kendimizce/aforizmalar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan kendimizce\/aforizmalar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 68,113 kez görüntülenmiş, 511 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı kendimizce\/aforizmalar
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Nejdet Evren

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
İmlenen şey imlendiği andan itibaren kendisine yabancılaşır ve imge o andan itibaren imlenen şeyi temsil eder duruma gelir; bu aşamada, imlenenin varlığı imgeye bağlanmış olur ki imge var oldukça yaşar, oysa imgenin imleyenin varlığına gereksinimi yoktur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Bilgi ve sevgi at-başı gider ve bir araya geldiklerinde Latince’de bilgi sevgisi olarak tanımlanan felsefeye ulaşır. Hayatın kendisi bir felsefedir; bilgi ve sevgiden yoksun olduğunda sefilleşir, çoraklaşır; bilgili ve sevgi dolu olduğunu göstermeye çalışmak bardağın boş kısmını dolu göstermeye çalışmaktan farksızdır; hakikat dolu olanı boşaltmaz, boş olanı da doldurmaz hem dolu hem de boş olanla birlikte varlık kazanır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Hiç kimse kendi hatasından dolayı başka birini sorumlu tutma eğilimi göstermemelidir; zira, özünde yoksa kişinin başkasının hatasına ortak olması mümkün değildir. Aynı zamanda kendi hatasına başkasını neden göstermek insanın kendini yalanlamasından başka bir şey olamaz. Öncelikle öz-eleştiri yaparak hatalar görülmeli ve giderilmelidir.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
İnsanların gerçek yüzü zor zamanlarda ortaya çıkar, zira mask/elenmeye fırsat bulamaz...tam da bu zamada onun gerçek yüzünü resmedip tarihsel belleğine işlemeyen, sonraki iyi günlerde mask/enin aldatmasına kapılır...mask/elenin kazancı karşısındaki sefil belleğin sayesinde gerçekleşir...demo-krasi latincede halkın iktidarı anlamında ise, halk nerede ve kim diye sormalı!? Bellek yitimi halkın kendini yönetmesine engeldir....
Maalesef, zor zamanlarda ortaya çıkıyor. Ne yani dostluk kurmak, evlenmek için zor zamanları mı beklemeliyim?

Bana kalırsa zor zamanlar gelmeden de bir şekilde tanıyabiliriz. Açıkçası bana arkadaşlık yavan geliyor, gülelim, sıkılınca arayalım, televizyon gibi bir şey bu, bir insanla televizyonla kurdukları gibi ilişki kuruyorlar. Neyse...
Hiç kimse kendi hatasından dolayı başka birini sorumlu tutma eğilimi göstermemelidir; zira, özünde yoksa kişinin başkasının hatasına ortak olması mümkün değildir. Aynı zamanda kendi hatasına başkasını neden göstermek insanın kendini yalanlamasından başka bir şey olamaz. Öncelikle öz-eleştiri yaparak hatalar görülmeli ve giderilmelidir.
Keşke herkes bu yazıdan ders alsa.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Haklısınız, insanları zor zamanlar dışında da tanıyabiliriz; ilişkilerimizi geliştirebiliriz ve lakin tamamen şansa kalıyor sonuçlar. Hayatın kendisi temelde şanslar üzerine kurulmuştur. Şansa da aslında inanmıyorum buna rastlantı, tesadüf demek daha doğru geliyor. İnanırız, inanmak isteriz lakin bilemeyiz, bildiğimiz anda ise iş işten geçmiş olur. Bildiğimiz şeye inanmamızın gereği de kalmaz. Paylaşımcı olan insandan çekinmemek gerekir. Çok kolay bir test ile bunu yapabiliriz; nasıl mı? Kocaman bir sofra hazırlayın ve tam ortaya yalnızca bir tuzluk bırakın, tuzluğu kullanan kişilerin tuzluğu nereye koyduklarına bakın; bırakılan yer ego-nun yeridir.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Haklısınız, insanları zor zamanlar dışında da tanıyabiliriz; ilişkilerimizi geliştirebiliriz ve lakin tamamen şansa kalıyor sonuçlar. Hayatın kendisi temelde şanslar üzerine kurulmuştur. Şansa da aslında inanmıyorum buna rastlantı, tesadüf demek daha doğru geliyor. İnanırız, inanmak isteriz lakin bilemeyiz, bildiğimiz anda ise iş işten geçmiş olur. Bildiğimiz şeye inanmamızın gereği de kalmaz. Paylaşımcı olan insandan çekinmemek gerekir. Çok kolay bir test ile bunu yapabiliriz; nasıl mı? Kocaman bir sofra hazırlayın ve tam ortaya yalnızca bir tuzluk bırakın, tuzluğu kullanan kişilerin tuzluğu nereye koyduklarına bakın; bırakılan yer ego-nun yeridir.
Keşke tuzluk örneğindeki kadar basit olsa, bu kadar kolay yargıya varmanın doğru olmadığını düşünüyorum, biri adam öldürse bile, ona bakmak gerekir, neden öldürdü diye.
Tecavüz hariç, sebeplerini göremiyoruz bence. Tuzluk örneğine gelirsek, belki kendisi çok atik biri, üşenmesin kalksın alsın diye düşünmüştür, aklıma gelen bu, gelmeyen şekillerde de iyiye yorulabileceğini düşünüyorum.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
İtalyan ceza hukukçusu der ki " suçu toplum hazırlar, birey işler" , suçla mücadele konusunda "insa" ögesi asla unutulmamalıdır. Zira, suçluyu kazıdığınızda altında "insan" çıkacaktır. Tuzluk örenği basit gelebilir ve fakat deney-gözlemle sabitledim....Ancak herkesin uygulayacağı daha çok farklı metodlar vardır elbette, mesela bir diğeri de kanımca uzun yola birlikte çıkaktır.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
İtalyan ceza hukukçusu der ki " suçu toplum hazırlar, birey işler" , suçla mücadele konusunda "insa" ögesi asla unutulmamalıdır. Zira, suçluyu kazıdığınızda altında "insan" çıkacaktır. Tuzluk örenği basit gelebilir ve fakat deney-gözlemle sabitledim....Ancak herkesin uygulayacağı daha çok farklı metodlar vardır elbette, mesela bir diğeri de kanımca uzun yola birlikte çıkaktır.
Metotlar, metotlarımız farklı olsa da aynı şeyleri arıyoruz, paylaşımcı mı, vs. buradan yola çıkarak iyi biri olduğunuzu, paylaşımcı olduğunuzu çıkarıyorum mesela.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Sağol can, siz de benim için paylaşımcısınız, sevgi dolusunuz...ne güzel...elbette metodlar farklı olacak; zira, her can bir yol, bir yöntem demektir, isanın öznel olması da bunu gerektiriyor...meseleyi yöntemlerden arındırmak da oldukça zor...zira düşünürün söylediği gibi " ilk adımı nereden attığın, hangi yöne attığın senin varacağın yeri de belirleyecektir" bu nedenle amaca yönelik her yöntemi masum göremediğimi belirtmek isterim. Barışçıl bir gezegende hep birlikte yaşamak istiyorsak eğer -ki bu konuda sizinle ayrıştığımı sanmam- yöntemlerimizi de barışçıl bir şekilde seçmek, arayıp bulmak zorundayız....
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Denklem sürekli değişir, hayat böyle bir şey ve önemli olan yeni denklemleri nasıl çözeceğimizle ilgilidir; zaman sürekli olarak ileriye akar, geriye dönülemez ve ileriye sıçramak evrimsel değildir bu ancak devrimle gerçekleşir...dogmalar, peşin yargılar, ön kabuller, bir ötekini yaratanın zihniyetini çözemeden hayatın öne koyduğu denklemler çözümlenemez, girft bir çözümsüzlüğe mahkumdur..
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Sağol can, siz de benim için paylaşımcısınız, sevgi dolusunuz...ne güzel...elbette metodlar farklı olacak; zira, her can bir yol, bir yöntem demektir, isanın öznel olması da bunu gerektiriyor...meseleyi yöntemlerden arındırmak da oldukça zor...zira düşünürün söylediği gibi " ilk adımı nereden attığın, hangi yöne attığın senin varacağın yeri de belirleyecektir" bu nedenle amaca yönelik her yöntemi masum göremediğimi belirtmek isterim. Barışçıl bir gezegende hep birlikte yaşamak istiyorsak eğer -ki bu konuda sizinle ayrıştığımı sanmam- yöntemlerimizi de barışçıl bir şekilde seçmek, arayıp bulmak zorundayız....
Amaca yönelik her yöntem masum olmayabilir, evet. Yine de birden fazla masum yöntem vardır kanımca. Yöntemler akla kalbe zarar olmasında. Bir haber okumuştum, acıklı biraz. Psikolojik sorunları olan bir anne çocuklarını öldürüp, onların cennete gitmesini istediği için yaptığını söylüyor. Gerçekten mi? Gerçekse, açıkçası onaylamak mümkün olmasa da, insan bir düşünüyor.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
benzeri bir cinayetin soruşturmasını yürütmüştüm; anne şizofrendi, tedavisi yapılarak topluma kazandırıldı...
 

Hartemes

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2020
Mesajlar
14
Tepkime puanı
4
Puanları
3
Konum
İstanbul
-insanın tek gerçek düşmanı yakınındaki diğer insanlardır.
-İnsan sosyalleşmek için bir araya gelir, tartışarak ayrılır.
-Kalabalık bir toplulukta ne kadar bağırırsan bağır söylediğin hakikatler duyulmaz.
-Toplum davranışlarını analiz etmek için çok uğraşmayın, çobansız kalmış bir koyun sürüsünü izlemeniz yeterli.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Kızılderili ana/atalarım der ki; "insan önemsediği şeyin sesini duyar" kalabalık olsa da bu ses duyulur....tartışmak ayırşmayı değil düşünsel çoğalmayı sağlar, ne ki "tartışma kültürü" varsa!, insan her daim sosyaldir; sosyal doğar, giydirmeler bu nedenledir ki insanın "tarihsel belleği"ni törpüler. görünen köy kılavuz istemez, görünmeyen köye kılavuz gerekmez...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Mide ve beyin karşıt diyalektiğe sahiptir, biri aç diğeri toktur, hangisinin aç olmasına dair istenç değiştirmek ya da köle kalmak arasında tercih yapmaktır...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
“üretici güçler” ve “üretim araçlarının gelişmişlik düzeyi” ile “üretim ilişkileri” nin ne olduğunu toplumsal mücadele zemininde bilmek ve buna göre eylemde bulunabilmek her zaman önem arz etmiştir; bu ayrışım ve etkileşimleri, değişim ve dönüşümü empas etmek bilimsel felsefeden, bilimsel sosyo-ekonomik-politikten köktenci bir şekilde uzaklaşmak demektir, ki bu uzaklaşma er ya da geç sağ ya da sol tabir edilen sapmaya neden olur ve sonuç her zaman kayıptır...Marksizm bugün yüzelliyıl öncesi kadar elzem ve güncel olan bir bilim felsefesini sunmaktadır. Dünya gezegeninin yaşanılabilir olması isteniyorsa eğer, beşyüzyıllık “kapitalist ayraç” ın artık sonuna gelindiği ve kapitalist ekonomi ile atık yürünemeyeceği, emperyalist yayılımcılığın tüm insanlığı, doğayı tehdit eden bir virüs olduğu, bunun covid-19 dan hiç farklı olmadığının bilinmesi gerekmektedir. Kapitalist biriktirme/sermaye elzem bir vaka olsaydı bugün yaşanılan tüm olumsuzlukların hiç birinin olmaması gerekirdi; bugün dünya gezegeninde yaşanılan tüm olumsuzlukların tek nedeni kapitalist biriktime, ekonomik-politik öngörüsüzlük ve açlığın sonucudur. Öyle ise onu, kapitalizmi yer küreden ila-nihaye uzaklaştırmak gerekir. Bunun için önceden yazılmış bir formül, reçete yok ve gerekmekmemektedir...Ne ki, farklı olabilecek bir ekonomik-politik-sosyal düzleme dair inanç, bilgi ve beceri ile kararlı bir şekilde mücadele edilebilinirse eğer sonraki kuşaklara yaşanılabilir bir dünya bırakmak mümkün olacaktır; değilse gelecek kuşaklara cehennemsi bir dünya bırakan bir kuşak olarak lanetlenmek kadar acı bir şey olamaz...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
İnanmak insanı huzurlu kılar ve aynı ölçüde köleleştirir, insan huzur ve kölelik arasında sıkışır kalır; huzur ve özgürlüğün aynı anda gerçekleşemeyeceğini gördüğünde huzursuzlanır, tüm inancını yitirmeye başlar ve özgürlüğe adım alır; lakin bu da yetmez, özgürlüğün inançsızlık temelindeki yargının bilinemediği bir zeminde bulur kendini, betona çakılmıştır, bir yol bir çıkış bulmak için çırpınır, yollar karmaşıktır seçemez, hem inancını hem de inançsızlığını aynı anda yitirir; dalgalar kıyıya inançla mı vurur bilemez, durgun ve kimliksiz olarak kulak kabartır, olmak nedir ki?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
inanç, bilmediğimize dairdir; bildiğimize inanmamız gerekmiyor...bu nedenle" bildiğimiz her şey inançtır" şeklindeki görüşünüze katılamayacağım.
 

Muad'dib

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2018
Mesajlar
6
Tepkime puanı
3
Puanları
3
Şu ana kadar bildiğimiz ve doğru bellediğimiz her şey, mevcut ve her şeyi kapsayan bilgide bir zerreden fazlası değildir. Geriye kalan okyanus içindeki herhangi bir kap suya göre bizim bilgimiz inançtan öte değildir. O kap içindeki bilginin bile herhangi bir zerresi bizim bilgi dediklerimizi bir kenara atabilir. Bu durumda bizim bilmek zannettiğimiz hal, aslında bildiğimize inanmaktır. Cümlenin başındaki "her şeyi bilmeden" ön koşulu buna atıftır.
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst