Alıntılar

Batı dünyasında herkes Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi yapıtını okuyup anlayabilseydi, buna bağlı olarak işsizlerin sayısı azalmayacak, sadece işsiz kalmış olan bu insanlar daha eğitimli olacaktı.

Genlerimizden İbaret Değiliz, Steven Rose

İnanın, tek ciddi reform halkın düşünmeye başlamasıdır. Kendileri adına hesaplaşmalarıdır.

Ödenmeyecek! Ödemiyoruz, Dario Fo

Prof.Dr. Peter Kuznick: “Üsler İmparatorluğu ABD Dünyanın Her Yerinde Savaşa Hazır!”

Amerikan İmparatorluğu’nun meşruiyeti adına en sık başvurduğu o kavramla başlayalım. “Pax Americana”ya (Amerikan Barışı) inanıyor musunuz?

Genişletmek için tıkla ...

Eğer daha fazla ‘pax’ (barış), daha az ‘Amerika’ demek olsaydı inanabilirdim. Fakat Amerikan Barışı şimdiye kadar barışa çok da fazla hizmet edebilmiş değil. Amerikan Barışı’nı 1945 yılından başlayıp günümüze kadar devam eden dönemle ilgili bir olgu olarak kabul edersek, 3. Dünya Savaşı’nın çıkmasına mâni olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu dönem aynı zamanda, peşi sıra gelen çok sayıda kanlı vekâlet savaşlarına da şahitlik etmiştir. Zenginliğin paylaşımı açısından bakarsak, yine bu dönemin çok adilane geçtiğini söylemek güç. Son yayınlanan Oxfam raporuna göre, dünyadaki en zengin sekiz kişinin toplam serveti, en fakir 3,6 milyar kişinin toplam varlığından daha fazla. Ne kadar tiksindirici bir tablo; fakat aslında tesadüf değil. Bu tam da, Amerikan Barışı’nın Amerikalı plütarklar (yönetim gücünü elinde bulunduran zenginler) için ne denli büyük bir başarı hikâyesi olduğunu ortaya koyuyor.

Genişletmek için tıkla ...

Soğuk Savaş döneminde Amerika’nın izlediği çevreleme politikasının mimarı olan ve yıllar sonra Amerika’nın Soğuk Savaş politikasının belirlenmesinde yaptığı yanlışlardan duyduğu pişmanlığı ifade eden George Kennan, 1948 yılında kaleme aldığı bir gizli notta Amerikan Barışı’nın asıl hedeflerini şu sözlerle ifade ediyor:

Genişletmek için tıkla ...

""

“Dünyadaki zenginliğin yaklaşık %50’sini kontrol ediyor olmamıza rağmen, dünya nüfusunun yalnızca %6,3’ü topraklarımızda yaşıyor… Haliyle dünyanın geri kalanının bize kin ve kıskançlıkla bakıyor olması şaşırtıcı değil. Önümüzdeki dönemde bize düşen asıl görev, bu [ayrıcalıklı] konumumuzu sürdürmemize imkân tanıyacak bir ilişkiler ağı oluşturmaktır. Bunu yapmak için de duygusallığı bir kenara bırakmalı, hayal kurmaktan vazgeçmeliyiz. Belirsiz meseleler üzerine kafa yormamalı. İnsan hakları, hayat standartlarının yükseltilmesi ve demokratikleşme gibi safsataları unutmalıyız. Bizim işimiz dolaysız iktidar konseptleriyledir. İdealist sloganların bizi geriye çekmesini ne kadar engellersek, o kadar iyi.” ""

Genişletmek için tıkla ...

Öfke yeniden neşeye, kızgınlık yeniden mutluluğa dönüşebilir ama yok olmuş bir ülke yeniden var olamaz, ölen yeniden dirilemez.

Savaş Sanatı, Sun Tzu

(Arkadaşlar sunulan mentin tam Türkçeleştirilmiş formunu arıyorum)

Üçüncü bin yıl için komünist manifesto

Maddi tıp şeytandır!

Bu manifesto, bilmece dostluğu için değildir. Yalnızca baştan sona okuyun. Her zamankinden biraz daha uzun, ancak ömrünüzü uzatmanıza yardımcı olabilir. Hem de kan dökmeden.

Dahili/harici doktor sınıfı ortadan kalkmalıdır.!
Amaç sınıfsız bir toplumdur.
Hasta sınıfı ileri!

“Hsastalığın silahındır”

“Hastalık, oluşu gereği kapitalizme karşı bir silah olarak kullanılmalıdır ve hastalık varyasyonları kesinlikle insan türünün kontrol altında tutulması için doktor sınıfıı tarafından yaratılmıştır”

Sağlık aklın/zihnin nazi biyoluğudur
Genetik veri toplama çağında, sağlıklı insan olmayacak.
Herkes, kendi genetik veri setinden, yanlış genlere sahip olması nedeniyle kusurlu olduğunu ve sağlık durumunun belirli kalıtsal eksiklikler tarafından sakatlandığını tespit edebilecektir. Genlerden yola çıkarak teşhis koyanlar, kişinin hastalık riskleri hakkında hükmünü açıkladıktan sonra, genlerin terapistleri bu kişiye kaderinden kaçmak için hizmet sunacaktır.” Bu nedenle, sadece “sağlık” kelimesini yayan kişi Psikiyatristin aklın oyunlarına takıntılı biri olarak onu alıp götürmeyeceğine dikkat etmelidir.

İnsan bir talepte bir sonuç almaksızın uzunca bir zaman direndiğinde, beyin de tıpkı uzunca zaman havada kalan bir kol gibi uyuşur, ve düşüncelerimiz de yaz mevsiminde askerlerin geçit için uzun zaman güneş altında duramamaları gibi, sürekli ayakta kalamaz; uzun süre beklemek zorunda kalan askerler gibi düşüp yılarlar.

Niteliksiz Adam 1, Robert Musil

Özgürlüğünün bir kısmını verirsen, onu tümden yitirirsin çünkü özgürlüğün içinde bir saniye bile kölelik yoktur...

Her mükemmel tıbbi deneyde, mükemmel bir insan taraflılığı vardır.

Siddhartha Mukherjee - Tıp Yasaları

"Hiçbir şey çoğunluktan daha iğrenç olamaz: Çünkü çoğunluk birkaç güçlü öncülden, kendini adapte eden düzenbazlardan, kendini asimile eden zayıflardan ve ne istediğini bilmeden taklit eden kitlelerden oluşur."

- Goethe

"Bilim İtaatsiz Olana İhtiyaç Duyar" -Theodor Wiesengrund Adorno-

Sanayi Devrimi ilerledikçe, modern toplum kendisine, kendi kendini öven bir efsane yarattı: “İlerleme” efsanesi.

Uzak, maymun benzeri atalarımızdan beri insanlık tarihi, herkesin her yeni teknolojik gelişmeyi büyük bir neşe ile kabul ettiği, daha iyi ve aydınlık bir geleceğe doğru kesintisiz bir yürüyüştü: Hayvancılık, tarım, tekerlek, şehirlerin inşası, yazı ve paranın icadı, yelkenli gemiler, pusula, barut, matbaa, buhar motoru ve sonunda, insanın en büyük başarısı—modern endüstriyel toplum!

Sanayileşmeden önce, neredeyse herkes, sürekli ve bel büken bir çalışma, yetersiz beslenme, hastalık ve erken ölümden ibaret acınası bir yaşama mahkûmdu. Modern zamanlarda yaşadığımız ve bol bol boş zamana ve yaşamlarımızı kolaylaştıran teknolojik icatlara sahip olduğumuz için şanslı değil miyiz?

Bana kalırsa, günümüzde hâlâ bu efsaneye inanan çok az sayıda düşünceli, dürüst ve bilgili insan bulunmaktadır. “İlerlemeye” olan inancını kaybetmesi için, insanın şöyle bir etrafına bakması ve çevrenin mahvedilmesini, nükleer silahların yayılmasını, depresyon, endişe bozuklukları ve psikolojik stresin yaygınlığını, ruhsal boşluğa düşen bir toplumun kendini televizyon ve bilgisayar oyunları ile avutmaya çalışmasını … ve saymakla bitmeyecek diğer problemleri görmesi yeterlidir.

Theodore Kaczynski - İlkel Yaşam Hakkındaki Gerçek: Anarko-Primitivizmin Bir Eleştirisi

“Kötü din kibirli, kendini beğenmiş, dogmatik ve hoşgörüsüzdür. Kötü bilim de öyle. Ancak kökten dincilerin aksine, bilimsel kökten dinciler kendi görüşlerinin inanca dayandığının farkında değiller. Gerçeği bildiklerini sanıyorlar."

Rupert Sheldrake

Bilimsel Dogmaları Açığa Çıkarma - Yasaklı TED Konuşması - Rupert Sheldrake videosu alt yorumlarından alıntılar

-
Bilimsel dogmayı sorgulayan bir Ted konuşmasının bile yasaklanmış olması, bilimsel dogmanın varlığının büyük bir göstergesidir.
-
"Bu bilimdir" ifadesi. Kendi demir kaplı açıklaması haline geldi. Bu ironik bir şekilde insanların bir şeyleri sorgulamasını engellemek için kullanılıyor. Bilimin antitezi.
-
Ne zaman birisi bir şeyi sorgulayamazsınız derse, muhtemelen kendi gücünü korumaya çalışıyor ve sizin onu tehdit etmenize izin vermiyordur.
-
Soruşturmayı önlemek için bilimin bir silah olarak kullanılması, bana her zaman, şimdiye kadar gördüğüm, hem fonları hem de egoları güvence altına almak adına bir sistemin en alçakça piçleştirilmesi gibi gelmiştir.
-
Ancak alçakgönüllülükle, her şeyi bilmediğimizi kabul ederek bir şeyler öğrenebiliriz. Evren muhtemelen o kadar çok değişkenle doludur ki, herhangi bir şeyin sabit olduğunu söylemenin varsayılan olarak cahillik olduğunu yeni yeni anlamaya başladık.
-
Bu videonun kanıtladığı tek şey, bu gibi saçma fikirlere dikkat çekmenin onları yasaklamaktan daha iyi bir yolu olmadığıdır. Eğer TED bunu kendi haline bırakmış olsaydı, şimdiye kadar herkes bunu unutmuş olurdu.
-
Üniversitedeki tecrübelerimde ve kendisine bilim diyen bölümlerde çalışmak zorunda kaldığımda, akademisyenlerin dünyadan ve dünyadaki diğer insanlardan bu kadar kopuk, kendinden çok emin, en dar görüşlü ve dogmatik bireylerden bazıları olduğunu bizzat deneyimledim. Bilimsel yöntemin felsefi bir araştırma ve keşif yöntemi olmasına rağmen kesinlik olmamasına rağmen her şeyin cevabını bildiklerini
-
Richard Dawkins'in Tanrı Yanılgısı'nı okuduktan sonra Rupert'ın Bilim Yanılgısı'nı okudum.
-
Ne yazık ki bilim camiasındaki pek çok kişi maaş çekiyle ilgileniyor.
-
Unutmayın: Bir yöntem olarak bilim ve bir kurum olarak bilim iki farklı şeydir.
-

"Bir kölenin zincirlerini kırmak için uyguladığı şiddet, hangi ahlak standardına göre bir köle efendisinin uyguladığı şiddet ile aynı kabul edilebilir?" -Walter Rodney

Bugün insanlığın büyük bir kısmı için bilim ve teknoloji 'mucizeyi, gizemi ve otoriteyi' bünyesinde barındırıyor. Bilim, en eski insan fantezilerinin en sonunda gerçekleşeceğini vaat ediyor. Hastalık ve yaşlanma ortadan kalkacak; kıtlık ve yoksulluk artık olmayacak; türler ölümsüz hale gelecektir. Geçmişteki Hıristiyanlık gibi, modern bilim kültü de mucizeler umuduyla yaşıyor. Ancak bilimin insanlığın kaderini değiştirebileceğini düşünmek, büyüye inanmaktır. Zaman, hümanizmin yanılsamalarına gerçeklikle karşılık veriyor: zayıf, dengesiz, teslim edilmemiş insanlık. Bilim, yoksulluğun azaltılmasına ve hastalıkların hafifletilmesine olanak sağlasa da, tiranlığı iyileştirmek ve savaş sanatını mükemmelleştirmek için kullanılacaktır.

~ John Gray, Saman Köpekler: İnsanlar ve Diğer Hayvanlar Üzerine Düşünceler