Olabildiğince Açıkça ve Dürüstçe Kendini İfade Etmeyi Denemek;

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde "ictenlik" tarafından oluşturulan Olabildiğince Açıkça ve Dürüstçe Kendini İfade Etmeyi Denemek; başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 12,804 kez görüntülenmiş, 122 yorum ve 2 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Olabildiğince Açıkça ve Dürüstçe Kendini İfade Etmeyi Denemek;
Konbuyu başlatan "ictenlik"
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Hayattan aldığım bazı dersler

Aşağıdakiler kaba genellemelerdir ve tabiki mikro bir azınlık için tersi ya da istisnası mümkün ama kabaca

İnsanlar dürüst açık ontoloji tartışmazlar

İnsanlar dürüst açık kozmoloji tartışmazlar

İnsanlar dürüst açık bilim ve bilgi tartışmazlar

İnsanlar güç ve çıkar ilişkileri dışında nadiren bilgi edinir ve isterler
İnsanlar kendilerini rahat ettirenler dışında gerçeklerle ilgilenmez

İnsanın felsefe telaşı kabaca yukarıdakiyle ilgilidir

İnsanlar bunların nedenlerini tartışmazlar

İnsanlar din milliyet kutsal vb yücelik addedikleri değerlerinin tersini tartışmazlar. Bunlar angajmanlardır.

İnsanlar bir siyasi partiye, bir spor kulübüne, bir ideolojiye, bir düşünce sistemine ait ve üye olma gibi grupsal sınırları çizili ve belli düşünce yapılarına üyedirler ve tersini tartışmazlar. Tersi açık bilgi istemezler
Tersini çoğu zamanda bırakın tartışmayı tartıştırmaz da düşmanca algılar seni öteki kategorize eder

İnsan insanı insan birliğinde birlemeyi beceremez

İnsan kendine benzeş gruplar üzerinden aidiyet belirler

İnsanlar özgür tarafsız bilgiyle özellikle herhangi otoritenin patentlemediği sunup savunmadıdığı ya da otoritelerinin ticari vb değer atfetmediği bilgi bilişle ilgilenemezler

İnsanlar aidiyetine göre; dini inanç kurumu, bilimsel bilgisel otoritesi, akademisi, ideolojik önderi, ait olunan grupları ya da düşünce takımını temsil eden kanaat önderleri, liderleri, alfaları vb açıklamdıkça ve bunlar yol yön göstermdikçe bilgiye taraf olamaz ve özgür bağımsız bilgi edinemez, işleyemezler ve toplayamazlar

İnsan özgür değildir tutsaktır

Bu tutsaklıktan kurtulmak istememektedir

İnsanla paradigmal serbest tartışma için aidiyet sahibiyet belirlemeleri sürdürülmelidir

Yani açık özgür bilgi uğraşı, serbest soruları olan çok sınırlı insan dışında insanla genelde bilgi, felsefe, filozofi bilim vb kapsamlı bir iletişim kurulamaz.
Muhtemelen ticari kişisel vb çıkar ilişkileri dışında

Bilgiyle ilgili saçma bir fayda pazarlanabilirlik rantıbilite vb analizi öne sürer. Öğrenmenin ve bilginin önemini kavrayabilmiş değildir.

Yani insanlarla iletişim ve iletişim denemeleri subjektiftir ve her defasında kişinin inanç, duygudurum, değer, ideoloji, angajman, hayal düşünce dünyası gibi pek çok değişkeni içermeli hesap etmeli ve ele almalıdır. Tüm bunlar bilinmelidir. Bu anlamda her birey eşsizdir. Bireyler sınırlı alanlarda kabaca kategorize edilebilsede birden çok kategorizasyon genellemesi bireylere uygulanamaz

Genellemeler ve belirlenenler dışında kendini kendine has özgür düşüncelerle tanımlayanlar belirli kamplara dahil edilerek yargılanıyor ve anlaşılmıyor

Serbest düşünce açıklama, düşündüklerini iletme paylaşma yayma ve verme istenci dışında iletişim çoğu zaman nerdeyse tamamen bireysel ve iki kişiliktir ve iki kişilik yapılmalıdır

Felsefe büyük oranda sorular ve soru cevaplar yoluyla sürdürülmelidir

İnsan tutsak olma dışında özgür bilgi felsefe bilinç üretemez

İnsanla bilgi tabanlı iletişim boşa beyhude çabadır

İnsanın sahibi, sürü/grup lideri, otoriteleri dışında bilgi tabanlı iletişim sağlama hakkı yoktur. İnsan teknik tutsaktır.

İnsan bilgiye ya düşmandır ya da ondan korkar

Sürüler ve sürü bireyleri kendi kaderini tayin etmeyi isteyene öğrenene bunun için çabalayana bunu seçene kadar sürüsüyle rahat bırakılmalıdır

Bilgi söyleşmesi sürüden ayrılanla yapılır
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kadın erkek ilişkileri şeylerini okurken insanları hayvanlar gibi hissediyorum. Sonra bakıyorum: "Tamam ben bunlardan değil miyim? Yani aynı tür değil miyiz?
Kendi kendime niye öyle görüyorum ki ve neden arada fark hissediyorum ki " diyorum ve sonra şöye oluyor..
Sanırım tüm hayvanlar gibiyiz. Yani bazılarımız kaplumbağa, bazılarıımz fil, bazıları ceylan gibi farklı olmalı ya da buna benze bir şey, bilmiyorum

Bir şeyler için bir şeyler yapmak bana saçma geliyoır;
Doğa da şöyle olur. Susadığında su içersin ve ya da acıktığında gider avlanır ve beslenirsin.
İlginçtir bir etobursan günlerce öylece yatar sonra kalkıp bir av yapar tekrar yatarsın ve acıkma zamanı bellidir. Bunu sana karnın söyle, işler öylecedir, doğaldır, zorlamasız, bir şeye karışmazsın ve zorlamazsın.
Tam böyle hissediyorum ve bunun tersi her şey beni zorluyor.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Çocukken okulda ki ders isimlerinden biri de "Hayat Bilgisi" idi..

Kavram olarak çok güzel değil mi,? Okulda size neler öğrettiler bir şey öğrettiler mi? Bir düşünün

Eğer okulların bir şey öğretmemesini ülkeye politik koşullara bağlıyorsanız Kanadlaı ,ABD ve Almaynalı bir bireye okulda hayata dair ne öğrendiğini, okuldan bir şey öğrenip öğrenmediğini okulun ona ne çağrıştırdığını ve okuldan aklında ne kaldığını ve okulun ona şimdi ne hissetiridiğini bir sorun

-ben yanıt vereyim

-bir çeşit mini askerlik- -ismi değişik hafifiletilmiş askeri eğitim gibi-
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
hüzün
yalnızlık
kendili bir kimsesizlik

çokçuk, çokluk
dışarısı çokluk dolu
ve çokluk dolu dışarısı
çoklarımız

çoklarımız içinde kendili kalış

zaman
ayırgaç
bitirgeç
tüketgeç
 

Raphael

Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2022
Mesajlar
189
Tepkime puanı
39
Puanları
28
Konum
Zonguldak
Bu biraz karamsar bir yaklaşım olmuş.

Yanıtım da şöyle:

- Akdeniz halkları tartışmaya / konuşmaya / sorunu tartışarak / konuşarak halletmeye eğilimlidir.

Orta doğu halklarında neyin söylediğinden çok kimin bunu nasıl söylediği önemlidir.

Oysa ki burada ciddi bir ervimsel geçiş durumudur. AKlım yine Savaş Ay'ın 90'ların sonunda hazırladığı "sokak felsefesi" programı geldi (programın adını unuttum internetten de bulamadım).

Önemli olan bu tartışma kültürünü yaymaktır. Yoksa sokaktaki insanın tabi ki büyük filozoflardan biri gibi konuşmasını bekleyemezsin.

Ama şöyle bir olumlu çabanın var olduğuna ben inanıyorum: Felsefi düşünce biçimini yaygınlaştırmak. Sorgulayan, eleştiren, araştıran insan tipini arttırmak. Bu insan tipini arttırırsan bir ülkede siyaset de temelden değişecektir. Ben öyle düşünüyorum.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanımsızlık, Kimlik arayışı

Parçaları birleştirme, toplayabilme ustası,
parçaları toplama ya da biriktirme ve bir araya getirebilme ustası
Araştırma master,
biriktirme ve tanıtlama ozanı

zaman beni öldüren şey. zaman beni yoruyor-yeniden varolur muyum?

Kendimi bazen boşluk bazen doluluk gibi hissediyorum
Yerin dibinde buluşmuş tamamlanmayan -birleşemeyen- parçalar gibiyiz

Her neyse bir gün bir yerlerde tüm bu şeyler ve tüm bu işler üzerine (kafa patlatmaya başladım ve sonra buluşlarla aydınlandım sandım ve sonra da), sözde ve sahte sosyal duyarlılık ve sosyal sorumluluk sosuyla da süslenmiş olarak, bilmeyenlere de akıl veren ve bilmeyenlere öğretim, araştırma yolları -ipuçları- sunan, kendini öğretim misyoneri ve bi halt sanan/sayan ve bilmeyeni bilmez yerine koyan, akıl öğreten şeyler yazmaya başlamıştım..
Sanıım bilmiyorum. Bir referansa göre böyle

Kimse bilmiyordu ve herşeyi ben biliyordum ve bu yüzden konuşmaya baladım
aslında yazmaya desek daha doğru
Yazdıklarımı bir kaç foruma postaladım
egomıun boyunu ölçtüler

Herkese akıllar/bilgiler vermeye gittim. Fazlasını dağıtıyorum...
Biraz dağıttık ama bende çok kaldı

umrumda değilsiniz (bilmiyorum kim kimin umrunda neden nedir?)
eskiden sanırım kendimi kurtarıyordum bilmiyorum şu an ne yapıyorum
antimask, antipersona ve egoyla egomuzla gezeriz
-belki de acı çeker kendimize üzülür acırız
güçlü rolu yaparız
birleşecek birleşmeler ararız
bilmiyorum
belki de kimi yolculuklar b-öyle başlamıştır

İnsan, ayı, domuz ve boğa gibi hayvanların karışımı, bileşimi olmalıyım..
özgünolma çabam vardı başladığım yeri bile unuttum
bir yere gitmişsen ve oradaysan başka yerde dğeilsindir
burdaydım sanırım.
bilmiyorum

düşüncelerle dans edeceğimi sanıyordum
kavramlarla biraz oynadım
tüm bunlar bitmesi gereken can sıkıcı şeyler;

kedimi şundan bundan kattım derledim oluşturdum
kayboıldum
ben kimin bilmiyorum
 

Raphael

Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2022
Mesajlar
189
Tepkime puanı
39
Puanları
28
Konum
Zonguldak
İçtenlik düzenli kullandığın ilaç filan var mı? (özelden de yanıtlayabilirsin)

Bazen kendini kaybedip kontrolsüz yazıyor gibisin. Bana mı öyle geliyor?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İçtenlik düzenli kullandığın ilaç filan var mı? (özelden de yanıtlayabilirsin)

Bazen kendini kaybedip kontrolsüz yazıyor gibisin. Bana mı öyle geliyor?

anti-farma ben ilaç almam

üç yıl önce yarım aspirin aldım bu olur mu?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bilimi üreten örgütleyen ve hatta savunan orta sınıflara neden kızgınım!

Rahat ve seçkincilik batağındalar da ondan . En özeti bu.

Başa dönelim. Yaşar doğar büyürsün. Dünya acılar, adaletsizlik, sefalet ve savaş kavga doludur. Hiçkimse bir şey yapmıyordur. Değişmesini istersin, bir şeyler yapabilmeyi istersin ve o arada hayat yarılanır, hiç bir şeyin değişmeyeceğinin farkına varırsın. Bu arada, iktidarları, dinleri, otorteleri, güçlüleri, güç ve para sahiplerini, bazen aldırmayan insanları ve cehaleti suçlardın. Ben bunların hepsine sırayla saldırdım ve hepsini suçladım ve hiç bir sonuç alamadım. O halde yanlış hedeflerdi ve o doğru hedefi arıyorum. Şimdi sıra bilime geldi.

Bilim bize aydınlık özgürlük refah ne sağladı?

Ortadoğıunun kıyısındayız memleketi garabet götürüyor Daha aşağıya inersek, savaş, kadın çocuk köleliği ,insan istismarı ne halt ararsan var. Tepkisizlik insan olmamak gibi o zaman varlığımı ortaya koymamış olurum ve kendimi hiçlerim

Bilim bilgi eğer insanlığın en yüce idealiyse, en kutsal güçse, en üst/üstün olan gayeyse bana göre onu örgütleyen sınıf güç sahibi olmalı ve bana göre bilgi örgütleyen ve bilen yönetenden güçlüdür ve yönetenin üzerindednir.
Eğer bilgi güç ve özgürlükse.
Bilgi sahibi yönetenin kulu olmamalıdır. Kendi sınıfını yönetenden özgürleştiremeyen, bilgi üretim sürecini denetleyemeyen ve iktidardan özgürleşmeyen/özgürleştiremeyen ve insan özgürlüğünü insan haklarını tartışamayan ,koruyup savunmayan bilim bilgi sınıfı olamaz. Benim kafamda lağvedildi., Varlıkları kafamda çöpe (karadeliğe) sürüldü, hiçlendi:
Ben bilim diye örgütlü bir güç ve sınıf göremiyorum. Olsa iktidara gücü yeterdi.İ stese savaş durdururdu. Bin kamyoncu Kanada da hayatı felç etti.

Bilim bilim diyen orta sınıf artık benim kafamda (%90) şudur.
Konfor, rahat ,uçkur, kolay yaşam, kolay para kazanma = aynısı, pembe = pembe,

Eğitim sisteminden de öyle seçiliyor. Siz en zekiler sanıyorusunz iyi bakın en iyi uyum alanlar itaat

Sınav sistemlerini kaldırın ve ölçme değerlendirme sistemlerini değiştirip bakın, eğitimi aradan çıkarın ve beceri ölçün (beceri öğrenme yeteneği hatta başka ölçütlerde ekleyin)
eğitim sisteminde öğrettiklerinize dair hiç bir ölçme yapmayın

Bir kere para kazanç toplumsal statü vb yi eşitleyin bakalım kimler hangi işlere aday oluyor?

Hindistan da ve Kore de ayrı Norveçte ayrı eğitim profili bulurum çünkü Norveç te balıkçı olmakla hakim olmak arasında fark olmayabilir.

İrlanda da ofiste çalışacağıma dağda çoban olmayı yeğleyebilirim ..

Kayserilini lafı vardı. Bunda bir şey olmaz okusunda doktor hakim bir şey olsun diye.

Yaızm buradaki yazım ve tartışmaların uzantısı olarak üretildi


 
Son düzenleme:

Raphael

Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2022
Mesajlar
189
Tepkime puanı
39
Puanları
28
Konum
Zonguldak
- Aşı örneğini vereceğim ama sizler galiba aşı karşıtısınız öyle değil mi?

/ Ya da plastik kirliliğini ele alalım. Bilim olmadan nereden haberin olacak plastik kirliliğinden?

Olaya zıt noktadan bakıyorsun ve bence yanlışsın.

Anlayabileceğin: termik santral olsun mu olmasın mı? - Bence her mahallede termik santral olsun mesela. Ne dersin? (bilim yok ama cevap verirken bilimden söz etmeyeceksin)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
- Aşı örneğini vereceğim ama sizler galiba aşı karşıtısınız öyle değil mi?

/ Ya da plastik kirliliğini ele alalım. Bilim olmadan nereden haberin olacak plastik kirliliğinden?

Olaya zıt noktadan bakıyorsun ve bence yanlışsın.

Anlayabileceğin: termik santral olsun mu olmasın mı? - Bence her mahallede termik santral olsun mesela. Ne dersin? (bilim yok ama cevap verirken bilimden söz etmeyeceksin)

Bu kadar basit değil, tartışmak istediğimi de sanmıyorum
Her insan özerk olmalı
Otorite olmamalı
Otorite gücü de olmamalı
bilim varsa bilim bir el de olmamalı kontrol edeni de olmamalı
Para olmamalı, bilim parayla satılmamalı
Patent olmamalı
Sınıf olmamalı
Akademi olmamalı
Rütbe olmamalı
seçici olmamalı

Doğayı yeğlerim, yarın her binayı her teknolojiyi insan yıkmayı seçsin, en başta ben koşar ilk balyozu ben çakarım

aşı yerine seleksiyon ya da ölümü yeğlerim bu basit (eğer ilkel çiçek aşısı gibi değilse.. ona bir itirazım yok)
zayıfsam öleyim türün genetiğini niye berbat edeyim (ben sentetik herşeyin insan biyolojisine sokulmasına karşıyım, sentetik değilse sorun yok)

Enerji için çekim dalgalarını kullan (araştır bul keşfet) güneşi/ışığı kullan (genişlet) başka bir şeye gerek yok
hadi suyu rüzgarı kullan
niye kömür yakayım
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Türk politikası bir lağım, covid gündemi de öyle.
İnsan insan kalabilmek için ya da insan insana saygısını/sevgisini, aidiyetini koruyabilmek için ve dünyayı algılayış biçimi, sevecenliği tüm bunları koruyabilmek için de bu kisinden uzak durmalı ama nasıl olacak bilmiyorum
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Türkçe Kuran Okuma Deneyimim -1996-97

(Özet: Tanrı gittiğinde büyük bir parçam gitmiş gibiydi, büyük bir boşluk ve hezeyan hatta acı hissettim.)


Sanırım 25 yıl olmuş. 3 tam kez o metni devretim. Emin değilim ama belki 6 ay üzerinde uğraştım ve çalıştım, uzun notlar aldım, bir defter doldurdum ve o dönem neredeyse (sıralı vs olmasa da) eminim tamamına yakınını ezberlemiş olmalıyım çünkü ilk gençlikte bunu yaptım ve çok çok güçlü bir hafızam vardı.

Okuma deneyimini olağanüstü içsel, huşu huzur verici bulmuştum. Oldukça aşkın addetmiştim, özel addetmiştim. Bir tür kişisel şifa, meleklerin okumaya eşlik etmesi gibi hislerle okudum ve okumaya bedenimde gezen ısı ve sıcaklık şifa hisleri eşlik ediyordu. Olağanüstüydü ama şimdi bakıyorum da hiç bir anlam ifade etmiyor. Ne çocuksu ne gençsi..

Bugün hafızamda hiç bir şey kalmamış gibi bazen karşılaştırmalı olarak kuran, incil, tevrat tararsam biliyorum ya da bazı yerleri ana hatlarıyla hatırlıyorum. O zaman umursamıştım. Şimdi bakıyorum da gençliğimin en güzel çağını bomboş yemişim gibi geliyor ama hisleri duyumsamaları hatırlarsam güzel hissettirmiş.

O zaman internet yoktu ya da çok yeniydi ve yaygın değildi erişemiyorduk. Erişsekte eminim ateizm kavramı bilinmiyordu ve bu anlamda çok bir tartışmaya erişmemiştik o yüzden tam bir dindar ahlakı ve gözüyle de okudum. Yani çok beni rahatsız eden bir şey de olmadı. Bir iki yer çok takıldım ama en güçlü takılmam kadın haklarıydı. Kadının miras hakkı ve tanıklığına çok takıldım, bunu kafamda oturtamadım. Bir çelişki dersek o zamna o olmuş. En güçlü çelişki benim için o olmuş.

Benim islam diniyle çelişmem açıkçası kuran üzerinden değil. Yani benim dini bakışımın değişmesi ve islamdan ayrılamamın sebebi gerçekleri araştırmam ve felsefe ve ontoloji (varlık bilgisi) kavrayışı üzerine derin düşünüp varlıksal bir başlangıç dolayısıyla varolanı yoktan yaratabilecek bir tanrı olamaycağını keşfetme ve buna dair kesin bir kişisel kanı edinme üzerine oldu. Yani hiç bir eminlik boşluğum yok ve bende hiçbir kuşku kalmadı.
(Mısri sende kayd-ı dindar kalmadı der Niyazi Mısri. Aynen de öyle oldu. birden oldu. Bir gecede oldu.)

Yani islama kızarak küserek ayrılmadım hatta kişisel ahlak öğrenme temelimde derin izleri olduğu içinde yıllarca bilgi tabanımın parçası oldu. Ben hiçbir zaman katı bir maddeci olmadığım, yaşamı dünyadan ve buradaki ve tek bir yaşamdan ibaret ele almadığım için ve tanrıyı ne kadar kötü anlatılsa da kötü bir varlık olarak düşünmediğim onu kafamda dengeli eşit adil ele aldığım için tanrı inancı da bana çok şey katmıştır. Hala da Kurandaki belli bilginin kadim bilgiden kültten esin evrensel sembolizma olacağını düşünüyorum ama tamamı değil. Çoğu bana göre tarihi bilgi parçası ve Tevrat, Sümer insanlığın kadim bilgisinde esinlenmiş bozulmuş yozlaştıırlmış bilgi. (Mesela göğün 7 kat olmasının bana göre anlamı var. Hala bugünde var. Bir sembolizma olarak o rahip bilgisi. Ben ona öyle diyorum. Bunun gibi şeyler)

Bir de ben ilk çocukluktan itibaren yatağa başımı koyar tanrı ve meleklerle içsel düşsel konuşurdum. Bu alışkanlık 32 ye kadar da aşağı yukarı devam etti. Tanrı gittiğinde büyük bir parçam gitmiş gibiydi, büyük bir boşluk ve hezeyan hatta acı hissettim. O boşluk dolmayacak yerine ben geliyorum. Kendimi oldurmalıyım/doldurmalıyım oraya geliyor. Sorumlu hissetmeyle çocuk hissetme farkı.. Kendin olma kendi ayakları üzerinde durma gibi bir şey tanrı yerine geliyor: Ben boşluk duymuyorum çünkü tanrı dışında göksel farklı inanışlaırm var. Çokboyutlu kozmoloji ve hem biz hem tanrı gibi olan bir yanımız (bütünümüz) gibi bir şeye inanıyorum. Bu tanrıdan daha güzel:
 
Son düzenleme:

Raphael

Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2022
Mesajlar
189
Tepkime puanı
39
Puanları
28
Konum
Zonguldak
Bütün başlıklarınız dönüp dolaşıp dine geliyor.

Dini bilgileriniz / görüşleriniz de çok benzer ve benimkilerden çok farklı. Bunları tartıştık konuştuk. O konulara artık girmeyeceğim.

Bu kadar basit değil, tartışmak istediğimi de sanmıyorum
Her insan özerk olmalı
Otorite olmamalı
Otorite gücü de olmamalı
bilim varsa bilim bir el de olmamalı kontrol edeni de olmamalı
Para olmamalı, bilim parayla satılmamalı
Patent olmamalı
Sınıf olmamalı
Akademi olmamalı
Rütbe olmamalı
seçici olmamalı

Doğayı yeğlerim, yarın her binayı her teknolojiyi insan yıkmayı seçsin, en başta ben koşar ilk balyozu ben çakarım

aşı yerine seleksiyon ya da ölümü yeğlerim bu basit (eğer ilkel çiçek aşısı gibi değilse.. ona bir itirazım yok)
zayıfsam öleyim türün genetiğini niye berbat edeyim (ben sentetik herşeyin insan biyolojisine sokulmasına karşıyım, sentetik değilse sorun yok)

Enerji için çekim dalgalarını kullan (araştır bul keşfet) güneşi/ışığı kullan (genişlet) başka bir şeye gerek yok
hadi suyu rüzgarı kullan
niye kömür yakayım

-Sen o zaman anarşistsin. Bununla ilgili bir sorunum da yok.

Ama anarşistler karamsar olurlar.

1) Rütbe olmak zorunda. Bilimi lise mezununa bırakıp doktoralı adamı satış-pazarlama bölümünde çalıştıracak halimiz yok.

2) Satın alınan bilim (mesela sigara şirketlerinin çalıştırdığı bilim adamları) bilim filan değildir.

3) Patent illa ki olacak. Bilim adamı ne yiyip ne içecek o zaman?

4) Doğayı bende yeğlerim ama artık avcı-toplayıcı olma şansımız yok. Dünyada belki 100 kabile filan kalmıştır o şekilde yaşayan.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bütün başlıklarınız dönüp dolaşıp dine geliyor.

gelmiyor

ilgisi yok

Atıyorum siteyi 20 profil ziyaret ediyor ve hiçbiri din/tanrı konuşmuyor olsun ve hiç kisme gelip bize" yok siz dini bilmiyorsunuz", "o gerçek islam değil" "siz tanrıyı anlamamışsınız" vs demesin konu hiç dine gelmez

Sorun benle ilgili değil

Ama anarşistler karamsar olurlar.

Saçma ama daniskası düzeyinde

4) Doğayı bende yeğlerim ama artık avcı-toplayıcı olma şansımız yok. Dünyada belki 100 kabile filan kalmıştır o şekilde yaşayan.

O anlattıklarım benim kişisel durumum ya da dünyaya bakışım ve anladğın gibi değil

Savaşısızlık ve barış için ordular olmamalı desem bana ülke güvenliği için gerekli derdin ya da diğer ülkeler var onlar silahlı (yani ordusuz olma şansımzı yok) derdin ve ben bunun farkında olurdum. Tekrar açıklamaya gerek yok

ama dünyada kalıcı barış için ordular ve silahlar olmamalı derdim
 

Raphael

Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2022
Mesajlar
189
Tepkime puanı
39
Puanları
28
Konum
Zonguldak
Onu anladım tabi ama.

Gerçek İslam İşid'dir diye başlık var bu forumda.

Yani düzenli orduyu geçtim. gerektiğinde işkence yapabilen derin devlet mekanizmaları bile gerekli hale geliyor bu dünyada.

Yanlış anlaşılmasın. Bende anarşistim.

Ama 21 yy'ın ilk yarısının ortalarına doğru bile. Mesela din adına bedava cinayet işleyen var.

Sonra "felsefe" forumuna gidiyorum. ve diyorlar ki: "Evet gardaş. Dinde vardır. din demek bedava cinayet işlemek demek"

Sen o zaman böyle mi düşünüyorsun?

- Ben bunu ciddiyet olarak görmüyorum.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bilgi edinmekle, bilgiyle, ilgili yaklaşımım:..

Bilgi edinmekle ilgili yaklaşımım temel olarak edinme/edinim, öğrenim kazanım gibi süreçsel bir şeyi işaretliyor. Bu daha çok bir ayı ya da kaplanın hayatta kalma ve yaşamını sürdürme ve deneyimleme sürecindeki bilgisi ve buradaki edimsel öğrenimsel doğal süreci ya da buradaki kazanım tecrübe artışı ve aslında doğal süreçsel öğrenim/kazanım gibi bir şeyi işaretliyor.

Bana göre insanların çoğu bilgiyle ilgili yapay bir mülkiyet ilişkisi kurar. Bir bir çıkar ve hak sorununa dönüştürür ve bilgiyle kurulan bağ sahip olma ve mülkiyet üzerinedir. Aslıdna insaların çoğu bilgiyle ilgili direkt yaşamsal çıkar, getiri olanağını ve ilgisini işaretler.. Yani bilgiyi çıkar (getiri) için sahip olunan stoklanılan bir obje gibi görüyorlar ve paraya sahip olma gibi güce sahip olmayla belki bağıntılı bir çıkar için ve uğruna ys da karşılığında bilgiyle iletişim kuruyorlar.

Bilginin etkinliği;

Yukarıdaki yaklaşım dışında;
Atıyorum insanın beslediği bir kediyi ele alalım. Aslında bilgi alması ve edinmesi bilgi kazanımı ve öğrenim onun için yaşamsaldır. Yan insan bir gün onu terkeder sokağa atarsa avlanma yemek toplama bilgisi yaşamsaldır. Yukarıda dediğim anlam ve biçimiyle ele alırsak bilgi doğayla yaşamla başetme yeteneği, ayakta kalma ve doğa karşısında varoluşunu sürdürme ile ilgili bir temel ve araç ama bunun dışında şu olabilir.

Yani kedinin hiç bir zaman doğaya ve kendine, kendi başınalığa ihtiyacı olmayacağını ve insanın onu besleyeceğini varsayalım ya da insanın bilgi edinme ve bunun gerkeliliği iligili bir çatışma ve yukarıdka ikedi gibi eksiklik ve gereklilik duymaycağını varsayalım .Bu durumda bile yine de öğrenme etkinliği ve bilgini bir ayrıca etkinliği vardır. Onu da şuna benzetmeye çalışacağım.

Bir kentin ve metronun manzarası. Yeraltı ve karanlık, betonlardır.
Bir de her yere yöne yol alan bir trenin manzarasını ele alalım. Dağlar, ovalar, ormanlardır.
Bilgi etkinliğini ikinci manzaraya benzetelim ama mutlak çıkarcılık faydacılık ölçütünde subjektif bunun bir getirisi olmaz. Bu keyifli bir manzara olmayablir. Yani o tren çölden, Bağdat, Yemen ve Ukraynadan da geçer. Tüm herşeye tam bir görüş açısı sağlayacaktır yani çok yönlü ve insan kendine izletileni ya da sadece hoş olanı ve görsel duyusal görülmek işitilmek isteneni izlemek istiyorsa bilgi ikinci anlamda gerçek bir ortak payda değil. İktidar bilgiyi her zaman güç, bomba, çıkar, yönetim örgütlemek için kullanır. Peşine taktığı ve birincil işbirliğine girişip görev verdiği lejyon takımınıda buna uygun amaçlarla güdüler. Yani yine de erişilen manzara sınırlı oalbilir, hoş olmaybilir ,subjektif çıkarlalra uyuşmayabilir ve ya da iktidarın ve hatta benliğin kendini ya da olaları hoş görme ve hoş deneyimleme istencinin kendini tehdit edebilir. Yani gerçek bir bilgi ilgisi bir getiri/çıkar sağlamadan ziyade sosyal yük ve sorumluluğa hatta ağırlığa dönüşecektir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
(Bu bazılarımıza) istediğim şeyleri/bir şeyleri gerçekleştiremedim ya da yapmak isteyeceğim o kadar çok şey vardı ki, hayat, hep her şey yarım kaldı -depresyonu- üzerine;

Sanırım eski bir kutsal kitabın parçası olarak "Vaiz" diye bir bölüm var. Vaiz anlatıyor. Kral oldum, güç sahibi, bilgi sahibi herşeyi oldum, hepsini gerçekleştirdim ama bu dünyada yapılan işler boşmuş ve rüzgarı kovalamakmış diyor.

Dün sanırım ilginç bir sohbette, hiç bir şeyi gerçekleştirememiş olma üzerinde duruldu. Yaşamsal istekler, arzular, mutlu olma, sahip olma, istediğin/isteyeceğin bir durumda olma ve yaşamı takip. Baktım da ben de bunların hiçbiri yok. Hiçbir şeyi gerçekleştiremedim, gerçekleştirememiş hissediyorum evet ama kendimden hoşnutsuz değilim hayır. Ben buyum ve kendimi bir ölçüde gerçekleştirdim , kendimi gerçekleştirmiş hissediyorum, diyebiliyorum evet.
 

evrenselbirey

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2020
Mesajlar
108
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
usa
Hangi Felsefe Akımına Yatkınsınız ?
Epistemoloji
düzenleme-edit (15.04.2016)

dönüp dolaşıp bu başlığa geliyorum sanırım bugünlerde;
bi tür kendini anlatma sıkışması-aşması
kaybetme/kaybolma-boğuluş, anış
yalnızlık-yalnızlaşma boğulması/içgüdüsü,
kendini olduğu gibi anlatabilme arayışı ve düşünce durumunu subjektif geçirebilme güdüsü
kendini toparlama isteği- yalınlaşma beklentisi de dahil -sadelik arayışı
önce kendini toparlama ve doğru sunma isteği ile birleşik
--
yabancılaşma, duygudurumunu kontrol
kontrolsüzlük ve kendisizlik başta olmak üzere sonlar ve kötü fikrlerle boğuşma
edememe, gerçeğe nüfuz edememe, kendini gerçeksiz ve yalnız içine çekinik hissetme-kapanma- duygusal yalnızlığını aşamama birleşik
daha edilgen anlatmak -deneyeceğim; çekinik bir ton
(aşağıda ilerleyen)

gerçeğine anlam verememe, kendini ve duygu durumunu aşamama ve bölüşememe,
gerçekliğini algıladığı gibi diğer kişilerin önüne getirememe ve çözümleyememe
gerçeğini yeterince iyi paylaşamama, kendini kontrol edememe,
dışardaki gerçeğe yabancılaşma ya da gerçeğin anlamsızlaşması-kaybolması -daralması ve büzüşmesi gibi hisler
kendi içinde olmama hali -kendinin içinde başkalarının olması ya da karışık karmaşa hali
ya da kendi içinde olmama-durumların karışması gerçeği nkarışması gibi tuhaf durumlar
kendini onaylamayan bir yabancının duygusal çatışmalarıyla yaşamak ve bu ben değilim demek gibi bir durumda durum beni ifade etmiyor olmak hissi
ve kontrolsüz duygusuzluk/kişiliksizk halleri
duygudurumuna nüfuz edememe, durumu değiştirememe
boğuşma-boğuşmalı

kendni onaylamamak-diğer çatışmalar başkası olmak-başkasına bulaşmak bulanmakl ıhisler- geçişmek -tarif onaylanmamak/onaylayamamak birleşik
garip
ve başkalarının içinde olması gibi haller
enerji bulaşması gibi duygular hep boğulma halleri yabancılık, gerçeklik yitimi -araç sürme zorlukları -gerçeklik ve iş yürütme zorlukları stres boğmaları anomalileri -olgun tepkiler verememe- Durumları aşamama ve çözümleyememe- duygusal saplanma zorlukları içinde

gerçekliğin gerçekten daralması zorlanması karanlıklaşması-boğulması-boğuklaşıp ve kısılması gibi haller
yürek baskıları ve zorlukları; yürek boğulmaları, yürek karanlıkları, acıdan yapılma endişelerle, anlatılmayan duygu durumlar ve enerji basmaları-kara basmaları
ısınmalar-soğumalar-ateş ısı basmaları vb. leri

ve bunları yeterince bölüşememe ya da nedenlerini bilememe
ya da başak şeyler bağlaam alternatif terolier üretme çzöümelyemem dışa sunamam ne yapıalcğaını bilemem halleri
tam açıklayamama cevap edinme yalnızlığı
cevaplara ya da yardıma ihtiyaç duyma birleşik

aşma arayışları içinde bölüşme paylaşımları deneme
ve kendini sunuş biçimini tanımlama giderme iyileştirme arayışları da dahil buna

içtenleşme ve doğal sunum arayışı- elinde birşey varmış gibi davranmadan ya da biliyormuş gibi yapmadan
ve bi şeyler sunuyormuş gibi olmadan ama hala bunu yaparakta olsa kendini anlatabilmeyi deneme

gerçek varlığının, sanal varlığının duyduğu acıları ya da yaşamsızlığı yaşam zorluğunu varlık sıkışmasını giderebilme/ paylaşabilme-çözümleyebilme
geçirebilme ya da yol bulabilme
duyguları acıları ve kaygıları hatta kontrol
--
paylaşacak sınırlı kitle olduğu fikirleri dirençleri
bunu insanlara çapraz ve boğuk geldiği algıları
gerçekdışı ya da anomalik ya da tıbbi algılandığı ilkeleri
enerjisel (ya da alternatif) gerçeklik -fikirleri ya da açılımları- olabileceğine inanmayan kitle düşüncesi baskıları
ilkeleri
gerçeklik anlayış farklılıklarının gölgelemesi sonucu sunamama ilkesi vb. leri
ve bunu nbaştan analtmayı ve analtacağı bozması çarpıtması geçirememesi içinde boğulma yalnızlaşma düşünceleri
düşüncelerini ve kendini anlatmama becerememe
iletmeme hisleri
gerçekliği farklı algılamanın ya da görmenin ve tanımanın getirdiği zorluklar ve ortak fikre sahip olmama
sınırlı bi kitleye has deneyim ya da benzeri inancı düşüncesi ya da düşünceleri

duygusal açıklamalar yapma zorluğu ve kendini tanımama, içtenlik zorluğu ve çabası birleşik
kendinde ne olduğunu tam dillendirememe,
kendini ve düşüncelerini yeterince iyi paylaşmama
belki de duygudurumunu ve yönünü kaybetme üzerine insansı-varlıksı arayışlar

ben yapayalnızım arkadaş dersem
anlatamıyorum kimim ve nerdeyim nerde kayboldum bu değil
neler oluyor paylaşamıyorum
düşündüğüm şeylerin kafa karışıklığı ya da buna uygun gerçeklik paylaşımını pek mümkün görmemek
bu olmadı
daha öncede denedim olmadı

hayat sıkışması, duygu sıkışması, kendini ifade etme ve durumu aşma yada benzeri arayarak, belki yardımlaşma bilmiyorum, tam istemiyorum da anlatamıyorum da belki yeni bir yol ve anlatma

(geçmiş yazılarımı düzenleyeceğim ya da sileceğim

burada aşağıda ya da şu an sildiğim bölümde yine kapalı bir duygudurumda ya da karmaşık bir halde buralarda forumda ve internet aleminde boğuşurken kendimde oluşan kişisel zorluklu ve mücadeleli süreçlerde yine bi şeyler yazmışım.

Sonucu, kendini doğal anlatmak yerine düşüncelerini kapalı tutarak sunmaya ve mücadeleye girişmeye ya da
duygu düşünce ve bilgi sunmaya yanlış ve zorluklu eğilim gibi şeylere-nedenlere yormuşum ve düzelten bi açıklama sunmaya mı girişmişim

Yazmışım çünkü Kasyopya verisini okuduktan sonra internette bu ve benzer gerçeklik fikirlerini paylaşanlarla giriştiğim bilgi mücadelesinin getiriği burada oluşumu açıklama açıklığı aramışım, tam bu değilse de bu
Ictenlik;

Ilk sayfadaki yazilarinin bir bolumunu okudum. Anlatimlarin icin tesekkur ederim. Sana iki sorum var, arzu edersen sorayim.

Ilki bu bahsettigin kaskopya (imzamda linki var dedigin fakat belli ki zamanla imza degisti) sey tam olarak nedir? Kisa ve oz anlatma olanagin var mi? Ikincisi ise seninle ilgili. Bu biraz daha kisisel o yuzden email atacagim sana.

Tesekkurler
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Ictenlik;


Ilki bu bahsettigin kaskopya (imzamda linki var dedigin fakat belli ki zamanla imza degisti) sey tam olarak nedir? Kisa ve oz anlatma olanagin var mi?

Tesekkurler

evrenselbirey;

Kasyopya nedir ben siz bütün içtenliğimle içten bir yanıt vereyim. Yanıtım umarım bunun daha önce verilememe/açılmama sebebini açıklayacaktır. Bu çok kısa olmayacak ama benim anladığım biçimiyle en kısa olacak.

Parçalı güneş tutulması diye bir başlık var bakıyorum da, kasyopya bizim için, parçalı insan tutulması, parçalı bilgi tutulması gibi. Nasıl neden?

10-15 yıl kadar önce internet kaynaklarına erişim sağladıktan sonra ama gelişigüzel ama araştırmaya dayalı bir çok okuma yaptım. İnternette bir şeyler aramayı seviyorduk, tam o zamanlar. Bu metin (kasyopya denen) tam hatırlamıyorum ama sanırım forum gibi alanlarda birden çok kez karşıma çıktı. Ona (kasyopyaya) gizemciliğe kadar neredeyse herşeyi okumaya ya da anlamaya çabalayan biri olarak bir kaç göz attım ve sonra tuhaf bulup okumadım. Yani o günün dünyasında herhangi ortalama bir çok forumda bir ilgilisi ,sunulmuş bir örneği sanırım vardı ve benim örneğin uzakdoğu öğretilerinden ruhçuluğa kadar çok derinine olmasa da her şey hakkında bir fikrim olacak kadar bakınmam vardı. Gerçekten de bu metin bir kaç yıl içinde internette ve forumlarda tesadüfen ve gelişigüzel sanırım 3-4 kez karşıma çıkmıştır. Her neyse bu nasıl oldu tam değilim ama bu metni bir keresinde kapılıp okumaya devam etmiş olmalıyım.

Her neyse bu "kasyopya deneyi ya da bilgileri" denen şeyden en az bir kaç yüz sayfayı tuttum okudum ve sanırım onu öylece bıraktım. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum oldukça uzun bir süre sonra onu ya okuma anlama ya da belki de doğrulama yanlışlama isteği olabilir bilmiyorum duyarak gerçekten onu başlı başına okuma, inceleme ihtiyacı duydum.. Yani sanırım aklımda kalan bazı kavramlarla ilgili olmalı.

Her neyse dönecek olursam Kasyopya (deneyi ya da bilgileri ) denen nedir? ya da bundan ziyade onu yayınlayan ve okuyanlara göre nasıl tanımlanır demeliyim..

Ruhsal celse tabiri vardır. Türkiye'den Bedri Ruhselman'ı bilirdik. Çok okumadım ama kavramı bilirdim. Blavatsy'i felan çok yüzeysel bilirdim. Yani eskiden ispirtizma (okült vb) denen uğraş. İçerik buna benzer sunuluyordu. Yani onlar gibi görerek sanarak bir göz attık. ,Amerika da bir grup insan, viya board (ruh tahtası) denenin başına oturup birilerini çağırıp celseler yapmış ve aktarıyor gibiydi. Kasyopya denerek okuyunca aklına bir yıldızdan ziyade bir gezegen geliyor ve onu sözde dünyadışı bir gezegenden biriyle bağlantı kurduğunu iddia eden birilerinin aktardığı bir şeylermiş gibi ya da aslında bu da neydir diye okuyorsun. Burada okuma ilerleyince öyle olmadı ve olmuyor.

Kabaca içerikte sorular var ve cevaplar var. Yani yukarıda dediğim gibi 2-3 insan viya tahtasıyla oturuyor, bir davet yapıyor ve sorular soruyor yanıtlar alıyor gibi görünüyor. Örneğin okumanın girişinde bir soruda: "dünyadışında mısınız" deniyor ve: "size göre evet" yanıtı veriliyor. Okumanın ilerleyen bölümlerinde ise karşıdakinin kim olunduğu sorulduğunda artık: "biz gelecekteki sizleriz" denmeye başladı. Yani bu neredeyse basitçe bir viya tahtasıyla gelecekle iletişim kurma iddiası gibidir. Yani başlangıçta böyle bir şeyi ciddiye almayı bırakalım kafada öyle bir şey tahayyül edemiyorsun. Yani bunu iki uçlu ya da çok uçlu açık okuyorsun. Bizde öyle okuduk. Metin (kasyopya) bu dediğine onu baştan sona bir kaç kez okuma ve bir kaç yıllık zaman sürecinden bizi ikna etmeyi başardı. Yani onun gelecekle iletişim olabileceğine oldukça ikna olmuş durumdayım. Sanırım onu 3 tam kez felan okudum ve hala aslında ikna olmuş değildim ve biraz zaman geçtikten sonra bu oldu..

Nelerden bahsediyor ya da bahsediliyor?

Bunu bölmenin ve kısaca açıklamanın çok zor olacağını düşünüyorum ama bir deneyelim.

Öncelikle kozmoloji. Yani gökyüzünde sonsuz varlık ve yaşam olduğu söyleniyor. Bunun bizim olanı gözlemimizin doğa, hayvan, insan biçiminde olması gibi insanüstü vb biçiminde devam edebileceği ya da ediyor olduğu önermesi var. Boyutlar ya da yoğunluklar söylemi var. Yani bizim algılama şansımız bile olmayan bize göre kompleks başka gerçeklikler olacağı ve iletişim kurulanın da bu anlamda uzak/paralel zamandaki ya da başka yoğunluktaki bütün benliğimiz gibi bir şey olduğu söyleniyor. .
Her neyse içinde bulunduğumuz uzay sektöründe de gelişmiş uzay varlıkları olduğu bunların geçmişte insanı kolonize ettiği (köleleştirdiği) söyleniyor. Bu köleleştirme hem dünyaya geçtiğimiz çağlarda fiziksel inişler hem de insan türüyle yapılan genetik deneyleri ve başka bir çok şeyi de kapsıyor. Ayrıca bu türün insanı denetlediği ve tabiri caizse neredeyse onunla aramızda insan köpek ilişkisi gibi bir ilişkiden sözediliyor.

Yani burada duralım mı ve başka bir şey söylemem gerek var mı?

Şimdi kasyopya nedir? ya da neden sorundu?

Şu yukarıda denilen ve biraz fazlası ben ve benim gibiler için çok güçlü bir olasılık olduğunda hatta bunun doğru olabileceğine karar verdiğimizde işler karıştı. Niye?_

Ben bir felsefe forumundayım ve "a" ve "b" bilgi ortamına gidiyorum. Bir kişi çıkıp dinden bahsediyor ve bir diğeri yaşam koşullarından yakınıyor vs. Şimdi bilgi sistemimin içinde yukarıda dediğim şey artık var. Yani bana göre dinleri 7 ila 12 bin sene önce ortadoğuya dış uzaydan gelen yüksek teknolojili yarı tanrı bir uzaylının yarattığı karmaşa nedeniyle oluştu. Şimdi buna temas etmezsem geveliyor, saklanıyor, gizleniyor gibi oluyorum.. Buna temas etsem deniyor ki; "sen buna mı inanıyorsun?" "bunu nereden çıkardın.?" Cevap versen al başına belayı. Sussan al başına suskunluğu, gevelesen al başın demagojiyi.

Kasyopya denen bir metin var o bunları yazıyor desem ne olduğunun sorgulanmasından ve çok açıkçası boğuşmadan öteye gidemiyoruz.

Her defasında aynı soru ve tepkilere maruz kalıyoruz. Genel açıklamalar yapmaya ve yazmaya çabalasakta en son kişinin inanç düzlemi/durumu vb addediliyor. Daha da kötüsü hurafe vb sınıflanması. Tartışmaya başladığın yeri bulamazsın. Yani bu insanı illet eder. Ben bu denilenden süreçten bezdiğim için olabildiğine susuyorum.

Yani kasyopya benim gibiler için suskunluklu bir tutulma oldu. Çoğu zaman susuyor gizleniyor ya da hatta bir şeyler saklıyormuş gibi olmak gibi bir durum. Açsan ya yanlış anlaşılıyor ya anlaşılmıyor ya da bitmez tükenmez bir boğuşma...

Umarım anlatabilmişimdir. Sorular varsa sevinçle alabilirim ve ben teşekkür ederim.

Bir ateiste göre bir dindar bir hurafe boş inanca kapılmıştır bana göre dindar uzaylı tanrılara daha doğrusu tanrı olmayan uzaylılara tapınır.
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst