Yazılı İletişim Konusunda Yaşadığımız Problemler

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Objectivity tarafından oluşturulan Yazılı İletişim Konusunda Yaşadığımız Problemler başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,332 kez görüntülenmiş, 70 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Yazılı İletişim Konusunda Yaşadığımız Problemler
Konbuyu başlatan Objectivity
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Birazdahaderinmavi rumuzlu arkadaşımız forum içersindeki yazışmalarda çok problem yaşadığımızı ve çözümleri beraber bulmamız adına, benim bu başlığı açmamı rica etti. ( Aslında beni köşeye sıkıştırmak amaçlı bu ricada bulunduğunu gayet iyi biliyorum fakat ricasını geri çevirmek kabalık olacağı için bu başlığı açmış bulunuyor ve katılımlarınızı rica ediyorum.:)

Forumdaki yazışmalarda üyeler arası çok fazla kırgınlık yaşanıyor ki bu duruma ben de dahilim. İlk günlerden itibaren yazışmalarda ters düştüğüm kişiler oldu. Bu ve benzeri durumların yaşanmasına engel olmak için yapılması gerekenler bana göre;

* Yazışmalar esnasında duygu ve mimik kullanma şansımız olmadığı için kendimizi net ifade edemiyoruz. Konu başlığının dışına çıkıp, kişisel tartışmalara dönüştürüyoruz. Öncelikle farklı görüşlere saygı duymalıyız.

* Gruplaşma ortamı yaratma çabası içersindeyiz. Örnek; Bilimi savunanlar, dini savunanlar ya da ikisini birbirine karıştıranlar v.s.

* Yazıların içeiğinden çok kişilere takılıp kalıyoruz. Yazıyı yazan kişiye karşı önyargımız veya yazı içersinde geçen isime duyduğumuz anti-pati ile tüm yazılanları hiçe sayıp, karalama kampanyasına başlıyoruz.

* Yazılanların gerçekliğini kendi algılarımıza göre yapıp, alaycı ve hakaret içeren cümleler kuruyoruz.

* Herkesin yetiştiği koşulların, aldığı eğitimin, yaşının ve tecrübelerinin değişkenlik gösterdiğini unutup, saçmalık tüm bunlar diye düşünerek birilerine haddini bildirme çabası içersindeyiz. Oysa ki o kişi için saçmalık olmayabilir. Bir görüşü benimsemiyor olmak ve eleştirmek farklıdır, aşağılamak ve alaya almak çok farklıdır. Her konuda aynı görüşte olmayabiliriz fakat yazım dilimizde alaycılığı ortadan kaldırmalıyız.

* Düşünceleri yazıya dökmek o kadar kolay bir iş değildir öncelikle bunu baştan kabul edelim. Bazı arkadaşlar bu konuda çok başarılı olabilir fakat bazıları yazıya dökmekte zorlanabilir, bu durumu anlayışla karşılamalıyız ki bu hataya ben de düştüm. Bir çok kez bana yazılanları hakaret olarak algıladım ve tepki verdim fakat sonradan bu tavrımın çok abartılı olduğunu farkettim.

* Bazen yazılanlara öyle kızıyoruz ki cevap yazarken de karşı tarafa saldırıyoruz. Sakin cevap yazacak durumda değilsek hiç cevap vermemek daha mantıklı gibi görünüyor.

* Forumda her eğitim seviyesinden insan var. Bazıları öğrenci, bazıları başka meslek grubuna dahiller bazıları da sadece gözlemci sonuçta herkes felsefeci de değil. Felsefe eğitimi almış arkadaşlar daha tahammülsüz ve agresif tavır sergiliyorlar. Bir çok yazı onlara anlamsız ve saçma geliyor bu sebeple yorumları daha sert oluyor. Bu konuda da herkes birbirine anlayış göstermeli çünkü bakış açılarımız çok farklı bunun üzerinde çok fazla tartışmaya gerek yok.

* Foruma üye olan herkesin fikirlerini rahatça ifade edebilmesi için ve aktif üye sayısının da artması için daha ılımlı ve hoşgörülü olmamız gerektiğini düşünüyorum.

* Felsefeci arkadaşların hassasiyetini anlıyorum fakat kendi adıma konuşacak olursam felsefeyi seviyorum fakat asla bir felsefeci gibi davranamam. Ben konulara geniş bir perspektiften bakıyorum belli kuralların dışına çıkıyorum bazen bu yorumlarım saçmalık gibi gelse de bazı kişilere bana göre çok gerçek ve araştırmaya değer...Bu sebeple saçma yazmak yerine hiç yorum yapmamanızı ya da karşı çıktığınız noktayı net olarak belirtsenizi yeterli görüyorum. Tartışmakla kavga etmeyi ayırt edemiyoruz.

* Gereksiz yazışmalarla forum kirliliğine sebep oluyoruz.

* Net cümleler ve anlaşılır ifadeler kullanmıyoruz.

* Paylaşım ve gelişim için değil, birilerine haddini bildirmek için burada bulunuyoruz.

* Doğruya doğru, eğriye eğri demek yerine tümden doğru tümden yanlış kabul edip tüm paylaşımı hiçe sayıyoruz. Katıldığımız noktalar olduğu zaman sırf o kişiye gıcık olduğumuz için bu konuda aynı fikirdeyiz diyemiyoruz.

* "Belli bir çizgim var, bunun dışına çıkamam." takıntılarımız nedeni ile yorumlara karşı çok ön yargılıyız, araştırmaya bile gerek duymadan reddediyoruz.

*Fala bakar gibi kişinin bir kaç yazısına bakıp kişilik tahlili yapıyoruz hatta meslek analizi yapan arkadaşlar bile var.:)

* Muhalefet olayım da nasıl olursa olsun tarzında yorum yapan arkadaşlar var, onları biraz daha sağ duyuya davet ediyorum.

Sonuç olarak saygı çerçevesinde aşılamayacak problem yoktur fakat kişiler bu konuda ılımlı davranmayı seçer ise bu sorun çözülür. Benim görüşlerim bunlar konun uzmanı değilim sadece kendi görüşlerimi paylaştım sizlerin de görüşlerinizi bekliyorum. Felsefeye gönül vermiş herkes hangi meslek, hangi yaş ya da hangi koşulda olursa olsun bu siteye bir katılım sağlamalı diye düşünüyorum.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
fonksiyonel olabileceğini düşünerek, açmanızı rica ettiğim başlığı , dengeli ve kaliteli bir giriş yazısıyla başlatmışsınız; bütün içtenliğimle teşekkür ederim... bazen şu soru aklıma takılır : a) bir insanı anlamak ve onun taşıdığı bilinçsel değerlerden (bilgi, düşünce, duygu..vb) kendimize uygun olanlarla, kendi bilinç yapımızı zenginleştirmek ve benzer şekilde muhatabımızın da kendini bizim sunduğumuz verilerle zenginleştirmesine olanak vermek mi daha doğrudur ; b) yoksa, kendi düşüncelerimizi ona dayatarak, empoze ederek üzerinde bir tahakküm oluşturmaya ya da hegemonya kurmaya ve eğer direnirse de muhatabımızın kafasını gözünü kırarak iki seksen uzatıp 'zafer' kazanmaya çalışmak mı daha doğrudur...???... eğer biz, ''gerçekliğin tümünün aslına uygun yansıması benim bilincimde vardır ve yalnız benim bilincimde vardır...'' gibi hastalıklı olduğu apaçık olan bir ön kabulden hareket etmiyorsak, yukarıdaki sorunun 'b' bölümüne 'evet bu doğrudur' diyemeyiz... ve zaten diyen de yok ya da yoktur... ama öyleyse problem nerede... belki, aslında paylaşımın bittiği ve kılıçların çekildiği aşamayı, (tam bu noktada sinirlerimiz de gerildiği için) fark edemeyip tartışmayı sürdürmekte... aslında tartışmanın bu aşaması, genelde tarafların ne demek istediklerinin (en azından diğer okuyucular açısından) yeterince ortaya çıktığı bir döneme denk geliyor... evet...ne yapmalı...?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
İlk günden itibaren benim dikkatimi çeken konuları ve hatta bizzat tarafımdan yapılan yanlışları beraberinde kendimce çözümleri ile beraber dile getirdim. Bu konuda herkesin görüş bildirmesini umuyorum. Ne yapmalı konusunda herkesin katılımı sağlanamazsa ortak bir çözüm de bulunamayacaktır. Yeni üyeler hiç bir yorum yazmıyorlar. Bu durum düşündürücü...Muhtemelen alacakları tepkilerden çekinip, yazmaktan vazgeçiyor olabilirler.

Diğer üyeler bu konuda bir katılım sağlayacaklar mı bakalım? Merakla bekliyorum...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Kİşi yazdıklarının içini doldurabilecek birikime sahipse ki bu kendine güven demektir, orada ciddi anlamda bir problem yaşanacağını düşünmüyorum. Bir uzlaşı sağlanamıyor ve kronik bir durum ortaya çıkıyorsa bu içerik bakımından zayıflık ile alakalıdır.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Önce içerik sonra şekil.

genel olarak doğrudur... muhteva / form , içerik / şekil , öz / biçim... bu kavram çiftlerinden öz (ya da içerik..) yalnız sanat kuramında değil, felsefede de belirleyici ( asıl, birincil, daha önemli ...vb) olduğu için ; çoğu kez, biçimin küçümsenmesi gibi bir hataya yol açar... oysa biçim kavramı, özün kendini dışa vurumundan başka bir şey olmadığından; dışardan bakan ( yani algılayan) açısından, özün kavranmasında birinci derecede önemlidir... yani, özü algılayana taşıyan, biçimdir... o nedenle de, eğer, biçime gereken önem verilmezse, özün ya da içeriğin algılayana taşınabilmesi ve dolayısıyla 'aslına uygun algı' oluşumu olanaksız hale gelir... hele bir de, yüz yüze iletişimin olanakları ortada yoksa, algı açısından biçim çok daha önem kazanır...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Şekilden kastım alaycılıktır. Marks'ın yazdığı gazete makalelerini eminim okumuşsunuzdur. Marks bu forumda yazsaydı büyük bir sorun olurdu herhalde. Özdemir İnce'nin dünkü yazısını bir okurmusunuz. Birazdan paylaşacağım.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Kİşi yazdıklarının içini doldurabilecek birikime sahipse ki bu kendine güven demektir, orada ciddi anlamda bir problem yaşanacağını düşünmüyorum. Bir uzlaşı sağlanamıyor ve kronik bir durum ortaya çıkıyorsa bu içerik bakımından zayıflık ile alakalıdır.

İçerik bakımından zayıflık derken, bilimsel ve henüz ispatlanamamış her tezi yok saymayı mı kastediyorsunuz? Mu kıtası ile ilgili benim kanıtlarım size yetersiz geldi mesela fakat Meksika'ya gidip bir tablet söküp getirme şansım yok bu durumda görüş bildiremeyecek miyim?

İçeriğin doluluğu kime göre ve neye göre belirlenecek? Çoğunluk kadar azınlık da bu forumda bulunma hakkına sahip değil mi? Boş mu dolu mu buna kim karar verecek? Yönetim mi? O zaman forum kuralları daha net olacak ki kural dışına çıkan üyeler neye aykırı davrandıklarını bilecekler.

Muhsin İyi rumuzlu üyeden bir örnek vermek istiyorum. Tasavvuf ile ilgili bir yazı yazmış ve altına gelen yorumlar cidden çok vahimdi.

1. Yorum; Bizi dinden soğutmak için bu kadar uzun yazı yazmış arkadaş belli ki ... tarzında birşeydi.

2. Yorum; İlk maddeyi okudum bana uymuyor o yüzden diğer maddeleri okumaya bile gerek duymadım...

Bu yorumları yazmak yerine, yazı çok uzun olmuş bir sonraki yazılarınızı daha kısa yazabilir misiniz ya da yazınızı baştan sona okudum fakat size katılmıyorum şu sebepten dolayı demek v.s çok mu zor? Bu alaya almak ve emeğe saygısızlık değil de nedir? İçerik 2.yorumcuya göre boş olabilir fakat bana göre doluydu.

Yazan kişinin saçmaladığını varsayalım fakat kime göre saçmalıyor? Belki yazıya katılanlar var fakat bu yorumlardan sonra onlar da yorum yazamıyorlar, bu durumun kendine güvenle bir ilgisi yok ki sadece emeğe saygısızlık karşısında tavır almak var.

İçerik baz alınacaksa o zaman aynı görüşte kişiler tartışmaya devam edecekler farklı görüş ve katılımcılara yer olmayacak...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Kİşi yazdıklarının içini doldurabilecek birikime sahipse ki bu kendine güven demektir, orada ciddi anlamda bir problem yaşanacağını düşünmüyorum. Bir uzlaşı sağlanamıyor ve kronik bir durum ortaya çıkıyorsa bu içerik bakımından zayıflık ile alakalıdır.

bir ölçüde hak veriyorum... ama 'yazılanların içinin doldurulabilmesi' görelidir... ( kime ve neye göre...) kolaylıkla kullandığımız yalnızca bir 'tarih' ya da 'özgürlük' kavramı üzerine yazılanlar, yalnızca türkçe'de bile çok geniş bir literatürü oluşturur... kaldı ki, içerik bakımından eksiklik ya da zayıflık da (yine göreli olarak), hepimiz için geçerlidir... ( söz aramızda, ömrünü felsefe kürsüsüne vermiş koca profesörler var ki gayet rahat bir vicdanla kendilerini içerik bakımından 'zayıf' bulabiliyorum...)
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Özdemir İnce'nin yazısının tamamını internet sayfalarına koymamışlar, koyduklarında paylaşacağım.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
bir ölçüde hak veriyorum... ama 'yazılanların içinin doldurulabilmesi' görelidir... ( kime ve neye göre...) kolaylıkla kullandığımız yalnızca bir 'tarih' ya da 'özgürlük' kavramı üzerine yazılanlar, yalnızca türkçe'de bile çok geniş bir literatürü oluşturur... kaldı ki, içerik bakımından eksiklik ya da zayıflık da (yine göreli olarak), hepimiz için geçerlidir... ( söz aramızda, ömrünü felsefe kürsüsüne vermiş koca profesörler var ki gayet rahat bir vicdanla kendilerini içerik bakımından 'zayıf' bulabiliyorum...)

Şeylerin göreceli olması da bir yere kadardır. Bu bir karar veremeyeceğiz anlamına gelmez. Göreceli oluş bizi gerçeğin doğru bilgisinden alı koyacak şekilde yorumlanır ise orada problem olur.
Kimine göre ben de zayıfımdır. Göreceli olan şeyler var, olmayanlar var. Konu göreceli olanlar ve olmayanların ayırımıdır. dijital arkadaşımız atom altı parçacıklar açısından ışık hızı aşıldı diyor ki aşılmış değil çünkü deneyler öyle söylemiyor. Konuyu somutlaştıralım kim haklı şimdi?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Şeylerin göreceli olması da bir yere kadardır. Bu bir karar veremeyeceğiz anlamına gelmez. Göreceli oluş bizi gerçeğin doğru bilgisinden alı koyacak şekilde yorumlanır ise orada problem olur.
Kimine göre ben de zayıfımdır. Göreceli olan şeyler var, olmayanlar var. Konu göreceli olanlar ve olmayanların ayırımıdır. dijital arkadaşımız atom altı parçacıklar açısından ışık hızı aşıldı diyor ki aşılmış değil çünkü deneyler öyle söylemiyor. Konuyu somutlaştıralım kim haklı şimdi?

Aşıldı hem de yıllar oldu...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ben burada kendi adıma bilimsel olanı savunacam diye uğraşıyorum. Işık hızı aşılmışsa aşılmıştır, aşılmamışsa aşılmamıştır.Bir deney yapıyorlar ve -Aşıldı galiba! diyorlar.Sonra başka ekip aynı testi yapıyor ve -Aşılmadı diyor.Sonuç ışık hızı aşılmış değildir. Zaten aşılmış olsa fizikte devrim olur ve Seda Sayan'ın programına dahi konu olurdu.Düşünsenize relativitede gedik açılıyor ama kimse bunu iplemiyor. Siz duydunuz mu bu aşılma mevzusunu herhangi bir yerde sayın birazdahaderinmavi? Şimdi ne diyeceğiz?-Canım o da aşıldığını düşünüyor, ona kendi fikirlerimizi empoze edemeyiz mi diyeceğiz?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Bir bilimsel makaleden yahut buna benzer bir yerden alıntılar mısınız? .İlk deneyin hatalı olduğu ve ışık hızının aşılmamış olduğunu biliyorum.

Ferdinand yazıyı şimdi dikkatle okudum aşılmadı yazmıyor ki, yanlış tercüme ettiniz sanırım. Beni de yanılttınız işte bu da önyargılı yazı okumakla ilgili bir örnek oldu ben de sizden etkilenip yazıyı yanlış okudum:)
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Şekilden kastım alaycılıktır. Marks'ın yazdığı gazete makalelerini eminim okumuşsunuzdur. Marks bu forumda yazsaydı büyük bir sorun olurdu herhalde. Özdemir İnce'nin dünkü yazısını bir okurmusunuz. Birazdan paylaşacağım.

evet... marks , büyük bir polemikçidir, direkt olarak polemik amacıyla yazmadığı yazılarında bile, örtük olarak polemikler vardır... bu konuda bizden de çok örnek vardır... ama şunu unutmamalı, onlar, düşmana karşı ( lafın gelişi 'düşman' demiyorum, yani gerçekten, düpedüz 'düşmana karşı' ) bir davayı savunmak için bu yola giriyorlar / girmek zorunda kalıyorlar... ama bizler bu platformu bir mücadele alanı olarak görmemeliyiz... en azından bizim paylaşımımızın öncelikli amacı 'gerçekten paylaşım' olmalı ve bu ' gerçekten paylaşım' dediğim şey, duyarlı ( yani karşı tarafı da anlamaya çalışan) fikir mücadelelerini dışında bırakan bir şey değildir...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
"An experiment to repeat a test of the speed of subatomic particles known as neutrinos has found that they do not travel faster than light"

Lütfen bunu tercüme edermisiniz.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Yazıyı kısaca özetlersem;

Bilim dünyası şokta, Einstein yanıldı, ışık hızının saltanatı yıkıldı. A.Einstein'ın izafiyet teorisine göre evrenin hız sınırı olan ışık hızı nötrinolar adı verilen çok küçük kütleli parçacıklar tarafından geçildi.

Yazıyı yazan kişinin taraflı görüşü mevcut hata sizde değil o kişide...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"An experiment to repeat a test of the speed of subatomic particles known as neutrinos has found that they do not travel faster than light"

Lütfen bunu tercüme edermisiniz.

Bu yazıyı yazan kim ise maalesef taraflı yayın yapmış üzgünüm. Tercümeniz doğru fakat deney sonucu yanlış lanse edilmiş. Bu arada elimde iş var çok dağınık yazıyorum galiba kusura bakmayın cümlelerim tutarsızlaştı iyice fakat sonuçta ışık hızı geçildi.
Bu deney doğru fakat sonuçlar taraflı yansıtılmış.

Şu an çıkmalıyım, görüşürüz
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst