz tanesinden küçük olduğu belirtilir.. Böyle kudretli bir yaratıcıyı , muğlak olamayan bir yere taşırsak elde edeceğimiz sonuç inşaat mühendisi kıvamında bir sonuç olur..İnsanları tatmin edecek cevapta ancak böyle olur.. Ama ne yazık ki her şey bu kadar kolay değil..

Tabiki yaratıcının mekanı(yada her neyse) bizim anlayacağımız sınırların dışında.. Madde evreni ile kalıplaşmış aklımız böyle bir alem için varsayımlara ulaşması çok zor.. Zaten öylede olmak zorunda yaratılan yaratıcıyı tam anlarsa oda bizim gibi sıradan bir varlık olacaktır..

Yaratıcının varlığını mantıklı bir çerçeveye oturtabilirsek bence buda yeterlidir.. Tam çözemezsek de en azında bir ışık gözüküyor..

Bilim tabiki önemli ve güvenilir.. Gelecektede bir çok şeye çözüm bulacaktır.. Belki oda tanrının varlığına yakın bir noktaya ulaşacaktır.. Bunu bilemeyiz.. Şimdide zaten bilim tarafında yaratıcının varlığı veya yokluğu hakında bir çıkarım yok .. Yapılan yorumlar kişisel yorumlardır..

Sonuç olarak elimizde iki seçenek var.. Hiç ışık olmayan gelecekten medet umduğumuz bir seçenek.. Ya da küçükte olsa bir ışık olan mantıklı bir seçenek.
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
Uzun lafın kısası aslında şu:
Öyle kendi keyfimize göre kafa ütülersek veya çifte standard uygulamaya çalışırsak, kendimizi kandırmış oluruz ve elimize hiçbir şey geçmez. Zamanın/mekanın olmadıĝı yerde, adı üstünde ikisi de yok. Bu durumda hiçbir varlık orada barınamaz. Kendi icadımız olan tanrı/tanrılar da buna dahil. Tanrı var, var olmalı demekle. Tanrı varlanmaz.

Şöyle olursa mantıklı böyle olursa mantıksız minvalinde yaklaşımlar tamamen subjektif bir bakış açısı. Var olan her şeye, evet her şeye(varlıĝa), aynı kıstası uygulamak şart. Benim mantıĝım bunu söylüyor. Öyle "Aman da yaratıcıya kıyak geçilmeli ona bonus tanınmalı, çünkü o tanrı, o farklı" minvalindeki düşünceler, çıkmaz sokaĝa götürür. Onun farklı olduĝunu veya olması gerektiĝini biz iddia ediyoruz. Tanrının/tanrıların güçlü kudretli olması gerektiĝini de biz iddia ediyoruz. Mantık böyle yürümez, olsa olsa inanç böyle yürür ki zaten inanç.

Bu nedenle ben ezelden beri hep derim: Şayet bir tanrı varsa, ne idiĝü belirsiz veya şahsen hiç tanımadıĝımız, bilmediĝimiz kişilerin arkasına saklanmasın. Bana bir şey mi söylemek istiyor, hadi buyursun bizzat kendisi gelsin. Hacıların, hocaların, sözde elçilerin sözde laflarına veya kimler tarafından yazıldıĝı %100 bilinmeyen kitaplara karnım tok. Alimmiş, evliyaymış, peygambermiş, kutsal kitapmış...falan filan. Farketmez. Varşa sayet, bana kendisi gerek. Gerisi hikaye ki kutsal kitapların önemli kısımları zaten hikayelerden ve mitlerden ibaret.

Tekrar ediyorum ki yanlış anlaşılmasın. Ben gelecekten, bilimden veya teknolojiden medet ummuyorum. Ancak bunları küçümseyenler, kaale almayanlar veya önemsemeyenler yanıldıklarını anlamak için uzun süre yaşamayacaklar.
Hasılı medet ummak deĝil benim bahsettiĝim. Başkalarını bilmem ancak benim duruşum belli.
 
Son düzenleme:

xmatrix

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2017
Mesajlar
90
Tepkime puanı
10
Puanları
8
Mantıkta matematik gibi bir bilim dalıdır.. Adamlar kendi keyfine göre çoklu evren , paralel evren teorileri üretiyorlar.. Bunlara kafa ütülemeyin mi diyeceğiz.. Ürettikleri hem de hiç bir kanıt olmaksızın tamamen olası ve hayali çözümler kategorisindedir.. Zaten olayda burda başlıyor bilime inanan birisi olarak mantığı ret edemeyiz. Bizde bunu yapıyoruz Yaratıcıyı var etmeye çalışmıyoruz.. Olası en mantıklı çözümü arıyoruz.. VE ne yazık ki bundan başka daha olası bir çözüm yok..

Mantık öznel değildir ama yanlış kullanıldığında öznele doğru kayma yapabilir.. Bunun çözümüde mantığınızı tartışmaya sunarak ortak mantığın süzgecinde eksik ve hatalarını bulmaktır..

Mesela siz demişsiniz “Zamanın/mekanın olmadığı yerde, adı üstünde ikisi de yok. Bu durumda hiçbir varlık orada barınamaz.” .. Yani benim burda mantığımı yanlışlamaya çalışıyorsunuz.. İşte bu ortak mantığın işleyiş biçimidir..

Zaman/mekan olmadığı yerde bizim bildiğimiz biçimde varlıklar olamaz.. O evreninde kendi gerçeklerine göre bir varlık biçimi olacaktır doğal olarak.. Daha öncede demiştim sadece madde evrenin tek var oluş biçim olduğunu düşünmek sığ bir bakış açısıdır.. Matrix evrenide olasıdır.. Mesela 3D oyunlarda mekansız mekanlarda var edilebilmektedir.. Yani demem o ki mekan ve zaman görecedir.. Başka gerçekler tarafından var edilebilmesi mümkün gerçeklerdir.. Sonuç olarak olasılıklar sınırsızdır.. Ama akıl ve mantık ile olasılıklardan en olası olanı seçme şansına sahibiz. Yani burada iyi anlaşalım , kesin sonuç değil en olası sonuç.

Biz burada zamansız evrenin sadece çerçevesin çiziyoruz.. Tabi çizerken elimizde nedenler var.. Mekansız mekanların var edilebilmesi örneği gibi.. Tabi burası tamamen böyle demiyoruz.. Bu alemin de kendine göre gerçekleri vardır.. Bunları bilemiyoruz ama olabileceği elimizdeki veriler çerçevesinde mümkün gözüküyor.. Tanrıya bonus tanımıyoruz.. Olası çözüm gereği Yaratıcının alemi ve kendisi tabikide bizden farklı olacak.. Bunu kabullenmemek ancak bu evrenle kalıplaşmış mantığın itiraz şeklidir.. Mantığa uygun bir itiraz değildir.. Çözümün kalıplara uymadığını ortaya koyan bir itirazdır.. Ortaya konulan çözüm Yaratıcıyı hedefliyorsa kalıplaşmış bir çözüm beklememizde mantık dışıdır.. Çünkü bu kalıp yaratıldı.. Yaratan ayrı yaratılan ayrı.. ikisi aynı kalıp içerisinde olamaz..

İddia etmiyoruz.. Olası çözümleri elden geçiriyoruz.. Eğer bu olası çözümlerde tanrı varsa tabiki evreni yaratmış kudretli olmasıda gerekmez mi?.. Anlattıklarımı yanlış anlama.. Tanrıyı kesin bir şekilde bulmamız imkansız.. Ama akla yatkın çözümü bulmamız mümkün..

Bizim mantıkla bulduğumuz bunlar.. Tabiki itiraz hakkı her zaman olacaktır..
Ama cevap hakkıda öyle..

Biz bu mantık çerçevesini kurduk. Peki sen tanrı yok derken nasıl bir mantık la yola çıkıyorsun.. Tanrı olabilir veya olamayabilir bilmiyorum demiyorsun.. Olmadığına inanıyorsun.. Olmadığını destekleyen olası mantığın nedir.. Burada dünyadaki olumsuzluklardan bahsedip ve dindeki yanlışlardan bahsedip mantık kurmanı beklemiyorum.. Çünkü biz burada din tartışmıyoruz din göndermeyen bir Tanrıda olabilir.. Burda ilk amacımız Tanrımı olası madde mi olası biz bunun cevabını arıyoruz..

Birde şöyle bir durum var sanki biz inancımızı siz de gerçekleri savunuyorsunuz gibi bir algı oluşturuluyor.. Bu evrenin gerçekliği bile tartışıldığı bir zamanda.. Gerçeği kimsenin bilmediği bir ortamda.. Tanrı kesin yoktur düşüncesi.. Din inancından daha dayanaksız bir inanç gibi gözüküyor..
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
Hayal gücümüzün sınırı yok elbette. Mesela 3 cılız tanrı elele verip bu kainatı yaratmış olabilir. Kainatı üçe bölüp gül gibi geçinip gidiyorlardır belki. Yani istedikten sonra tanrın güçlü olması bile gerekmez, zayıfsa tek başına deĝil de ortaklaşa yapmış olabilirler. Bu senaryo size mantıklı gelmeyebilir ancak başkası yeterli bulabilir ve tatmin olabilir. Hayal gücüyle çok şey iddia edilebilir. Düşündükçe 1000´ce senaryo yazılabilir ancak bu mevcut durumu deĝiştirmiyor.

Çünkü tüm özellikleri/nitelikleri biz ona yamamaya kalkıyoruz. O şöyle olmalı, böyle olmalı vs. Bunun sonu yok, çünkü kendi hayal gücümüzden kaynaklanıyor. Tanrı´ya soran yok. Onun fikrini alan yok. Çünkü hepsi bizlerin ürünü.

Diĝer yandan ben sadece kendi açımdan durumu izah ediyorum. Artı; mantıkla tanrıyı bulduĝunuz falan yok, tanrıyı varlamıyorsunuz ve varlamayazsınız. Üzgünüm çözümü de bulamazsınız. Ne mantıklısını ne de akla yatkınını, çünkü hepsi nihayetinde bizlerin ürünü. Keza görüldüĝü üzere herkesin mantık anlayışı bile farklı. Birisine kuru bir laf veya bir hikaye yeterli gelirken, başkası her şeyin %100 kanıtlanmış olmasını ister. %100 kanıtlaması gerekenler de var olduĝunu iddia edenler.

Var olduĝu iddia edilen tanrı bile kendisini varlayamıyor. Çünkü varlayabilseydi kendisini, bugün burada bu mevzuyu konuşuyor olmazdık. Tanrı %100 varlanamıyorsa, suçu/topu tanrı yokturculara atmanın âlemi yok. Tanrı gerçekten %100 vardı da ve kanıtlandı da, biz mi yok dedik?
Durum bundan ibaret.

Mesele aslında çok basit. Bizzat kendisini çaĝırın, öyle uzun uzadıya felsefe yapmak yerine kendisini çaĝırın. Gelirse eĝer bana bir zahmet haber verin. Kimbilir, belki işe yarar.:)

Benden bu kadar; bu mevzu dipsiz kuyuya benzer. Dibinin şimdilik bulunacaĝını zannetmiyorum.
 
Son düzenleme:

dragon

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eki 2022
Mesajlar
441
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
dünya
Üniversite Bölümü
Sosyoloji
Ünvan
dünyalı
Adamlar kendi keyfine göre çoklu evren , paralel evren teorileri üretiyorlar.. Bunlara kafa ütülemeyin mi diyeceğiz.. Ürettikleri hem de hiç bir kanıt olmaksızın tamamen olası ve hayali çözümler kategorisindedir..
Öyle bir şey mi varmış? Siz uyduruk ile bilim arasındaki farkı anlamamışsınız sanırım. Bilim deney ve gözleme dayalı işler. "Tanrı" teorisine dayanak, üfürükten başka hiç bir zerre karine yok maalesef. Başkalarının anlayabildiği sizin anlayamadığınız her şeyi oraya mal ediyorsunuz. Olay bundan ibaret. Şartlanmışlığınızı bir kenara bırakmadan ikna olmayacağınız kesin. O bakımdan sayın @odun gibi bir yazar emin olun size fazla. Ben tek bir şeyden çok iyi anlarım. O da kalite. Bu foruma da @odun mahlaslı üyenin bir kaç postunu okumam sayesinde üye oldum.
 

dragon

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eki 2022
Mesajlar
441
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
dünya
Üniversite Bölümü
Sosyoloji
Ünvan
dünyalı
Alimler haklı. Bu ayetlerden "Allah göktedir" gibi bir düşünce edinmek çok yanlış. Anladığım kadarıyla bu ayetlerde mecazi anlatım var.
Bunun sözde "alim"lerin zırvaları ile bir ilgisi yok. Bir metin genelin; yani 8 milyar insanın anlayacağı dil bilgisince açık olmalıdır. Bir şeyin mecaz olup olmadığı çok açıktır. Alimlerin yok o öyle değildi de, böyleydi de demesi ile öyle olmuyor. Çevir kazı yanmasın. Dil bilgisi kuralları, bilmi açıktır. Bir kelimenin cümlenin mecazi kullanılıp kullanılmadığı hususu gerçekten tartışmaya kapalıdır. Bu açıktır. Bunun için alim olmaya gerek yoktur. Birisi size atıyorum yabancı dilde bir mektup yollasa, dil bilmiyorsanız bunu çevirisini okusanız o cümlelerde kelimelerin hangi anlamla kullanıldığını anlamamanız olasılığı var mı? Yok. E o vakit, bu kadar açık meseleler için, kendi aklınızı niye birilerine kiraya vermektesiniz?

-----------------*-------------*------------------

Konu başlığını açacak olur, Kureyşi(!) arapçası uzmanından görüş alıcak olursak;

Mülk suresinin 16. Ve 17. ayetlerinin, Diyanet'in resmi çevirisindeki anlamı şöyle:


"Gökte olan'ın, sizi yerin dibine geçirmesinden güvende mi siniz ? O zaman, yer sarsıldıkça sarsılır. Gökte olan'ın, başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz ? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz."

Ayetlerin başında, "men fi'Sokak-Sema" yer alıyor. Gökte olan anlamında. Bu gökte olan kim ?

Kuşkusuz, anlatılmak istenen, "Tanrı".



Demek ki bu ayetlerde, "Tanrı"nın gökte olduğu, çok açık biçimde anlatılmakta.
"Tanrı" için "gökte olan" denmesi, bir çok konuda olduğu gibi şaşkınlığa ve
bocalamalara yol açmış Müslüman yorumcular arasında. Bir kesimi, buna da
dayanarak şöyle demişlerdir:

-Tanrının yeri yurdu vardır. (Bkz. F. Razi, e't -Tefsiru'l-Kebir, 30/69)

Ne var ki buna karşılık şu sorular sorulmuş:

-Tanrı gökte olsa, tanrının gökten daha küçük olması gerekir. Böyle bir şey nasıl düşünebilir?

-Tanrının gökte olduğu düşünülürse, varlığının ve varlığını sürdürebilmesinin, bir başka şeye bağlı olduğunu da düşünmek gerekir. Bu nasıl olabilir ? (Bkz. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 7/5233)

Kuran yorumcularından, "gökte olma" yı , "yerinin yurdunun olması"nı, "Tanrı" ya, "Tanrı" kavramına yakıştırmayanlar pek çok. Ne var ki Kur'an'ın kendisinin, bunu "Tanrı"ya yakıştırdığı ve öyle anlattığı da bir gerçek. Yorumcular, zorlamalı yorumlara sapsalar da bu gerçeği değiştirememekte. İlkel insanlar da, "Tanrı"yı gökte görmezler miydi ve "çağdaş ilkeller"de öyle görmüyorlar mı? Ebu Müslim de, ayetlerde Tanrı için "gökte olan" denmesini, Arapların, Tanrı'yı gökte görmelerine bağlıyor. (Bkz. F. Razi, 30/70)

Bakara Suresinin 210. ayetinde de şöyle denir:

"Onlar, Tanrı'nın ve meleklerin, gölgeli bulutlar (ya da buluttan gölgeler) içinde gelmesini beklerler yalnızca. Ve işin bitirilivermesini...İşler, Tanrı'ya döner."
Diyanet çevirisinde "Allah'ın azbının ve meleklerin tepelerine binip..."biçiminde bir anlam veriliyor. Ayetin sözleri, böyle bir anlama elverişli değil. Ayette, "Allah'ın azabının gelmesinden değil ; kendisinin bulutlar içinde gelmesinden söz ediliyor. Ayette açıkça yer aldığı halde, tanrının bulutlar içinde gelmesi Tanrı'ya yakıştırılmadığı için, çeviriye yorum katılıyor ve "Allah'ın azabının..." deniliyor. Bu yorum, kimi Kuran yorumlarında da var. ( Örneğin bkz. Tefsiru'n -Nesefi, 1/105; Tefsiru'l-Celaleyn, 1/31;Taberi, Camiu'l-Beyan,2/191-192; F.Razi, 5/215 )

"Tanrı"nın bulutlar içinde gelmesi Tevrat'ta da var. Kaynakda zaten orası. Şunları okuyoruz Tevrat'ta:

"Ey Efendi Tanrım, çok büyüksün ! (...) Sensin bulutları kendine araba edinen..." (Tevrat, Mezmurlar, 104:1-2 ) "İşte Efendi Tanrı, hızlı bir buluta binmiş olarak Mısır'a gidiyor. Onun bulunmasından Mısır'ın putları titreyecek..." ( Tevrat, İşaya, 19:1 )

Bununla birlikte Kuran'ın Tanrı'sının da, Tevrat'ın Tanrı'sının da asıl yeri, "tahtı-sarayı" demek olan "arş"ı, "göklerin üstünde"dir. Kuran'da, yeri ve gökleri yarattıktan sonra "arşa dayandığı" bildirilir. Hadislerde de "Arş"ın, göklerin üstünde bulunduğu bildirilir. Arş'a ve Tanrı'nın üzerinde bulunduğu bildirilen "sekiz dağ keçisi" ne ilişkin ayet ve hadisler sunulduğunda ayrıntılar görülecektir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, Muhammed'in de, "Tanrı'yla görüşüp konuşmak için göklerin ötesine, O'nun "arş"ına gittiği bildirilir (Mirac olayı). Tevrat'ta da şu tür anlatımlar göze çarpar: "Göklerin göğü üstüne binmiş olana ezgiler söyleyin!" (Tevrat, Mezmurlar, 68:33) "Efendi Tanrı, kutsal tapınağındadır. O'nun tahtı göklerdedir." (Mezmurlar, 11:4) "Efendi Tanrı, tahtını göklerde kurdu."

İlk çağların ilkellerinin de, çağdaş ilkellerin de "tanrı"larının yeri göklerdir.
Tanrı'nın asıl yerinin göklerde olduğu bildiriliyor. Ama bu, Tanrı'nın o yerden, zaman zaman inmesine engel değil. Kuran'da Tanrı'nın "kıyamet günü, meleklerle birlikte geleceği" (Fecr:22), "Tahtı'nı taşıyan 8 melekle geleceği"(el Hakke: 17) bildirilir. Hadisçilerce tartışmasız sağlamlıktaki bir hadiste de Muhammed, şöyle der:

"Efendi Tanrımız, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında, dünya göğüne iner..."(Bkz. Buhari, e's -Sahih, Kitabu'tanrı-Tehacüd/14;Tecrid, hadis no:590)

Tanrı'nın dünya göğüne inmesini Tanrı'ya yakıştıramayan Müslüman yorumcular, "te'vil" yoluna sapıp yorumlarla durumu kurtarmaya çabalarlar. Ama İbn Teymiyye gibi bu yola karşı çıkanlar, sözlerden ne anlaşılıyorsa öyle anlamak gerektiğini savunurlar. (Bkz. İbn Teymiyye, Der'u Tearuzi'l-Akli ve'n -Nakl Arapça,1971, 1/15)

Kynk; TD
 
  • Beğen
Tepkiler: ls2

Sıradışı keyif

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Eki 2022
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
45
Konum
Türkiye
Allah'ın ne olduğunu bilmediğiniz için O'nu bir yerde arıyorsunuz..Bildiğinizde gözün kendini göremediğini anlayacaksınız..
Çok basitçe sorayım..
Bana elini, bedenini veya bir elmayı kısacası herhangi birşeyi gösterebilene Allah'ı gösterebilirim..
Bana İstanbul'un, evinizin ya da bilgisayarınızın kısacası herhangi birşeyin nerede olduğunu gösterebilene arşın (dolayısıyla Allah'ın) nerede olduğunu gösterebilirim..
Var mı gösterebilecek biri..
Gösterebildiğinizde zaten Allah'ı da görmüş (anlamış) olacaksınız..
 

Sıradışı keyif

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Eki 2022
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
45
Konum
Türkiye
Kutsal kitabın meali olmaz..
Bu söz ile anlatılan, sadece bir kitabın veya bir dilin başka bir dile çevrilemeyeceği değil zihindeki herhangi bir düşüncenin başka birine aktarılamayacağıdır..
''Ben onlara güneşi gösterdim aptallar (cahiller) parmağıma baktılar'' der Halil Cibran..
Zan izin vermez..
Zan; mealdir, yorumdur, çeviridir ama aslının yerini tutamaz..çünkü aslını (söylediğini) sadece söyleyen bilir ama o da anlatamaz..
Anlatamayacağını anladığında anlar ki herkes kabı kadar almaktadır..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kutsal kitabın meali olmaz..
Bu söz ile anlatılan, sadece bir kitabın veya bir dilin başka bir dile çevrilemeyeceği değil zihindeki herhangi bir düşüncenin başka birine aktarılamayacağıdır..
''Ben onlara güneşi gösterdim aptallar (cahiller) parmağıma baktılar'' der Halil Cibran..
Zan izin vermez..
Zan; mealdir, yorumdur, çeviridir ama aslının yerini tutamaz..çünkü aslını (söylediğini) sadece söyleyen bilir ama o da anlatamaz..
Anlatamayacağını anladığında anlar ki herkes kabı kadar almaktadır..

Neden Kurana değilde size inanalım? bu sözlerinizle kuran apaçık çelişiyor, Kuranı ortadan kaldırma girişimi gibi bir şey bu yorumlama..
 

dragon

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eki 2022
Mesajlar
441
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
dünya
Üniversite Bölümü
Sosyoloji
Ünvan
dünyalı
Allah'ın ne olduğunu bilmediğiniz için O'nu bir yerde arıyorsunuz..
Siz bu iddia ettiğiniz hayali beyin ürünü sanrı ürünü şeyi nereden biliyorsunuz? Da, başkalarının bilemeyeceğini iddia ediyorsunuz? Olmayan şeyi arayan yok hem. Kitabın yalanına işaret var.
Referans aldığınız sözde "kutsal" metin ise orada yeri ve yurdu belliymiş. Birileri öyle söylüyor. Neden bugün değil de ortacağ da gelmiş olabilir bu dinler sizce? Sebebi teknoloji olabilir mi? Bugün mucizelerle gelse idi o sözde peygamberler oysa ki kaydı kuydu, bir delili olur du. Değil mi? Bugün kü teknoloji neyin fake neyin orjinal olduğunu tespit edebiliyor. İstediğin kadar ilizyonist ol. vs. Siz bir "tanrı", "yaratıcı" var dediniz diye var olmuyor. Öyle bir şey yok. Bugün kü bilimsel açıklamayla evrenin yaratılmadığı çok açık.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: ls2

dragon

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eki 2022
Mesajlar
441
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
dünya
Üniversite Bölümü
Sosyoloji
Ünvan
dünyalı
gözün kendini göremediğini anlayacaksınız..

Zırvalarla bir şey ispatlanmaz, varlanmaz. Atom da çıplak gözle görülmüyor ama var olduğu kanıtlı. Değil mi? Siz soru makamı değilsiiniz hem. Siz iddia sahibisiniz. Başkalarına zırva sorular sorarak bir şey varlanmaz... Sanırım şu komik, kalemle "tanrı" kanıtlayangillerdensiniz? En itici, en bayağı dinci gurubu. Diğer dinciler hiç değilse kıvırıp, eğip bükmüyor. Yok orada öyle demek istememişmişte. Bu masalları ancak kürtçü sait şakirtleri yer.
 
  • Beğen
Tepkiler: ls2

dragon

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eki 2022
Mesajlar
441
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
dünya
Üniversite Bölümü
Sosyoloji
Ünvan
dünyalı
Kutsal kitabın meali olmaz..

Hüküm kitabı olduğunu iddia eden sözde kutsal metinin meali olmazmış. Zırvanın önde gideni.
Sen işine gelmeyeni değiştir, yorumla diye meali olmuyor demek. Bak sen tatlı su kurnazına.

Savaştan kaçmak için, d*t korkusundan kendine böyle bir yalan uyduruyor olmayasın sakın? Körsen, topalsan başka. Aksi durumda yal ölecen, ya öldürecen yeryüzü sizin "tanrı" nız hükümlerine boyun eğinceye dek. Ki, cennet kazanasın. Aksi durumda seni namaz, oruc moruc kurtarmaz. Kendini kandırabilirsin sorun yok. Bize satma, pazarlama bu tatlı su dinini yeter.

-Yeryüzünde fitne/şirk sonlanıncaya ve din/otorite Allah’a ait oluncaya dek onlarla savaşın. Yaptıklarına son verirlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. (2/Bakara 193)

-Fitne/şirk sonlanıncaya ve dinin/otoritenin tamamı Allah’ın oluncaya dek onlarla savaşın. Şayet (şirkten) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah, yaptıklarını görendir. (8/Enfâl 39)

-Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret Günü'ne inanmayan, Allah ve Resûl’ünün haram saydığını haram saymayan ve hak (din olan İslam’ı) din edinmeyenlerle alçaltılmış bir şekilde elden cizye verinceye kadar savaşın. (9/Tevbe 29)

Bu kitap hüküm kitabı, bu çok açık.

-Hoşlanmadığınız hâlde savaş size farz kılındı. (Olur ki) hoşunuza gitmeyenler sizin için hayır, hoşunuza gidenlerse sizin için şer olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (2/Bakara 216)

- (Öyleyse) dünya hayatını (feda edip) karşılığında ahireti satın alanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim de Allah yolunda savaşır, öldürülür ya da galibiyet elde ederse ona büyük bir mükâfat vereceğiz. (4/Nisâ 74)

-İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler ise tağutun yolunda savaşırlar. (Öyleyse) şeytanın dostlarıyla savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi pek zayıftır. (4/Nisâ 76)


Burayı anlamamak içi katıksız olmak gerek değil mi? İşinize mi gelmedi yoksa?
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: ls2

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
TAnrı için zaman ve mekan vardır, bazı bilgilerde nasıl kendi etrafını hayat ağacı ile şekillendirdiği anlatılır, aslında hayat ağacı onu istemiyor ama bir gösterge sembol olarak tutuyor, görünüş olarak Tanrı'nın yuvarlak bir göze düşüşü vardır, ki ilk var edici olan hayat ağacı için bile bir düşünmeye başlangıç süresine giriş için zaman vardır ki ondan önceki süreç onun için de bir durağanlık hep bekleme hep tepkisizliktir, ama o ezeli olandır, hayatın kurulmasını duyguların tam isabetli olarak yerini bulmasını yukarıda değerli bir tabiat yapmıştır, o büyüktür,
kazanan kaybeden ilişkisi hayat ağacının tanrı yı istememesinden dolayı dinlerde anlatıldığı gibi de olmayabilir bunu söyleyem. Aslında kaybeden de yok hayat ağacı için her özü her varlık birer kıymet çünkü kendi özü hepsi, ama ateşte yakma gibi bazı tanrı tasavvurları hayat ağacı için Tanrıya birer düşmanlık sebebi, çünkü hayat ağacı kendine küfür görüyor ateş işini,çünkü benim özüme bana hakaret var diyor.yani bu beni yakmak diyor, çünkü her zerre de kendi tabiatından kalmıştır, var olanlar zaten o, var olanların ondan farkı var olanların kendinden uzaklaşmış olması yoksa dediğim gibi uzaklaşsa da özü varlıklarda kalmıştır.
 
Son düzenleme:

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
varlıkların neşet ettiği güç, kendine, kendini var ettiklerine gösterge olarak Tanrı'da anlamını bulmuş olan isimlere ve sıfatlara haiz olarak, bildiğimiz Tanrı yı seçmiş olabilir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst