Karalama Defteri

Öylesine, karalamasız karalamalar; ÖZgür Uçuşlar;

--
Cansızlığım;

Örnekler;
Saçlarım çok cansız, (ölmüşler galiba)
Çok canlısın, (yani az ölmüşsün)
Çok canlısın (sen de çok varsa bana da versene
Çok dost canlısısın; (dost canlısı, dost canı, yedek can içerir)
Çok cansız gördüm seni (çok canın azalmış

Can can deyu söylerlerdi ben can nedir şimdi bildim; (kimin bilmiyom, fazıl saya burgu)

Tanrı uçan bir kelebektir, yaklarsan kanatları incinir;
Tanrı bilinmeyen bi denklemdir; Çözülürse ortada denklem /çözüm kalmaz;
Tanrıyı toptan varlamak ya da tanrıyı toptan yoklamak
Tanrı gerçeklerin, gerçerklerde tanrının arkasına saklandı; Hangisini sobelersen diğeri açığa çıkar ya da arkasındaki dayanağa sobeleyeceksin;
Tanrı üzgün bi kuş olsa kimse görmez üzgünlüğünü
Tanrı bilinmez bi bulut olsa hangi gökyüzünde uçar
Tanrı yağmur olsa ben su mu olmalıyım;
Tanrı kötü olsa ben ne olmalıyım

ne kadar az yol almışım ne kadar az
yolun başındaymışım meğer
elimde yalandan kocaman geçici rengarenk balonlar

suskunların yazıncağı?
kalbim neden tortulu?
kırgınımsı? bulanık-ımsı?

dalıp gidiyorum şafağın üstüne,
ha yanlış doğru;
ha hatamı yaptım,
bırakalımda beni gerçek aklasın; bırakalım da kendi geleceğim yargılasın;
koştum, koştum durmadan;
ha kayalar çarptım,
ha kayalar bana çarptı,
çarpıştık,
yürümüyordu kayalar,
kimse neydi?

Eminim dünyada değil ama
Adalet muhakkak tecelli edecek
Bunu düşünmek beni ürpertiyor.
Ya suçlu bulunursam!

nokta,nokta,nokta;

salla gitsin!

Ne olur çok yazdığımı karalayıp buraları bozduğumu düşünüyorsanız söyleyin; Belki başka
yerin-şeyin yürek acısı bu da buraya döküyorum;


(Kendimedir bu sözlerim ha! direk kendime, kimse yanlış anlamasın;

(içsel diyaloglarımdır-monologlarımdır, içimle kırgınız biraz, barışmak üzre-barışırız biz der etme
(karalama defteriyse alınmayın lütfen-karaladık, alınganlar okumasın!!!)
(paylaşmam gerekli değildi ama huydur, huyumdur burada okuyup-yazıp-çizip ederken doğdu sadece, o halde buranındır

İnsanoğlu hazır gıda tüketir, Fabrikalarda yapılır bu önüne gelir; Çiğ sevmez insanoğlu, Kan tutar unu;
İnsanoğlu hiç bilgi avladı mı? Hazırlarla yetingeç insanoğlu, Yarın doğada yaşayamaz,
Birbirini katleder; Eşingeç insanoğlu;
Koşsun bi bilgini peşine, Karayılanlar gibi avlasın onu; Sıksın boğazını, Kanını akıtsın- Kanını içsin-doysun; Hiç doymadı
Barışçılar öldü paşam, Savaşçılar yaşadı, Kendini koruyanlar savaşanlar yaşadı; Pençe pençe avlayanlar yaşadı;
Et yer insanoğlu, Et yiyen insanoğlu;
Bilgi fabrikalarda üretilmez;

Şan için aydınlanılmaz, Aydınlanma aranmaz, Sözün kesilir musluk gibi; Musluktur aydınlanma; çeşmedir ;Kan değil-kök değil; Sen bildin, Senden ötesi bilmez, Musluk sular, İçen kandı; su özgür dünyada; Ayağına tutar su kaynak taşırsın; Taşırsan sen onun işçisi-(silindi) olursun; Kaynağına gelsin, Özünü bulsun, Özgür dağlarda özgürce aransın, Yol yapan senden yol yapsın; (Boru döşesin boru) Sen kendi kaynağından ( ya da bulduğun kaynaktan) ayağına su taşırsın
Kartallar gibi koşsun-uçsun bilginin peşinden, Yarın sen bıraksan onu yaban hayata bilgi avlayamaz o, (Bilgi yapamaz-bilmez bilgi yapmayı, Ona bilgi yapmayı öğrettin mi?) Bilgi deremez, Bilgi ekemez, Yiğitlik öğret ona, Şah şöhret, Kardeşlik öğret ona, Birbirini tutmak-sarılmak, kenetlenmek, Okul, Okul ne? Bİn yıllık ekin- beşbin yıllık ekin, İnsanoğlu yedi doymadı,
gayrı gider olduk gardaşlar;,

(Et yeme üzerine yapılan alegori et yememe değildir, Ya hiç yeme ya hep et ye; kan ye, kan iç
(Belki dedim isimleri geçti google felan şanını tarar bulur satırlarımı görür)

et bahsini uzatmayacağız; ama yanlış anlaşılıyor,
ET tüketir insanoğlu, etçil- doğası bu, görsün; Sebze tüketmek koftur kof, sen hiç meyve yerine ağaç çiğnedin mi? kök çiğnedin mi? Sebze de can, İnek de can; Can yiyorsan iyisini ye; Yediğin-içtiğin kandır kan; Öğren-öğret, Öğretmeyeceksen sorma; Kaynaktan gerçek içmek isteyen neden gocunur! (Gerçeğin yapay ürünlerini m itüketmek istiyor?) Meyve suyu sıkan için insan hiç inek suyu sıktı içti mi? Dedim diye yemeyi kesme, Gerçeği isteyen gerçek bulsun;

Kanlı-canlı yer bütün etçiller, Gerçeği kanlı canlı tüketir, içer;
İnsanoğlu pişmiş-aşmış-geçmiş yer

Bİ hayvanı koşup peşine yakalayıp yer boynunu vurup akan kanı görsün içsin;
Çiğ etini kan kan yesin; Görsün gerçeğini kim olduğunu, ne olduğunu, Gerçeği niye saklıyorsunuz onlardan-kendinizden;
Gerçeği pişmiş sever insanoğlu,yazmıyorum-yazmayacağım, içim kanadı

Çocuk büyüyene kadar önüne av konur, Bugün ya çocuk büyüyecek, Ya aç kalacak, Savaşmayı öğrenecek;

TÜm barışçılara gelsin;

Gerçeği görmek isteyene en derin gerçek bu; Yediği içtiği kandır, Kan yapar; Kan içsin o halde; çiğ gerçek isteyen; pişmiş yenmez gerçek, yanında bilin o halde, yanında pişirin gerçeği o halde;

Çocuğuna acıyan kırk yıl beslesin, Ona hazırı versin sunsun; Acımayan atsın dağa yaşı gelince; Yara sarıldımı özgür doğasına düşen-kanadı kırılan; Kanat tuttun tamir ettinse bunu neden unuttun? Evcilleşmez insanoğlu; Savaş yer içer; Doğa evcil değil;(Evcilleşen bağda napsın-napcak

Derleyemedim bu yazıyı, Çok kırgın/kızgın ya da gerginim; varmayacak bi yere; varmayacak sanki hiç bi şey;
Her neyse, ağalar beyler içerler kahve de kara değil mi?

geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi; hele bana şöylşe gelir, bir göz yumup açmış gibi

napalım bu yazıyı, koy gitsin- salla!
kalkın ayağa kalkın;
kan görmeye alışın, kanlı, çok, çok kanlı (hepsi bu;derin sitem-fazla sorma- yaram dağlar
ne yazdımsa yazdım oğlum, böyle işte;

(ne yerseniz osunuz derler, siz dersiniz ya, sebze yersen sebze inek yersen inek olursun o zaman; yeme de bil; içme de bil

çocukken insan türüyle tuhaf bi yakınlık ve bağ hissederdim;
canım acırdı, acırdım;
yani beni ben yapan neydi,
beni afrika da aç bi çocuk yapmayan neydi,
yani ben afrika da aç bi çocuk olarakta doğabilirdim tüm bunlara tanrı karar veriyorduysa;
yani tanrı beni afrikada aç bi çocuk ya da ortadoğu da bi savaş çocuğu yapabilirdi;
ya da tanrı beni başka bi dinden milletten bi insanda yapabilirdi, o tanrı
yani tanrı ve
başkalarının acıları ne kadar benimdi;
bana o hayatı yaşatmayan neydi, neden ben bu hayatı yaşıyordum sorardım;

şimdi düşünüyorumda ben afrika da aç bi çocuk olsam ya da ortadoğu da bi savaş çocuğu olsam diğer çocuklar beni düşünür müydü?
benim için bi şey yapar mıydı?
bırakır yaşamını işini gücünü benim için ne yapardı?
galiba hiç bi şey yapmazdı,
büyüyüp unutur giderdi bunları;
unutulmuş ve yalnız bi savaş çocuğu ve insanlık çocuğu hatta insanlık suçu olurdum ben,
bilgisizlik ve cahillikle suçlanırdım, o acılar benim acılarım- o kader benim kaderim olurdu,
onlar bilmezdi beni ve bunu,kendilerini avutmak yalandan yapıyormuş gibi yapan tepkiler gösterirdi,
sonuç doğurmayan bi şeyleri değiştirmeyen yalancı eylemler yaparlardı
duyarlı numarası yapıp kendi ruhlarını avuturlardı,
sonra ben başka bi hayata mı doğardım, onların ben, benim onlar olduğu? daha çocuk yaşta bombalarla ölmüşken;
belki biri de bamam olurdu o duyarlı duyarsızın, belki başka biri ya da şey, peki ben ne yapmalıyım o zaman;

felsefe net; net felsefe
felsefe net

net;

1. Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algıladığı, iyi görünen.
2. İyi duyulan (ses).
3. Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi
4. Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan

düşüngübilim;

biz mutsuzlar toplandık-toplandık-toplandık;

çıtaları yükseltmişler- öyle diyo-r-lar ;belki ondandır- atlayamıyışımız;
kolaymış yönetmesi- bizi- biz kimiz?
erkek millleti mi?

sizi güdüleyen şeyin başkaları olduğunu düşünüyorum;
aslında yanlış fikirlere saplandıklarını düşündüğüm bazı insanların aslında başkalarının iyiliği ve hayrı için didinip durduğunu gördüm; (kendi iç devinminde) (dış dünya da bu sonucu doğurmasa da doğuramasa da; kendince çırpındıklarını gördüm; )
ama ben yanlış yere saldırdıklarını/saplandıklarını düşünüyordum; bi anlamı olmalı;
ama aslında görüyordum da; (benim yorumum-subjektif
kendine odaklanıyor değillerdi ama ;

vermeye çabalamak ve göstermeye çabalamak bir saplantı, neye odaklandığını/saplandığını bilmiyorum ama bir saplantı; bu saplanma ne ile ilişkili;

ben'e saplanıyor olmalı belki de;

bize çoçukken başkalarının iyiliği ve hayrı, başkalarına yardım için vermek/çabalamak öğretildi ve güdülendi; bi iyi olma fikri ve kötü olma fikri ve ayırdımı sunuldu; buna saplandık; iyilerden olmaya ve kötülerden olmamaya;
öyle karşılıksızca vermeye;
bi tür iyi insan olmak öğretildi/öğütlendi bize; yanlış tanımlamalarla; güdülendi; zararsız masum-küçük iyilikler iyelikler ve ilişkiler; zararsız masum küçük insanlar ve de olmak;
Öğretmen okulda anneye evde yardım etmekten bahseder, Çocuk ben de su taşıyorum-odun getiriyorum der; klasik; Ben annem için çamaşır yıkayan bir otomat ica ettim ya da ben büyüyünce tüm annelerin sorunlarını gidercek hayaller peşindeyim; Ama dünyada savaşa ve çatışma hiç yok; başka şeylerde yok uzatmaycağım;
Gözüne girmeye çabalıyoruz birilerinin ama yanlış yolla;
bu bir yardım değil paylaşım olurdu/paylaşma; görev paylaşımı ve sorumluluk paylaşımı ve herkes gücü kadar güç almalıyıdı-sorumluluk almalıyıdı;
yanlış eğitimler yanlış sonuçlarını bulur;
Çünkü gözüne girilecek olan yok; Artık yok;
Burada baskılanmış özneyi hatırlıyorum; zararsız bi insan-zararsız bi iyi olmaya yönelik, kendini iyi ve mutlu hissetmeye yönelik, ben iyiyim iyi bi insanım-zararsızım bunları yapıyorum tatminine yönelik ve

Dönerken;kafamda fanzinlerin uçuştuğu,aralara türlü diyarların,yurtsuz göçebelerin kendi dilinde söyleyip kendi yüreğinde beslediği türlü şarkıların karıştığı binbir dize vardı cebimde.Yolda düşmüş mü ,yine kendimin bile sıkıldığı bir kelime oyunuyla sadece düşmüş bu.Hakkında konuşulmaya değer hiçbir şey kalmamış yine.Hayatı bir dağbaşı durağında uğultulu bir rüzgarla başbaşa bırakmış gibiyim .Herşey mutlak bir kabule mecbur ne hoşgörüye ne nefrete yer var.Kabul edişin altına saklanmış bir duygu var mı?Kaldır bakalım yüzünü yerden ,doğrult boynunu ve gözlerimin içine bak.Kabulunun altında bir çıkar olmalı..sadece oluşları seyretmek sessiz- sözsüz,duasız- küfürsüz isyansız.Bu harcı vermedim sana .Bul bu kabulun altında yatanı.Belki o zaman düşürdüğün kelimelerin yerini söylerim sana.

bazılar unutmaz; kin gütmeyi yeğler...bazılar unutur; kin gütmez...yıkıcı ve yapıcı olmak arasındaki fark burada gizlidir...

ve aslında gereği yoktur; zorlamanın...hiç bir savaşın galibi olmadı ve fakat hiç bir barışın kaybedeni de olmadı...

Kabul de alameti kibr den çıktı nihayet.İsyandan çıkamıyoruz madem ifşada da beis yok öyle ise.Sessiz -sözsüz bekleyiş kabulden değil garip ve açıklanamaz bir hain plan sanrısı.Kendi bile bi haber ,vucuda gelmemiş bir B planı ,sonra vakti gelince göreceksin duruşu bu.
Küfürsüz isyansız bekleyişte bir gövde gösterisi sanki, karşısına dikilmiş bir tanrıcık ,tanrıcığı ve kullarını varedeni bilmek değiştirmiyor kibrin büyüsünü.
Açıkça kızsan bağırsan daha mı az suçlu olurdun bu hissiz duruştan.Hatta isyan cümleleri çıkabilseydi dudaklarından kulum kırılmış bana deyip daha mı sarmalanırdın ,neden olmasın?

tarih 5 ocak 2015..hırsızlar gene hırsızları akladı.. siyasette değişen bişi yokkk

İnanamıyorum sitede uzun zamandır ilk kez 6 üyeyi birden online görüyorum

• işte o altı kahraman;
• donkişot,
• boşvergitsin,
• Henezini,
• okur-yazar,
• Thetoyman,
• alperen özcan

Siteye noldu ya bu aralar. sessiz,durgun mahsunn